Gizemli olaylar serimizin bu haftaki konusunda, 1996 yılında vahşice öldürülen, 6 yaşındaki hoşluk kraliçesi JonBenet Ramsey’nin cinayeti bulunuyor. Bugüne kadar okuduğunuz bütün gizemli olayları, çözülmemiş cinayetleri bir kenara bırakın zira bu sefer şüphelilerin hepsine, birer katil gözüyle bakacaksınız.
JonBenet, kendi meskeninin bodrumunda, boynuna kablolar dolanmış, ağzında da koli bandı yapıştırılmış bi formda bulunuyor. Kafatasında yer alan kırıklardan copla dövüldüğü anlaşılan kız, kabloyla boğularak öldürülmüş. Dilerseniz 24 yıldır çözülemeyen cinayete, birbirinden iğrenç şüphelilerin olduğu bu olaya daha yakından bakalım.
Anne Patsy Ramsey, meskenin içerisinde bir fidye mektubu buluyor
Tarih 26 Aralık 1996. Patsy Ramsey, 3 katlı konutunun merdiveninde fidye için yazılmış bir mektup buluyor. Mektubu okuduktan sonra dehşete kapılıyor ve kızı JonBenet Ramsey’nin konutta olmadığını fark edince derhal polisi arıyor. Kayıp ilanı, 8 saatten kısa bir müddette çözülüyor ve JonBenet, Ramsey ailesinin bodrum katında meyyit bir halde bulunuyor.
6 yaşındaki kızın cesedi, babası John Ramsey tarafından yüzüstü bir formda bulunuyor. Küçük kızın ağzı koli bandıyla kapatılmış ve boynuna kablolar geçirilmiş. JonBenet, öldürülmeden kısa bir mühlet evvel hoşluk kraliçesi seçilmiş, şimdi küçük yaşta olmasına karşın hoşluğuyla son derece dikkat çeken bir kızmış.
JonBenet’nin kıyafetlerinde bir erkek DNA’sına rastlanıyor
Küçük kızın cesedi isimli tıpa gönderiliyor ve yapılan otopsi sonucunda JonBenet’nin sopayla dövüldüğü ve boğularak öldürüldüğü ortaya çıkıyor. Bir kanıt peşinde olan hekimler, kızın pijama altında ve iç çamaşırında tek bir erkeğe ilişkin DNA kalıntılarına rastlıyor. Rahat bir nefes alabilirsiniz. Bu DNA kalıntılarının tecavüzle hiçbir ilgisi yok. Otopsi raporunda minik kızın cinsel tacize uğramadığı yazıyor.
Kelam konusu DNA kalıntıları, FBI’ın data tabanında 2004 yılına kadar araştırılmaya devam ediyor ve tam 1,5 milyon örnekle karşılıştırılsa da hiçbir sonuç elde edilemiyor. Ayrıyeten bodrum katına hakikat giden parkelerde yabancı ayak izlerine ve JonBenet’nin odasının yanında Ramsey ailesine ilişkin olmayan bir halat bulunuyor.
FBI, değişik bir halde meskende bulunan halatı 2006 yılına kadar incelemeyi akıl edemiyor. Cinayetle ilgili kontağı olduğunu düşünmedikleri için mi yoksa halat hiç kullanılmadığı için mi bilinmez lakin FBI’ın bu mevzuda duyarsız davrandığı düşünülüyor.
Mevsim kış olduğu için polis karda ayak izi bulurum umuduyla Ramsey’lerin konutunun etrafında seyahate çıkıyor fakat rastgele bir ize rastlayamıyor. Tıpkı vakitte JonBenet Ramsey’nin bir yabancı tarafından öldürüldüğü düşünülse de kapıda ya da pencerelerde rastgele bir zorlama olmadığı ortaya çıkıyor.
Korkutucu ayrıntılarla dolu fidye mektubu;
Buraya kadar gelip, hala fidye mektubunda neler yazdığını söylemediğimi biliyorum. Dilerseniz küçük bir çocuğu olan anne baba için son derece korkutucu olan bu mektubun ayrıntılarına daha yakından bakalım.
Bay, Ramsey, Dikkatlice dinleyin. Bizler küçük sayılabilecek bir kümenin temsilcileriyiz. İşinize hürmet duyuyoruz lakin hizmet verdiğiniz ülkeye asla. Burada sizden pek de hoşlanmayan iki beyefendi kızınıza göz kulak oluyor. Size tavsiyem onları kışkırtmamak olacaktır. İçinde bulunduğunuz durumu polise ya da FBI’a anlatmaya kalkışırsanız, kızınızın kellesini alacağımıza emin olabilirsiniz. Bizi kandırmaya çalışabilirsiniz, fakat polislerin taktiklerini artık ezbere bildiğimiz konusunda sizi baştan uyarmalıyız. Bu türlü bir şeye kalkışırsanız, %99 oranla kızınızı kendi isteğinizle öldürmüş olacaksınız.
