Son Konu

Afganistan Devleti 3

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Afganistan Devleti 3 32 1945 1979 Arası Dönem II Dünya Savaşı sonrası yıllarda Türkiye, bazı huzursuz devreler yaşaması ve bunların üstesinden gelmesine karşın hala Sovyet korkutma ve tehlikesi altında olacaktır Bu şartlar aşağıda NATO ittifakına giren ve güvenliğini teminat altına alan Türkiye, diğer arkadaş ülkeler ve Afganistan’la olan dış ilişkilerinde bazı şansın dönmesi yapmak durumunda kalmıştır Bu koşul, Afganistan’ı içeride olduğu dek açık havada da sıkıntıya sokmuş ve tekrar yalnızlığa itmiştir II Dünya Savaşı sonrası Afganistan’da gerçekleşen hükümet değişikliği ile başbakanlığa Şah Mahmut geçmiştir Yeni hükümetle birlikte iç ve dış politikada manâlı değişiklikler olmuştur İç politik gelişmelerin bazıları; tutuklu muhalif liderlerin affedilmesi ve önemli bürokratik görevlere getirilmesi ve yurt haricen eğitim görmüş Afgan gençlere devlet kadrolarında devir verilmesi şeklinde belirtilebilir Dış politikadaki önemli gelişmeler ise, dünyada artık savaş öncesi İngiltere rolünü üstlenmiş olan Amerika ile yakın ilişki kurulması ve Amerika’dan ekonomik destek temini biçiminde olmuştur Bu yıllarda bazı Afgan kabileleri, Cinnah liderliğinde özgürlük mücadelesi veren ve sonra da Pakistan’ı kuran Hindistan Müslümanlarına büyük yardım vermiş ve hatta Hindularla yapılan savaşlarda bizzat yer almışlardır Bu kabileler, yapılan bir plepistle de Pakistan’a katılmak istediklerini açıklama etmişlerdir Pakistan’ın da Afgan kabileleri ile benzer duyguları paylaşması, buna karşılık Afganistan’ın bu kabilelere sanki hür vermeyi kabulü, Afganistan ve Pakistan arasında anlaşmazlığa sebep olmuştur Bunun üzerine Afganistan’ın bir Paştunistan milleti oluşturma gayreti, sorunu tamamen büyültmüştür Amerika, Sovyet karşıtı bu iki ülke arasındaki sorunun çözümü konusunda arabuluculuk rolü üstlenebileceğini önerge etmiş; oysa bu önerge, Pakistan göre reddedilmiştir Bunun üzerine Türkiye’nin arabuluculuğu gündeme geldi ise de, yapılan anlaşma teklifleri yine Pakistan’ca kabul görmemiştir 1950’den sonraki yıllarda da Türkiye’nin kardeş Afganistan’a karşısında dağıtılmış yardım ve arkadaş canlısı uyrıları sürmüştür Bu kapsamda Türkiye; yayılmacı komünist tehlikesine karşı Afganlıları uyarmış, İran’la olan sınır sorunlarının çözümünde muavin olmuş ve Afganistan’ın Bağdat Paktı’na katılmasına çalışmıştır Ama o günkü Afgan yöneticilerinin ileri görüşlü olmayışları ve içinde bulundukları milletlerarası şartlar, Afganistan’ı peyderpey bir komünist işgale sürükleyecektir Afganistan ve Pakistan arasındaki sorunların çözülememesi üzerine Afganistan, Rusya’nın da etkisi aşağı Pakistan’ın hasmı olan Hindistan’la yakın ilişkiler kurdu Daha sonrada Amerika’dan talep ettiği modern silahları alamaması ve Pakistan hava kuvvetlerinin saldırısına maruz kalması, Afganistan’ı ister istemez Sovyetler’e yaklaştırdı Ayrıca 1953’deri sonraki Amerikan yönetiminin Afganistan’ı dışlayarak İran ve Pakistan’a yaptığı büyük askeri yardımlar da, bu yakınlaşmayı çabuklaştıran diğer bir faktördür Aynı yıllarda Sovyetler Birliği’nde iktidara gelen yeni yönetimde (Nikita Hruşçev ve ekibi), önceki Stalin döneminin baskıcı bölüştürme politikasını değiştirerek, yumuşak ve yardım görünümlü bir dağılım politikası benimsemişlerdir Bu yeni Sovyet politikasının uygulanması için en uygun aday ülke, içinde bulunduğu şartlar itibari ile Afganistan olacaktır Bu yeni Sovyet politikasının da etkisi ile Afganistan’da başbakanlığa Muhammed Davud Han getirilmiştir Yeni Afgan yönetimi, Amerika ile ilişkileri bozmak istememekle birlikte içinde bulundukları ve çevrelerinde gelişen olayların etkisi ile yavaşça Sovyetler’le yakın ilişkiler kurmuştur Bu durum aleyhinde Türkiye, hiç bir şey yapamayacaktır Davud Han ve öteki bazı Afgan yöneticileri; Afganistan’da emekçi sınıfının olmaması, ezilen köylülerin bulunmaması, kalabalık şehirlerin olmaması, yüksek bürokrat bir sınıfın yokluğu ve Afgan halkının İslamiyete çok bağlılığı gibi faktörleri dikkate alarak komünizmin Afganistan’a katiyen gelemeyeceği ve zemin bulamayacağı kanaatini taşıyorlardı Oysa buna ters olarak Sovyetler, yapacakları idareli yardımlar ve tesis edecekleri kültürel ilşkilerle, Afganistan’ı