iltasyazilim
Yeni Üye
Kanser nedir, nasıl oluşur, çevresel mi kalıtsal faktörler mi tetikleyicidir, günlük yaşamdaki hangi yanlışlar kansere etraf hazırlar, neden öldürücüdür, kemoterapiradyoterapi iyileştirir mi?
Prof Dr Ahmet Açık Fikirli
İstanbul Üni Cerrahpaşa Tıp Fak
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Asıl Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Kanserde erken tanı olur mu, mamografi ne zaman çektirmek lüzum, prostat kanserini gösteren test var mı, kanserden korunmak muhtemel mü, niçin artıyor, şekeri sever mi ve kamuoyunda sık sık adı duyulan Kırmızı Reishi Mantarı ’nın hangi özelliği kanseri yenmeye yardımcı oluyor?
Her geçen gün artan kanser cins ve vakaları, yaş sınırının gittikçe gençleşmesi bu hastalığı hepimiz için korkulu bir rüya haline getirdi Peki nedir bu illet, bu illetten kurtulmak, korunmak olası mü, çaresi var mı?
Hayatımızı sürdürebilmemiz için hücrelerimizin aralıksız yenilenmesi yani bölünüp çoğalması gerekir Yaşam süresini dolduran hücreler vücuttan atılır, yenileri oluşur Bu denge genlerimizin kontrolü altındadır Bir Takım genler hücrelerin bölünüp çoğalmasını sağlarken bazıları da aşırı gözenekli olan üremesini dizginler
*Kanser Nasıl Oluşur?
Çocukluk çağı haricen yaşlanan hücrelerle yeni yapılanlar neredeyse birbirine eşittir Yani mekanizma açısından bakarsak kanser, fazla hücreli üremesinin dizginlenememesine, yani yıkımdan çok yapım olmasına verilen addır
Besin, hava kirliliği, radyasyon, sigara, çevre kirliliği, gıda katkı maddeleri ve dağıtılmış toksinlerin yaptığı zarar gen fonksiyonlarını bozduğu (mütasyon)için hücreler fazla şekilde ürer Hücrelerin aşırı şekilde üremesini dizginleyen genler ise aktiviteleri azaldığı ya da bu aşırılıklarla baş edemediği için kanser oluşur
Yiyeceklerimiz ya da öteki çevresel faktörlerde bulunan kanser ajanları DNA ’larımıza bağlanarak hasara uğratır Zarar kritik düzeye ulaşınca da alışılagelmiş hücreler kanserli hücreler haline dönüşür Dinç bir insan vücudunda bulunan DNA onarım enzimleri ve öteki gen koruyucu mekanizmaları 24 saat içinde hasarın yüzde 90 ’ını temizler Her insan hücresinde günde takriben 10 bin mütasyon olur Eğer DNA yenileme enzimleri yahut ya da beceriksiz çalışıyorlarsa bu mütasyonlar hızla kansere yol açar
*Hücrelerin DNA yenileme kapasiteleri sınırlıdır; sonsuz değildir bu nedenle gen koruyucu mekanizmalar son derece önemlidir Genlerin korunmasındaki en önemli faktör ise onları besleyen gıda maddeleri ve vitaminlerdir
*Kanserdeki süratli artışın sebebi ırsi mı, çevresel faktörler mi?
Kanser bütün dünyada en çok ölüme neden olan ikinci rahatsızlık grubu (ilki kalpdamar hastalıkları) ABD ’de 1900 yılında yüzde 3 olan kanserden vefat oranı, 2000 ’de yüzde 24 ’e çıkmış Yani ABD ’de yüzyılda kanserden ölüm oranı 8 kat artmış Bir Takım uzmanlar kanserdeki artışı yaşam süresinin uzamasına bağlasa da bu hatalı bir inanıştır Çünkü aynı zaman içinde 65 yaşın üzerindekilerin total nüfusa oranı yüzde 4 ’deri yüzde 12 ’ye çıkmış Yani üç kat artmış; sekize karşı üç kat Demek ancak kanserin artmasının esas nedeni ihtiyar nüfusun artışı değil
Kanserin gelişimdeki süratli artışta kalıtsal faktörlerin rolü de fazla yok
Kanser coğrafyaya kadar de değişiyor Tıbbi imkânların son derece az olduğu gelişmekte olan ülkelerde fazla az kanser var Lakin burada yaşayan insanların gelişmiş ülkelere göç ettikten bir iki yıl daha sonra kanser sıklığı artıyor Bu şart kanserin, kalıtımsal nedenlerden fazla çevresel nedenlere alt olduğunu ve bunun önlenebileceğini düşündürüyor Çünkü akraba evliliklerinde fazla bir çoğalma olmadıkça genetik hastalıkların artması da mümkün yok
*Kanser niçin öldürücü?
