Son Konu

ARKADAŞLIK SOSYAL BECERİLERİN KAZANIMININ ÖNEMİ VE AİLENİN ROLÜ

bilgisayarci

Yeni Üye
Katılım
9 Ocak 2022
Mesajlar
152,563
Tepkime
0
Puanları
36
Yaş
96
Credits
0
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0


Arkadaş edinme ve bu arkadaşlığı sürdürebilme becerileri çocuğun sadece sosyal gelişimi açısından değil aynı zamanda psikolojik sağlığını koruma adına da önem taşımaktadır. Çocuklar oyun oymak ya da ortak bir etkinliği sürdürmek için iletişimi nasıl başlatacaklarını, sürdüreceklerini ve bir problemi nasıl çözebileceklerini deneyimlerler. Böylece “öteki” algısı gelişir. Arkadaşının duygu ve düşüncelerini anlamaya, kendi duygu ve düşüncelerini, “öteki”nin varlığını da hesaba katarak, tartmaya başlar.

Arkadaşlık Neden Önemlidir?

Aidiyet duygusu, değer görme hissi kazanımına ve özgüveninin gelişimine yardım eder.

Aynı dönemi ve aynı sorunları paylaşan insanlarla birlikte olmak güven ve rahatlık hissi verir.

Diğerlerinin yaşantıları onlar için önemli bir bilgi kaynağıdır.

Diğerlerinin kimliklerini, rollerini, değerlerini ve anlayışlarını deneyimlemenin yoludur.

Yaklaşık 11- 12 yaşa kadar olan süreçte hem cinsle olan arkadaşlıklar önemliyken ergenlikle bir karşı cinsle iletişim kurmaya başlarlar. Bu da karşı cinsi tanımalarını sağlar.

Olumlu arkadaşlıklar yetişkinliğe yolculukta önemlidir. Sosyal, duygusal becerilerinin kazanımı sağlamak, başkalarının düşüncelerini anlama ve onlara hassas davranmak gibi...

Akranlarıyla vakit geçirirken birbirlerini model alırlar. Saçlarını, görünümlerini ve ilgilerini bulunduğu gruba göre değiştirebilirler. Bu, bir grup tarafından kabul görme, onaylanma ve güven duyma ihtiyacının karşılandığını gösterir.

Ailelerin ve arkadaşların rolleri birbirinden farklıdır. Arkadaşlıklarda kısa vadeli seçimler önem kazanırken, ebeveynler uzun vadeli seçimlere odaklanmaktadırlar. Çocukla kurulan güçlü bağ ve gencin arkadaşlıklarıyla elde ettiği sosyal becerilerin dengeli uyumu onu yetişkinlikte güçlü, başarılı ve sosyal becerileri yüksek bir birey haline getirir.

AİLELER ÇOCUKLARININ ARKADAŞLIK KURMALARINA (NASIL) DESTEK OLMALIDIR?!

Aile ortamı çocuğun dünya da ilk yer edindiği sosyal ortamdır. Çocuk ilk sosyal becerilerini de burada geliştirir. Ebeveynlerin sosyalleşme adına önemli bir rolleri vardır. Ailelerin çocukları için yapabilecekleri en önemli şey ise seven, onaylayan, kabul eden ve saygı duyan bir tutum içersinde olmasıdır. Kurduğunuz bu sıcak bağ, daha sonra gelecekteki arkadaşlık kurma tecrübelerinde ilk adımı güvenle atmasını sağlayacaktır.

Ailelerin aynı zamanda iyi bir rol model olması da onun sosyal becerilerini arttıracaktır. Çocuk ebeveyninin diğerleriyle nasıl iletişime girdiğini, tutum ve davranışlarını gözlemler. Onları model alırlar. İlk adımı atmak, konuşmak, görüşmek ve paylaşmak, şaka yapmak yardım istemek, işbirliği yapmak, özür dilemek, özrü kabul etmek gibi pek çok temel sosyal davranış için temel güven ve özgüven duygusunu öğrenirler. Dahası, sabırlı, saygılı ve düşünceli olmanın ilişkileri düzenlemede ve ilişkilerini sürdürmede ne kadar önemli olduğunu kavrarlar. Aileler, kendi arkadaşlarıyla kurdukları ilişkilerde gösterdikleri tutum ve davranışlarla doğru modellemeyi sağlayabilirler.