Talimatlarımıza uyarsanız, kızınızı sağ salim bir formda geri alabileceğinizi %100 garanti ediyoruz. Banka hesabından toplam 118 bin dolar istiyoruz. 100 bin dolar 100 dolarlık ve geri kalan para da 20’lik banknotlardan oluşmak zorunda. Parayı bir çantaya koy ve vereceğimiz adrese getir. Kapıda aygıt denetiminden geçeceksin. Şayet üzerinde rastgele bir elektronik aygıt olduğu ortaya çıkarsa kızın ölür.
Zafere,
S.B.T.C
Gördüğünüz üzere sonu S.B.T.C ile biten ve kime olduğu asla anlaşılamayan mektupta birbirinden farklı ayrıntılar bulunuyor. Bu ayrıntılardan en göze çarpanı da fidyecilerin istediği para ölçüsü. 118 bin dolar son derece spesifik sayılardan oluşan bir ölçü. FBI biraz araştırma yapıyor ve JonBenet’in babası John’un, 1996 yılında çalıştığı şirketten 118 bin dolara yakın ikramiye aldığını öğreniyor. Yani sizin de anlayacağınız üzere mektubu yazan her kimse, Ramsey ailesi hakkındaki ayrıntıları pek uygun biliyor.
Mektupta FBI’ın dikkatini çeken bir öteki nokta ise katilin (ya da fidyecilerin) daima sayılarla konuşuyor olması. "Kızını öldürme talihimiz %99, dediklerimizi yaparsan kızını geri alma bahtın %100" üzere ayrıntılar, bu insanların matematikle ilgilenen şahıslar olabileceği ihtimalini doğuruyor.
Mektuptan sonra oklar Ramsey ailesine yöneltiliyor
JonBenet’nin kıssası buraya kadar tüylerinizi ürpertmeye yetmediyse hazır olun, zira çok daha fazlası geliyor. Fidye mektubunu inceleme altına alan polisler, kağıt ve kalemin Ramsey’lerin konutuna ilişkin olduğunu tespit ediyor. Yani bu mektubu kim yazdıysa, ailenin öbür üyeleri kendi çaplarında takılırken minicik kızı korkutmuş, rahat bir biçimde tehditlerle dolu mektubu yazmışlar.
Buraya kadar her şeyin çok saçma geldiği bir gerçek. Aileden para koparmak isteyen bir küme insan birinci evvel Ramsey’lerin meskenine giriyor. Kızlarını odadan sessiz bir biçimde alıkoyduktan sonra bodruma iniyorlar ve JonBenet’i bağlıyorlar. Konutun içerisinde bulunan kağıt kalemle birlikte bir fidye mektubu yazıp apansız kızı öldürmeye karar veriyorlar. Şayet katil hakikaten de fidye isteyen adamlarsa, ellerine hiçbir şey geçmeden küçük kızı neden öldürsünler ki?
Birinci şüpheliler: JonBenet’nin ailesi
Bu türlü bir cinayette ben de dahil olmak üzere birçok insanın birinci kuşku duyduğu bireyler, JonBenet’nin ailesi olur. Sonuçta kızın cesedi konutun bodrumunda bulunmuş, yazılan mektup konuta ilişkin kağıt kalemden ve ne kapıda ne de pencerelerde rastgele bir zorlama bulunmuyor.
Cinayet işlendikten kısa bir müddet sonra, Ramsey ailesi ayrıntılı bir formda inceleme altına alınıyor. Mektuptan yola çıkarak John Ramsey, Patsy Ramsey ve JonBenet’nin ağabeyi Burke Ramsey’nin el yazısı inceleniyor. Mektuptaki el yazısı, ailenin hiçbir ferdiyle uyuşmuyor.
Aile ayrıntılı halde incelenirken, meskenin telefon kayıtları tekrar dinleniyor. Patsy’nin kızının kayıp olduğunu söylemek için aradığı 911 kayıtlarında, şaşırtan bir palavra ortaya çıkıyor. Polis, konuşma sırasında öteki çocuğu Burky’nin nerede olduğunu sorunca Patsy, uyuduğunu söylüyor. Kayıt tekrar dinlendiği vakit Burky’nın babasıyla konuşma sesleri duyuluyor.
