Son Konu

Ahmet Arifin Şiirleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ahmet Arif Şiirleri



BU ZİNDAN, BU KIRGIN, BU CAN PAZARI

Gorduler
Yedi cihan,
İn, cin Kaf dağının ardındakiler,
Kıtlık da kıran da olsa
Gorduler analar neler doğurur
Aman aman hey

Dunyalar vardır elvan,
Bir su damlasında, bir kıl ucunda,
Meyvalar vardır, meyvalar,
Ağacı, omcası yok,
Sana vurgun, sana dost
Beride Kabil'in murdar baltası
Ve kan değirmenleri,
Kader kahpesi
Beride borazancıları o puşt olumun,
Hazır ırzını vermeğe
Yiğitler vuruldukca
Timsah kısmı cunku yavrusunu yer
Akarsu duruldukca
Cadı, yalan hamurunu dağ dağ yoğurur
Aman aman hey

Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı,
Macera değil
Yaşamak, sade yaşamak
Yosun, solucan harcıdır
Oyle acar ki murat
Susuz, guneşsiz de kalsa, koparılsa da
Şavkı, bulut gullerinden daha bir suna,
Daha bir burcu burcudur

Bu zindan, bu kırgın, bu can pazarı
Macera değil
Sardığım toprağımın altın sabrıdır
O sert, erkek huznudur lahza başında
Cıgara değil
Ve sevgilim uykusunda bağrır
Aman aman hey

Meltemin bir tadı, ustura ağzı
Biri, kız memesi, tılsım,
Yağmurun bir damlası suzulmuş kufur,
Bir damlası, aşk
Senin uykuların hayın,
Duşlerin kardeş
Duyar mısın, anlayıp sızlar mısın ki?
Gece, samanyollarında ruzgar cıkıncaya dek,
Mısralarım kardeş kardeş cağırır
Aman Aman hey

Serabın bir sonu vardır,
Ufkun, sıradağın sonu
Ucarın, kacarın bir sonu vardır
Senin sonun yok
Mandaların, kavakların pazarı olur,
Senin pazarın olamaz
Sensiz nar catlamaz, bebek gııı demez
Beni boyle şair, ane etmez,
Kızımın catal goğsu
Senin yuzun suyu hurmetinedir
Buğdalara, cevizlere yuruyen
Kara toprağın ak sudu

Bir bilsen kimlere tasa, kedersin,
Anlar mısın, şaşırıp ağlar mısın ki?
Bir bilsen kardeşlerim ne can cocuklar
Ve bilsen nasıl vurur beni bu duvar
Akşam akşam, kara sevdam ağarır
Aman, aman hey


UY HAVAR

Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku cığları
Ve irin selleri, ac yırtıcılar,
Suyu zehir bıcaklar ortasındasın
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay!
Pusatsız, duldasız, uryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın
Oy sevmişim ben seni

Uskudardan bu yan lo kimin yurdu!
He canım
Cicekdağı kıtlık, kıran,
Gul acmaz, cağla dokmez
Vurur alnım şakına
Vurur cakmaktaşı kayalarıyla
Kufrunu, Medetsiz, Munzur
Şahmurat Suyu kan akar
Ve ben şairim

Namus işcisiyim yani
Yurek işcisi
Korkusuz, pazarlıksız, kul elenmemiş,
Ne salkım bir bakış
Resmin cekeyim,
Ne kınsız bir ruzgar
Mısra dokeyim
Oy sevmişem ben seni

Ve sen daha demincek,
Yıllar da gecse demincek,
Bıckılanmış dal gibi ayrı duştuğum,
Omrumun sebebi, ustam, sevgilim,
Yaran derine gitmiş,
Fitil tutmaz, bilirim
Ama hesap dağlarladır,
Umut, dağlarla

Duşun, uzay cağında bir ayağımız,
Ham carık, kıl corapta olsa da biri
Duşun, olasılık, atom fiziği
Ve bizi biz eden amansız sevda,
Atıp bir kıyıya iki zamın
Yarının cocukları, gulleri icin
Herbirinin ayvatuyu, cilleri icin,
Koymuş postasını,
Gormuş restini
He canım,
Sen getir ustunu

Uy havar!
Muhammed, İsa aşkına,
Yattığın ranza aşkına,
Deeey, dağları un eder Ferhadın gurzu!
Benim de boş yanım hancer yalımı
Ve zulamda kanter icinde, asi,
He desem, koparacak dizginlerini
Yeeren gul kardeşi bir arzu
Oy sevmişem ben seni


VAY KURBAN

Dağlarının, dağlarının ardı,
Nazlıdır
Ucurum kıyısında incecik bir yol
Gider dolana dolana,
Bir hastan vardır, umutsuz,
Belki Ayşe, belki Elif
Endamı kuytuda başak,
Memesinin, memesinin altında,
Bir sancı,
Bir hayın bıcak