Çocuklarınızın daha sağlıklı sosyal ilişki kurma becerilerini sağlayabilmeleri adına birkaç öneriyi aşağıda bulabilirsiniz;

Arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmeleri için fırsatlar yaratın!

Bunu pek çok şekilde sağlayabilirsiniz. Örneğin; aileleri evinize çağırabilir, siz sohbet ederken onlar da bir araya gelerek etkileşime girmelerini fırsat yaratabilirsiniz. Ya da çocuğunuz daha büyük yaştaysa arkadaşlarıyla dışarıda sinemaya gitmelerini, spora gitmelerini destekleyebilirsiniz. Ne kadar çok etkileşime girerse o kadar çok deneyim kazanacaktır.

Çocuklarınızın oyun oynamayı öğrenmesini ve spor yapmasını sağlayın!

Evde de oyunlar oynayın. Zaman zaman kaybedin ama her zaman değil! Siz yetişkinlerin de hata yapabileceklerini ya da kaybedebileceklerini görmeleri yeterlilik duygularını arttıracak ve özgüven gelişimine katkıda bulunacaktır. Ayrıca okul içi ve dışı faaliyetlere katılmaları iyi olacaktır. Ancak istemediği bir spor yapmaları veya oyuna zorlanmaları tersi etkiler yaratabileceğinden onun seçimine bırakın. Bir spor kursuna gönderirken hedefimiz oradaki yıldız oyuncu olması değildir. Çocuğun oyun oynamanın keyfine varması olmalıdır.

Uygun davranışlar için net kurallar koyun!

Başkalarına nasıl davranmaları gerektiği konusunda ailede örnek davranışlar sergilenmesi çocuğun kendi arkadaşlarına da nasıl davranması gerektiğini öğretir. Bir kalemi sormadan istememek ya da bir problem yaşandığında vurmadan önce konuşmayı tercih etmek gibi... Aile içersinde kurallar konurken çocuğu da dahil edin ki kuralların bir ihtiyaç olduğunu kavrasın. Evde bir kuralı çiğnediğinde baskıcı olmaktan kaçının.Aksine ondan beklentilerinizi açıklarken saygılı, nazik ve aynı zamanda net olun. Bu, onun kendisi de bir sorunla karşılaştığında ya da haksızlığa uğradığını düşündüğünde sizi modellediği tutum ve davranışlarla arkadaşına yaklaşmasını sağlayacaktır.

Çocuğunuza farklı sosyal ortamlarda farklı durumları nasıl ele alması gerektiğini öğretin!

Bu süreci öğrenmek erken çocukluktan itibaren başlar. Örneğin; teşekkür ederim ya da lütfen demeyi öğretiyorsunuz. Bu bir süreçtir, ne kadar çok sosyal ortama girerse o kadar çok pekiştirmeniz gerekmektedir. Kasaba, manava giderken ya da aldığınız herhangi bir hizmetin ardından kasiyere teşekkür etmek gibi.

Bazen de çocuklar yeni ya da farklı bir ortama girerken endişe duyabilirler ve çekingen bir tutum sergileyebilirler. Böyle bir durumda, önce endişelerini dinleyin. Anlamaya çalışın ve anladıklarınızı ifade edin. Empatik yaklaşım her zaman rahatlatıcıdır. Daha sonra bu sorunla nasıl başa çıkabileceği konusunda birlikte bir beyin fırtınası yapabilirsiniz.

Çocuğunuzla konuşun!

Çocuğunuza her gün mutlaka özel bir zaman ayırın. Bu zaman sizin öğüt ya da ders verdiğiniz değil sadece dinlediğiniz ve sohbet ettiğiniz bir zaman dilimi olmalıdır. Çocuğunuz konuşurken, onu dinlediğinizden emin olun. Gününü nasıl geçirdiğinden, neler yaptığından ya da her ikinizin keyif aldığı bir şeylerden konuşabilirsiniz. Örneğin, göz kontağı kurun, onu onaylayıcı mimiklerinizi kullanın, ne söylediğini kendisinin değerlendirmesini sağlayan sözler söyleyin. Çocuğunuzla konuşmak sadece onunla kurduğunuz bağı arttırmayacak aynı zamanda sosyal becerilerin en önemlilerinden biri olan konuşmayı sürdürebilme becerisini de kuvvetlendirecektir. Bunun yanı sıra, size arkadaşlarıyla yaşadığı deneyimlerini aktarırken bir kez daha kendi sosyal becerilerini gözden geçirecektir.

