ATATURK’UN AĞAC SEVGİSİ İLE İLGİLİ ANISI İĞDE AĞACI
Ataturk, ağacsız yurt topraklarından uzuntu duyardı
Ataturk tabiatı ve ağacı cok severdi Ankara'daki Orman Ciftliğini boz topraktan ormanlık haline soktu Ağacların dikilişini, tutuşunu, buyuyuşunu adım adım kollardı Akkopru tarafından Ciftlik'e giden yolun etrafındaki boş topraklar meyvelik olmuştu Bir gun bu meyvelikten gecerken birdenbire şoforune :
Dur dedi
Arabadan inerek orada bulunanlara:
Burada bir iğde ağacı vardı, ne oldu? diye sordu Kimse iğde ağacını bilmiyordu Ataturk'un biraz onceki neşesi kalmamıştı Cunku Ciftlik'in ilk corak gunlerinin yeşilliği sokulup atılmıştı Yol boyunca hep iğde ağacını aradı
iğde, yaşlı ve celimsiz bir ağactı Fakat yaşıyordu Baharda guzel kokular veriyordu, diye sızlandı
Ataturk, istanbul'daki buyuk ağactan gordukce:
Bunlar da guzel ama, ben yapraklarının ve dallarının her yıl ne kadar buyuduğunu gorduğum ağaclarımı seviyorum, derdi
Vatanı yeşil ve bayındır gormek icin cok calıştı Yalova'yı, Florya'yı o değerlendirmişti Bursa'yı bir kaplıca şehri yapmak icin uğraşıp durmuştu Planlı Ankara onun fikri idi
Cankaya'daki bahcesini yapan memur şu fıkrayı anlatmıştı
Bahceyi dolaşıyorduk Cok ihtiyar ve geniş bir ağac Ataturk'un gececeği yolu kapıyordu Ağacın bir yanı havuz, bir yanı dik bir yokuştu Ataturk ağaca yaslanarak guclukle karşı tarafa gecti Atıldım,
Emrederseniz hemen keseyim, efendim, dedim
Yuzume baktı:
Sen hayatında boyle bir ağac yetiştirdin mi ki keseceksin? dedi