iltasyazilim
Yeni Üye
mezopotamya medeniyetleri
anadolu medeniyetleri hakkında veri
Anadoluda Kurulan Medeniyetler
Anadolu MedeniyetleriAnadolu Uygarlıkları
Anadolu'da tarih her tarafında kurulan medeniyetler Anadolu isminin ortaya çıkışı konusunda iki söylenti vardır Birincisi; Romalıların buralara baskın oldukları devirde Kızılırmak ile Ege Denizi arasındaki bölgeye Thema Anatolica(Doğu Bölgesi) ismini vermişlerdir Zamanla Thema Anadolica isminin yerine sadece Anatolica kullanılmış ve batı literatürüne bu şekilde geçmiştir Müslüman Türklerin buraya yerleşmeleri ile bu sözcük değişerek Anadolu şeklini almıştır
İkinci görüntü ise; Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı Kılıç Arslan'ın bir seferi esnasında vuku bulan bir hadisedir Selçuklu ordusunun sıcak bir yaz günü yürüyüşü esnasında, askerler çok susamışlardı Verilen istirahat esnasında ordugaha gelen ihtiyar bir bayan, askerlere ayran dağıtıyordu; elindeki testiden tüm asker içmiş ve mataralarını doldurmuştu Yaşlı kadın hala; Evlatlarım ayran için Mataralarınızı doldurundiyordu Her bir asker de; Belli Başlı batmış!, Başlıca batmış!demelerinden ordunun bulunduğu yere daha sonraları Anadoludenilmeye başlanmış Bu da zamanla şu anda üstünde yaşadığımız topraklara ad olmuştur
Anadolu'da kurulan uygarlıklar (Medeniyetler) sırasıyla şunlardır:
1Hititler,
Frigler,
Lidyalılar,
İyonlar,
Urartular (MÖ 2000 MÖ 600 yılları arasında)
2Persler (MÖ 543 333)
3İskender İmparatorluğu
4 Roma İmparatorluğu
5Bizanslılar (MS 395 1071)
6Türkler (MS 1071 ?)
Anadolu'da insanların toplu olarak yaşamaya başlamasıyla birlikte, devletler kurulmaya başlamış ve ayrı medeniyetler birbiri ardına ortaya çıkmıştır Asırlarca devamlı bu devletler zinciri, Anadolu'nun yeryüzünün uygarlık beşiği olmasına sebep olmuştur
Tanıdık tarihi kayıtlara göre bugünkü devlet şekline uygun ilk olarak Hatti Devleti ortaya çıktı (M Ö 2500 2000) Hattiler, Mezopotamya tesiri aşağıda olmalarına karşın, kendilerine kasten bir uygarlık ortaya koydular An'ane, mitoloji ve sanat bakımından büyük bir varlık gösteren Hattilerin tesiri Anadolu'da uzun vakit devam etti Küçük krallıklardan meydana gelen Hatti devleti, yönetici sınıfın etkisiyle kendisine has bir sanat ortaya koydu Alacahöyük, Horoztepe ve Mahmatlar bölgelerinde yapılan kazılarda, Hattilerin san'at gücünü ortaya koyan kalıntılar çıkmıştır
MÖ 1750 ile 1200 yılları aralarında Anadolu'da hüküm süren Hitit Devleti ise, HintAvrupa ırkları topluluğuna mensupturlar Hititler MÖ 15 ve 14 asırlarda o zamanki dünyanın egemenliğini Darı Devleti ile paylaşıyordu Hititlerin birincil merkezi olan Kaneş (Kültepe)te bulunan tırnak tabletler, Anadolu'daki birincil yazı örnekleridir Hititler; Mitoloji, örf ve adet, kültür, sanat alanlarında iyice Hattilerin tesiri aşağıda kalmışlardır Mimari alanda özel bir tarz geliştirmişlerdir Hitit sanatının bugüne değin gelebilen eserleri arasında saraylar, tapınaklar, heykeller ve etrafı duvarlarla cepheli şehirler gelmektedir Eski Anadolu oymacılığının en hoş örnekleri Hitit devrinden kalmadır Oymalar; taş, tunç, demir ve altın üstüne yapılmıştır Hitit medeniyeti, herzamanki medeniyete (Yunan Roma Medeniyeti) tesirde bulunmuştur
