Son Konu

ataturk'un turk tiyatrosunu geliştirmek icin yaptığı calışmalar

bilgiliadam

Yeni Üye
Katılım
16 Ağu 2017
Mesajlar
1,516,397
Tepkime
42
Puanları
48
Credits
-46,831
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
ataturk'un turk tiyatrosunu geliştirmek icin yaptığı calışmalar


Ataturk Donemi Tiyatro ve Opera Calışmalarında Turk Halk Kulturunden Nasıl Yararlanıldı? Nail TAN
I Uluslararası Ataturk ve Turk Halk Kulturu Sempozyumu Bildirileri



Yuce Ataturk, Cumhuriyet donemi muzik calışmalarında nasıl ki, halk ezgilerinin derlenerek, en son muzik kurallarına gore işlenip ye*ni Turk muziğininyaratılmasını hedef gostermişse tiyatro ve opera alanında da Turk tarihinden, mitolojisinden, halk kulturunden yarar*lanılmasını istemiştir

Ataturk, cok okuyan, okuduğundan milleti icin yararlı sonuclar cıkaran bir cumhurbaşkanıydı Dunya tiyatro ve opera tarihinin onemli eserlerinde, antik Yunan tiyatrosunda ve W Shakespeare'in eserlerinde mitolojinin, destan ve efsanelerin bol bol kullanıldığını, bu sayede gorkemli eserler yaratıldığını cok iyi biliyordu Diğer taraftan, onunde Tanzimat, Meşrutiyet donemi tiyatrosuyla DarU'l Bedayi'nin tiyatro, operet mirası duruyordu Ziya Gokalp gibi, iyi bir kultur kuramcısını tanıma fırsatını bulmuştu Avrupa'yı da kısmen gezmişti

Ulkemizde tiyatroda halk kulturunden yararlanma duşuncesinin uygulamalarına bilincsiz bir şekilde Tanzimat ve Meşrutiyet donem*lerinde başlanmıştır Şinasi, Şair Evlenmesi'nde (1859); halk diline yak*laşmaya calışmış, bu amacla bol bol atasozu ve deyim kullanmıştır 1868 Nisan'ında İstanbul Gedikpaşa Tiyatrosu'nda ilk duzenli temsil*ler verilmeye başlandığında; Gullu Agop, tiyatroya seyirci cekebilmek icin Leyla ile Mecnun hikayesine el atmış, bu hikayeyi, Dinibutun Mustafa Efendi'ye oyunlaştırmıştır Recaizade Mahmut Ekrem'in 1874 yılında yazdığı Cok Bilen Cok Yanılır oyunu 1001 Gece Masalları'ndan uyarlamadır

Meşrutiyet donemi oyun yazarlarından, mitolojiye değer verip oyunlarında en cok kullananı Abdulhak Hamit Tarhan olmuştur Tarhan'ın konusunu mitolojiden, efsane ve masallardan, tarihi olaylar*dan alan oyunları şunlardır: Nesteren (1877), Eşber (1880), Zeynep (1908), Garam (1912), İlhan (1913), Turhan (1916), İbni Musa (1917), Ha*kan (1935) 1874'te yazdığı Sabr u Sebat oyununda ise 73 atasozu ve 36 deyim kullanmıştır Feraizcizade Mehmet Şakir Evhami (188586) oyununda golge ve orta oyunu tiplerinden yararlanmıştır Musahipzade Celal ise oyunlarında Turk Halk Edebiyah'ndan, halk tiyatro*sundan, gelenek ve goreneklerimizden bilincli bir şekilde yararlanma*sını bilmiştir İstanbul Efendisi (191314) ve Kaşıkcılar (1920) oyunların*da bu ozelliği acıkca gorulmektedir

