Son Konu

14 Yüzyılda Osmanlı Tarihi Bilim Kültür ve Sanat

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
36
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
14 Yüzyılda Osmanlı Tarihi Bilim Kültür ve Sanat

Devleti büyük ve zinde yapan kurumlardır Bilim, kültür ve sanat adamlarıdırOsmanlı tarihini devirlere ayıranlar, 1299'da Osman Gazi'nin beyliğini ilân etmesinden 1453'te İstanbul'un fethine kadar olan dönemi genel olarak Kuruluş Devriolarak adlandırırlar Bizce Kuruluş Devribeylikten sultanlığa ve 14 yüzyıl ortalarında Rumeli'nin fethi ile imparatorluğa geçişle işlenmiş, İstanbul'un fethinden takriben yüz yıl kadar önce Yükseliş Devribaşlamıştır 11 yıllık Fetret Devrindeki duraklama döneminde Osmanlı Devleti büyük devlet olmaktan, imparatorluk olmaktan çıkmış değildir

Osmanlı Devleti kurulduğu vakit, bir devleti büyükyapan idare dışındaki diğer müesseseler zaten vardı Bilim adamları, edibleri, tarikat pirleri, mutasavvıfları, sanatkârları vardı Değişen, bitmiş kurulan, sadece hanedan idi Diğer beylikler arasında sivrilip devlet haline gelen Osmanlı beyliği bunları bir diğer milletten değil, yeniden Türklerden, Selçuklulardan, diğer Türkmen beyliklerinden ve Orta Asya'daki Türk devletlerinden devralmıştır Bunlarda bir kopukluk olmamıştır

Fetret devrine değin takriben bir yüzyıllık bir dönemin kültür, sanat, edebiyat verimlerine göz atarken bu hususları da dikkate almamız gerekir Hanedan yenidir, devlet henüz sonradan ulaşacağı seviyeye tarafından fazla küçüktür ama, kültür, sanat ve edebiyatıyla 'küçük' değildir XIV yüzyılda meydana getirilmiş mimarlık eserlerini bugün de zevkle seyrediyoruz Yazma eserlerini beğenerek okuyoruz

* Pirler ordusu
Osman Gazi'nin tahta çıkış töreninde Ahî Cihan, Şeyh Ede Balı, Hacı Bektaş Veli, Dursun Fakih gibi din uluları, tarikat pîrleri de vardı Bursa'nın fethinden daha sonra Keşiş Dağı (Uludağ) Babamlarla, Abdallarla, Dervişlerle, Şeyhlerle dolmuştur Abdal Murad, Abdal Musa, Geyikli Baba, Ahî Hasan, Orhan Gazi zamanının meşhurlarıdır Bunlar ve sonradan Molla Şeyhî, Hayalî, Çılgın Birader, Şeyh Bistamî, Molla Fenari gibi âlimler ve şairlerin oturdukları, buluştukları, ilham aldıkları yer, Bursa ve Keşiş Dağı idi Şimşek Bayezıd zamanında Sivaslı Mevlâna Sahabettin, Simavnalı Şeyh Bedreddin, İznikli Mevtana Kutbeddin, Şeyh Hazreti Pîr llyasî gibi meşhur âlimler yaşamıştır

