nicebayan
Yeni Üye
Ahmet Yesevi Ahlak Felsefesi hakkında bilgi
Ahmet Yesevinin Etik Felsefesi nedir
Ahmet Yesevi, İslam ’ı, Kur ’lahza ’dan ve Sünnet ’ten anladıklarını belli başlı dili Türkçe ’yi kullanarak manzumeler halinde insanlara anlatmaya çalışmıştır Divanı Hikmet, onun sözlerinin, ona ait olduğuna inanılan manzumelerin toplandığı bir andır Hikmetlerin tamamı göz önüne alındığında üstünde yoğunlaşılan esas konuların Allah ve Peygamber sevgisi, Allah ’ın birliği ve sıfatları, öldükten sonradan dirilme ve kıyamet, Peygamberin sünneti, zühd ve takva, Allah ’ı kutlama, Yesevi tarikatının adab ve erkanı gibi hususların teşkil ettiğini söyleyebiliriz Hikmetler, özet olarak söyleyecek olursak, İslam ’ın yüksek ahlakının damıtılarak insan idrakine sunulmuş halidir Ahmet Yesevi, etik merkezli bir din anlayışının toplumda makes bulabilmesi için çalışmış, konuşmuş ve hikmetler söylemiştir
Ahmet Yesevi, İslam ’ı ana kaynaklarından öğrenme imkanına sahip olmuştur Kur ’an, halk aralarında tek menfaat ölçüsünün “takva yani Allah ’a karşın bilinçli saygı olduğunu belirtir (Hucurat, 13) Ahkaf suresinin 13 ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “ Açık Konuşmak Gerekirse Rabbimiz Allah ’tır deyip, daha sonra da direkt olarak gidenlere dehşet yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir İşte onlar cennetliklerdir, işlediklerine karşılık olarak içinde temelli olarak kalacaklardır Tevhid insanı özgürleştirir Kendi varlığının haberdar bağımsızlık insan, hayatın bir sınav olduğunu kavrar; mesuliyet bilincinin geliştirerek hayatın anlamını yakalamaya ve insanlığını en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalışır Burada olan, başta imandır; imanın da özünü Tevhid oluşturur daha sonra da amel kazanç; onun da özünde “doğruluk ve dürüstlük vardır İnsanın “taat için yaratıldığına uyarı çeken Ahmet Yesevi, şeriat, tarikat, marifet, hakikat olarak sistemleştirdiği tasavvuf anlayışını, bütün olarak ahlaki bir zemin üzerine yapı eder O, Hz Peygamber ’in “ben güzel ahlakı bitirmek için gönderildim buyurduğunun farkındadır
Türk Müslümanlığı ’nın ahlak temelli yapısının başlıca çizgilerinin Ahmet Yesevi kadar belirlendiğini söylemek o kadar yanlış olmasa gerektir Türkler aralarında yayılan mezheplere baktığımız zaman, “ahlak temelli olarak Müslümanlık ifadesinin ne kavrama geldiğini daha basit anlayabiliriz Türkler aralarında itikat boyutunda Haricilik, Benzer ’arilik; amel boyutunda Hanbelilik, Şafiilik yaygın kabul görmemiştir Şia, her ne kadar erken dönemde Zeydi izlere rastlanılsa da Türkler aralarında 16 asırda Safevilerle birlikte yayılmıştır Bir diğer ifadeyle bugünkü İran ’ı ve Azerbeycan ’ı zor kullanarak Şiileştiren bizim Safeviler olmuştur Erdebil Tekkesi devlete dönüşürken, Şiilik de devlete ait mezhepideoloji olarak seçilmiş; Kızılbaş Türkler Safevilerin etken oldukları bölgeleri, ifade hatalı değilse “cebren Şiileştirmişlerdir Türklerin din anlayışlarının etik temelli olarak olmasında etkili olan belli başlı sebebin Mürcie ’nin “ameliman ayrımını merkeze alan yaklaşımı ve Mürcii zeminde yetişen Ebu Hanife ’nin İslam ’a girişim tarzı olduğu kanaatindeyiz Nitekim İmam Maturidi, Ebu Hanife ’nin fikirlerini merkeze alarak Türk kafasına yerinde bir Maturidilik inşa etmeye çalışmıştır Ahmet Yesevi ’nin doğrudan Maturi ’nin etkisinde kalıp kalmadığını tespit olabilmek şimdilik öyle mümkün görünmemektedir *
