Son Konu

Çeşitli sual ve cevaplar

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Sual: Mezhepsizlik konusuna niye fazla önem veriyorsunuz?
CEVAP
Mezhepsizlik konusuna fazla yer vermemiz itikad meselesi olduğundandır İtikadı bozuk olanın ibadetleri boşa gider Onun için önce doğru bir imana sahip olmak gerekir

Sual: İctihad ve mezhep nedir?
CEVAP
İctihad etmek, mezhep kurmak, dinimizin emridir Resulullah efendimiz, Hazreti Muaz’ı Yemene hakim olarak gönderirken, (Orada nasıl hükmedeceksin?) buyurunca, (Allah’ın kitabı) ile dedi (Allah’ın kitabında bulamazsan?) buyurdu (Resulullahın sünneti) ile dedi (Onda da bulamazsan?) buyurunca, (ictihad ederek) dedi Resulullah efendimiz, (Elhamdülillah! Allahü teâlâ, Resulünün elçisini, Resulullahın rızasına uygun eyledi) buyurdu (Tirmizi)

Allah ve Resulü, müminlere merhamet ettikleri için, bazı işlerin nasıl yapılacağı, Kur'anı kerimde ve hadisi şeriflerde açık bildirilmedi Açıkça bildirilse idi, öylece yapmak gerekirdi Farzı yapmayanlar günaha girer, kıymet vermeyenler de kâfir olurdu Müminlerin hâli güç olurdu Böylece mezhepler meydana geldi

Eshabı kiramın tamamı müctehid ve mezhep sahibi idi Bunun için Peygamber efendimiz, (Eshabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız hidayete kavuşursunuz) buyurdu Mezheplerinin tamamı kitaplara geçmediği için, bugün hiç kimse, mesela (Ben Hazreti Ömer’in mezhebindeyim) diyemez

Mezheplere bağlı hiçbir âlim, ictihad derecesine yükselse bile, mezhebinin imamının üsul ve kaidelerine, hiçbir zaman muhalefet etmez Mezhepsiz olan hiçbir İslam âlimi yoktur

Müctehid kime denir?
Kur'anı kerim ve hadisi şeriflerde açıkça bildirilmeyen hususları, açıkça bildirilenlere benzeterek, hüküm çıkaran derin âlimlere (Müctehid) denir Eshabı kiramın hepsi müctehid idi Sünnette kapalı kalan yerleri, müctehid âlimler açıklamış, mezhepler meydana çıkmıştır Bu mezheplerden yalnız dördü kitaplara geçmiş, diğerleri unutulmuştur

Bu mezheplerin imanları, Eshabı kiramın ortak imanıdır İmanda ayrılık caiz olmaz Bu dört hak mezhebe, (Ehli sünnet) denir Bu dört mezhepten hiçbirine uymayana mezhepsiz denir

Sual: Annemle beyim Şafii mezhebindedir Babam ise Hanefi mezhebindedir Benim, beyimin mezhebine mi, yoksa babamın mezhebine mi girmem gerekir?
CEVAP
Bir kimse, hangi mezhebin hükümlerini iyi biliyorsa, o mezhebe göre amel eder Babasının veya beyinin mezhebine göre amel etmesi gerekmez

Türkiye’de Hanefi mezhebi daha yaygın olduğu ve Hanefi mezhebine ait Türkçe kitaplar daha çok olduğu için, Hanefi mezhebine göre amel etmeniz daha uygun olur

Bazen Hanefi, bazen Şafii mezhebine göre hareket edilmez Sadece, yapılması emredilen bir işi kendi mezhebine göre yapmak imkanı yoksa, o zaman diğer üç mezhepten birini taklit ederek o işi yapmak caiz ve gerekir Sıkışık durum ortadan kalkınca taklit işine son verilir (Hadika)

Sual: Biz Hanefiyiz, Şafii imama uyarken niyetimizde bir değişiklik oluyor mu? Müezzin ikameti kendi mezhebine göre mi okur? İmam kendi mezhebine göre mi imamlık yapar, yoksa Hanefi cemaatin mezhebine göre mi?
CEVAP
Ne niyette, ne de diğerlerinde bir değişiklik yoktur Müezzin kendi mezhebine göre ikamet okur, imam kendi mezhebine göre namaz kıldırır

