Son Konu

Bağışıklık Sistemi Vücudumuzda Neler Yapıyor?

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Boğaz ağrısı, yüksek ateş ve öksürük… Bunları en son ne vakit yaşamıştınız? Peki kendinizi hasta hissetmenizin ardında, vücudunuzun o sırada bazı saldırganlara karşı yoğun bir savaş veriyor olmasının yattığını biliyor musunuz? Muhtemelen bir virüs; ufak bir istilacı, hücrelerinize yerleşip kendini kopyalamaya çalışıyordu Ve vücudunuzdaki bazı kahramanlar onu önlemek için öylesine amansız bir savaş başlattı oysa sonunda içeride yaşanan savaşın ağır yükü sizi hasta edip yatağa düşürdü
Virüsleri gözümüzle görebilseydik vücudumuzun çevresini, yaşam alanımızı, baktığımız her yeri, hatta tüm gezegeni kuşatan bir ağ gibi oldukları gerçeğiyle yüzleşirdik Sahiden bir bakteri ve virüs cennetinde yaşıyoruz Bu yüzden kimisi son derece zararlı olan bu minik saldırganlara karşı koymak adına geliştirmiş olduğumuz olağanüstü bir sistem var
Bağışıklık sistemi zararlı istilacıları değil etmeye güdümlü bir savunma ve hücum mekanizması Bakteri ve virüslerin saldırılan her bir an, hiç durmaksızın devam ediyor Bütün canlılar bu saldırılara karşısında kendini savunmak zorunda
Bağışıklık sistemi hücreler, dokular ve moleküllerden oluşan dev bir orduya benziyor Vücudumuzu patojenler, tümörler veya çevresel toksinlerden korumakla görevli bu savunma mekanizması, doğuştan gelen ve sonradan edinilmiş almak üzere iki esas sisteme sahip Doğuştan sahip olduğumuz, tez tepki atamak üstüne kurulu olan sistem enfeksiyonun başladığı anda istilacıya saldırıp onu birkaç saat içinde yok etmeyi hedefliyor Sonra edinilmiş bağışıklıksa çok daha yavaş çalışan, savunma ve atak için stratejiler üretmesi gereken bir mekanizma Yalnızca savaşa hazırlık aşaması bile bir hafta sürebilir Fakat bir haftanın sonunda çok iyi bir ordu yaratacağına hiç kesin olmama yok
Hepimiz son derece gelişmiş bir moleküler savunma sistemiyle doğuyoruz Bu, tanıdık bütün mikroorganizmaların izini tanıyabilecek değin kusursuz bir yazılıma benziyor Vücuda saldırgan zararlı mikroplar, bu görevde uzmanlaşmış bir grup hücrenin ürettiği proteinle tanınıyor Desen tanıma reseptörleri denilen proteinler hem mikrobiyal patojenleri keza de hücresel stresle ilgili molekülleri, onlarla karşılaştıkları anda tanıyıp karşısındakinin arkadaş mu yahut düşman mı olduğunu ayırt edebilir Karşılaşılan desen düşman olarak kodlanmışsa gerekli birimlere alarm sinyalleri gönderilerek doğuştan olan gelen bağışıklık sistemi devreye sokulmalı Tıpkı bir ordunun öncül birlikleri gibi her lahza saldırmaya hazırlanmış bir şekilde bekleyen bu sistem atak planı yapmadan atağa geçmeye programlı Savaş alanıysa vücutta enfeksiyonun, yani saldırının başladığı nokta Lakin görevleri düşmanı hemencecik tanımak ve saldırının başladığı yere atak edip düşmanı yavaşlatmak olan bu birliklerin tüm zararlı patojenler karşı başarılı olduğu, diğer bir deyişle vücuda uzun süre bağışıklık kazandırabildiği söylenemez Çünkü patojenleri ata ağacından tanıyor ve bu soy ağacına ait olan her bir türün parmak izini uygulamak yerine, atağa hemen cevap verebilmek için ağacın esas desenini kullanıyor Tabii saldırganlar da her zaman benzer taktikleri sergilemiyor Onların da bizim kahramanları bozguna uğratmak için çeşitli haksız var Dolayısıyla derhal yanıt verip hücum etmek için görevlendirilmiş askerler farklı taktikler aleyhinde daha etkin bir savunma sistemine başvurmak zorunda kalabilir İşte bu noktada, sonra geliştirilmiş bağışıklık sisteminin stratejik çözümleri devreye girmeli
