Son Konu

Uyan ey Müslüman, uyan!

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Dindarlaşma





Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız


Dünyada dindarlaşma temayülleri üzerine zaman zaman araştırmalar, incelemeler yapılır, meşhurların sansasyonel dine dönüş hikayeleri yayınlanır
Bu araştırma ve haberlere istinaden “Dünya dine dönüyor! yorumları eksik olmaz Dünyanın dine dönmesi, dindarları sevindirirken, nedense dinsizleri kaygılandırır Dindarlara kalırsa, dünya nurlu sabahlara uyanmaktadır Dinsizlere göre Ortaçağ karanlıklarına dönüş… Türkiye´deki sözde bilim adamlarının açıklamalarına inanılacak olursa; din duyguları yoksulluktan beslenmektedir; kalkınma ve ilerleme, aydınlanmayı beraberinde getirecektir

Sondan başlayarak söylersek, dinin yoksulluktan beslendiği tezinin absürtlüğü, yaşadığımız gerçeklerden de anlaşılmaktadır Din, yoksulların afyonu olmuş olsaydı, modern çağda dindarlaşma diye bir konuyu tartışıyor olur muyduk? Dindarlaşma ile Ortaçağ karanlıklarını ilişkilendirmekse, sığ ve çarpık bir bakış açısının ürünü Biliyorum, birçok inanmışı üzecek, ama dine dönüşü ki varsa böyle bir dönüş ‘dünyanın nurlu sabahlara uyanışı´ olarak yorumlamanın da ‘afakî´ bir yanı olduğunu söylemek gerek

Bütün bu hastalıklı yaklaşımlar, varsa dindarlaşmayı izahtan uzaktır İnanç, ilk çağ insanında bulunan yabanıl bir duygu olmadığından, modernleşme, ne insanın ‘inanma´ ihtiyacını ortadan kaldırmış ne de yerine herhangi bir şey ikame edebilmiştir “İnsanlar eğitimli olur ve müreffeh bir hayat standardına ulaşırsa, ‘inanç´ ihtiyaç olmaktan çıkar önermesi, din düşmanlarının temennisi olabilir ancak Tolstoy´un dediği gibi, annesiz babasız yaşanır, ama Allah´sız yaşanamaz Sosyologlarımız, modernleşme ile birlikte inanmanın arkaikleşeceği varsayımında ve hatta beklentisinde bulunmuşlardır; ne ki bu beklenti hiçbir zaman gerçekleşmemiştir Her şey yeteri kadar açık değil mi; Allah ne unutturulabiliyor ne de hayattan çıkarılabiliyor; hava gibi, ciğerlerimize kadar her yeri dolduruyor

Din dışılığı, modernleşme ve bilimin olmazsa olmazı… Din ile modernliği çelişir olgular gibi görenlerin vehim ve korkularının yersiz olduğu ortadadır Dindarlaşmayı, asıl küresel kapitalist sistem özendirmektedir Neden? Kapitalist üretim sisteminde insan; yani emek gücü, bir üretim aracıdır Ha kol gücü, ha makine… Nasıl ki makinelerin zaman zaman yağlanması ve bakımı gerekirse, insanın da azami verimi vermesi için bakıma alınması gerekmektedir Kapitalist sistem şunu görmüş ve anlamıştır; sadece maddi ihtiyaçlarını karşılamak, insanın bütün ihtiyaçlarını gidermiş olmak anlamına gelmemektedir Varsayalım ki karnımız tok, sırtımız pek… Bu sadece hayvani ihtiyaçlarımızın giderilmesidir İyi ama, insan olarak bunlardan başka şeylere de ihtiyaç duymuyor muyuz? Nitekim Tolstoy´un dediği çıkmış, Allah´sız yaşanamamış ve dinsizliği öneren komünist sistem bütün ihtişamına rağmen çökmüştür Kabul, karnı doymayan insan, kapitalist sistem için makbul değildir Çünkü hem emek gücünden tam olarak yararlanmak mümkün olmaz, hem de bu durumdaki bir insan iyi bir tüketici olamayacağından, kapitalist sistem aksar Peki insanın karnını doyurmakla, kafasını ve kalbini itminana erdirmiş olur muyuz? Bunun ne önemi var denilemez; çünkü, maddi ihtiyaçları giderilmiş insanın, manevi ihtiyaçları giderilmezse, ne ideal bir üretim aracı olur ne de tüketim objesi… Dünyanın her tarafında inançlı insanların daha verimli ve üretken oldukları görülmektedir Kapitalist sistemin de aradığı, bir insanın sağcı solcu, ileri gerici veya inançlı inançsız olması değildir Kişi başına düşen üretim ve tüketim miktarının azamileştirilmesidir önemli olan… Ancak madden ve manen sağlıklı insan iyi bir üretici ve tüketici olabilir

Bu açıdan bakıldığında kapitalizmin insanlara din telkin etmesinin anlaşılır bir yanı yok mudur? Bunu yapmaktaki maksadının dine hizmet olmadığı belli; izah gerektirmeyen bir gerçek Fakat kapitalist sistemin bu yolla, din düşmanı olmadığını göstermesi ve hatta din ve vicdan hürriyetinin teminatı olduğu inancını yayması önemlidir Dindarların sempatisinin kazanılması az uz bir kazanç mıdır?

