nicebayan
Yeni Üye
Ağaç sevgisi ile ilgili kısa hikaye
Ağlatan Ağaç
Facia İnan; “Çankaya köşkünden meclis binasına sırası gelmişken o günün Ankara ’sında bir tek iğde ağacı vardı, diye yazıyor Atatürk, onun önünden geçerken selamlama verirmiş Neden böyle yaptığı sorulunca: ‘O, yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi en az öbür neferler dek bunun da selama hakkı var ’ Bir gün diğer taraftan bakıyor, ağaç kesilmiş Yolu genişletmek için kesmişler ‘Yahu ’, diyor, ‘bana sorsaydınız o ağacı kurtaracak yol bulurdum Sonradan dayanamıyor, arabaya biniyor, sürücüyle arkadaşının önünde, hüngür hüngür ağlıyor
Sevgili Orman
bir varmis bir yokmuş gökyüzü toprak iken yeryüzü yaprak iken kafdağının üzerinde yıldızların ortasında bir orman varmış Bu ormanın adı sevgi ormanıymış bu ormanda bir tane muhabbet çınarı varmış Dalları yedi kat göğe kökleri yedi kat yere uzanırmış sözde
Bir fırtına kopsa şiddetli bir yağmur yağsa bütün ağaçlarının dallarını altına alırmış onları soğukta dondurmaz, sıcakta yandırmazmış Gerçekten öteki ağaçlarda yardımlaşma konusunda ondan geri kalmazlarmış Dostluk söğüdü zorda kalanların yardımına koşar vefa meşesi her türlü zorluğa karşısında göğüs gerermiş
Tüm bu hoş ağaçların arasında birde kardeşlik pınarı varmış Yazın soğuk kışın ılık akarmış Gece gündüz ihtiyaçlarını karşılarmış bütün ağaçların Sevgi ormanında neşe güneş ışıkları dek fazla mutluluk hava dek bolmuş sanki tümü aynı ailenin ferdi bir ağacın derdi tüm ağaçların derdiymiş Birisinin dalımı kırıldı diğer birini kurtmu kemiriyor hemencecik herkes seferber olurmuş kardeşlik pınarının suyuyla bere iyice temizlenir vfa meşesi ve arkadaşlık söğüdünün öz sularından merhem yapılır muhabbet çınarının yapraklarıyla sarılırmış Bir haftaya kalmaş iyileşirmiş yara yalnız bu ormanda bir küsküs ağacı varmış Yaprakları minicik dikenleri kocamanmış oda değişik ağaçları severmiş ama ne sevme Uzun dikenli dallarıyla diğer ağaçların gödelerine sarılırmış Onlar canlarının acıdığını söyleyince siz beni sevmiyorsunuz buralardan gideyimde ayrıca siz kurtulun hem de ben kurtulayım diye kızarmış Bir gün dediğini yapmış almış başını gitmiş kayaların taşların olduğu bir yere Küsküs ağacının yaptığı aynı şeyi taşlar ve kayalar ona yapmışlar seni çok seviyoruz diye kolunu gövdesini sıkıştırmışlar Yılların hıncını çıkarırcasına rüzgarda esmeye şimşekler nefesini kesmeye başlamış Küküs ağacı gün geçtikçe sasarıp soluyormuş bu arada fırsattan istifade küçücük bir kurt içine gimiş Özünü yemeye başlamış Küsküs ağacı bir sağına bir soluna bakmış çaresizce ne vefa meşesini ne dostluk söğüdünü nede kardeşlik pınarını görmüş Günleri inleye inleye içini yiyip tüketen kurtun sesini dinleye dinleye geçip durmuş Tüm bunlara karşın geri dönmeyi bir türlü kendine yediremiyormuş Muhabbet çınarı onun haline acıyıp dallarıyla gelmiş yapraklarıyla el etmiş Lakin küsküs ağacı inadım inat kel murat deyip geri dönmemiş Gökten 3 tane mavi kuş gelmiş biri sevgi ormanına biri kardeşlik pınarına biride bu masalı okuyanların penceresine konmuş *