Öncül birlikler düşman tarafından bozguna uğratılır ve savunma hattı dağıtılırsa, edinilmiş bağışıklık sistemi saldırıya uygun taktik üretip savaşı için türlü oyunlara başvuruyor Bu gelişmiş birlik, savunma hattından ayrı olarak normalde suskun Oysa ivedi şart alarmları çalmaya başlayınca derhal görevi devralıyor Her saldırganı tamamen tanıyabilecek dek veriye sahip olan bu mekanizma yalnızca soy ağacını kullanmakla kalmıyor, saldırganın bütün özelliklerini kendisine sunabilen özel bir bellekten gereksinim duyduğu bütün bilgileri alabiliyor Tarih boyunca yaşanan tüm savaşların kaydını tutan bir bellek sistemine danışarak çalışan gelişmiş birlikler, atlatılan her savaştan sonra düşmanlarına ait yeni verileri de detaylarıyla kaydedip, bir sonraki saldırıda benzer izle karşılaştıklarında daha hızlı ve daha güçlü bir savunma stratejisi kurma fırsatı yakalıyor Düşmanı tanımaya ve cılız noktalarını belirlemeye özgü stratejilerini yeniden bu bellek tamamen oluşturuyorlar Hatta aşılar da benzer hafıza sistemine yeni veriler kaydetmek için kullanılan bir yöntem Aşılama esnasında vücuda bu zararlı patojenlerden minik bir tedarik salınıp saldırganlarla nasıl savaşılması gerektiği uygulamalı olarak öğretilmiş oluyor
Virüs İstilası Nasıl Oluyor?
Virüsler kendilerini kopyalayamadıkları için dinç hücreleri ele geçirip, onları kendilerinden kopya yaratma konusunda kandırıyor, yerleştikleri hücreleri birer virüs çoğalma makinesine çeviriyorlar
Ilk adım, bir hücreye girmek Bunun için hile yapıp hücreyi aldatıyor; kendisini hücrenin gereksinim duyduğu bir şeymiş gibi gösteriyor Hücrenin yüzeyinde, sadece fiilen ihtiyaç duyulan besinlere uyan bazı alıcılar mevcut Bunlar, yerinde gıda kendilerine ulaştığında besinin şekliyle eşleşebilen alıcılar Alıcı ve gıda birbirine kilitlenince gözenekli olan her ikisini de içeri çekip besini kullanıyor Virüsler bir kamuflaj tekniği kullanıp, hücrenin ihtiyacı olan besinin şeklini alıyor ve içeri girmeyi başarıyorlar
İkinci adımsa derhal çoğalmak Hücreye girmeyi başaran virüs kendi genetik şablonunu hücreye aktarıp bu şablondan yeni kopyalar üretmesini istiyor Hücreli de kopyalanması istenen kalıbın bir virüse ait olduğunu bilmediği için anında işe koyuluyor Bir virüs fabrikasına dönüşen gözenekli olan onlara istediğini verirken, yeni yapılmış virüslerin bazıları bir araya gelerek hücreden dışarı çıkıyor ve öteki hücrelere de saldırmaya başlıyorlar
Allah Vergisi Gelen Bağışıklık
Epitel bariyeri
Ciltteki epitelyum dokusu, solunum ve sindirim sistemiyle birlikte mikropların sebep olduğu enfeksiyona karşısında öncelikli savunmanın başlıca oyuncularından Hücreler arasındaki sıkı bağlar doğal bir bariyer yaratıyor Solunum ve sindirim sistemlerindeki sümüksü salgı da aynı şekilde mikropların girişini önleyen maddesel bir engele dönüşüyor Epitelin salgıladığı antimikrobiyal kimyasallar saldırganların yayılıp büyümesine engel olurken enfeksiyon riski azaltılmış oluyor Sindirim sistemindeyse saldırganlar mide asidi ve sindirim enzimleriyle öldürülüyor
