Son Konu

Ünlü Türk Bilim Adamları İsimleri

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ünlü Türk Bilim Adamları
bilim adamları
Ünlü bilim adamları


CAHİT ARF

1910 yılında Selanik'te doğdu Yüksek öğrenimini Fransa'da Ecole Normale Superieure'de tamamladı (1932) Bir zaman Galatasaray Lisesi'nde matematik öğretmenliği yaptıktan daha sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde doçent adayı olarak çalıştı Doktorasını yapmak için Almanya'ya gitti 1938 yılında qöttingen Üniversitesi'nde doktorasını bitirdi Yurda döndüğünde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde profesör ve ordinaryus profersörlüğe yükseldi Burada 1962 yılına değin çalıştı sonra Robert Koleji'nde Matematik dersleri vermeye başladı 1964 yılında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bilim kolu başkanı oldu
daha sonra gittiği Amerika Birleşmiş Devletleri'nde araştırma ve incelemelerde bulundu; Kaliforniya Üniversitesi'nde davetli öğretim üyesi olarak ödev yaptı 1967 yılında yurda dönüşünde Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine getirildi 1980 yılında emekli oldu Emekliye ayrıldıktan daha sonra TÜBİTAK'a alt Gebze Araştırma Merkezi'nde tayin aldı 1985 ve 1989 yılları arasında Türk Matematik Derneği başkanlığını yaptı
Arf İnönü Armağanı'nı (1948) ve TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü kazandı (1974) Cebir ve Sayılar Teorisi üzerine milletlerarası bir sempozyum 1990'da 3 ve 7 Eylül tarihleri arasında Arf'in onuruna Silivri'de gerçekleştirilmiştir Halkalar ve Geometri üstüne ilk konferanslarda 1984'te İstanbul'da yapılmıştır Arf, matematikte geometri kavramı üzerine bir makale sunmuşturCahit Arf 1997 yılının Aralık ayında bir yürek rahatsızlığı sebebiyle aramızdan ayrıldı

GELENBEVİ İSMAİL EFENDİ (1730 1790)

1730 yılında şimdiki Manisa'nın Gelenbe kasabasında doğan Gelenbevi İsmail efendi, Osmanlı İmparatorluğu matematikçilerindendir Ana adı İsmail'dir Gelenbe kasabasında doğduğu için ikinci adı onun bu doğduğu kasabadan gelir Daha fazla Gelenbevi adıyla ün kazanmıştır
Önce, kendi çevresindeki bilginlerden ilk bilgilerini almıştır sonradan, öğrenimini tamamlamak üzere İstanbul'a gitmiştir Burada, paha biçilmez ve aydın öğretmenlerden yararlandı ve matematiğini epeyce ilerletti Müderrislik sınavına girerek kazandı ve 33 yaşında müderris oldu Bundan sonra kendisini baştan sona ilme verdi
Gelenbevi, eski yöntemle problem çözen son Osmanlı matematikçisidir Sadrazam Halil Hamit paşa ve Kaptanı Derya Cezayirli hasan paşa'nın istekleri üzerine, Kasımpaşa'da açılan Bahriye Mühendislik Okulu'na altmış kuruşla matematik öğretmeni olarak atandı Bu görev ona finansal yönüyle bir rahatlık getirdi
Bazı silahların hedefe vurmaması, padişah III Selim'i kızdırmış ve Gelenbevi'yi huzura çağırarak ona uyarıda bulunmuştur Hedefe olan uzaklığı tahmin ederek zorunlu düzeltmeleri yapmış ve topların hedefe vurmalarını sağlamıştır Gelenbevi'nin bu başarısı padişahın dikkatini çekmiş ve padişah göre ödüllendirilmiştir
Gelenbevi, Türkçe ve Arapça edinmek üzere bütün otuz beş eser bırakmıştır Türkiye'ye logaritmayı birincil sokan Gelenbevi İsmail Efendi'dir