Sual: İslam’da zekat, İslam’da namaz, İslam fıkhında tasavvuf, İslam’da şu, İslam’da budiyorlar İslam’da zekatdenince, dört mezhepten birine göre zekat anlatılmış olmadığına göre, İslam’dadiye kitap yazmak uygun mudur?
CEVAP
Bildirdiğiniz gibi, İslam’da zekatdenince, hangi mezhebe göre söylenildiği bilinmiyor Hanefi’de zekat, Maliki’de zekatdenilmelidir İslam fıkhıtabiri de böyledir Hanefilerin fıkıh usulleri, Şafiilerin fıkıh usullerinden farklıdır Tasavvuf ve fıkıh iki ayrı ilim dalıdır İslam tasavvufunda fıkıhveya İslam fıkhında tasavvufdemek, ilimleri, mefhumları birbirine karıştırmak olur

İslam da şu, İslam’da budemek, mezhebi bilmemek veya kabul etmemektir Bir kimse, İslam’a göre namaz kılamaz Dört mezhepten birine göre kılması gerekir Mesela imam arkasında Fatiha okuyan kimse, Hanefi’de vacibi terk etmiş olur İmam arkasında Fatiha okumazsa, Şafii’de farzı terk etmiş olur Onun için İslam’a göre namaz kılmak mümkün değildir Diğer İslam’a görelerin de çoğu böyledir Bunlar ince bilgidir, elbette mezhepsizler bunları bilmez Farklı ictihad rahmettir, müslümanların işini kolaylaştırmaktadır

Sual: Mısırlı bir yazar, Gecekondularda oturanların bulunduğu ülkede apartmanda oturmak, dolmuşa binenlerin bulunduğu yerde taksiye binmek veya özel araba sahibi olmak israf ve haramdırdiyor Bu sözleri özel mülk düşmanlığı değil midir?
CEVAP
İnsanların akılları, kabiliyetleri farklıdır On kişiye onar milyar verilse, bu on kişiden kimi bu parayı uygun bir şekilde işleterek daha çok para kazanır

Kimi altın, döviz alır, sadece değerini koruyabilir Kimi de elinde bulunan paranın hepsini yer Kimi de belki daha çok borca girer Herkesi varlıkta eşit seviyede tutamayız

Türedi yazarlar, kitaplarında zenginin elindeki malının alınıp, fakirlere verilmesini savunurlar Hem de bunun dinimizin emri olduğunu söylerler

Dinimizde zekatı verilmiş mal, biriktirilmiş, gayrı meşru mal değildir Bu malı, kimsenin zorla almaya hakkı yoktur
Hadisi şeriflerde buyuruldu ki:
(Zekatı verilmiş mal, biriktirilmiş, istif edilmiş mal değildir) Ebu Davud

(Zekatını vererek mallarınızı zarardan koruyunuz!) Hakim

(Ortak koşmadan Allah’a ibadet edersen, farz namazları kılar, farz zekatı verirsen ve Ramazan orucunu tutarsan Cennete gidersin) Buhari

Görüldüğü gibi, zekatı verilen mal, kenz, yani istif edilmiş, stok edilmiş mal değildir Zekatını veren, malın hakkını ödemiş olur Kimse bu malı alamaz Hadisi şerifte buyuruldu ki:
(Bir müminin malını, onun rızası olmadan almak helal değildir) Ebu Davud
Bir kimsenin mülkü, ondan izinsiz kullanılamaz (DMuhtar)

Zekat veren zenginin malını elinden alıp fakirlere vermek zulüm olur
Zekatını veren zenginin apartman, köşk yaptırması haram değildir Tembel oturup, çalışmayıp fakir kalmak ve kazandıklarını haram şeylere vermek haramdır Zekatını veren kimsenin sarayda oturması, lüks vasıtalara binmesi, şık giyinmesi helaldir Çünkü Allahü teâlâ, (Verdiğim nimetleri kullanmalarını severim, çalışana veririm) buyuruyor Çalışıp kazanmak, mal mülk sahibi olmak yani zengin olmak günah değil, ibadettir Zengin olduğu için kendini başkalarından üstün görmek haramdır (FBilgiler)