29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildikten sonra, her alanda ol*duğu gibi guzel sanatlar alanında da calışmalar bir disipline bağlan*dı Osmanlı'dan, intikal eden Daru'l Elhan, Daru'l Bedayi, Muzıkai Humayun ve Sanayii Nefise Mektebi Ali'si yeniden yapılandırıldı, adları değiştirildi Halk muziği derlemelerine başlandı (1925) Anka*ra'da Musiki Muallim Mektebi (1924) ve Ankara Devlet Konservatuvarı (1936) acılarak Batı Muziği eğitimine ağırlık verildi Muzik, ope*ra, bale, tiyatro dallarında ihtiyac duyulan sanatcıların yetiştirilmesi*ne başlandı

Ataturk doneminde profesyonel tiyatro calışmalarının merkezi Duru'l Bedayi idi Ayrıca ozel tiyatro grupları da vardı Osmanlı'dan intikal eden bu kuruluşun başına 1927 yılında Muhsin Ertuğrul geti*rildi ve buyuk gelişme kaydedildi Kadın oyuncuların sayısı artırıldı Oyun dağarcığı geliştirildi Bilindiği gibi, Afife Jale'den sonra Ata*turk'un isteğiyle Bedia Muvahhit de ilk kez İzmir'de sahneye cıkmış (Temmuz 1923), filmlerde rol almıştı 25 Haziran 1927 gun ve 1167 sa*yılı kanun cıkarılarak eğitim amaclı temsillerden ve konserlerden tu*ketim vergisi alınmaması sağlandı 19 Kasım 1930 tarihinde Daru'l Bedayi'ye bağlı bir Tiyatro Meslek okulu acılarak yeni sanatcılar yetişti*rilmeye başlandı 1931 yılında Daru'l Bedayi'nin adı İstanbul Şehir Ti*yatroları olarak değiştirildi

Ataturk doneminde amator tiyatro calışmalarının merkezi ise on*celeri Turk Ocakları, 1932 yazından itibaren de Halkevleri'ydi Halkevleri'ndeki dokuz şubeden biri Temsil Şubesiydi Temsiltiyatro şubesinde birden fazla tiyatro grubu bulunabiliyordu Halkevleri Ca*lışma Talimatnamesi'ne gore, şubelerde oynanacak temsillerin CHP yonetimince secilmiş olması, kadın rollerinin erkeklerce oynanmama*sı şart koşulmuştu, Talimatnamenin 48 maddesinde, Karagoz ve kuk*la sanatlarımıza da calışmalarda yer verileceği belirtilmişti

İstanbul Şehir Tiyatrolarının 1930 yılında actığı Tiyatro Meslek Okulu başarılı olamadı 1936 yılında Ankara'da Paul Hindemith'in yonetiminde bir Devlet Konservatuvarı kuruldu Tiyatro bolumunun başına Prof Carl Ebert getirildi Uc kız (Melek OkteGun, Muazzez LutasKurdaoğlu, Nermin Sarova) ve beş erkek oğrenciyle (Ertuğrul İlgin, Esat Tolga, Mahir Canova, Nuzhet Şenbay, Salih Canar) oğretime başladıKonservatuvarın şan ve bale bolumlerinden opera ve bale, muzik bolumlerinden de orkestra sanatcıları yetişmeye başladı Konservatuvar sanatcıları yetişinceye kadar, Ankara'da temsillerde Muzik Oğretmen Okulu, Gazi Eğitim Enstitusu, Kız Lisesi, İsmet Paşa Kız Enstitusu oğretmen ve oğrencilerinden yararlanıldı

