Osmanlı döneminde birçok padişah içki, tütün yasağı getirmiş. Fakat her dönem olduğu gibi o dönem de yasakları delmenin türlü türlü yolu bulunmuş.
İlk çözüm : Koltuk Meyhaneleri
İçki yasağı denince herkesin aklına gelebilecek en cazip çözüm budur sanırım. Evleri müsait olanlar bodrum katını derhal meyhaneye çevirmiş. Bunlara Koltuk Meyhaneleri deniyormuş. Fakat yoldan geçen insanları zorla içeri çekmek, içip içip türlü rezillik çıkarmak gibi olaylar artınca durum iyice ayyuka çıkmış. Tabii içki yasağını getirenler de önlemleri iyice arttırmış.
Yaratıcılığın Zirvesi: Ayaklı Meyhaneler
Denetimler iyice sıklaşınca yaratıcı fikirler ortaya çıkmaya başlamış. Ne kadar tiksiniyor gibi görünsek de bağırsağı çok farklı alanlarda kullanabiliyoruz. Bu da o alanlardan biri işte.
Halkının içkisiz kalmasına dayanamayan bir kişinin aklına koyun bağırsağı gelmiş.
Tek bir koyun bağırsağı yetmeyince birkaç koyun bağırsağını uç uca eklemiş. Bağırsakların içini rakıyla doldurup ucuna da musluk takmış.
Beline bağladığı bağırsağın üstüne de bir kuşak bağlamış. Onu, bu kuşaktan tanıyorlarmış zaten.
Kuşağına bakıp onun kim olduğunu anlayanlar önce bir işaret çakıyormuş.
Önce Ayaklı Meyhane peşinden de müşteri, anlaşmalı oldukları bir dükkana giriyormuş.
Bazı Ayaklı Meyhaneciler meze niyetine leblebi de ikram ediyormuş müşterilerine.
Rakı, kuşağın altında ısınıyor, bağırsağın rengini alıp sapsarı kesiliyor ve tabii ki çok kötü kokuyormuş.
Gerçekten o tada, o kokuya ve o görüntüye rağmen değer mi?