Son Konu

Cemal Sureya aşk şiirleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Cemal Sureya Şiirleri

SEVGİLİM, BİR GUNUN
Sevgilim, bir gunun ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geciyor, her yer kalabalık,
Ben seni duşunuyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler goruyorum, kırıtarak yuruyen işci kızlar
İstanbul her gunku yaşantısı icinde, uğultulu,
Guvercinler guneşten bir sessizliği biriktiriyor

Ben seni duşunuyorum seni
Hani tıpkı o ilk gunlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dun tezgahtan cıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor duşler kadar
Bu yuzden diyorum ki aşk eskidikce aşktır
Sevgi eskidikce sevgi

Gunumuz ekmeğimiz, turkumuz
Coluğumuz cocuğumuz
Binalar yan yana yukselip gidiyor
Vapurların ağzı kopuk icinde
Uzaklarda ne kapılar acılıyor
Tirenin biri bir istasyona varıyor
Ordan cıkıyor biri

Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Ustune titrrediğimi?

Geldiğimi?
Gittiğimi

Hadi!



SEVGİLİM BEN ŞİMDİ
Sevgilim ben şimdi buyuk bir kentte seni duşunmekteyim
Elimde ucuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
Hayatımız geciyor gozlerimin onunden
Cıkıp gitmelerimiz, su icmelerimiz, opuştuklerimiz
Ağlarım aklıma geldikce guluştuklerimiz
Cicekler, cicekler, su verdim bu sabah ciceklere
O gulun yuzu gulmuyor sensiz
O koklensin diye pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten huzunlu bu gunlerde
Gur ve coşkun bir gunışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen derbeder ve pis
Citi orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilator soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda
Memo'nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki acın beni kapayın beni
Perdeler gomlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyalardan cekiniyor
Kucuk oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor her şey gelmeni
İceri girmeni
Senin elinin değmesini
Gozunun dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi



SEVİNCELİK
Kızkulesi'ni duş getiren pay senetleri
Kısa gunde kapış kapış gitti

İşcisi koylusu oğrencisi şairi
Tam tamına 49,5 milyon kişi

Yazıldı defterine guzelliğin
Cocuklar sabah akşam resim cektirdi

Sevincler acılar şarkılar ki
İstanbul'u an an gorunur kılar

Fenerime uğru yeşil tatlı pembe surulmuş
Yanında ne ki Koc'lar Sabancı'lar

Sonra 49,5 milyon duş senedi
Bir sabah torenle denize verildi

İclerinden uc tanesi de
Şu şu şu kişilere ciro edildi:

Tarihin babası sayılan Herodotos'a;
Tarihin bir babası daha varsa ona;

Ve uzun tartışmalardan sonra
Nufusumuzun geri kalan kısmına



SİZİN HİC BABANIZ OLDU MU?
Sizin hic babanız oldu mu?
Benim bir kere oldu kor oldum
Yıkadılar aldılar goturduler
Babamdan ummazdım bunu kor oldum
Siz hic hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri sondu
Gozumun biri sondu kor oldum
Tepede bir gokyuzu vardı yuvarlak
Soylelemesine maviydi kor oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yuzumun yarısını gordum
Bir şey gibiydi bir şey gibi kotu
Yuzumden ummazdım bunu kor oldum
Siz hic sabunluyken ağladınız mı?



VAKİT VAR DAHA
Elif Lam Mim Yirmi uc haziran dokuz yuz altmış yedi
Bulanık atmosferin icinde gozlerim sımsıcak;
Yel değirmeninden denize sarpa sararak inen bir sokakta
Vakit tamamdır diyorum Ve sokağın sesi
Diyor ki değil daha
Vakit var daha

Bir kilise tadı taşıyor Dolmabahce camiinin pencereleri
Uzaktan bakmak şartıyla ve aydınlık oluşunu saymazsak;
Ve denizin gişesinde oturan kısa boylu saat kulesi
Yakasının icine kaydırmış hafifce basıncolcerini

Diyor ki değil daha
Vakit var daha

Mermerin memelerinden hafifce hafifce damlıyor mavi
İlk mavi, doğru mavi, cayır cimen bilgisi
Cucukleniyor orda hemen ılık menekşesi Şemsin
Calgıcısını da yanında gezdirirdi Konyada Şems ki

Diyor ki değil daha
Vakit var daha

Bir koku gibi dururdu parmağı yuzuğunun icinde
Gerindikce butun Doğuya yayardı bedenini,
Sağlığından cerceveler yaratır Kelime Hatun
Uzun uzun duyardı gozlerine cekilmiş mili