Fagositler (Nötrofil ve Makrofajlar)
Mikroplar epitelyum bariyerini geçmeyi başarırsa, vücuda saldıran patojenleri takip etmekle görevli nötrofil ve makrofajlar devreye girmeli Bu fagositler patojenleri arayarak vücutta dolaşıp, buldukları anda onları yutmalarıyla meşhur Nötrofiller normalde dolaşım sisteminde bulunuyor Makrofajlarsa dokularda bulunan çok işlevli hücrelerden Keza doğuştan gelen ve edinilmiş bağışıklık aralarında bir köprü kurarak ileri seviye savunma ve atak için ikinci seviye bağışıklığı devreye sokuyorlar
Dendritik hücreler
Tıpkı nötrofil ve makrofajlar gibi dendrik hücreler de mikropları saptama edip imha etmek için çalışan fagositlerden Deri, burun, akciğer, mide ve bağırsaklarda bulunan bu hücreler edinilmiş bağışıklık sistemini devreye sokan anahtarlardan biri Doğuştan gelen ile edinilmiş bağışıklık sistemi aralarında köprü kurup, T hücrelerine antijenleri, yani antikor üretmek için gereken proteinleri sunuyor, bu nedenle onları etkin hale getiriyorlar
Plazma proteinleri
Patojenlerin vücuda girişiyle etkin duruma geçen plazma proteinleri, onları bağlayıp etkisiz hale getirmekten sorumlu Olağan koşullarda kanda yer alan bu proteinler hücum anında sitokin üretimine yoğunlaşıyor Sonuçta saldırganların verdiği zararı temizleyip hasar gören yerde iltihaplanma yaratarak mikrop yiyen hücreleri bu bölgeye çekiyor, bütün patojenleri de öldürmelerini sağlıyorlar
Doğal öldürücü hücreler
Doğuştan Olan katil olan bu hücreler atak derhal etkinleştirilmeye ihtiyaç duymadan aleyhinde saldırıya geçen beyaz kan hücreleri Mikropların üzerine doğrudan doğruya hücum etmek yerine, saldırganların ele geçirdiği hücreleri ya da örneğin kanser hücreleri gibi DNA ’daki bir zarar sebebiyle başkalaşmaya başlamış olanları maksat alıyorlar Saldırdıktan hücrenin zarını zayıflatıp su ve iyonların hücresel içine sızmasını sağladıklarında artan basınç sebebiyle hücrenin patlaması ışık halkası geliyor
Edinilmiş Bağışıklık
B lenfositleri
Hem B ayrıca de T lenfositleri, kemik iliğindeki kök hücrelerde üretiliyor Gerçekten normalde kan ve lenfte milyonlarca B hücresi, antikor üretmeden dolaşıyor Bu B hücreleri antijenle karşılaştığında veya asistan T hücrelerinden sinyal aldığında önce antikor üretiyor, arkasından karşılaşılan mikrobun kaydını tutan bellek hücresine dönüşüyor Antikor ürettiğinde saldırganı etkisiz ülkü getirip fagositler için basit maksat olmalarını sağlıyor Atak başarıyla savuşturulduğunda artık bu savaşın kaydını tutabilir Bir sonraki sefere aynı patojen tekrar saldırırsa işi baskı; B hücreleri önceki deneyimi kaydettiği için bağışıklık sistemi ilkine oranla fazla daha çabuk cevap verecek
T lenfositleri
B hücrelerinden bambaşka olarak, T hücrelerinin %95 ’lik kısmı antijenler yerine MHC moleküllerinin teşhir ettiği peptit parçacıklarını tanımaya güdümlü Bu, vücutta üretilen antijenle tanıdık olmayan kavgacı arasındaki ayrımı yapmaya yarıyor Böyle bir ayrım olmasaydı, vücuttaki bütün antijenlere saldırır ve sağlıklı hücrelere de zarar vermiş olurlardı T hücrelerinin en önemlileri; muavin ve sitotoksik olanlar Yardımcı T hücreleri, B hücrelerine takviye olarak büyüyüp savaşa hazırlanmış ülkü gelmelerini sağlıyor, makrofajları aktive ediyor ve diğer T hücrelerin durumlarım belirliyor Sitotoksik T hücreleriyse mikropların ele geçirdiği hücrelere saldırıp yok ediyor
