Son Konu

Afganistan Devleti 4

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Afganistan Devleti 4 26 Nisan’da Vatan Car, Kabil’e bir tank birliği gönderirken; Abdülkadir de, Davut’un sarayını bombalamak ve taraftarlarını ortadan uyandırmak için Hava Kuvvetlerini yolladı Askeri birliklerin birçok, bunun komünist bir darbe olduğunun farkına bile varmadan destekledi 27 Nisan’da Davut Han ve ailesi, darbeciler tarafından öldürüldü Nur Muhammet Terekki, Hafızullah Belirlenmiş ile Babrak Karmal, özgür bırakıldıktan sonradan hükümet kurma çalışmalarına başladılar Yayınladıkları ilan ile izleyecekleri politikalarını açıkladılar Darbeciler, bir taraftan güven tesise çalışırken bundan başka da Mayıs 1978’de bir takım idam cezaları uyguladılar Nisan 1978’de komünistlerin iktidara gelmesi ile, Afganistan’daki Sovyet danışman sayısında büyük bir çoğalma gözlendi Bu danışmanlar, Afgan polis teşkilatında ve dar güvenlik teşkilatında birtakım düzenlemelere gittiler Muhalefette bulunanlara farklı alanlara yönlendirilmiş işkenceler uyguladılar ve toplu infazlar yaptılar Hem Şubat 1979’da ABD Büyükelçisi Adolph Dubs, önce rehin küskün ve daha sonra da öldürülmüştür Büyükelçilerinin öldürülmesi ile Amerika, Afganistan’daki Sovyet işgali karşıtı politikasında daha katı ve kararlı olmuştur İlerleyen günlerde yönetime gelen komünistler arası siyasi rekabetten ötürü çözülmeler başladı Bu durumda Sovyetler Birliği, orduda çoğunluğa sahip olan Halkçı’ları desteklemiş ve Babrak Karmal’ı yönetimden uzaklaştırmıştır Kakül taraftarları, liberaller, üniversite proföserleri, muhafazakarlar ve milliyetçiler tutuklanmıştır Bu tutuklanmaları peşine düşüp takip eden infazlar, toplu katliamlar ve İran Şah’ının devrilmesi, Afganistan’da genel huzursuzluğu daha da artırmıştır Eylül Aralık arası dönemde huzursuzluk iyice tırmandı Eylül 1979’da iktidarda yalnızca Belirlenmiş bırakıldı Nihayet 24 Aralık 1979’da muhakkak Sovyet işgali gerçekleşti Sovyet işgali ve Belirli’in bir Sovyet ajanı tarafından öldürülmesinden sonra, Babrak Karmal başbakan oldu Afgan halkı, Rus birliklerinin ülkelerine girmelerine büyük tepki gösterdi Bunun üzerine Sovyetler, Karmal’ı ve ideresini müdafaa etmek için Afganistan’a destek askeri birlikler sevketmişlerdir Bu istiladan sonra ise, her alanda Sovyet danışmanların ağırlığı hissedildi ve Afgan ordusu en ince ayrıntısına kadar hakimiyetlerine geçti 33 1979 1989 Arası Dönem Sovyet danışman ya da teknisyenlerden Orta Asya kökenlilerin çoğunluğunu Tacikler teşkil etmiştir Sovyetler, Afganistan’ı istilaları esnasında Öğretim Elemenları’nın yetersiz oluşu nedeni ile pozitif galibiyet sağlayamamışlardır Ama Sovyetler Birliği’ne eğitim amaçlı gönderilen Afganlı öğrenci sayısı kayda değer miktarda artmıştır Mesela 1980’de Taşkent’teki 600 Afganlı öğrenci varken sonra bu sayı, 5000’e yükselmiştir 1982 yılında Sovyetler Birliği’nde eğitim görebilen toplam Afganlı öğrenci sayısı, 25000’e ulaşmıştır Taşkent’te bulunan ve Özbekçe haberdar olan bir takım Afganlı öğrenciler, ülkelerindeki mücahit faaliyetleri hakkında Özbeklerle data veriyorlardı Bu durumu önlemek isteyen Sovyet yetkilileri, Afganlı ögrencileri Moskova ve Leningrad’a taşımak istemiştir Oysa Özbek lider Reşidov’ın girişimleri ile, bu durum önlenmiştir Sovyetler, Afganistan’ı işgal ederken oradaki yer altı ve yer üstü doğal kaynakları kullanmayı, Orta Doğu Petrol