Son Konu

Gözümün Nuru Namaz

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Kılınan her namaz temizliktir, aydınlıktır Kalpte yanan ışıktır Yaprakları döken güz rüzgârı gibi günahları döken bir mübarek esintidir

Semerkand Dergisi Mustafa Bahadıroğlu Ekim 2006 94 sayı

Huzurdadırlar
Alınlarında secde izleri,
Rükûda kıyamdadırlar
Tekbir, salât ve selamlarda
Huzurda oldukça huzurdadırlar
Huzur ve emniyettedir çevreleri
Çünkü taş toprak secde yeridir
Zikirdir namaz, duadır
Şükürdür, teslimiyettir, tevazudur
?Sana geldik' demektir
Her ne ki bize lazım, hepsi namazdadır
Dünya ve ahiretten tüm nasibimiz ondadır

Hollandalı siyahi bir genç vardı Çehresi temiz, yüzü nurlu, bakışı aydın, alnı pırıl pırıl Huzur ve itimat telkin eden simasını belli belirsiz bir hüzün, kalın dudaklarını hafif bir tebessüm süslüyordu İç alemindeki berraklık dışına aksetmiş gibiydi Muhabbetle bağrınıza basıp kucaklamak hissine kapılıyordunuz

Bu gencin tam yanında oturan bir adam da en az onun kadar dikkat çekiciydi Elli, elli beş yaşlarında, hafif kambur bu adam da yanındaki gençle aynı ten rengini taşıyorduFakat büyük bir fark vardı Sanki gecelerin karanlığı bu adamın yüzüne çökmüştü Sağa sola dönen gözleri korku filmlerindeki karanlık tipler kadar ürkütücüydü Yüzünün her yerine sinmiş kasvet, bakanın yüreğini sıktıyor, daraltıyordu

Ak alınlı aydın bakışlı bu gençle daha sonra babası olduğunu öğrendiğimiz diğer adamın farkı neydi? Niye biri muhabbet saçarken diğeri kasvet dağıtıyordu? Çok geçmeden mesele anlaşılmıştı Genç iman etmiş, müslüman olmuş, bir de tasavvufa gönül vermişti Secde izleri bir nur olarak alnında parlıyor, kalbinden yansıyan imanın aydınlığı, Allah'ın boyasıyla boyanmış esmer çehresini nur topu haline getiriyordu

Babası ise henüz kabuğunu kıramamış, hidayet ufuklarına doğru bir iki adım atmışsa da gerisini getirememişti Bir sosyologdu Düşünen bir beyindi, ama henüz aşamadığı noktalar vardı Konuşmaya kapalıydı Tek açık bir noktası vardı o da hâl ve gönül dili idi


Yüzdeki secde nişanı

Bu nasıl olabilir? İmanla küfür, secde ile secdesizlik nasıl olur da bu kadar dışa akseder? Her halde söz konusu aydınlıkla karanlığın misal alemine yansıyan, bir de fotoğrafı olsa gerektir

Allah Tealâ müminleri tarif ederken bu inceliğe dikkat çekerek şöyle buyuruyor: Yüzlerinde secde izinden nişanları vardır(Fetih, 29) Onları her yerde tanırsınız Özellikle teheccüd namazına devam edenlerin yüzleri her zaman ay gibi parlar Onların pırıl pırıl yüzlerini gördükçe içinizden ister istemez bir muhabbet, bir mehabet ve bir hürmet hissedersiniz Hatta kılık kıyafetinden hiç belli etmediği halde yolda, otobüste karşılaştığınız bu insanlara hocamdiye hitap edersiniz Yüzlerinde nimetin parıltısını tanırsın (Mutaffifîn, 24)

Şuurlu ve olabildiğince gafletsiz namaz kılan mümin, her yerde farklıdır Ahirette Bir takım yüzlerin ağardığı gün(Âli İmran, 106) ışıl ışıl parlayan abdest uzuvları ve secde emareleriyle öndekilerden daha öndedir Belki de herkese parmak ısırtırcasına Çekilin Hz Muhammed sav'in ümmeti geliyordedirtecek saffetiyle melekleri dahi imrendirecektir


Namaz günahları siler

Kılınan her namaz temizliktir, aydınlıktır Kalpte yanan ışıktır Karanlığı yakıp yok eden bir nurdur Yaprakları döken güz rüzgârı gibi günahları döken bir mübarek esintidir

