Uzmanlara nazaran Dünya'nın dışında doğacak birinci bebek, insanlığın Afrika'dan dışarı attığı birinci adım kadar büyük bir adım olacak. Bu türlü bir doğum, insan ırkının birden fazla gezegene yayılmaya başladığı birinci anı belirlemiş olacak.
Uzay Çağının birinci yarım yüzyılı boyunca yalnızca devletler Dünya yörüngesine uydu ve insan göndermekteydi. Fakat artık özel uzay firmaları, şimdiden yıllık 300 milyar dolarlık bir boyuta ulaşmış yeni bir sanayi kuruyor.
Astronomi profesörü Chris Impey'in söylediğine nazaran iddialar, yaklaşık olarak önümüzdeki 30 yıl içerisinde insanların uzayda (daha doğrusu Dünya dışında) yaşamaya başlayacağını ve birkaç yıl sonrasında da Dünya dışındaki birinci bebeğin doğacağını gösteriyor.
İnsanlığın uzaya birinci çıkışı sırasında uzay, Rusya ve ABD ortasındaki çekişmelerde, ikilinin birbirleri karşısında üstünlük sağlamaya çalıştığı, çoğunlukla askeri görünen muvaffakiyetlerin öne çıktığı ikili bir monopol pozisyonundaydı. NASA'nın 1969 yılında Ay'a iniş yapmayı başarmasından bu yana ise ajansın bütçesi önemli ölçüde azalmış durumda. Uzaydaki varlığı uzaya birinci uydu ve birinci insanı gönderdiği zamanlardakine nazaran azalmış olan Rusya ise, günümüz ekonomik üstün güçleri ortasında bile sayılmıyor. Buradaki yeni isim ise Çin.
Çin, uzay yarışına izafî olarak çok geç katılmış olsa da iktisadından de daha süratli büyüyen bütçesi ile uzay programı muazzam bir süratle ilerliyor. Çin, bir uzay istasyonu kurmaya başladı, Ay'a ve Mars'a robotlu inişler yaptı ve hatta şu anda bir Ay üssü kurmayı planlıyor. Şayet bu biçimde devam ederse Çin'in kısa bir müddet içerisinde uzayda en çok varlığı olan isim olması sürpriz olmayacaktır.
Fakat uzayı turizm ve cümbüş için pazarlamaya çalışan özel firmaların da çok geride olmadığı söylenebilir. Örneğin Elon Musk'ın SpaceX için belirlediği Ay'a, Mars'a ve ötesine tek seferde 100 kişi taşıma amacı ve Jeff Bezos'un Blue Origins firmasının Güneş Sistemini kolonize etme amaçları birtakım kısımlar tarafından kuşkucu bir yaklaşım görse de, bu isimlerin Dünya'nın en güçlü bireyleri olduklarını unutmamakta yarar var.
Bir uzay aracı için Mars'a gitmek, Ay'a gitmekten 1.000 kat daha uzun olduğu için en azından başlangıçta Ay'ın insanlığın "uzaktaki evi" olacağı söylenebilir. Impey de, Dünya dışında doğacak birinci bebeğin Ay'da gözlerini açacağını düşünüyor.
WikimediaCommons
Çin, Rusya ile kurduğu bir iştirakle Ay'ın Güney Kutbu'nda 2036 ve 2045 yılları ortasında uzun periyodik bir tesis kurmayı planlıyor. NASA, 2024 yılında bir sefer daha "Ay'a adım atmayı" ve akabinde geçecek on yıl içerisinde Artemis Ana Kampı olarak isimlendirilecek kalıcı bir yerleşim kurmayı planlıyor. Ayrıyeten NASA, Artemis vazifesinin bir kesimi olarak 2024 yılında Gateway ismi verilen bir Ay Uzay İstasyonu da kurmayı planlıyor. NASA, bu ve gelecekteki öbür ay projeleri için SpaceX ile iştirak kurmayı planlıyor ve bu ay istasyonu, SpaceX'in gelecekte Ay kolonisine gereç tedarikini kolaylaştıracak.