Davudoğlu hoca ile sohbet
Sual: Din tahripçileri hakkında kitap yazan Ahmed Davudoğlu hoca nasıl bir kimsedir?
CEVAP
Rahmetli, (Din Tahripçileri) kitabını neşredince, kendisini ziyarete gittim Kendimi tanıttım Uzun uzun sohbet ettik Bir ara kendisine sordum:
Hocam, Ezher’in durumu nasıldır?
Maalesef iyi değildir İbni Teymiye’nin, Abduh’un fikirleri hakimdir

Peki siz orada nasıl Ehli sünnet olarak kalabildiniz?
Şeyhülislam Mustafa Sabri efendi ile tanıştım O bana, Mezhepsizliğin tehlikesini anlattı Efgani’nin ve Abduh’un mason olduğunu, bunların İslamiyet’i içeriden yıkmak için çalıştıklarını belirtti

Ezher’in mezhepsizlik çamuru olduğunu bildirdiniz Siz burada senelerce kaldığınıza göre, üzerinize hiç çamur bulaşmadı mı?
Benim ölçüm vardı Mezhepsizliği kabul etmezdim Üzerime çamur bulaştırmadım

Hocanın bazı tercümeleri, mezhepsiz yazarların kitaplarına önsöz yazması bizi rahatsız etmişti Doğrudan doğruya bunu söylemeyip dedim ki:
Hocam, bilirsiniz (Kıratın yanında duran ya huyundan ya suyundan) ve (Üzüm üzüme baka baka kararır) gibi ata sözlerimiz vardır Hani az da olsa, Ezher çamuru bulaşmamış mıdır?
Kesinlikle bulaşmamıştır

Hocam, Selamet Yolları isimli tercümenize bakabilir miyiz?
Hoca, kitabı getirdi Önsözden birkaç parça okumaya başladım:
İsmail Sanani, Zeydiyye mezhebine salik, kimseyi taklit etmez, serbest müctehid gibi birisidir Sübülüsselamın bazı mahrem yerlerinde fikrini sızdırmış, Ehli sünnet olmayan kimseleri Ehli sünnet imamları ile zikretmiştir Sübülüsselam Ezherde ders kitabı olarak okutuluyor Ehli sünnet harici kavillerle dolu olduğu için, sırf Sübülüsselamı tercüme edemezdim Fethülallam eserinde ise, Ehli sünnet harici sözler bir dereceye kadar kaldırılmış idi Bu iki eserden bilhassa Sübülüsselamdan azami derecede istifade ettim Onun için onun bir tercümesi kabul edilen eserime Selamet Yolları adını verdim
Evet ne var bunda?

Hocam, daha ne olacak, binlerce Ehli sünnet âlimlerinin kitapları var iken, gidiyor bir mezhepsizin Ezher’de okunan kitabını tercüme ediyorsunuz İkinci olarak hadis kitabı tercüme ediyorsunuz Üçüncü olarak Kur'an meali de neşrettiniz Dört hak mezhepten birine mensup olan kimse, dinini mealden ve hadis kitabından öğrenebilir mi?
Öğrenemez

Dine hizmet için, bir fıkıh kitabını, mesela İbni Âbidin’i tercüme edebilirdiniz!
Hoca, hakkı kabul eden bir zattı Bu teklifimi gayet normal buldu Başını sallayarak dedi ki:
İnşallah o da nasip olur

Hoca sözünde samimi idi Allah razı olsun nihayet İbni Âbidin’i tercüme etmeye başladı Fakat ne yazık ki ömrü kâfi gelmedi

Bir insanın hocaları mezhepsiz olsun da, ona az da olsa mezhepsizlik zehri, telfîk çamuru bulaşmamış olsun, imkanı var mı? Bunun en bariz örneği rahmetli Davudoğlu hocadır Bilhassa son senelerdeki gayretlerinden dolayı, Ahmed Davudoğlu hocamıza Allahü teâlânın bol bol rahmet etmesini niyaz ediyoruz