ELHARİZMİ

Ebu Abdullah Muhammed bin Musa ElHarezmi, Özbekistan'da doğdu Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir Hayatı hakında çok artı veri bulunmamaktadır Batı bilim
El Harizmi'nin en fazla alaka gören eserleri Kitabü'l muhtasar fi'l Cebr ve'l Mukabele ve Kitabü'l muhtasar fi Hisabü'l Hindi dir
Harizmi, doğu bilim dünyasında cebir ilmine ilişkin ilk eser yazan kişidir Bu bilim dalı daha önce az çok işlenmiş ve kısmen geometriden farklı bir ilim dalı olmaya başlamıştı Birinci dereceden denklemler çözülebiliyordu, hatta hesaplama metodlarıyla ikinci dereceden denklemlere çözüm bulunuyordu Fakat demin ikinci derece denklemlerin köklerini bulgu yöntemi geliştirilmemişti
İşte El Harizmi'nin El Cebr ve'l Karşılıklı Olma kitabı ikinci dereceden denklemlerin çözüm yolunu sistemli olarak işleyen ilk eser niteliğindedir ve 600 yıldan uzun bir vakit (15 yüzyıla kadar) el üzerinde tutulmasının nedeni de budur
Harizmi'nin Denklem Grupları
El Harizmi, adı geçen eserinde denklemleri iki grupta toplamaktadır:
Birinci grupta, çözümleri derhal bulunabilen bizim bugünkü sembollerle ifade edersek
x2 ax
x2 n
ax n
şeklindeki denklemlerdir
Bunların çözüm kurallarını gösterdikten sonra El Harizmi ikinci denklem grubuna geçer
x2 + ax n
x2 +n ax
ax + n x2
Ve bunların çözümünü bugün bildiğimiz metotla yapar
Bu kitapta hem, ikinci dereceden denklemlerin hangi durumlarda iki kökünün , hangi durumlarda çift kökünün olacağını ve hangi durumlarda denklemin hakiki kökü olamayacağını çok açık bir şekilde belirtmiştir Bu kuralları bir hoca yeteneğiyle ortaya koyduktan sonra El Harizmi , bu kuralları geometrik olarak ispatlamıştır
Harizmi'nin bu eseri matematik tarihi bakımından fazla kayda değer gelişmelere yardım ve başlangıç olmuş 600 yıldan biraz daha fazla (15 yy sonuna kadar) matematik öğretimi için temel sayılmıştır Eser, Endülüs medreseleri yoluyla Batı'ya geçmiştir Ilk Latince çevirisi 1183'te yapılmıştır Roger Bacon, Fibonacci gibi bilim adamaları eseri hayranlıkla incelemişler, ve kendi öğretilerinde bu eserden faydalanmışlardır 1486 yılında Leipzig Üniversitesi'nde okutulmaya başlanmıştır 1598 1599 yıllarında hala cebir biliminde tek kaynak Harizmi'nin bu eseridir
El Harizmi matematiğin yanı sıra gökbilim ve coğrafya ilimlerinde de eserler vermiştir Astronomik cetvellerle ilgili kitaplar yazmış ve bu eserler 12 yy da Latince' ye çevrilmiştir Bunun yanısıra Ptolemy'nin coğrafya kitabını düzeltmelerle tekrar yazmış, 70 tane bilim adamıyla birlikte çalışarak 830 yılında bir dünya haritası çizmiştir Dünyanın çevresini ve hacmini hesaplama çalışmalarında yer almıştır Güneş saatleri, usturlaplar ve saatler üzerine yazılmış eserleri de vardır


