Son Konu

Adananın Adetleri

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Adana Adetleri,
Adananın Gelenek Görenekleri,
Adananın Adetleri nelerdir

Çukurova ve etrafına sıralanan kasabalarda yaşamış halkın adetleri,oyunları, türküleri, gelenekleri, ilin dağlık bölümüne nazaran bir takım değişiklikler gösterir

Adana ilinde bölgelere göre adetler ufak tefek ayrılıklar göstermekle beraber bir bütünlük talep eder Çukurova'da nikah, nişan, doğum ve vefat batıl inançlarla ilgili gelenekler birbirine çok benzer İlin katıksız folklorunu Toros'larda bulmak mümkündür Yüzyıllardır aynı yerde, dış etkilerden ve göçlerden uzak yaşayan bura halkı eski Türk geleneğini, törenlerini aynen yaşatır Ne var ki, bu kadar zengin bir folklora sahip bulunan köylerimizde zaman zaman incelemeler yapılmışsa da zenginlikler istenilen şekilde değerlendirilememiştir

Köylerden büyük şehirlere doğru gidildikçe bir takım geleneklerin, törenlerin bırakıldığı görülür Çağdaş hayata uyarlama zorunluğu, sosyal hayattaki değişmeler şehirlerde yaşamış halkın geleneklerini kısmen olsun unutturmuştur Ancak buna karşılık köylerde folklor tüm canlılığı ile yaşamaya devam etmektedir


DOĞUM

Yaşamın başlangıcı olarak kabul edilen doğum, Adana ve çevresinde doğum öncesinden başlayıp doğum sonuna kadar uzanan bir dönemde, yüzlerce âdet ve inanmanın uygulandığı bir dönemdir Doktora gitmeyen veya gidemeyen, çocuğu olmayan bayan, hamile kalabilmek için çeşitli yollara başvurur Bunlardan biri de ara ebeya da aralık ebesiadı bahşedilen eli işe yatkın kadınların hazırladığı otlardan üretilmiş ilaçlardan yararlanmadır Çoban Dede diye anılan, kent merkezinde bulunan bir türbe de çocuk sahibi edinmek isteyen kadınların sık sık ziyaret ettiği yerlerden biridir

Doğacak çocuğun yaşaması için, kadın daha hamileyken yatırlara, türbelere gider ve adaklarda bulunur Çocuk doğduktan daha sonra yedi sene çocuğu başkalarından giydirir, yedi yıl saçını kesmez ya da yedi sene çocuk için kurban keser Çocuğu yaşamayan kadına tıbıkalıdenir Bu kadınların lohusayı ziyaret etmesi istenmez Aşeren kadına yerginliği vardenir Doğacak çocuğun cinsiyetini öğrenmek için, ham bir koyun kellesinin çenesi, maksat tutularak ayrılır; çene kemiğinde et kalırsa doğacak çocuğun kız, et kalmaz cavlak olursa oğlan olacağına inanılır Bir sonraki çocuğun cinsiyetinin farklı olmasını sağlamak için doğumdan sonradan çocuğun eşi ters yüz edilir Kelle yiyen gebe kadının çocuğunun sümüklü olacağına inanılır

Doğumun kolay olması için Meryem Başlıca Eli otu doğum odasında ıslatılır O açıldıkça doğumun kolaylaşacağına inanılırDoğum sancısı çeken kadına, doğum basit olsun diye kocasının ayakkabısından su içirilir