Hurri Devleti ise, Hititlerle modern olup, kültür ve uygarlık sahalarında Hititlerin ve Mısırlıların te'sirinde kalmışlardır Bugüne dek yapılan kazılar sonunda Hurrilerde taş oymacılığı ve çanak çömlekçiliğin çok ileri bir seviyede olduğu görülmektedir
Urartular ise, şimdiki Van, İran ve Azerbaycan'ın birleştikleri yerlerde medeniyet kurmuşlardır Sami, Hind, Avrupa ve Hatti dilinden diğer Hurricenin bir lehçesini de kullanırlardı Maden işleme sanatında oldukça ileriydiler; bunların madeni eserleri Frigya (Phrygia) Etrüsk şehirlerinde bulunmuştur
MÖ 1275'ten daha sonra Anadolu'ya gelen ve siyasi sahada MÖ 750'den sonradan kendilerini gösteren Frigyalılara ait Gordion, Pazarlı, Alişar, Alacahöyük ve Boğazköy'de ortaya çıkarılan san'at eserleri dönemin mimarlığını ve yapı tekniğini ortaya koymaktadır Frigyalılar GeçHitit ve Helen tesiri aşağıda sanat eserleri ortaya koymuşlardır Bu sanat eserleri aralarında farklı alanlara yönlendirilmiş renklerde, insan ve hayvan figürleri, geometrik motiflerle süslü, pişmiş topraktan levhalar, geometrik motifli veya aslan, geyik gibi figürlerle süslü seramikler dikkati çekmektedir Frigyalıların maden, ağaç işçiliğinde, dokumacılıktaki eserleri Helenlere etki etmiştir
M Ö 700 300 arasında Batı Anadolu'da bağımsızlık kuran Lidyalıların merkezi Sard kasabası kalıntıları hala mevcuttur Burada yer alan Lidya kral mezarları yüksekçe olup, mozak tipindedir Lidyalılar zaman zaman İon şehirlerine hakim olmuşlarsa da, artı bir tesirleri olmamıştır
Likyalılar (Lykia), Lidyalılarla benzer devirlerde Güneybatı Anadolu'da hüküm sürmüşlerdir Bunlardan günümüze dek sağlam olarak Fethiye'de Kaya Mezarları ayakta kalmıştır
İon Medeniyeti, Batı Anadolu'da M Ö 1050300 arasında Mısır, Fenike, Assar ve Hitit te'sirinde olarak görülmüştür En parlak dönemleri M Ö 650545 arasındadır Felsefe alanında ileri olan bu toplum içinde Thales, Anaximandras ve Anaximanes gibi hala ünlü olan filozoflar yetişmiştir Felsefi sistem olarak Grek felsefesini etkilemiştir Sağlam bir mimari tarz geliştiren İonyalılar, Avrupa mimarisini büyük ölçüde etkilemiştir
İskender'in M Ö 333'te Pers hükümdarı Dara'yı mağlub edinceye kadar, Anadolu'da Pers hakimiyeti görülür Perslerin Anadolu'ya yerleşmeleri ile İonyalıların Anadolu'daki varlıkları silinmiştir Anadolu'daki Pers satrapları egemen krallar gibi hareket ettiklerinden, burada dünya çapında eserler meydana getirmişlerdir
İskender'in Anadolu'yu istilasıyla buradaki Hellen şehirlerine bağımsızlıklarını geri vermiştir Yarımadada her yerde dünya çapında eserler vücuda gelmeğe başlamıştır Bergama, Efes, Milet, Didim'deki mimari eserler, Roma san'atına büyük ölçüde te'sir etmiştir
M Ö 30 ile MS 395 arasında Anadolu'da Roma medeniyeti baskın olmuştur Romalıların tuğlaları harçla birbirine bağlama usulüyle yaptıkları, geniş hacimli ve kubbeli binalar, Anadolu'da eskiye nazaran daha tekamül etmiş yapıların inşasına yol açmıştır Bu Nedenle Anadolu o zamanın en mamur ülkelerinden biri haline gelmiştir