Tiyatro, opera, bale sanatlarının alt yapısı oluşturulurken, yeni oyun ve operalar yazılması, bestelenmesi konusu gundeme geldi Ataturk, Cumhuriyet donemi guzel sanatlar calışmalarının kaynağını Turk tarihinin, Turk halk kulturunun ve Cumhuriyet'in getirdiği yeni değerlerin oluşturmasını istiyordu Bu amacla, bazı oyunların konula*rını bizzat kendisi vermiş, bu oyunların metinlerini bir dramaturg gi*bi inceleyip duzeltmiş, ilk temsillerinde de hazır bulunmuştur Ata*turk, tarih konusuna eğildiği zaman Faruk Nafiz Camlıbel'e AkınOzyurtKahraman uclemesini yazdırmış, Akın oyununun yazılışını denet*lemiş, sonunu değiştirmiştirBehcet Kemal'in Coban oyununun tem*silinden (3 Nisan 1932) sonra da; Tiyatro bir memleketin kultur seviyesinin aynasıdırdemiştir Ataturk, Munir Hayri Egeli'nin 1932 yı*lında yazdığı Bayonder, Bir Ulku Yolu ve Taş Bebek oyunlarının metinle*rini de bir damaturg gibi incelemiş, uzerinde onemli duzeltmeler yap*mıştırAta, Abdulhak Hamit Tarhan'ın Hakan (1935) oyununu da okumuş bazı satırların altını cizmiştir Bu oyunlardan Bayonder'i Necil Kazım Akses'e, Taş Bebek'i Ahmet Adnan Saygun'a vererek opera olarak bestelemelerini istemiştir Ataturk, ayrıca Oz Soy operasının librettosu İcin Munir Hayri Egeli'yi gorevlendirmiş ve operanın konu*sunu bizzat kendisi vermiştir Turk ve İran mitolojilerini birleştiren, Turkİran dostluğunu, kardeşliğini vurgulayan bu opera, Ahmet Ad*nan Saygun tarafından bestelenmiş ve İran Şahı Rıza Pehlevi'nin An*kara'yı ziyareti sırasında Haziran 1934 tarihinde Ankara Halkevi'nde sahneye konulmuştur

Yuce Ataturk'un gelenekten kaynaklanan kulturel eser yaratma dinamizmineuygun ilk onemli eser Faruk Nafiz Camlıbel'in Akın oyunudur Manzum bir destandır Akın'ın konusu kısaca şoyledir:

Orta Asya'da yıllarca suren kuraklığın sona ermesi icin, ihtiyar Hakan İstemi Han, yasa gereğince, kurban edilecektir Gun, Batı ve Doğu Beyleri bu hukmu yerine getirmek uzere İstemi Han'a gelirler Bu uc beyin oğulları da, devlet yonetimini oğrensinler diye, Hakan'ın yanındadırlar Uc başbuğ hileye başvurur ve kuraklık devam edeceği icin, kurban edilme sırasının İstemi Han'dan sonra kendilerine de geleceğini duşunerek,

Han yerine kızı Suna'nın oldurulmesi icin başbakıcıyı kandırırlar Gun Başbuğu'nun oğlu Demir, Suna'yı sevmektedir, bu yuzden hileyi meydana cıkarır Mertliğe sığmayan bu tutumları yuzunden, halk uc başbuğu oldurur Bunların oğulları Bumin, Bayan ve Demir başbuğ olur ve İstemi Han'ın Akınulkusunu gercekleştir*mek icin boylarıyla birlikte uc yone dağılırlar

Akın, once Ankara Halkevi'nde sahneye konuldu Yuce Ataturk, provaları sık sık İzledi ve 4 Ocak 1932 gecesi Ankara Halkevi'nde ve*rilen ilk temsiline de geldi, takdirlerini belirtti

Ataturk, Muhsin Ertuğrul'dan Akın'ın İstanbul Şehir Tiyatroların*ca da temsilini ister Kotu oynanırsa tenkit edeceğini soyler Oyunda İstemi Han'ı Muhsin Ertuğrul oynamaktadır 11 Şubat 1932 tarihinde İstanbul Tepebaşı Tiyatrosu'ndaki temsile Ataturk, İstanbul Valisi Mu*hittin Ustundağ'Ia birlikte gelir Muhsin Ertuğrul'un bu temsille ilgili anıları yayımlanmıştırİlk perdenin sonlarına doğru gozlerinden yaşlar suzulur Oyundan sonra Ataturk, Muhsin Ertuğrul'a; Bahsi kazandın Sen bizim en değerli sanatkarımızsın!der

1930'lu yıllarda, Ataturk'un belirlediği amac doğrultusunda, ko*nusunu Turk Tarihinden, uygarlığından, destan ve efsanelerinden halk kulturunden, Cumhuriyet'in erdemlerinden, devrimlerinden, getirdiği yeni değerlerden alan bircok oyun yazıldı Bunlardan onem*lilerini şoyle sıralayabiliriz:

