Son Konu

İstiklal Marşının Kabulu

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
31
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
İstiklal Marşı Nasıl Kabul Edildi?
İstiklal Marşının Kabulu İle İlgili Yazı
İstiklal Marşının Kabulu ve Onemi

İstiklal mucadelesinin en cetin bir safhasında milletin duygularını belirtecek bir İstiklal Marşının yazılması istenmiş ve boylece, Maarif Vekaleti tarafından bir musabaka acılmış ve musabakada birinciliği kazanacak zata 500 lira nakdi mukafat verileceği ilan edilmişti

Yurdun her tarafından 500'den fazla şair musabakaya girmişti Fakat yazılan marşlar, milletin hissiyatına tercuman olacak bir durumda değildi

Mehmet Akit, marşın mukafatlı olmasından dolayı musabakaya katılmamıştı Zamanın Maarif Vekili Hamdullah Suphi boyle bir marşın ancak, Safahat nazımı şair Mehmed Akif tarafından yazılabileceğine inanmış ve 5 Şubat 1337, Miladi 1921 tarihinde şu mektubu kendisine yazmıştır

Pek aziz ve muhterem efendim,

İstiklal marşı icin acılan musabakaya iştirak buyurmamaklarındaki sebebin izalesi icin pek cok tedbirler vardır Zati ustadanelerinin matlUb şi'iri vucUda getirmeleri maksadın husUli icin son care olarak kalmıştır Asl endişenizin icabettiği ne varsa hepsini yaparız Memleketi bu muessir telkin ve tehic vasıtalarından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hurmet ve muhabbeti arz ve tekrar eylerim''

Bu mektubun yazılmasından bir ay bile gecmeden milletin istediği İstiklal Marşı yazılmış ve kahraman orduya ithaf olunmuştu

Marş, Maarif Vekili Hamdullah Suphi ve arkadaşları tarafından beğenilmişti Yalnız bu marşın ustadaı rencide etmeden Buyuk Millet Meclisi'nden nasıl gecirileceği uzerinde duşunulmuştu Bu sıralarda Maarif Vekaletince secilen yedi marş da Buyuk Millet Meclisi'ne getirilmişti

Turkiye Buyuk Millet Meclisi'nin 1 Mart 1337 (1921) tarihindeki toplantısında kararı, Karesi Meb'usu Basri Cantay, Meclise gelen marşlardan birinin okunması icin bir takrir vermişti Bu takrir Meclis uyelerinin re'yine sunulmuş ve tasvib olunmuştur

Marşlardan birinin okunması icin Meclis Reisi tarafından, Hamdullah Suphi Bey kursuye davet edilmiş ve ezcumle şoyle konuşmuştur:
Arkadaşlar, hatırlarsanız, Maarif Vekaleti son mucadelemizin ruhunu terennum edecek bir marş icin şairlerimize muracaat etmiştir Bircok şiirler geldi, burada yedi tanesi en fazla vasfı haiz olarak gorulmuş ve secilmiştir

Hamdullah Suphi, Mehmed Akif'ten bir marş yazmasını rica ettiğini, marşın yazıldığını, beğenildiğini soylemiş ve intihabının Meclis'e ait olduğunu da sozlerine ilave etmiştir

Hamdullah Suphi, gur sesiyle Meclis'in kursusunde İstiklal Marşı'nı okumuştur

Hakkıdır, hur yaşamış bayrağımın hurriyet
Hakkıdır, Hakka tapan milletimin İSTİKLAL

mısraları ile bu marş, Meclis uyelerinin şiddetli ve heyecanlı tezahuratına vesile olmuş, salon alkış sesleriyle dolmuştur

Kastamonu meb'usu Dr Suad Beyin 12 Mart 1337 (1921) tarihinde Buyuk Millet Meclisi Riyasetine vermiş olduğu takrirde:

Riyaseti Celileye :

Muzakere kifayetini ve Mehmed Akif Beyin İstiklal Marşı'nın kabulunu teklif ederim

Bundan başka Bolu meb'usu Tunalı Hilmi de takrir vermiş ise de reddedilmiş ve gene aynı tarihte Karasi meb'usu Hasan Basri tarafından Riyaseti Celileye verilen takrirde:

Riyaseti Celileye :

Butun meclisin ve halkın takdiratını celbeden Mehmed Akif Beyefendinin şiirinin tercihan kabulunu teklif ederim ' '

Takrir Meclis Reisi tarafından oya sunulmuş ve kabul edilmiştir

Boylece Mehmed Akif tarafından yazılan marş İstiklal Marşı olarak ekseriyetle kabul edilmiştir