Anadolu'da M S 3301453 aralarında Geç Roma sanatı ve Erken Hıristiyan sanatının bir karışımı olarak meydana gelen Bizans sanatı, mimari bakımdan yeni bir merhaledir Mimari gelişme, en mahsullerini M S 330'da kurulan Konstantinopolis (İstanbul)'de vermiştir M S 532539 arasında inşa edilen, merkezi kubbeli bir bazilike olan Ayasofya, hala dünya mimarisinin en manâlı eserlerindendir (Bkz Ayasofya)
1071'den sonra Anadolu'yu fethe başlayan Müslüman Türkler, burayı ikinci anayurt kabul ederek hiç ayrılmayacak şekilde yerleşmişlerdir Buradaki Türk kavimleri, hoşgörüye dayanan idareleri ile adamakıllı Anadolu'ya hükmettiler Selçukluların Anadolu'ya hakim olmalarıyla, yeni bir imar hareketi başladı Önceden mevcud olan ticaret yolları üstüne inşa edilen kervansaraylarla, Anadolu'da ticari yaşam ayrıntılarıyla canlandı Selçuklu sanatı, Arab ve Acem sanatından etkilenmekle beraber kendisine kasten Ortaasya'dan beri gelen mimari özellikleri de bünyesinde toplamıştır Selçukluların Diyarbakır'dan İstanbul Boğazına kadar uzanan sahada yüzlerce saray, cami, mescid, imaret, han, hamam, darüşşifa, medrese, hankah, türbe, künbed, çeşme, sebil, kervansaray, kale ve surları görülmektedir Bu yapıların cepheleri, kapıları, pencere kenarları en hoş ve renkli yazılar ile süslenmiş, camilerin kubbe kenarları, minber ve mihrapları Türk çinileri ile kaplanmıştır Şadırvanlar Türk misket işçiliğinin, kapı ve pencere kapakları Türk kakmacılık ve oymacılığının en hoş örneklerini vermiştir Türbeler, Türk çadırının taş binalara uygulanmış şeklidir Kuzey Avrupa'da görülen gotik mimarideki tuğla süslemeleri, Haçlı seferleri esnasında Anadolu'dan alınarak kullanılmıştır, yani Selçuklu menşelidirler
Camilerde ve diğer yapılarda pencerelerin katlar halinde sıralanması, Türk mimari mahsulü olup, diğer İslam ülkelerinde uygulanmamıştır Kubbe inşaatında Selçukluların ortaya koydukları en mühim buluş ana duvarlardan kubbeye geçişin müselles sahalar ile teminidir ancak, bu şart mimari tarihinde Türk üçgenleriadı ile anılmaktadır Bu üslub Osmanlılar vaktinde değişik şekiller aşağıda geliştirilmiştir Selçuklu stilinde daha ziyade basık olan mihrablar, Osmanlılar devrinde camilerin azametine paralel olarak yükselmiş ve incelmiştir
1299'dan sonradan altı asırdan fazla yeryüzünde hüküm süren Osmanlı Devleti, Selçukluların kültür ve sanatını geliştirmiş ve yeni bir takım şekiller kazandırmışlardır Türk yapı sanatında, Selçuklularda toplu mekana dürüst bir ilerleme başlamış ve Osmanlı mimarisinde Mimar Sinan'ın inşa gücüyle en ince ayrıntısına kadar bütünlüğe kavuşmuştur Mimar Sinan'ın meydana getirdiği cami stili, model olarak sonraki mimarlara misal olmuştur Fakat Süleymaniye ve Selimiye pek özgün eserler olarak meydana gelmişlerdir fakat, hiç bir mimar o büyüklükte ve mekan bütünlüğünde bir cami yapmağa yiğitlik edememişlerdir Mimar Sinan, Selimiye ile merkezi yapı tipinin yeryüzündeki en başarılı örneğini vermiştir Osmanlı mimarisi, türbe, medrese, kütüphane, köşk, konak, saray, hamam, işhanı ve su kemeri, köprü inşaatında da keza mimari, ayrıca de mühendislik açısından benzersiz eserler meydana getirmişlerdir (Bkz Osmanlı Devleti)
Bugün Anadolu'nun dört bucağı Osmanlı eserleriyle doludur Bunlardan bazıları bakımsızlıktan, ilgisizlikten enkaz haline gelmiştir Gelecek nesillere mirasın ulaşabilmesi ancak bu eserlere sahip çıkmakla muhtemel olacaktır