Çocuğunuzun “başkalarının dünyayı nasıl gördüğünü” anlamaya çalışmasına yardımcı olun!

7-8 yaşlarına doğru çocuklar, başkalarının duygu ve düşüncelerini daha anlayabilir bir bilişsel seviyeye ulaşırlar. Çocuğunuzla yaşamın farklı alanlarını, durumlarını konuşursanız bu becerilerin daha hızlı gelişmesini sağlayabilirsiniz. Örneğin, çocuğunuzla birlikte kitap okurken, bir an durup bir karakterin ne hissettiğini veya düşündüğünü sormak ya da bir ergenle bir film çıkışında o filmdeki karakterleri tartışmak farklı bakış açıları geliştirmelerini, sorgulamalarını ve yeniden yeniden analiz etmelerini sağlayacaktır.

Olumsuz duygularıyla baş etmelerini sağlayın ve sorunları çözmelerine yardım edin!

Çocuklarımızı yetişkinlik sürecine hazırlarken sosyalleşme becerilerinin de bir süreç olduğunu unutmayın! Uzun bir yolculukta, deneyerek öğreneceklerdir. Bazen de bir davranışları onaylanırken bazen de reddedilecek ve yeniden kendi davranışlarını düzenlemeyi öğreneceklerdir. Bunlar olumsuz değil, sürece özgü ve sağlıklıdır! Yaşanması gereklidir. Yetişkinlik hayatına kadar çocukluktan ergenliğe, her sorun yaşadığında onlardan önce bizim sorunu çözmeye çalışmamız aslında onlara yardım etmekten çok, uzun vadede zarar verici olabilmektedir. Yetişkin hayatında iş ortamına girdikleri andan itibaren kendileriyle baş başa kalırlar. Kendi başlarına sorun çözme becerileri geliştirmiş olan bireyler özgüvenleri sayesinde olumsuz durumlarda negatif duygularla da baş etme gücü göstereceklerdir. Bağımsız sorun çözme becerileri gelişmemiş bireyler ise yetişkinlik hayatında sorunlarıyla başa çıkamayan, öğrenilmiş çaresizlikle baş başa kalan bireyler olabilirler.

Eğer çocuğunuzun arkadaşıyla bir çatışma yaşadığınızı duyuyorsanız, sadece bir risk ya da tehlike içerdiğini görüyorsanız konuya el atın. Yoksa “Sorun sahibiyle çözülür.” İlkesiyle birbirlerine sorunlarını çözme yollarını denesinler.

Kaygılanmayın! Yaşadığı her olumlu ve olumsuz deneyim onun sosyal becerilerini güçlendirecektir! Bırakın deneyimlesin!

Arkadaşlık Kurmakta Zorlanan Çocuklarımız için;

Şunu bilmeliyiz ki tüm çocuklar farklıdır. Hepsi dışadönük ve büyük bir grupla sosyalleşecekler beklentisi rasyonel bir düşünce değildir. Eğer çocuğunuz sorun olarak ifade ediyor, sıkıntı çektiğini gözlüyor iseniz;

Aile dostlarınızla ve büyük aileniz olarak zaman geçirin. Unutmayın sosyalleşme becerilerinin ilk kazanıldığı yer ailedir. Tanıdığı, bildiği kişilerle olmak ve bu paylaşımların çoğalması onu rahatlatacaktır.

Bireysel unsurlar da arkadaşlık kurmakta zorlanmasına sebep olabilir. Özgüven eksikliği, çekingen tutum… Sosyal becerileri kazanması konusunda çocuğunuza yardım ederken, gerçekçi seviyede beklentiler oluşturun, çabalarını ve küçük gelişmelerini bile destekleyin, onları yüreklendirin, çocuğun çabalarının en büyük ödülü, kurduğu arkadaşlıklar olacaktır. Özgüven zamanla gelişecek olan bir duygudur. American Psychologists Association yayınladığı bir makalede “Özgüven fanusta yetişmiyor” demiştir. En zoru sabretmek belki ama bunun bir süreç olduğunu bilmek bu sabrı kolaylaştıracaktır.