da komünist ailenin bir üyesi yapacaklarını düşünüyorlardı Amerika’nın Afganistan’ın yardım isteklerini tekrar geri çevirdiği bir sırada aradıkları fırsatı buldular ve Sovyetler’in Kabil büyükelçisi yoluyla yardıma hazır olduklarını ilettiler Davud Han, Sovyetler’in bu teklifini geri çevirmedi Bunun üstüne 1954 yılında iki ülke arasında ilk kredi anlaşması imzalandı, ortak ziyaretler gerçekleşti Başbakan Davud’un 1956’da Sovyetler Birliğine yaptığı ziyareti müteakip Sovyet danışmanlar, Afganistan’a gelmeye başladılar 1956’dan itibaren her sene 100 Afgan genci Sovyetler Birliği’ne askeri ve eğitim amaçlı gönderildi 1960’dan daha sonra ise Sovyet uzmanlar, askeri akademilerde tahsis yerine getirmek için Kabil’e geldiler SovyetAfgan işbirliği çerçevesinde eğitim dışarıya projeler, yol yapımı, sulandırma, makina tamiri ve sonra da Jeolojik incelemeler ve ziraat alanlarındaki incelemeler takip etti Sovyetler, Afganistan’da bazı zengin doğal kaynakları bulmalarına rağmen bunları çıkarıp işlememişlerdir Sadece doğalgaz çıkartmışlar ve bunun da büyük bir kısmını, ülkelerine aktarıp kullanmışlarıdır Sovyetler, izledikleri komünist yayılmacı politikadan netice almaya başlamışlardı SovyetRusya’da eğitim gören Afganlı gençler, belkide haberdar olmadan Sovyet propogandası yapmaya başlamışlardır Sovyetler Birliği, 196061 yıllarında AfganistanPakistan sorununu daha da büyüterek iki İslam ülkesinin diplomatik ilişkilerini kesmesine neden olmuştur Pakistan ile ilişkilerini kesen Afganistan’ın dış dünya ile bağlamak için yol olarak da Sovyetler’den başka bir alternatifi kalmamıştı Böylece Afganistan’ı istediği gibi kendine emrindeki bir hale getirmiştir Amerika bu sırada devreye girerek, İran’ı ikna etmiş ve Afganistan’a ait vasıtaların bu ülke üzerinden transit geçmesini sağlamıştır Amerikanın Sovyet nüfuzuna aleyhinde Afganistan’a destek vermesi ve Afganistan’ın bu durumu mükemmel değerlendirmesi sonucu, manâlı ilerlemeler kaydettiğini görüyoruz Oysa bu durum, 1970’li yıllara dek sürmüştür Amerika’da değişen iktidarlarların Afganistan’a aleyhinde kayıtsız kalmaları, buna karşın Sovyetler’in de Afganistan’da hakimiyetlerini artırmaları sonucu iç çalkantılar ortaya çıkmıştır Bu ortamdan faydalanan Davut Han (1963’de Başbakanlık’tan ayrılmıştı), Genelal Abdülkadir liderliğinde solcu subayların ve Muhammet Tereki önderliğindeki sivil marksistlerin yardımı ile Zahir Şah’ı beti benzi kaçmış bir şekilde devirerek iktidarı ele geçirmiştir Davut Han, meşruti krallık idaresini kaldırıp kendisinin de başkanı olduğu Cumhuriyeti duyuru etmiştir Davut Han’ın bu ikinci saltanatı, önemli ölçüde Afganistan’daki acı olayların da başlangıcı olmuştur Marksistlerin desteği ile gerçekleşen 1973 darbesinden daha sonra solcu subaylara orduda daha çok tahsis verilmeye başlandı Ordudaki solcu atamaların hızlanması benzeri şart güvenlik teşkilatında da görülmeye başlandı Fakat Davut Han, 1975 sonrası politikasında değiştirme yaptı Sovyetlere karşı ne olduğu bilinmez bir ilişki dönemine girdi Sovyetler Birliği’nden açıkca uzaklaştı Davut Han, solcu olmayan yöneticilere de atama vermeye ve batıyla iyi geçinme politikası izlemeye başladı 1976’da İran’a gitti 1977’de Darı, Pakistan ve Suudi Arabistan’ı ziyaret etti Sovyetler Birliği, Davut Han’ın bu faaliyetlarini temkinli bir şekilde izliyor ve Afganistan’daki danışmanlarının sayısını sürekli artırıyordu Mayıs 1978’de Kabil’de toplanacak Bağlantısız Ülkeler Bakanlar Konferansı’nda Davut’un tutumu ele alınacaktı Benzer yılın Nisan ayında Kabil’e gelen Küba heyetine karşısında Afgan yönetiminin tasasız tavrı ve daha önce sergilediği Küba alehtarı etkinlikler, sosyalist ülkeler aralarında Afgan yönetimi karşıtı bir cephe oluşturdu Öteki tarftan komünist Kakül Partisi’nden Mir Ali Ekber Heybar’ın öldürülmesi üzerine ülke içinde komünistlerin Davut Han’a aleyhinde başlattıkları muhalefet, 17 Nisan 1978’deki hükümet darbesinin başlangıcı oldu Heybar’ın cenaze törenine 11 bin kişinin katılması Davut Han’ı endişelendirdi Davut Han, anında harekete geçerek aralarında Babrak Karmal ve Nur Muhammed Tereki’nin de bulunduğu komünist Halh ve Perçem liderlerini 24 Nisan’da hapsetti Tutuklananlardan Hafızullah Belli, kaçmayı ve orduya haber göndermeyi başardı  
 
Üst Alt