Faruk Nafiz Camlıbel: Akın, (1932), Ozyurt (1932), Kahraman (1933), Yangın (1933)
Munir Hayri Egeli: Bayonder (1932), Bir Ulku Yolu (1932), Taş Bebek (1932)
Behcet Kemal Cağlar: Coban (1933), Ergenekon (1933), Attila (1935)
Yaşar Nabi Nayır: Mete , İnkılap Cocukları (1933), Beş Devir (1933), Koyun Namusu (1933)
İbnurrefik Ahmet Nuri Sekizinci: Şeriye Mahkemesinde (1933), Belkıs (1934)
Halit Fahri Ozansoy: On Yılın Destanı (1933)
Necip Fazıl Kısakurek: Tohum (1933)
Aka Gunduz: Beyaz Kahraman (1932), Yarım Osman (1933), Gazi Co*cuktan İcin (1933), Koy Muallimi (1933), Mavi Yıldırım (1934), O Bir De*virdi (1938)
Abdullah Ziya Kozanoğlu: Kazanoğlu (1932)
Vedat Nedim Tor: Yirmi Dokuz Birinciteşrin (1933)
Vehbi Cem Aşkun: Oğuz Destanı (1935), Ataturk Koyunde Bir Ucak Gunu (1936)
Reşat Nuri Guntekin: İstiklal (1933), Vergi Hırsızı (1933)
Nihat Sami Banarlı: Kızıl Cağlayan (1933)
Vasfi Mahir Kocaturk: Yaman (1933)
Peyami Safa: Gun Doğuyor (1937)
Abdulhak Hamit Tahran: Hakan (1935)
Nahit Sırrı Orik: Sonmeyen Ateş (1933)
Galip Naşit: Destan (1933)
Ziya Boral: Yaşayan Olu (1936)
Ferit Celal GuvenRaşit Rıza Samako: Cakır Ali (1937)
Burhan Cahit Morkaya: Gavur İmam (1933)
Celal Tuncer: Devrim Yolcuları (1937)
Saim Kerim Kalkan: Vatan ve Vazife (1938)
Ahmet Naim Celal Edip: Uzun Mehmet (1938)
Şukru Halil Tuğal: Kartal (1936)
Yusuf Sururi Eruluc: Yanık Efe (1936), Bir Gonul Masalı (1938)
Musahipzade Celal: Atlı Ases (1936), Koprululer (1936), Lale Devri (1936)
Aziz Nogay: İstibdattan Cumhuriyet'e (1933), Sevr'den Lozan'a (1933)
Şinasi Okur: Gazi'nin Yolu (1935), Kadın Saylav (1935)
Naci Tanseli: Zafer İcin (1933)
Yunus Nuzhet Unat: Hedef (1934), Haydi Suna (1938)
Halit Fahri: Ali Baba ve Kırk Haramiler (1936)
Feyzi Kutlu Kalkancı: Timurhan (1934)
Osman Cemal Kaygısız: Ufurukcu (1935)
Necmeddin Veysi: Guneş (Destan, 1934)
Nuzhet Haşim Sinanoğlu: Sakarya (1934), Bir Zabitin 15 Gunu (1934)
Ali Mustafa Soylu: Cem (1931)
Huseyin Husnu: Vatandan Vatana (1933)
Kazım Naim Duru: Uyanış (1933)
İbrahim Tarık Cakmak: Bozkurt (1935)
Behzat Butak: Atilla'nın Duğunu (1935), Ana (1936)
Osman Sabri Adal: Vatan Uğruna (1931)
Fuat Edip Altan: Tarih Anlatıyor (1935)
Vedat Urfi Bengu: Kanun Adamı (1938)
F Şemsettin Benlioğlu: Albayrak (1935)
Ahmet Faik Turkmen: Vasiyet (1936)
Aİsmet Ulukut: Sumer Ulkerleri (1934)
Karagoz Oyunları

