Son Konu

Ataturk'un Milli Egemenliğe Verdiği Onem

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
29
Puanları
48
Credits
-6
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Ataturk ve Milli Egemenlik
Ataturkun Milli Egemenlik hakkındaki duşunceleri

Ataturk'un millet sevgisini gosteren onemli dellilerden birisi milletin uzerindeki tum baskıları ve keyfi idareleri kaldırarak, milleti kendisinin yoneticisi konumuna getirmesidir Milli Mucadele, milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktırsozleri ile başlamıştır Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindirsozu ise, Atamızın milletine verdiği değerin gostergelerinden biridir Egemenlik, yoneten ve duzenleyen bir guc, bolunmez bir kuvvettir Eğer bir ulkede bu guc, o ulkede yaşayanlara ait değilse, ulkenin dışından geliyorsa, o zaman bu ulkede guclu ve bağımsız bir devletin varlığından bahsedilemez Bu, tam anlamı ile somuru duzenidir Dolayısıyla, guclu bir devlette soz konusu iradenin muhakkak o ulkenin icinden cıkması, diğer bir deyişle milli olması şarttır Ataturk'un kastettiği millive egemenliksozcuklerinin birleşmesinden oluşan milli egemenlikkavramı ise, milletin sahipliği, milletin egemenliği anlamına gelmektedir Buna gore, bir devlet ustunde hicbir yabancı gucun etkisi olmadığı gibi, milletin ustunde de hicbir sınıf, zumre veya kişiye ayrıcalık tanınamaz Milletin iradesinin uzerinde başka bir irade ve guc yoktur

I Dunya Savaşı'nın İtilaf Devletleri'nin yenilgisi ile sonuclanmasının ardından, Osmanlı İmparatorluğu'nun toprakları parcalanmaya başlanmış, ulkenin dort bir yanı duşman tarafından işgal edilmişti Bu donemde, duşmana karşı nasıl bir strateji izleneceği, nihai hedefin ne olması gerektiği hakkında ulkenin aydınları ve onde gelenleri arasında ceşitli tartışmalar vardı Bir grup yabancı bir gucun mandası altına girmenin gerekli olduğunu savunurken, başta Mustafa Kemal olmak uzere bağımsızlık yanlısı bir grup da mandanın bir tur esaret anlamına geldiğini ve Turk Milleti'nin asla esareti kabul edemeyeceğini, tek cozumun bağımsızlık olduğunu savunuyordu Manda taraftarları arasında da hangi ulkenin mandası olunacağı konusunda fikir ayrılığı vardı Bazıları İngiliz mandasını savunurken, bazıları da Amerikan mandasının kabul edilmesi gerektiğini iddia ediyorlardı

Ataturk ise, en başından beri bağımsızlığı Turk Milleti icin tek care olarak gorduğunu ve yeni bir Turk devletinin kurulması icin yola cıktığını Nutuk'ta şoyle anlatıyordu:

Efendiler, ben bu fikirlerin hicbirisini (mandayı kastederek) uygun bulmadım Cunku bu kararların dayandığı temeller ve mantıklar yanlıştı, esassızdı Gercekte o tarihte Osmanlı Devleti'nin temelleri cokmuş ve devri sona ermişti, Osmanlı ulkesi tamamen parcalanmıştı, ortada bir avuc Turk'un barındığı bir ana yurdu kalmıştı Son mesele bunun da parcalanmasını sağlamaktı Neyin ve kimin korunması icin, kimden ne yardım isteniyordu O halde gercek karar ne olabilirdi? Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı O da milli egemenliğe dayalı, kayıtsız şartsız yeni bir Turk devleti kurmak İşte daha İstanbul'dan cıkmadan duşunduğumuz ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar bu karar olmuştur

Boylece daha işin başından izlenecek strateji ve varılacak amac belirlenmiş ve ulusal egemenliğe dayalı yeni bir Turk Devleti'nin kurulmasına adım adım yurunmuş ve sonunda amaca varılmıştır Elbette boyle bir hedefin belirlenmesinin temelinde Mustafa Kemal'in Turk Milleti'ne duyduğu guvenin buyuk payı vardır, 'milli egemenlik' ilkesinin dayanağı Turk ulusudur