Sual: Ekteki yazıda, (eskiden kadın yalnız başına yolculuk yapamazdı Fakat şimdi yollar emin olduğu için, tek başına uzun yola gitmesinde mahzur yoktur) diyor Dinin hükmü zamanla değişir mi?
CEVAP
Ezmanın tegayyürü ile ahkâmın tegayyürü inkâr olunamaz (Mecelle madde 39)
Dürerülhükkam şerhinde bu maddenin açıklaması şöyle:
(Zamanın değişmesi ile, örf ve âdete ait ahkam değişebilir Nassa, delile dayanan ahkam, zamanla değişmez)

Mubah olan âdetlerde ve fen bilgilerinde zamana uyulur Teknikte ilerleyenlere ayak uydurulur Din bilgilerinde, ibadetlerde zamana uyulmaz Din bilgileri zamanla değişmez Bunları değiştirmek, zamana uydurmak isteyen Ehli sünnetten ayrılır Hadisi şerifte buyuruldu ki:
(Allah’a ve ahiret gününe inanan kadının, üç günlük yola, ancak kocası veya mahrem akrabalarından biri ile gitmesi helal olur) Hadika

Berikada diyor ki: (Hür kadının kocası veya ebedi mahrem olan akrabasından biri yanında bulunmadan, yalnız veya başka kadınlarla yahut akıl balig ve salih olmayan mahremi ile üç günlük yola gitmesi haramdır)

İbni Âbidin hazretleri üç günlük yolun 18 fersah olduğunu bildiriyor 18 fersah ise yaklaşık 104 kmdir Demek ki bir kadın, zaruret olmadan mahremsiz uzun yola gidemez Bir günlük 35 kmlik yola gitmesi ise mekruhtur Daha az mesafeye ise mahremsiz, fakat salih erkeklerle birlikte gidebileceği Fetavai Hindiyyede yazılıdır

Sual: Bazıları, Zaman sana uymazsa, sen zamana uysözünün yanlış olduğunu söylüyor Zamana uymak gerekir mi?
CEVAP
Zamana uymak gerekir Zamana uymak demek, zamanın icap ettirdiği hususlara uymak demektir Zamanın değişmesiyle, örf ve adete ait hükümler değişebilir Nassa Kur'anı kerime, hadisi şeriflere, delile dayanan hükümlerin zamanla değişmeyeceğini yukarıda bildirmiştik

Şu halde, dine aykırı olmayan örf ve âdete ait hükümler değişirse, bunlara uymakta mahzur yoktur Herkes traktörle, kamyonla, uçakla giderken, kağnı ile gidilmesi gerekir diye ısrar edilmez Fakat günah olan bir şey, herkes tarafından yapılsa, buna uyulmaz Zamana ait işlerin değişmesine kısaca zamanın değişmesi denmiştir Böyle misaller Kur'anı kerimde de vardır Mesela, (köy halkına sor) yerine, kısaca (köye sor) ifadesi kullanılmıştır (Yusüf 82)
Zalim köylüler manasına (zalim köy) ifadesi kullanılmıştır (Nisa 75)

Buna benzer ifadeler Türkçede de vardır Mesela, (Şu sınıf tembel, şu sınıf çalışkandır) gibi Elbette burada anlatılanlar, sınıfın kendisi değil, orada okuyan talebelerdir İşte, zamana uymakla da, zamanın icabı olan faydalı işlere uymak gerektiği bildirilmektedir Zararlı, günah olan şeylere uyulmaz

Sual: Allah’ın emirlerini yapmamak için mezheplerin kolaylıklarını araştırmak veya hilei şeriyye yapmak caiz midir? Böyle hareket etmek ruhsatla amel etmek değil midir?
CEVAP
Kur'anı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ kullarına kolaylık gösterilmesini istiyor Güçlük çekmelerini istemiyor) Bekara 185

Hadisi şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ azimetlerin yapılmasını sevdiği gibi, ruhsatların yapılmasını da sever) Beyheki
Yani, izin verdiği kolaylıkları yapmayı da sever Bunu yanlış anlamamalıdır Mezheplerin kolaylıklarını toplayıp, bir kolaylıklar mezhebi yapmak caiz değildir Böyle yapmak, İslamiyet’ten ayrılmak olur (Elcamius sagir şerhi)