Ağlatan Ağaç
Facia İnan; “Çankaya köşkünden meclis binasına sırası gelmişken o günün Ankara ’sında bir tek iğde ağacı vardı, diye yazıyor Atatürk, onun önünden geçerken selamlama verirmiş Neden böyle yaptığı sorulunca: ‘O, yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi en az öbür neferler dek bunun da selama hakkı var ’ Bir gün diğer taraftan bakıyor, ağaç kesilmiş Yolu genişletmek için kesmişler ‘Yahu ’, diyor, ‘bana sorsaydınız o ağacı kurtaracak yol bulurdum Sonradan dayanamıyor, arabaya biniyor, sürücüyle arkadaşının önünde, hüngür hüngür ağlıyor
Sevgili Orman
bir varmis bir yokmuş gökyüzü toprak iken yeryüzü yaprak iken kafdağının üzerinde yıldızların ortasında bir orman varmış Bu ormanın adı sevgi ormanıymış bu ormanda bir tane muhabbet çınarı varmış Dalları yedi kat göğe kökleri yedi kat yere uzanırmış sözde
Bir fırtına kopsa şiddetli bir yağmur yağsa bütün ağaçlarının dallarını altına alırmış onları soğukta dondurmaz, sıcakta yandırmazmış Gerçekten öteki ağaçlarda yardımlaşma konusunda ondan geri kalmazlarmış Dostluk söğüdü zorda kalanların yardımına koşar vefa meşesi her türlü zorluğa karşısında göğüs gerermiş
Tüm bu hoş ağaçların arasında birde kardeşlik pınarı varmış Yazın soğuk kışın ılık akarmış Gece gündüz ihtiyaçlarını karşılarmış bütün ağaçların Sevgi ormanında neşe güneş ışıkları dek fazla mutluluk hava dek bolmuş sanki tümü aynı ailenin ferdi bir ağacın derdi tüm ağaçların derdiymiş Birisinin dalımı kırıldı diğer birini kurtmu kemiriyor hemencecik herkes seferber olurmuş kardeşlik pınarının suyuyla bere iyice temizlenir vfa meşesi ve arkadaşlık söğüdünün öz sularından merhem yapılır muhabbet çınarının yapraklarıyla sarılırmış Bir haftaya kalmaş iyileşirmiş yara yalnız bu ormanda bir küsküs ağacı varmış Yaprakları minicik dikenleri kocamanmış oda değişik ağaçları severmiş ama ne sevme Uzun dikenli dallarıyla diğer ağaçların gödelerine sarılırmış Onlar canlarının acıdığını söyleyince siz beni sevmiyorsunuz buralardan gideyimde ayrıca siz kurtulun hem de ben kurtulayım diye kızarmış Bir gün dediğini yapmış almış başını gitmiş kayaların taşların olduğu bir yere Küsküs ağacının yaptığı aynı şeyi taşlar ve kayalar ona yapmışlar seni çok seviyoruz diye kolunu gövdesini sıkıştırmışlar Yılların hıncını çıkarırcasına rüzgarda esmeye şimşekler nefesini kesmeye başlamış Küküs ağacı gün geçtikçe sasarıp soluyormuş bu arada fırsattan istifade küçücük bir kurt içine gimiş Özünü yemeye başlamış Küsküs ağacı bir sağına bir soluna bakmış çaresizce ne vefa meşesini ne dostluk söğüdünü nede kardeşlik pınarını görmüş Günleri inleye inleye içini yiyip tüketen kurtun sesini dinleye dinleye geçip durmuş Tüm bunlara karşın geri dönmeyi bir türlü kendine yediremiyormuş Muhabbet çınarı onun haline acıyıp dallarıyla gelmiş yapraklarıyla el etmiş Lakin küsküs ağacı inadım inat kel murat deyip geri dönmemiş Gökten 3 tane mavi kuş gelmiş biri sevgi ormanına biri kardeşlik pınarına biride bu masalı okuyanların penceresine konmuş *