Kanserlerin takriben yüzde 80 ’inde neden bellidir Vakaların yarısından fazlasını akciğer, kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri oluşturuyor Akciğer kanseri beslenmeyle de ilgisi olmasına rağmen daha fazla sigara tüketimi ile ilişkilidir Kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri ise daha çok beslenmeye bağlıdır AIDS, EbsteinBarr virüsü (öpücük hastalığı) ve B hepatiti virüsü gibi enfeksiyonlar da esas kanser nedenleri arasında yer alır Bu hastalıklar da dinç beslenen insanlarda nadiren görülür
bu arada manâlı nedenler aralarında radyasyon, elektromanyetik dalgalar, tarım ilaçları, gıda katkı maddesi maddeleri, GDO ’lu yiyecekler, ağır metaller ve öteki kimyasal toksinler fiziksel ve kimyasal zararlılar başı çekmektedir
*Kemoterapi ve radyoterapi tümörün büyümesini engelleyebilir mi?
Kemoterapi ve radyoterapi tümörün büyümesini azaltabilir lakin her zaman tümörü yok edemez Değil etse bile tümörün tekrar olasılığı vardır Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahiden oluşan herzamanki kanser tedavisinin etkinliği birçok organ tümöründe bundan böyle yayla çizmeye başladı Bundan Böyle çare başarısında hissedilir bir büyüme olmuyor Hem standart çare esnasında akut bir toksisite oluşması da manâlı bir risktir bu nedenle olağan tedavinin toksisitesini azaltacak ve bitki örtüsü eritici etkisini artıracak araçlar kanser tedavisinin başarısını artırabilecektir İşte makro besinler, vitaminler, mineraller ve flavonoidler bu araçların başında gelmektedir
*Kanserde erken teşhis tedbirleri (mamografi, ot gibi yaşama belirteçleri vb) hakkında bilgi verir misiniz?
Her kanser için laf konusu olmasa da bir takım kanserlerde erken teşhis için bazı tedbirlere başvuruluyor 40 yaşına gelmiş bir kadının her yıl mamografi yaptırması önerilir Ama bu değin sık alınan radyasyonun da kansere davetiye çıkarttığını unutmamak gerekli En iyisi kadınların ayda minimum bir kere kendi memelerini elle yoklamalarıdır Tabii fakat bir kitle ele geliyorsa o süre mamografi mutlaka yapılmalıdır Kalın bağırsak kanserleri için dışkılamadaki değişiklikler manâlı İshal, kabızlık, dışkıda kan görülürse kolonoskopi yerine getirmek şarttır Kolonoskopinin bir zararı da yoktur
*Prostat kanserini belirten bir deneme var mı?
Prostat kanserlerinin koskocoman bir bölümü (%99) ölüme yol açmıyor, hastayla beraber mezara kadar sesi sedası çıkmıyor Buna bakımlı prostat kanseri denir Hatta bunların çoğunda parmakla yapılan muayenede de bir kitle ele gelmez Diğer nedenlerle ölmüş erkeklerin otopsilerinde Prostat Spesifik Antijen (PSA) testi bu sıcacık kanseri gösterebilir Ama bu testi yaptırmanın handikapı da vardır Yüzde 99 oranla size hiçbir zararı olmayacak bir hastalığı tespiti, sizi ve hekiminizi gereksiz yere telaşa sevk edebilir Patavatsız ve hayatınızı tehlikeye atabilecek tedavilerin yapılmasına yol açabilir
Gerçekten erken tanı için harcadığımız emeğin yarısını erken korunmaya harcasak, kanseri azaltabiliriz
Kanser oranları sizce niçin artıyor?