Yetkin ve yeterli bir yetişkin olması için çocuğunuz;

Size daha az dayanarak (bağımlı olma),daha çok sorumluluk üstlenerek,

karar vererek, sorunları çözerek ve yaşam değerlerini anlayarak kendini kimliğini oluşturabilir.

GELİŞİMSEL DÖNEMLERE GÖRE SOSYAL BECERİLER

Okul Öncesi ve Okul Döneminde Sosyal Beceriler

Okul öncesi çocukları kendi cinsiyetindeki akranlarıyla oynama eğilimindedirler, ancak bu ayrım ilkokul döneminde daha da belirginleşir. Bu dönemde çocuklar hemcinsleri ile çok daha yakınlaşırlar. Kız ve erkeklerin grup yapılarında bazı farklılıklar göze çarpar. Kız grupları daha küçüktür ve daha çok konuşma içerir, oysa erkek grupları daha büyüktür ve daha çok hareket içerir.

Okul çağı çocuğu, kurduğu arkadaşlıklar sayesinde ailenin ötesinde ufkunu genişletir, dış dünyaya ilişkin deneyim kazanmaya başlar, benlik imajı oluşturur ve bir sosyal destek sistemi geliştirir.

Okulöncesi yıllarında oyun, arkadaşlığın temeli olan olumlu sosyal etkileşimlerin ve ortak faaliyetlerin sayısının giderek artmasını sağlar. Saldırgan davranış iki ile dört yaşları arasında artar; ancak daha sonra azalır. Okul çağında kurallar ve sosyal roller giderek önemli hale gelir ve sosyal etkinliklerde cinsiyet farklılıkları belirginleşir. Çocuklar okul çağına eriştiklerinde arkadaşlığın kalıcılığı artar. Kızlar daha sınırlı sayıda çocukla daha kuvvetli ilişkiler kurarken, erkekler daha fazla sayıdaki çocukla arkadaşlık ederler.

Bu evre boyunca akranla arkadaşlıklar oldukça önemli hale gelir. Çocuklar akranlarından oluşan destekleyici bir gruba uyum sağlamak ve ait olmak isterler. Bir akran grubuna uyum sağlamak ve yeterli sosyal becerilere sahip olmak, çocuğun yüksek benlik saygısına ulaşmasında oldukça önemli bir yer tutar. Aynı anda hem akranlarına uyum sağlamaya çalışmak hem de diğerlerinin yeteneklerinin değerini bildiğini göstermeye ve kendi yeteneklerine önem verilmesine çabalamak, bu yaş grubu çocuklar arasında rekabet ortamı yaratır.

İlkokula başladığında çocuk için arkadaşları vazgeçilmez olmaya başlamıştır. Arkadaşları ve öğretmeni önemlidir. Oyun grupları geniştir, oyun kurallarını koyup bunlara uyulması konusunda yeni gelen çocukları uyarabilirler. Oyunlarda ön plana çıkmak isterler. Bu dönemde rekabet ve kıskançlık duyguları ön plana çıkar, kendi düşüncelerini kabul ettirmek, lider olmak önemlidir. Kendiliğinden fark ederek öğrendiği her şey çok önemlidir. Bu yaşta birbirleriyle alay etmek, ad takmak çok sık görülür.

Arkadaşlık yoluyla çocuk, arkadaşının bir olaya (oyuncağını izinsiz almak),öfkeyle tepki vermesine (bağırıp çağırmak ve vurmak) yol açan ve ardından bu olayı olumsuz sonuçlar doğuran bir biçimde (duygusal kırıklık, kavga-ceza) nasıl yorumlayabildiğini düşünüp anlamaya başlar. Çocuğun olaylara başka birinin görüş açısından bakabilmesi, başka bir insanın tutum, duygu ve güdülenimlerine ilişkin anlayışına dayanarak kendi davranışlarını düzenleyip çevresine uyum sağlamasına fırsat verir.

Çocuk 7 yaşına geldiğinde arkadaş seçiminde daha titiz olmaya başlar. 1-2 tane iyi ve sürekli arkadaşları olabilir. Sırdaş olmak çok önemlidir, ancak çok iyi sır sakladıkları söylenemez. Özellikle okul uyumunda arkadaşlarının rolü büyüktür. Okulda arkadaş ilişkileri iyi gidiyorsa, okulu oldukça severler ama ilişkilerinde ters giden bir şeyler varsa okula gitmek istemeyebilirler ya da gönülsüz giderler. Arkadaşlarının düşüncelerini çok önemserler ama ilişkileri için verdikleri kararları çabuk unuturlar. Bu noktada anne baba olarak verdiği kararı hatırlatmak ya da öğütler vermek yerine, etkin dinleme yöntemini kullanarak kendi çözümlerini üretmesine fırsat tanımak yararlı olabilir. Yetişkinler kadar tutarlı ve sabit ilişkileri olmasını ummak, yaşlarına uygun düşmeyen ve gerçekçi olmayan bir beklentidir.