Ne ki sistemin empoze edip pompaladığı din ve inanç tasarımlarının, sistemin tekerine çomak sokmaması gerektiği açıktır Din, sürekli olarak kişileri daha çok çalışmaya, üretmeye motive etmeli, tüketim konusunda da asla olumsuz bir yaklaşım sergilememelidir İnsanlar, robot gibi çalışmalı, kendinden geçercesine eğlenmeli, haftanın yorgunluğu ve stresi atılmalı, ara sıra papaz efendinin huzurunda günah çıkararak vicdanlar rahatlatılmalı ve Pazartesi sabahı dinlenmiş, kafayı dağıtmış vaziyette yeniden işine başlamalıdır Sınırsız üretmeli, sınırsız tüketmelidir Her şey buna ayarlı olmalı; din mi; bunu teşvik etmeli, moral değerler mi; bunu öğütlemeli, ekonomik sistem mi; bunu beslemelidir

Bir din ‘faiz haram´ diyerek, ekonomik meselelere karışırsa, israf diye vicdanlara seslenerek sistemi baltalarsa, akredite olmaz Yoksa zinhar, insanların ‘inanç´ kaynaklı maneviyat ihtiyaçlarının karşılanmasına kapitalizmin bir itirazı yoktur Ancak bu inanç sistemlerinin adı ve türü ne olursa olsun mutlaka küresel nizamla uyumlu olmak mecburiyeti vardır Yoga ve meditasyon dersen modern olursun; çünkü bunun altı ve arkası dolu değildir Modern, üretilmiş inanç ve dinlerin hepsi muteberdir Nasıl ki, bir evde çocuk odası, oturma odası, yatak odası olursa… Hayat duvarlarla kompartmanlara ayrılmışsa Onun gibi, toplumsal hayatta da din ve dünya alanları olsun istenmektedir Din dediğiniz inanç manzumesi kilise duvarları içine hapsolsun… Adeta gün yüzü görmesin… Din yalnızca bir vicdan işi olarak kalsın… Ne devletin işlerine, ne de küresel ekonomik sisteme karışsın… Adı ve mahiyeti ne olursa olsun önerilen ve dayatılan kilise Hiristiyanlığıdır


Kapitalist sistemin öngördüğü dindarlaşma, sınırları ve kalıpları olan bir dindarlaşmadır Kendine ait olan ve olması gereken bazı alanları kâh devlet adına, kâh ekonomik aktörler adına boşaltması gerekmektedir Bu tarz bir dindarlaşma, din alanlarının daralmasından başka bir anlama gelir mi? Hayatın bütününe, bütünsel bir anlayışla nizamat verme iddiasındaki inanç sistemleri için, kapitalist sistemin öngördüğü dindarlaşma kabul edilebilir değildir

O bakımdan Doğu´da ve Batı´daki bilimum dindarlaşma eğilimlerini, İslam güneşinin doğuşu gibi görmek safdilliktir Bütün dine yönelişlerin İslam´a akmadığı bellidir Hurafe ile beslenmiş ya da küresel ekonomik güce entegre, uyumlu, sünepe din anlayışlarının İslam´a giden yola taş koymak demek olduğu gerçeği nasıl görmezden gelinir! İslam, dinsizlikle olduğu kadar, yalanyanlış hurafe inançlar ve muharref dinlerle de mücadele içindedir Hakk´tan uzaklaştıran her yol batıldır Efendim bu yol batıl ama, Hakk´a yakındır denilerek, yanlışa müsamaha edilemez Hakk´a yakın olan yanlış yol, en tehlikeli yoldur Dinsizlikten bunalmış adam, gidip muharref Hiristiyanlığa kapılanmışsa, ya da Uzak Doğu´nun gizemine meftun olarak Hinduizm, Budizm vb inançlardan medet ummaya başlamışsa, ne yani ‘dindarlaştı´ diye alkış mı tutacağız? Bir yanlıştan bir başka yanlışa savrulan adama yalnızca acınır Sola yuvarlanmakta olan aracı, sol şarampolden kurtarıp sağ şarampole yuvarlayan şoför kurtulmuş sayılabilir mi?

Dindarlaşma, dinde darlaşma anlamına geldiği oranda alkışlanmakta ve her türlü övgüye mazhar olmaktadır Kaldı ki, kapitalist sistemin öngördüğü dindarlaşma, bir mühendislik işidir Faiz zararlı, at gitsin… İsraf tüketimi frenler, unut gitsin… Hakimiyet gökyüzünden yeryüzüne indirilmezse, her türlü mel´anet nasıl işlenir, çiz gitsin…

Kapitalist sistem, ‘parasıyla değil mi kardeşim?´ demiş ve din üretme hadsizliğine tevessül etmiştir Ve şimdi bu üretilmiş, yapaynaylon dinin en mükemmel din olduğu söylenmektedir Denilen şu: Ey din! Sen çok ulvisin, yücesin, yerlerde gezemezsin O nedenle fildişi kulende olmalısın Bu samimiyetten uzak yüceltmelerin, dinin altını boşaltmak ya da oymak için olduğuna hiç kuşku bulunmuyor Dindarlaşmanın Ortaçağ karanlıklarına dönmek demek olduğuna inananlara yapacak bir şey yok; onları yarasalar gibi doğal ortamlarında bırakın Fakat… Dindarlaşmanın her türünü, İslam´ın nurlu şafaklarının müjdecisi olarak görenleri de uyarmak lazım: Uyan ey Müslüman, uyan!

İslam, dinin darlaşmasına rıza gösterir mi? Nasıl ki aydınlıklar karanlıklarla uzlaşmazlarsa, din de sömürü sistemleri ile uzlaşarak var olamaz
Güneş doğar, karanlıklar ölür!


 
Üst Alt