nicebayan
Yeni Üye
27 Nisan 2010
Bugün 27 Nisan, emuhtıra Yıldönümü
3 yıl geçti, Türkiye 27 Nisan emuhtırasını unutmadı
O gün neler yaşandı?
27 Nisan'a nasıl gelindi?
Ahmet Necdet Sezer'in 2007 yılında ödev süresinin sona ermesiyle birlikte Türkiye, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlendi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü Çankaya'ya aday gösterdi
27 Nisan'da TBMM, Köşk seçimleri için toplandı Oylama öncesinde eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Seçimin yapılabilmesi için Meclis'te 367 vekilin bulunması gerekirtezini ortaya attı Daha önceki hiçbir seçimde gündeme gelmeyen bu tezi sorgusuz kabul eden ilk parti CHP oldu ve oylamaya katılmayacağını açıkladı Bunun üstüne kilit konumuna gelen DYP ve Anavatan da son anda Meclis'e girmekten vazgeçti
Muhalefetin katılmadığı ilk tur oylamada Gül, 357 oy aldı Toplantı yeter sayısı 361'de kalınca CHP, konuyu aynı gün Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı Ancak ne olduysa o gece yarısı oldu Genelkurmay, internet sitesine 2317'de koyduğu ilan ile seçimlere müdahale etti Tarihe 'emuhtıra' olarak geçen açıklamada 'cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde laiklik karşıtı etkinliklerin korkunç derecede arttığı' savunuldu TSK'nın yasalarla kendisine düşen yetkileri kullanmaktan çekinmeyeceği belirtildi Ajanslar bildiriyi 'acil' koduyla servis ederken durumdan vazife çıkaran Yüksek Duruşma, 1 Mayıs'ta toplanarak CHP'nin isteği doğrultusunda karar verdi Birincil tur oylamayı iptal etti
Siyasi tarihimizde on yılda bir tekrarlanan kırılmaların devamı olan 27 Nisan bildirisi, aynen şöyle başlıyordu: Türkiye Cumhuriyeti devletinin, ilk olarak laiklik almak üzere, temel değerlerini aşındırmak için sonsuz bir mücadele içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir23 Nisan Milli Bağımsızlık ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile Kutlu Doğum haftası etkinlikleri yapılması, aynı günde Kur'an okuma yarışması düzenlenmesi; Mardin, Gaziantep, Diyarbakır, Ankara, Denizli gibi illerde gerçekleştirilen faaliyetler 'devletin esas niteliklerini aşındırmaya yönelik' irticai kavrayış olarak özetlenmişti Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağlanan bildiri şöyle sonlanıyordu: Son günlerde cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır Bu koşul Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişeyle izlenmektedir Unutulmamalıdır ki, TSK bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin belli savunucusudur() TSK, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusunda sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir
Meclis'in cumhurbaşkanını seçmeye çalıştığı günün gece yarısına doğru yayımlanan ilan 357 oy alan tek aday Abdullah Gül'ün daha ikinci ve üçüncü turlara katılıp seçilmesini bile beklemeden tüm siyasi hesapları başaşağı etmişti 27 Nisan bildirisine olan işlem, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne kimin çıkacağı tartışmalarıyla başladı Başbakan Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı Bülent Arınç ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün en kuvvetli adaylar olması muhalefet kadar 'son kale'nin de düşeceği anlamına geliyordu Ayrıca bu isimlerden herhangi birinin 'başkumandan' olması first lady'nin de başörtülü olması demekti Bu durumun kabul edilemez olduğu, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın 12 Nisan'da yaptığı, Cumhuriyet rejimine güya yok özde kopamamak ve bunu davranışlarına yansıtmakaçıklamalarıyla da tırmandı