netten seçme parça *
anadolu medeniyetleri hakkında veri
Anadoluda Kurulan Medeniyetler
Anadolu MedeniyetleriAnadolu Uygarlıkları
Anadolu'da tarih her tarafında kurulan medeniyetler Anadolu isminin ortaya çıkışı konusunda iki söylenti vardır Birincisi; Romalıların buralara baskın oldukları devirde Kızılırmak ile Ege Denizi arasındaki bölgeye Thema Anatolica(Doğu Bölgesi) ismini vermişlerdir Zamanla Thema Anadolica isminin yerine sadece Anatolica kullanılmış ve batı literatürüne bu şekilde geçmiştir Müslüman Türklerin buraya yerleşmeleri ile bu sözcük değişerek Anadolu şeklini almıştır
İkinci görüntü ise; Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı Kılıç Arslan'ın bir seferi esnasında vuku bulan bir hadisedir Selçuklu ordusunun sıcak bir yaz günü yürüyüşü esnasında, askerler çok susamışlardı Verilen istirahat esnasında ordugaha gelen ihtiyar bir bayan, askerlere ayran dağıtıyordu; elindeki testiden tüm asker içmiş ve mataralarını doldurmuştu Yaşlı kadın hala; Evlatlarım ayran için Mataralarınızı doldurundiyordu Her bir asker de; Belli Başlı batmış!, Başlıca batmış!demelerinden ordunun bulunduğu yere daha sonraları Anadoludenilmeye başlanmış Bu da zamanla şu anda üstünde yaşadığımız topraklara ad olmuştur
Anadolu'da kurulan uygarlıklar (Medeniyetler) sırasıyla şunlardır:
1Hititler,
Frigler,
Lidyalılar,
İyonlar,
Urartular (MÖ 2000 MÖ 600 yılları arasında)
2Persler (MÖ 543 333)
3İskender İmparatorluğu
4 Roma İmparatorluğu
5Bizanslılar (MS 395 1071)
6Türkler (MS 1071 ?)
Anadolu'da insanların toplu olarak yaşamaya başlamasıyla birlikte, devletler kurulmaya başlamış ve ayrı medeniyetler birbiri ardına ortaya çıkmıştır Asırlarca devamlı bu devletler zinciri, Anadolu'nun yeryüzünün uygarlık beşiği olmasına sebep olmuştur
Tanıdık tarihi kayıtlara göre bugünkü devlet şekline uygun ilk olarak Hatti Devleti ortaya çıktı (M Ö 2500 2000) Hattiler, Mezopotamya tesiri aşağıda olmalarına karşın, kendilerine kasten bir uygarlık ortaya koydular An'ane, mitoloji ve sanat bakımından büyük bir varlık gösteren Hattilerin tesiri Anadolu'da uzun vakit devam etti Küçük krallıklardan meydana gelen Hatti devleti, yönetici sınıfın etkisiyle kendisine has bir sanat ortaya koydu Alacahöyük, Horoztepe ve Mahmatlar bölgelerinde yapılan kazılarda, Hattilerin san'at gücünü ortaya koyan kalıntılar çıkmıştır
MÖ 1750 ile 1200 yılları aralarında Anadolu'da hüküm süren Hitit Devleti ise, HintAvrupa ırkları topluluğuna mensupturlar Hititler MÖ 15 ve 14 asırlarda o zamanki dünyanın egemenliğini Darı Devleti ile paylaşıyordu Hititlerin birincil merkezi olan Kaneş (Kültepe)te bulunan tırnak tabletler, Anadolu'daki birincil yazı örnekleridir Hititler; Mitoloji, örf ve adet, kültür, sanat alanlarında iyice Hattilerin tesiri aşağıda kalmışlardır Mimari alanda özel bir tarz geliştirmişlerdir Hitit sanatının bugüne değin gelebilen eserleri arasında saraylar, tapınaklar, heykeller ve etrafı duvarlarla cepheli şehirler gelmektedir Eski Anadolu oymacılığının en hoş örnekleri Hitit devrinden kalmadır Oymalar; taş, tunç, demir ve altın üstüne yapılmıştır Hitit medeniyeti, herzamanki medeniyete (Yunan Roma Medeniyeti) tesirde bulunmuştur
