bilgiliadam
Yeni Üye
Ataturk'un Yaptığı Calışmalar Ve Tarihi,
Ataturk'un Yaptığı Calışmalar Ve Yıllar,
Ataturk'un Yaptığı Calışmalar Ve Tarihleri
Mustafa Kemal Ataturk'un Yaptığı Bilimsel Calışmaları Kronolojik Liste
1923 kişi başına duşen milli gelir 50$
1925 kızılay hemşire okulu acıldı
1927 sanayi kuruluşlarını tevşik ve koruma amacıyla tevşiki sanayi kurumu acıldı
1930 ilk turkce kitap yazıldı
1931 okullar icin dort ciltlik kitap oluşturuldu
1932 yılında kurulan Turk Dil Kurumu
1932 turk tarihi kongresi toplandı
1933 sumerbank kuruldu
1935 mta kuruldu
1936 ankara devlet konservuatarı kuruldu
ATATURK VE BİLİM
Ord Prof Aydın SAYILI
Ataturk bilimin insan yaşamındaki onemli yerini Ozgurluk Savaşımızın sona ermesi sıralarından başlayarak hemen her vesile ile tekrarlamış, vurgulamıştır 22 Ekim 1922 ’de Bursa ’da yaptığı bir konuşmada, Ataturk, Turkce ’si biraz sadeleştirilmiş şekliyle şoyle demiştir :Yurdumuzun en bayındır, en gozalıcı, en guzel yerlerini uc bucuk yıl kirli ayaklarıyla ciğneyen duşmanı mağlup eden zaferin sırrı nedir? Orduların sevk ve idaresinde bilim ve fen ilkelerinin kılavuz edinilmesindedir Milletimizin siyasi ve ictimai hayatı ile ulusumuzun duşunumsel eğitiminde de yol gostericimiz bilim ve fen olacaktır Turk milleti, Turk sanatı, Turk ekonomisi, Turk şiiri ile edebiyatı okul sayesinde ve okulun vereceği bilim ve fen sayesinde butun olağanustu incelikleri ve guzellikleriyle oluşup gelişecektir
Aynı yılın 27 Ekim gunu de, yine Bursa ’da, Ataturk şunları soyluyor :
Hicbir mantıki kanıta dayanmaksızın birtakım geleneklere ve inanclara bağlı kalmakta ısrar eden milletlerin gelişmesi cok guc olur ve belki de hic gercekleşmez Gelişim yolunda bağları koparamayan ve engelleri aşamayan uluslar akla uygun duşen ve gereksemelere ayak uydurabilen bir zihniyetle hayata bakamazlar Bunlar engin hayat felsefelerine sahip başka milletlerin egemenliği altına girip onların tutsağı olmaktan kurtulamazlar
30 Ağustos 1924 gunu Ataturk Dumlupınar ’da yaptığı konuşmada da şoyle diyor :
Yaşamanın şartı uygarlık yolunda yurumek ve başarıya ulaşmaktır Bu yol uzerinde ilerlemeyi değil de geriye bağlılığı benimseyenler, boyle bir bilgisizlik ve gaflette bulunanlar, evrensel uygarlığın coşup gelen seli altında bir gun boğulmaya mahkumdurlar
Yine aynı konuşmasında Ataturk şunları soyluyor :
Uygarlığın yeni buluşlarının ve fennin harikalarının cihanı değişmeden değişmeye surukleyip durduğu bir devirde yuzyılların eskittiği kohne zihniyetlerle, gecmişe kolecesine bağlılıkla varlığımızı surdurmemiz mumkun değildir
Ataturk ’un “hayatta en hakiki murşit ilimdir kısaltılmış şekliyle yaygınca bilinen sozunun tam metni ise aynen şoyledir :
Dunyada her şey icin, maddiyat icin, maneviyat icin, muvaffakiyet icin, en hakiki murşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde murşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekamulunu idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır
Bilindiği uzere “ilim sozcuğunun anlamı, mana kapsamı, gayet geniştir Hatta aslı Arapca olan bu sozcuğun, Osmanlıca ’daki kullanışıyla, gunumuzde artık yaygınlaşmış olan bilim sozcuğunden daha geniş anlamlı olduğunu soyleyebiliriz Fen, ise temel bilimler, yani matematik, astronomi, fizik, kimya, ve tabii bilimler anlamına gelir Liselerimize ilişkin olarak “fen kolu ve universitelerimize ilişkin olarak “fen fakultesi terimlerimiz bunu acıkca gosteriyor Demek ki kılavuzluğunda yurunmesini Ataturk ’un oğutlediği bilim şumullu ve geniş kapsamlı bir bilimdir Topluma ve insana ilişkin her turlu dizgeli bilgi ve bilimsel calışmayı icermek durumundadır Fakat, ayrıca, bilimler arasında temel bilimlere, matematiğe ve doğaya ilişkin bilimlere, burada ozellikle işaret edilmektedir
Bilimin insan yaşamındaki en gercek yol gosterici olduğuna dikkatimizi cektiğine gore, demek ki Ataturk bilimden başka gercek yol gostericilerimizin de bulunduğunu kabul etmiş olmaktadır Oysa, bu cumlesinin hemen arkasından, bilim ile fennin dışında murşit aramanın, bunları dışta bırakan kılavuzlar peşinde yurumenin, dunyadan habersizlik, bilgisizlik, ve sapıklık demek olacağını vurgulayarak ifade etmektedir
Demek oluyor ki, Ataturk, burada bilim dışında kılavuzlarımız olsa da, bunların bilimle bağdaşabilen, bilim anlayışına ters duşmeyen, yol gostericiler olmaları gerektiğine kesin bir dille işaret etmek ihtiyacını duymuştur Başka bir ifade ile, Ataturk, en başta kesinlikle bilim gelmek şartıyla, diğer birtakım gercek kılavuzlarımızın da bulunduğunu, fakat bunların bilim yontem ve kurallarından pay alabilen ve bilim kadar olmasa da, yine de az cok dizgilileşmiş, ozgunleşmiş durumda bulunan bilgi ve gozlemlerimiz olduğuna, yahut da bunların, orneğin aklımız ve tecrubelerimiz gibi, bilimi oluşturan temel oğeler arasında yer almaları gerektiğine isabetle parmak basmış oluyor
İcraat, eylem, daima bir karara ulaşmayı gerektirir Toplumun ceşitli sorunlarına ilişkin olarak, yonetici ve işadamının, ister istemez, belli evrelerde ve zaman zaman, yeterli bilgiye sahip olmaksızın da kendine bir davranış yolu, eylem doğrultusu belirlemesi, yeğlemesi gerekir Bu nedenle, bilimin ancak zayıf ışıklarından pay alabilen ceşitli alanlarda ve konularda aklımızdan, sağduyumuzdan ve kamu anlayışının bize gostereceği yollardan yararlanmak zorunluluğu vardır Ancak, bunlar, bilimsel sınamalarla değerlendirilebilecek mahiyette veya nitelikte olmadıkları zaman bile, ayrıntı bilgisinden ve bilimsel duşence ve zihniyet orneklerinden esinlendikleri ya da bunların yardımına dayandıkları oranda, bize daha faydalı olabilirler Demek ki aslında, başka gercek kılavuzlarımızda bulunmasına rağmen, yine de bilim tek gercek kılavuzumuz, en gercek yol gostericimiz olmuş oluyor
Buyuk Ataturk Turk ulusu icin gerek maddesel ve gerekse dinsel, yani manevi alanlarda bağımsızlık, seckinlik ve ustunluk sağlamak ve Turk milletini yuceltmek yolunda ceşitli doğrultularda caplı bir takım surecleri harekete getirmiş, hepimizin iyi bildiğimiz kalburustu devrimlerini gercekleştirmek icin azimli girişimlerde bulunmuştur Ataturk bu devrim ve reformlarında hep aklın kılavuzluğu altında ve gecmişte ki uzun tecrubelere, tarihsel yaşantılarımıza dayanan sağlam bilgi ışığında yurunmesi temel ilkesini her zaman icin etkin olcude başatlı tutmaya ozen gostermiştir
Bir yandan da, ulu onderimiz, temelsiz ve batıl duşunce ve inanclarla, muska, efsun ve ufurukculuk gibi ilkel ve cağdışı davranış ve uygulamalarla dizgeli ve yoğun bir mucadeleye girişmiş, ayrıca, universite inkılabı ya da reformu ile yuksek oğretim kurumlarımızda bilimsel araştırmayı canlı bir surec durumuna yukseltme tutumunun benimsenip edimselleşmesine doğru yakın tarihimizdeki en etkili adımın atılmasında onayak olmuş, boylece de yurdumuzda bilimin ve bilim zihniyetinin zafer yollarını acmıştır
