Son Konu

Anıtkabir hakkında bilgi

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Anıtkabir iLe İlgili Bilgi




20 yüzyılın en büyük dehalarından biri olan, ulu önder Mustafa Kemal Atatürkü 10 Kasım 1938 tarihinde kaybettiğimizde bütün ülke ağıt içindeydi Bu yüce insana yakışır bir anıt mezarın yapımı, her büyük abide gibi yıllar alacağı için Ankara Etnografya Müzesi, Atamıza geçici bir istirahatgâh oldu

Anıt kabir için, ilk kez bir yer seçimi gerekmekteydi 6 Aralık 1938de oluşturulan bir ön kurul Ankarada sekiz bambaşka noktayı inşaat yeri olarak belirledi Üstünde en çok durulan yer, Atatürkün fazla sevdiği Çankaya idi TBMM tarafından kurulan ve emin yer tespitini yapacak olan büyük komisyon, Trabzon Milletvekili Mithat Aydının önerisiyle, o yıllarda üstünde meteoroloji istasyonu olduğu için Rasattepe olarak adlandırılan alanı mezar yeri için uygun fark etti Rasattepe, topografik konumu doğruca, kentin sırık noktaları olan Dikmenden Etlike değin geniş bir bölge içerisinde görülebiliyordu

Yer seçiminin kesinleşmesinin arkasından, Anıtkabirin projelendirilmesi için Başbakanlık Müsteşarı'nın başkanlığında yeni bir komisyon kuruldu ve 31 Ekim 1941de milletlerarası bir müsabaka açıldı Prensip olarak, projelerin Atatürkün adı ve kişiliği aşağı Türk Ulusu'nu sembolize etmesiisteniyordu Bir takvim sürenin sonunda yarışmaya 49 proje katıldı Sonuçta, bilimsel komite, Alman Prof Johannes Kruger, İtalyan Prof Arnoldo Foschini ve Türk mimarlar Prof Belirli Onat ile Doç Dr Orhan Ardaya ait üç projeyi seçti

Başvuru kararı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine aitti Hükümet göre, Prof Dr Belirli Onat ve Doç Dr Orhan Arda ikilisinin projelerinin uygulanmasına karar verildi

Bu büyük yapının inşaasında en manâlı malzeme olan travertenler, Ankaranın Haymana, Mahköy ve Papazderesi, Çankırının Eskipazar, Kayserinin Pınarbaşı Yörelerinden; mermerler ise Afyon, Çanakkale, Bilecik, Adana ve Hataydan getirtildi

Yapı işleri kesin bir aşamaya geldikten sonra, Anıtkabirde yapılacak heykel, kabartma, yazı ve kitabeler için yeni bir müsabaka açıldı Sözkonusu eserlerde, Kurtuluş Savaşı ve Atatürk Devrimleri konu alınacaktı

Bütün bu çalışmalar, 9 Kasım 1953 tarihinde bitirildi Atamız, tam 15 yıl daha sonra, 10 Kasım 1953 tarihinde, Ankara Etnografya Müzesinden ebedî istirahatgâhına taşındı

Bu ulu insanın ziyaretçileri, ona uygu bu yapıya, ağaçlık bir alanın içinden çiçeklerle bezeli bir yoldan geçerek girerler 26 basamaklı geniş merenleri çıkarken Bağımsızlık ve İstiklal Kulelerinin önündeki, Hüseyin Özkan kadar yapılmış heykel grupları görünmeye başlar

Kuleler ve heykellerin bitiminde beliren 262 metre uzunluğundaki traverten döşeli Aslanlı Yol, ziyaretçileri Atanın ulu katına hazırlar Anadoluda sabit en eski devlet olan Hitit heykel sanatı üslubundaki aslanlar, yolun her iki tarafında altışar çift olarak (24 tane) sıralanmıştır

Hüseyin Özkan kadar hazırlanan aslanlar, sükûneti, kuvveti ve koruyuculuğu simgeler Aslanli Yolun sonunda 80x130 mlik dikdörtgen meydan, merasim alanı olarak hazırlanmıştır Bu bölge, 40 bin birey kapasitelidir Tören alanındaki sağlı sollu merenlerle, mozolenin bulunduğu Asalet Holüne ulaşılır