Sahabilerden biri iki büklüm vaziyette Allah Rasulü sav'in huzuruna gelmişti İşlediği günahın utancıyla sanki eriyip bitmişti Ya Rasulallah, mahvoldum Gözüm bir kadına iliştiveya ona dokundumdiyordu

Onun bu kırık gönlü sanki Arş'ı titretmiş ve Cebrail Aleyhisselam'ı şu ayetle imdadına yetiştirmişti: Gündüzün iki tarafında (sabah, öğle ve ikindi) gecenin de yakın saatlerinde (akşam ve yatsı) namaz kıl Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir (Hûd, 114)

Hadisi şerifte açıklandığı üzere beş vakit namaz arada işlenen günahları, Cuma namazları da kendi aralarındaki günahları temizler Tıpkı bir nehirde günde beş defa yıkanmış gibi manevi temizlik verir Biz de Rabbimizin rahmetinden büyük günahlarımızı da küçük günahlarımızın arasına katıp affetmesini diler ve umarız


Namaz ve Elest Bezmi

İnsan denen varlığın asıl vatanı melekler topluluğunun da vatanı olan Melekût Alemi'dir Ruhumuz burada (Elest Bezmi'nde) Allah Tealâ'nın cemalini seyretmiş ve O'nun tecellileriyle mest olup kendinden geçmiştir Bu aleme inip ete kemiğe büründüğünde nefsle beraber olmuş, zehirli yemlerle beslenen kuşcağız gibi, dünyanın mahmurluğuyla hakiki sevgiliyi unutmuştur Daha doğrusu unutmamış fakat bu sevginin üzeri başka sevgilerle küllenmiştir

Her insanın bilinçaltında Cenabı Hakk'ın hakiki sevgisi gizlidir Bu muhabbet unutulacak bir muhabbet değildir İnsanın mayasına işlemiştir Ancak bu hakikati bilinç üstüne çıkaracak bir tesir lazımdır En güçlü tesir ise evliyanın nazarıdır O nazarlar ruhun bulanıklığını gidererek aslî saflığına yaklaştırır Böylece ruhun aşkla boyalı asıl karakteri zuhur eder Cenabı Zü'lCemal Hazretleri bir kimsenin hidayetini dilerse, başka bir kısım tesirler de ruhta gizli olan aşkı meydana çıkarır

Amerika'da yaşayan, belki de bir kere bile alnı secdeye değmemiş bir hanım vardı Havaalanında anne babasını hacca uğurluyordu Bembeyaz ihramları içinde hacı adayları, mahşer meydanının provasını yaparcasına tekbir ve telbiye getiriyorlardı Bu manzara ömrünün çoğunu Amerika'da geçirmiş olan hanımın ruhunda fırtınalar estirmeye yetmiş ve onu günlerce ağlatmıştı Belli ki bilinçaltı faaliyete geçmiş ve Elest Bezmi'yle farkında olmaksızın bağlantı kurmuştu

İşte namaz, ruhu uyanışa geçirip en çabuk biçimde Allah sevgisine ulaştıran tesirlerden biri ve belki birincisidir Vuslat yolcusunun bineği, yakınlaşma yolunun azığıdır Gaflet bulutlarını darmadağın eden en etkili rüzgârdır Çünkü namaz tam bir zikirdir Diğer ibadetlerdeki zikir, namaza nisbetle geri planda kalır Onun her rüknü, her kelimesi Allah Tealâ'yı hatırlatır Beni hatırlamak (zikir) için namaz kıl (Tâhâ, 14) ayeti kerimesi buna işaret eder

Namaz kılan bir insan hayat macerası içinde her varlıktan Allah'a ait bir mesaj alır Asıl vazifenin, dünyaya geliş gayesinin Allah'a kulluk etmek olduğunun idrakiyle yaşar Yoğun işlerinin arasından namazı çıkarmaz Namazdan yoğun işlerini çıkarır Yani Allahu Ekberdediği zaman En büyük sensin Allahım, senden gayri her şey küçüktürmanasının idrakiyle dünya işlerini namazdan arka plâna iter


Namaz Arz'dan Arş'a yükseliştir

Ruh ve kalp gibi sır, hafâ, ahfâ lâtifelerimiz de öteki alemdendir Rabbini ve asıl vatanını arayan ruh, dertli dertli inleyen bir ney gibi vatan hasretiyle yanıp tütmektedir Altın kafese konsa da bülbül gül bahçesinin hasretiyle binlerce nağme okur Kafesin kapısı bir açılıverse pır diye uçup gitmek için can atar Hz Mevlâna ks o yüzden sevgiliye kavuşma anına şebi arûsyani düğün gecesi demiştir

