iltasyazilim
Yeni Üye
1meşrutiyet kanunuesasi,
1meşrutiyet kanunuesasi nedir,
1meşrutiyet kanunuesasi hakkında bilgi
1Meşrutiyet Kanunu Esasi 1876 yılında kabul ve duyuru edilen anayasa özelliğindeki kanun
Devletin şeklini, çatısını, devlet içindeki teşrî (yasama), icra (yürütme), kaza (yargı) kuvvetlerinin birbiriyle münasebetini, bunların hangi organlar vasıtasıyla kullanıldığını ve keza ferdin devlete aleyhinde olan hak ve görevlerini görev eden Kanunu Esasî, 12 kısım ve 121 maddeden ibarettir
Osmanlı Devleti bir İslâm devleti olduğu için, İslâm hukukuna tarafından hazır, tüzük özelliğini taşıyan kanunnâmelerle yöneticilik ediliyordu Kanunnâmelerin dışarıya, 1808 ’de Senedi İttifak, 1839 ’da Gülhane Hattı Hümâyûnu adıyla aşina Tanzimat Fermanı ve 1856 ’da Islahat Fermanı gibi, anayasa özelliği taşımayan siyasî belgeler çıkarıldı Bu belgeler siyasî olup, çoğunlukla Hıristiyan Avrupa devletlerinin baskısıyla, Osmanlı ülkesindeki gayrimüslim tebaaya daha fazla hak ve ayrıcalık verilmesi için düzenlendi
Tanzimat döneminden itibaren, tahsil için Avrupa ’ya gönderilen şahıslar, batı kültürüyle temasa geçtiler Fransız İhtilali'nin ortaya koyduğu liberal fikirlerin etkisinde kalan gençler, bu fikirleri Osmanlı ülkesinde yaymaya çalıştılar Osmanlı Devletinin siyasî yapısını değiştirmek için kurulan ve Avrupa devletlerinden destek görebilen Yeni Osmanlılar Cemiyeti, meşrutiyet idaresinin kurulması için, içeride ve haricen faaliyet gösterdi Batı rejim ve müesseselerine hayran olan Midhat Paşa'nın da dahil olduğu Yeni Osmanlılar Cemiyetine mensup kimseler, ilk önce padişah Sultan Abdülaziz Han elde etmek üzere, yüksek devlet makamlarında yer alan bazı şahsiyetler karşısında tertiplere giriştiler Yürütülen bu çalışmalar ve tertipler neticesinde Mahmud Nedim Paşa sadrazamlıktan alınıp yerine Mütercim Rüşdü Paşa getirildi Hüseyin Avni Paşa da Seraskerliğe (Genel Kurmay Başkanlığı) tahsis oldu Kabinede değişiklik yapılarak Hayrullah Efendi Şeyhülislâmlığa getirildi Midhat Paşa ve arkadaşları, kurdukları türlü hile ve tuzaklarla, 30 Mayıs 1876 ’da Sultan Abdülaziz Hanı tahttan indirdiler ve Topkapı Sarayı'na hapsettiler Yerine de Beşinci Murad Hanı geçirdiler 4 Haziran 1876 ’da, Sultan Abdülaziz Hanı, Fer ’iye Sarayında, bir suikastla şehit ettiler Sultan Beşinci Murad Han, bu işkenceli ölümü işitince, üzüntüden aklî dengesini kaybetti Doktorların Sultan Murad ’ın tedavisine bundan böyle imkân kalmadığını raporla bildirmeleri üzerine, Bâbıâli ’de toplanan vükelâ heyeti (Bakanlar Kurulu), Sultan Murad ’ın tahttan indirilmesine ve İkinci Abdülhamid Han'ın tahta geçirilmesine karar verdi