Ahmet Suleyman: Karagoz'un Acıkgozluluğu (1931), Karagoz'un Evden Kovulması (1931), Karagoz'un Evlenmesi (1931), Karagoz'un Florya Seyahati (1931), Karagoz'un İc Guveyliği (1931)

Rahmi Balaban: Ozdemir Onbaşı (1938), Şehir mi Tovbeler Tovbesi (1938)

Hayali Kucuk Ali: Hayal Perdesi (1937)

MVasıf Okcugil: Karagoz Guvey (1933), Karagoz Salıncakcı (1933), Karagoz Yalova Sefasında (1933), Karagoz Ahcıbaşı (1933), Karagoz Deli (1933)

Karagozcu Kazım: Karagoz Milyoner (1934), Karagoz'un Dunyaya Donuşu (1934)

Karagoz oyunlarında gunun şartlarına gore yenileştirme yapılmıştır Bu anlayış doğrultusunda sonraki yıllarda Ismayıl Hakkı Baltacioğlu: Karagoz Ankara'da (1940), Ercument Behzat Lav; Karagoz Stepte (1940) oyunlarını yazmıştır

Bu oyunlardan Faruk Nafiz'in Akın, Ozyurt; Behcet Kemal'in Coban, Attila, Ergenekon; Yaşar Nabi'nin Mete; Munir Hayri'nin Bayonder oyunları Turk tarihinin Osmanlı oncesindeki olaylardan kaynaklanıyor Turklerin, Turk uygarlığının cağı icinde en onde oluşunu sergiliyor ve Turkluk bilincini aşılamayı amaclıyordu Diğerleri ise, konularını daha cok Osmanlı'nın son doneminden, İstiklal Savaşı'ndan, Ataturk'un hayatından, devrimlerinden alıyordu Kahraman, İstiklal, Mavi Yıldırım, Sonmeyen Ateş, Kızıl Cağlayan, Gun Doğuyor ve Devrim Yolcuları'nda Ataturk on plandadır Ayrıca Hayri Muhiddin de 1926'da Gazi Mustafa Kemal adlı bir oyun yazmıştır

Yukarıda sıraladığımız oyunlar, en cok Halkevleri'nde sahneye konuldu Halkevleri'nin oyun dağarcığı icinde yer aldı 193233 sezonunda, daha ilk kuruluş yılında 55 Halkevi'nde 511 temsil verilmişti Bu sayı 1937 yılında 167 Halkevi'nde 1549 temsile yukselmiştir 1938 yılında dağarcığı genişletmek icin bir oyun yarışması da acıldığını goruyoruz 1942 yılına gelindiğinde, telif ve tercume olarak Halkevleri oyun dağarcığındaki eser sayısı 77'ye ulaşmıştı En cok oynananların başında; İstiklal, Akın, Mavi Yıldırım, Mete, Kahraman, Coban, Ozyurt, Beyaz Kahraman, Kızıl Cağlayan, Kozanoğlu gelmektedir Ayrıca bol bol Karagoz ve kukla temsilleri verilmiştir Bu temsillerde eski oyunların yanı sıra, eski oyunların bir kısmı guncelleştirilerek oynatılmış veya yeni oyunlar yazılmıştır

Ataturk'un konusunu Turk tarihinden, halk kulturunden alan eser yaratma dinamizmi, opera alanında da ilk urunlerini vermiştir Turk besteciler tarafından bestelenerek sahneye konulan ilk Turk operaları olan Oz Soy (Saygun, 1934), Taş Bebek (Saygun, 1934) ve Bayonder (Akses, 1934), Ulu Onder'in yol gostericiliğinde ortaya cıkmıştır Hatta daha once de belirttiğimiz gibi Oz Soy'un konusunu bizzat kendisi vermiştir Ataturk uc perdelik Oz Soy operasıyla, Turk ve İran mitolojilerini birleştirerek, iki millet arasında bir kardeşlik, dostluk koprusu oluşturmak istemiştir Oz Soy, İran Şahı Rıza Pehlevi'nin Ankara'ya gelişi dolayısıyla 19 Haziran 1934 tarihinde Ankara Halkevi'nde Ataturk'un ve İran Şahı'nın huzurunda sergilenmiştir Birer perdelik Taş Bebek ve Bayonder operalarının ilk temsilleri ise, Ataturk'un Ankara'ya gelişinin 15 yıl donumunde 27 Aralık 1934 gecesi Ankara Halkevi'nde, Ata'nın huzurunda verilmiştir

