Son Konu

Ataturk'un Edebiyata Verdiği Onem

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ataturk'un Edebiyata Verdiği Onem nedir,
Ataturk'un Edebiyata Verdiği Onemle ilgili sozer,
Ataturk'un Edebiyata Verdiği Onem

ATATURK ’UN EDEBİYATLA İLGİLİ GORUŞLERİ

Ataturk‘un her turuyle uzerinde durduğu bir sanat dalı da edebiyattır Edebiyatın tanımını yapan Ataturk der ki: “Edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır: Soz ve manayı, yani insan dimağında yer eden her turlu bilgileri ve insan karakterinin en buyuk duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları cok alakalı kılacak surette soylemek ve yazmak sanatı Bugun icindir ki edebiyat, ister nesir halinde olsun, ister nazım şeklinde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltıraşlık gibi, bilhassa musiki gibi, guzel sanatlardan sayıla gelmektedir

Bu tanımdan sonra edebiyatın amac ve hedefini cizmiş beşeriyette en muspet ilim ve en ince teknik esaslarına dayanan hayatla ve kanla karşılaşmak kendileri icin alında yazılı olan askerlik gibi yuksek bir idealist meslek dahi, kendini icinde bulunduğu topluma anlatabilmek ve bu buyuk insanlık ve kahramanlık yolculuğuna hazırlayabilmek icin, uyandırıcı, hedefleyici, yurutucu ve nihayet fedakar ve kahraman yapıcı vasıtayı edebiyatta bulur Bu cumlede, uzerinde kısaca da olsa durulması gereken bazı onemli konulara yer verilmiştir Bir kere Ataturk icin, edebiyat, gecirilmesi guc zamanlarda uyandırıcı, hedeflendirici ve yurutucu bir vasıtadır Ancak dikkat olunacak husus, bu vasıtanın yıkıcı değil, fedakar, kahraman ve yapıcı bir vasıf taşımasıdır Sonra Ataturk‘un milli, daha dorusu hamasi bir edebiyat zevk ve anlayışı olduğu ortaya cıkmaktadır

Yine bu cumlenin devamında Ataturk‘un, edebiyatı, cemiyetin hal ve istikbalini koruyan ve daima koruyacak olan bir terbiye ve eğitim aracı saydığı da ortaya cıkmaktadır Şair Halit Fahri Ozansoy ’a 29 Ağustos 1928 akşamı Dolma bahce Sarayı ’nda Turk inkılabı şairinin nasıl olması gerektiğini şu şekilde acıklamıştır Mutlak dahil olduğun parlak Turk devrinde şair olduğunu ispat edeceksin Şiirlerin şen, şatır fakat Turk milletinin surur, şetaret, faaliyet, his ve hareketlerini terennum edecektir Buna mevcudiyetini hasredeceksin


ATATURK ’E GORE EDEBİYAT

Ataturk; hayatı boyunca edebiyatla yakında ilgilenmiş, edebiyatı toplum faydasına yoneltmek icin direktifler vermiş, okullarda oğretim programlarını bu yonde duzenletmiştir Edebi sanatların bir fikrin, ozellikle inkılapların yayılması ve kokleşmesinde en etkili arac olduğuna daima inanmıştır Bir akşam toplantısında (1937), soz edebiyattan acılınca, bu konuda ceşitli konuşmalar yapılır “Edebiyat nedir? Osmanlı devrinde ve cumhuriyet rejiminde edebiyat denilince ne anlaşılıyor? gibi sorular sorulur

Osmanlı devrinde ve bugune kadar gecen cumhuriyet cağında ve bundan evvelki Turk kulturel cağlarında ve hatta butun medeni toplumlarda edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır: Soz ve anlamı, yani insan aklında yer eden her turlu bilgileri ve insan kudretinin en buyuk duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları cok alakalı kılacak surette soylemek ve yazmak sanatı Bu itibarla, edebiyatın, her insan ve cemiyeti, bu cemiyetin hal ve geleceğini koruyan ve koruyacak olan her kuruluş icin esaslı eğitim araclarından biri olduğu kolayca anlaşılır Bunun icindir ki Turkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı, edebiyat oğretiminde şu noktalar bilhassa onem ve kıymet vermelidir:

A) Turk cocuğunun kafasını, yaratılıştaki dikkat ve itinaya gore geliştirmek Bu, cumhuriyetin sağlık duzeniyle ilgilenen bakanlığa da duşen bir gorevdir

B) Guzel muhafaza edilen, Yurek kafa ve zekalarını acmak, yaymak, genişletmek Bu bilhassa, Milli Eğitim Bakanlığının gorevidir Bununla birlikte, Turk cocuklarının kafalarına muspet ilim ve maddi teknik mefhumlarını, yalnız nazari olarak değil aynı zamanda pratik vasıtalarla da yetiştirmek

C) Bir taraftan da Turk kafalarındaki kabiliyetleri, Turk karakterindeki sağlamlıkları, Turk duygularındaki yukseklik ve genişlikleri, kendileri hic zorlanmadan, doğal bir halde ve olduğu gibi ifadeye onları alıştırmak

Bunlar yapılınca netice şu olacaktır: Turk cocuğu konuşurken, onun beyan ve anlatış tarzı; Turk cocuğu yazarken, onun ifade uslubu kendisini dinleyenleri, onun yuruduğu yola gosterebilecek kabiliyeti sayesinde; Turk cocuğu kendisini dinleyen veya yazısını okuyanları peşine takarak yuksek Turk ulkusune iletebilecek, ulaştırabilecektir

Ataturk‘un Turk dili hakkındaki goruşlerinin oluşmasında yetiştiği devrin fikir akımlarının ve dil konusundaki ceşitli tartışmaların etkili olduğu bilinmektedir O, her Turk aydını gibi dil sorunu ile yakından ilgilenmiştir Cumhuriyetten cok onceleri, daha 1917′lerde G Nemeth ’in Turkce Grameri ’ni gormuş, bu munasebetle, gazete dilini yalnız aydınların değil, herkesin anlayabilmesi gerektiği yolunda goruş bildirmiştir 1922′de yaptığı bir konuşmada “muallime yerine “muallim hanımlar diye hitap etmiş, arkasından da dilimizde “dişilik te ’si kullanmak zorunda olmadığımızı ifade etmiştir Bu iki anekdot, Ataturk‘un cok onceleri, Arapca kurallardan arınmış sade Turkce ’den yana olduğunu gostermektedir Bu gorusun oluşmasında etkili olan hareketleri anlayabilmek icin Cumhuriyet oncesindeki faaliyetleri iyi bilmek gerekir

Tanzimat Doneminde Namık Kemal, Ali Suavi, Ziya Pasa, Ahmet Mithat, Şemsettin Sami, Suleyman Pasa gibi yazarların bilincli olarak başlattığı dilde sadeleşme cabaları, Osmanlı Turkce sini olabildiğince sadeleştirme yolunda onemli bir başlangıc olmuş, bu gelişmeler yonunde daha sağlıklı bir hareket olan “Yeni Lisan hareketinin doğmasında rol oynamıştır Bu yıllarda gorulen bir başka hareketten de bahsetmek gerekir: Tanzimat Doneminde “sadeleşme akimi icinde iken, Serveti FunUn ve onu takip eden yıllarda bağımsız bir nitelik kazanan “tasfiyecilik hareketi Şemsettin Sami, Ahmet Mithat, Necib Asım, Ahmet Cevdet, Emrullah Efendi, Veled Celebi, Fuat Koseraif, Huseyin Kazım gibi şahsiyetlerin temsilciliğini yaptığı bu goruş, dildeki Arapca, Farsca kelimelerin tamamen atılmasını savunmaktadır II Meşrutiyet doneminde Turk Derneği ve dergisi etrafında toplanan tasfiyecilerin bas temsilcisi Fuat Koseraif ’tir

Bu akımlar, Cumhuriyete kadar bir catışma halinde suregelmiş, Cumhuriyet sonrasında da zaman zaman taraftar bulmuşlardır Ancak, Cumhuriyete kadar en etkili olanı “Yeni Lisan akimidir Bu akim, 1911 yılında Selanik ’te cıkmaya başlayan Genc Kalemler dergisi etrafında toplanan Omer Seyfettin, Ali Canip, Ziya Gokalp, Kazım Nami, Akil Koyuncu gibi isimler tarafından savunulmuştur Bunlar icinde ozellikle Ziya Gokalp ’in teorisyenlik yaptığını, Omer Seyfettin ’in ise onun goruşlerini hikayelerinde uyguladığını belirterek, bu ikisinin onemini vurgulamalıyız