Meşrutiyet idaresini getireceğini vâdeden Sultan İkinci Abdülhamid Han, 31 Ağustos 1876 ’da tahta çıktı Meşrutiyet idaresinin esaslarını belirleyecek Kanunu Esasî ’yi hazırlamakla, Midhat Paşayı görevlendirdi Ön hazırlık olmak üzere, yirmiye yakın proje hazırlandı Çeşitli Avrupa anayasaları tercüme edildi Midhat Paşanın 57 madde ve dokuz bölüm olarak hazırladığı “Kanûni Cedîd adlı proje, dengesiz bir meşrutiyet rejimi taslağı olduğu için kabul görmedi Hazırlanan öteki projeler de incelenip, Kanunu Esasî ’yi aranje etmek üzere, Cemiyeti Mahsûsa adı verilen 28 kişilik bir özel komite teşkil edildi Bu komisyonun başkanı olarak, bir takım eserlerde Server Paşa, bazılarındaysa Midhat Paşa geçmektedir Ziya Paşa ve Namık Kemal ’in de yer aldığı bu komisyon, uzun münakaşalardan sonra, yüz kırk maddelik bir projeyi Padişah ’a ibraz etti Sultan Abdülhamid Han, hazırlanan bu taslağın bir kere da Heyeti Vükelâ (Bakanlar Kurulu) kadar görüşülmesini istedi Vükelâ heyeti, Midhat Paşanın konağındaki, uzun süren tartışmalardan sonra hazırladığı son taslağı Padişah ’a ibraz etti Sultan Abdülhamid Han da kendisine sunulan taslakta bazı şartların değişmesi yapıp, onay ettikten sonra, duyuru edilmek üzere, daha dört günlük sadrazam olan Midhat Paşaya yolladı Kanunu Esasî, 23 Aralık 1876'da, Bâbıâli ’de yapılan bir törenle ilan edildi Bu sırada, batılı devletlerin, Osmanlı ülkesindeki gayrimüslim tebaayla ilgili yeni düzenlemeleri zorla yaptırmak üzere topladıkları Tersane Konferansı, Haliç Tersanesinde devam ediyordu Kanunu Esasî ’nin duyuru edildiğini bildiren top seslerinin duyulması üzerine söz alan Hariciye Nazırı Saffet Paşa; “Bu işittiğimiz top sesleri, Kanunu Esasî ’nin ilanını müjdelemektedir dedi ve gayrimüslimlerin haklarının, Müslümanlarla eşdeğer hale getirildiğini belirtti “Artık toplantımız gereksiz olur dediyse de, Avrupa devletlerinin temsilcileri, hiç aldırış etmeyerek toplantıya devam ettiler Midhat Paşa ve taraftarlarının, Avrupalılara yaranmak için hazırladıkları ve Sultan İkinci Abdülhamid Hana kabul ettirdikleri Kanunu Esasî ’nin duyuru edilmesine “Çocuk oyuncağıdır diyerek karşılık verdiler
Midhat Paşa, meşrutiyet rejimini ve Kanunu Esasî ’yi, Sultan İkinci Abdülhamid Hana karşı, uluslararası bir antlaşmayla teminat (garanti) altına aldırmayı planladı Bunun için Nafia Müsteşarı ve akıl hocası olan Ermeni Odyan Efendiyi, özel olarak vazifelendirip Avrupa ’ya yolladı İngiliz Hariciye Nazırı Lord Derby, görüşmelerden daha sonra Odyan Efendiye, bu işin Osmanlı Devletinin iç meselesi olduğunu, Avrupa devletlerinin karışamayacaklarını söyledi Midhat Paşa, bu hareketiyle, şahsî ihtirasları uğruna Osmanlı Devletinin geleceğiyle ilgili haince emeller beslediğini ortaya koydu
Kanunu Esasî ’nin kabul ve bildiri edilmesinden daha sonra, 1877 yılının başında, ilk mebus (milletvekili) seçimleri yapıldı Yapılan seçimler sonunda, 69 ’u değişik milliyetlere mensup Müslüman, 46 ’sı gayrimüslim almak üzere, 115 milletvekilinden meydana gelen Meclisi Mebusan, 40 birey yerine 26 ’sı atama edilen Âyân Meclisi teşkil edildi Meclisi Mebusan ve Âyân Meclisinden meydana gelen Meclisi Umumî, 20 Mart 1877 ’de Dolmabahçe Sarayının muâyede (bayramlaşma) salonunda, padişahın konuşmasıyla açıldı İki dönem çalıştıktan daha sonra, patlak veren Doksanüç Harbi (187778 OsmanlıRus Savaşı) sırasında devletin ve ülkenin durumunu tehlikeye sokacak tartışmalara sahne oldu Bu sebeple Sultan İkinci Abdülhamid Han, Kanunu Esasî ’nin kendisine verdiği yetkiye dayanarak, Meclisi Mebusan'ı 14 Şubat 1878 ’de feshetti Böylece Birinci Meşrutiyet dönemi bitti Yürürlükte olan Kanunu Esasî ’nin uygulamasına otuz yıl beş ay dokuz gün ara verildi 23 Temmuz 1908 ’de İkinci Meşrutiyeti ilan eden Abdülhamid Han, Kanunu Esasî ’yi bitmiş uygulamaya koydu Kanunu Esasî ’nin her yerde uygulamaya konulması ve İkinci Meşrutiyetin ilanı üzerine, Osmanlı Devletinin parçalanmasını isteyen iç ve dış mihraklar, her tarafta faaliyete geçtiler
Gayrimüslimler ve azınlıklarla birlikte hareket eden İttihat ve Terakki Fırkası, Meclisi Mebusan'da çoğunluğu sağladı Kanunu Esasî uyarınca padişah kadar seçilen Âyân Meclisi'yle birlikte Meclisi Mebusan, 4 Aralık 1908 ’de toplandı İngilizlerin ve İttihat ve Terakki Komitesinin kışkırtmaları neticesinde meydana gelen 31 Mart Vak ’ası'ndan daha sonra, Sultan İkinci Abdülhamid Han tahttan indirilerek, Selânik ’e gönderildi Yerine de Sultan Beşinci Mehmed Reşad Han getirildi Sultan İkinci Abdülhamid Hanın tahttan indirilmesinden sonradan toplanan Meclisi Mebusan, Kanunu Esasî üstünde şansın dönmesi yaptı 3 Mayıs 1909 tarihli oturumda yapılan değişiklikler, İttihat ve Terakki Fırkasının teklifleri doğrultusunda yapıldı Kanunu Esasî ’nin 3, 6, 7, 10, 12, 27, 28, 29, 30, 35, 36, 38, 43, 44, 53, 55, 76, 77, 80, 113, 118, 119, 120, 121 maddeleri değiştirildi Bu değiştirme, belli başlı hatlarıyla, Osmanlı Devletinin şeklinde bir değişmeye sebep olmadı Kanunu Esasî üzerindeki bir kısım şansın dönmesi de, 19111914 senelerinde oldu 1915 ’te yapılan bir değişiklikle, milletvekillerinin ücret ve harcırah meseleleri düzenlendi 10 Mart 1916 ’daki değişiklikle de, 35 madde adamakıllı kaldırılırken, 1916 ’da yapılan diğer bir değişiklikle, seçme ve seçilme muamelelerinde yeni düzenlemeler getirildi 21 Mart 1918 ’de yapılan bir değişiklikle de, seçimle ilgili bazı yeniliklere yer verildi
1876 yılından 1924 yılına dek, 48 sene yürürlükte kalan, padişahın yetkilerini ve meşrutiyeti kabul eden Kanunu Esasî, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti devrinde de uygulandı 1921 yılında çıkarılan Teşkilâtı Esâsiye Kanunu ’yla birlikte yürürlükte yer alan Kanunu Esasî, 1924 Anayasasının kabulüyle, aslında yürürlükten kalktı