ORGENERAL KARADAYI: BEN İSTEDİM, MUMCU MECLİS'E GİRMEDİ
Başbakan Erdoğan'ın Meclis oylamasına 3 gün kala 24 Nisan'da Adayımız Abdullah Gül kardeşimdiraçıklamasının peşinde Türkiye, hızlı bir siyasi sürece girdi Diğer partilerden destek arayışına giren Abdullah Gül umduğunu bulamadı CHP lideri Deniz Baykal'ın, 367'yi bulamazsanız konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğizdemesiyle siyasi kan basıncı yükseldi Ahmet Necdet Sezer'in yerine yeni cumhurbaşkanının seçileceği 27 Nisan'da Anavatanlı bazı milletvekillerinin de katılımıyla AK Parti'nin 367 çoğunluğunu sağlayacağı düşünülüyordu CHP oylamaya katılmayacağını açıklamıştı DYP ve Anavatan ise renk vermedi İki lider, oylamaya saatler kala girmeyeceklerini açıkladı Dönemin Anavatan lideri Erkan Mumcu, 20 milletvekilini Balgat'taki parti binasında topladı Hatta bir sözde katılmak isteyenler bile tehdit edilmiş ve binadan çıkmalarına müsade verilmemişti Geçtiğimiz aylarda internete düşen bir ses kaydında Mumcu'nun bu tavrının sebebi aydınlandı Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı şunları söylüyordu: Ben Erkan Mumcu'ya cumhurbaşkanlığı seçimine girme, dedim Girmedi Abdullah Gül olmadı, niyet oydu Gül olmayınca seçime gidecekti Ama bu, 'cumhurbaşkanının halk kadar seçilmesini istiyorum' dedi Zaten teklifi (cumhurbaşkanının ırk tarafından seçilmesini kastediyor) yapan pezk kendisi Bize hava gerçekleştirmek için bunu öneri etti, AKP de üzerine atladı Teşekkür ettim Sabih Kanadoğlu'na, gece konuştuk 45 dakika kadar Valla fena istikamete gidiyorlar, dedi Oysa dedi bir takım şeyler olabilir Genelkurmay'ın düşünmesi gerekli Bu işi bir tek şey, Silahlı Kuvvetler temizler artık
TBMM'de 27 Nisan Cuma günü yapılan kritik oylamada AK Parti'nin tek adayı Gül 357 oy aldı CHP akşam saatlerinde katılım sayısının 367'nin aşağı kaldığını, bu yüzden oylamanın geçersiz olduğunu savunarak Anayasa Mahkemesi'ne gitti
BÜYÜKANIT VE SEZER, BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN TELEFONLARINA ÇIKMADI
27 Nisan gecesi saat 2330 sularında ise Ankara'da olağanüstü bir hareketlilik yaşandı Sabahleyin Gazetesi muhabiri Metehan Demir'in, Habertürk Televizyonu'nda yaptığı izah etme ile Türkiye yeni bir 'müdahale' şekliyle tanıştı Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde ilginç bir bildiri kaleme alınmıştı ebildirinin altında herhangi bir komutanın imzası yoktu O günü yakından takip eden savunma muhabirlerine göre, karargahın rutin işi gibi kayda girmişti Ankara'da sıcak saatlerin yaşanmasına sebep olan bildiri, gece 2300'ten cumartesi günü hükümetin izah etme yaptığı 1500'e dek muhtıra olarak sunuldu kimi yayınlama kuruluşlarınca Başbakan Erdoğan'ın, bazı gazetecilerin internet sitesine düşmeden öğrendikleri duyuru konusunda gecenin ilerleyen saatlerinde dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i telefonla aradığı da sonraki aylarda ortaya çıktı Büyükanıt da Sezer de Başbakan'ın telefonlarına çıkmamıştı