Bence iki temel neden var; 1 Beslenmede yapılan hatalar, 2 Toksinler Son yarım yüzyılda piyasaya 80000 kimyasal maddenin girdiğini düşünürseniz sorunun büyüklüğünü anlayabilirsiniz
Kanser neden en fazla şekeri sever?
Son yıllarda gıda düzenimizdeki en olumsuz metamorfoz rafine şeker ve unlu gıdaların aşırı bir şekilde tüketilmesidir Örneğin İngiltere ’de 1815 ’te 5 kg civarında olan birey başına takvim nehir şekeri tüketimi 1970 ’te 50kg ’ın üstüne çıkmış Daha sonraki yıllarda un ve şeker tüketimi çılgınca artmaya devam etmiş Mesela 19702000 yılları aralarında ABD vatandaşlar önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha pozitif şekerli meşrubat tüketmişler
Unlu, şekerli gıdaları aşırı tüketmek birçok hastalığın esas nedenidir Kanser de bunların başında geliyor!
Aşırı şeker tüketimi ile kanser arasındaki ilişki iki kere Nobel Tıp Ödülü bölge (1931 ve 1944) Alman Otto Warburg tarafından ortaya koyuldu Warburg kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden ayrı bir metabolizması olduğunu göstermiştir Vücudun normal hücreleri, enerjileri için hem oksijenli (aerobik), ayrıca de oksijensiz (anaerobik) metabolizma yollarını kullanırlarken kanser hücreleri yalnızca oksijensiz (anaerobik) metabolizma yolunu kullanabilir
Vücut, kanseri beslemeye çalışırken kesintisiz kapasitesinin üzerinde çalışır Eğer sevdiği besini (yani şekeri) vermezseniz kanser açlıktan ölmeye başlar bu nedenle kanser hücreleri şekeri kuru bir süngerin suyu emmesi gibi emer Kanser hücreleri sağlıklı hücrelere tarafından 35 kat daha pozitif şeker kullanır
Bildiğimiz gibi onkologlar bazı kanser metastazlarını (sıçrama) belirlemek için PET taramaları yapar Bunun için hastaya damardan radyoaktif bir madde ile işaretlenmiş glükoz verilir! Çünkü işaretlenmiş glükoz molekülünün ilk kez gideceği yer kanser dokusudur Fakat onkologların birçok nedense bu bilgiyi hastalarından gizler! Şeker kanser yapar ’ diyen hekimlere de şarlatan gözü ile bakılır
Şekerin tek zararı kanser dokusunu beslemesi yok Aşırı un ve şeker tüketimi insülin direncine (metabolik sendrom) yani hiperinsülinizme yol açar Hiperinsülinizm, insüline benzer çoğalma faktörü (IGF1) düzeyini artırır Serbest IGF1 neredeyse bütün dokularda hücresel üremesini kontrolsüz bir şekilde artırarak kansere niçin olur Sıradan tartılılarla kıyaslandığında gövde kitle endeksi 40 ’ın üzerinde olanlarda, yüzde 5060 oranında daha artı kanser görülmektedir Sadece son 10 yılda Türkiye ’deki şişmanlık iki kat arttı Kanserdeki artıştan sorumlu olan faktörlerin başında da şişmanlık kazanç
Kanser tedavisinde C vitamininin yararı var mıdır?
Bilindiği gibi her kronik hastada C vitamini düzeyleri düşüktür Lakin kanserli hastalarda bu oran fazla daha düşüktür Çünkü kanser hücreleri C vitaminini tıpkı bir vantuz gibi içlerine çeker ve vücudun zaten eksik olan C vitamini depolarını en ince ayrıntısına kadar tüketir Peki kanser hücreleri C vitaminini severler mi? Doğrusu hayır Lakin onu glükoz zannederler Çünkü C vitamininin molekül yapısı glükoza çok aynı bu nedenle kanser hücreleri C vitaminini glükoz zannederek içlerine çeker Yani eğer kanda fazla yüksek miktarda askorbik asit varsa kanserli dokuya geçen C vitamini miktarı da artar
Son yıllarda çoğu hastalığın yardım tedavisinde kullanılan Kırmızı Reishi Mantarı ’nın kanserdeki çare edici ve koruyucu özellikleri nelerdir?
