Son Konu

Arif Nihat Asya Unlu Şiirleri

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Arif Nihat Asya Şiirleri




Şair Arif Nihat Asya Unlu Şiirleri

MAVİ

Kayıklarla kayıkcılar
Dalgıclarla balıkcılar
Bilirsin:ne ister,deniz!

Kendini bu isteklerin:
Yelkenlerin kureklerin
Altına seriver, deniz!

Balıkların,kandillerin
Ne varsa olsun ellerin
Bana mavini ver deniz!


GUZELLİK

Hastalık, sevgisizlik, oksuzluk
Neler gecirdim ben!
Cıkabilseydi bir, guzeldiyecek
Guzelleşirdim ben!

Yollar

Varsın biraz da yollar ceksin benim cefamı
Artık verin cocuklar, artık verin asamı!
Bir başka kainata, bir başka yurda yol var;
Siz ortunun garipler siz ortunun abamı!
Yorgun duşup uzandım altında asumanın;
Golgende buldum ey dal bir anne ihtimamı
Şahane manzaraydı dunya sınırlarında
Bir kubbenin rukuu, bir zirvenin kıyamı

Yukseklerinde omrun dağlar, sular kovuklar:
Yukseklerin diliyle tekrar edin nidamı!
Dağlar lisana geldi, gokler lisana geldi;
Şerh oldu Mesneviden yıldız
Şerh oldu Mesneviden yıldızların kelamı
Şeffaf mavinizden abdest alıp el actım
Artık yakındayım, ey gokler, duyun duamı!

Sen

Koku, tad, sıcak sende her aradığım vardı:
Seni soğuk bulanlar, ısıtamayanlardı

Seni

Sana vermiş veren sulardan ses
Sana vermiş veren şiirden dil
Yaratılmışsın ayrı topraktan
Hamurun,toprağın bizimki değil!

Sacların var,ki başka turlu sarı
Gozlerin var,ki başka turlu yeşil

Yarı olmuş vucudun ustunde
Ne guzel şey cocuk yuzun ,cil cil!
Bu kopukler,bu dalgalar,bu guneş
Hepsi birden diyor:'Geliş,serpil!'

Nefesin var,ki başka turlu sıcak
Gozlerin var,ki başka turlu yeşil

Tanımadı

Turkum mujdeydi ulkeye
Gezdim soyleye soyleye
Bir gun soylemedim diye
Turkum beni tanımadı

Onlar bacım,onlar ağam
Onlardır sevincim tasam
Ahmetim, Mehmet'im, Sunam
Gullum beni tanımadı

Elimde doğmuş kuzular
Bir gun benden soğudular
Sordum ne oldunuz ne var
Surum beni tanımadı

Daha dun sozleştik şurda
Duğun hazırladım Yurda
Eller beni tanıdı da
Sozlum beni tanımadı

Yine sizinleyim dedim
Nasılsam oyleyim dedim
Cıkıp ta soyleyim dedim
Karım beni tanımadı

Hırpalanmak ne kelime
Didik didik lime lime
Goturulurken olume
Olum beni tanımadı

TANRIYA SESLENİŞ

Elsizlere el,dilsizlere dil ver yeniden,
Lutfet,bize bin şanlı nesil ver yeniden,
Dunyayı alıp avcuna bir gun Tanrım,
Avcunda bu dunyaya şekil ver yeniden


Arif Nihat Asya



Arif Nihat Asya Unlu Şiirleri



Kubbeler

Dun başlar seferber, eller seferber;
Kurşun eritildi, mermer cekildi
Bunlar, bu kubbeler, bu minareler
Akcayla olacak işler değildi

Boyle bir gemide yendi suyu NUH
Ve bu yelkenlerde kanatlandı RUH

Taşıtıp kalyonla pırlanta, inci
Abide haline koydu sevinci
Gergefle işleyip bir inci sultan
Ki cicek verirdi saksıya koysan,

Bulabildinse ey yolcu yerini
Hepsinin alnında altından bir ay
Seyret İstanbulun camilerini
Minare minare, kubbe kubbe say!

