Son Konu

Serbest Şiir ve Toplumcu Şiir

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Cumhuriyet Devri Edebiyatı ,Özgür Şiir ve Toplumcu Şiir hakkında, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı

Ölçü, kafiye, nazım biçimi gibi bağlardan bölünmüş şiir Nazmın belli kurallara ast olduğu düşünülürse, bağımsızlık şiir kavramını yeğlemek gerekmektedir Nitekim birincil özgürlük şiir örneklerinin verildiği 1930'larda, eski alışkanlıklara ast kalınarak özgür nazım terimi kullanılmışsa da, yeni şiir anlayışının yerleşmesiyle nazım terimi bile kullanılmaz olmuştur Günümüzde yok okur için, genç ozanlar için de nazım terimi hiç bir kasıt taşımamaktadır Cevdet Kudret serbest şiir konusunda şu bilgiyi verir: serbest (hür) nazım, ölçeksiz nazımdır Dizelerdeki hecelerin ne sayıları ne de uzunluk ve kısalıkları emin bir düzene ve belirlenmiş bir kalıba göre sıralanmaz O bakımdan, bağımsızlık nazımda dizelerin uzunlukları ozanın tutumuna bağlıdır, başka herhangi bir düzene bağlı değildir Ozan, eğer isterse bacak kullanabilir, isterse hiç kullanmaz; isterse manzumeyi birtakım bentlere ayırabilir, isterse hiç ayırmaz Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, bağımsızlık nazım, hiçbir tahvil ile tabi bulunmayan bir nazım biçimidir Burada gözden uzaktan tutulmaması gereken nokta, bağımsızlık nazmın ayırıcı niteliğinin ölçeksiz oluşudur; ayaksızlık ve bentlere ayrılmamışlık, bağımsızlık nazmın temel öğeleri değildir (nitekim, ölçekli lakin ayaksız ve bentlere ayrılmamış nazım yazılabilir; lakin, ölçekli özgür nazım yazılamaz; o yoldaki nazımlar ancak hür müstezat olur)' ölçekli ve ayaklı nazımda ölçek ve ayaktan gelme bir dış uyum; diğer taraftan, sözcüklerin birbiriyle birleşmesinden doğan bir iç düzen vardır, özgürlük nazımda ise ölçek, hattâ kimi vakit üçgenin taban olmayan kenarı da bulunmadığı için, dış ahenkten faydalanma olanağı yoktur, nazmın bütün ağırlığı iç ahengin üzerine yüklenir Bu da, bağımsızlık nazımda sözü faydalanma işinin fazla manâlı olduğunu gösterir
Serbest nazımda ölçek bulunmadığı için, dizelerde durak yoktur; ozan, durak gereksemesi duyduğu vakit, satırı kırar, aşağıya geçer:
Kuşlara, yapraklara dönmüşüm;
Kuşlara,
Yapraklara

(Orhan Veli, Pırpırlı Şiir)

Kimi ozanlar, dizelerin başlıklarını olağan nazımda olduğu gibi böyle bir hizaya getirir ve mısra başlarında büyük harf kullanır; kimi ozanlarsa, kırılan dizeleri, yerine tarafından meren biçiminde yazar; laf dizeden dizeye geçerken cümle bitmemişse, o süre mısra başlarında minik harf kullanılır; büyük harf, nesirde olduğu gibi, yalnız cümle başlarında kullanılır:
Yaşamak: Birer birer
ve hep beraber
ipek bir kumaş dokur gibi Defalarca birağızdan
sevinçli bir epope okur gibi
yaşamak

(Nâzım Hikmet, Taranta Babu'ya Mektuplar)