On iki bölümden ve 121 maddeden meydana gelen Kanunu Esasî ’nin 1 maddeden 7 maddeye dek olan birinci kısmı, Memâliki Osmâniye başlığını taşır Osmanlı Devletinin ülkesiyle bütünlüğü, başşehrinin İstanbul olduğu, saltanat ve hilâfetin Osmanlı sülâlesinden olan en büyük evlâda ait olduğu ve Osmanlı padişahının yetkileri hükme bağlanmıştır İkinci kısım, Tebaai Devleti Osmâniye'nin Hukukı Umûmiyesi başlığını taşımaktadır 8 maddeden 26 maddeye kadar olan bu kısımda, Osmanlı Devleti tebaasının hak ve hürriyetleri sayılmakta ve hükme bağlanmaktadır 27 maddeden 38 maddeye kadar olan üçüncü kısım ise; Vükelâyı devlet başlığını taşımaktadır Bu bölümde, sadrazam (başbakan) ve vekillerin (bakanların) hukukî durumları, vekiller heyetinin padişah ve meclis karşısındaki durumları düzenlenmiştir 39 maddeden 41 maddeye değin olan dördüncü kısım, memurîn başlığını taşımakta olup bu bölümde memurların sahip olduğu hukukî teminattan, kanunî şartlara uygun olarak tahsis edilen memurların yargı ve vazifelerinden bahsedilmektedir
Beşinci kısım ise 42 maddeden 59 maddeye değin olup Meclisi Umumî başlığını taşımaktadır Osmanlı Devletinin parlamentosu olan Meclisi Umumî'nin Heyeti Âyân ve Heyeti Mebusandan meydana geldiğini, bu meclisin ve heyetlerin vazife ve sorumluluklarını, toplanma ve zamanlarını hükme bağlamıştır 60 maddeden 64 maddeye dek olan altıncı kısımda Âyân Meclisinin statüsü düzenlenmiştir Yedinci kısım, 65 maddeden 80 maddeye değin olup Heyeti Mebusan'ın alıştırma esaslarını bildirmektedir Mehâkim başlığını içeren ve 81 maddeden 91 maddeye değin olan sekizinci kısımda; hâkimlerin ve mahkemelerin kuruluş ve çalışma esaslarıyla ilgili hükümler yer almıştır Dîvânı Âlî (Ulu Divan) başlığını içeren dokuzuncu birim ise 92 maddeden 95 maddeye kadardır Bu bölümde; vekilleri, temyiz mahkemesi başkanlarını ve üyelerini, kendi üyelerini yargılayan Dîvânı Âlî adı verilen yüksek mahkemenin çalışma esasları açıklanmıştır 96 maddeden 107 maddeye kadar olan onuncu kısımda maliyeyle ilgili hükümlere yer verilmiştir On birinci kısımda vilayetlerin idaresi, usûli tevsii mezûniyet (yetki genişliği) ve vazifelerin ayrılması esasları anlatılmıştır Bu kısım, 108 maddeden 112 maddeye kadardır On ikinci ve son kısım ise, 113 maddeden 121 maddeye kadardır Mevâdı şifâ başlığını taşıyan bu kısımda; memleketin herhangi bir uygun ihtilal ve isyan vuku bulduğu zaman örfî idâre (sıkıyönetim) ilanı, halk düzenini bozan kimselerin soruşturma neticesinde Osmanlı ülkesi dışına sürgün edilebileceği, tüm Osmanlılara ilköğretimin zorunlu olduğu, Kanunu Esasî ’nin hiçbir maddesinin, hiçbir sebep ve bahaneyle yürürlükten kaldırılamayacağı, bir takım maddelerin değiştirilebileceği hükümleri yer almıştır
Çeşitli Avrupa anayasalarından alınarak hazırlanan Kanunu Esasî ’de, devletin dininin İslâmiyet olduğu belirtilmiştir Padişahın yetkileri sınırlandırılmıştır Padişah, vekiller üzerinde doğrudan doğruya egemen ve icra kuvvetinin (yürütmenin) hukukî ve fiilî başkanıdır Vekiller ise, Meclisi Umumî'ye karşı değil, padişaha aleyhinde sorumludurlar Teker teker padişah kadar atama ve azledilirler Padişahın bununla birlikte halifelik unvanı da taşıyacağı, kanunların İslâm dininin dikte ve yasaklarına tutarsız olamayacağı belirtilmiş, şeyhülislâmlık makamı ve şer ’iye mahkemelerinin varlığı da yer almıştır *