Ortaya atılan teorilerin ortasında, Patsy yahut Burky’nin kazara JonBenet’i öldürmüş olma ihtimali yatıyor. Lakin otopsi raporu incelendiği vakit JonBenet’nin kablolarla boğulduğu sırada hala canlı olduğu yazıyor ve bu da kazara öldürme mümkünlüğünü ortadan kaldırıyor.
1999 yılında gerçekleşen mahkemede heyet, Ramsey ailesini çocuğa karşı şiddet ve cinayetten yargılıyor lakin heyetin başındaki isim Alex Hunter, kâfi kanıt olmadığı için bu şikayet evraklarını imzalamıyor. Ayrıyeten küçük kızın cesedinde bulunan diğer bir erkeğe ilişkin DNA kalıntıları, ailenin paka çıkmasına yetiyor.
İkinci kuşkulu; kasabanın noel babası Bill McReynolds
1974 yılında kızı kaçırılan Bill McReynolds, son derece ürpertici bir geçmişe sahip olduğu ve cinayetten 2 gün evvel Ramsey ailesini ziyaret ettiği için baş şüphelilerden biri olarak görülüyor. Kızı kaçırıldıktan sonra bir daha asla eskisi üzere olmayan Bill, orta sıra noel baba kostümüyle kasabayı gezer, küçük çocuklarla vakit geçirirdi. 6 yaşında hoşluk kraliçesi JonBenet de bu çocukların ortasında yer alıyordu.
Bill’in eşi de kendi çapında bir yazardı ve yazmış olduğu bir çocuk kitabında, taarruza uğrayan, meskeninin bodrum katında dövülerek öldürülen küçük bir kızın öyküsünü anlatıyordu.
Bill’in soruşturmada verdiği söz, nitekim herkesten midesini bulandıracak cinstendi; “Ölümü benim için nitekim ağır oldu. JonBenet hayatımda büyük bir değişiklik yaratmıştı.” Ayrıyeten Bill, noel baba kostümü giydiği vakit JonBenet’nin ona bir sim kutusu ikram ettiğini, eşinden de bir gün ölürse küllerini, bu simlerle karıştırmasını vasiyet ettiğini belirtmiş.
JonBenet’i Bill öldürmüş olabilir mi? Tahminen. Öldükten sonra küllerinin küçük kızın verdiği simlerle karıştırılmasını istemekmide bulandırmanın ötesinde mi? Katiyetle. Bill’in vermiş olduğu sözler her ne kadar sansasyonel olsa da kâfi kanıt bulunamadığı için yaşlı adamın üzerindeki suçlamalar düşürülüyor.
Üçüncü kuşkulu; Ramsey’lerin komşusu Gary Oliva
Bill McReynolds’tan kat kat daha iğrenç olan adam Gary Oliva, JonBenet cinayetinin işlendiği devirde Ramsey ailesine yakın bir meskende oturuyordu. Bu iğrenç adamın neden cinayetten çok daha sonra şüpheliler listesine eklendiğini, olabildiğince az rahatsız edici halde anlatayım.
Gary Oliva, 2004 yılında çocuk pornografisi cürmüyle mahpusa giriyor ve yakalandığı anda çantasının içinden JonBenet’nin fotoğrafı çıkıyor. Polis bu fotoğrafın sende ne işi var diye sorduğunda ise şu yanıtı veriyor; “Bence JonBenet son derece fevkalâde bir çocuktu ve mevti de onun üzere fevkalâde oldu. Onun anısını bir halde yanımda yaşatmak istediğim için fotoğrafını yanımda taşıyorum.”
Bu olaydan kısa bir mühlet sonra, Gary Oliva’nın liseden arkadaşı olduğunu argüman eden Michael Vail çarpıcı açıklamalarda bulunuyor; “Gary, Jon Benet’in cinayetinden bir gün sonra beni aradı. Daima küçük bir kızı incittim, küçük bir kızı incittim diye sayıklıyordu. Nerede incittin diye sorduğum vakitte ise süratlice Boulder olduğunu söyleyip telefonu kapattı.”
Colorado Boulder, JonBenet Ramsey ve ailesinin yaşadığı yerdi. Polis, Oliva’nın diğer bir kızı incitme ihtimalini göz önünde bulundurarak Boulder bölgesinde öteki bir kıza ziyan gelip gelmediğini araştırıyor fakat kayıtlardan hiçbir şey çıkmıyor. Oliva’nın geçmişi araştırıldığında adamın annesini telefon kablosuyla boğmaya çalıştığı ortaya çıkıyor, tıpkı JonBenet’nin cinayetinde olanlar üzere.