Olum bu,
Fukara olumu
Geldim, geliyorum demez
Ya bir kuşluk vakti, ya akşamustu,
Ya da seher, mahmurlukta,
Bakarsın, olmuş olacak
Bir hastan vardır umutsuz,
Hayreti uykularda,
Hayreti soğuk sularda
Gayrı, iki korku ciceğidir gozleri,
İki mavi, kocaman korku ciceği,
Acar, derin kuyularda

Dağlarının, dağlarının ardı korkunctur
Hic akıl edip de duşunen var mı?
Gun kimin hesabına tutar akşamı,
Rahmetinden kim demlenir bulutun,
Hayırlı evlat makina
Nasıl canavar kesilir
Kurdun, karıncanın rızkını veren
Toprak nasıl ayartılır,
Yuz vermez topal okuze,
Ve almaz koynuna kara sabanı

Sepetcioğlu'm bir komur işcişidir,
Mavzer değil, kurek tutar Urfalı Nazif
Mal, haracmezattır,
Can, pazarpazar
Kırmızı, ak ve esmer,
Yumuşak ve sert buğdayları
Yaratan ellerin sahibidir bu,
Kor boğaz, nafaka uğruna,
Haldan duşmuş, tebdil gezer

Dağlarının, dağlarının ardı,
Nasıl anlatsam
Ağacsız, kuşsuz, golgesiz
Cırılcıplak,
Vay kurban
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda
Yiğitlik, sen cehennem olsan da bile
Fedayı kabul etmektir,
Cennet yapabilmek icin seni,
Yoksul ve namuslu halka
Bu'dur ol hikayet,
Ol kara sevda

Seni sevmek,
Felsefedir, kusursuz
İmandır, korkunc sabırlı
İpin, kurşunun rağmına,
Yurur, pervasız ve guzel
Sıradağları devirir,
Akan suları cevirir,
Alır yetimin hakkını,
Buyurur, kitabınca

Gun ola, devran done, umut yetişe,
Dağlarının, dağlarının ardında,
Değil oyle yoksulluklar, hasretler,
Bir tek başak bile dargın kalmayacaktır,
Bir tek zeytin dalı bile yalnız
Sıkıysa yağmasın yağmur,
Sıkıysa uykudan uyanmasın dağ
bu yurek, ne gune vurur
Kacar damarlarından karanlık,
Kacar, bir daha donemez,
Sunar koynunda yatandan,
Hem de mutlulukla sunar
Beynimizin ışığında yeraltı

Her mevsim daha genc, daha verimli,
Sunar, pırılpırıl, sebil,
Omrunun en guzel aşk hasadını,
Elimizin hunerinde yeryuzu
Dolu sofra, gulen anne, gulen cocuklar,
Bir'e on, bir'e yuz'le akşama gebe
Şafakla doğan işgucu
Yalanım yok, sozum erkek sozudur,
Ol kitapta boylece yazılıdır,
Ol sevda, boyledir cunku



Otuzuc Kurşun

Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın cığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mulkudur
Doruklarda buzulların salkımı
Firari guvercinler su başlarında
Ve karaca surusu,
Keklik takımı

Yiğitlik inkar gelinmez
Tek'e tek doğuşte yenilmediler
Bin yıllardan bu yan, bura uşağı
Gel haberi nerden verek
Turna surusu değil bu
Gokte yıldız burcu değil
Otuzuc kurşunlu yurek
Otuzuc kan pınarı
Akmaz,
Gol olmuş bu dağda

Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı
Sırtı alacakır
Karnı sutbeyaz
Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı
Yureği ağzında oyle zavallı
Tovbeye getirir insanı
Tenhaydı, tenhaydı vakitler
Kusursuz, cırılcıplak bir şafaktı

Baktı otuzucten biri
Karnında aclığın ağır boşluğu
Sac, sakal bir karış
Yakasında bit,
Baktı kolları vurulu,
Cehennem yurekli bir yiğit,
Bir garip tavşana,
Bir gerilere

Duştu nazlı filintası aklına,
Yastığı altında kusmuş,
Duştu, Harran ovasından getirdiği tay
Percemi mavi boncuklu,
Alnında akıtma
Uc topuğu ak,
Eşkini hovarda, kıvrak,
Doru, seglavi kısrağı
Nasıl ucmuşlardı Hozat onunde!

Şimdi, boyle caresiz ve bağlı,
Boyle arkasında bir soğuk namlu
Bulunmayaydı,
Sığınabilirdi yuceltilere
Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir,
Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı,
Yanan cıgaranın kulunu,
Guneşlerde catal kıvılcımlanan
Engereğin dilini,
İlk atımda ucuran
Usta elleri

Bu gozler, bir kere bile faka basmadı
Cığ bekleyen boğazların kıyametini
Karlı, yumuşacık hıyanetini
Ucurumların,
Onceden bilen gozleri
Caresiz
Vurulacaktı,
Buyruk kesindi,
Gayrı gozlerini kor surungenler
Yureğini leş kuşları yesindi

Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun

Vurulmuşum
Duşum, gecelerden kara
Bir hayra yoranım cıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hic sorgusuz, yargısız

Kirvem, hallarımı aynı boyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gul memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparca ağzımdaki