1meşrutiyet kanunuesasi nedir,
1meşrutiyet kanunuesasi hakkında bilgi
1Meşrutiyet Kanunu Esasi 1876 yılında kabul ve duyuru edilen anayasa özelliğindeki kanun
Devletin şeklini, çatısını, devlet içindeki teşrî (yasama), icra (yürütme), kaza (yargı) kuvvetlerinin birbiriyle münasebetini, bunların hangi organlar vasıtasıyla kullanıldığını ve keza ferdin devlete aleyhinde olan hak ve görevlerini görev eden Kanunu Esasî, 12 kısım ve 121 maddeden ibarettir
Osmanlı Devleti bir İslâm devleti olduğu için, İslâm hukukuna tarafından hazır, tüzük özelliğini taşıyan kanunnâmelerle yöneticilik ediliyordu Kanunnâmelerin dışarıya, 1808 ’de Senedi İttifak, 1839 ’da Gülhane Hattı Hümâyûnu adıyla aşina Tanzimat Fermanı ve 1856 ’da Islahat Fermanı gibi, anayasa özelliği taşımayan siyasî belgeler çıkarıldı Bu belgeler siyasî olup, çoğunlukla Hıristiyan Avrupa devletlerinin baskısıyla, Osmanlı ülkesindeki gayrimüslim tebaaya daha fazla hak ve ayrıcalık verilmesi için düzenlendi
Tanzimat döneminden itibaren, tahsil için Avrupa ’ya gönderilen şahıslar, batı kültürüyle temasa geçtiler Fransız İhtilali'nin ortaya koyduğu liberal fikirlerin etkisinde kalan gençler, bu fikirleri Osmanlı ülkesinde yaymaya çalıştılar Osmanlı Devletinin siyasî yapısını değiştirmek için kurulan ve Avrupa devletlerinden destek görebilen Yeni Osmanlılar Cemiyeti, meşrutiyet idaresinin kurulması için, içeride ve haricen faaliyet gösterdi Batı rejim ve müesseselerine hayran olan Midhat Paşa'nın da dahil olduğu Yeni Osmanlılar Cemiyetine mensup kimseler, ilk önce padişah Sultan Abdülaziz Han elde etmek üzere, yüksek devlet makamlarında yer alan bazı şahsiyetler karşısında tertiplere giriştiler Yürütülen bu çalışmalar ve tertipler neticesinde Mahmud Nedim Paşa sadrazamlıktan alınıp yerine Mütercim Rüşdü Paşa getirildi Hüseyin Avni Paşa da Seraskerliğe (Genel Kurmay Başkanlığı) tahsis oldu Kabinede değişiklik yapılarak Hayrullah Efendi Şeyhülislâmlığa getirildi Midhat Paşa ve arkadaşları, kurdukları türlü hile ve tuzaklarla, 30 Mayıs 1876 ’da Sultan Abdülaziz Hanı tahttan indirdiler ve Topkapı Sarayı'na hapsettiler Yerine de Beşinci Murad Hanı geçirdiler 4 Haziran 1876 ’da, Sultan Abdülaziz Hanı, Fer ’iye Sarayında, bir suikastla şehit ettiler Sultan Beşinci Murad Han, bu işkenceli ölümü işitince, üzüntüden aklî dengesini kaybetti Doktorların Sultan Murad ’ın tedavisine bundan böyle imkân kalmadığını raporla bildirmeleri üzerine, Bâbıâli ’de toplanan vükelâ heyeti (Bakanlar Kurulu), Sultan Murad ’ın tahttan indirilmesine ve İkinci Abdülhamid Han'ın tahta geçirilmesine karar verdi