Hurri Devleti ise, Hititlerle modern olup, kültür ve uygarlık sahalarında Hititlerin ve Mısırlıların te'sirinde kalmışlardır Bugüne dek yapılan kazılar sonunda Hurrilerde taş oymacılığı ve çanak çömlekçiliğin çok ileri bir seviyede olduğu görülmektedir
Urartular ise, şimdiki Van, İran ve Azerbaycan'ın birleştikleri yerlerde medeniyet kurmuşlardır Sami, Hind, Avrupa ve Hatti dilinden diğer Hurricenin bir lehçesini de kullanırlardı Maden işleme sanatında oldukça ileriydiler; bunların madeni eserleri Frigya (Phrygia) Etrüsk şehirlerinde bulunmuştur
MÖ 1275'ten daha sonra Anadolu'ya gelen ve siyasi sahada MÖ 750'den sonradan kendilerini gösteren Frigyalılara ait Gordion, Pazarlı, Alişar, Alacahöyük ve Boğazköy'de ortaya çıkarılan san'at eserleri dönemin mimarlığını ve yapı tekniğini ortaya koymaktadır Frigyalılar GeçHitit ve Helen tesiri aşağıda sanat eserleri ortaya koymuşlardır Bu sanat eserleri aralarında farklı alanlara yönlendirilmiş renklerde, insan ve hayvan figürleri, geometrik motiflerle süslü, pişmiş topraktan levhalar, geometrik motifli veya aslan, geyik gibi figürlerle süslü seramikler dikkati çekmektedir Frigyalıların maden, ağaç işçiliğinde, dokumacılıktaki eserleri Helenlere etki etmiştir
M Ö 700 300 arasında Batı Anadolu'da bağımsızlık kuran Lidyalıların merkezi Sard kasabası kalıntıları hala mevcuttur Burada yer alan Lidya kral mezarları yüksekçe olup, mozak tipindedir Lidyalılar zaman zaman İon şehirlerine hakim olmuşlarsa da, artı bir tesirleri olmamıştır
Likyalılar (Lykia), Lidyalılarla benzer devirlerde Güneybatı Anadolu'da hüküm sürmüşlerdir Bunlardan günümüze dek sağlam olarak Fethiye'de Kaya Mezarları ayakta kalmıştır
İon Medeniyeti, Batı Anadolu'da M Ö 1050300 arasında Mısır, Fenike, Assar ve Hitit te'sirinde olarak görülmüştür En parlak dönemleri M Ö 650545 arasındadır Felsefe alanında ileri olan bu toplum içinde Thales, Anaximandras ve Anaximanes gibi hala ünlü olan filozoflar yetişmiştir Felsefi sistem olarak Grek felsefesini etkilemiştir Sağlam bir mimari tarz geliştiren İonyalılar, Avrupa mimarisini büyük ölçüde etkilemiştir
İskender'in M Ö 333'te Pers hükümdarı Dara'yı mağlub edinceye kadar, Anadolu'da Pers hakimiyeti görülür Perslerin Anadolu'ya yerleşmeleri ile İonyalıların Anadolu'daki varlıkları silinmiştir Anadolu'daki Pers satrapları egemen krallar gibi hareket ettiklerinden, burada dünya çapında eserler meydana getirmişlerdir
İskender'in Anadolu'yu istilasıyla buradaki Hellen şehirlerine bağımsızlıklarını geri vermiştir Yarımadada her yerde dünya çapında eserler vücuda gelmeğe başlamıştır Bergama, Efes, Milet, Didim'deki mimari eserler, Roma san'atına büyük ölçüde te'sir etmiştir
M Ö 30 ile MS 395 arasında Anadolu'da Roma medeniyeti baskın olmuştur Romalıların tuğlaları harçla birbirine bağlama usulüyle yaptıkları, geniş hacimli ve kubbeli binalar, Anadolu'da eskiye nazaran daha tekamül etmiş yapıların inşasına yol açmıştır Bu Nedenle Anadolu o zamanın en mamur ülkelerinden biri haline gelmiştir
Anadolu'da M S 3301453 aralarında Geç Roma sanatı ve Erken Hıristiyan sanatının bir karışımı olarak meydana gelen Bizans sanatı, mimari bakımdan yeni bir merhaledir Mimari gelişme, en mahsullerini M S 330'da kurulan Konstantinopolis (İstanbul)'de vermiştir M S 532539 arasında inşa edilen, merkezi kubbeli bir bazilike olan Ayasofya, hala dünya mimarisinin en manâlı eserlerindendir (Bkz Ayasofya)
