Adalet mulkun temelidirvecizesini konu alan bir kompozisyon
Adalet Mulkun Temelidir
Bir yerde adalet var mıdır, oteki haklar da var demektir Yoksa bile, var olan adalet sayesinde oteki haklar da gelebilir
Bir yerde adalet yoksa, oteki haklar da yok demektir Olsa bile adaletsizlik yuzunden oteki haklar da yok olmaya mahkUm demektir
Bundan dolayı hadis kitaplarında adaletin mulkun temeli olduğu yolundaki şu orijinal ifadeyi takdir ve tefekkurle okumaktayız
Ettacdaki ifade aynen şoyle:
– El adlu esasulmulk! Adalet mulkun temelidir!
Gariptir ki cağımızın ilim ve fikir adamları bunda fikir birliği icinde oldukları halde, bu adaleti İslamın temin ve tesis ettiğinde muttefik değiller, hatta itiraz bile etmektedirler
Onlardan bazılarına gore İslam evrensel bir adalet getirmemiş; cağımızın aradığı, insanları adalet karşısında eşit goren bir sistemi ongormemiştir Dolayısıyla gunumuzun ihtiyacını karşılamaktan uzaktır İslam
Halbuki daha İslamın ilk gunlerinde yaşananlar, onların iddialarını teyit değil tekzip etmektedir Butun siyer ve İslam tarihinde gecen şu evrensel adalet orneği bize kesin bilgi vermektedir Hem de sıradan bir Yahudi ile Muslumanların 4 halifesi Hazreti Ali arasında eşit şekilde cereyan eden bir adalet orneğidir bu
Olay şoyle cereyan eder:
Hazreti Ali Efendimiz, Sıffine giderken yolda devesi uzerindeki heybede bulunan zırhını duşurur Arkasından gelen bir Yahudi ise zırhı bulup alır; ama kimseciklere soylemez Aradan zaman gecer Hz Ali, zırhı Yahudinin elinde KUfede gorunce hemen tanır ve sahip cıkarak ister:
– Bu zırh benimdir Nerede buldun ise bulup almışsın, zırhımı geri ver, der
Yahudi inkar eder:
– Zırh benim elimdedir, oyle ise benimdir
Halife Hazreti Ali başkanlık nufuzunu kullanarak zırhı alabilirdi, ama o zorla almaz da teklifini şoyle yapar:
– Ben zırh benimdir diyorum, sen ise değil diye diretiyorsun, bunun caresi adalete gitmektir Buyurun birlikte gidelim mahkemeye
Ve Muslumanların halifesi Hazreti Ali, sıradan bir Yahudi ile yan yana mahkemeye cıkar; adalet onunde eşit şekilde ifade verir
Davayı meşhur hukukcu Kadı Şureyh gormektedir Sorar:
– Ya Ali, bu zırhın senin olduğuna şahidin var mıdır?
– Var efendim, oğlum Hasanla hizmetkarım Kanber şahidimdir
Kadı Şureyh hic beklemeden cevap verir:
– Oğlunla hizmetcin senin yakınlarındırlar, senin hakkında şahitlikleri gecerli değildir Başka şahidin var mı?
– Yok efendim
– Oyle ise zırhın sana ait olduğunu ispat edemediğinden, davayı kaybetmiş oluyorsun Zırh kimin elinde ise sahibi odur
Hayret ki hayret! Muslumanların halifesi Muslumanların mahkemesinde Yahudi aleyhine actığı davayı kaybediyor; Yahudi kazanırken halife adalete boyun eğerek, itiraza yonelmiyor, rıza gosteriyor
Manzarayı ibret ve hayretle seyreden Yahudi nihayet insafa geliyor ve gerceği itiraf ederek şunları anlatıyor:
– Ey muminlerin emiri, bu zırh gercekten de sizindir Ben sizin arkanızdan giderken yolda rastladım Sizin duşurduğunuz kesin Gorduğum bu adalet karşısında daha fazla direnmiyor, ben de Musluman oluyorum Adaletin boylesi ile sadece Arabistanı değil butun dunyayı idare etmek mumkundur
Evet, İslam Dini adalet onunde daha ilk gunlerden itibaren insanları eşit tutmuş; hatta sıradan Yahudi ile halifeyi yan yana eşit haklarla muhakeme ederek halifenin kaybetmesine bile hukum cıkartmıştır Demek bugunku dunyanın hedefinde İslamın ta o gunlerde tesis ettiği evrensel adalet anlayışı vardır Varabilirse ona varacak, o ornekleri yeniden tatbik ve icra edecektir Evrensel hukuk da bu anlayışı aramaktadır bugun