Meşrutiyet idaresini getireceğini vâdeden Sultan İkinci Abdülhamid Han, 31 Ağustos 1876 ’da tahta çıktı Meşrutiyet idaresinin esaslarını belirleyecek Kanunu Esasî ’yi hazırlamakla, Midhat Paşayı görevlendirdi Ön hazırlık olmak üzere, yirmiye yakın proje hazırlandı Çeşitli Avrupa anayasaları tercüme edildi Midhat Paşanın 57 madde ve dokuz bölüm olarak hazırladığı “Kanûni Cedîd adlı proje, dengesiz bir meşrutiyet rejimi taslağı olduğu için kabul görmedi Hazırlanan öteki projeler de incelenip, Kanunu Esasî ’yi aranje etmek üzere, Cemiyeti Mahsûsa adı verilen 28 kişilik bir özel komite teşkil edildi Bu komisyonun başkanı olarak, bir takım eserlerde Server Paşa, bazılarındaysa Midhat Paşa geçmektedir Ziya Paşa ve Namık Kemal ’in de yer aldığı bu komisyon, uzun münakaşalardan sonra, yüz kırk maddelik bir projeyi Padişah ’a ibraz etti Sultan Abdülhamid Han, hazırlanan bu taslağın bir kere da Heyeti Vükelâ (Bakanlar Kurulu) kadar görüşülmesini istedi Vükelâ heyeti, Midhat Paşanın konağındaki, uzun süren tartışmalardan sonra hazırladığı son taslağı Padişah ’a ibraz etti Sultan Abdülhamid Han da kendisine sunulan taslakta bazı şartların değişmesi yapıp, onay ettikten sonra, duyuru edilmek üzere, daha dört günlük sadrazam olan Midhat Paşaya yolladı Kanunu Esasî, 23 Aralık 1876'da, Bâbıâli ’de yapılan bir törenle ilan edildi Bu sırada, batılı devletlerin, Osmanlı ülkesindeki gayrimüslim tebaayla ilgili yeni düzenlemeleri zorla yaptırmak üzere topladıkları Tersane Konferansı, Haliç Tersanesinde devam ediyordu Kanunu Esasî ’nin duyuru edildiğini bildiren top seslerinin duyulması üzerine söz alan Hariciye Nazırı Saffet Paşa; “Bu işittiğimiz top sesleri, Kanunu Esasî ’nin ilanını müjdelemektedir dedi ve gayrimüslimlerin haklarının, Müslümanlarla eşdeğer hale getirildiğini belirtti “Artık toplantımız gereksiz olur dediyse de, Avrupa devletlerinin temsilcileri, hiç aldırış etmeyerek toplantıya devam ettiler Midhat Paşa ve taraftarlarının, Avrupalılara yaranmak için hazırladıkları ve Sultan İkinci Abdülhamid Hana kabul ettirdikleri Kanunu Esasî ’nin duyuru edilmesine “Çocuk oyuncağıdır diyerek karşılık verdiler
Midhat Paşa, meşrutiyet rejimini ve Kanunu Esasî ’yi, Sultan İkinci Abdülhamid Hana karşı, uluslararası bir antlaşmayla teminat (garanti) altına aldırmayı planladı Bunun için Nafia Müsteşarı ve akıl hocası olan Ermeni Odyan Efendiyi, özel olarak vazifelendirip Avrupa ’ya yolladı İngiliz Hariciye Nazırı Lord Derby, görüşmelerden daha sonra Odyan Efendiye, bu işin Osmanlı Devletinin iç meselesi olduğunu, Avrupa devletlerinin karışamayacaklarını söyledi Midhat Paşa, bu hareketiyle, şahsî ihtirasları uğruna Osmanlı Devletinin geleceğiyle ilgili haince emeller beslediğini ortaya koydu
Kanunu Esasî ’nin kabul ve bildiri edilmesinden daha sonra, 1877 yılının başında, ilk mebus (milletvekili) seçimleri yapıldı Yapılan seçimler sonunda, 69 ’u değişik milliyetlere mensup Müslüman, 46 ’sı gayrimüslim almak üzere, 115 milletvekilinden meydana gelen Meclisi Mebusan, 40 birey yerine 26 ’sı atama edilen Âyân Meclisi teşkil edildi Meclisi Mebusan ve Âyân Meclisinden meydana gelen Meclisi Umumî, 20 Mart 1877 ’de Dolmabahçe Sarayının muâyede (bayramlaşma) salonunda, padişahın