Acılır masmavi burda gokyuzu,
Gumuşten sutunlar ustunde durur
Kimin golgesi dinlenir yerde,
Kiminin beyazı sulara vurur

Allaha giden yol buralardadır,
Kapılar acılır şerefelerden,
Burdan uğurlanır mubarek aylar,
Bayram burda başlar arifelerden

Mihraplar, kemerler, kubbeler yapmış,
Sultanı, cerisi, piri, veziri,
Nesilden nesile gotursun diye
Kanatlar ustunde şanlı TEKBİRİ

Nice başbuğların actığı yerde:
Biri yardan gecmiş,oteki serden,
Yolcular gidiyor yarına doğru,
Kafile kafile bu koprulerden

Kuşun ucuş, gulun acış saati,
Tanrının fermanı yuce kubbede
Duyulur uyanık Fatihin 'Uyan!'
Dediği uzaktan Sultan Ahmede

Diken dikmiş, yakan yakmış mumunu,
Şamdanlar şamdanlar, ulu şamdanlar
Ki aydınlığıyla, asırlar boyu
Yolunu bulurdu yolda kalanlar

Burda kubbe, kemer ve mihrap olmuş,
O kıvrak şekli ki serhadde yaydı;
Atlas bayrakların dalgalarında
Ruzgarla opuşen ince bir aydı

Kimi yıkanırdı şadırvanlarda
Tekbire HU HU katıyor kimi;
Beyazıt onunden guvercinlerin
İncidir yemi

Soyleyin ey nazlı haber kuşları:
Tuna boylarından mujde geldi mi?

Uzaklarda kırık minarelerden
Gokte bir kapıyı vurur leylekler;
Bir gun acılacak o buyuk kapı
Ve kanatlar yere inmeyecekler

Taraf taraf, kol kol şu yamaclardan
Actıkca fetihler tarihi Turkun
Kubbeler erecek bir gun murada
Ve minareler dal verecek bir gun

Gecerken altından bu loş kemerin
Menekşe menekşe gul guldur ici
Kapanmaz kapısı Allah evinin
Ki beş vakit gurul guruldur ici

Cinliler cinliler taze cinliler:
Boyası goz nuru, fırcası kirpik
Ey sanat ' Kuruyan dallarımıza
Bir yeşil yaprak ver ' demeye geldik

Biri hattın; biri mermerin, tuncun,
Kurşunun sırrını aramış bulmuş;
Yesari elinde 'Lafzai Celal'
Sinan'da kubbeyle minare olmuş

İşte bir kubbe ki soyler saati
Yolcu ilk, dalgalar son cemaati,
Mavidir cinisi, yenidir adı;
Mermerini sisler karartamadı

Şahzade, Laleli, Haseki Sultan
Hepsinin ustunde Suleymaniye
Suleymaniyeden, Ayasofyadan
Yollar iner dal dal Yenicamiye

Yelken yelken, seren seren geiler;
Yamacta, kıyıda, yolda Camiler,
Bu Horasan, mermer kurşun dağları
Omuzunda taşıdığı cağları

Taşıyacak daha cağlar boyunca
Ve yer cekmeyecek, yere koyunca
Yolları arkada bırakan hızla;
Kanatlarımızla, atlarımızla
Aşarken toprağı, taşı, denizi
Bu kurşun memeler emzirdi bizi

Boyle bir gemide, yendi suyu NUH
Ve bu yelkenlerde, kanatlandı RUH

İnanmak

Bardaktan seni icmek
Seni teneffus etmek havada
Dolaşmak, dolaşmak sana donmek
Seni bulmak yuvada

Yolumuzda aylar, yıllar
Basamak basamak
Basamakların cıkamadığı yere
Kanatlarınla cıkmak

Boşaltmak takvimden gunleri
Gunlerin ustunden yollara bakmak
Ruzgarla esmek, sularla akmak

Baharı yollamak yollara
Alıkoymak bir nisanın tadını
Dışarda herkes gibi seslenmek sana
Ve koynunda soylemek asıl adını

İnanmak, inanmak, inanmak
Ninnilerinle uyuyup, turkulerinle uyanmak


Tanrıya Sesleniş

Elsizlere el, dilsizlere dil ver yeniden,
Lutfet, bize bin şanlı nesil ver yeniden,
Dunyayı alıp avcuna bir gun Tanrım,
Avcunda bu dunyaya şekil ver yeniden

Cocuk ve Ağac

Cocuk, cok sevdi ağacı
Verirdi ona, her kış
Cicekleri olaydı!

Ağac, cok sevdi cocuğu
Operdi altın saclarından
Dudakları olaydı!

Ve ona opturmek icin,
Eğilirdi yerlere kadar;
Yanakları olaydı!

Dokerdi onune hepsini
Gumuşten, altından, sedeften
Oyuncakları olaydı!

Ve cocuk gittikten sonra,
Boyle kalır mıydı ağac?
Ne olurdu onunda
Bacakları olaydı,
Ayakları olaydı!

Anne

İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum

Acı nedir
Tatlı nedir bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum
Elinin ermediği
Dilinin donmediği
Cağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum

Belki kıskanırlar diye
Gorduklerini
Sakladım gozlerden
Gulucuklerini
Tulun duvağın
Ben oldum!