Gary şu anda hala çocuk pornografisi hatasıyla mahpusta ve JonBenet cinayetinin baş şüphelisi olarak görülüyor. DNA örneklerinin uyuşmaması ve Gary’nin cürmünü itiraf etmemesi üzerine yetkililer Gary’i ne yazık ki cinayetle suçlayamıyor.
Son ve en dehşetli kuşkulu; John Mark Karr
İlköğretim öğretmeni olan John Mark Karr, 2006 yılına kadar şüpheliler listesinde yer almıyordu, ta ki gazeteci profesör Michael Trasey’e itiraflarla dolu bir e-posta atana kadar. Michael, John’un itimadını kazanabilmek ismine yıllarca ona bir arkadaş üzere davranıp sırlarını anlatmasını sağladı. Olayı büsbütün çözdüğünde ise Michael’ın yaptığı açıklama hakikaten ürkütücüydü.
“Bir insanın ne kadar karanlık bir ruha sahip olabileceğini duymak üzeresiniz. Karşı tarafın inancını kazanmak, konuşmanının ilerlemesini sağlamak için hiçbir formda yargılamadan karşı tarafı dinlemek, bugüne kadar edindiğim en müthiş deneyimdi. Nitekim dehşet vericiydi.”
John, Michael’a gönderdiği e-postalarda fidye mektubunda kullanılan birebir üslupla konuşuyordu. Hatta yolladığı bildirilerinden birinde Patsy’e takma ismiyle, Neddie olarak seslendi ve Ramsey ailesi, Karr’ın bu ayrıntısı bilmesinin neredeyse imkansız olduğunu belirtti. John’un en ürkütücü e-postalarından birine daha ayrıntılı bakalım.
“Küçük kızı yatağından aldığım vakit uyuyordu. Onu bodruma götürdüm ve gözlerini açtığnda sorduğu birinci şey “ben neredeyim” oldu. Ona kendi konutunun bodrum katında olduğunu söyledim. Bodruma inmemizin sebebi ona saygısızlık yapmak değildi. Ona hiçbir vakit saygısızlık yapmam, gururunu ayaklar altına almazdım. Oraya yalnızca süreksiz müddetliğine inmiştik. Canımı asıl yakan şey o daima orada kaldı. Öldükten sonra yani. Babası bulana kadar küçük bir odada beklemek zorunda kaldı.”
Bu e-postaların çıkmasının akabinde 16 Ağustos 2006 yılında Birleşik Krallık istihbaratı, FBI, Taylandlı yetkililer ve ABD İç Güvenlik Bakanlığı devreye girerek e-postaların geldiği adresi tespit etti. Sinyalin geldiği yer Tayland, Bangkok’tu. Yapılan araştırmaların sonucunda John’un çocuk pornografisi suçlamalarından kaçmak için Kaliforniya’dan Tayland’a kaçtığı öğrenildi.
John’un DNA’sı JonBenet’nin üzerinde bulunan örnekle karşılaştırıldı ve ne yazık ki bundan da bir sonuç çıkmadı. John, çocuk pornografisinden içeride yattığı devir boyunca soruşturulmaya devam etti ve cinayetin işlendiği gün, adamın Boulder’a çok uzak bir eyalette olduğu ortaya çıktı.
Olay yerine birinci gelen ve her şeyi yerli yerinde gören, soruşturmanın başındaki polis Mark Beckner şu sözleri kullanıyor; “E-postalar ortaya çıktıktan kısa bir müddet sonra katilin John olmadığına emindik. John’un anlattığı şeylerle meskende bulduğumuz kanıtlar uyuşmuyor. John cinayetin işlendiği vakitte bile Boulder’da değilmiş.”
Aksi köşe olmaya hazır mısınız?
Amerika’nın en başarılı krimonologlarından Hekim Henry Lee, CBS kanalına katıldığı bir programda JonBenet cinayetini tekrar inceleme altına alıyor. Küçük kızın üzerinde bulunan DNA örnekleri üzerine ağırlaşan Lee, kızın iç çamaşırına üretim sırasında DNA örneği bulaştırılmış olabileceğini, bu DNA’nın Japonya’daki iç çamaşırı üretim fabrikasında vazifeli rastgele birine ilişkin olabileceğini öne sürüyor.
Şayet DNA örneği sahiden de üretim kademesinde bulaştırılmışsa ve cinayetle hiçbir teması yoksa, bugüne kadar sorgulanan fakat DNA’lar uyuşmadığı için özgür bırakılan şüphelilerden rastgele biri, hatta Ramsey'nin ailesi bile 6 yaşındaki hoşluk kraliçesi JonBenet Ramsey’nin katili olabilir.