Son Konu

Ömer seyfettin hayatı

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
ÖMER SEYFETTİN


Türk öykü yazarı, gazeteci, asker Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanma sürecine tanıklık ettiği gençlik yıllarından itibaren Türk birliğini savunmuş; Türkçülük akımına yön veren isimlerin başında gelmiş ve dönemin birçok aydınının etkisi aşağıda kaldığı, lokal dilimizin tanıdık olmayan kelimelerden arındırılması, özüne dönebilmesi amacını taşıyan Yeni Lisan anlayışını geliştirmiştir 36 takvim kısa ömründe, Türk edebiyatının ve özellikle de edebi yazın türlerinden hikâyenin gelişimine büyük katkıda yer alan kayda değer eserler ortaya koymuştur


Ömer Seyfettin, 28 Şubat 1884 tarihinde, Yüzbaşı Ömer Şevki Bey ile Fatma Hanım'ın ikinci çocuğu olarak, Balıkesir'in Gönen ilçesinde dünyaya geldi Eğitim hayatına Gönen'deki bir mahalle mektebinde başladıktan sonra, babasının tayini sebebiyle öğrenimini önce İnebolu, ardından ise Ayancık ve İstanbul Kanatlarımın Altında'da sürdürdü Aksaray'daki Mektebi Osmanî ’ye bir zaman devam etmesinin peşinde, 1893'te, parasız yatılı olarak Eyüpsultan Askeri Veteriner Rüştiyesi'ne kaydoldu Bu okulların ardındaki, asker olmaya karar verince, Kuleli Askeri İdadisi'ne yazıldı Buradan da Edirne Askeri İdadisi'ne geçen Seyfettin, 1900 yılında İstanbul'a taşındı Edirne'de ilk yazın çalışmalarına başlayan Seyfettin, yazdığı manzumeleri İstanbul'daki dergi ve gazetelere yolladı Birincil kez, 17 Şubat 1900 tarihli Mecmuai Edebiye'de, Yâdadlı şiiri yayımlandı Bu dergide, İstanbul'da bulunduğu vakit içerisinde 13 şiiri daha basıldı

Askeri eğitimine, Harbiye Mektebi'nde devam ederken, 1903 yılında Makedonya'da çıkan ayaklanma nedeniyle, eğitimli asker ihtiyacının doğması üstüne, derslikı müstacelehakkı verilerek, piyade asteğmeni rütbesiyle mezun edildi Mezuniyetinin derhal gerisinde, Selanik merkezli Üçüncü Ordu'ya ast İzmir Redif Tümeni'nin komutasındaki Kuşadası Redif Taburu'na ödev edildi 1906 yılında İzmir'deki Jandarma Okulu'na öğretmen olarak atanan Seyfettin, bu işlem içerisinde, Baha Tevfik, Mehmet Necip Türkçü, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Şehabettin Süleyman gibi dönem edebiyatının favori isimleriyle buluşma fırsatını yakaladı ve buradaki edebiyat çevrelerinde sürdürülen faaliyetleri birebir peşine düşüp takip etti Idari sorunların halka negatif bir şekilde yansıdığı, imparatorluk içindeki ayrılıkçı fikirlerin gün yüzüne çıkmaya başladığı bir dönemde edebiyata yönelen Seyfettin, Türkçü düşüncenin savunucusu oldu ve bunu eserlerine de yansıttı İzmir'de bulunduğu dönemde, Sebat, Hizmet ve Serbest İzmir gibi gazetelere makaleler yazdı

1909 yılının Ocak ayında üsteğmen rütbesiyle, ayrılıkçı hareketlerin baş gösterdiği Rumeli'de, Üçüncü Ordu Selanik merkezine atandı Diğer Rumeli yörelerinde de, özellikle Yakorit Sınır Bölüğü'nde ödev yaptı Askeri kimliğini bir kenara bırakarak, yazmaya devamlı Seyfettin'in Yeni Lisanadlı birincil başyazısı, 11 Nisan 1911'de Selanik'te etkinlik gösteren Genç Kalemler dergisinde, imzasız olarak yayımlandı Eski adı Hüsnü Şir olan derginin adı, Akil Koyuncu'nun talebi uygun bulunarak Genç Kalemler'e çevrilmişti Seyfettin makalesinde, Türkçenin tanıdık olmayan kelimelerden temizlenmesi, yabancı dillerden kelime transferi yapılması yerine, onlara Türkçe karşılıklar bulunması, yazılarda sadelikten yandan olunması, edebiyatın millet diline indirgenmesi gibi konulara uyarı çekmeye çalıştı Dergi bünyesinde yazın çalışmalarına devam ederken, Ziya Gökalp ile birlikte Yeni Yaşam adını verdikleri bir harekete önayak oldular Bu hareketin halka açılan kapısı ise, Genç Kalemler dergisi oldu Cumhuriyet öncesi Türk edebiyat tarihinde adeta bir ulusal edebiyat akımı haline gelen hareket, Türkçülükdüşüncesinin serbest sesi oldu Seyfettin'in Bahar ve Kelebekler, İrtica Haberi, Primo Türk Çocuğu, Antve Aşk Dalgasıgibi hikâyeleri de bu dergide basıldı