Çocuk doğduktan daha sonra, taş gibi güçlü olsun diye ağzına taş konur Çocuk pişik olmasın, teni kokmasın diye tuzlanır Çocuk tatlı olsun diye, tuzlamanın ardındaki vücuduna bal sürülür Çocuğu ilk yıkayan ona kıyafet alır Çocuğun gözlerine sürme çekilir Çocuk yıkandıktan daha sonra koltuk altlarına, boynuna reyhan tozu sürülür Çocuğun göbeği düştükten sonradan düşen göbek, okuması için, okulun duvarına; imanlı olması için, cami duvarına; çeyizinin bol olması için, sandığa konur Ayrıca, göbeğin yüksek binaların üzerine atılmasıyla, çocuğun istikbalinin yüksek olacağına inanılır
Doğum yapan kadın, kırkı çıkıncaya kadar başına kırmızı tülbent bağlar Lohusaya yağlı ballı pekmezli bulamaç, közde pişirilmiş ciğersoğan yedirilirÇocuğa ilk süt üç ezandan sonra verilir, bu nedenle çocuğun sabırlı olmayı öğreneceğine inanılır Anne ve çocuğu kötü etkilerden gözetmek için, birincil kırk gün farklı alanlara yönlendirilmiş önlemler alınır Al basmasın diye, lohusamn baş ucuna ayna, tarak, iğne batırılmış soğan, Kur'lahza konur Anne ve çocuğun altına bıçak konur Odada sarımsak bulundurulur Kapının arkasına satır, karyolanın altına süpürge konur Aynalar kırmızı bezle kapatılır Yatağın çevresi kıl iple çevrilir Kapıya al bağlanır dikenli çalı asılır ,Odaya bir kap içinde su konur,Odada ocaklı diye aşina erkeğin gömleği bulundurulur Çocuğun başının altına ekmek ufakları konur Kırk basmasından korunmak için; yeni doğanın yüzü herkese gösterilmez İki kırklı karşılaşınca iğne değiştirirler Çocuğu kırk basmasın diye, çocuğun ilk kakalı bezi odanın eşiğine konur Adetli kadınların ve tıbıkalı kadınların lohusayı ve bebeği ziyaret etmesi istenmez Bu durumda çocuğun yüzünde yaralar çıkacağına ya da anne ve çocuğa bir musibet geleceğin inanılır

Adana ve çevresinde, anne ve çocuk yedinci, yirminci ve kırkıncı günlerde kırklama adı ile yıkanır Yıkama suyu içine altın, taş, çiçekler ve yapraklar atılır Böylece çocuğun altın gibi değerli, taş gibi enerjik, çiçekler gibi hoş kokulu olacağına inanılır Kırkıncı günü yapılan kırklama suyunda ise; kırk taş, kırk yaprak ya da kırk çeşitlilik çiçek mutlaka konulur Bir Takım çevrelerde kırklama ayrı bir şekilde uygulanmaktadır Kırkıncı gün; evde yer alan bütün tabakçanak, yatakyorgan yıkanır, lohusa ve çocuk da yıkanır, keza bir kırklama suyu yapılmaz Lohusayı daha önce ziyarete gelenler de kırkıncı günde banyo yaparlar

Çocuk, doğumdan sonradan yaşına dek çok hastalanırsa adını yükleyemedi denir ve çocuğun adı değiştirilir Ali adının çok kullanıldığı çevrelerde, bu adı taşımanın fazla baskı olduğu, bu kişinin heyecanlı ve sinirli olacağı düşünülür Kırkından sonradan birincil gezmeye çıkışa kırk uçurtma denir Çocuğun ömrü uzun olsun diye, kırkıncı günü uzakta bir yere götürülür Doğumdan sonra bir türlü gelişemeyen, cılız ve hastalıklı çocuğa aydaş çocukdenir Aydaş çocuğun tedavisinde ocaklı birinden veya çocukluğunda aydaş olup da sonradan dinç olan kişilerden yararlanılır Aydaş çocuk ihtiyar bir ağacın arasından geçirilir, üç hafta tuzlu ile tartılır Kurt ağzının iskeletinden geçirilir Ocaklı bir kimsenin koynundan geçirilir Dört yol ağzına kazan kurulur, sembolik bir aş olan aydaş aşıpişirilir Çocuk mezarlığa götürülür, orada ocaklı birinin koynundan geçirilir Mezarlığa gelenlerin beraberinde getirdiği bulgurla eve dönünce pilav pişirilir ve topluca yenilir