1071'den sonra Anadolu'yu fethe başlayan Müslüman Türkler, burayı ikinci anayurt kabul ederek hiç ayrılmayacak şekilde yerleşmişlerdir Buradaki Türk kavimleri, hoşgörüye dayanan idareleri ile adamakıllı Anadolu'ya hükmettiler Selçukluların Anadolu'ya hakim olmalarıyla, yeni bir imar hareketi başladı Önceden mevcud olan ticaret yolları üstüne inşa edilen kervansaraylarla, Anadolu'da ticari yaşam ayrıntılarıyla canlandı Selçuklu sanatı, Arab ve Acem sanatından etkilenmekle beraber kendisine kasten Ortaasya'dan beri gelen mimari özellikleri de bünyesinde toplamıştır Selçukluların Diyarbakır'dan İstanbul Boğazına kadar uzanan sahada yüzlerce saray, cami, mescid, imaret, han, hamam, darüşşifa, medrese, hankah, türbe, künbed, çeşme, sebil, kervansaray, kale ve surları görülmektedir Bu yapıların cepheleri, kapıları, pencere kenarları en hoş ve renkli yazılar ile süslenmiş, camilerin kubbe kenarları, minber ve mihrapları Türk çinileri ile kaplanmıştır Şadırvanlar Türk misket işçiliğinin, kapı ve pencere kapakları Türk kakmacılık ve oymacılığının en hoş örneklerini vermiştir Türbeler, Türk çadırının taş binalara uygulanmış şeklidir Kuzey Avrupa'da görülen gotik mimarideki tuğla süslemeleri, Haçlı seferleri esnasında Anadolu'dan alınarak kullanılmıştır, yani Selçuklu menşelidirler
Camilerde ve diğer yapılarda pencerelerin katlar halinde sıralanması, Türk mimari mahsulü olup, diğer İslam ülkelerinde uygulanmamıştır Kubbe inşaatında Selçukluların ortaya koydukları en mühim buluş ana duvarlardan kubbeye geçişin müselles sahalar ile teminidir ancak, bu şart mimari tarihinde Türk üçgenleriadı ile anılmaktadır Bu üslub Osmanlılar vaktinde değişik şekiller aşağıda geliştirilmiştir Selçuklu stilinde daha ziyade basık olan mihrablar, Osmanlılar devrinde camilerin azametine paralel olarak yükselmiş ve incelmiştir
1299'dan sonradan altı asırdan fazla yeryüzünde hüküm süren Osmanlı Devleti, Selçukluların kültür ve sanatını geliştirmiş ve yeni bir takım şekiller kazandırmışlardır Türk yapı sanatında, Selçuklularda toplu mekana dürüst bir ilerleme başlamış ve Osmanlı mimarisinde Mimar Sinan'ın inşa gücüyle en ince ayrıntısına kadar bütünlüğe kavuşmuştur Mimar Sinan'ın meydana getirdiği cami stili, model olarak sonraki mimarlara misal olmuştur Fakat Süleymaniye ve Selimiye pek özgün eserler olarak meydana gelmişlerdir fakat, hiç bir mimar o büyüklükte ve mekan bütünlüğünde bir cami yapmağa yiğitlik edememişlerdir Mimar Sinan, Selimiye ile merkezi yapı tipinin yeryüzündeki en başarılı örneğini vermiştir Osmanlı mimarisi, türbe, medrese, kütüphane, köşk, konak, saray, hamam, işhanı ve su kemeri, köprü inşaatında da keza mimari, ayrıca de mühendislik açısından benzersiz eserler meydana getirmişlerdir (Bkz Osmanlı Devleti)
Bugün Anadolu'nun dört bucağı Osmanlı eserleriyle doludur Bunlardan bazıları bakımsızlıktan, ilgisizlikten enkaz haline gelmiştir Gelecek nesillere mirasın ulaşabilmesi ancak bu eserlere sahip çıkmakla muhtemel olacaktır
netten seçme parça *