Bağışıklık Sisteminin Hücrelerini Tanıyalım
B hücrelerinin uzmanlığı sıvısal bağışıklık Bağışıklık sistemi savaşının bu bölümü özellikle az önce hücrelere nüfuz etmeyi başaramamış düşmanları imha etme konusunda büyük öneme sahip Sıvısal bağışıklık tepkisi mikropların tanınmasıyla başlıyor Saldırganların bilgileri B hücrelerine ulaştığında antikor üretimine başlıyor ve bu nedenle plazma hücrelerine dönüşmüş oluyorlar Antikorlar savaşın en öldürücü silahlarından biri B hücrelerinin savaş baştan başa uyguladığı bütün stratejiler, bu alanda uzmanlaşmış olanları göre bağışıklık belleğine kaydedilmekte
Antikorların iki amacı var ilki, tehdit içeren saldırganları hedefleyip etkisiz duruma getirmek Bunun için düşmanın antijenlerine tutunup bağlanarak onları vücuda hasar veremeyecekleri bir durumda sabitliyorlar İkinci görevleriyse diğer gözenekli olan ve proteinleri uyarıp savaşın stratejilerini yaymak B hücreleri, saldırganın kimliği belirlendiğinde, onunla en iyi şekilde savaşabilmek için bu savaşa özel antikor üretimi gerçekleştiriyor Antikorların her birinin kendine özgü mekanizmaları var En güçlüleri; IgG, IgA ve IgE antikorları IgM ve IgD ise tamamlayıcı görevler üstleniyor
IgG antikoru mikrop ve toksinleri etkisiz hale getirip öldürücü hücrelerin işini yapmasına yardımcı oluyor Keza gebelikte devreye girip plasentaya nüfuz ederek ceninin birincil dört haftasında oluşan bağışıklık sistemini başlatıyor Bu mekanizmanın devreye girmesi, doğumdan sonraki birincil hafta için yaşamsal öneme sahip IgA, solunum ve sindirim sisteminde tayin bölge iç organların iç yüzeyini kaplayan mukozayı korumakla mesul Üretildiğinde bu organların içine sızıp, içeride bulunan saldırganları etkisiz ayla getiriyor IgE ise parazitlerle savaş için en uygun tabanca Hem alerjilerde tahsis alan mast hücrelerine ivedi durumda muavin olup, vücutta fazla duyarlılık tepkimelerinin başlamasını sağlıyor Bu antikorların birçok 35 gün aralarında bir yaşam süresine sahip Ama IgG üç hafta boyunca kanda dolaşmaya devam edebilir Bu koşul onun çok elverişli bir antikor olarak çoğu kez tercih edilmesini sağlıyor
B hücrelerinin bir öteki görevi de T hücrelerinin yürüttüğü aktif savaş sona erdiğinde saldırganlardan geriye doğru kalan artıkları arındırmak
Vücudumuzda 20 milyar B hücresi var Bunlar, kodlarında istilacılarla savaşmak için gereken her şeyi barındıran hücreler Bir B hücresi antikor üretip bunu düşman üstüne saldığında, tezgâhtar T hücreleri işe koyulup B hücresinin bölünüp çoğalmasını sağlıyor Bu da savaşın nasıl yürütüleceğini bilen hücrelerinden oluşan bir ordu yaratılması çağrıda bulunmak B hücreleri bu şekilde plazma hücrelerine dönüşünce daha da güçlenip tek başlarına saniyede binlerce antikor üretme kapasitesine erişiyorlar
T Hücreleri
T hücreleri gözenekli olan bağışıklıktan sorumlu Tezgâhtar olanların işlevi kimyasal aracılar salgılayıp diğer T hücreleri ve bir takım B hücrelerine komutlar belirlemek Bunun için CD4 adlı protein kullanılıyor CD8 proteinini kullanan sitotoksik T hücreleriyse aktif olduğunda komandoya dönüşüp ele geçirilen hücreleri tespit ediyor, bunları seri halinde patlatarak düşmanın çoğalmasını önlüyor