Librettosunu Munir Hayri Egeli'nin yazdığı uc perde 12 tablodan oluşan Oz Soy operasının konusu kısaca şoyledir: yeryuzunde insanlar turedikten sonra, karanlık ile aydınlık arasında bir catışma başlamış Nihayet gun gelmiş, karanlığa tutsak duşen insanlık, İranlı şair Firdevsi'nin Şehnamesi'ne konu olmuş ve şair, eserinde, insanoğluna musallat olan karanlığı, Dahhak adıyla nitelemiştir Ne var ki, zulmu yuzyıllar boyu surmuş olan Dahhak'ı Turk ve İran mitolojilerinde ayrı ayrı adlarla anılan bir kahraman (Gave, Bozkurt) devirip, aydınlığa yol vermiş ve yeniden ışığa kavuşan insanlar, başlarına Feridun adlı bir “Bey secmişlerdir Feridun'un uc oğlu doğmuş: Tur, İrac, Selm Tur, tum Asya'ya egemen olarak Turanilere ata olmuş Irac, İran'da kalmış, İranilere ata olmuş Selm ise batıya giderek Avrupa Arilerine baba olmuş

Bir perdelik Bayonder operasının librettosunu yazan Munir Hayri Egeli, Turk destanlarından, efsanelerinden esinlenmiştir Operada uc rol vardır: Bayonder, eşi İzgen ve Ozan Eserin konusu şoyledir: Bir kahanet sonucu, Bayonder'in eşi İzgen fırtınalı bir gunde olecektir Bir gun, istenmeyen fırtına kopar İzgen, olurken goğsunde sakladığı, altın tası Bayonder'e verir Bayonder, bu tastan bade icer ve milletine yararlı hizmetler verir Olumu yaklaşınca milletinin ulularını toplar ve buyuk bir şolen yapar Şolende butun malını mulkunu ululara dağıtır Altın tası da engine fırlatır Altın tas, onun ulkusudur Turk milleti ne zaman bunalırsa, enginden bir yudum ictiğinde, altın tastan bade icmiş gibi guc bulacaktır

Bir perdelik Taş Bebek operasının librettosu da Munir Hayri Egeli tarafından Turk masallarından, efsanelerinden esinlenilerek yazılmıştır Bir bebek ustası, taştan yaptığı bir kız bebeğe can verir Kız, ustaya aşık olur Ancak, taş bebek daha sonra ustanın cırağına da aşık olur ve onunla kacar Nihayet, hercai ruhlu taş bebek sevgisiz ve ruhsuz kalır ve olur Bebek ustası, insan yaratmaya kalkarak hata işlediğini anlar

Ataturk donemi bestecilerinden, “Turk Beşleri diye anılan besteci grubundan Necil Kazım Akses, 1933; 1934 yıllarında Yaşar Nabi Nayır'ın Mete oyununu da opera olarak bestelemiştir Ahmet Adnan Saygun ise sonraki yıllarda aynı yolda yuruyerek Kerem (1952), Koroğlu (1973), Gılgamış (1983) gibi buyuk operalara imza atmıştır

Sonuc: Dahi komutan, buyuk devlet adamı Ataturk aynı zamanda bir kultur adamıydı Buyuk bir sanatseverdi Turk kulturunun başmimarıydı Konusunu; Turk tarihinden, Turk halk kulturunden alan oyunlar yazdırarak, operalar bestelettirerek, bunların sahneye konulmasını sağlayarak, yeni sanatcılar yetiştirerek, Halkevlerini kurup sanat calışmalarını yurda yayarak Turk Halk Kulturu'ne onemli katkılarda bulunmuştur
 
Üst Alt