İmamı Sübki hazretleri de buyurdu ki:
İhtiyaç ve zaruret olduğu zaman, kolayına gelen mezhebe geçmek caizdir Fakat, zaruret olmadan geçmek caiz olmaz Çünkü, dinini kayırmak için değil, kendini kayırmak için olur Sık sık mezhep değiştirmek de caiz değildir

Allahü teâlânın sevdiği ruhsat, kendi emirlerini yaparken zaruret haline düşenler için, bildirmiş olduğu kolaylıkları yapmaktır Yoksa, emirleri yapmaktan kurtulmak ve aklına, görüşüne göre kolaylık aramak caiz değildir

Necmüddini Gazzi hazretleri Hüsnüttenebbüh kitabında, (Şeytan, insana, Allahü teâlânın bildirdiği kolaylıkları yaptırmaz Mesela mest üzerine mesh ettirmez Ayaklarını yıkattırır
Ruhsat ile amel etmeli, fakat hiçbir zaman mezheplerin kolaylıklarını aramamalıdır Çünkü, mezheplerin kolaylıklarını toplamak haramdır Şeytan yoludur) buyurmaktadır

Sual: Küfründe icma bulunan zünnar, haç ve benzeri küfür alametleri için Abduh kullandı diye, mezhepsiz yazar nasıl olur da isteyen kullanırşeklinde fetva verebiliyor?
CEVAP
Böyle söze işkembeden atılmış denir Dr M Reşad bey ise, (bağırsaktan çıkmış) diyor Efgani veya çömezi Abduhu temize çıkarabilmek için, dini değiştirmekten çekinmeyip küfür alametine cevaz veriyorlar

Sual: Dünyadaki bütün müslümanlar farklı görüşlere sahip Nasıl itikadları olursa olsun birleşmek mümkün olmaz mı?
CEVAP
Müslümanlar içinde tek kurtuluş fırkası, (Ehli sünnet ve cemaat) fırkasıdır

Müslümanlarla, sapık fırkaları birleştirmeye çalışmak çok abes olur Mesela süt ile sirke ve idrar birleşirse meydana gelen karışım ne süttür, ne sirkedir, ne de idrardır Hiçbir işe yaramaz Fakat koyun sütü ile inek sütü, keçi sütü ve eti yenen hayvanların sütü karışabilir İhtiyaç olduğu zaman karıştırılabilir Domuz sütü de süttür Fakat diğer sütlerle karışırsa hepsi necis olur

Ehli sünnet itikadında olmayanlarla, yani bid'at ehli ile birleşmekten söz edilemez Sünnet ehli ile bid'at ehli, hak ile bâtıl birleşemez Birleşme yalnız hakta olur Hak ise tektir

Sual: Allah’ın sevdiği bir veliyi çok sevmek, onu rehber edinmek caiz midir?
CEVAP
Her veli rehber olamaz Ona bağlanılamaz Rehberin, ilimde ictihad derecesine yükselmiş olması ve marifette vilayeti hassai Muhammediyye mertebesinde bulunması gerekir Rehberin her hareketi, her duruşu, her sözü, İslamiyet’e uygundur Yani, her şeyde Resulullaha uymaktadır Bunlar için, Allahü teâlâ onu çok sever Müslümanlar, Allahü teâlâyı çok sevdikleri için, Allahü teâlânın çok sevdiğini de çok severler Rehberi sevmek, Allahü teâlâyı ve Resulullahı sallallahü teâlâ aleyhi ve sellemsevmekten ileri gelmektedir Bu sevgiye Hubbi fillah denir İbadetlerin en kıymetlisinin hubbi fillah olduğu hadisi şerifle bildirilmiştir Rehberin emirlerini yapmak, İslamiyet’e uymak demektir Çünkü, rehberin her sözü ve her işi İslamiyet’i bildirmektedir Hayatta, yani dünyada hakiki ilim sunucusu Mürşidi kâmildir Din düşmanlarının, müslümanlar için (Allah’ı bırakıp kulu seviyorlar İslamiyet’i bırakıp insana tapınıyorlar) sözlerinin, cahilce iftira olduğu, buradan anlaşılmaktadır
Mezhep imamlarımız ve silsilei aliyye büyükleri en kıymetli rehberlerdir