EVLENME

Bireyin yaşamındaki geçiş dönemlerinden biri de evlenmedir Adana ve çevresinde, görücü usulü, anlaşarak, beşik kertme, levirat (kocası ölen kadının kaymbiraderiyle evlendirilmesi), kız kaçırma ve akraba evliliklerine rastlanır Özellikle kız kaçırma ve akraba evlilikleri bölgede dikkati çekecek dek çoktur Evlenemeyen gençler, kısmetlerinin açılması için çeşitli yollara baş vururlar Bunlardan bazıları, hocalara gitgide artarak kilit açtırma, muska yazdırma, dört yol ağzında çeyiz açmadır

Kız istemeye bu arada ağzı söz yapan,ağzı lafa yakışacak kişilerle gidilir Birincil istemede kız verilmez Oysa, ikinci veya üçüncü isteksiz olarak sonradan kız verilir Kız verilince iki aile arasında ufak tatlı, ağız tatlısıyenir bu arada kıza alınacak takılar, eve alınacak eşyalar, başlık ya da anaya verilecek süt hakkı konuşulur Bir Zamanlar yedi hacetadı bahşedilen; bir çift Adana burması bilezik, yüzük, küpe, elbiseayakkabıgiyecekler, başlık parası, halıkilim, yatakyorgandan oluşan eşya, takılar ve başlık parasının oğlan tarafından verilmesi belirli kuraldı Bugün bu adla anılmasa da, yine de bunların birçok yerine getirilmektedir daha sonra eş arkadaş ve akrabaların katılımıyla eğlencenin de olduğu büyük tatlı yapılır Büyük tatlı töreni yapanlardan çoğu nişan yapmaz Lüzum büyük tatlıda gerekse nişanda atkı, atkın ya da kırkım adı bahşedilen takı ve hediye merasimi yapılır

Adana ve çevresinde, laf, nişan ve düğünde yapılan tüm masraflar oğlan evi tarafından karşılanır Kız tarafı ise, kızına çeyiz verir, isterse takı takar Kız tarafının yapacağı yatağın, yorganın ve yastıkların pamuğunu oğlan evi gönderir Düğüne gösteri okuntuyla yapılır Okuntu ağırlama edilecek kişinin ağırlığına göre; kibrit, çay bardağı, çaput, çorap, gömlek ve elbiselikten oluşur Erkek Çocuk tarafı kız tarafının da dağıtacağı okuntulukları alır ve kız evine verir Düğün yemekleri; radansa çorbası, ekşili köfte, davul aşı (etli dövme pilavı), etli kuru fasulye, pilav, patlıcan dolması veya yaprak sarmasından oluşur

Düğün, pazartesi ya da perşembe günü erkek çocuk evine sancak dikimiyle başlar Bayrağın ucuna ayna, soğan, portakal takılır Pazar günü gelinin gelmesi ve bayrağın indirilmesiyle nikah sona erer Pazartesi günü de duvak yapılır Sancak, gerdek gecesi damat veya sağdıç göre, aynaya nişan alındıktan ve aynanın kırılmasından sonradan indirilir

Köylerde yapılan bazı düğünler kesimlidir Kesimli düğüri'lerde, davulcular gelen konukları karşılar, konuğun ikramını yapar, konuğun önünde değişik figürler yaparak ondan para alır Konuklar caba, çabaadı ile anılan bu parayı düğün sahibine verilmek üzere davulculara bırakırlar Bu cins düğünlerde, düğünü yönlendiren, genelde akrabadan biri olan ve abdal ağası adı bahşedilen kişidir

Düğünün başladığı gün veya ertesi gün, kız evinden alınan çeyiz erkek çocuk evine götürülür Kız evinden çeyiz çıkarılmadan önce, çeyizde bulunanların hepsi bir bir bir kâğıda yazılarak çeyiz senedi hazırlanır Çeyiz senedi taraflar ve şahitler kadar imzalanır, muhtar göre mühürlenir daha sonra, kırmızı kurdelelerle bağlanmış yorganlar, yataklar, yastıklar, mutfak eşyaları, beyaz eşyalar görülecek şekilde üstünde bayrak asılı kamyona yerleştirilir Halılar kamyonun alt taraflarından sarkıtılır, davul zurna eşliğinde Baraj'a gidilir, çeyiz sudan geçirilir Çeyizi ***ürenler ve almaya gelenler burada oyunlar oynayıp, halaylar çekerler