DUYURU METNİNİ KALEME BÖLGE DA TARTIŞILDI
Gece yarısı gelen bildirinin zamanlaması değin üslubu da kavga konusu oldu Bildiriyi yazanın asker olmadığı, akademisyen bir gazeteci olduğu çok konuşuldu Metni kaleme alan konusunda köşe yazarları iz sürdü Mehmet Barlas, Muhtıra metni fena bir köşe yazarı üslubuyla yazılı gibi duruyorderken, Nuh Gönültaş bu ismin 'Dışişleri bakanı' olmayı umduğunu belirterek diplomasi kökenli bir yazan olduğunun ipuçlarını verdi Serdar Turgut da yazısında Diyorum fakat; eğer aslında bir gazeteciyse bu metni yazar, o mutlaka Milliyet Gazetesi'nin bir yazarıdır Çünkü bir müdahale tehdidi metnini bile bu değin ruhsuz ve lafı evirip çeviren, söyleyebilen bir yazar fakat Uyruk Gazetesi'nde olabilir dedim kendi kendime Oradan değilse de mutlaka Oktay Ekşi'dir dedimoysa bir vakit sonradan Serdar Turgut bu isimlerin hiçbirinin bu metni kaleme almış olamayacağını belirtti Ekrem Dumanlı ise aranan yazarın bir dönem sağ cenahta gezinen, hatta sağcı bir partiden milletvekili adayı olan bir isim olduğunu ve bildiri yazılması sırasında Genelkurmay ile CHP lideri Deniz Baykal'ın evi aralarında mekik dokuduğunu kaydetti Ahmet Hakan da yaptığı araştırma sonucu bu ismin Hasan Ünal olabileceğini açıkça yazdı Hasan Ünal dava açmakla korkutma edince de Elinden geleni ardına yerleştirme İstersen Tüzük Mahkemesi'ne başvur Olur Ya 9'a 2 kazanırsınifadesini kullandı Diğer yandan bildirinin gece yarısı ve imzasız girmesinin ne açıklama ettiği de irdelendi Yapılan yorumlarda, komuta kademesinde fikirbirliği olmadığı, hatta bildirinin Genelkurmay Başkanı'nın oluru alınmadan yayımlandığı bahis edildi *
Bugün 27 Nisan, emuhtıra Yıldönümü
3 yıl geçti, Türkiye 27 Nisan emuhtırasını unutmadı
O gün neler yaşandı?
27 Nisan'a nasıl gelindi?
Ahmet Necdet Sezer'in 2007 yılında ödev süresinin sona ermesiyle birlikte Türkiye, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlendi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü Çankaya'ya aday gösterdi
27 Nisan'da TBMM, Köşk seçimleri için toplandı Oylama öncesinde eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Seçimin yapılabilmesi için Meclis'te 367 vekilin bulunması gerekirtezini ortaya attı Daha önceki hiçbir seçimde gündeme gelmeyen bu tezi sorgusuz kabul eden ilk parti CHP oldu ve oylamaya katılmayacağını açıkladı Bunun üstüne kilit konumuna gelen DYP ve Anavatan da son anda Meclis'e girmekten vazgeçti
Muhalefetin katılmadığı ilk tur oylamada Gül, 357 oy aldı Toplantı yeter sayısı 361'de kalınca CHP, konuyu aynı gün Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı Ancak ne olduysa o gece yarısı oldu Genelkurmay, internet sitesine 2317'de koyduğu ilan ile seçimlere müdahale etti Tarihe 'emuhtıra' olarak geçen açıklamada 'cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde laiklik karşıtı etkinliklerin korkunç derecede arttığı' savunuldu TSK'nın yasalarla kendisine düşen yetkileri kullanmaktan çekinmeyeceği belirtildi Ajanslar bildiriyi 'acil' koduyla servis ederken durumdan vazife çıkaran Yüksek Duruşma, 1 Mayıs'ta toplanarak CHP'nin isteği doğrultusunda karar verdi Birincil tur oylamayı iptal etti