Anıtkabirin tamamiyle en önemli bölümü, mozolenin bulunduğu 20 metrelik dev sütunlar (önde ve arkada 8, yanlarda 14er tane) üstüne yerleşmiş olan anıtsal Şeref Holü kısmıdır Buraya 42 basamaklı, 44 metre enindeki merenlerle çıkılır Merenlerin orta noktasında Atamızın Egemenlik Koşulsuz Milletindirsözlerinin yeraldığı, Hitabet Kürsüsü bulunur Merenlerin bitiminde Şeref Holüne ulaşılır

Atatürk, Haysiyet Holünün altındaki bölümde, yeşil ve altın renkli mozaiklerle dolgun sekizgen odada, aracısız olarak toprağa kazılmış bir mezarda yatmaktadır Burada, yurdun tüm illerinden getirtilen topraklar aynı tür kaplar içerisinde mezarın etrafına yerleştirilmiştir

Resmi törenlerin yapıldığı Itibar Holünde sembolik bir misket kabir yeralmakta ve törenlerde bu kabir önünde hürmet duruşunda bulunulmaktadır

Gümüşhaneden getirtilen 32 ton ağırlığındaki kırmızı, siyah ve beyaz renkleri taşıyan tek parça mermerden yapılma Atatürkün sembolik lahitinin arkasındaki tüm cepheye, heybetli bir pencere açılmış, bu nedenle dıştan vuran ışıkla ziyaretçinin dikkati ilk kez lahit etrafına toplanmıştır Pencereden, Ankara Kalesi görünmektedir Lahit bölümünün basık tonozlu örtüsü,altın yaldız mozaikle tamamlanmış kilim motifli bezemeyi içerir

Itibar Holünün yan galerileri ve zemini, 1516 yüzyıl halı ve kilimleri üstüne araştırma yapan Nezih Eldemin tasarladığı motiflerden oluşan renkli mozaiklerle süslüdür Mozole kolonatlarında ve kuleler arasında kalan tavanlarda, Tarık Levendoğlu göre üretilmiş freskler bulunmaktadır

Asalet Holünün sol dış duvarında, Atatürkün Gençliğe Hitabesi ile sağda, Onuncu Yıl Nutkundan alınan ve Ne Mutlu Türküm Diyenesözleriyle biten konuşmasından alıntılar, Belirlenmiş Barın kadar hazırlanmıştır

1981 yılında Atatürkün 100 doğum yıldönümü dolayısıyla, Atanın Türk Ordusu'na MesajıAsalet Holünün girişinin sağ tarafındaki duvara; İsmet İnönünün Atatürkün ölümünün arkasında yaptığı baş sağlığı konuşmaları ise onun karşısına ilave edilmiştir

Mozolenin içinde bulunduğu Itibar Holünden çıkışta, Amerikada yaşayan bir vatandaşımız tarafından gönderilen 33,5 metre boyundaki tek parça çelikten bayrak direği ile Anıtkabirin görkemli kuleleri belirir Ulusumuzun ve devletimizin varoluşunda büyük etkileri olan kavramları temsil eden kuleler; Mehmetçik, Müdafaai Hukuk, Galibiyet, Barıştırma, 23 Nisan, Misakı Milli, İnkilap ve Cumhuriyet Kuleleri olarak adlandırılmışlardır

Anıtkabirin en geniş alanını yaratıcı, tören alanının etrafı revaklarla çevrilidir Revakların arkasındaki bölümler, Atatürkün özel eşyalarının sergilendiği müze ve showroom ile idari kısımlar olarak düzenlenmiştir

Anıtkabir, Cumhuriyet tarihimiz içinde 19401950li yılları kapsayan, yabancı mimari akımlara aleyhinde çoğalan anlayışın kibar, yalın ve estetik bir örneğidir Türk mimar ve heykeltraşları, yarattıkları modern çizgilerle Anadolunun bütün geçmiş kültürlerine sahip çıkarak, Atamıza yakışan bu yapıyı ulusumuza kazandırmış, onun kaybından duyulan üzüntüyü Anıta gelenlerin hissedebildikleri yoğun bir sevgiye dönüştürebilmişlerdir *
 
Üst Alt