Küçük grup oyunlarını severler, ancak bu devrede moral (ahlaki) gelişim yönünden kuralları kesin ve değişmez olarak algıladıkları için, grup oyunlarında kuralların değiştirilmesine (az da olsa) tepki verirler. İki kişi oynarken her şey yolundayken ortama üçüncü birinin girmesi işleri karıştırabilir. Burada daha çok birinci tercih olamama kaygısı hakimdir. Bu yaş çocuklarının hemen hepsinde arkadaşları tarafından ilk tercih edilen kişi olma isteği vardır. Üç ya da daha fazla kişinin olduğu oyun gruplarında, lider olan kişiyi çekememe, onun koyduğu kurallara isyan etme ama bunun yanında onunla arkadaş olmaktan vazgeçememe gibi çelişik içerikli ilişkiler yaşayabilirler. Kuralların ya bozulmaması ya da sadece kendileri tarafından değiştirilmesi gibi egosantrik bir yaklaşımları vardır. Bu daha çok, henüz kendini değerlendirme becerisine sahip olmayışlarından kaynaklanır. Kavgaları, münakaşaları sık sık olur. Bu yaşlarda erkek çocukların fiziksel saldırganlığı, kız çocukların ise sözel saldırganlığı daha çok yeğlediği gözlenir. Birbirlerine karşı oldukça acımasız eleştiri ve davranışları olabilir. Çok radikal kararlar verip, bunları uygulamaktan derhal vazgeçebilirler. İçinde bulundukları grupta prim yapan davranışları fark edip benimseyebilirler ve bunlar gerçekten çok acımasız olabilir.

8-9 yaşta, arkadaş grupları kısa sürelidir. Sırdaş olmak önemlidir. Arkadaşlık ilişkileri iyiyse okula severek gelirlerken ters giden bir şeyler varsa okula gitmek istemeyebilirler. Bu nedenle 'Okula gitmelisin' şeklinde öğütler vermek yerine aktif dinleme yapılmalı, öğrencinin kendi çözümlerini üretmesine izin verilmelidir. Oyunlarda kuralların hiç bozulmaması ya da kendileri tarafından değiştirilmesi gibi düşünceleri vardır. Kızlar sözel erkekler fiziksel saldırganlığı yeğlerler. Birbirlerine lakap takma, alay etme sık görülür.

İlkokul çağı süresince, çocuklar kendi cinsiyetlerine ilişkin görüşlerini de oluştururlar. Çocuklar çoğunlukla kendileriyle aynı cinsten oyun arkadaşlarıyla ilişki kurmaya özen gösterirler. Altı ve on iki yaşları arasında arkadaşlıklar kurmak, son çocukluk döneminin en önemli görevlerinden biridir ve bu hayatları boyunca devam edecek bir sosyal beceridir. Gelişimsel olarak karmaşık ilişkiler geliştirmeye hazırdır. Giderek, duygu ve düşüncelerinden daha çok haberdar olmaya başlar. Bu yaşta artık aileye eskisi kadar bağlı olmadığı gibi kendine dönük ilgileri de azalmıştır. Artık arkadaşlık konusunda akranlarına daha çok güvenmeye, arkadaşlarıyla birlikte okulöncesi döneme kıyasla daha çok vakit geçirmeye başlar. Günden güne çocukluk döneminin zevklerini ve hayal kırıklıklarını paylaşırlar. Yetişkine daha az bağımlıdır

Ergenlik Döneminde Sosyal Beceriler

Ergenlik dönemi çocuklarınızın kim olduklarını, neye inandıklarını ve kim olmak istediklerini keşfetme çabasıyla ailelerden bağımsızlıklarını talep ettikleri bireyselleşme dönemidir. Aynı zamanda soyut düşünme ve mantık yürütme becerisini kazanmaktadırlar. Bu daha fazla karar alma ve problem çözmeye zihinsel olarak katılmak isteyecekleri anlamına gelmektedir. Ergenlik döneminde kendilerini daha fazla arkadaşlarına yakın hissedebilirler. Önceleri her şeyini ailesine anlatan çocuk , yakınlık ihtiyacı yön değiştirdiğinden arkadaşlarına yönelir.Ancak bu ebeveynlerine ihtiyacı olmadığı anlamına gelmemektedir.