HÜSEYİN TEVFİK PAŞA

Hüseyin Tevfik Paşa (18321901) Vidin'de doğmuş, genç yaşta İstanbul'a gelmiş ve Askerî Okul'da okumuştur Burada, matematik derslerindeki yeteneğiyle Cambridge Üniversitesi'nden mezun olmuş olan matematik hocası Tahir Paşa'nın dikkatini çekmiş ve Tahir Paşa kendisine özel dersler vermiştir Tahsilini bitirdikten daha sonra Harbiye'ye cebir hocası olarak atanmış, Tahir Paşa ölünce onun matematik dersleri de Hüseyin Tevfik Paşa'ya kalmıştır Harbiye'deki hocalığı devam ederken, Tophâne Deneyim ve Tetkik Komisyonu'na da getirilmiştir 1868'de Paris'teki Mektebî Osmanî'ye müdür muavini olarak gönderilmiş ve bununla birlikte balistik ve tüfek imalatı üstüne incelemelerde bulunmakla görevlendirilmiştir sırası gelmişken matematik bilgisini geliştirmek için üniversiteye de devam etmiş ve Paris'te kaldığı iki yıl boyunca bir takım makaleler yayımlamış ve bilimsel toplantılara katılmıştır
Hüseyin Tevfik Paşa, 1872'de Amerika'daki bir takım tabanca fabrikalarına ısmarlanan tüfeklerin imalatını ve şartnâmeye uyulup uyulmadığını denetleme etme göreviyle Amerika'ya gönderilmiştir 1878 yılına değin Amerika'da kalmış ve bu vakit içinde matematikle uğraşmıştır; Lineer Cebir adlı İngilizce kitabını bu sırada yazmış ve Argand'ın kompleks sayılarla ilgili teorisinde ileri sürdüğü çarpımı üç boyutlu uzaya uygulamanın bir yolunu bulmuştur
Eserinin önsözünde şöyle söylemektedir: Bu kitapta incelenen lineer cebir, dünyanın Sir William Hamilton'a borçlu olduğu quaterniyonlara fazla aynı Lineer cebir, quaterniyonların tüm potansiyellerine sahiptir ve güçlüğü daha azdır Quaterniyonlar üniversitelerde öğretilmektedir ve kabul görmüş bir bilgidir Lineer cebirin de benzer kabülü görüp görmeyeceğini, hattâ quaterniyonların yerini alıp almayacağını çoktan bilmiyorum
Kendi sisteminin üstünlüğünü ise şöyle açıklama etmiştir:
Quaterniyonların çarpımı, ad olarak bile düzlem geometride ele alındığında, bizi üç boyutlu uzayda çalışmaya zorlamaktadır; halbuki lineer cebirde yalnızca iki boyut ele alındığı zaman bir üçüncü boyutu düşünme durumunda değiliz
Hüseyin Tevfik Paşa'nın bu eseri çeviri değildir ve konuya özgün katkı yapması açısından fazla önemlidir
Tevfik Paşa'nın diğer pek çok görevleri olmuş, Fransa ve Amerika'da kaldığı sıralarda Fransızca ve İngilizce'yi, bu dillerde kitap yazabilecek değin iyi öğrenmiştir Gazi Ahmed Muhtar Paşa ve Yusuf Ziya Paşa ile birlikte Cemiyeti Tedrisiyyei İslâmiye'nin ve Dârüşşafaka'nın kurucularındandır Burada matematik dersleri vermiş, yeniden bu sıralarda arkadaşlarıyla çıkarttığı Mebâhisi İlmiyye adlı aylık dergiye makaleler yazmıştır Bu dergide yayımladığı makaleleri aralarında Mahsûsât ve Gayrı Mahsûsâtisimli felsefî bir yazısı, hem türev ve fonksiyonlar üstüne yazıları bulunur
Hüseyin Tevfik Paşa, her zaman devlet memuriyetiyle görevli olmasına karşın, matematik bilimlerle ilgilenmeye vakit ayırabilmiş, zengin bir kütüphane oluşturmuş, çevresindeki Sâlih Zekî gibi yetenekli gençlere, zaman ayırmış, periyodik yayınlarla entellektüel bir ortamın oluşmasına çaba sarf etmiştir

KERİM ERİM

İstanbul Yüksek Mühendis mektebi'ni bitirdikten (1914) sonra Berlin Üniversitesi'nde Albert Einstein'in yanında doktorasını yaptı (1919) Türkiye'ye dönünce, bitirdiği okulda öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı Üniversite reformunu hazırlayan kurulda yer aldı Yeni kurulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nde analiz profesörü ve dekan olduğu gibi Yüksek Mühendis Mektebi'nde de ders vermeye devam etti Yüksek Mühendis Mektebi İstanbul Teknik Üniversitesi'ne dönüştürülünce buradan ayrıldı ve yalnızca İstanbul Üniversitesi'nde çalışmaya devam etti daha sonra burada ordinaryüs profesör oldu 1948 yılında Fen Fakültesi Dekanlığı'na getirildi
1940 1952 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne emrindeki Matematik Enstitüsü'nün başkanlığını yaptı Türkiye'de yüksek matematik öğretiminin yaygınlaşmasında ve çağdaş matematiğin yerleşmesinde etkin rol oynadı Mekaniğin matematik esaslara dayandırılmasına da öncülük etti Matematik ve fizik bilimlerinin felsefe ile olan ilişkileri üstünde de çalışmalarda yer alan Erim'in Almanca ve Türkçe yapıtları bulunmaktadır Bunlardan bazıları şunlardır:
Nazari Hesap(1931), Mihanik(1934), Diferansiyel ve İntegral Hesap(1945), Über die Tragheitsformen eines modulsystems(Bir modül sisteminin süredurum biçimleri üstüne 1928)