Herzamanki nazımda ölçek, but ve emin nazım biçimleri, ozanın söyleyişini sınırlayan bağlardı; düşüncenin veya anlatılan olayın bu bağlarla anlaşma olanağı kıttı; sözgelimi, çok kısa söylenmesi gereken bir sözü, kullanılan ölçeğin uzunluğuna uydurmak zorunluğu vardı; ya da uzun bir düşünceyi, ölçeğe ve nazım biçimine (sözgelimi, beyite) sığdırmak için kırpmak gerekiyordu, özgür nazım, ozanı işte bu türlü zorlamalardan; anlatımı, ölçek, bacak ve biçim hatırı için geveze sözcüklerle doldurulmadan ya da gerekli sözleri kırpmalardan kurtarmış; zihin ile nazım biçimi kurulmasını sağlamıştır o kadar ama, herzamanki nazma başvuru olanağı bulunmayan birtakım söyleyiş biçimleri ancak özgür nazımla gerçekleşebilmiştir; sözgelimi, çok dalgalı bir denizde dalgaların üstünde inip çıkan bir kayığın gittikçe gözden kaybolması (şayet uzaklaşması, belki batması), olayı anlatan sözcüklerin de gittikçe azalmasıyla verilmiştir:
Çıkıyor kayık
iniyor kayık Çıkıyor ka
iniyor ka Çık in çık

(Nâzım Hikmet, Bahri Hazer)


Doğrusu biçim açısından bakıldığında, özgür nazım, hür şiir, hür koşuk adlarıyla nitelenen ve şiirden ölçü, uyak gibi bağları atan bu akımın başlatıcısı Nazım Hikmet'tir Ondan önce de bu yolda denemeler yapılmış, bilhassa Tevfik Fikret özgür müstezatı alabildiğine geliştirerek şiiri düzyazıya yaklaştırmış, Ahmet Haşim dizeyi kırarak özgürlük söyleyişe gelmek istemiştir, ama böylesi denemeler aruz kalıplarıyla oynayarak gerçekleştirilmiştir Başlangıçta Ulusal Edebiyat akımı etkisinde heceyle şiirler yazar Nazım Hikmet ise Anadolu'ya gidişiyle (1921) başlayan ve Moskova'daki öğrenim yıllarında ilkeleri belirginleşen yeni bir şiir anlayışıyla, ölçüsüzlüğü (vezinsizliği) düşünemeyen Türk şiirini kökten değiştirmiştir Moskova'dayken tanıdığı fütürizm ve constructivisme akımlarından etkilenerek yazdığı şiirlerinde ölçüyü atmakla birlikte uyağı boşlamaz Ama bu, alışılmışın haricen, geleneğin, an şiirinin birikimlerinden yararlanan yeni bir kafiye anlayışıdır Türkiye'ye dönüşünde Aydınlık dergisinde yayınladığı (19231925) yeni şiirleri, böylece en çok yapıları açısından yankı uyandırmıştır 1940lara gelindiğinde, biçim açısından özgürlük şiirin utkusu tamdır Heceyi, az kalsın sadece Behçet Kemal Çağlar sürdürmekte; Ahmet Kutsi Tecer, Işık Halkası dergisi çevresinde millet şiiri geleneğinin yaygınlaşmasına çalışmaktadır Ahmet Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Tarancı, Cahit Külebi gibi değişik çizgilerdeki ozanlar da serbest şiirler yazmaktadırlar Orhan Veli Kanık, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday'ın başlattığı Ilginç akımı ise nazım anlayışını kökünden yıkar


Özgürlük şiir anlayışı, biçimi boşlamak, önemsememek olarak alınmamalıdır Boşlanan, önemsenmeyen, şiiri birtakım kalıplara sıkıştırıp özü biçimin buyruğuna sokan kurallardır Nazım Hikmet bu konuda şunları söyler: Şiir kafiyeli de kafiyesiz de, vezinli de vezinsiz de, bol resimli, hiç resimsiz de, bağırarak da fısıldayarak da yazılabilir, yeter fakat yazılacak şey olsun ve bu yazılacak şey en yerinde şeklinibazan belirli bir tarihi merhaleye tarafından en yerinde şeklinien ustaca bulmuş olsun *
 
Üst Alt