Yukarıda aktarılan sozlerinin, kendisinden yapılan alıntıların, hepsinde Ataturk ’un bilim ile uygarlık arasında yakın ilişki kurduğuna ve her ikisini de dinamik yonleriyle vurgulamaya ozen gosterdiğine tanıklık ediliyor Batılılaşma teşebbusumuzde en buyuk gucluğu doğuran bir sorun, ornek alınmış olan Batının buyuk devingenliği, kendi kendini geride bırakma vasfı idi Ataturk uygarlığın temeline bilimi koymakta ve Batı uygarlığının dinamizmini, esas itibariyle bilimden ve bilimin sınırsız gelişme yeteneğinden aldığına inanmaktadır
Ayrıca megabilimcom sitesinde konu ile ilgili bir dokuman bulunmakta:
Ataturk ’un Bilim ve Teknik Anlayışı
Azgelişmiş ulkeleri niteleyen temel gostergelerden biri de eğitim eksikliği ve okumayazma bilenlerin toplam nufustaki oranının duşukluğudur Gelişmiş ve kalkınmış ulkelerde bu oranın yukseldiği, hatta yuzde yuze vardığı gorulmektedir Ekonomik kalkınma ile eğitim arasındaki ilişki acık ve kesindir
Ataturk ’un eğitime verdiği onem yanında asıl dikkati ceken ozellik, eğitimin ekonomik kalkınmaya olan olumlu ve vazgecilmez etkisini ısrarla belirtmesidir
Altyapı ve eğitimin ekonomik kalkınmadaki temel rolleri icin halkın da ozlem ve isteğini katarak şoyle der: “Halk ve koyluler, beni her yerde şu iki sozle uyardılar: Yol ve okul (1924)
Kendi yuksek kişiliğinin uyandıracağı etkiyi duşunerek, cevresindekilere, eğitime verdiği onemi gostermek icin, kişisel bir ozlem biciminde zaman zaman şunları soyler: “Eğer Cumhurbaşkanı olmasam, Milli Eğitim Bakanlığını almak isterdim
Okumayazma oranının duşuk olması, Ataturk ’un gozunde ayıptır, utanc vericidir: “Duşununuz ki, bu ulusun, bu sosyal topluluğun yuzde onu, yirmisi, okumayazma bilir, yuzde sekseni, doksanı bilmezse, bu ayıptır Bundan insan olarak utanmak gerekir
Ulusun geri kalmışlığını yaratan nedenler arasında eğitim en onemlilerinden biridir: “Şimdiye dek izlenen eğitim ve oğretim yontemlerinin ulusumuzun gerileme tarihinde en onemli bir neden olduğu kanısındayım
Eğitimden beklenen nedir? “Eğitimdir ki bir ulusu ya ozgur, bağımsız, onurlu, yuksek bir topluluk biciminde yaşatır ya da bir ulusu tutsaklık ve yoksulluğa urur Cunku: “Eğitimde hızla yuksek bir duzeye cıkacak bir ulusun yaşam savaşımında maddi ve manevi butun guclerinin artacağı kesindir (1928)
Ulusun kalkınmasında bu denli onem taşıyan eğitimin temel nitelikleri nasıl olmalıdır? “Eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak gerekir Bir ulusun gercek kurtuluşu ancak bu yolla olur Bu zaferin sağlanması icin hepimizin tek can ve tek duşunce olarak ozlu bir program uzerinde calışması gerekir Bence bu programın ozlu noktaları ikidir: 1Sosyal hayatımızın gereksinmesine uygun olması; 2Yuzyılın gereklerine uyması (1922)
Yaşamının sonlarına dek bu goruşunu surdurur: “Buyuk davamız, en uygar ve en gonencli ulus olarak varlığımızı yukseltmektir Bu, yalnız kurumlarında değil, duşuncelerinde de temelli bir devrim yapmış olan buyuk Turk ulusunun dinamik idealidir Bu ideali en kısa zamanda başarmak, duşunce ve atılımı beraber yurutmek zorundayız Bu girişimde başarı, ancak sureli bir planla ve en akılcı calışmakla mumkun olur Bu nedenle, okuma yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak, ulkenin buyuk kalkınma savaşının ve yeni catısının istediği teknik elemanları yetiştirmek, ulke davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, kuşaktan kuşağa yaşatacak kişi ve kurumları yaratmak; işte bu onemli ilkeleri en kısa zamanda sağlamak; Eğitim Bakanlığının uzerine aldığı buyuk ve ağır zorunluluklardır (1937)