MATRAKÇI NASUH ( 1564)

Türk, minyatürcü Ayrıca matematik ve tarih konularında kitaplar da yazmış fazla yönlü bir bilgindir
Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor Kâtip Çelebi ölüm tarihi olarak 1533'ü vermekteyse de, bunun doğru olmadığı bugün kesinleşmiştir Çeşitli kaynaklarda onun 1547'den, 1551'den, 1553'ten sonra ölmüş olabileceği ileri sürülmektedir Yaşamı üzerine veri de yok denecek kadar azdır Saraybosna yakınlarında doğduğuna, dedesinin devşirme olduğuna ilişkin kesinleşmemiş ipuçları vardır
Enderun'da okumuştur Matrakçı ya da Matrakî adıyla anılması, lobotu andıran sopalarla oynandığı ve eskrime benzeyen bir tür savaş oyunu olduğu tanıdık matrakoyununda çok ressam olmasından ve şayet de bu oyunun mucidi bulunmasından ileri gelmektedir Nasuh ayrıca çok sanatkâr bir silahşördü bu nedenle Silahî adıyla da anılırdı Türlü silah ve mızrak oyunlarındaki ustalığı nedeniyle Osmanlı ülkesinde üstadve reisolarak tanınması için 1530'da I Süleyman (Kanuni) kadar verilmiş bir beratı da vardı Farklı Alanlara Yönlendirilmiş silahların nasıl kullanılacağını ve dövüş yöntemlerini anlatan Tuhfetü'lGuzât adlı bir kılavuz kitap bile yazmıştı
Nasuh, bilhassa geometri ve matematik alanlarında manâlı bir bilim
Nasuh bir tarihçi olarak da manâlı yapıtlar vermiştir Mecmaü'tTevârih adıyla Taberî Tarihi'ni Türkçe'ye çevirmiştir Ayrıca Tarih'i Sultan Bayezid ve Sultan Selim ile Tarih'i Sultan Bayezid adlı iki kitabında bu padişahlar dönemindeki olayları anlatmıştır Süleymannâme adlı kitabının üç bambaşka nüshasında 15201937, 15431551 ve 15421543 aralarında geçen olayları ele almıştır Kanuni'nin 1534 Irak seferini Beyanı Menazili Seferi Irakeyni Sultan Süleyman Han'da 1538 Karaboğdan seferini!de Fetihnâmei Karaboğdan' da konu etmiştir
Nasuh 28 Nisan 1564'te öldü

adamıydı Uzunluk ölçülerini gösteren cetveller hazırlamış ve bu konuda kendinden sonra gelenlere önderlik etmiştir Matematiğe ilişkin iki kitabı Cemâlü'lKüttâb ve Kemalü'l Hisâb ile Umdetü'lHisâb'ı I Selim (Yavuz) döneminde yazmış ve padişaha adamıştır Bu yapıtlardan sonuncusu uzun yıllar matematikçilerin elkitabı olarak kullanılmıştır