Şehirdeki düğünlerde gelin hamamı geleneğine rastlanır Hamam tasları ve zılgıtlar eşliğinde, hamamda geline kına yakılır Hamama gidenlerin herkes gelini yıkar, türküler söylenir, oyunlar oynanır Hamamda konuklara kebap veya kısır, meyve ve meşrubat ikram edilir

Adana ve çevresinde kına gecesi törenleri, ekonomik ve kültürel değişime tabi olarak, eskiye oranla küçülmüştür Önceden, âşıklarla türküler söylenerek kız evine gelen kmacılara, kız evi tarafından değişik oyunlarla zorluklar çıkarılırdı Kınacı, et satırı ya da balta, telis çuvalı parçası, eskimiş süpürge ve ayna olarak da ekmek sacı ile iddiaya göre tıraşedilir, oyunlar çıkarılır, gelenlere bilmeceler sorulur, bilemeyen kınacı ağaca asılır veya cezadan kurtulmak için para verirdi Akşam dışarıya ateş yakılır, ateşin ebesi ateşe yaklaşmak isteyenlerle mücadele eder, bu arada herkes ebeyi düşürmeye çalışırdı Ateşin etrafında oyunlar oynanır, halaylar çekilir, âşıklar türküler söyler, atışmalar yapardı Gelinin yengesi ile damadın yengesi oyunlar çıkarır, tazıtavşan oyununu oynarlardı

Günümüzde köy düğünlerindeki kına gecesi törenlerinde, eksik da olsa bu geleneklere rastlıyoruz Kına gecesi, cumartesi günü ya da gecesinde yapılır Erkek Çocuk evi kızın giyeceğini, kınasını, çerezi ve mumları, kına davarıyla birlikte davul zurna eşliğinde kız evine getirir Kız evine gelirken, yolda, kız evi kadar hazır dağıtılmış oyunlarla ve zorluklarla karşılanır Kına, gelinin yengeleri veya bahtı açılmamış bir kız göre yoğrulur Köfte şekline getirilen kınalar tepsiye dizilir Üstlerine mumlar dikilir, mevsim çiçekleri serpilir Genç kızlar kına tepsisini, kına türküleri eşliğinde, başları üzerinde ortaya getirirler Tepsi başlarında, gelinin civarda oynarlar Gelin oturtulur, başına kırmızı şifon örtülür, kına türküleriyle övülür, geline öğütler verilir Gelin ne değin fazla ağlarsa, o yıl o kadar bereket olacağına inanılır Gelinin başı üzerinde kelle şekerkırılır Gençler şekeri kapışırlar Şekerden bir tutam ayrılır, gerdek gecesi bununla gelin ve damat için şerbet hazırlanır Gelin oyuna kaldırılır sonradan geline kına yakılır Gelinin avcuna kına yakılırken para konur Tepsideki kınalar, gençler kadar kısmetlerinin açılması için kapışılır Erkek Çocuk evinde de kına yapılır Buradaki kına, gece geç saatlere dek sürer Güreşler tutulur, ateşler yakılır, oyunlar oynanır, yüzük yarışı yapılır Damadın serçe parmağına kına yakılır Erkeklerden biri kadın kılığına girer, çeşitli muziplikler yapar, eğlenirler

Kınadan daha sonra kırkım töreni başlar Kırkım veya atkın adı verilen bu tören, nişanda ve kına gecesinde kız evinde, gelinin oğlan evine geldiği gün de erkek çocuk evinde yapılmaktadır Kız ile oğlan masanın başına getirilir Koluna bir yazma ya da havlu bağlanmış bir erkek atkının veya kırkımın başladığını bildiri eder Erkek Çocuk tarafının en yakmıyla atkın başlar Sonradan, kız tarafına sıra gelir Parayı atan ya da hediyeyi veren kişinin adı yüksek sesle oradaki topluluğa duyurulur Nişanda ve kınadaki kırkımda, daha ziyade mutfak eşyaları ve para verilmekte, toplanan para ile kızın çeyizinin eksikleri tamamlanmaktadır Oğlan evinde yapılan kırkımda ise, daha çok para armağanı yapılmaktadır

