Son Konu

Abdullah Menûfi Kimdir, Hakkında Bilgi

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Abdullah Menûfi hayatı
Abdullah Menûfi biyografisi
Abdullah Menûfi hakkında veri, kimdir

Evliyânın meşhûrlarından Usûl, tefsîr, nahiv ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerinden İsmi Abdullah bin Muhammed'dir Aslen Mağribli, Kuzeybatı Afrikalı olduğu için Mağribî nisbesiyle de anıldı Babası Mısır'a göçtü 1287 (H686) senesinde Mısır'ın Buhayra şehrinde doğdu Sonradan Menûf'a yerleşti Mağribî veMenûfî nisbesiyle meşhûr oldu 1347 (H748)'de Mısır'da vefât etti

Dokuz yaşında Süleymân Tenûhî Şâzilî'nin terbiyesine bahşedilen Abdullah Menûfî, çocukken temel din bilgilerini öğrenip, Kur'ânı kerîmi ezberledi Daha küçük yaşta evliyâlık hâlleri görüldü Rükneddîn bin Kûbî, Şemsüddîn Tûnusî, Kâdı Nâsıruddîn'in babası, Şerâfüddîn Zevâvî, Şihâbüddîn Merhal, Celâlüddîn İmâmülFâdıliyyetilMu'ber, Mecdüddîn Akfehsî gibi birçok âlimden ilim öğrendi Süleymân Tenûhî Mağribî Şâzilî'nin sohbetlerinde yetişip, vilâyet derecelerinde yükseldi Mâlikî mezhebi fıkıh bilgilerinde, tefsîr ve Arabî ilimlerde âlim oldu İnsanlardan tamâmen kesilip, onlardan yürüyüp gitmek için Resûlullah efendimizden mânen izin istedim Izin vermedilerbuyurmuştur

Zamânının sultanı ona vazîfe belirlemek istedi İlimle, insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatmakla meşgul olduğundan kabul etmedi Kıymetli talebeler yetiştirdi Sâlih insanların yetişmesine sebeb oldu

Abdullah Menûfî hazretleri, Kuşeyrî Risâlesi ile Kâdı İyâd'ın Şifâ'sını ve Tefsîri Vâhidî gibi eserleri talebelerine okuturdu Eline yeni aldığı en ağır kitabı, hiç mütâlaa etmeden talebeye anlatırdı Anlatmaya başladığı zaman, ağzından nûrların yükseldiği açıkça görülürdü Zühd ve takvâda, dünyaya düşkün olmamakta, haramlardan çok sakınmakta asrının bir tânesi idi Tevâzu sâhibi olup haramlara düşmek korkusu ile şüphelilerden fazla sakınırdı Allahü teâlânın yasakladıklarından uzak durur, emirlerini yerine getirmek için çaba ederdi Vakitlerini yalnız Allahü teâlânın dînini öğrenmek, O'nun kullarına bilgi vermek ve ibâdet etmek için harcardı Gündüzleri oruç miktar, geceleri namaz kılardı Kur'ânı kerîmi fazla okurdu İnsanlara karşı fazla yufka yürekli idi Onlara aralıksız emri mârûfta bulunur, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını öğretmeye gayret ederdi Mâlikî mezhebine tarafından fetvâ verirdi Yûsuf Nebhânî hazretleri Câmiu KerâmâtilEvliyâ'da diyor fakat: Mısır'daki evliyâ arasında, İmâmı Şâfiî'den daha sonra en üstünü Ahmedi Bedevî'dir Ondan sonra Seyyidet Nefîse'dir Sonradan Şerâfeddîni Kürdî, daha sonra Abdullah Menûfî Şâzilî'dir

Çoğu talebe yetiştirdi Talebelerinden Halil bin İshâk Cündî Mâlikî mezhebinin meşhûr fıkıh âlimlerindendir Hocasının hayâtını Menâkıbı Abdullah Menûfî adlı eserinde topladı Eserleri, vefâtından sonradan talebeleri tarafından tertib edildi Mısır'da vefât ettiği süre, halk müziği onun cenâze namazını kılmak için sokaklara döküldüMısır'da onun ilminden istifâde etmeyen yok gibiydi

Cündî'nin yazdığı Menâkıbı Abdullah Menûfî adlı eserdeki menkıbe ve kerâmetleri, hoş sözleri, dilden dile, gönülden gönüle dolaştı Kerâmet ve menkıbelerinden bâzıları şöyledir:

Talebeleri aralarında yüzü ve hâlinin güzelliği ile meşhûr olan bir genç vardı Bir kadın, ona âşık oldu Hîle ile, o talebenin kaldığı eve girdi Bayan kendisini kabûl etmesini isteyip, üstüne geldi Talebe de, hocası Abdullah Menûfî'den imdâd istedi O anda duvar yarılıp, Abdullah Menûfî hazretleri içeri girdi Kadın korkup bayıldıAyılınca tövbe edip, güzel ahlâk sâhibi hanımlardan oldu

Bir gün hiç âdeti olmadığı hâlde bir kebabçı dükkânına girdi Kebabçının yeni kızarttığı kuzunun tamâmını satın aldı Dükkândan uzaklaşınca, kuzuyu köpeklere attıÇok geçmeden, kuzunun dînimizde yenmesinin haram olduğu şekilde öldürüldüğü anlaşıldı

Talebelerinden birine haber gelip, annesinin öldüğü bildirildi O da hocasından, memleketine gitmek için müsade istedi: Hiçbir yere gitme! Annen ölmedi!buyurdu Çok geçmeden talebenin annesinin ölmediği haberi geldi

Evinden, sultanların bile âciz kalacağı derecede yiyecek dağıtılırdı Bâzan elini sarığına uzatıp altın ve gümüş alır fakirlere verirdi Ellerini yıkayıp dışarı çıktığı süre parmakları arasından su damlaları ile birlikte gümüş çıkardı Bu gümüşleri ilk karşılaştığı kimseye verirdi Bir örtünün üzerine oturduğu vakit örtünün aşağıda hiç bir şey olmadığı halde elini örtünün altına sokar, Altın ve gümüş çıkarırdı Kısa zamanda bir yerden bir yere gitmesi meşhurdur

Hocası Süleymân Tenûhî Şâzilî'nin Menûf'de vefâtında, oraya gidip cenâzesinde bulundu Cenâze namazını kıldı Aynı gün her yerde Kâhire'ye döndü

Vefât ederken bedeninden etrafa güzel kokular yayıldığını orada bulunanlar tümü hissettiler

FAKİRİN HAKKI

Hırsızlar, Abdullah Menûfî hazretlerinin talebelerinin kaldığı yere gidip, anbardan buğday yükleyip gittiler Abdullah Menûfî hırsızlara haber gönderip:

O, fakîrlerin hakkıdır, aldığınız gibi geri getirin!dedi

Onlar çaldıklarını inkâr ettiler Bir günde, hırsızların tüm merkepleri öldü Bunun, o büyük zâtı üzmelerinin cezâsı olduğunu anlayıp, günahlarına pişmanlık ettilerEllerindekini getirip sâhiplerine geri verdiler Adalet sâhipleriyle helâllaştılar

1) TabakâtülEvliyâ (İbni Mulakkın); s554
2) Neylülİbtihâc; s121
3) Câmiu KerâmâtilEvliyâ; c2, s119
4) HüsnülMuhâdara; c1, s525
5) EdDürerülKâmine; c2, s312
6) Tam İlmihâl Seâdeti Ebediyye; s601,1032
7) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c10, s294 *
 
Üst Alt