Patojenlerin izini tanıyıp bu ize yerinde antikor üretebilen B hücrelerinden farklı olarak, T hücrelerinin %95 ’i saldırganları hücrelerin dış yüzeyinde yer alan MHC moleküllerine kadar belirliyor îki müşteri MHC molekülü mevcut MHC I bütün sağlıklı kan hücrelerinde, plazma zarıyla çekirdek arasını dolduran sitoplazma sıvısında bulunuyor Örneğin bir saldırgan karaciğerdeki hücreleri ele geçirdiğinde bu hücrelerin yüzeyindeki MHC I molekülleri düşmanın ayırt edici özelliklerine sahip bazı parçalarını tarayarak hücre yüzeyine bu bilgileri yansıtmakta MHC I ’in sergilediği bilgiler sitotoksik T hücreleri göre tanınıyor MHC II ise o kadar her hücrede kolayca bulunan bir molekül değil Sadece bir takım B hücreleri, dendritik hücreler ve makrofajlar gibi antijenleri belirleyen hücrelerde bulunan bu molekül düşmanın hücresel sıvısına yoğunlaşıp, bu bilgileri gerekti birimlerle paylaşıyor Diyelim oysa parmağınızda küçük bir kesik oldu ve bakteriler de bu açıklıktan içeri sızmayı başardılar Bölgede bulunan dendritik hücreler bakterilere saldırıp onları yutmakla meşgulken, bir yanlamasına da MHC II moleküllerini kullanıp kendi yüzeylerine bakteriden elde ettikleri kimlik bilgisini yansıtıyorlar
Antijenler, bağışıklık sistemine, bulunduğu hücrenin kimliğini bildiren bir etiket gibi Gerçekten vücudumuzdaki dinç hücrelerin yüzeyinde de doğal antijenler mevcut Ama bunlar T hücrelerine, kendilerinin zararlı olmadıkları yönünde bilgi verdikleri için faydalı antijenlere aleyhinde bir savaş başlatmıyoruz Aynı hücre bir virüs tarafından ele geçirilse, bu virüsün antijenleri de hücrenin dış yüzeyine bulaştığı için bir acele durum sinyali üretilmiş olur İşte bu, katil T hücrelerini harekete geçiren şey
Vücudumuzdaki T hücrelerinin sayısı 25 milyon ile bir milyar arasında metamorfoz gösterebilir Bunların her birinin kendilerine özgü atıcıları var ve tümü belirtilmiş bir düşmanın kimliğine uygun anahtar niteliği taşımakta Öteki bir deyişle; her T hücresi ayrı bir antijen şekline sağduyu Bu zararlı antijenlerin birçoğu asta vücudumuza girmeyi başaramıyor olsa da T hücreleri onlara ait verileri gizli tutuyor
T hücreleri, tıpkı özel birlikler gibi belirti saldırgana özgü stratejiler uygulayan gelişmiş bir bölüm Meslek birliği içinde oldukları makrofajlarsa düşmanın üzerine saldıkları askerler gibi çalışıyor
Makrofajlar
Bir beyaz kan hücresi çeşidi olan makrofajlar, T hücrelerinden aldıkları talimatla her cins bakteri ve virüse, hiçbir nitelik ayırt etmeksizin saldıran askerlere benziyor İstilacılar aleyhinde iştahları kabaran makrofajlar bununla birlikte saldırının başladığı yere birincil akın eden hücrelerden
Diyelim ama parmağınıza kıymık battı ve derine değin girdiği için onu çıkaramadınız Bu durumda kıymığın çevresindeki hücreler takviye çağrısında bulunup makrofajların bu bölgeye çekilmesini sağlıyor Damarlar makrofajları hücum bölgesine taşırken, beraberinde azıcık da kan sıvısı boca ediyor Bu istikrarsız, ete geçirilmiş hücrelerce salgılanan kimyasalla birleşince iltihaplanma başlıyor