Siyasi tarihimizde on yılda bir tekrarlanan kırılmaların devamı olan 27 Nisan bildirisi, aynen şöyle başlıyordu: Türkiye Cumhuriyeti devletinin, ilk olarak laiklik almak üzere, temel değerlerini aşındırmak için sonsuz bir mücadele içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir23 Nisan Milli Bağımsızlık ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile Kutlu Doğum haftası etkinlikleri yapılması, aynı günde Kur'an okuma yarışması düzenlenmesi; Mardin, Gaziantep, Diyarbakır, Ankara, Denizli gibi illerde gerçekleştirilen faaliyetler 'devletin esas niteliklerini aşındırmaya yönelik' irticai kavrayış olarak özetlenmişti Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bağlanan bildiri şöyle sonlanıyordu: Son günlerde cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır Bu koşul Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişeyle izlenmektedir Unutulmamalıdır ki, TSK bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin belli savunucusudur() TSK, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusunda sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir
Meclis'in cumhurbaşkanını seçmeye çalıştığı günün gece yarısına doğru yayımlanan ilan 357 oy alan tek aday Abdullah Gül'ün daha ikinci ve üçüncü turlara katılıp seçilmesini bile beklemeden tüm siyasi hesapları başaşağı etmişti 27 Nisan bildirisine olan işlem, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne kimin çıkacağı tartışmalarıyla başladı Başbakan Tayyip Erdoğan, Meclis Başkanı Bülent Arınç ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün en kuvvetli adaylar olması muhalefet kadar 'son kale'nin de düşeceği anlamına geliyordu Ayrıca bu isimlerden herhangi birinin 'başkumandan' olması first lady'nin de başörtülü olması demekti Bu durumun kabul edilemez olduğu, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın 12 Nisan'da yaptığı, Cumhuriyet rejimine güya yok özde kopamamak ve bunu davranışlarına yansıtmakaçıklamalarıyla da tırmandı
ORGENERAL KARADAYI: BEN İSTEDİM, MUMCU MECLİS'E GİRMEDİ
Başbakan Erdoğan'ın Meclis oylamasına 3 gün kala 24 Nisan'da Adayımız Abdullah Gül kardeşimdiraçıklamasının peşinde Türkiye, hızlı bir siyasi sürece girdi Diğer partilerden destek arayışına giren Abdullah Gül umduğunu bulamadı CHP lideri Deniz Baykal'ın, 367'yi bulamazsanız konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğizdemesiyle siyasi kan basıncı yükseldi Ahmet Necdet Sezer'in yerine yeni cumhurbaşkanının seçileceği 27 Nisan'da Anavatanlı bazı milletvekillerinin de katılımıyla AK Parti'nin 367 çoğunluğunu sağlayacağı düşünülüyordu CHP oylamaya katılmayacağını açıklamıştı DYP ve Anavatan ise renk vermedi İki lider, oylamaya saatler kala girmeyeceklerini açıkladı Dönemin Anavatan lideri Erkan Mumcu, 20 milletvekilini Balgat'taki parti binasında topladı Hatta bir sözde katılmak isteyenler bile tehdit edilmiş ve binadan çıkmalarına müsade verilmemişti Geçtiğimiz aylarda internete düşen bir ses kaydında Mumcu'nun bu tavrının sebebi aydınlandı Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı şunları söylüyordu: Ben Erkan Mumcu'ya cumhurbaşkanlığı seçimine girme, dedim Girmedi Abdullah Gül olmadı, niyet oydu Gül olmayınca seçime gidecekti Ama bu, 'cumhurbaşkanının halk kadar seçilmesini istiyorum' dedi Zaten teklifi (cumhurbaşkanının ırk tarafından seçilmesini kastediyor) yapan pezk kendisi Bize hava gerçekleştirmek için bunu öneri etti, AKP de üzerine atladı Teşekkür ettim Sabih Kanadoğlu'na, gece konuştuk 45 dakika kadar Valla fena istikamete gidiyorlar, dedi Oysa dedi bir takım şeyler olabilir Genelkurmay'ın düşünmesi gerekli Bu işi bir tek şey, Silahlı Kuvvetler temizler artık