ÖMER HAYYAM

Ana adı Giyaseddin Ebu'l Feth Bin İbrahim El Hayyam' dır 18 Mayıs 1048'de İranin Nişabur kentinde doğan Ömer Hayyam bir çadırcının oğluydu Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının mesleğinden almıştırFakat o soyisminin çok ötesinde işlere imza atmıştırDaha yaşadığı dönemde İbni Sina'dan sonradan Doğu'nun yetiştirdiği en büyük alim olarak kabul ediliyordu Tıp, fizik, gökbilim, cebir, geometri ve yüksek matematik alanlarında manâlı çalışmaları olan Ömer Hayyam için zamanın bütün bilgilerini bildiği söylenirdi O herkesten ayrı olarak yaptığı çalışmaların çoğunu kaleme almadı, ama O isküçük bol miktarda duyduğumuz teoremlerin isimsiz kahramanıdır Elde yer alan ender kayıtlara dayanılarak Ömer Hayyam'ın çalışmaları şöyle sıralanabilir:
Yazdığı bilimsel içerikli kitaplar aralarında Cebir ve Geometri Üzerine, Fiziki Bilimler Alanında Bir Özet, Varlıkla İlgili Data Özeti, Oluş ve Fikirler, Bilgelikler Ölçüsü, Akıllar Bahçesi yer alır Enbüyük eseri Cebir Risalesi'dir On bölümden oluşan bu kitabın dört bölümünde kübik denklemleri incelemiş ve bu denklemleri sınıflandırmıştır Matematik tarihinde öncelikle bu sınıflandırmayı yapan kişidir O cebiri, sayısal ve geometrik bilinmeyenlerin belirlenmesini amaçlayan bilim olarak tanımlardı Matematik bilgisi ve yeteneği zamanın çok ötesinde olan Ömer Hayyam denklemlerle ilgili başarılı çalışmalar yapmıştır Nitekim, Hayyam 13 ayrı 3 dereceden denklem tanımlamıştır Denklemleri çoğunlukla geometrik metod kullanarak çözmüştür ve bu çözümler akıllıca seçilmiş konikler üzerine dayandırılmıştır Bu kitabında iki koniğin arakesitini kullanarak 3 dereceden her denklem tipi için köklerin bir geometrik çizimi bulunduğunu belirtir ve bu köklerin varlık koşullarını tartışır
Bunun yanısıra Hayyam, binom açılımını da bulmuştur Binom teoerimini ve bu açılımdaki katsayıları bulan birincil kişi olduğu düşünülmektedir (Pascal üçgeni diye bildiğimiz şey sahiden bir Hayyam üçgenidir)Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere dek uzanacak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi'ni ve Rubaiyat'ı Semerkant'ta kaleme almıştır Dönemin üç ünlü ismi Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu şehirde bir araya gelmiştir Dönemin hakanı Melikşah, adı devlet düzeni anlamına gelen ve bu ada yakışır yaşayan veziri Nizamülmülk'e çok güvenirdi Ömer Hayyam ile öncelikle Semerkant'ta tanışan Nizam onu İsfahan'a ağırlama eder Orada buluştuklarında O'na devlet hülyasından bahseder ve bu büyük hayalinin gerçekleşmesi için Hayyam'dan destek ister Fakat Hayyam devlet işlerine karışmak istemez ve teklifini geri çevirir4 Aralık 1131'de doğduğu yer olan Nişabur' da fani dünyaya veda eder

SALİH AKILLI (1864 1921)

XIX yüzyılın ikinci yarısında yetişmiş, kıymetli eserler vererek, 57 yaşında hayata gözlerini kapamış, bir ilim ve hafıza adamıdır Salih Zeki Bey, 1864 yılında İstanbul'da doğmuştur Ortaöğrenimini Darüşşafaka'da görmüş, yüksek öğrenimini Paris'te elektirk mühendisliği bölümünü bitirmiştir
Salih Zeki, Darüşşafaka ve Mühendis Mektebi'nde matematik ve fizik dersleri okutmuştur Daha sonraki çalışmalarının tümünü üniversiteye vermiştir Bugünkü reel üniversitenin kurucusu salih Zeki'dir Türkiye'ye, matematik, fizik ve fen derslerini batılı yöntemleriyle ilk getiren odur Çoğu gazete ve dergide çıkan hoş yazılarıyla Türk gençliğini edebiyat dek matematiğe yönelten ve matematiği sevdiren tekrar o olmuştur
Salih Akilli, okumuş fenciler silsilesinin en dikkate değerinde son halkasıdır Ilk ve ortaöğrenimin ihtiyacı olan matematik, geometri, cebir, gökbilim, trigonometri ve fizik kitaplarından diğer binlerce sahifeyi bulan, yüksek seviyedeki Darülfünun ders kitapları yazmış; felsefi konularda telifçeviri eserler bırakmış, bilim tarihi ile ilgili incelemeler yayınlamış, kanımca Mizanı Tefekkür adlı bir matematik kitabı yazmış, anıt bir eser olarak Kamusı Riyaziyat'ı hazırlayarak bunun ilk cildini yayınlamıştır

SELMAN AKBULUT (1949)