Diyor ki değil daha
Vakit var daha

Evlerden cadırlardan toplananlar bini buldukca
Padişahın onunde torenle ucuruldu kelleleri
Geceyi bir dert gibi geride bırakan Yahudiye
Gunduz de tırnaklı hayvanların eti haram edildi

Diyor ki değil daha
Vakit var daha

Genc Osman annesinin rahmini cekip ustune
Adı burgaclara yazılsın diye bekledi
Ve Sinan dudenlerde olsun diye olumu
Kurduğu her yapının temelini suya indirdi

Diyor ki değil daha
Vakit var daha

Duşmanına ilerlerken tuhafca gulerdi
Koroğlunun sırtında ust uste dokuz dombay derisi
Ve kacarken yılan sokmuş orman perisi
Gozleriyle izlerdi sessizce erkeğini

Diyor ki değil daha
Vakit var daha

Deve, devenin ustunde tabut, biri cekiyor deveyi
Ucu de Ali: deve, deveyi ceken ve tabutun icindeki,
Cılgın gibi koşuyorum koylerden şehirlere
Başını kayalara vura vura ilerleyen bir insan seli

Diyor ki değil daha
Vakit var daha

Hafif kanlı Chevroletler, hırslı Pontiaclar, kıranta Buickler
Gurultuyle akıp gidiyor General Motorsun enikleri;
Ve ağır kıclı, geniş ceneli, soluklu arabaları Fordun;
Ve ağaclar goruyor, gozluklu, iri kıyım Chrysler ailesini

Diyor ki değil daha
Vakit var daha

Sokak lambaları yerebatanlar yuk kamyonları
Almadan edemeyeceğimiz bir selam gibi
Sırtlar arkalar talvekler duldalar ote yuzler
Ve kuyuya sarkıtılmış bir testinin dibi

Diyor ki değil daha
Vakit var daha



YAZMAM DAHA AŞK ŞİİRİ
Oydu bir bakışta tanıdım onu
Kuşlar bakımından ucarı
Cocuk tutumuyla beklenmedik
Uzatmış ay aydınlık karanlığıma
Nerden uzatmışsa tenha boynunu

Dunyanın en guzel kadını oydu
Saclarını tarasa baştan başa rumeli
Otursa ama hic oturmaz ki
Kan kadını ruzgardı atların
Hep andım ne yaşanır olduğunu

En cok neresi mi ağzıydı elbet
Butun duyarlıklara ayarlı
Opuşlerin turlusunden elhamra
Sınırsız denizinde carşafların
Bir gider bir gelirdi işlek ağzı

Ah şimdi benim gozlerim
Bir ağlamaktı tutturmuş gidiyor
Bir kadın gomleği ustumde
Gunun maviliği ondan
Gecenin horozu ondan



ESKİ KADINLAR
Baktık cıldırmak işten değil
Sondurup attık cigaramızı
Baktık olacak gibi değil
Bir adam duşunduk camların arkasında
Baktık beyaz pardesulu burunlu
Bir adam birdenbire peydahlandı
Kaptığımız gibi şapkamızı eski
O eski kadınları bilirsiniz
Keder basınca bilhassa hatırlanan
Sokaklarda yaşanmış veya evde
Karanlığın ortalık yerinde beyaz
Ve sevgili olan enine boyuna

Baktık olacak gibi değil
Kaptık şapkamızı dışarı cıktık
Ama gel ki kazın ayağı oyle değil
Baktık değişen bir şey yok ortalıkta
İki kişi bezik oynuyordu veya tavla
Birinin zavallı olduğunu gorduk
O zavallı kadınları bilirsiniz
Sevildimi pekala sevilebilen
Geceyken yağmurluyken hava
İyice inceltip ufak yuzlerini
Birebir gelirler yağmura karanlığa
O eski kadınlar o zavallı



BİLİYORUM SANA GİDEN
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Ustelik sen de hic bir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada ucurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım, hep seni duşundum
Yalnız seni, yalnız senin gozlerini

Sen Bayan Nihayet, sen olumum kalımım
Ben artık adam olmam bu derde duşeli

Şimdilerde bir kopek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su ictiğimi
Ve icim goturmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kac kez sana uzaktan baktım 545 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizimcin soylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

Cocukca ve seni uzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hicbiri

Rastlaşmamak icin elimden geleni yaparım
Bu boyle pek de kolay değil gerci

Alışırım seni yalnız duşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Cıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

İnan belli etmem, seni hic rahatsız etmem,
Son isteğimi de soyleyebilirim şimdi:

Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma carşamba gunleri
 
Üst Alt