konuşmasıyla açıldı İki dönem çalıştıktan daha sonra, patlak veren Doksanüç Harbi (187778 OsmanlıRus Savaşı) sırasında devletin ve ülkenin durumunu tehlikeye sokacak tartışmalara sahne oldu Bu sebeple Sultan İkinci Abdülhamid Han, Kanunu Esasî ’nin kendisine verdiği yetkiye dayanarak, Meclisi Mebusan'ı 14 Şubat 1878 ’de feshetti Böylece Birinci Meşrutiyet dönemi bitti Yürürlükte olan Kanunu Esasî ’nin uygulamasına otuz yıl beş ay dokuz gün ara verildi 23 Temmuz 1908 ’de İkinci Meşrutiyeti ilan eden Abdülhamid Han, Kanunu Esasî ’yi bitmiş uygulamaya koydu Kanunu Esasî ’nin her yerde uygulamaya konulması ve İkinci Meşrutiyetin ilanı üzerine, Osmanlı Devletinin parçalanmasını isteyen iç ve dış mihraklar, her tarafta faaliyete geçtiler
Gayrimüslimler ve azınlıklarla birlikte hareket eden İttihat ve Terakki Fırkası, Meclisi Mebusan'da çoğunluğu sağladı Kanunu Esasî uyarınca padişah kadar seçilen Âyân Meclisi'yle birlikte Meclisi Mebusan, 4 Aralık 1908 ’de toplandı İngilizlerin ve İttihat ve Terakki Komitesinin kışkırtmaları neticesinde meydana gelen 31 Mart Vak ’ası'ndan daha sonra, Sultan İkinci Abdülhamid Han tahttan indirilerek, Selânik ’e gönderildi Yerine de Sultan Beşinci Mehmed Reşad Han getirildi Sultan İkinci Abdülhamid Hanın tahttan indirilmesinden sonradan toplanan Meclisi Mebusan, Kanunu Esasî üstünde şansın dönmesi yaptı 3 Mayıs 1909 tarihli oturumda yapılan değişiklikler, İttihat ve Terakki Fırkasının teklifleri doğrultusunda yapıldı Kanunu Esasî ’nin 3, 6, 7, 10, 12, 27, 28, 29, 30, 35, 36, 38, 43, 44, 53, 55, 76, 77, 80, 113, 118, 119, 120, 121 maddeleri değiştirildi Bu değiştirme, belli başlı hatlarıyla, Osmanlı Devletinin şeklinde bir değişmeye sebep olmadı Kanunu Esasî üzerindeki bir kısım şansın dönmesi de, 19111914 senelerinde oldu 1915 ’te yapılan bir değişiklikle, milletvekillerinin ücret ve harcırah meseleleri düzenlendi 10 Mart 1916 ’daki değişiklikle de, 35 madde adamakıllı kaldırılırken, 1916 ’da yapılan diğer bir değişiklikle, seçme ve seçilme muamelelerinde yeni düzenlemeler getirildi 21 Mart 1918 ’de yapılan bir değişiklikle de, seçimle ilgili bazı yeniliklere yer verildi
1876 yılından 1924 yılına dek, 48 sene yürürlükte kalan, padişahın yetkilerini ve meşrutiyeti kabul eden Kanunu Esasî, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti devrinde de uygulandı 1921 yılında çıkarılan Teşkilâtı Esâsiye Kanunu ’yla birlikte yürürlükte yer alan Kanunu Esasî, 1924 Anayasasının kabulüyle, aslında yürürlükten kalktı