Düğünün son günü gelin alma veya gelin çıkarma günüdür Erkek Çocuk tarafı gelin almaya süslenmiş arabalarla ve davullarla gider Önceden gelin atla ***ürülürdü Gelinin bineceği at, çevrenin en gözde atı olurdu Atın başı kız tarafının hazırladığı şifon ve peşkirlerle süslenirdi Kızın dokuduğu nakışlı heybe atın üzerine atılırdı Gelinin ve atın başına ayna takılırdı Gelinin evinden çeyizler develere yüklenir, develer gelin alayı ile birlikte giderdi Develere takılan çanlar devenin yürüyüşünün ahengiyle çalardı8 Gelin alayı yolda bu arada, kız evi tarafının hazırladığı çeşitli oyunlar ve zorluklarla karşılaşır Tıpkı kınada olduğu gibi gelin alma gününde de erkek çocuk evi oldukça zorlanır Bahşiş almadan geçmelerine müsade verilmez Gelen erkek çocuk evi, gelin çıkıncaya değin oyunlar oynar, halaylar çekerler Kızın akrabaları, kızı öven ya da ona öğütler veren türküler söylerler Erkek kardeşler kıza kuşakbağlar Gelin ana babası ve kardeşleriyle vedalaştıktan daha sonra esas evinden uğurlamr

sırası gelmişken, oğlan evinden gelini almaya gelen yakınları, yeni evlilerin muratları olsun diye, kız evinden çiçek çalar Evlilikleri uzun ömürlü olsun diye, bakır kap çalar Kız kısmetini de beraberinde götürsün diye bir tabak bir kaşık çalar Kız gittiği eve tırnak gibi bağlansın diye tırnak çalarKız tarafı, gelinin gittiği evde kısmeti bol olsun diye, eline bir tutam ekmek verir

Gelin erkek çocuk evine gelince arabadan hemencecik inmez Arabanın üstüne bir tepsi konur ve kırkımbaşlar Önce kaympeder verir, indirmelik bono, bahçe, hayvan olabilir Ardından oğlan evinin yakınları para ya da altın verirler Gelin arabadan iner Kayınvalide ve kayınpeder çekilmekte olan halaya katılırlar Kayınvalide, gelinin başına arpa, leblebi, kuru üzüm, bozuk para atar Gelin evin eşiğine gelince eline verilen bardak veya şişe veya testiyi kırar Bu Nedenle gelinin yürek kırmayacağına,evliliğinin dağılmayacağına inanılır Yağbal sürülmüş yaprağı ya da mayalı hamuru kapıya yarım yarım, içeriye kaynananın kolunun altından girer Yanına bir kız bir erkek çocuk getirilir Bunlar, oklava ile gelinin duvağını açarlar Gelinle damat odaya girer, getirilen şerbeti yarım yarım içerler Dışarıda oyunlar devam eder

Gerdekten önce özne övme yapılır Bekâr arkadaşları damadı alır, gezdirir, eğlendirirler Sağdıçlar damadı ortaya alır, boyunu poşunu mertliğini manilerle överler Farklı Alanlara Yönlendirilmiş oyun ve şakalarla güvey giydirilir sonradan, türküler söyleyerek, manilerle eve getirilir, sırtı yumruklanarak içeriye sokulur

Gerdeğin ertesi günü duvak günüdür Bu günde duvak mevlidi okunur Çarşaf günü, çarşaf mevlidiolarak da anılır Köylerde duvak günü öğle öncesinde toplanılır Konuklara bu gün için kesilen davardan öğle yemeği ikram edilir Kasaba ve şehirlerde, öğleden daha sonra toplanılır, gelenlere bisküvilokumpasta ikramı yapılır Son zamanlarda, özellikle büyük kasaba merkezinde, duvak, düğünün üçüncü günü yapılmaktadır Duvak gününe kadınlar çağrılır, bu günde yaygın olarak mevlit okutulur Mevlidin ardındaki, kızın oğlan evi bireyleri için getirdiği bohçalar konuklara gösterilir ve sahiplerine verilir Kaynana gelinin kendisi için hazırladığı mindere oturtularak, kayınvalide bohçasından giydirilir Duvağa gelenler gelinin evini gezerler, daha önce armağan getiremeyenler, hediyelerini bugün getirirler Duvakta, gelen konuklara boncuklu tülbent verilir