Kırşehir Meb'usu Mufid Efendi, bu marşın, Hamdullah Suphi Bey tarafından Kursude tekrar okunmasını Konya Mebusu Refik Koraltan da Milletin ruhuna tercuman olan işbu İstiklal Marşının ayakta dinlenmesini teklif etmiştir

Bunun uzerine 12 Mart 1337 (1921) 'de kabul edilen ve kanuniyet kesbeden İstiklal Marşı tekrar Hamdullah Suphi tarafından okunmuş ve marş ayakta dinlenmiştir

Doğacaktır sana vadettiği gunler Hakkın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın

İşte bu ruh ve iman ile Turk Ordusu Sakarya boylarında, İzmir yollarında Allah'ın lutuf ve insaniyle şecaat ve kahramanlıklarını gostermiş ve nihayet 9 Eylu 1922 tarihinde Hakk'ın vaat ettiği o parlak guneş, İzmir ufuklarında doğmuş, Musluman Turkun saffet ve kudreti karşısında duşman buyuk bir hezimete uğramış ve denize dokulmuştur

Aziz ve mubarek vatanımızın her karış toprağı şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış, zaferin şahikasına ulaşmıştır Nitekim İstiklal Marşında:


Korkma ! Sonmez bu şafaklarda yuzen al sancak;
Sonmeden yurdumun ustunde tuten en son ocak
O, benim milletimin yıldızıdır, parlayacak,
O, benimdir; o, benim milletimindir ancak!mısraları ne derin bir mana taşımaktadır

İzmir'in meşhur Kadife Kalesi'nde buyuk Şanlı Turk bayrağı dalgalanmağa ve şiddetli alkışlar arasında yurdun her tarafında zafer şenlikleri yapılmağa başlanmıştı

Mehmed Akif'e nicin istiklal Marşı'nı Safahatı'na koymadığı sorulduğunda o buyuk insan:

O benim değildir Ancak milletimindirdiye cevapta bulunmuştu Aynı zamanda musabaka icin ayrılan (500) TL o zaman fakir cocuk ve kadınlara orgu oğretmek, bir gecim sağlamak emeliyle teşekkul etmek uzere bulunan Daru'l Nisaiyye'ye teberru etmiştir

Yakın arkadaşlarından, Ankara Baytar Muduru'nun anlattığı palto hikayesine gore Milli Mucadele sırasında Ankara Baytar Mudurluğunde bulunmuş olan bir zat Dil ve TarihCoğrafya Fakultesi konferans salonundaki bir konuşmasında şoyle demişti:

Mehmed Akif'in giyecek bir paltosu yoktu Taceddin Dergahi'ndan Buyuk Millet Meclisi'ne kadar paltosuz olarak yaya giderdi O zamanlar Ankara'nın soğuğu cok şiddetli idi Ben daireme gelir, paltomu Mehmed Akif'e gonderirdim O da giyer Meclise giderdi, İstiklal Marşı icin verilen parayı geri vermesinden dolayı kendisine, Mehmed Akif uzerinde bir palton yok, verilen parayı da almazsın, dedim Bunun uzerine, bana darıldı, paltomu da kabul etmedi O soğuklarda paltosuz olarak Buyuk Millet Meclisine gitti, geldi

Mehmed Akif'in buna benzer şahsına has daha bircok meziyetleri vardır Durusttur, hatta Harbi UmUmi icinde kardeşinin evinde cayı şekerle ictiklerini gorunce, milletin yemediğini siz nasıl yiyorsunuz, demiş ve bir muddet kardeşinin evine bile gitmemiştir

Mehmed Akif'in rahatsız bulunduğu Alemdağı'nda son gunlerde iclerinde Tarık Us'un da bulunduğu bir grup ustadın ziyaretine gitmişler, Mehmed Akif bitkin bir halde yatağında yatıyordu Konuşma esnasında soz İstiklal Marşı'na intikal ettirilmiş, gelen ziyaretcilerden biri:

— Acaba İstiklal Marşı yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı? demiş, bu soz uzerine yatağında bitkin bir halde yatmakta olan Akif; birdenbire başını kaldırmış ve ona:

— Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın!
Evet:
— Allah bir daha bu memleketin, bu milletin istiklalini tehlikeye duşurmesin! Bir daha onu istiklal Marşı yazmaya mecbur etmesin, sozuyle ziyaretcileri susturmuş, o buyuk insanın ne demek istediği herkes tarafından anlaşılmıştı

Buyuk insan Mehmed Akif Ersoy, mezarına milleti icin yazmış olduğu istiklal Marşı'yla konulmuştur Tarihte kendi eseriyle gomulen ilk bahtiyar olulerden biri de şuphesiz Mehmed Akif Ersoy olmuştur

Cenabı Hak rahmet etsin, ruhu şad olsun

*Veli Ertan, Milli Kultur Dergisi, Aralık 1979
 
Üst Alt