bölgesi ve Hint Okyanusu’nu denetleme altına alamayı hesap ettiler Oysa 10 yıl süreli işgal döneminde bu hesap gerçekleşmemiştir Bu başarısızlık, birçok sebepe dayanmakla birlikte bunlardan üç her birine özel siklet arzetmektedir Bu kayda değer sebepler: (1) Müslüman Afgan halkının olaganüstü bir direniş göstermesi, (2) Amerika’nın dünya kamuoyunda konuyu sıcak tutması ve bazı yaptırımlar uygulaması, (3) Sovyetler’in gerçekleştirdiği haksız işgalin ülke insanlarına getirdiği yükün ve insan kaybının daha sonra başlayan açıklık politikası ile Sovyet halkınca öğrenilmesi ve tasvip edilmemesi olarak belirtilebilir Sovyet işgali üstüne Afgan halkı, direnişe başladı Başlangıçta direniş bildiren Afganlılar’ın eğitimsizliği ve tatmin edici çağdaş silahlardan yoksun bulunmaları, başarılı olmalarını engelledi Buna karşılık Sovyetler’in çok üstün tabanca gücüne sahip olmaları, ülkeyi denetleme altına almalarını kolaylaştırdı Bunun üzerine, manâlı bir Afgan sığınmacı grubu Pakistan’a göçtü Peşaver vadisi, kısa zamanda Afganlı mülteciler ile doldu Sayıları milyonlara ulaşan bu ırk, kabile yapılanmalarını orada da oluşturdular Afgan kabileleri arasındaki rekabet, dini ve ırksa farklılıklara dayanan mücahit grupları, arasında birlik oluşturmayı engelledi Dost ülkeler, yaptıkları yardımlarla bu gruplaşmaları daha da özendirme ettiler Afganistan’da eğitim ve öğretime pozitif ağırlık verilmemesi, geri kalmalarına, kabile hayatını sürdürmelerine ve bir ahali haline gelmelerine engel olmuştur Ayrıca kurulan hükümetlerin, Afgan halkının %60’ını oluşturan Taştumları koruması, Türk kabilelerini (Özbek, Türkmen, Kırgız ve Hazera), Tacik ve öteki toplulukları eğitim ve diğer sosyal haklardan yoksun etmesi, bu kabilelerin karışarak bir Afgan milletini oluşturmalarını engellemiştir Afganistan’daki Sovyet zorlama ve katliamına paralel olarak Afganistan’dan Pakistan’a göç edenlerin sayısı da artmıştır 1983 yılında Peşevar vadisindeki sığınmacı sayısı, 35 milyonu bulmuştu Pakistan, buradaki mültecileri kabilelerine kadar kamplara yerleştirmiştir BM (değişik yardım organlarıyla), Dünya Sağlık Teşkilatı, Milletlerarası Çalışma Teşkilatı, Türkiye Kızılay Teşkilatı gibi birçok yardım kuruluşu, bu mültecilere farklı alanlara yönlendirilmiş yardımlar sağlamıştır Suudi Arabistan ve Kuveyt öncelikle olmak üzere bazı İslam ülkeleri de, Pakistan’a bedensel para yardımı yapmışlardır sonra bu sığınmacı kamplarına iskan edilen Afgan kabileleri, değişik “Mücahidin Grupları oluşturmuşlardır Bu mücahitlere Afgan ordusundan kaçan subayların katılması, Pakistan ve Amerika başta elde etmek üzere bazı ülkelerin de silah sağlaması üzerine, bu mücahitler, Afganistan içlerine girerek işgalci Sovyet güçlerine karşısında savaşmışlardır Lakin tüm bu gelişmelere karşın bu gruplar, bir birlik aşağıda toplanamamıştır Bu olumsuz şart, hem Sovyetler’e karşı başarıyı keza de siyasi birliği engellemiştir Ne varki farklı alanlara yönlendirilmiş ülkeler, bu grupları, etkisi bu gün zeka görülebileceği gibi kendi çıkarları doğrultusunda desteklemişlerdir Ama Afgan halkı ve mücahit grupların olağan üstü gayret ve kahramanlıkları ile Sovyetlere emperyalizmine büyük bedensel ve manevi zararlar verdirilmiştir Amerika, Sovyetler’in Afganistan’ı işgal etmesine büyük bir tepki gösterdi Amerika’nın bu tepkisini öteki NATO üyesi ülkeler de destekledi Yukarıda da değinildiği gibi