Bu ilkelerin daima canlı tutulmasını isteyen ve bunun, universitelerin ve yuksek okulların başlıca gorevleri olduğunu belirten Ataturk, yukarıda belirtilen ve iki ana temel noktaya dayandırdığı eğitimin yontem ve iceriğini da acıklar: “Bir yandan bilgisizliği ortadan kaldırmaya uğraşırken bir yandan da ulke cocuğunu toplumsal ve iktisadi yaşamda eylemli bicimde etkili ve verimli kılabilmek icin zorunlu olan ilk bilgileri uygulamalı bir bicimde vermek yolu, eğitimimizin temelini oluşturmalıdır Orta oğretimde de eğitim ve oğretim yolunun calışmalı ve uygulamalı olması kesin bir koşuldur Kadınlarımızın da benzer oğretim derecesinden gecerek yetişmelerine onem verilecektir (1922)
Eğitimin uygulamalı olması ve eğitim goren kız ve erkeklerin beceri sahibi kılınması daima on plandadır: “Erkek ve kız cocuklarımızın aynı bicimde butun oğretim derecelerindeki eğitim ve oğretimlerinin calışmalı olması onemlidir Ulke evladı, her oğretim derecesinde ekonomik hayatta etken, etkili ve başarılı olacak bicimde donatılmalıdır (1924)
Bilindiği gibi, hızlı bir ekonomik gelişme ve kalkınmanın gercekleşmesiyle ozellikle orta oğretim yapısında mesleki ve teknik eğitimin ağır basması arasında cok sıkı bir bağıntı vardır Yukarıdaki sozlerde, bu sıkı bağıntının ısrarla vurgulanması, gercekten ilginctir
Oğrenci, tek başına bir anlam taşımaz Oğrencinin yetiştirilmesi icin oğreticiye gereksinme vardır Oğrencioğretici bir butunun unsurlarıdır Oğretmenliğin, “ilerlemeye ve herhalde gonenc sağlanmasına uygun bir meslek haline konulmasını isteyen Ataturk ’un vardığı yargı onemli boyutlara ulaşmaktadır: “Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak oğretmenlerdir Oğretmenden, eğiticiden yoksun bir ulus, henuz ulus adını almak yeteneğini kazanmamıştır
Ekonomik gelişme ve kalkınma duzeyi ulkenin sahip olduğu ve kullanabildiği bilimsel teknik gelişme ile ilgilidir Teknik gelişmelerin kaynağı bilimsel gelişmelerdir Bu nedenle, belirli bir duzeye ulaşan bilimsel gelişme, hangi ulkede olursa olsun, daima aynı sonucu vermekte, aynı teknik buluşu cıkartmaktadır Teknik buluşlar, kesinlikle rastlantıya bağlı değildir Birbirlerine yakın veya eşit bilimsel duzeye varan ulkelerin, aynı zamanda aynı buluşu gercekleştirmeleri olayı, oldukca sık gorulen bir durumdur
Bilimsel gelişmenin teknik gelişmeyi doğurduktan sonra ekonomik gelişme ve kalkınmanın ortaya cıkabileceği goruşu yaygındır Unlu iktisatcılardan Colin Clark ve Jean Fourastie, ekonomik gelişme ve kalkınmada en buyuk itici gucun teknik gelişme olduğunu ve ulkelerin hangi duzeyde olduklarının buna gore belirlendiğini, “uc sektor adı altında ortaya koymuşlardır Calışan nufusun %80 ’e yaklaşan bolumu tarım kesiminde yer alan, diğer sanayi ve hizmet kesimlerinin %10 ’luk paylarını barındıran bir ulke, tipik azgelişmiş bir ulkedir Teknik gelişmenin uygulanmasıyla calışan nufus, ilk olarak sanayi kesimine tranfer olmakta ve daha sonra ucuncu sektorde toplanmaktadır Bu doğrultudaki gelişmelerle, gelecek yuzyılların ulusal ekonomilerinde, calışan nufusun %80 ’i ucuncu sektorde yer alacaktır Gunumuz ulkelerini, boylece sektorlerin barındırdıkları calışan nufus oranlarına gore azgelişmiş, oldukca gelişmiş ve ileri gelişmiş ekonomiler olarak sınıflayabiliriz