Sual: Her harika gösteren evliya mıdır?
CEVAP
İmamı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Harikalar, kerametler ikiye ayrılır:
Birincisi, Allahü teâlânın zatına ve sıfatlarına ve işlerine ait olan bilgiler ve marifetlerdir Bunlar, akıl ile, düşünmekle elde edilemez Allahü teâlâ, seçtiği kullarına ihsan eder

İkincisi, madde âlemindeki gaybleri bilmektir Bu harika seçilmiş kullara verildiği gibi, kâfirlere de verilir Bunların birincisi kıymetlidir Bunlar, doğru yolda bulunanlara, Allahü teâlânın sevdiklerine verilir Cahiller ise, ikincisini kıymetli sanır Keramet denince, yalnız bunları anlarlar Açlıkla ve uzletle, nefslerini temizleyen her insan, mahlukların gayblerini haber verir İnsanların çoğu, dünyayı düşündükleri için, böyle haber verenleri evliya sanır Hakikatten haber verenlere kıymet vermezler Bunlar Evliya olsalardı, bizim hallerimizden haber verirdi, derler Bu bozuk ölçüleri ile, Allahü teâlânın sevdiği kullarını inkâr ederler c1, m293

Sual: İtikatta ve amelde mezhebimiz nedir? İtikatta mezhebi üçe ayırıyorlar Selefiye, Eşariye ve Matüridiye diye Bu doğru mudur? Doğru ise biz hangi mezhepteyiz?
CEVAP
İman ve itikat aynıdır Bunları anlatan derin ilme İlmi kelam denir Kelam ilmi, Kelimei şehadeti ve buna bağlı olan, imanın altı temel bilgisini öğreten ilimdir Kelam ilmi âlimleri, çok büyük insanlardır ve kelam kitapları pek çoktur Bu kitaplara, Akaid kitabı da denir Kelam ilmini, Ehli sünnet velcemaat âlimlerinin bildirdikleri itikadı öğrenecek ve bunları akıl ile nakil ile ispat edecek ve sapıklara, dinsizlere anlatacak kadar okumak farzı ayn olup, bundan fazlasını öğrenmek, ancak din âlimlerine lazımdır

Sünnilerin itikatta mezhebi, Ehli sünnet vel cemaattir Amelde mezhebi ise, dört hak mezhepten birisidir İtikatta ayrılık olmaz İtikatta mezhep üçe ayrılmaz Her müctehidin kendine göre bir mezhebi bulunur Bir müctehidin ictihad ederek elde ettiği bilgilerin hepsine, o müctehidin mezhebi denir Her müctehidin ictihadı, başka müctehidin ictihadından farklı olabilir Birine hak, ötekine bâtıl denmez

Mesela İmamı Ebu Yusuf’un mezhebi, İmamı Züfer’in mezhebi şudur denir Ama bunlar Hanefi mezheplerinden ayrı sayılmaz Bunun gibi İmamı Eşari ve İmamı Matüridi’nin de mezhepleri vardır Fakat bunlar Ehli sünnetten ayrı değildir İkisi de, Ehli sünnetin imamıdır Ehli sünnetin imamı iki tane değildir, çoktur İmamı a’zam, sadece fıkıhta değil, itikatta da Ehli sünnetin imamlarından biridir İmamı Rabbani, İmamı Gazali ve Abdülhakimi Siyalkuti birer kelam âlimi ve akaid imamıdır

Netice, itikatta mezhebimiz Ehli sünnettir Amelde mezhebimiz ise Hanefi veya diğer üç mezhepten biridir Her âlimin mezhebi vardır Mezhepsiz âlim olmaz Mezhepsizlik dalalettir Mezheplerden farklı hükümler alarak yeni bir mezhep oluşturmak mezhepsizliktir, haramdır Mason Abduh ve çömezleri bu mezhepsizlik yolunu tercih etmişlerdir

