Kendinizi sürekli olarak yetersizlik duygusuyla baş etmeye çalışırken bulduğunuz oluyor mu? Uzmanlara göre yetersizlik duygusunun derinlerine inildiğinde, aşağılık kompleksi olarak adlandırılan duygu durumuna varılıyor. Hem fiziksel hem ruhsal yetersizliğe işaret eden aşağılık kompleksinin detaylarını birlikte inceleyelim.
Bireysel Psikoloji ekolünün kurucusu Alfred Adler tarafından geliştirilen ‘‘Bireysel Psikoloji’’ kuramı ve ‘‘Kimlik bunalımı’’ kavramını ilk kez kullanan psikolog olarak bilinen Erik H. Erikson’ın ‘‘İnsan Gelişiminin 8 Evresi'' kuramı içerisinde yer alarak günümüzde bilinen anlamına kavuşmuş olan aşağılık kompleksi, en genel tanımıyla bireyin, gerçek veya hayali kaynaklardan beslenen; kendisini fiziksel ya da ruhsal olarak yetersiz, değersiz ve önemsiz görmesine sebep olan duyguya verilen isimdir. Sürekli hissedilen ve buna bağlı olarak etkisi günden güne artan bu duygu, bireyi durmaksızın kıyaslama yapmaya iterek çevresindeki diğer insanlardan daha aşağı olduğu gerçeğine inandırır.
Aşağılık duygusu ve Alfred Adler’in bireysel psikoloji kuramı
Aşağılık duygusunun temel taş görevi gördüğü Alfred Adler’in Bireysel Psikoloji kuramı, bireylerin; yaşamın ilk evresinde kendisini daima erişkin bireylerle karşılaştırdığını ve aşağılık duygusunun yapılan tüm bu karşılaştırmaların doğal bir sonucu olduğunu ileri sürer. İlk adımda oluşan bu duyguyu üstünlük duygusuna dönüştürme çabası ise bireyin yaşamının akışında görülen olağan bir efordur. Buna göre yaşam, negatif duyguyu (aşağılık duygusu) pozitif duyguya (üstünlük duygusu) çevirmekle geçer.
Aşağılık duygusu ve Erik. H. Erikson’ın insan gelişiminin 8 evresi kuramı
Erik H. Erikson, aşağılık duygusunun kaynağının 5-13 yaş aralığında aranması gerektiğini vurgular. Erikson’a göre, 5-13 yaş arasında psikososyal gelişimini başarıyla geçiren bireyler; bu başarının sonucunda yeterlilik duygusuna erişir. Bu gelişimi gösterememiş olan bireyler ise aşağılık ve yetersizlik duygularıyla donanarak ileride sürekli yaşanacak olan duygu durumunun temelini hazırlamış olur.
Aşağılık kompleksinde güven duygusunun yeri
Güvenin önemi, özellikle gündelik hayatta çoğunlukla ikili ilişkiler üzerinden açıklanmaya çalışılsa da bireyin kendine olan güveni de çok büyük önem taşımaktadır. Ruh sağlığının yerinde olabilmesiyle bireyin kendine duyduğu güven arasında doğru orantı bulunur. Aşağılık kompleksi, bireyde güven noksanlığı yaratır. Bu noksanlık, yetersizlik duygusunu besleyen önemli etkenlerden biri olduğundan bireyin yaşam kalitesinde ciddi düşüş gözlemlenir.
Aşağılık kompleksiyle baş etme yöntemleri
Uzmanlar, aşağılık kompleksiyle profesyonel yardım eşliğinde baş etmenin yanı sıra kendi kendimize baş etmenin de mümkün olduğunu belirtiyor; ancak elbette ki bunun da bir süreç olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu süreçten lineer ilerlemesini ve hızlı olmasını beklemek, aşağılık kompleksini daha da besleyip eskisinden de aşağı hissetmeye yol açabilir.
Yaşadığınız duygu durumunun köklerini bulun: ''Bu kompleksin kökeni nereye dayanıyor?'' Belki de kendinize sormanız, en baştan peşine düşmeniz gereken yegane soru bu. Bu sorunun cevabı, yaşadığınız aşağılık kompleksinin temelini keşfedip süreci en doğru biçimde yönetmenize katkı sağlayacaktır. Konu, ister aşağılık kompleksi olsun ister başka bir şey; kişinin bir şeyin kökenine kendi kendine inmesi her zaman kolay olmaz. Profesyonel yardım almaya ikna olmak, tam da bu noktada çok kritik bir karar olabilir. Bu kararı almaktan çekinmeyin!
Hedef kişi analiziyle güven duygunuzu artırın: Kendinizi sürekli kıyasladığınız ve sizden üstün olduğuna inandığınız kimse, kendinizde eksik ya da yetersiz gördüğünüz noktaları tespit edip üzerinde çalışmanıza yardımcı olabilir. Hedef kişi analizi, güven duygunuzu artırarak aşağılık kompleksi mücadelesinde size güç sağlayacaktır.
Kendiniz hakkında olumlu düşünüp konuşun: Aşağılık kompleksinin getirdiği olumsuz duygu ve düşünceler, kişinin kendisini tabiri caizse itip kakmasına yol açar. Bu da kişinin her ne olursa olsun kendinde mutlaka bir kusur bulmasına ve kendi hakkında hep kötü sözler sarf etmesine neden olur. Kendimiz hakkında olumlu düşünüp olumlu konuşmak, güven duygusunu artıran bir başka faktörüdür. Artan güven duygusu, karşıdan gelen negatif duygu, düşünce, söylem ve yargılarla mücadelede de size kuvvet sağlar.
Olumlu bir çevre beraberinde olumlu duygular getirir: Bu süreçte belki de en son isteyeceğiniz şey, sizi daha da aşağı çeken olumsuz insanlarla bir arada olmaktır. Olumlu düşünen, konuşan ve bunu etrafına da yansıtıp herkesi aydınlatan insanlarla birlikte olmak size çok daha iyi gelecektir. Bu insanlar, olumlu davranışlarıyla sizin de olumlu yönlerinizi besleyerek daha iyi hissetmeye başlamanız konusunda size destek olacaktır.
Kendiniz olun ve kendinizi geliştirin: Birilerinden ilham almak, birilerini örnek almak… Bunlar pek tabii zararsız davranışlardır; fakat bunların ötesine geçtiğinizi ve artık başkalarının benliğini yaşadığınızı düşünüyorsanız buna derhal son vermelisiniz. Başkalarının izinden gitmeyi bırakıp kendi izinizin peşine düştüğünüzde, kendinizi bulmanız ve olduğunuz gibi kabul etmeniz kaçınılmazdır. Üstelik kişisel gelişiminizi de bu doğrultuda yönetmeniz daha mantıklı olacaktır. Başkaları gibi yaşarken kendimize yaptığımız yatırımdan verim alamayız, değil mi?