Kırmızı Reishi Mantarı (G Lucidum) değişik hastalıkların tedavisinde en fazla kullanılan mantardır ve hastalıkların tedavisinde rol oyanayan çoğu mekanizması vardır Bu özellikleri büyük ölçüde polisakkaritlerden fazla varlıklı olmasına bağlıdır Mantarın yaklaşık %40 ’ı beta glukandır Triterpenoidlerden de epeyce zengindir
Kırmızı Reishi Mantarı aşağıdaki özellikleri nedeni ile çoğu hastalığın tedavisinde etkilidir
Histamin salgısını azaltmak
Karaciğer koruyucusu
Tansiyonu düşürmek (ACE inhibisyonu)
Kolesterol sentezini azaltmak
İltihabı azaltmak
Apoptozu karşılamak
Antioksidan etki
Antimikrobik etki
Immün modülasyon
Sakinleştirici etki
Antikanser tesir
Bu hastalıkların başında alerji, karaciğer hastalıkları, hipertansiyon romatoid artit ve en önemlisi kanserler gelmektedir Kırmızı Reishi Mantarı ’na ‘Ölümsüzlük Mantarı ’ diyenler de vardır
Kanserin yaygınlaşması ile birlikte millet doğal yardım tedavilere ve de Kırmızı Reishi Mantarı ’na yöneldi Neden?
Kanser tedavisinde en çok kullanılan mantar Kırmızı Reishi Mantarı ’dır Kırmızı Reishi Mantarı ’nın kansere karşısında etkisi kanser hücrelerine aleyhinde toksik olmasına, irin azaltıcı etkisine ve immün modülatör etkisine bağlanmaktadır En çok etkili olduğu kanserlerin başında meme, prostat ve akciğer kanserleri gelmektedir
Kemoterapi ve radyoterapi süresinde Kırmızı Reishi Mantarı kullanılabilir mi?
Kırmızı Reishi Mantarı ’nın kanser tedavisine destekleyici olduğu, kemoterapinin bağlı etkilerini azalttığı yönünde bilimsel araştırma sonuçları var Ben de bu görüşü paylaşıyorum ve hastalarıma öneriyorum
Kanserden korunmak için nelere dikkat edelim?
Günlük hayatımızda bir takım tedbirler alırsak kanserlerin en düşük üçte ikisi önlenebilir:
Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin
Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı taşıyan ‘light ’ hafif gıda ve meşrubat tüketmeyin
katkı maddesi ek edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin
Bol taze sebze ve meyve yiyin
Tatmin Edici omega3 alın Günebakan, mısır, kanola, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, kaymak, iç yağı ve kuyruk yağı) yiyin
Kefir, ekşiyebilen yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden zengin gıdalarla beslenin Bu gıdaların fabrikasyon değil, doğal yöntemlerle üretilmiş olmasına özen gösterin
Hür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin
Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının Kutu sütü tüketmeyin Mümkünse mandıra sütü kullanın Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) seçim edin
Günde iki diş sarımsak veya da 1 baş kuru soğan tüketin
Günde 12 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin
Yeşil ve siyah akarsu tüketin (şekersiz)
Stresten uzaktan durun
İyi uyuyun
Çevresel toksin ve sigaradan uzakta durun
D vitamini düzeylerinizi sağlamlaştırmak için dengelenmiş bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın
Yeteri derecede alıştırma yapın
Aşırı alkol kullanmayın
Bitmiş soya ürünü yemeyin
Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin Turbo fırınlar da kullanılabilir
Seri pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; keza kanserojen olabilirler
Daha çok toprak (güveç), sırça veya kalaylı bakır kapları seçim edin Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir Teflon ve alüminyumu ise şüphesiz kullanmayın Yemeklerinizi ve içeceklerinizi plastik kaplarda muhafaza etmeyin
Prof Dr Ahmet Açık Fikirli
İstanbul Üni Cerrahpaşa Tıp Fak
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Asıl Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Kanserde erken tanı olur mu, mamografi ne zaman çektirmek lüzum, prostat kanserini gösteren test var mı, kanserden korunmak muhtemel mü, niçin artıyor, şekeri sever mi ve kamuoyunda sık sık adı duyulan Kırmızı Reishi Mantarı ’nın hangi özelliği kanseri yenmeye yardımcı oluyor?