Yeni Lisancıların başlıca goruşleri soyle ozetlenebilir: Dildeki Arapca, Farsca gramer kurallarını atarak Turkce ’nin kurallarını isletmek; Arapca, Farsca kelimeleri Turkce ’deki soylendikleri gibi yazmak; oteki Turk lehcelerinden kelime almak yerine İstanbul Turkce ’sine dayalı canlı bir yazı dili oluşturmak; bu yolla taklit ve ozentiden kurtulmuş milli bir dil ve edebiyat ortaya koymak
Yeni Lisan akiminin en onemli ozelliği, Tanzimat ’tan beri suregelmekte olan “fesahatcilik ve “tasfiyecilik gibi birbirine zıt fikir akımlarını gunun şartları icinde en ilimli bicimde uzlaştırarak milli dile gecişi sağlamış olmasıdır

Gorulduğu gibi, Cumhuriyete gelinirken Turk aydınının gundeminde “dil sorunu onemli yer tutmaktadır Başından beri Turk dili ile yakından ilgilenen Ataturk‘un millet tanımı icinde dilin cok onemli bir yeri vardır Ona gore millet, dil, kultur ve ulku birliği ile birbirine bağlı vatandaşların meydana getirdiği sosyal ve siyasi bir topluluktur O, bu konudaki goruşlerini su şekilde daha net soylemektedir: “Turkiye Cumhuriyeti ’ni kuran Turk halkı Turk milletidir Turk milleti demek Turk dili demektir Turk dili, Turk milleti icin kutsal bir hazinedir Cunku, Turk milleti gecirdiği nihayetsiz felaketler icinde ahlakini, ananelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugun kendi milliyetini yapan şeyin dili sayesinde muhafaza olduğunu goruyor Turk dili, Turk milletinin kalbidir, zihnidir

Ataturk‘un, Sadri Maksudi ’nin Turk Dili İcin isimli eserinin basına yazdığı su sozleri onun dil gorusunun en guzel ifadelerindendir: “Milli his ile dil arasındaki bağ cok kuvvetlidir Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca muessirdir Turk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil şuurla islensin Ulkesini, yuksek istiklalini korumasını bilen Turk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır

Ataturk‘un dil konusundaki bu duşunceleri, milliyetcilik anlayışı icinde onemli yer tutmaktadır Dil inkılabı, onun diğer inkılaplarıyla bir butun olarak, olumune kadarki zaman dilimi icinde ceşitli aşamalarda uygulamaya konulmuştur: Bunlardan ilki hic şuphesiz ki 28 Ağustos 1928′deki “Yazı İnkılabıdır

Ataturk‘un, bu uygulamaya esas olan goruşleri şoyledir: “… Bir milletin, bir heyeti ictimainin yuzde onu okuma yazma bilir, yuzde sekseni bilmez, bundan insan olanlar utanmak lazımdır Bu millet utanmak icin yaratılmış bir millet değildir; iftihar etmek icin yaratılmış bir millettir, tarihini iftiharla doldurmuş bir millettir Fakat, milletin yuzde sekseni okuma yazma bilmiyorsa bu hata bizde değildir Turk‘un seciyesini anlamayarak kafasını birtakım zincirlerle saranlardadır Artık mazinin hatalarını kokunden temizlemek zamanındayız Hataları tashih edeceğiz

Ataturk, bu goruşten hareketle, Turkce ’nin ses yapısına uygun ve kolay oğrenilir olan Latin alfabesini kabul ederek, yazı inkılabını dil inkılabının en onemli safhalarından biri olarak uygulamaya koymuştur Yazı inkılabından sonra asil onemli olan dil inkılabının bilime uygun şekilde uygulamaya konmasıdır Ataturk bu duşunceyle, 12 Temmuz 1932′de Turk Dili Tetkik Cemiyeti (Turk Dil Kurumu) ’ni kurdurmuş, hatta tuzuk taslağını bizzat kendisi hazırlamıştır