Ait olunan arkadaş grubu ergenin sosyal becerileri ve kişilik gelişimine, çevresi ile ilişki kurma biçimine katkı sağlamaktadır. Grup, ergen için bir ayna görevi yaparak bireyin kendisini tanımasını, dışarıdan nasıl görüldüğünü bilmesini ve kendini değerlendirmesini sağlar. Grup içinde ergenlerin sosyal becerileri ve ilişki kurma şekilleri de gelişmektedir. Ayrıca cinsiyete ait model bulma ve cinsiyet davranım kalıplarını öğrenme konusunda da grup ergene örnekler sunabilmektedir. Ergenler yaşanılan üzüntüleri ve duygusal krizleri ait oldukları gruplarda çözmektedirler.

Ergenlik döneminde arkadaşlık ilişkileri önemini arttıkça anne ve babalar bu durumdan etkilenir ve kaygı duymaya başlarlar. Bu zamana kadar her şeyin yolunda gittiği sevgili çocuklarınız sizden adım adım uzaklaşmaya başlar. Sürekli arkadaşlarının yanında olmak isteyişleri, sürekli internet ya da telefonda onlarla zaman geçirmeye çalışmaları sizleri tedirgin eder. Arkadaşlıklarıyla meşgul olan çocuğunuz size yabancılaşıyor gibidir ve eleştirilerinin dozunu da bu dönemde artırmıştır.”Artık onu tanıyamaz olduk.” gibi cümleler sık sık söylenir.

Çocuğunuzu değiştiren onları sizlerden koparan olgunun arkadaşlıkları olduğunu düşünmeye başlanabilir. Bu nedenle ergenlik döneminde arkadaşlığın pek çok yönden doyuruculuğu olduğunu hatırlatmak gerekir. Her şeyden önce arkadaşlığa duyulan bu ihtiyaç gelişim süreçlerinin işlemesini kolaylaştırır. Arkadaşlık; yaratıcılık, espri gibi olumlu özelliklerin geliştiği ve bollaştığı bir alan olma özelliği taşır. Arkadaşlık içinde genç, duygularını nasıl tasarlayacağını ve nasıl dışa vuracağını da öğrenir

Bireysel kimliğini bulma çabalarının yer aldığı arkadaşlık içinde her şey çok hızlıdır. Çoğu kez anne ve babalar çocuklarını takip edemedikleri hissine kapılabilmektedirler. Birden bire başlayan aşklar, birden bire biten dostluklar sıklıkla karşımıza çıkar. Hızla gerçekleşen bu değişimlerin sonucunda yaşanan düş kırıklıkları içinde çocuğunuz kendi önemini görecek, sınırlarını belirleyecek ve benlik tasarımını oluşturacaktır.

Ergenlik dönemi, çocuğun kendini duygusal olarak çoğu kez hiçbir neden yokken çaresiz, bunalmış, anlaşılmamış ve yalnız hissettiği bir dönemdir. Çocuğun yaşıtlarının da yaşadığı bu ortak duygulanımlardan ötürü ebeveynlerden çok arkadaşlarının onu anladığını hissetmesi doğal bir durumdur. Yaşanılan güçlüklerin ve sorunların benzerliği arkadaşlıkların çekiciliğini artırır. Bu durum hem empati yaparak birbirlerini anlamalarını hem de kendilerini kabul ettirmelerine olanak tanır. Kabul gördükçe bir gruba ait olma becerisi kazanan çocuğunuz toplumsal yaşamda sözsüz kuralları nasıl içselleştireceğini, sosyal etkileşim içinde iletişim kurmayı öğrenir. Kuralları kabul etmeyi öğrenir. Bu özellikleriyle yetişkinliğe doğru gelişen çocuğunuz toplumsal alanda arkadaşlığı bir geçiş aşaması olarak değerlendirir. Buna ek olarak “Ben nasıl görünüyorum, verdiğim görüntü nasıl?” sorusu kimliğini arayan çocuğunuz için liste başı meselelerden biridir. Bu soruya yanıt verdiği sürece arkadaşlıkları da beslenir.