Duvak gününde de değişik tavır kalıplan görülür Bunlardan bazıları: Gelinin başına duvağı örtülür Bu duvağı, bir oğlan ve bir kız çocuğu alıp, kaçırır, damattan bahşiş alır Ortaya bir yastık konur Gelin yastığın etrafında üç kere döndürülür Yönü kıbleye çevrilir, diz çöktürülür Mevlitten önce, ortada bir sehpa üzerine, tuzlu, şeker, gül suyu ve şerbet konur Mevlit bittikten daha sonra, okunmuş tuz ve şeker gelin tarafından tadılır, sonradan bu tuz ve şeker, gelinin evdeki tuzlu ve şekerinin içine eklenir Ardındangelin, bir dilek tutar ve sehpayı üç kere salavat getirerek kaldırır Bir Zamanlar, duvak günü gelin, sabahleyin erkenden kalkar, düğünde kesilen davarların paçalanyla paça çorbası pişirir, gelen konuklara bu çorbadan ikram edilirdi

Adana'da Asker Yolcu Etme
Karşılama Törenleri

Köyde gençleri askere yolcu etmek manâlı bir olaydır Askere gidecek olan delikanlı askere gitmeden on, onbeş gün önce tüm işlerden el çektirilir Delikanlı bu zaman dinlenir gezer, eğlenir Tüm tertipler son günlerinde birbirlerini evlerine gösteri ederek birbirlerine ziyafet çekerler Davetlilere çerez ikram edilir, çalıp oynanır Ailesinin maddesel durumu iyi olanlar ise davar kesip mevlit okuturlar Askere gidecek olan delikanlı askere gitmeden önce bütün akrabalarını ve yakın dostlarını ziyarete gider Ziyarete çıkmasa bile akraba ve yakın dostlar, genci yemeğe ağırlama ederler Bu yemeği veda yemeği şeklinde düzenlerler Ziyaret ettiği akrabalar askere yolcu etme esnasında muhakkak bir arz para verirler Bu paranın miktarı önemli değildir, manâlı olan verilmesidir Bu bir gelenektir Delikanlının askere gideceği yerin belli olacağı gün köydeki tüm gençler toplanarak giderler Askere gidecek genci yalnız bırakmazlar


Asker adayı yola çıkmadan bir veya iki gün önce davetlilerle birlikte türbe ziyaretine gidilir Bu ziyaretlere asker adayının ***ürülüş amacı, askerden sağ salim gelmesi için destek dilemektir Delikanlı kurban adar Bazı aileler kına törenini yönetecek kına bayraktarını çağırır, bayraktar kına yakılırken kına ve asker duası okurAskere gidecek gencin ailesinin durumu uygunsa mevlit okutur Mevlit gencin askerliğini kazasız belasız bitirmesi için okutulur

Askere gideceği gün davul zurna getirtilir, Askere gidecek delikanlının arkadaşları evin önünde oynarlar Evden ayrılırken üç el ateş edilir Genci şehre ***ürecek araba gelin arabası gibi süslenir Oğlanın koluna kırmızı kurdele bağlanır Genci çoğunlukla akşam gönderirler, otogarda herkes toplanır Genç ailesi, yakın akrabaları, dostları ve köyün gençleri tarafından davul zurna eşliğinde uğurlanır Gençler toplu halde halay çekerek genci oynatırlar Vedalaşılırken gencin cebine para veya çaput konur Delikanlının uzun vakit ailesinden uzak kalacağı için her ricası yerine getirilir Otobüse binmeden önce herkesle vedalaşır Annesiyle vedalaşırken annesi oğluna simitten bir tutam ısırttırır, simidi saklar Simit evde bir odaya asılarak delikanlı askerden gelene kadar saklanır Kısmetinin onu geri getireceğine inanılır Genç askerden döndüğünde simit suda ıslatılarak kuşlar yesin diye atılır Delikanlı eğer sözlüyse, sözlüsü ona bir şamata armağan eder Bu dantelli mendili genç kız eliyle işler Delikanlı bu mendili askerde şüphesiz kullanmaz, askerden geldikten sonra da saklar; bu gelenektir Askere gidecek gencin durumu iyi değilse köyde para toplanarak gence asker harçlığı verilir

