Ataturk'un Dayanışma Anısı;
I Dunya Savaşı’ndan yenik cıkan Osmanlı Devleti’nin yoneticileri kendi tac ve tahtlarının geleceği icin Turk yurdunun istilasına goz yumunca Turk Milleti kendi namusunu, yurdunu ve geleceğini kurtarmak amacıyla “Kuvayı Milliye adı verilen yerel direniş orgutlerini kurmuşlardır Bu yerel orgutler Kurtuluş Savaşı destanını yazacak olan Turk Milletinin kahraman ordusunun cekirdeğini oluşturmuştur Aşağıdaki anekdot da Ataturk’un Kuvayı Milliye ile ilgili ilginc değerlendirmesi yer almaktadır
Birinci Dunya Savaşı’ndan sonra memleket işgal edilmiş, ordu dağılmış, elde bir şey kalmamış durumdaydı
Yabancılar artık Turkiye’nin tarihe karıştığını iddia ediyor, memleket uzerinde pazarlıklar yapıyorlardı
İşte bu sırada Ataturk Samsun’a cıkmış, Erzurum ve Sivas Kongresi’ni topluyor, “Kuvayı Milliyenin oluşmasına calışıyordu
Bu durum karşısında etrafındakilerden umutsuzluk icinde olan birisi, bir gun Mustafa Kemal’e:
Paşam, dedi, memleket işgal edilmiş, ordu tumuyle dağılmış, buyuk devletler bizim sonumuzu goruşuyorlar Galip devletlerin kuvvetli orduları ve donanmaları karşısında kurmak istediğiniz “Kuvayı Milliye neye yarar?
Mustafa Kemal gayet sakin şu cevabı verdi:
Kuvayı Milliye, namuslu bir insanın yastığının altındaki tabancaya benzer Namusunu koruması icin, herhangi bir umidi kalmadığı zamanda hic değilse intihara yarar
Hadi BESLEYİCİ, Atamız Ataturk, s103104
Bir sorunu cozebilmenin, bir işi başarabilmenin ilk koşulu kişinin “başaracağım inancını taşımasına bağlıdır Bu inanca sahip olmayıp, umitsizlik icerisinde olanların ise başarıya ulaşmaları mumkun değildir Ataturk, duşman gucleri karşısında yılgınlığa duşen yakın cevresindeki arkadaşlarını ve Turk milletini sarsılmaz bir inancla motive etmiştir “Başarı, başaracağım diyenlerindir ilkesini hep canlı tutmuş ve Turk ulusuyla birlikte başarıya da ulaşmıştır
Kurtuluş Savaşı henuz başlıyordu Ordu yoktu ve her taraftan vatanın bağrına giren duşmanlara karşı ancak gonullu cetelerle savaş yapılıyordu Milletvekilleri arasında bile, dovuşu goze alan, fakat umitsizlikten kurtulamayanlar vardı
Bir gun Buyuk Millet Meclisi’nde vatanın kurtulması icin neler yapılması gerektiği hakkında heyecanlı konuşmalar yapılıyordu Milletvekillerinden biri, sozlerini buyuk vatan şairi Namık Kemal’in şu beyti ile bitirdi:
“Vatanın bağrına duşman dayamış hancerini
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?…
En buyuk ve korkunc duşmanın, umitsizlik olduğunu pek iyi bilen Ataturk bu beytin iki kelimesini değiştirerek, fakat veznini de bozmaksızın sert ve sarsılmayan bir sesle şu cevabı verdi:
“Vatanın bağrına duşman dayasın hancerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!…
Niyazi Ahmet BANOĞLU, Nukte ve Fıkralarla Ataturk, s8889
Millete Guveni
Ataturk, “Ozgurluğun olmadığı yerde olum ve yokoluş vardır Butun gelişmelerin anası ozgurluktur sozunu soylerken bu duygu ve duşuncesinin kaynağını mensubu olmakla gurur duyduğu Turk milletinden aldığını cok iyi bilmekteydi O, ozgurlukleri icin olumu goze alabilen ulusların asla tutsak edilemeyeceğine inanmakta, Turk milletinin de bu ozelliğinden dolayı sonsuza kadar ozgur ve bağımsız kalacağını duşunmekteydi Aşağıdaki anekdot Ataturk’un Turk ulusundaki ozgurluk tutkusuna olan guvenini yansıtması acısından guzel bir ornektir
Bir gun musluman memleketlerden birinde (Mısır’da) bağımsızlık davası icin calışan liderlerden biri, Mustafa Kemal’i gormeye gelmişti Kendisine:
Bizim hareketin de başına gecmek istemez misiniz? diye sordu
Olabilecek bir şey değildi, ama, insan yoklamalarını pek seven Mustafa Kemal:
Yarım milyonun bu uğurda olur mu? diye sordu
Adamcağız yuzume baka kaldı:
Fakat Paşa Hazretleri yarım milyonun olmesine ne luzum var? Başımızda siz olacaksınız ya… dedi
Benimle olmaz, beyefendi hazretleri yalnız benimle olmaz Ne zaman halkınızın yarım milyonu olmeye karar verirse o vakit gelip beni ararsınız