TBMM'de 27 Nisan Cuma günü yapılan kritik oylamada AK Parti'nin tek adayı Gül 357 oy aldı CHP akşam saatlerinde katılım sayısının 367'nin aşağı kaldığını, bu yüzden oylamanın geçersiz olduğunu savunarak Anayasa Mahkemesi'ne gitti
BÜYÜKANIT VE SEZER, BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN TELEFONLARINA ÇIKMADI
27 Nisan gecesi saat 2330 sularında ise Ankara'da olağanüstü bir hareketlilik yaşandı Sabahleyin Gazetesi muhabiri Metehan Demir'in, Habertürk Televizyonu'nda yaptığı izah etme ile Türkiye yeni bir 'müdahale' şekliyle tanıştı Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde ilginç bir bildiri kaleme alınmıştı ebildirinin altında herhangi bir komutanın imzası yoktu O günü yakından takip eden savunma muhabirlerine göre, karargahın rutin işi gibi kayda girmişti Ankara'da sıcak saatlerin yaşanmasına sebep olan bildiri, gece 2300'ten cumartesi günü hükümetin izah etme yaptığı 1500'e dek muhtıra olarak sunuldu kimi yayınlama kuruluşlarınca Başbakan Erdoğan'ın, bazı gazetecilerin internet sitesine düşmeden öğrendikleri duyuru konusunda gecenin ilerleyen saatlerinde dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i telefonla aradığı da sonraki aylarda ortaya çıktı Büyükanıt da Sezer de Başbakan'ın telefonlarına çıkmamıştı
DUYURU METNİNİ KALEME BÖLGE DA TARTIŞILDI
Gece yarısı gelen bildirinin zamanlaması değin üslubu da kavga konusu oldu Bildiriyi yazanın asker olmadığı, akademisyen bir gazeteci olduğu çok konuşuldu Metni kaleme alan konusunda köşe yazarları iz sürdü Mehmet Barlas, Muhtıra metni fena bir köşe yazarı üslubuyla yazılı gibi duruyorderken, Nuh Gönültaş bu ismin 'Dışişleri bakanı' olmayı umduğunu belirterek diplomasi kökenli bir yazan olduğunun ipuçlarını verdi Serdar Turgut da yazısında Diyorum fakat; eğer aslında bir gazeteciyse bu metni yazar, o mutlaka Milliyet Gazetesi'nin bir yazarıdır Çünkü bir müdahale tehdidi metnini bile bu değin ruhsuz ve lafı evirip çeviren, söyleyebilen bir yazar fakat Uyruk Gazetesi'nde olabilir dedim kendi kendime Oradan değilse de mutlaka Oktay Ekşi'dir dedimoysa bir vakit sonradan Serdar Turgut bu isimlerin hiçbirinin bu metni kaleme almış olamayacağını belirtti Ekrem Dumanlı ise aranan yazarın bir dönem sağ cenahta gezinen, hatta sağcı bir partiden milletvekili adayı olan bir isim olduğunu ve bildiri yazılması sırasında Genelkurmay ile CHP lideri Deniz Baykal'ın evi aralarında mekik dokuduğunu kaydetti Ahmet Hakan da yaptığı araştırma sonucu bu ismin Hasan Ünal olabileceğini açıkça yazdı Hasan Ünal dava açmakla korkutma edince de Elinden geleni ardına yerleştirme İstersen Tüzük Mahkemesi'ne başvur Olur Ya 9'a 2 kazanırsınifadesini kullandı Diğer yandan bildirinin gece yarısı ve imzasız girmesinin ne açıklama ettiği de irdelendi Yapılan yorumlarda, komuta kademesinde fikirbirliği olmadığı, hatta bildirinin Genelkurmay Başkanı'nın oluru alınmadan yayımlandığı bahis edildi *