Asker dönüşü için kurban adanmışsa kurban kesilir Kurban eti ya eve sokulmadan fakirlere dağıtılır ya da akraba ve komşular çağırılarak yemek verilir Son yıllarda askere gönderme ve asker karşılama törenleri daha da canlı bir biçimde yapılmaya başlanmıştır

VEFAT

Halk Müziği kültüründeki geçiş dönemlerinden biri de ölümdür Adana ve çevresinde ölümle ilgili gelenek ve görenekleri; ölümden sakınmak için uygulanan davranışlar, ölüm olayı çevresinde uygulananlar ve ölenin ardında kalanların uyguladıkları davranışlar almak üzere, ölüm etrafında kümelenmiş olarak bakmak mümkündür

Ölüm çevresinde uygulanan âdet ve inanmalarda, dinsel yönü ağır basan pratikler yanında, büyüsel pratiklerin de yoğun bir şekilde yer aldığı görülür Rüyaların, birtakım nesnelerin ve bazı hayvanların ölümü çağırdığı düşünülür Bu düşünceyle, ölümü uzaklaştırmak için ölümden uzak durma davranışlarında bulunulur

Bir evin bahçesinde köpeğin uluması veya baykuşun ötmesi uğursuzluk kabul edilir Rüyada konut yıkımı görülürse ,gelinlik giyilirse ,çıplak biri görülürse ,kabristan veya tabut görülürse ,çokça odun ve kazan görülürse , vefat olacağı düşünülür Ayakkabının ayaktan çıkarılırken zıt düşmesi ,ikindiden sonradan komşuya un, tuz, süt ve kazan verilmesi,iyi kabul edilmez

Bir ölüm olayının gerisinde uygulanan bazı âdetler de, diğer bir ölümün olmaması içindir Cenaze yıkanırken çoluk çocuk uyandırılır Cenaze için ısıtılan suyun kazanı ters çevrilir Küçük çocuklar cenazenin ardında kalmasın diye, cenazenin önünden geçirilir Cenazenin yıkandığı yere, içinde oklava olan bir ibrik konur Cenaze evden çıktıktan donra bir tabak içinde, bulgursoğan ve yağ rızkı da beraber gitsindiye, bir fakire verilir Cenaze evden çıkarken ardından oklava atılır Cenazenin gerisinde, konut temizlenir, süpürülür Yatağı sökülür, yıkanır, havalandırılır Evde yedi türlü baharat, üzerlik, buhur tüttürülür
Hastanın öleceğinin anlaşılmasıyla birlikte, çevresinde bulunanlar birtakım dinsel işlemleri uygulamaya başlarlar, islami usullere kadar yapılan bu işlemlerle, hastanın öte dünyaya imanlı gideceğine inanılır