Her geçen gün artan kanser cins ve vakaları, yaş sınırının gittikçe gençleşmesi bu hastalığı hepimiz için korkulu bir rüya haline getirdi Peki nedir bu illet, bu illetten kurtulmak, korunmak olası mü, çaresi var mı?
Hayatımızı sürdürebilmemiz için hücrelerimizin aralıksız yenilenmesi yani bölünüp çoğalması gerekir Yaşam süresini dolduran hücreler vücuttan atılır, yenileri oluşur Bu denge genlerimizin kontrolü altındadır Bir Takım genler hücrelerin bölünüp çoğalmasını sağlarken bazıları da aşırı gözenekli olan üremesini dizginler
*Kanser Nasıl Oluşur?
Çocukluk çağı haricen yaşlanan hücrelerle yeni yapılanlar neredeyse birbirine eşittir Yani mekanizma açısından bakarsak kanser, fazla hücreli üremesinin dizginlenememesine, yani yıkımdan çok yapım olmasına verilen addır
Besin, hava kirliliği, radyasyon, sigara, çevre kirliliği, gıda katkı maddeleri ve dağıtılmış toksinlerin yaptığı zarar gen fonksiyonlarını bozduğu (mütasyon)için hücreler fazla şekilde ürer Hücrelerin aşırı şekilde üremesini dizginleyen genler ise aktiviteleri azaldığı ya da bu aşırılıklarla baş edemediği için kanser oluşur
Yiyeceklerimiz ya da öteki çevresel faktörlerde bulunan kanser ajanları DNA ’larımıza bağlanarak hasara uğratır Zarar kritik düzeye ulaşınca da alışılagelmiş hücreler kanserli hücreler haline dönüşür Dinç bir insan vücudunda bulunan DNA onarım enzimleri ve öteki gen koruyucu mekanizmaları 24 saat içinde hasarın yüzde 90 ’ını temizler Her insan hücresinde günde takriben 10 bin mütasyon olur Eğer DNA yenileme enzimleri yahut ya da beceriksiz çalışıyorlarsa bu mütasyonlar hızla kansere yol açar
*Hücrelerin DNA yenileme kapasiteleri sınırlıdır; sonsuz değildir bu nedenle gen koruyucu mekanizmalar son derece önemlidir Genlerin korunmasındaki en önemli faktör ise onları besleyen gıda maddeleri ve vitaminlerdir
*Kanserdeki süratli artışın sebebi ırsi mı, çevresel faktörler mi?
Kanser bütün dünyada en çok ölüme neden olan ikinci rahatsızlık grubu (ilki kalpdamar hastalıkları) ABD ’de 1900 yılında yüzde 3 olan kanserden vefat oranı, 2000 ’de yüzde 24 ’e çıkmış Yani ABD ’de yüzyılda kanserden ölüm oranı 8 kat artmış Bir Takım uzmanlar kanserdeki artışı yaşam süresinin uzamasına bağlasa da bu hatalı bir inanıştır Çünkü aynı zaman içinde 65 yaşın üzerindekilerin total nüfusa oranı yüzde 4 ’deri yüzde 12 ’ye çıkmış Yani üç kat artmış; sekize karşı üç kat Demek ancak kanserin artmasının esas nedeni ihtiyar nüfusun artışı değil
Kanserin gelişimdeki süratli artışta kalıtsal faktörlerin rolü de fazla yok
Kanser coğrafyaya kadar de değişiyor Tıbbi imkânların son derece az olduğu gelişmekte olan ülkelerde fazla az kanser var Lakin burada yaşayan insanların gelişmiş ülkelere göç ettikten bir iki yıl daha sonra kanser sıklığı artıyor Bu şart kanserin, kalıtımsal nedenlerden fazla çevresel nedenlere alt olduğunu ve bunun önlenebileceğini düşündürüyor Çünkü akraba evliliklerinde fazla bir çoğalma olmadıkça genetik hastalıkların artması da mümkün yok
*Kanser niçin öldürücü?