Amerika’nın Sovyet işgaline karşı olmasındaki en kayda değer nedenlerden biri, 1979 Şubat’ında büyükelçilerinin öldürülmesiydi Amerikan yönetimi, büyük kamuoyu baskısıyla kukla Karmal yönetimini tanımamış ve Senato onayına sunduğu SALT II anlaşmasını geri çekmiştir Kongre desteğini de alan Amerikan yönetimi, Afgan halkına kendisini yönetme hakkı dahil her türlü yardımı yapmayı resmi politika olarak bildiri etti Oysa konuyla ilgili belirlenmiş bir çözümün sorumluluğunu ise, BM’e havale etmiştir Bu koşul da sorunun sürünceme de kalmasına niçin olmuştur Keza diğer NATO ülkeleri de Afganlı mülteci ve mücahitlere, para ve askeri malzeme yardımı yapmışlardır Kendi çıkarları doğrultusunda Çin’de, Amerika yanına yer almış ve mücahitlere yardım yapmıştır Böylece Sovyetler Birliği, milletlerarası alanda yalnız kalmıştır Buna karşın hiç bir hukuka dayanmayan haksız ve kanlı Afganistan’daki Sovyet işgali, on sene kadar sürmüştür Kızıl ordu Afganistan’a girdiği süre Sovyetler, Afgan ordusundan ve Afgan hükümetinden bekledikleri ilgiyi bulamamışlardır Kendilerine sadece Rusya’da eğitim görebilen subaylar muavin olmuşlardır Umduklarının tam tersine ordunun önemli bir kısmı, Sovyetlerle işbirliği yapmayı ve kendi halkını öldürmeyi reddetmiştir Sonuçta 100 bin karakter Afgan ordusundan 70 bini silahlarıyla birlikte mücahitler tarafına geçmişlerdir Sovyetler, bu başarısızlıklarının yanısıra Afganistan’ın sarp arazisi karşı da çaresiz kalmışlardır Tüm bu başarısızlıkları Kızıl orduyu kontrolden çıkarmış ve Afgan halkına karşı az kalsın bir soykırım başlatmışlardır BM İnsan Hakları Komisyonu’nun 20 Kasım 1985 tarihinde yayınladığı rapora göre, OcakEylül 1985 arasında Sovyet ordusu, 32755 kişiyi öldürmüştür Sovyetler’in masum halka saldırılarını öğrenen mücahitler, karşısında saldırılarını sıklaştırmış ve manâlı kayıplar verdirmişlerdir 19791984 yılları aralarında Sovyet ordusu 8 bini ölü edinmek üzere 25 bin kayıp vermiştir Aynıdönemde Sovyet fiziksel kaybı da 12 milyar doları bulmuştur Sovyet ordusu bu kanlı işgaliyle 1987’e kadar ayrıca kendisini keza de Afgan halkını çok yıpratmıştır Bu tarihten sonra Sovyetler’in politikalarında bazı şansın dönmesi görülmüş ve Sovyet hükümeti içeriden ve dışarıdan gelen baskılar karşı Afganistan’dan çekilme yolları aramaya başlamıştır Sovyet ordusu, Brejnev devrinde Afganistan’a girmişti Bu haksız ve kanlı işgali sona erdiren Mihail Gorbaçev olacaktır Gorbaçev, Afganistan’dan çekilmek için önce uygun zemin ve zaman aramaya başladı Bunun birincil adımını da, 1979’da iş başına getirilen Karmal’ı Afganistan Demokratik Halk Partisi ve hükümet başkanlıklarından alarak attı Yerine Dr Muhammed Necibullah’ı getirdiler Necibullah’a bir “Ulusal Anlaşma Komisyonu kurdurdular Bu kurul üyeliklerine kabile reislerini getirerek hükümete karşı muhalefeti durdurmak istiyorlardı Oysa kabile temsilcilerine istediklerini yaptıramayınca hükümet değişikliğinden beklediklerini bulamadılar sırası gelmişken Gorbaçev, Afganistan sorunundan fazla kendi ülkesinde olanlardan endişeliydi Gorbaçev, 1987 yılında uygulamaya koyduğu Perestroyka ve Glastnost ile tarafsızlık ve kalkınma getirdi Uygulanan bu politika ile de Rusya’nın senelerdir mazlum milletleri nasıl sömürdüğü ortaya çıktı Sovyetler, Afganistan’dan çekilme konusunda Amerika ile başlattıkları gizli görüşmeleri hız yapmak zorunda kaldılar Gorbaçev, 22 Şubat 1988 