Bilim ve tekniğin onemli etkisini, ekonomik sistemlerin yapılarında da bulabiliriz Uygulama alanında her iki sistemin ortak noktalarını belirlemek mumkunse de, teorik planda iki buyuk sistemin ortak nokta olarak bağdaştırılmasına, yalnız bir istisna dışında, olanak yoktur İleri bir teknik ve makineleşmeyi kullanmak, her iki sistemin benimsediği ve teorik planda kendini gosteren tek ortak noktadır
Butun bu anımsatmalar, bilim ve tekniğin ulke kalkınmasındaki belirleyici rolunu ortaya koyarken, aynı zamanda evrensel niteliğini de acıklar
Ataturk ’te temel kural ve amac, cağdaş olmaktır Bunun da yolu bilim ve teknikten gecer: “Dunyada herşey icin, uygarlık icin, hayat icin, başarı icin en gercek yol gosterici bilimdir, tekniktir
Ucbucuk yıl suren bağımsızlık savaşından sonra, artık hep bu alanlarda calışmayı, kafaları hep bunlara yormayı onerir: “Ucbucuk yıl suren bu mucadeleden sonra bilim bakımından, eğitim bakımından mucadelelerimize devam edeceğiz Fabrikacı olacağız, sanatcı olacağız Bundan sonra anlayışımızı hep buna butunuyle verelim (1922)
“Ulusumuzun siyasal, sosyal hayatında, ulusumuzun duşunce eğitiminde yol gostericimiz bilim ve teknik olacaktır Gozlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı varsayamayız Ulkemizi bir cember icine alıp dunya ile ilgisiz yaşayamayız Bilim ve teknik nerede ise oradan alacağız ve herkesin kafasına koyacağız Bilim ve teknik icin kayıt ve şart yoktur (1922)
Celal Bayar, kurduğu ilk hukumet programında Ataturk ’un “ekonomik işlerde parolasının en ileri teknikle ve en verimli şekilde calışma olduğunu ozenle belirtir Bu konuda kesin kararlıdır: “Ulus, bugunku uygar ulusların yaşam duzeyi ve araclarını, icerik ve bicim acısından, olduğu gibi kabul etmeye kesin olarak karar vermiştir (1925)
Hangi uluslar uygardır? Doğu mu?, Batı mı?
“Doğunun uygarlık anlayışı, maddi, manevi dunya olaylarını din goruşuyle değerlendiriyordu Bu uygarlık kavramı yaşadıkca, kalkınma ve refah sağlanamazdı
Uluslar ayrı olmasına karşın, uygarlık dunyası birdir Bu dunyaya katılmak, bu uygarlık alanında yaşamak gerekir Oyleyse: “Uygarlığa girmeyi arzulayıp Batı ’ya yonelmemiş bir ulus gosterilemez
Butun bu sozlerde, iki buyuk ozelliği saptamak olanaklıdır: Birincisi, cağdaş olmak, cağdaş uygarlık duzeyine ulaşmaktır Devrin uygarlık dunyası batıdır Ancak, burada bir noktanın aydınlanması gerekir Ataturk, batıcı değildi Amacladığı cağdaş uygarlıktı Batıyı uygar dunya olarak benimsemesi nedeniyle kimi kişilerin kendisini batıcı olarak yorumlası, bu onemli ozelliğin gozden kacmasının bir sonucudur
İkinci ozellik ise, “uygar ulusların yaşam duzeyi ve araclarını, icerik ve bicim acısından olduğu gibi kabul etmeye kesin kararlı olduğunu soylerken, gercekleştireceği ceşitli devrimlerin ilk belirtilerini de vermiş olmasıdır
Ataturk ’un calışma yontemi yakından incelendiğinde, uzun bir on calışmadan sonra sorunun olgunlaştırıldığı ve son aşamada da radikal niteliği ağır basan bir cozum yoluna varıldığı gorulmektedir
