Stillwater
Yeni Üye
İçindekiler Hide
Bu yazıyı bu tür soruları olan ve bu konuda bilgi almak isteyen kardeşlerim için hazırladım. İstifade etmeniz dileği ille.
Eğer biz kullar Mevlamıza bir şeyler vermiş olsaydık Mevla’mıza bir göz değilde neden iki göz verdin veya bana neden iki ayak değilde bir ayak verdin demeye hakkımız olurdu. Biz kullar Yüce Mevla’mıza bir şeyler vermedik ki bir şeyler istemeye veya adaletinden şikayet etmeye hakkımız olsun.
Mevla’mız bizleri yokken var etmiştir. Bununla birlikte biz insanlar diğer bir çok varlığa göre sayısız nimetlere sahip olduğumuzu çokça düşünmemiz gerekmektedir.
Nadir olarak, kimi kullar, bu konuda kırgınlık ve aşağılık duygusu ile isyana gitseler de, pek çok insanlarda bu gibi eksiklikler ile daha çok, Mevla’ya yönelmeye vesile olmuştur. Bu durumda olan yani özürlü olan kulun bu durumu kendisini Mevla’ya yaklaştırıyorsa, başkaları da o kulun durumuna bakıp ibret alıyorsa bu durum maksada uygun ve hikmetlidir.
Bu birkaç günlük olan dünya hayatında özürlü olduğu halde imanlı şükürlü olup ebedî ahirette cennetlik olmak mı, yoksa özürsüz olduğu halde imansız ve şükürsüz olup ahirette cehennemlik olmak mı daha iyidir?
Özürlü olmanın da güzel bir tarafı ve ayrıcalığı bulunmaktadır. Engelli olarak dünyaya gelmeyi haksızlık görmek ve Mevla’yı suçlamak, çok büyük bir yanlış ve haksızlıktır. Bu konuda şu ayeti kerimeleri örnek verebiliriz.
Mülk Mevla’ya Aittir
Bu yüzden istediği gibi tasarruf eder. Hiç kimse Ona karışamaz ve Onun yarattığına müdahale edemez. Vücudumuzun her bir zerrelerini yaratan, her sistemini düzene koyan bizlere insanî kimlik bahşeden Allah’tır bize bunları lütfeden Allah’a daha önce bir şey vermemişiz ki Onun karşısında bir hak iddia edebilelim…Eğer biz kullar Mevlamıza bir şeyler vermiş olsaydık Mevla’mıza bir göz değilde neden iki göz verdin veya bana neden iki ayak değilde bir ayak verdin demeye hakkımız olurdu. Biz kullar Yüce Mevla’mıza bir şeyler vermedik ki bir şeyler istemeye veya adaletinden şikayet etmeye hakkımız olsun.
Mevla’mız bizleri yokken var etmiştir. Bununla birlikte biz insanlar diğer bir çok varlığa göre sayısız nimetlere sahip olduğumuzu çokça düşünmemiz gerekmektedir.
Örneğin Yüce Allah, Bazı İnsanların Ayağını Alır
Çünkü ayağın karşılığında ahirette bir çok mükafat verilir. Ayağını almakla kulun aciz bir yaratık olduğunu, güçsüzlüğünü ve ihtiyacının ne kadar çok olduğunu kuluna hissettirir. Kulunun Kalbini zatına yöneltip, o kulun duygularını geliştirirse, çok az bir şey karşılığında, kuluna pek çok şeyler vermiş olur. Bundan dolayı görüntüde olmasa bile, hakikatte bu kula, Allah’ın büyük lûtfunun ifadesidir. şehit edip kula cenneti vermesi gibi… Bir kul, savaş sırasında şehit olursa Bu şehit mahşer yerinde kurulacak olan o büyük mahkemede Mevla’nın huzurunda, sıddıkların, Salih kulların imreneceği değerli bir makama yükselir. Şehidi gören kimseler “Keşke Allah bize de harp meydanında şehadet nasip etseydi.” derler. Bu sebeple, böyle bir insan az da olsa çok şey kaybetmiş sayılmamaktadır. Kim bilir aldığı şey ona nispeten ne kadar fazladır.Nadir olarak, kimi kullar, bu konuda kırgınlık ve aşağılık duygusu ile isyana gitseler de, pek çok insanlarda bu gibi eksiklikler ile daha çok, Mevla’ya yönelmeye vesile olmuştur. Bu durumda olan yani özürlü olan kulun bu durumu kendisini Mevla’ya yaklaştırıyorsa, başkaları da o kulun durumuna bakıp ibret alıyorsa bu durum maksada uygun ve hikmetlidir.
Bu birkaç günlük olan dünya hayatında özürlü olduğu halde imanlı şükürlü olup ebedî ahirette cennetlik olmak mı, yoksa özürsüz olduğu halde imansız ve şükürsüz olup ahirette cehennemlik olmak mı daha iyidir?
Özürlü olmanın da güzel bir tarafı ve ayrıcalığı bulunmaktadır. Engelli olarak dünyaya gelmeyi haksızlık görmek ve Mevla’yı suçlamak, çok büyük bir yanlış ve haksızlıktır. Bu konuda şu ayeti kerimeleri örnek verebiliriz.
Mevla’mız çok merhametli, çok lütuf sahibidir. Ancak nefis ve şeytan insanı yoldan çıkararak bu lütuftan güzellikten alıkoyarlar. Böyle bir mahrumiyete yakalanmamak için aklı selimin yolu dünyada başımıza gelenlere bu bedensel veya başka türlü olabilir sabır ve gönül hoşluğuyla karşılık vermemizdir. Böyle yapan kullar, asla tek kalmayacak, korku ve kederden emin olacaklardır.– Musibetler karşısında müminlerden beklenen ise sabırdır. Nitekim Mevla Kuranda Müjdele o sabırlıları ki, onlar başlarına bir musibet geldiği vakit Biz Allah’a aidiz, nihayet Ona döneceğiz derler. (Bakara, 156)
-İşte o sabırlılar, Allaha tam bir güvenle teslim olup teselli bulurlar. Allah Tealâ da onları müjdeler: İşte Rableri tarafından mağfiret ve rahmet onlaradır. Hidayete erenler de onlardır. (Bakara, 157)
Erzurumlu İbrahim. Hakkı Hazretleri bu konuyu çok güzel ifade etmektedir. “Her işte hikmeti vardır, abes fiil işlemez Allah.”