Prof Dr Selman Akbulut, 1971 yılında California Üniversitesi (Berkeley) Matematik Bölümü'nden mezun olmuştur Prof Dr Akbulut, 1975 yılında benzer üniversitede doktora eğitimini tamamlayarak, 1976 yılında Wisconsin Üniversitesi'nde asistan doçent olarak göreve başlamıştır
1978 1980 yılları aralarında Rutgens Üniversitesi'nde, 1980 1981 yıllarında Michigan State Üniversitesi'nde Tezgâhtar Doçent; 1983 1986 yılları aralarında aynı üniversitede Doçent olarak çalışmalarda bulunan Prof Dr Akbulut 1986 yılında profesörlüğe yükselmiştir ve halen Michigan State Üniversitesi'nde tayin yapmaktadır
Prof Dr Akbulut, 1975 1976, 1980 1981 yıllarında Advanced Study Institute'da, 1982 1983 yıllarında Max Planck Enstitüsü ve 1984 1985 yıllarında California Üniversitesi, Mathematical Sciences Research Institute'de çalışmalarda bulunmuştur
Prof Dr Akbulut, Türk Matematik Derneği, Amerikan Matematik Derneği ve Doğa Türk Matematik Dergisi Editörler Kurulu'na üyedir
Prof Dr Selman Akbulut'un Milletlerarası Science Citation Index'ce taranan hakemli dergilerde çıkmış 29 yayını vardır ve bu yayınlara 1991 yılı sonu itibariyle 239 atıf yapılmıştır

PROF DR TOSUN TERZİOĞLU

Tosun Terzioğlu 1942 yılında İstanbul ’da doğdu 1961 yılında Robert Koleji ’nden mezun olduktan sonra, lisans derecesini 1965 yılında, matematik dalında İngiltereNewcastleuponTyne Üniversitesi'nden; doktorasını 1968 yılında, benzer dalda, Frankfurt Üniversitesi'den aldı Michigan, Wuppertal ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde ders veren Tosun Terzioğlu, 19741975 ve 19891991 yıllarında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü Başkanlığı; 19771982 yıllarında ise benzer üniversitede Fen ve Edebiyat Fakültesi Dekanlığı yaptı
19771981 yılları aralarında TÜBİTAK Esas Bilimler Araştırma Grubu üyesi, 19791981 aralarında üniversitelerarası komite üyesi, 19901991 aralarında ODTÜ Senato üyesi ve 19921997 yıllarında da TÜBİTAK Başkanı olarak hizmet verdi Terzioğlu, aynı dönemde
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı Yönetim Kurulu, KOSGEB İcra Kurulu üyeliği ve 19931997 döneminde de NATO Bilim Komitesi Türkiye Temsilciliği yaptı 19961997 yıllarında Bilimsel ve Teknik Araştırma VakfıBİTAV Idare Heyeti Başkanlığı görevini üstlenen Terzioğlu, 19972000 döneminde de TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı oldu 19972001 yılları arasında TÜBİTAK Bilim Kurulu Üyeliği yapan Terzioğlu, 1990 yılından bu yanlamasına Türk Matematik Derneği Başkanlığı görevini, 1997'den bu yandan Sabancı Üniversitesi Rektörlüğünü,
2002 ’den bu yandan da Türkiye Üçüncü Sektör VakfıTÜSEV Yönetim Kurulu üyeliğini sürdürmektedir Editörlük ve Yazı Kurulu üyelikleri de bulunan Terzioğlu, keza Matematik alanında 50 ’nin üzerine bilimsel makalenin ve 2 kitabın yazarıdır 1974 ’de TÜBİTAK Özendirme, 1986 ’da ise bilim ödülünü bölge Prof Dr Tosun Terzioğlu, evli ve iki çocuk babasıdır

ALİ KUŞCU (14741525)