günü İsviçre’nin Cenevre şehrinde başlayacak görüşmelerden önce 8 Şubat 1988’de bir açıklama yaparak, 15 Mart’a dek anlaşma sağlanırsa 9 ayda Afganistan’dan çekileceğini ilan etti Sovyetler ve Amerika arasında yapılan anlaşma, 14 Nisan 1988 tarihinde Cenevre’de imzalandı 15 Mayıs 1988’de yürürlüğe giren bu anlaşmayla Sovyetler’in Afganistan’dan nasıl çekileceği açık bir şekilde belirtilmemiş olmasına karşın taraflar arasında yapılan kuytu bir protokolle Sovyetler, 120 bin kişilik ordusunu 15 Mayıs 1988 ile 15 Şubat 1989 arasında Afganistan’dan çekmiştir neticede on sene süren işgali esnasında Sovyetler’in yaptığı acımasızlık ve katliamlar cezasız kalmıştır Bütün Müslüman ülkelerde olduğu gibi dünya kamuoyu da Afganistan’daki haksızlıklar aleyhinde duyarsız kalmıştır 34 1979 Sonrası Dönem Afganistan’da iç savaşın çıkış sebeplerinin başında Afgan mücahit gruplarının kabile yapısından kendilerini kurtaramamaları kazanç Bu şart Sovyet ordusunun çekilmesinden sonra da devam etmiş, ülkede birlik ve beraberlik sağlanamamıştır Mücahit gruplar kabilelere dayanmalarının yanısıra “Ilımlılar ve “Radikaller almak üzere ikiye ayrılmışlardır Ayrıca Afganistan’da yaşamış 6 milyon dolayındaki Türk’te “Müslümanlar Birliği adlı ayrı bir grup oluşturmuştur Türk mücahit grubunun başına geçen Azad Beg, Peşevar vadisine göç eden ve Afganistan’da kalan Türkleri bir araya toplamıştır Ancak bu Türk mücahit grubu, Türkiye veya uluslararası kuruluşların sağladığı yardımlardan faydalandırılmamıştır Bunun üzerine Türkiye, Pakistan’da yaşamış Afganlı mültecilerden 5 bin şahsiyet bir Türk grubu Türkiye’ye getirmiş ve diğerlerine de özel destek yapmıştır Sovyetler’in Afganistan’dan geri çekilmelerinden sonradan Azad Beg, Afgan Türklerinin liderliğini, bir zamanlar Afganistan ordusunda da görev yapmış olan GeneraL Raşit Dostum’a bırakmıştır Afganistan Türkleri arasında Türkiye Türkleri için Atatürk yarı bir görev yüklenen GeneraL Dostum, Türk mücahit gruplarını kısa sürede düzenli orduya çevirmiş ve haklarını korumaya çalışmıştır Sovyetler ve Amerikalıların anlaşması üstüne Afgan mücahit gruplarından yedisi, Kasım 1987’de bir ittifak kurmuşlar ve Afganistan’daki Necibullah hükümetini tanımadıklarını duyurmuşlardır Ayrıca bu mücahit grupları aralarında varılan mutabakat gereği; kurulacak yeni Afgan hükümetinde her bir mücahit grup lideri üçer aylık dönemler için başbakanlık görevi üstlenecekti Ancak bu karar; Amerika, Sovyetler Birliği ve Pakistan göre desteklenmedi Artık Afganistan için gelecek günlerde, mücahit gruplar arası iktidar mücadelelerinin sürdüğü kardeş kavgası felaketi yaşanacaktı Afganistan’dan çekilmeden önce Sovyetler, yönetime kukla Necibullah’ı getirmişler ve daha sonrada bütün güçleri ile desteklemişlerdir Necibullah kuvvetleri ile mücahit grupları arasındaki çarpışmalarda, her iki taraf ve sivil halk müziği büyük kayıplar vermiştir Kanlı çarpışmalardan sonradan silah ve askeri eksilen Necibullah, ailesi ile birlikte Kabil’deki BM binasına sığınmıştır Bu Nedenle Afganistan, mücahit grupların eline geçmiştir Mücahidlerin kurdukları hükümette başbakanlık görevine Rabbani gelmiş ve yıllardır harap ve bitap düşmüş ülkedeki yaraları sarmaya çalışmıştır Ama kısa bir zaman daha sonra ise, yeni hükümete aleyhinde muhalefet büyümüştür Ardından da bölgedeki Amerikan ve Pakistan çıkarlarını gözetmek nedeniyle organize edilen Taliban