Artık isterlerse adımı
Soylemesinler bana
`Onun Annesi` diyorlar
Bu yeter sevgilim bu yeter bana!

Bir dediğini iki
Etmiyeyim diye oyle cırpındım ki
Ve seni oyle sevdim sana
O kadar ısındım ki
Usanmadım, yorulmadım, cekinmedim
Gun oldu kırdın
İncinmedim;
İlk oyuncağın
Ben oldum Yavrum
Son oyuncağın
Ben oldum

Layık değildim
Layık gorduler
Annen oldum yavrum
Annen oldum!

Bir Bayrak Ruzğar Bekliyor!

Şehitler tepesi boş değil,
Biri var bekliyor
Ve bir goğus, nefes almak icin;
Ruzğar bekliyor
Turbesi yakışmış bu kutlu tepeye;
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş mechul asker diye?
Destanını yapmış,kasideye kanmış
Bir el ki;ahretten uzanmış,
Edeple gelip birer birer opsun diye faniler!
Opelim temizse dudaklarımız,
Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız
Ruzğarını kesmesin govdeler
Sesinden yuksek cıkmasın nutuklar,kasideler
Geri gitsin alkışlar geri,
Geri gitsin ellerin yapma cicekleri!
Ona oğullardan,analardan dilekler yeter,
Yazın sarı,kışın beyaz cicekler yeter! Soyledi soyleyenler demin,
Gel sungulu yiğit alkışlasınlar
Şimdi sen soyle soz senin
Şehitler tepesi boş değil,
Toprağını kahramanlar bekliyor! Ve bir bayrak dalgalanmak icin;
Ruzğar bekliyor!
Destanı oksuz ,sukutu derin mechul askerin;
Turbesi yakışmış bu kutlu tepeye
Yattığı toprak belli,
Tuttuğu bayrak belli,
Kim demiş mechul asker diye?

AĞIT

Ağlayın, parmakları nur
Sularından kınalı kızlarım
Ağlasın Meraga goklerinden
Meraga'ya bakıp yıldızlarım

Yollara Kurşadlar uzanmış olu
Ağlasın Akulke, ağlasın Sutgolu
Yiğitlerim uyur gurbet ellerde
Kimi Semerkant'ta bekler beni
Kimi Caber'de

Caber yok, Tiyanşan yok, Aral yok
Ben nasıl varım?
Ağla ey Tanrı dağlarıdan
İndirilmiş Tanrım

Şu yakın suların
Kolu neden bukulmez
Fırat nicin, Dicle nicin, Aras nicin
Benden doğar, bana dokulmez?

Ben ki ataeşle konuşurdumselle konuşurdum
İdil'le Tuna'yla Nil'le konuşurdum
Sangaryosu Sakaryayapan
İkonyomu Konyayapan
Dille konuşurdum


BAYRAK

Ey,mavi goklerin beyaz ve kızıl susu,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son ortusu!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım

Sana benim gozumle bakmayanın
mezarını kazacağım
Seni selamlamadan ucan kuşun
yuvasını bozacağım

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder
Golgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasın, gunler doğmasın ne cıkar
Yurda ay yıldızın ışığı yeter

Savaş bizi karlı dağlara goturduğu gun
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan collere duşurduğu gun
Golgene sığındık

Ey, şimdi suzgun, ruzgarlarda dalgalan;
Barışın guvercini, savaşın kartalı
Yuksek yerlerde acan ciceğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde oleceğim

Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yuzunde yer beğen !
Nereye dikilmek istersen,
Soyle, seni oraya dikeyim !


FETİH MARŞI

Yelkenler bicilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan cektiriler, kalyonlar cekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sokulecek

Yuru, hala ne diye oyunda oynaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!

Sen de gecebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden

Elde sensin, dilde sen, gonuldesin baştasın
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!

Yuzune carpmak gerek zamanenin fendini
Goster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Kucuk gorme, hor gorme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yukseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Suleymandır
Şu mihrap Sinanuddin, şu minare Sinandır
Haydi artık uyuyan destanını uyandır!

Bilmem, neden gundelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın!

Delikanlım, işaret aldığın gun atandan
Yuruyeceksin Millet yuruyecek arkandan!
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan

Sen ki burclara bayrak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Celebiler cekilip haremlerde kışlasın!
Yuru aslanım, fetih hazırlığı başlasın

Yuru, hala ne diye kendinle savaştasın?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın!

Arif Nihat Asya

imagesarifnihatasyaunlusiirleri5b0b2ece04
 
Üst Alt