On iki bölümden ve 121 maddeden meydana gelen Kanunu Esasî ’nin 1 maddeden 7 maddeye dek olan birinci kısmı, Memâliki Osmâniye başlığını taşır Osmanlı Devletinin ülkesiyle bütünlüğü, başşehrinin İstanbul olduğu, saltanat ve hilâfetin Osmanlı sülâlesinden olan en büyük evlâda ait olduğu ve Osmanlı padişahının yetkileri hükme bağlanmıştır İkinci kısım, Tebaai Devleti Osmâniye'nin Hukukı Umûmiyesi başlığını taşımaktadır 8 maddeden 26 maddeye kadar olan bu kısımda, Osmanlı Devleti tebaasının hak ve hürriyetleri sayılmakta ve hükme bağlanmaktadır 27 maddeden 38 maddeye kadar olan üçüncü kısım ise; Vükelâyı devlet başlığını taşımaktadır Bu bölümde, sadrazam (başbakan) ve vekillerin (bakanların) hukukî durumları, vekiller heyetinin padişah ve meclis karşısındaki durumları düzenlenmiştir 39 maddeden 41 maddeye değin olan dördüncü kısım, memurîn başlığını taşımakta olup bu bölümde memurların sahip olduğu hukukî teminattan, kanunî şartlara uygun olarak tahsis edilen memurların yargı ve vazifelerinden bahsedilmektedir
Beşinci kısım ise 42 maddeden 59 maddeye değin olup Meclisi Umumî başlığını taşımaktadır Osmanlı Devletinin parlamentosu olan Meclisi Umumî'nin Heyeti Âyân ve Heyeti Mebusandan meydana geldiğini, bu meclisin ve heyetlerin vazife ve sorumluluklarını, toplanma ve zamanlarını hükme bağlamıştır 60 maddeden 64 maddeye dek olan altıncı kısımda Âyân Meclisinin statüsü düzenlenmiştir Yedinci kısım, 65 maddeden 80 maddeye değin olup Heyeti Mebusan'ın alıştırma esaslarını bildirmektedir Mehâkim başlığını içeren ve 81 maddeden 91 maddeye değin olan sekizinci kısımda; hâkimlerin ve mahkemelerin kuruluş ve çalışma esaslarıyla ilgili hükümler yer almıştır Dîvânı Âlî (Ulu Divan) başlığını içeren dokuzuncu birim ise 92 maddeden 95 maddeye kadardır Bu bölümde; vekilleri, temyiz mahkemesi başkanlarını ve üyelerini, kendi üyelerini yargılayan Dîvânı Âlî adı verilen yüksek mahkemenin çalışma esasları açıklanmıştır 96 maddeden 107 maddeye kadar olan onuncu kısımda maliyeyle ilgili hükümlere yer verilmiştir On birinci kısımda vilayetlerin idaresi, usûli tevsii mezûniyet (yetki genişliği) ve vazifelerin ayrılması esasları anlatılmıştır Bu kısım, 108 maddeden 112 maddeye kadardır On ikinci ve son kısım ise, 113 maddeden 121 maddeye kadardır Mevâdı şifâ başlığını taşıyan bu kısımda; memleketin herhangi bir uygun ihtilal ve isyan vuku bulduğu zaman örfî idâre (sıkıyönetim) ilanı, halk düzenini bozan kimselerin soruşturma neticesinde Osmanlı ülkesi dışına sürgün edilebileceği, tüm Osmanlılara ilköğretimin zorunlu olduğu, Kanunu Esasî ’nin hiçbir maddesinin, hiçbir sebep ve bahaneyle yürürlükten kaldırılamayacağı, bir takım maddelerin değiştirilebileceği hükümleri yer almıştır
Çeşitli Avrupa anayasalarından alınarak hazırlanan Kanunu Esasî ’de, devletin dininin İslâmiyet olduğu belirtilmiştir Padişahın yetkileri sınırlandırılmıştır Padişah, vekiller üzerinde doğrudan doğruya egemen ve icra kuvvetinin (yürütmenin) hukukî ve fiilî başkanıdır Vekiller ise, Meclisi Umumî'ye karşı değil, padişaha aleyhinde sorumludurlar Teker teker padişah kadar atama ve azledilirler Padişahın bununla birlikte halifelik unvanı da taşıyacağı, kanunların İslâm dininin dikte ve yasaklarına tutarsız olamayacağı belirtilmiş, şeyhülislâmlık makamı ve şer ’iye mahkemelerinin varlığı da yer almıştır *