Şunu da belirtmek gerekir ki, bağımsızlık ve milli egemenlik goruşu, Samsun'a cıkıldığı anda belirmiş bir fikir değil, Ataturk'un genclik yıllarından itibaren duşunduğu ve planladığı bir goruştur Mustafa Kemal'in, daha 1906 yılında Selanik'te arkadaşları ile yaptığı sohbetlerde bu anlayışı gundeme getirdiği tarihi dokumanlarda yer alan bir bilgidir 1917 yılında Suriye Cephesi'nde yazdığı notlarda ve cepheden gonderdiği mektuplarda ise, mutlakiyetin yerini milli egemenliğin alması gerektiğininuzerinde durmaktadır Yine askerlik yıllarında Selanik'te Askeri Ruştiye oğretmenlerinden Hakkı Pars'ın evinde yapılan bir toplantıda, Hurriyet olmayan bir memlekette olum ve izmihal vardır Her terakkinin ve kurtuluşun anası hurriyettirsozleri ile izlenecek yolu belirlemiştir Bağımsızlık olmadan, cağdaş bir devlet kurulamayacağının farkında olan Atamız, ozgur olmayan bir ulkede yaşamaktansa, her turlu tehlikeye goğus gererek, bağımsız bir millet icin calışmayı goze almıştır Başka milletlerin boyunduruğu altına girmiş bir milletin zamanla tarih sahnesinden silineceğini bilerek, Ben yaşayabilmek icin mutlaka mustakil bir milletin evladı kalmalıyım Milli istiklal bence bir hayat meselesidirdemiştir

Samsun'a cıktığı tarih ise, Ataturk'un yıllardır uzerinde duşunduğu bir planın hayata gecirilmesinin ilk adımıdır Samsun'a gecişin bir diğer anlamı da zaten, halka yonelmek, yalnızca halkın talep ettiği yonde bir yol izlemektir Mustafa Kemal ve arkadaşlarının ilk hedefi elbette duşmanın vatan topraklarından cıkarılması idi Ancak bunun icin oncellikle ulusal guclerin birleştirilmesi gerekliydi İşte bu noktada, Atamızın Turk Milleti'ne duyduğu sevgi, halkta bir kez daha Turk benliğinin canlanmasını sağlamıştır Halkımız da icinde bulunulan işgal, yokluk ve turlu sıkıntılara rağmen bağımsızlık konusunda asla taviz verilmeyeceğini, vatanımızın korunması icin topyekun savaşılacağını, bu uğurda herşeyi kaybetmeye dahi razı olduğunu bildirmiş ve Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına tam destek vermiştir Mustafa Kemal'in Anadolu'ya cıkışını takiben Amasya Genelgesi'nde milli egemenliğin temel ilke olduğu şoyle vurgulanmaktadır:

Vatanın butunluğu ve milletin bağımsızlığı tehlikededir İstanbul Hukumeti, yenen devletlerin etkisi altında bulunduğundan, yuklendiği sorumluluklarının gereğini yerine getirememektedir Bu durum ulusumuzu yok olmuş gibi gosteriyor Ulusun bağımsızlığını yine ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır

Her koy, mahalle, nahiye, kasaba ve ilde, oranın halkı tarafından secilen uyelerden oluşan Kuvayi Milliyeorgutlerinin ozunde Atamızın bağımsızlık aşkı ve ulusal egemenliğe verdiği onem yatmaktadır TBMM'nin acılışı ise ulusal iradeye dayanan yeni Turk Devleti'nin ortaya cıkışının somut sonucudur 23

Nisan 1920 tarihinde acılan TBMM, Mustafa Kemal'in arzu ettiği milli egemenliğinkurumsallaşmış hali olmuştur

Gorulduğu gibi milli egemenlik kavramı, Ataturk'un Turk Milleti'nin aydınlık geleceği icin onemle uzerinde durduğu bir kavramdır Milli egemenlik anlayışına dayalı bir sistemin kurulabilmesi icin tarihi bir mucadele verilmiştir Atamız, Buyuk olulere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekirdemiştir ve bu sozleri ile de acıkca ortaya koyduğu gibi tek isteği, milletinin, kendisinin cizdiği yolda yurumesi ve asla yılgınlığa kapılmadan surekli ilerlemesidir Bu isteği yerine getirmek tum vatanseverlerin ve milliyetcilerin en onde gelen sorumluluklarından biridir

Alıntıdır​
 
Üst Alt