Ataturk ’un en belirgin niteliklerinden biri, belki de birincisi gercekciliğidir Yalnız bu gercekciliği, sadece belirli bir durumun olanakları ve koşulları icin gecerli değildir Zaman unsurunu da devreye sokmakta, zaman dilimlerine yayılarak davranış ve tutumunu yonlendirmektedir Bu bakımdan, Ataturk ’u, temelinde gercekcilik yatan fakat kapsamı daha geniş olan bir “zamanlama ustası olarak nitelemek, tam anlamıyla yerine oturmuş bir saptama sayılabilir
Bu konuda, yıllar sonra Ankara Universitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakultesi ’nde verdiği konferansta İsmet İnonu cok net deyişlerle şoyle konuşur (1960): “Ataturk ’un ekonomik alanda devrim yolu ile hicbir zorlamada bulunmadığını acıkca ilan etmek isterim Bu zorlama yapmamak, rastlantı değil, ozenin sonucudur Ataturk ’un hemen gercekleştirilecek işlerle, gelişmesi zamana bırakılacak işler arasında uyumlu bir ayırma yapabilmesinin sonucudur
Ataturk ’un kişiliğini oluşturan bu belirgin nitelik, gercekciliğidir Butun yaşamı boyunca, hicbir zaman surprize oynamamıştır Universite reformunda da boyle olmuş calışma yontemi ve kişiliğini oluşturan temel niteliği, butunuyle sergilenmiştir Universite kanununun ani gibi gozuken bir gece de cıkması, aslında uzun on calışmaların sonucudur Bir acelecilik ve yuzeysellik yoktur Şoyle ki;
1924 yılında Muallimler Kurultayı ’nın toplanması, tum eğitim ve oğretime verilecek ağırlıklı onemin ilk belirtisidir
1923 yılının Şubat ayında İzmir ’de toplanan Turkiye İktisat Kongresinin aldığı kararlar icinde bulunan dışarıya oğrenci gonderilmesi, uygulanmaya konmuştur
Dışarıdan oğretim uyesi getirilmiş ve universite konusunda inceleme ve araştırmalar yaptırılmıştır
İstanbul Edebiyat Fakultesinin “fahri profesorluk tercihine yazdığı teşekkur mektubunda, Ataturk, “Darulfunun Edebiyat Medresesi adını taşımasına rağmen “fakulte deyimini anlamlı bicimde iki defa kullanmıştır
Ve yine cok anlamlı olarak, o yılkı butceye, “Darulfunun icin şartlı odenek konmuştur
Universite reformu, boylece gecmiş tecrubelerin, cağdaş eğilimlerin ve gercekcilikten kaynaklanan geniş kapsamlı bilim anlayışının bir sentezi olarak yapılmış ve bir gecede uygulanmasına gecilmiştir
Ataturk'un Yaptığı Calışmalar Ve Yıllar,
Ataturk'un Yaptığı Calışmalar Ve Tarihleri
Mustafa Kemal Ataturk'un Yaptığı Bilimsel Calışmaları Kronolojik Liste
1923 kişi başına duşen milli gelir 50$
1925 kızılay hemşire okulu acıldı
1927 sanayi kuruluşlarını tevşik ve koruma amacıyla tevşiki sanayi kurumu acıldı
1930 ilk turkce kitap yazıldı
1931 okullar icin dort ciltlik kitap oluşturuldu
1932 yılında kurulan Turk Dil Kurumu
1932 turk tarihi kongresi toplandı
1933 sumerbank kuruldu
1935 mta kuruldu
1936 ankara devlet konservuatarı kuruldu
ATATURK VE BİLİM
Ord Prof Aydın SAYILI
Ataturk bilimin insan yaşamındaki onemli yerini Ozgurluk Savaşımızın sona ermesi sıralarından başlayarak hemen her vesile ile tekrarlamış, vurgulamıştır 22 Ekim 1922 ’de Bursa ’da yaptığı bir konuşmada, Ataturk, Turkce ’si biraz sadeleştirilmiş şekliyle şoyle demiştir :Yurdumuzun en bayındır, en gozalıcı, en guzel yerlerini uc bucuk yıl kirli ayaklarıyla ciğneyen duşmanı mağlup eden zaferin sırrı nedir? Orduların sevk ve idaresinde bilim ve fen ilkelerinin kılavuz edinilmesindedir Milletimizin siyasi ve ictimai hayatı ile ulusumuzun duşunumsel eğitiminde de yol gostericimiz bilim ve fen olacaktır Turk milleti, Turk sanatı, Turk ekonomisi, Turk şiiri ile edebiyatı okul sayesinde ve okulun vereceği bilim ve fen sayesinde butun olağanustu incelikleri ve guzellikleriyle oluşup gelişecektir