1912 yılında patlak veren Balkan Savaşı sebebiyle, Genç Kalemler kadrosunu oluşturan şairler ve yazarlar dağıldılar Her Yerde askeri göreve çağrılan Seyfettin, subay rütbesiyle savaşta etkin rol oynadı; oysa Yanya kuşatmasında Yunan ordusuna tutsak düştü ve Yunanistan sınırları içindeki Nafliyon'a götürüldü Burada geçen tutsaklık günlerinde, kendini edebi yönden geliştirmeye adadı ve Piç, Mehdi, Bağımsızlık Bayraklarıadlı hikâyelerini aynı dönemde kaleme aldı Bu hikâyeler, Halka Içten, Türk Yurdu ve Zekâ gibi dergilerde basıldı

Bir yıllık esaret hayatının arkasında, 1913'te, İstanbul'a geri dönerek ikinci kez askerliği bıraktı ve Türk Sözü dergisinin başyazarlığını yapmaya başladı Türkçü fikirleri keza edebiyat çevrelerine, keza de halka bu dergi vasıtasıyla duyurmaya devam etti 1914'te, Kabataş Sultanisi'nde, vefatına değin sürdüreceği, edebiyat öğretmenliği görevine başladı

Ünlü yazar, 1915 yılında, Calibe Hanım'la hayatını birleştirdi Dönemin egemen siyasi hareketi olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne yakın duran Seyfettin'in, eşi, partinin ileri gelen üyelerinden Doktor Beşim Ethem Bey'in kızıydı İki sene gibi epeyce kısa bir süre süren evliliğinden, Güner adında bir kızı dünyaya geldi Özel hayatındaki çalkantıların arkasından, Kalamış sahilindeki yalısında inzivaya çekilip, yazınsal faaliyetlerini burada sürdürmeye başladı Huzurlu


olmayan ruh haline rağmen, takdire değer çoğu eserini bu dönemde ortaya koydu ve bunlar Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken ve Türk Kadını gibi dergilerde basıldı Vakit, Zaman ve İfham gibi gazetelerde de pekçok makale ve hikâyesi yayınlanan Seyfettin, yalnızlığını yazarak gidermeye çalıştı Bunun yanına, yakın dostu Ali Canip Usul, onun annesi ve diğer pekçok edebi kişilikle sıkça biraraya gelen yazan, 6 Mart 1920 tarihinde, ilerleyen diyabet sebebiyle hayata veda etti Önce Kadıköy'deki Kuşdili Mahmut Baba Mezarlığı'na defnedilen yazarın naaşı, bu mezarlığın kaldırılacak olması nedeniyle, 23 Ağustos 1939'da, Zincirlikuyu Asri Mezarlığı'na nakledildi

Ömer Seyfettin, Cumhuriyet öncesi Türk edebiyatının gelişmesi, düşünsel ve yazınsal edebiyatın halka aktarılması adına fazla önemli faaliyetlerde bulunmuştur Günümüze miras bırakılan yazınsal değerlerin, o dönemde köklerini salan yazarların en iyilerinden biridir Şiir, makale, roman, hikâye ve günlük türlerinde paha biçilmez yapıtlar ortaya koymuştur

Eserleri:

Tarih Ezelî Bir Tekerrürdür (1910) Harem (1918) Efruz Bey (1919) Kahramanlar, Bomba, Harem, Yüksek Ökçeler, Yüzakı, Yalnız Efe, Falaka, Aşk Dalgası, Beyaz Lale, Bakımlı Tatbikat, Kaşağı, Forsa *
 
Üst Alt