Kanserlerin takriben yüzde 80 ’inde neden bellidir Vakaların yarısından fazlasını akciğer, kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri oluşturuyor Akciğer kanseri beslenmeyle de ilgisi olmasına rağmen daha fazla sigara tüketimi ile ilişkilidir Kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri ise daha çok beslenmeye bağlıdır AIDS, EbsteinBarr virüsü (öpücük hastalığı) ve B hepatiti virüsü gibi enfeksiyonlar da esas kanser nedenleri arasında yer alır Bu hastalıklar da dinç beslenen insanlarda nadiren görülür
bu arada manâlı nedenler aralarında radyasyon, elektromanyetik dalgalar, tarım ilaçları, gıda katkı maddesi maddeleri, GDO ’lu yiyecekler, ağır metaller ve öteki kimyasal toksinler fiziksel ve kimyasal zararlılar başı çekmektedir
*Kemoterapi ve radyoterapi tümörün büyümesini engelleyebilir mi?
Kemoterapi ve radyoterapi tümörün büyümesini azaltabilir lakin her zaman tümörü yok edemez Değil etse bile tümörün tekrar olasılığı vardır Kemoterapi, radyoterapi ve cerrahiden oluşan herzamanki kanser tedavisinin etkinliği birçok organ tümöründe bundan böyle yayla çizmeye başladı Bundan Böyle çare başarısında hissedilir bir büyüme olmuyor Hem standart çare esnasında akut bir toksisite oluşması da manâlı bir risktir bu nedenle olağan tedavinin toksisitesini azaltacak ve bitki örtüsü eritici etkisini artıracak araçlar kanser tedavisinin başarısını artırabilecektir İşte makro besinler, vitaminler, mineraller ve flavonoidler bu araçların başında gelmektedir
*Kanserde erken teşhis tedbirleri (mamografi, ot gibi yaşama belirteçleri vb) hakkında bilgi verir misiniz?
Her kanser için laf konusu olmasa da bir takım kanserlerde erken teşhis için bazı tedbirlere başvuruluyor 40 yaşına gelmiş bir kadının her yıl mamografi yaptırması önerilir Ama bu değin sık alınan radyasyonun da kansere davetiye çıkarttığını unutmamak gerekli En iyisi kadınların ayda minimum bir kere kendi memelerini elle yoklamalarıdır Tabii fakat bir kitle ele geliyorsa o süre mamografi mutlaka yapılmalıdır Kalın bağırsak kanserleri için dışkılamadaki değişiklikler manâlı İshal, kabızlık, dışkıda kan görülürse kolonoskopi yerine getirmek şarttır Kolonoskopinin bir zararı da yoktur
*Prostat kanserini belirten bir deneme var mı?
Prostat kanserlerinin koskocoman bir bölümü (%99) ölüme yol açmıyor, hastayla beraber mezara kadar sesi sedası çıkmıyor Buna bakımlı prostat kanseri denir Hatta bunların çoğunda parmakla yapılan muayenede de bir kitle ele gelmez Diğer nedenlerle ölmüş erkeklerin otopsilerinde Prostat Spesifik Antijen (PSA) testi bu sıcacık kanseri gösterebilir Ama bu testi yaptırmanın handikapı da vardır Yüzde 99 oranla size hiçbir zararı olmayacak bir hastalığı tespiti, sizi ve hekiminizi gereksiz yere telaşa sevk edebilir Patavatsız ve hayatınızı tehlikeye atabilecek tedavilerin yapılmasına yol açabilir
Gerçekten erken tanı için harcadığımız emeğin yarısını erken korunmaya harcasak, kanseri azaltabiliriz
Kanser oranları sizce niçin artıyor?