Ruh ve diğer lâtifeleri en çabuk şekilde geldiği aleme yükselten ibadet Allah'ın zikridir O yüzden ayet ve hadislerde zikir kadar teşvik edilen her halde başka bir şey yoktur Zikrin belirli bir zamanı yoktur Onlar ayakta, otururken, yan üzeri yatarken (her vakit) Allah'ı zikrederler (Âli İmran, 191) buyrularak bu hakikat ifade edilmektedir Ayrıca zikir, cihattan oruca kadar bütün ibadetlerin ruhu ve canı kıymetindedir

Allah'ı zikretmekle lâtifeler vücuttan ayrılıp asıl makamına doğru yükselmeye başlarlar Işıktan daha hızlı hareket eden lâtifeler, Arşı Alâ'nın üzerindeki makamlarına yaklaştıkça muhabbet aşka dönüşerek şiddetlenir Müminin her bir zerresi aşk ile dolar Yolculuk ilerledikçe gaflet bulutları dağılır Hatta öyle bir noktaya gelir ki, istese de Allah'tan gafil olamaz Yakıp külünü savursanız her bir zerresi Allah der Tevhidin hakikati açılır Ömründe ilk defa tevhitten, namazdan hâl, zevk ve marifet itibariyle bir şeyler anlamaya başlar Bundan önceki ibadetleri için tevbe ve istiğfar eder Bu halini dünyanın hiçbir nimetine değişmez

İşte bu yükselmenin en mükemmeli namazdadır Çünkü namaz müminin miracıdır Lâtifeler Arş'a doğru yükseldikçe insan namazdan ve sair ibadetlerden büyük zevk alır Haramlardan ve kötülüklerden nefret eder Ahlâkı değişir ve güzelleşir Bayağı işleri yapmaktan sıkılır Bir ayeti kerimede şöyle buyrulmaktadır: Muhakkak namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar (Ankebut, 45)

Hz Rasulullah sav namaz vakti girdiğinde hane halkını bile tanıyamaz hale gelirdi Bilali Habeşî'ye: Ey Bilal bizi ferahlatbuyurur, Hz Bilal ezanı okuduğunda Allah Rasulü sav namazla miraç ederdi Yani mübarek ruhları o alemle münasebete geçer, ilâhi huzurla şereflenirdi O belki dünyadaki bütün canlıların bütün zevklerinin toplamından daha fazla namazdan zevk alırdı Namaz için gözümün nuruifadesini kullanır, içinde yaşadığı nura, mübarek ruhlarını saran manalara doyamadığı için farz namazlarla yetinmez, nafilelerle Rabbine iltica ederdi Bu aleme dönmek istediklerinde ise, Hz Aişe ranha validemizle sohbet eder ve Ey gül yüzlü, benimle konuşbuyururdu

Zikir ve namaz ile miraç eden müminlerin kalplerindeki nur kolaylıkla kaybolmaz O yüzden sekerat anında imanlarını şeytana kaptırmadan ruhlarını teslim etmeleri umulur Diğerleri imansız gider diyemeyiz Fakat bir müminin hayatında namaz, kalbinde zikir ne kadar az olursa, o kadar fazla risk taşır Cenabı Erhamü'rRahimîn bizleri de o salih zümrenin arasına katsın


Namaz dinin direğidir

Kâinatta en yüksek hakikat imandır İmandan sonra da namaz gelir Cenabı Hak Kur'an'da yüzden fazla yerde namazı emretmiştir Hz Rasulullah sav Efendimiz İslâm'ın beş şartını sayarken kelimei şehadetten yani imandan sonra namazı zikretmiştir Şayet daha önemli bir ibadet olsaydı Allah Tealâ Hazretleri ondan bahseder, meleklerini de o ibadetle sorumlu kılardı Oysa Hz Peygamber sav'in haber verdiği üzere yaratıldıkları günden beri Allah'ın azameti karşısında kimi rükûda, kimi secdede ve kimi de kıyamda ibadet eden melekler vardır