Ay'dan Sonra Sırada Mars Var!
Doğal ki Ay'ın akabinde sırada Mars var ve SpaceX ile NASA ortasındaki paydaşlık, Kızıl Gezegen'e gitme planlarının vakit tablosunu da hızlandırıyor. NASA'nın planlarının makul bir gaye doğrultusunda düzenlendiği rahatlıkla söylenebilecek olsa da ajans bir vakit tablosu belirtmiş değil. Elon Musk ise açık ve gür bir sesle 2050 yılına kadar Mars'ta bir koloni kurmayı planladığını duyuruyor. Ay'da kolonileşme eforları ise Mars'ta karşılaşabileceğimiz muhtemel sıkıntılar için ipucu verecek.
Uygarlığın Dünya'dan hakikaten bağımsız hale gelebilmesi için nüfusun büyümesi gerekiyor ve bu da bebeklerin Dünya dışında doğmalarını gerektiriyor. Ay yahut Mars'ta yaşamak epeyce gerilimli ve bilhassa başlangıçta bilinmeyenlerle dolu olacağı için yerleşen birinci bireylerin en azından birkaç yıl boyunca bir aile kurmayacakları iddia edilebilir.
Dünya dışında kalıcı yerleşimin başlamasından sonra da bu sıkıntılar ortadan kalkmayacak. Yerçekiminin eksikliğinin yahut az olmasının hamilelik sırasında biyolojiyi nasıl etkilediğine dair neredeyse hiçbir araştırma bulunmuyor. Bu yüzden Ay yahut Mars üzerinde gerçekleşecek hamileliklerde fetüs yahut anne için bilinmeyen ve beklenmeyen pek çok tehlike kelam konusu olabilir.
İkinci kıymetli nokta ise bebeklerin epeyce zayıf ve kırılgan olmaları ve yetiştirilmelerinin kolay olmaması. Bu yüzden de Dünya dışında kurulacak üslerin yapılarının olağan aile ömrünü en azından andıracak kadar karmaşık olması gerekiyor ve bu da onlarca yıl sürecek bir süreç manasına gelecektir. Yani uzmanların 30 yıl sonra yerleşimler kurulacağı ve birkaç yıl sonra birinci bebeğin doğacağı varsayımı optimist olarak kıymetlendirilebilir. Çünkü söylediğimiz üzere, Dünya dışındaki bir "evimizde" çocuk büyütmeye uygun koşulların sağlanması birkaç yılda sağlanması pek mümkün görünmüyor.
Ay Yerine Uzay'da Doğum
Bütün bu bilinmeyenleri hesaba katanlar ise, Dünya dışındaki birinci doğumun, gezegenimize çok daha yakın bir noktada gerçekleşeceği fikrini ortaya sürüyor. Örneğin Hollandalı yeni bir firma olan SpaceLife Origin, gebe bir bayanı yalnızca doğum yapması için 400 kilometre havaya göndermek istiyor. Lakin bu tıp bir çalışmanın karşısındaki yasal, medikal ve etik sorular hayli büyük. Orbital Assembly Corporation isimli bir öteki firma ise yörüngede yer alacak Voyager Station ismini verdiği lüks bir oteli 2027 yılında etkin hale getireceğini iddia ediyor. Şu andaki planlar bu otelin 280 konuk ve 112 mürettebatı barındırması ve dönen tekerlek tasarımı ile yapay bir yerçekimi yaratmasını içeriyor. Fakat planlar hakkında yapılan haberler bu projenin zorluğu ve maliyeti hakkında bilgi vermekten kaçınıyor üzere gözüküyor.
Impey, şu ana kadar uzayda bebeklerle ilgili pek bir araştırma gerçekleşmemiş olsa da, insanlığın uzaya yayılması için bu hududun aşılması gerektiğini hatırlatarak, bu eşsiz bebeğin 2040 yılı civarında doğacağını kestirim ettiğini tekrarlıyor. Lakin bu müddetin uzaması herhalde kimse için sürpriz olmayacaktır.