örgütü, mevcut hükümeti tanımayarak ülkeyi silah zoruyla ele geçirmiştir Taliban birlikleri ile hükümet yanında bulunan Ahmet Şah Mesut ve GeneraL Dostum birlikleri arasında fazla çetin ve kanlı muharabeler olmuştur Savaşan taraflar ve sivil ahali, çok büyük kayıplar vermiştir 4 Netice 1900 öncesi haritaların incelenmesi ile Afganistan Devleti’nin bulunduğu bölgede daha önce böyle bir devletin olmadığı anlaşılacaktır Bu bölgede, ya eski adıyla; Tatarya, İskitler, Horosan, Cenubi (Güney) Türkistan gibi veya yönetim kurmuş hükümdar veya sülale adıyla; Hunlar, Oğuzlar, Gazneliler, Selçuklular, Babürlüler ve mahalli hanlıklar gibi isimlere rastlanacaktır Tarihte Afgan diye bir halk müziği olmamıştır Takriben bir asır önce İngilizler, böyle bir sözcük yerleştirmiştir Alan halkı hayvancılıkla uğraştığından, hayvanlarına çayır bulabilmek için kışın Penjap vadisine göçer, ilkbaharda da geri dönerdi Türkler bu halka, hareket eden ya da göçebe manasına gelen “Avghan derlerdi Bu insanlar ise kendisini, “Pushtu Pushtan olarak anardı Rusların Türkistan’ı, İngilizler’in de Hindistan’ı işgal etmeleri, hudut komşuluklarını gündeme getirdi Bunun üzerine yaptıkları hesaplar ve aralarında yürüttükleri bakımlı görüşmelerle, bir ara devlet oluşturmaya karar verdiler Bu Nedenle 19 asırda bir Afganistan Devleti doğdu Ancak Güney Türkistan’ı da kapsayacak bu devletin yönetiminde bölge halkı veya Türklerin bulunması, İngiliz ve Rus çıkarlarına uygun değildi Bu Nedenle İngilizler, Penjab Sihlerini teşvik ederek ve silahlandırarak, William Cambell adlı bir İngiliz subayın sevk ve idaresinde bölgeyi işgal etmelerini sağladılar sonra Müslüman olduğu ve GeneraL ünvanı aldığı görünümü bahşedilen Cambell, GeneraL Muhammed olarak beş şahın Genelkurmay Başkanlığı görevini yürütmüştür (Dikte Şir Ali’den Dikte Abdurrahman’a değin) Takriben bir asır önce akım eden bu hadise, Taliban olayında da tekrarlanacaktır Taliban grubu, Pakistan’ın Peşaver şehrinde organize edildikten sonradan Afganistan’a sokularak yönetime geçirilmiştir Bu sefer, yerli Avghan kabileri silahları ile birlikte onlara katılmıştır Sözlük anlamı öğrenci olan Taliban, Peşaver’deki medreselerde din dersleri alan gençlerin kurduğu bir örgüttür Bu çocukların, fazla üstün savaş tecrübesine sahip mücahitler karşısında galibiyet kazanması akıl ve mantıkla açıklanabilecek bir şey değildir Talibanla savaşan yerli halkın çoğunluğunu; Türkler, Tacikler ve Pushtan olmayan Turanlılar oluşturmaktadır Ayrıca Taliban kuvvetleri arasınada çoğu gayrimüslümün de bulunduğu alınan esirlerden anlaşılmıştır Bilhassa iç savaş ve kardeş kavgası dramının yaşandığı dönemde Afganistan’da yaşayan halkların kaderine etki edebilecek ve yaşadıkları derin ızdırapları azaltabilecek rolü, yalnızca Türkiye üstlenebilirdi Çünkü; bölgedeki Türk soydaşlarının varlığı kadar öteki mücahit grupların güvenine sahip yegane ülke Türkiye idi Ne varki gerek Türkiye’nin faal aracılık girişimlerinin olmaması ve karşısında taraftan da böyle bir talebin gelmemesi, bu fırsatın kaçırılmasına neden olmuştur Yeni Afganistan Devletinin yapılanması, Saray’ın da belirtiği gibi, “Afgan, Türk ve Tacik bölgelerinden oluşacak bir federasyon ile Afganca, Türkçe ve Tacikce’nin resmi diller kabül edilmesi şeklinde olması en mantıklı görülmektedir Fakat bu şekilde ülkede daimi bir barışma ve refah tesis edilebilecektir alıntı​  
 
Üst Alt