Olum buyruğunu uyguladılar,
Mavi dağ dumanını
ve uyuruyanık seher yelini
Kanlara buladılar
Sonra oracıkta tufek cattılar
Koynumuzu usulusul yoklayıp
Aradılar
Didikdidik ettiler
Kirmanşah dokuması al kuşağımı
Tespihimi, tabakamı alıp gittiler
Hepsi de armağandı Acemelinden

Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka koyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yuzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış icimiz
Budur katlimize sebep sucumuz,
Gayrı eşkiyaya cıkar adımız
Kacakcıya
Soyguncuya
Hayına

Kirvem hallarımı aynı boyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gul memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparca ağzımdaki

Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay olmem
Ocakta kullenmiş kozum,
Karnımda sozum var
Haldan bilene
Babam gozlerini verdi Urfa onunde
Uc de kardaşını
Uc nazlı selvi,
Omrune doymamış uc dağ parcası
Burclardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hısım, dağların cocukları
Fransız Kuşatmasına karşı koyanda

Bıyıkları yeni terlemiş daha
Benim kucuk dayım Nazif
Yakışıklı,
Hafif,
İyi suvari
Vurun kardaş demiş
Namus gunudur
Ve şaha kaldırmış atını

Kirvem hallarımı aynı boyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gul memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparca ağzımdaki

Akşam Erken İner Mahpushaneye

Akşam erken iner mahpushaneye
Ejderha olsan kar etmez
Ne kavgada ustalığın,
Ne de catal yurek civan oluşun
Kar etmez, inceden icine dolan,
Alıp goturen hasrete

Akşam erken iner mahpushaneye
İner, yedi kol demiri,
Yedi kapıya
Birden, ağlamaklı olur bahce
Karşıda, duvar dibinde,
Uc dal gece sefası,
Uc kok hercai menekşe

Aynı korkunc sevdadadır
Gokte bulut, dalda kaysı
Başlar koymağa hapislik
Karanlık can sıkıntısı
Kurdun Gelinini soyler maltada biri,
Bense volta'dayım ranza dibinde
Ve hep olmayacak şeyler kurarım,
Gulunc, acemi, cocuksu

Vurulsam kaybolsam derim,
Cırılcıplak, bir kavgada,
Erkekce olsun isterim,
Dostluk da, duşmanlık da
Hicbiri olmaz halbuki,
Gecer sunguler namluya
Başlar gece devriyesi jandarmaların

Hırsla cakarım kibriti,
İlk nefeste yarılanır cigaram,
Bir duman alırım, dolu,
Bir duman, kendimi olduresiye,
Biliyorum, sen de mi?diyeceksin,
Ama akşam erken iniyor mahpushaneye
Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Cıldırasıya

HANİ KURŞUN SIKSAN GECMEZ GECEDEN

Yiğit harmanları, yığınıklar
Kurulmuş cetin dağlarında vatanların
Dize getirilmiş haydutlar
Hayınlar amana gelmiş
Yetim hakkı sorulmuş
Hesap gorulmuş
Demdir bu

Demdir
Derya dibinde yangınlar
Kan kesmiş ovalar ustunde Mayıs
Ucmuş bir kuştuyu hafifliğinde
Celik kadavrası koruganların
Olunmuş canım, olunmuş
Murad alınmış

Gelgelelim
Beter bize kısmetmiş
Olum, boyle altı okka koymaz adama
Susmak ve beklemek muthiş
Genciz namlu gibi
Ve catal yurek
Barışa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygısız, rahat
Otuziki dişimizle gulmeye
Doyasıya sevişmeye, yemeğe
Kac yol ağlamaklı olmuşum geceleri
Asıl bizim aramızda guzeldir hasret
ve asıl biz biliriz kederi

İcim, bir suskunsa tekin mi ola?
O Malta bıcağı, kınsız, uyanık
Ve genc bir mısradır
Filinta endam
Neden, neden alnındaki yıkkınlık
Bakışlarındaki olduren buğu?
Kac yol ağlamaklı oluyorum geceleri
Nasıl da almış aklımı
Surmuş, filiz vermiş icimdeki sevdan
Dost, duşman soz eder kendi kavlince
Kınamak, yiğit başına
Bu ne ayıp, ne de yasak
Oylece bir gercek, kendi halinde
Belki, yaşamama sebep

Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu
Hani kurşun sıksan gecmez geceden
Anlatamam, nasıl ıssız, karanlık
Ve zehirzıkkım cigaram
Gene bir cehennem var yastığımda
Gel artık

HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM

Seni anlatabilmek seni
İyi cocuklara, kahramanlara
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana
Ard arda kac zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu
Dışarda gurul gurul akan bir dunya
Bir ben uyumadım,
Kac leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim
Saclarına kan gulleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara
Akan yıldıza
Bir kibrit copune varana
Okyanusun en ıssız dalgasına
Duşmuş bir kibrit copune
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş opucukleri,
Payı yok, apansız inen akşamdan,
Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni
Yokluğun, Cehennemin obur adıdır
Uşuyorum, kapama gozlerini
 
Üst Alt