Bence iki temel neden var; 1 Beslenmede yapılan hatalar, 2 Toksinler Son yarım yüzyılda piyasaya 80000 kimyasal maddenin girdiğini düşünürseniz sorunun büyüklüğünü anlayabilirsiniz
Kanser neden en fazla şekeri sever?
Son yıllarda gıda düzenimizdeki en olumsuz metamorfoz rafine şeker ve unlu gıdaların aşırı bir şekilde tüketilmesidir Örneğin İngiltere ’de 1815 ’te 5 kg civarında olan birey başına takvim nehir şekeri tüketimi 1970 ’te 50kg ’ın üstüne çıkmış Daha sonraki yıllarda un ve şeker tüketimi çılgınca artmaya devam etmiş Mesela 19702000 yılları aralarında ABD vatandaşlar önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha pozitif şekerli meşrubat tüketmişler
Unlu, şekerli gıdaları aşırı tüketmek birçok hastalığın esas nedenidir Kanser de bunların başında geliyor!
Aşırı şeker tüketimi ile kanser arasındaki ilişki iki kere Nobel Tıp Ödülü bölge (1931 ve 1944) Alman Otto Warburg tarafından ortaya koyuldu Warburg kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden ayrı bir metabolizması olduğunu göstermiştir Vücudun normal hücreleri, enerjileri için hem oksijenli (aerobik), ayrıca de oksijensiz (anaerobik) metabolizma yollarını kullanırlarken kanser hücreleri yalnızca oksijensiz (anaerobik) metabolizma yolunu kullanabilir
Vücut, kanseri beslemeye çalışırken kesintisiz kapasitesinin üzerinde çalışır Eğer sevdiği besini (yani şekeri) vermezseniz kanser açlıktan ölmeye başlar bu nedenle kanser hücreleri şekeri kuru bir süngerin suyu emmesi gibi emer Kanser hücreleri sağlıklı hücrelere tarafından 35 kat daha pozitif şeker kullanır
Bildiğimiz gibi onkologlar bazı kanser metastazlarını (sıçrama) belirlemek için PET taramaları yapar Bunun için hastaya damardan radyoaktif bir madde ile işaretlenmiş glükoz verilir! Çünkü işaretlenmiş glükoz molekülünün ilk kez gideceği yer kanser dokusudur Fakat onkologların birçok nedense bu bilgiyi hastalarından gizler! Şeker kanser yapar ’ diyen hekimlere de şarlatan gözü ile bakılır
Şekerin tek zararı kanser dokusunu beslemesi yok Aşırı un ve şeker tüketimi insülin direncine (metabolik sendrom) yani hiperinsülinizme yol açar Hiperinsülinizm, insüline benzer çoğalma faktörü (IGF1) düzeyini artırır Serbest IGF1 neredeyse bütün dokularda hücresel üremesini kontrolsüz bir şekilde artırarak kansere niçin olur Sıradan tartılılarla kıyaslandığında gövde kitle endeksi 40 ’ın üzerinde olanlarda, yüzde 5060 oranında daha artı kanser görülmektedir Sadece son 10 yılda Türkiye ’deki şişmanlık iki kat arttı Kanserdeki artıştan sorumlu olan faktörlerin başında da şişmanlık kazanç
Kanser tedavisinde C vitamininin yararı var mıdır?
Bilindiği gibi her kronik hastada C vitamini düzeyleri düşüktür Lakin kanserli hastalarda bu oran fazla daha düşüktür Çünkü kanser hücreleri C vitaminini tıpkı bir vantuz gibi içlerine çeker ve vücudun zaten eksik olan C vitamini depolarını en ince ayrıntısına kadar tüketir Peki kanser hücreleri C vitaminini severler mi? Doğrusu hayır Lakin onu glükoz zannederler Çünkü C vitamininin molekül yapısı glükoza çok aynı bu nedenle kanser hücreleri C vitaminini glükoz zannederek içlerine çeker Yani eğer kanda fazla yüksek miktarda askorbik asit varsa kanserli dokuya geçen C vitamini miktarı da artar
Son yıllarda çoğu hastalığın yardım tedavisinde kullanılan Kırmızı Reishi Mantarı ’nın kanserdeki çare edici ve koruyucu özellikleri nelerdir?