Makrofajlar, beyaz kan hücrelerinin en büyükleri Virüs ve bakterileri bir çırpıda yutan bu hücreler, önce hedefteki düşmanı çepeçevre sarıp, hemencecik ardındaki onları vakum gibi içlerine çekiyor Yutulan düşman, enzimlerin yardımıyla parçalanıp, artıkları B hücrelerinin temizlemesi için dışarı atılıyor Makrofajlar tek başlarına üstesinden gelemeyecekleri bir düşmanla karşılaşırsa kendilerine özgü bir kimyasal salgılayıp B ve T hücrelerini yardıma çağırıyorlar
Nötrofiller
Nötrofiller de tıpatıp makrofajlar gibi öldürücü saldırıyı yapmaya hazırlanmış çok yemek yiyen hücrelerden Fakat makrofajdan farklı olarak, bir kavgacı antikorlarla kuşatıldığında, nötrofiller bunu çok daha lezzetli bir yemek yemek olarak görüyor
Hayat süreleri çok kısa olan nötrofiller (bir günden bile az) bazen atıkları ya da ufak parçacıkları da yutabilir Ölmüş olan nötrofitlerse, itihaplı bölgedeki sarı renkli irinin içine karışıyor
Bu hücreler, içlerinde, mikroskopla bakıldığında açıkça görülebilen granüller taşımakta Granüllerin içindeyse son derece yüksek toksik etkiye sahip, oksijen barındıran bir kimyasal var Bir nötrofil düşman askerlerine hücum ederken granüllerîni ufak bombalar gibi etrafa fırlatıp çevredeki tüm saldırganları öldürebilir
Dendritikler
Bu hücreler vücudun her yerine dağılmış halde Cildimiz, bağırsaklar, kemik iliği, dalak veya lenf düğümleri gibi bağışıklık sisteminde kendilerine özgü görevleri olan tüm organ ve dokular dendritik hücrelerle dolu
Bir yana patojenlere öldürücü vuruşu gerçekleştirmek için saldırırken, diğer taraftan onlardan parçalar toplayıp, tüm vücudu dolaşarak lenf düğümlerine bu parçaları ulaştırıyorlar Böylece dendritik hücrelerden T hücrelerine veri aktarılmış oluyor T hücreleri de buna cevaben hemen çoğalıp orduyu güçlendirerek saldırı planları yapmaya başlıyor
Savaşılan Cepheler
Bağışıklık sisteminin yürüttüğü savaş üç ana cephede veriliyor:
ı Lenf Düğümleri
2 Bademcikler
3 Dalak
Lenf düğümleri, lenf sisteminin bir parçası olarak neredeyse vücudun her yerinde mevcut ve çoğu gözenekli olan çeşidini içeriyor Onları, tüm vücuda yayılmış B ve T hücrelerinin bulunduğu merkezler gibi düşünebiliriz Vücudumuzdaki yüzlerce lenf düğümü kol altları, kasık, boyun, çene altı, dirsek, göğüs ve karına dağılmış durumda Lenf düğümlerinin sıvısı epitel ve öteki dokular tarafından emilen bir karışım içermekte Antijen sunumu yapan hücreler, düşmanları B ve T hücrelerine takdim etmek için lenf düğümlerine yolculuk edip, bu bölgeyi savaşın stratejisini tahsis etmek için kullanıyor
Bademcikler ağız ve boğaz aracılığıyla vücuda giren mikroplan saptama etme görevini üstlenirken, lenf sıvısı bademciklerin içindeki lenf damarlarından çene altındaki ve boyundaki düğümlere akıyor Bu sırada lenfosit salgılanıp vücuda bu yolla girebilen mikroplar salgıyla arınmış oluyor
Karın boşluğunun sol üstteki kısmında bulunan dalak ise kandaki lenfositleri mikroplarla bir araya getirdiği şiddetli bir savaşa konut sahipliği yapıyor Saldırganlar dağıtılmış kanallardan oluşan geniş bir ağ boyunca akıyor Bu kanallar, mikrop yiyen hücreler ve dendritik hücrelerle doymuş Yani dalağa ulaşan saldırganları öldürmek için bekleyen özel birlikler burada önceden konuşlandırılmış durumda
Kaynakça:
BBC Human
 
Üst Alt