Ataturkun hastalığı ilk zamanlar fazla bir endişe uyandırmamakla beraber doktorlar, bir bucuk ay dinlenmesini salık verdiler Ataturk, Mayıs başlarında iyileşerek Ankara cevresinde gezintilere cıkmağa başladı Bir sure sonra da Guney illerinde bir inceleme gezisine cıktı Bu gezi dolayısıyla yorgun duşen Ataturk tekrar hastalandı 26 Mayısta Ankaraya geldi, birkac gun dinlendikten sonra tedavi ve dinlenmek icin İstanbula Dolmabahce Sarayına gitti
İstanbulda mutehassısların yaptığı konsultasyon ile hastalığın Siroz olduğu anlaşıldı
Temmuz sonlarına kadar Savarona yatı ile Boğazda, Floryada gezintiler yapan Ataturkun sağlık durumu kendisinin Dolmabahceye naklini gerektiren bir hal almıştı Gosterilen butun ihtimamlara karşın hastalığın fena bir akıbete doğru gittiği goruluyordu İlk kriz 16 Ekim gunu geldi Bu krizi atlatan Ataturk, Cumhuriyetin onbeşinci yıldonumu Bayramını kutlamayı tasarlıyordu Fakat ağır bir hastalık geciren Ataturkun Ankaraya gitmesine doktorlar izin vermediler
GECEYARISI GOZLERİNİ YAVAŞCA ACTI
Kasım ayından itibaren hastalık, normal seyrinden cıkarak yeni bir krizle şiddetlenmişti Tekrar rapor yayımına başlandı Bu sefer memleketi derin bir acı kapladı 8 Kasım gunu Ataturkun sağlık durumu butun kurtuluş umutlarını sondurecek bir şekil almıştı Artık Ataturk koma haline girmişti Gece yarısı gozlerini acarak yavaşca:
SAAT KAC? DİYE SORDU
Saat kac?
Bu onun son sozu olmuştu Gozlerini kapadı ve bir daha da konuşmadı 10 Kasım 1938 Perşembe gunu saat 9u beş gece Buyuk Kurtarıcı hayata veda etti Hukumet bu acı haberi bir bildiri ile millete duyurdu Gazeteler de bu olum haberini yayınlandılar