Bundan sonra yoğun bir faaliyet başlamıştır 26 Eylul6 Ekim 1932′de I Turk Dil Kurultayı toplanmıştır Kurultayda belirlenen ana program doğrultusunda, dil seferberliği başlatmış ve taramayla elde edilen dil malzemesi “Osmanlıca ’dan Turkce ’ye Soz Karşılıkları Tarama Dergisi adıyla yayınlanmıştır

Bu uygulamalar yapılırken, diğer taraftan Tanzimat ’tan beri suregelen ceşitli akımların yandaşları, dilde sadeleşme konusunda yeniden karşı karşıya geldiler Bu yıllarda inkılap heyecanı ile “tasfiyecilerin ağır bastığı goruldu Onlara gore, Turkce hicbir dilden kelimeye ihtiyac duymayacak kadar zengindi, yabancı kelimeler atılarak yerlerine halk ağzından ve yazılı kaynaklardan, Turkiye dışındaki Turk lehcelerinden derlenecek kelimeler konulmalı idi

Ataturk bu cazip gorusu denemeye karar verdi Onun bu uygulama doneminde yaptığı su konuşma tarihi bir belge gibidir: “Avrupa ’nın iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, atac ozluklerinin tum ıssıları olarak baysak, onurme, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar; onlar bugun en guzel utkuyu kazanmaya anıklanıyorlar: Baysal utkusu

Bu konuşmada olduğu gibi, coğunluğu arkaik Turkce olan yeni kelimeler kabul gormemişti Ayrıca,yeni kelimelerin kullanılmasında da bir birlik sağlanamamıştı Ornek olarak, kalem kelimesi yerine değişik yazarlar cizgic, kamis, kavri, sizgic, yagus, yazgac, yuvus gibi kelimeler kullanmaktaydı Bu sebeple, dil seferberliği kısa surede cıkmaza girdi

Ataturk bunun uzerine, “Turkcecin hic bir yabancı kelimeye ihtiyacı olmadığını soyleyenlerin iddiasını tecrube ettik Dili bir cıkmaza sokmuşuzdur Maksatlarımızı anlatamaz olmuşuzdur… Bırakırlar mı dili cıkmazda? Hayır! Biz daha once kurtarmaya bakalım diyerek bu denemeden vazgecti Ataturk‘un 1936′dan sonraki konuşmalarında, yukarıdakine benzer arkaik Turkce kelimelerin yer almaması bunun bir gostergesidir

19341936 yılları arasında, tasfiyeci gorusun ağır bastığı tarama ve derlemeler ayıklandı 19361937 yıllarında GuneşDil Teorisi yolunda uygulamalarla onceki donemdeki aşırılıklar giderilmeye calışıldı Bu teori ile Turk milletine bir guven ve milli bilinc vermek, kultur ve medeniyetin Turkler tarafından dunyaya yayıldığı, butun dillerin Turkce ’den cıktığı belirtilerek dili daha ilimli bir cizgiye oturtmak amacı gudulmuştur

Ataturk‘un bu donemde yaptığı en onemli uygulamalardan birisi de, adini bizzat kendisinin koyduğu Dil ve tarihCoğrafya Fakultesini 1936′da kurdurmuş olmasıdır
Sonuc olarak, Meşrutiyet donemindeki dil akımlarının etkisi ile sağlam bir dil bilinci kazanmış olan Ataturk‘un, Cumhuriyet doneminde yazı ve dil inkılabı ile Turk dilini halka mal ettiğini, kurdurduğu Turk Dili Tetkik Cemiyeti ve Dil ve tarihCoğrafya Fakulteleri aracılığıyla ilmi yontemlerle araştırma ve geliştirme yolunda tarihi uygulamalarla gunumuze ışık tuttuğu anlaşılmaktadır
Turk bilim adamlara bugun de, bazı yazılı ve goruntulu basının umursamazlığına rağmen, Turk dilinin yabancı dillerin boyunduruğu altına girmemesi icin ayni şekilde calışmalarını surdurmektedirler

alıntı
 
Üst Alt