Cenazenin, zorunluluklar açık havada, bekletilmesi iyi karşılanmaz Bir lahza önce gömülmesi gerekir Bu Nedenle ölenin de ruhunun kuytu edeceğine inanılır Akşam ölen gömülmez, yer mühürlendidenir Cenaze suyu içine gül, reyhan, murt dalı, portakal yaprağı, mantuvar çiçeği atılır Cenaze yıkanırken başının altına murt dallan konur Bu dalların yaprakları orada bulunanlara dağıtılır, dua okurlar Okunmuş yapraklar, çörek otuyla birlikte kefenin içine atılır Gelinin evlenirken kesilen, daha sonra sandıkta saklanan kâkülü varsa o da kefenin içine konur Kefen gül suyu ile ıslatılır, günlükyakılarak tütsülenir Kefen ölünün yıkanacağı yere dek el üzerinde ***ürülür Kefenlemeden önce cenazenin yakınları çağrılır, el öptürülür Kefenden gelişen parça, bir fakire veya çocuğu olmayan bir kadına verilir Kefenleme işlemi esnasında etrafta üzerlik tüttürülür Bir Takım çevrelerde, kefenin içine taze çiçekler konur, ölünün başı çiçeklerle örtülür
Ölü yıkama işlemi köylerde ve kasabalarda kapalı bir alanda, büyük kasaba merkezinde ise mezarlıkta yapılmaktadır Cenaze namazı da gelen cemaatla birlikte mezarlıkta kılınmaktadır Ölü toprağa konulduktan sonradan, gözü arkada kalmasın, dünyadan doyumlu gitsin diye yüzüne toprak atılır, ağzına toprak konur Ölen birey kadınsa mezarın başına kırmızı yağlık, erkekse beyaz şifon, askerse sancak bağlanır Ölen genç kızsa, mezarın üstüne çeyizinden bir bohça konur
Ölü mezara konduktan sonradan uygulanan böylece çok âdet ve inanma da bulunmaktadır Bunlarda amaç; ölünün öte dünyada gizli etmesi, günahlarından arınması, geride kalanları tedirgin etmemesi ile birlikte, kalanların acılarının hafifletilmesi ve bu duruma alışmalarının sağlanmasıdır Bunun için, ölünün gömüldüğü gün ölü evine kazmakürek yemeğidenilen yemek yemek, komşular kadar getirilir Ölü evinde yemek pişmez, yedi gün yemeği komşular getirir baş sağlığı dileğine gelenler lokum, çay, şeker, bisküvi, kolonya getirirler Gelenlere lokum ikram edilir Ölü evinde, ölünün üçüncü günü helva yapılır, yedinci günü yedi yemeğihazırlanır Ölü için verilen yemek, cenaze sahibinin ekonomik durumuna kadar, pilavhoşaf, haşlama etyufka, vurma pilavıkuru fasulye, lahmacuntatlıdan oluşmaktadır Kırkıncı ve elli ikinci günlerde de kimileri helva ya da aşure yaparak dağıtmaktadır

Ölenin arkasından giysileri, çarşafları ve çamaşırları yakınları kadar yıkanarak bir fakire verilir İhtiyacı olanların alması için ölenin ayakkabıları ve giysileri dört yol ağzına bırakılır Ölenin en yeni giysisi, gözü arkada kalmasın diye, mezarının üstüne bırakılır

Adana ve çevresinde ölenin peşinde ağıt aydınlatma geleneğine rastlanır Köylerde bu işi ağıtçı kadınlar yapar Ağıtçı bayan cenaze evinde, ölenin giysilerini odadakilere göstererek, ölenin iyiliklerini, güzelliğini, yiğitliğini anlatarak maniler söyler, etraftakileri ağlatır

neticede, Adana ve çevresi, irk kültürü bakımından epeyce varlıklı motifler taşır Bu motifler geçmişten günümüze kadar çeşitli kültürlerin de etkisiyle çeşitlenmiş, zenginleşmiştir Bölgenin son yıllarda yaşadığı hızlı toplumsal değişiklik ve gelişme geleneksel kültürdeki değişimi de başlatmıştır Kırsal kesimden kente içten gidildikçe giyim kuşamda görülen metamorfoz, geleneklerde ve göreneklerde yansımasını bulmuştur, insan yaşamının geçiş dönemlerinde uygulanan tutum kalıpları da, vakit içerisinde biçim değiştirmiş; düğünlerin süresi kısalmış, çeyizlerin türleri değişmiştir Artık, gebe bir bayan doğacak çocuğunun cinsiyetini öğrenmek istediğinde, en yakın sıhhat kuruluşuna ya da hastaneye giderek ultrason aygıtından yararlanabilmektedir Fakat, gelişen teknolojiye ve değişen yaşam koşullarına karşın millet kültüründeki gelenek ve görenekler, dün olduğu gibi bugün ve yarın da halkın yaşamında varlıklarını sürdüreceklerdir
Alıntı *
 
Üst Alt