Türkİslam Dünyası gökbilim ve matematik alimleri aralarında, ortaya koyduğu eserleriyle haklı bir şöhrete sahip Ali Kuşçu, Osmanlı Türklerinde, astronominin önde gelen bilgini sayılır Batı ve Doğu Bilim dünyası onu 15 yüzyılda yetişen müstesna bir bilgin olarak tanırÖyle fakat; müsteşrik W Barlhold, Ali Kuşcu'yu On Beşinci Yüzyıl Batlamyos'uolarak adlandırmıştır Babası, Uluğ Bey'in kuşcu başısı (doğancıbaşı) idi Kuşçu soyadı babasından gelmektedir Ana adı Ali Bin Muhammet'tir Doğum yeri Maveraünnehir bölgesi olduğu ileri sürülmüşse de, adı geçen bölgenin hangi şehrinde ve hangi yılda doğduğu elbette bilinmektedir
Oysa doğum şehri Semerkant, doğum yılının ise 15 yüzyılın ilk dörtte biri içerisinde olduğu kabul edilmektedir 16 Aralık 1474 (h 7 Şaban 879) tarihinde İstanbul'da ölmüş olup, mezarı Eyüp Sultan Türbesi hareminde bulunmaktadır Vefat tarihi; torunu meşhur gökbilimci Mirim Çelebi'nin (ölümü, Edirne 1525) Fransça yazdığı bir eserin incelenmesi sonucu anlaşılmıştır Kabir yerinin 1819 yılına dek belirli olduğu ve hüsnü muhafazasının yapıldığı; ama 1819 yılından sonradan, Ali Kuşcu'ya ait mezarın yerine, zamanının nüfuzlu bir devlet adamının kabir taşının konmuş olduğu anlaşılmaktadır Uluğ Bey'in Horasan ve Maveraünnehir hükümdarlığı esnasında, Semerkant'ta ilk ve dini öğrenimini tamamlamıştır Minik yaşta iken astronomi ve matematiğe geniş alaka duymuştur
Devrinin en büyük bilginlerinden; Uluğ Bey , Bursalı Kadızade Rumi, Gıyaseddün Cemşid ve Mu'in alDin elKaşi'den astronomi ve matematik dersi almıştır Önce,Uluğ Bey, kadar 1421 yılında kurulan Semerkant Rasathanesi ilk müdürü, Gıyaseddün Cemşid'in, kısa zaman sonradan da Rasathanenin ikinci müdürü Kadızade Rumi'nin ölümü üstüne, Uluğ Bey Rasathaneye müdür olarak Ali Kuşcu'yu görevlendirmiştir Uluğ Bey Ziyc'inin tamamlanmasında büyük emeği geçmiştir Nasirüddün Tusi'nin Tecridül Kelam adlı eserine yazdığı şerh, bu konuda da gayret ve başarısının en hoş delilini teşkil etmektedir Ebu Said Han'a ithaf edilen bu şerh, Ali Kuşcu'nun ilk şöhretinin duyulmasına niçin olmuştur Kaynakların değerlendirilmesi sonucu anlaşılmaktadır ama; Ali Kuşcu yalnız telih eseriyle değil, talim ve irşadıyle devrini aşan bir bilgin olarak tanınmaktadır O Kadar oysa; telif eserlerinin dışında, torunu Mirim Çelebi, Öğretmen Sinan Paşa ve Molla Lütfi (Sarı Lütfi) gibi astronomların da yetişmesine sebep olmuştur Bu bilginlerle beraber, Ali Kuşcu'yu eski astronominin en büyük bilginlerinden birisi olarak belirtebiliriz

ESERLERİ:
Ali Kuşcu'nun özellikle, matematik ve gökbilim ile ilgili eserleri, gerçek ilmi kişiliğini ortaya koymaktadır Bu eserlerinin adları şunlardır;
Risalei fi'l Hey'e (Gökbilim Risalesi)
Risalei fi'l Fehiye (Fetih Risalesi)
Risalei Hisap (Aritmetiksel Risalesi)
Risalei Muhammediye (Cebir ve Hesap konularından bahseder)
Tecrid'ül Kelam (Sözün Tecridi)
Risalei Adudiye Unkudüz zvehir fi Manül Cevahir (Mücevherlerin Dizilmesinde Görülen Salkım) Vaaz İstiarad

AHMET FERGANİ

9 yüzyılın başlarında dünyaya geldiği kabul edilen meşhur matematik ve astronomi bilgini Ahmet Ferganî, çağının bilim ve kültür merkezlerinden olan Türkistan'ın Fergana bölgesindendir Bilim ve kültür tarihimizin birinci elden kaynakları olan tezkireler (biyografik eserler)de doğum tarihi ile ilgili bir data bulunmamakla birlikte kendisi gibi bir astronom olan babasının adının Muhammed, dedesinin ise Kesir olduğu kayıtlıdır