Yine bir hadisi şerifte beyan edildiği üzere, kıyamet günü kul ilk olarak namazdan hesaba çekilecektir Eğer düzgün hesap verirse diğer işleri düzene girecek, yok eğer aksi zuhur ederse diğer amellerdeki hesabı da ağırlaşacaktır Namazla ilgili hesap düzgün olursa, Cenabı Hakk'ın diğer ameller hakkında lütuf ve keremiyle muamele etmesi umulur En iyisini O bilir

Bir vakit namazı terk etmek büyük günahlardandır Namazı hafife almak veya inkâr etmek ise dinden çıkarır Namaz kılmayan bir insanın şayet müslümanlıkla bir bağı kalmışsa, o da her an kopma tehlikesiyle yüz yüzedir O yüzden hadisi şerifte: Namaz dinin direğidir Onu terk eden (bir kimse) muhakkak dinini yıkmış olur buyrulmaktadır

Allah'a ve ahiret gününe yakînen iman eden bir mümin tek bir vakit namazını dünyalara değişmez Bir namaz karşılığında dünyanın bütün serveti ve krallığı verilse hakiki bir mümin böyle bir teklife başını çevirmeye bile tenezzül etmez

Allah Tealâ Hazretleri şöyle buyuruyor: Öyleleri vardır ki, ne ticaret, ne de alışveriş onları Allah'ı zikretmekten, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymaz; onlar, kalplerin ve gözlerin kıvranacağı günden korkarlar (Nur, 37)

Devrin mana sultanının bir sohbette buyurduğu gibi, denizin ortasında gemi batsa, bir mümin tahta parçalarına tutunarak hayatta kalma mücadelesi verseydi, yine o vaktin namazından mesul olacaktı Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan kâmil bir mümin, böyle durumlarda bile, namazım, namazımdiyecek, ima ile mi kılsam, işaretle mi kılsam diye sancısını çekecekti

Sahabei Kiram Hazretleri Allah onlardan razı olsun cephede çarpışırken bile namazı ve cemaati terk etmemişlerdi Müşrikler onların gafil bir anını bekliyor, namaza durmaları için sabırsızlanıyorlardı Halbuki onların en gafletsiz anı namazla başlıyordu Bir grup sahabi düşmanla çarpışırken diğer grup Allah Rasulü'nün ardında saf tutup namaz kılıyor, sonra geri çekilip düşmanla çarpışıyor, bu esnada Hz Peygamber sav onları oturarak bekliyordu Sonra ateş hattında bulunan diğer grup geliyordu


Farz, nafile ve kazalar

Hiç şüphesiz nafile ibadetlerin kıymeti pek büyüktür Mesela zikir manevi kalbi çalıştırmaya vesile olmaktadır Manevî ilerleme, Allah'ın emirlerine uymaya vesile olma, ibadetleri gafletsiz yapma ve imanı takviye noktasında son derece önem arz eder Nafile namaz, nafile oruç gibi ibadetler de kalbi nurlandırır ve sevap kazandırır Fakat bunlar farzları gözeterek, sünnet ve adaba uygun olarak yapılırsa güzel olur Aksi halde zarar verir

İmam Rabbani Hazretleri farzların bin senelik sünnetten, sünnetlerin de bin senelik nafileden daha önemli ve faydalı olduğunu belirtmektedir Bir farzın kaçmasına, mesela bir vakit namazın kaçmasına sebep olan şey, nafile hac bile olsa hiçbir işe yaramaz Cahil sofilerin cemaatle namazı terk edip kırk gün çile, riyazet vs ile uğraştıklarını belirten İmam Rabbanî Hazretleri, bir farz namazı cemaatle kılmanın binlerce günlük çile ve riyazetten daha hayırlı olduğunu belirtir Farz namazın içindeki sünnetlerin de asla kavuşturmaları itibariyle farzlardan sayılacağını ilave eder

Geçmişte gafletle namazı kazaya bırakan veya namaza geç başlayanlar bütün borçlarını hesap edip kaza etmeli, kazaya bıraktıkları için de tevbe ve istiğfarda bulunmalıdırlar Kılınmayan namazları kaza etmek de farzdır Hanefî mezhebinden olanlar sünneti terk etmemeliler Kaza borçlarını ayrıca eda etmelidirler

Tamamı kulluk olan hayatımızın temeli namazdır Namaz olmazsa diğer amellerimizin de boşa çıkmasından korkarız Çünkü önce namazdan sorulacak Öyleyse günde beş kez bizi salaha, felaha çağıran davete icabet edelim Ki ebedi saadete götüren yolumuz kapanmasın, hep açık kalsın
 
Üst Alt