Ahmet Yesevinin Etik Felsefesi nedir
Ahmet Yesevi, İslam ’ı, Kur ’lahza ’dan ve Sünnet ’ten anladıklarını belli başlı dili Türkçe ’yi kullanarak manzumeler halinde insanlara anlatmaya çalışmıştır Divanı Hikmet, onun sözlerinin, ona ait olduğuna inanılan manzumelerin toplandığı bir andır Hikmetlerin tamamı göz önüne alındığında üstünde yoğunlaşılan esas konuların Allah ve Peygamber sevgisi, Allah ’ın birliği ve sıfatları, öldükten sonradan dirilme ve kıyamet, Peygamberin sünneti, zühd ve takva, Allah ’ı kutlama, Yesevi tarikatının adab ve erkanı gibi hususların teşkil ettiğini söyleyebiliriz Hikmetler, özet olarak söyleyecek olursak, İslam ’ın yüksek ahlakının damıtılarak insan idrakine sunulmuş halidir Ahmet Yesevi, etik merkezli bir din anlayışının toplumda makes bulabilmesi için çalışmış, konuşmuş ve hikmetler söylemiştir
Ahmet Yesevi, İslam ’ı ana kaynaklarından öğrenme imkanına sahip olmuştur Kur ’an, halk aralarında tek menfaat ölçüsünün “takva yani Allah ’a karşın bilinçli saygı olduğunu belirtir (Hucurat, 13) Ahkaf suresinin 13 ayetinde şöyle buyrulmaktadır: “ Açık Konuşmak Gerekirse Rabbimiz Allah ’tır deyip, daha sonra da direkt olarak gidenlere dehşet yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir İşte onlar cennetliklerdir, işlediklerine karşılık olarak içinde temelli olarak kalacaklardır Tevhid insanı özgürleştirir Kendi varlığının haberdar bağımsızlık insan, hayatın bir sınav olduğunu kavrar; mesuliyet bilincinin geliştirerek hayatın anlamını yakalamaya ve insanlığını en iyi şekilde gerçekleştirmeye çalışır Burada olan, başta imandır; imanın da özünü Tevhid oluşturur daha sonra da amel kazanç; onun da özünde “doğruluk ve dürüstlük vardır İnsanın “taat için yaratıldığına uyarı çeken Ahmet Yesevi, şeriat, tarikat, marifet, hakikat olarak sistemleştirdiği tasavvuf anlayışını, bütün olarak ahlaki bir zemin üzerine yapı eder O, Hz Peygamber ’in “ben güzel ahlakı bitirmek için gönderildim buyurduğunun farkındadır
Türk Müslümanlığı ’nın ahlak temelli yapısının başlıca çizgilerinin Ahmet Yesevi kadar belirlendiğini söylemek o kadar yanlış olmasa gerektir Türkler aralarında yayılan mezheplere baktığımız zaman, “ahlak temelli olarak Müslümanlık ifadesinin ne kavrama geldiğini daha basit anlayabiliriz Türkler aralarında itikat boyutunda Haricilik, Benzer ’arilik; amel boyutunda Hanbelilik, Şafiilik yaygın kabul görmemiştir Şia, her ne kadar erken dönemde Zeydi izlere rastlanılsa da Türkler aralarında 16 asırda Safevilerle birlikte yayılmıştır Bir diğer ifadeyle bugünkü İran ’ı ve Azerbeycan ’ı zor kullanarak Şiileştiren bizim Safeviler olmuştur Erdebil Tekkesi devlete dönüşürken, Şiilik de devlete ait mezhepideoloji olarak seçilmiş; Kızılbaş Türkler Safevilerin etken oldukları bölgeleri, ifade hatalı değilse “cebren Şiileştirmişlerdir Türklerin din anlayışlarının etik temelli olarak olmasında etkili olan belli başlı sebebin Mürcie ’nin “ameliman ayrımını merkeze alan yaklaşımı ve Mürcii zeminde yetişen Ebu Hanife ’nin İslam ’a girişim tarzı olduğu kanaatindeyiz Nitekim İmam Maturidi, Ebu Hanife ’nin fikirlerini merkeze alarak Türk kafasına yerinde bir Maturidilik inşa etmeye çalışmıştır Ahmet Yesevi ’nin doğrudan Maturi ’nin etkisinde kalıp kalmadığını tespit olabilmek şimdilik öyle mümkün görünmemektedir *