Ahmet Ferganî, birincil öğrenimini ünlü bilginlerin yetiştiği Fergana'da yaptı ve büyük bir ihtimalle gökbilim konusundaki bilgilerini babasından aldı Kesin bir seviyeye geldikten daha sonra da mevcut bilgilerine yeni bilgiler katmak amacıyla da, çağının bilim, kültür ve bununla birlikte halifelik merkezi olan Bağdat'a geldi Ömrünün yarısına yakınını burada geçiren Ferganî, kısa sürede matematik ve gökbilim konularındaki bilgisini Bağdat bilim çevresine kabul ettirip, bilimin gelişmesine olan katkılarıyla bilim tarihinde adlarından övgüyle bahsedilen Abbasi halifelerinden Me'mun ve elmütevekkil döneminin en ünlü bilginleri arasına girdi
861 yılında halife elMütevekkil tarafından Nil ırmağı kıyısında yapılan ölçüm işlerini yürütmesi için Mısır'a gönderilen Ferganî'nin, bundan sonraki yaşamı bilinmiyor

MOLLA LÜTFİ (? 1495)

İ15 yüzyılda, Fatih Sultan Mehmet ve II Beyazıd dönemlerinde yaşamış meşhur matematikçilerdendir Sinan Paşa ’nın ve Ali Kuşçu ’nun talebesi olmuş, Ali Kuşçu ’dan öğrendiği matematik bilgilerini Sinan Paşa ’ya aktarmıştır Bu Nedenle Sinan Paşa, onun vasıtasıyla matematik öğrenmiştir Sinan Paşa ’nın tavsiyesiyle, Fatih, Molla Lütfi ’yi, özel kütüphanesinin müdürlüğüne getirmiştir Molla Lütfi, bu sayede pek paha biçilmez kitaptan değişik bilimleri öğrenme fırsatına sahip olmuştur Sinan Paşa, Fatih tarafından Sivrihisar ’a sürülünce, Molla Lütfi de hocası ile birlikte gitmiş, Sultan II Beyazıd ’ın tahta çıkmasının ardındaki hocasıyla birlikte İstanbul ’a dönmüştür Önce Bursa ’daki Yıldırım Beyazıd Medresesi ’nde, sonra Filibe ’de ve Edirne ’de medrese hocalığı yapmıştır

Molla Lütfi, çevresindeki devlet erkanına ve bilginlere latife yaparak onları eleştirdiğinden, birçok kimse tarafından sevilmezdi Fatih Sultan Mehmet ’le bile iki dost gibi şakalaşırdı Kendisini çekemeyen bir takım kimselerin, dinsizlik suçlamaları sebebiyle kovuşturmaya uğradı ve Sultan Beyazıd döneminde idam edildi
Ölümü üstüne pek çok kimse yas tutmuş, tarihler düşmüş ve şehit sayılmıştı

Molla Lütfi ’nin, birçok Arapça olan eserleri 17 yüzyıla kadar elden düşmemiştir Taz ’ifü ’lMezbah (Sunak Taşının İki Katının Bulunması Hakkında) adlı kitabı iki bölümden oluşur Birinci bölümde kare ve küp tarifleri, çizgilerin ve yüzeylerin çarpımı ve iki kat yapılması gibi geometri konuları ele alınmıştır İkinci bölümde ise meşhur Delos problemi incelenmiştir Molla Lütfi ’nin, bu problemi, İzmir ’li Theon ’un eserinden öğrendiği anlaşılmaktadır İzmir ’li Theon, İskenderiye kütüphanesinin müdürü Eratosthenes ’e atıfla, Delos adasında büyük bir veba salgını çıkınca, ahalinin, Apollon rahibine başvuru ederek bu salgının geçmesi için ne yapmak gerektiğini sorduklarında, rahibin tapınaktaki sunak taşını iki katına çıkarmalarını öğüt ettiğini, böylece kolaylıkla çözülemeyecek bir matematik problemi ortaya çıkmış olduğunu yazan Mimarlar bu işi başaramıyınca, Platon ’un yardımını isterler Platon, rahibin sunak taşına ihtiyacı lakin, Yunanlılara matematiği ihmal ettiklerini ve küçümsediklerini söyleme maksadında olduğunu bildirdikten sonradan, problemlerin orta orantı ile çözüleceğini açıklama etmiştir Molla Lütfi, işte bu hikayeye dayanarak eserini yazmıştır Kitabında, küpün iki kat yapılmasının, yanına diğer bir küp ilave etmek aramak olmayıp, onu sekiz kere büyütmek çağrıda bulunmak olduğunu açıklar Molla Lütfi Mevzuatü ’l Ulüm (Bilimlerin Konuları) adlı eserinde de yüz değin bilimi tasnif etmiştir

*
 
Üst Alt