Kırmızı Reishi Mantarı (G Lucidum) değişik hastalıkların tedavisinde en fazla kullanılan mantardır ve hastalıkların tedavisinde rol oyanayan çoğu mekanizması vardır Bu özellikleri büyük ölçüde polisakkaritlerden fazla varlıklı olmasına bağlıdır Mantarın yaklaşık %40 ’ı beta glukandır Triterpenoidlerden de epeyce zengindir
Kırmızı Reishi Mantarı aşağıdaki özellikleri nedeni ile çoğu hastalığın tedavisinde etkilidir
Histamin salgısını azaltmak
Karaciğer koruyucusu
Tansiyonu düşürmek (ACE inhibisyonu)
Kolesterol sentezini azaltmak
İltihabı azaltmak
Apoptozu karşılamak
Antioksidan etki
Antimikrobik etki
Immün modülasyon
Sakinleştirici etki
Antikanser tesir
Bu hastalıkların başında alerji, karaciğer hastalıkları, hipertansiyon romatoid artit ve en önemlisi kanserler gelmektedir Kırmızı Reishi Mantarı ’na ‘Ölümsüzlük Mantarı ’ diyenler de vardır
Kanserin yaygınlaşması ile birlikte millet doğal yardım tedavilere ve de Kırmızı Reishi Mantarı ’na yöneldi Neden?
Kanser tedavisinde en çok kullanılan mantar Kırmızı Reishi Mantarı ’dır Kırmızı Reishi Mantarı ’nın kansere karşısında etkisi kanser hücrelerine aleyhinde toksik olmasına, irin azaltıcı etkisine ve immün modülatör etkisine bağlanmaktadır En çok etkili olduğu kanserlerin başında meme, prostat ve akciğer kanserleri gelmektedir
Kemoterapi ve radyoterapi süresinde Kırmızı Reishi Mantarı kullanılabilir mi?
Kırmızı Reishi Mantarı ’nın kanser tedavisine destekleyici olduğu, kemoterapinin bağlı etkilerini azalttığı yönünde bilimsel araştırma sonuçları var Ben de bu görüşü paylaşıyorum ve hastalarıma öneriyorum
Kanserden korunmak için nelere dikkat edelim?
Günlük hayatımızda bir takım tedbirler alırsak kanserlerin en düşük üçte ikisi önlenebilir:
Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin
Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı taşıyan ‘light ’ hafif gıda ve meşrubat tüketmeyin
katkı maddesi ek edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin
Bol taze sebze ve meyve yiyin
Tatmin Edici omega3 alın Günebakan, mısır, kanola, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, kaymak, iç yağı ve kuyruk yağı) yiyin
Kefir, ekşiyebilen yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden zengin gıdalarla beslenin Bu gıdaların fabrikasyon değil, doğal yöntemlerle üretilmiş olmasına özen gösterin
Hür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin
Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının Kutu sütü tüketmeyin Mümkünse mandıra sütü kullanın Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) seçim edin
Günde iki diş sarımsak veya da 1 baş kuru soğan tüketin
Günde 12 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin
Yeşil ve siyah akarsu tüketin (şekersiz)
Stresten uzaktan durun
İyi uyuyun
Çevresel toksin ve sigaradan uzakta durun
D vitamini düzeylerinizi sağlamlaştırmak için dengelenmiş bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın
Yeteri derecede alıştırma yapın
Aşırı alkol kullanmayın
Bitmiş soya ürünü yemeyin
Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin Turbo fırınlar da kullanılabilir
Seri pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; keza kanserojen olabilirler
Daha çok toprak (güveç), sırça veya kalaylı bakır kapları seçim edin Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir Teflon ve alüminyumu ise şüphesiz kullanmayın Yemeklerinizi ve içeceklerinizi plastik kaplarda muhafaza etmeyin