Sual: Dünyada bâtıl ve bid’at ehli olanlar daha çoktur, sesleri de daha yüksek çıkıyor Bunun sebebi nedir?
CEVAP
Bir hadisi şerif meali şöyledir:
(Bir ümmet Peygamberinden sonra ihtilafa düşer, gruplara ayrılırlarsa, bâtıl ehli olanlar hak ehline galip gelir) Taberani

Sual: (Hazreti Mehdi gelince mezhepleri kaldırmayacak, fakat doğru olan mezhep hükümleri unutulacak, Hazreti Mehdi, ictihad edecek, ictihadı Hanefi mezhebine uygun olacaktır) deniyor Mezheplerin yanlış bilgileri de mi var?
CEVAP
Yüce Allah desek, yüce olmayan Allah da var anlamı çıkar mı? Büyük Allah’ım beni affet dense, küçük Allah da var anlamı çıkarılır mı? O zaman her şeyde kusur bulunur Sevgili Peygamberimiz dersek, sevgili olmayan da mı var denebilir Böyle şeyler ilmi tenkit değildir

Sual: Müceddid ne demektir?
CEVAP
Dinde yenileyici, bid’atleri çıkarıp dini eski hâline getiren âlim demektir Mesela imamı Rabbani hazretleri (kuddise sirruh) ikinci binin müceddidir

Sual: Tam İlmihal’de, bana göre, bize göre demek, nakli esas almadan yazmak, konuşmak caiz değil deniyor Fakat, âlimlerin bana göre, bize göre, bu fakire göre dedikleri de naklediliyor Bu bir çelişki değil mi?
CEVAP
Hayır çelişki yok Bana göre demek, kendini müctehid sanmak, yetkili âlim bilmek demektir Ama bir müctehid ise, yani yetkili âlim ise, elbette bana göre demesi gerekir Müctehidin bana göre demesi, benim ictihadıma göre demektir Mesela İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki:
Evliyanın kabirleri üzerine, sanduka, örtü, sarık sarmak bize göre, ölüye tazime sebep olmak, hakaret edilmemek, gafillerin edepli olmaları içindir, caizdir (Reddülmuhtar)

İmamı Şafii hazretleri buyuruyor ki:
Sahabe, ilim, ictihad, vera ve akıl bakımından bizden üstündür Onların reylerini çok beğeniriz Bize göre, bizim reylerimizden evladır (Risalei kadime)

İmamı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Peygamberlerden sonra, insanların en üstünü, Ebu Bekri Sıddık’tır Ondan sonra, ÖmerülFaruk’tur Üstünlük, bu fakire göre fazileti, meziyeti, iyi sıfatları çok olmak değildir Önce imana gelmek, din için herkesten çok mal vermek ve canını tehlikelere atmaktır Yani dinde, sonra gelenlere, üstad olmaktır Sonra gelenler, her şeyi, öncekilerden öğrenir Bu üç şartın hepsi, Sıddık’ta toplanmıştır Herkesten önce imana gelmiş, malını ve canını din için feda etmiştir Bu nimet, bu ümmette, ondan başkasına nasip olmamıştı (317)

Bu fakire göre, dağda yetişip, hiçbir din duymayıp, puta tapan müşrikler, Cennete ve Cehenneme girmeyecekler, hesap yapılırken, zulümleri kadar azap çekeceklerdir Sonra hayvanlar gibi, yok edileceklerdir Küçük iken ölen kâfir çocukları ve Peygamberlerden haberi olmayanlar da böyle olacaklardır (1259)

Resulullahın en kıymetli zamanları, bu fakire göre, namazdaki zamanıdır (1206)

Bu fakire göre, her gece yatarken, (Sübhanallahi velhamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber) yüz defa okuyan, tesbih ve tahmid ve tekbir eylemiş olur Böylece, muhasebe yapmış olur Kendini hesaba çekmiş sayılır (1309)

Sual: İmamı Sevri ve İmamı Evzai, dört mezhebin imamları gibi her ilimde imam mıdır?
CEVAP
İmamı Sevri, hadiste imam, sünnette imam değildir İmamı Evzai, sünnette imam, hadiste imam değildir İmamı Malik, hadiste de, sünnette de imamdır (Eşeddülcihad)
 
Üst Alt