Son Konu

Ahde vefa

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ahde vefa belki de Kur’anı Kerim’in ve Resulullah’ın üzerinde en çok durduğu konulardan biridir Acaba vefa nedir? Bir arkadaşımıza verdiğimiz bir sözde durmak yada onu tutmak mı? Yoksa kendimize, ailemize ve içinde yaşadığımız topluma karşı sosyal ödevlerimizi yerine getirmek mi?



Ahde vefa: Söz vermek verdiği sözde durmak, yaptığı her işte sadık kalmaktır Özünde ve sözünde bir olmaktır İnsanoğlunu insan yapan en önemli karakter belki ahde vefadır

Unuttuğumuz ya da unutturulduğumuz bir güzel haslettir vefa… Günümüzde çok az rastladığımız bir özellik vefa… Toplumu toplum, cemaati cemaat ve hatta insanı insan yapan bir güzelliktir vefa…

Ahde vefa belki de Kur’anı Kerim’in ve Resulullah’ın üzerinde en çok durduğu konulardan biridir Acaba vefa nedir? Bir arkadaşımıza verdiğimiz bir sözde durmak yada onu tutmak mı? Yoksa kendimize, ailemize ve içinde yaşadığımız topluma karşı sosyal ödevlerimizi yerine getirmek mi?

Elbette, bunların hepsi ahde vefa dediğimiz o hasletin tarifi içindedir; ancak gerçek ahde vefa nedir?

İnsanoğlunun en eski ve hatta yaratılışından da önce verdiği bir söz, bir ahit, bir misak vardı: “Evet sen bizim rabbimizsin Bizler rab olarak seni biliriz, sana iman ederek ve ancak sana kulluk ederiz…

Evet, insan, ilk ahdini ve ilk andını böyle ikrar etmişti rabbine Bütün peygamberler ümmetlerine verdikleri bu sözü hatırlatmış, onlara gerçek, doğru ve sağlam yolun ne olduğu göstermişti Kimisi iman etmiş kimisi de etmemişti…

Ve zaman geldi, gün gelid, insanlar bu sözünü hatırlamaz yada hatırlamak istemez oldu Allah (cc) verilen bu sözü son bir kez daha hatırlattı ilahi vahyiyle:

“Kıyamet günüde, biz bunlardan habersizdik demeyesiniz diye rabbin âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı Onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin rabbiniz değil miyim? (Onlar da) Evet buna şahid olduk (sen bizim rabbimizsin), dediler A‘râf 7172

Vefa bir uğurda her şeye katlanmak, onun meşakkatlerini sineye çekmek, Hasanı Basrî’nin tabiriyle acıyı yudum yudum hazmetmektir bazen de… Niceleri vardır ki o vefa sayesinde amaçalarına ulaşmış, isimlerini tarihin altın sayfalarına yazdırmışlardır

Vefaya bir de Akabe tepelerinden baksak! Elestü birabbiküm’den sonraki en büyük misakı görürüz belki de? Söyle söz vermişlerdi Yesrib halkı mükerrem Nebî’ye:
Ubâde b esSâmit anlatır: Akabe biatında bulunanlar Resulullah’a (sav) şu şekilde biat etmişlerdi:

Refahta olduğu kadar sıkıntıda, sevinçte olduğu kadar üzüntüde de onu (sav) destekleyecek ve her konuda emirlerine itaat edeceğimize, Resûlullah'ı kendi nefislerimizden aziz tutup, durum ne olursa olsun ona muhalefet etmeyeceğimize, Allah yolunda hiç bir kınayıcının kınamasından korkmayacağımıza, Allah'a asla şirk koşmayacağımıza, hırsızlık ve zina yapmayacağımıza, çocuklarımızı öldürmeyeceğimize, kendiliğimizden uyduracağımız yalan ve dolanlarla hiç kimseye iftirada bulunmayacağımıza, hiç bir hayırlı işte Resûlullah'a muhalefet etmeyeceğimize dair bey'at ettik

Böylelikle onlar Yesrib’in ilk müslümanları oldular ve tabi ahirette de ilk safta olacaklar Doğal olarak bu mükafat, sözünde durmanın, ahde vefa göstermenin, Resûlullah’a ve onun getirdiği dine sımsıkı bağlanmanın semeresiydi…

Resûlullah (sav) insanlığın en büyük vefa timsali idi Peygamberimiz (sav) verdiği sözde duran, yaptığı antlaşmaya bağlı kalan en büyük insandı O, bu hususta dostunu da, düşmanını da ayırt etmemişti Dostuna verdiği bir sözde durup, onu yerine getirdiği gibi, düşmanıyla yaptığı antlaşmaya da sadık kalmış, her ne pahasına olursa olsun bunda bir aykırılık göstermemiştir

Vefa, sevgi ve muhabbette devamlılık demektir Vefa, ihtiyaç içinde olana yardım etmektir Müslüman vefakâr olur Vefa, dostlukta, bağlılıkta sebat etmektir Vefa kimi zaman da hakkına geçtiğin birine, “Arkadaşım bana hakkını helal et diyebilme erdemini gösterebilmektir İmam Azam’ın babası misali, ısırılmış elmanın sahibini aramaktır
Vefa kimi zaman Mevlâna’nın çağrısıdır:

Gel, Yine Gel! Ne olursan ol, Yine Gel!

Evet, vefa kimi zaman da dostun, gerçek dostun çağrısına icabet edebilmektir Olur, beşerdir şaşar; düz yolda taşa takılır düşer; onun huzurunda verilmiş bir söz bozulabilir, ama asla geri dönüşü yok değildir

Hadi o zaman vefamızı tazelemeye, “Ya rabbi ben pişmanım, bütün yapmış olduğum günahlar, keşke yapmasaydım İnşallah bir daha yapmayacağım Ben kabul ettim… sözlerini terennüm etmeye…
 
Üst Alt