Osmanlıların ilk devirlerinden itibaren Bursa'nın içi ve Keşiş Dağı'nın civarı camiler, mektepler, tekkeler, türbeler ile süslenmistir Bursa bir ilimirfan merkezi olmuştur Lamartine Türkiye Tarihiadlı eserinde şöyle diyor: Sultan Murad'ın devrinde yetişen matematikçiler, filozoflar ve şairler, Bursa'da doğup çoğalan bilim ve edebiyatı, iran'a, Orta Asya'ya kadar götürüyorlardı Bursa kadılarından birinin oğlu olan Kadızâde Semerkant'a geometri öğretmeye gittiğinde dersleri pek cazibeli oluyordu fakat, ders verdiği saatlerde, bütün kentin kürsüleri boşalıyor, hattâ müderrisler bile gelip onun talebesi oluyorlardı Yeniden Bursalı bilginlerden Cemaleddin, Arap lügatini ezberden biliyordu ve görevi Sultan Murad'ın medreselerinde dil öğretmekti Benzer devirde ünlü olan Burhaneddin'in Allah'ın sıfatlan ve ruhun mukadderatıüzerinde yaptığı yorumlar bütün Anadolu kürsülerinde alaka ile peşine düşüp takip ediliyordu Anadolu, islâm düşüncesinin, Yunanlılar'ın fazla tanrılı felsefesi ile mücadele ettiği bir alan olmuşturOsmanlı Devleti'nin ilk yüzyılına ait bilim ve sanat eserlerinin tamamını elbette bu kitapta sunamayız Lakin, başlıca mimarlık eserlerini, meşhur âlim ve şairleri tanıtmaya çalışacağız

* Mimarlık
Osmanlı Devleti'nin ilk yüzyılına ait mimarlık eserleri, cami, medrese, türbe, saray, hisar, köprü ve imarethanelerden oluşur Günümüze ulaşan başlıca mimarlık eserleri şunlardır:
Orhan Bey Camii (Bursa):
Sultan Orhan tarafından 1339 yılında yaptırılmış, dikdörtgen planlı, iki kubbeli bir camidir Kuzey tarafında beş kemerli bir son cemaat yeri vardır Muhtelif zamanlarda onarım görmüş ve zamanımıza ulaşmış olan bu cami, alışılmış Osmanlı cami mimarisini hazırlayan ilk örneklerden biri sayılır

Yeşil Cami (İznik):
Çandarlı Hayreddin Paşa kadar 1379'da yaptırılan bu caminin miran Hoca bin Musa'dır İnşaat çeşitli sebeplerden nedeniyle uzun sürmüş ve 14 yılda tamamlanmıştır Üç bölümden oluşur ve 15,35x11 metre ölçüsünde bir alanı kaplar Tek kubbelidir ve bu kubbenin yüksekliği 16,20 metredir

Yüce Cami (Bursa):
Yapımına I Murad vaktinde başlanmış, Şimşek Bayezîd zamanında devam edilmiş, Çelebi Mehmed zamanında bitirilmiştir Bu cami, düz çatılı Selçuklu camilerinin kubbeli düzene çevrilmiş bir örneğidir Boyutları 56x68 metre olup tam 20 kubbelidir İçinde 12 büyük üçgenin taban olmayan kenarı (kolon) vardır Bu ayaklar caminin içini beş şahına ayırır Sahınların herkes dört kubbe ile örtülüdür Tel kafesli orta kubbeden bol ışık girer
İçinde şadırvanlı bir havuzu, abonozları çivisiz olarak yapılan ve Türk doğramacılığının bir şaheseri olan minberi, duvarlarını süsleyen meşhur hattatların birbirinden hoş yazıları, Ulu Camii'yi öteki camilerden ayıran özelliklerdir Bursa'nın en büyük camii olan UluCamii iki minarelidir Öteki Camiler Yıldırım Bayezid zamanında Bursa'dan başka Edirne, Balıkesir, Kütahya, Niğbolu, Karaterye'de (Güney Madekonya'da) de birer cami, Bursa'da büyük bir hastane ve medrese yapılmıştır

Anadolu Hisarı:
Şimşek Bayezid tarafından 1391 yılında yaptırılmıştır, istanbul Boğazı'nın en dar uygun ve Anadolu yakasında yeralır Eski adı Güzelcehisar olan bu kale, üç metre yüksekliğindeki bir kaya blokun üzerine oturtulmuştur 15 metre kalınlıkta ve 20 metre yükseklikte olan hisarın 7 kulesi vardır Hisar, İstanbul kuşatmasında Boğazdan geçerek Bizans'a yardım getirecek gemileri engellemek için yapılmış ve içine toplar yerleştirilmişti Anadolu'dan Trakya'ya sevkedilen askerin Boğaz'dan geçirilişinde de Anadolu Hisarı fazla yardımcı oluyordu


*
 
Üst Alt