Özellikle ergenlikte arkadaşlık becerilerini sağlama konusunda ebeveynlerin uygulayabilecekleri bazı ipuçları verilebilir.

Tüm iletişimi arkadaşlarıyla kuruyormuş gibi görünüyor olabilir. Anne ve babalarıyla anlaşamamalarından dolayı böyle hissedilebilinir. Çocuklukta kurulmuş iyi bir iletişim ergenlik döneminin sağlıklı atlatılmasını sağlayacaktır. İyi iletişim anne babasına ( her ne kadar ihtiyacı yokmuş gibi görünse de) ihtiyaç duyan çocuğunuzun sorun olarak hissettiklerini sizinle paylaşmasına yardımcı olacaktır. Ancak iletişiminizi sadece sorun odaklı tutmamanız da oldukça önemlidir.

Çocuğunuzun arkadaş ortamını ve mümkünse arkadaşlarının ailelerini tanımaya çalışın. Bunun için kendi evinizde programlar organize edebilirsiniz.

Çocuğunun arkadaşlarını tanımadan eleştirmek ve kurduğu arkadaşlığı bitirmesini istemek sadece sizden uzaklaşmasına sebep olur. Ona bu arkadaşlıkta neyin önemli olduğunu sorarak anlamaya çalışıp kararı çocuğunuzun vermesine dikkat edin.

Çocuğunun arkadaşları gerçekten olumsuzluklar gözlenebilir. Aile bu arkadaşlarının önce iyi taraflarını görmeli ve çocuğuna bunları aktarmalı, gözlemlediği olumsuzlukları ve kaygılandığı hususları çocuğuyla paylaşmalıdır. Bu şekilde çocuk ebeveynin objektif yaklaşımını görür.

Arkadaşlık çevresini beğenmiyorsanız, onu iyi tanıyarak kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda alternatif bir çevre oluşturabilirsiniz. Bu çevreyi oluştururken seçenekler sunmalı ve onun keyifle katılabileceği aktiviteleri içermesine özen göstermelisiniz.

Çocuğun kendi kimliğini bulmaya çalıştığı bu dönemde, olumsuz veya istenmeyen bir duruma “hayır” diyebilme çabası aile tarafından desteklenmelidir.

Ergenlik sürecinde ebeveynler çocuklarının fazla sayıda arkadaşları olmasından yakınabilirler; ancak bunun sürecin bir parçası olduğu unutulmamalıdır.

Ergenlik dönemi bir değişim dönemidir. Değişim dönemleri zordur ve duygularda iniş çıkışlar görülmesi çok normaldir. Bu yüzden evde olduğu gibi arkadaşlık ilişkilerinde de iniş çıkışlı bir süreç geçirir. Bir gün arkadaşlarıyla çok iyi sizinle çok iyi bir gün çok sıkıntılı olabilir.”Neden tutarsızsın neden böylesin!” sorgulamalarından uzak durun.

Zamanının üçte biri kadar bir kısmını arkadaşlarıyla paylaştığını göz önünde bulundurursanız arkadaşlarını tanımanın önemi ortaya çıkar. Bu tanıma süreci içinde baskı yapmadan, dedektiflik yapmadan günlüklerini ve özel yazışmalarını kurcalamadan bir yaklaşım geliştirmelisiniz. Eve çağırmasına izin vermelisiniz. Arkadaşlarından bahsettiğinde ya da bir olay anlattığında yargılayıcı yorumlar yapmadan arkadaşları hakkındaki bilgileri veri tabanı oluşturmak için biriktirmelisiniz.

Arkadaşlarıyla zaman geçirmek ve aktivitelerde bulunmak için sizden izin istediğinde bu dönemin gelişme dönemi olduğunu kabul ederek yeni sınırlar belirleyebilir ve bu konudaki sorumluluklarına göre sonuçları onunla birlikte düzenleyebilirsiniz.

Arkadaşlık ilişkilerinin temel atıldığı okul ortamı oldukça önemlidir. Bu dönemde okulun ve öğretmenlerinin ergene bakış açısı ve sosyal gelişimi için ne tür aktiviteler düzenlediği oldukça önemlidir.


 
Üst Alt