Aynı yılın 27 Ekim gunu de, yine Bursa ’da, Ataturk şunları soyluyor :
Hicbir mantıki kanıta dayanmaksızın birtakım geleneklere ve inanclara bağlı kalmakta ısrar eden milletlerin gelişmesi cok guc olur ve belki de hic gercekleşmez Gelişim yolunda bağları koparamayan ve engelleri aşamayan uluslar akla uygun duşen ve gereksemelere ayak uydurabilen bir zihniyetle hayata bakamazlar Bunlar engin hayat felsefelerine sahip başka milletlerin egemenliği altına girip onların tutsağı olmaktan kurtulamazlar
30 Ağustos 1924 gunu Ataturk Dumlupınar ’da yaptığı konuşmada da şoyle diyor :
Yaşamanın şartı uygarlık yolunda yurumek ve başarıya ulaşmaktır Bu yol uzerinde ilerlemeyi değil de geriye bağlılığı benimseyenler, boyle bir bilgisizlik ve gaflette bulunanlar, evrensel uygarlığın coşup gelen seli altında bir gun boğulmaya mahkumdurlar
Yine aynı konuşmasında Ataturk şunları soyluyor :
Uygarlığın yeni buluşlarının ve fennin harikalarının cihanı değişmeden değişmeye surukleyip durduğu bir devirde yuzyılların eskittiği kohne zihniyetlerle, gecmişe kolecesine bağlılıkla varlığımızı surdurmemiz mumkun değildir
Ataturk ’un “hayatta en hakiki murşit ilimdir kısaltılmış şekliyle yaygınca bilinen sozunun tam metni ise aynen şoyledir :
Dunyada her şey icin, maddiyat icin, maneviyat icin, muvaffakiyet icin, en hakiki murşit ilimdir, fendir; ilim ve fennin haricinde murşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir Yalnız, ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekamulunu idrak etmek ve terakkiyatını zamanında takip eylemek şarttır
Bilindiği uzere “ilim sozcuğunun anlamı, mana kapsamı, gayet geniştir Hatta aslı Arapca olan bu sozcuğun, Osmanlıca ’daki kullanışıyla, gunumuzde artık yaygınlaşmış olan bilim sozcuğunden daha geniş anlamlı olduğunu soyleyebiliriz Fen, ise temel bilimler, yani matematik, astronomi, fizik, kimya, ve tabii bilimler anlamına gelir Liselerimize ilişkin olarak “fen kolu ve universitelerimize ilişkin olarak “fen fakultesi terimlerimiz bunu acıkca gosteriyor Demek ki kılavuzluğunda yurunmesini Ataturk ’un oğutlediği bilim şumullu ve geniş kapsamlı bir bilimdir Topluma ve insana ilişkin her turlu dizgeli bilgi ve bilimsel calışmayı icermek durumundadır Fakat, ayrıca, bilimler arasında temel bilimlere, matematiğe ve doğaya ilişkin bilimlere, burada ozellikle işaret edilmektedir
Bilimin insan yaşamındaki en gercek yol gosterici olduğuna dikkatimizi cektiğine gore, demek ki Ataturk bilimden başka gercek yol gostericilerimizin de bulunduğunu kabul etmiş olmaktadır Oysa, bu cumlesinin hemen arkasından, bilim ile fennin dışında murşit aramanın, bunları dışta bırakan kılavuzlar peşinde yurumenin, dunyadan habersizlik, bilgisizlik, ve sapıklık demek olacağını vurgulayarak ifade etmektedir
Demek oluyor ki, Ataturk, burada bilim dışında kılavuzlarımız olsa da, bunların bilimle bağdaşabilen, bilim anlayışına ters duşmeyen, yol gostericiler olmaları gerektiğine kesin bir dille işaret etmek ihtiyacını duymuştur Başka bir ifade ile, Ataturk, en başta kesinlikle bilim gelmek şartıyla, diğer birtakım gercek kılavuzlarımızın da bulunduğunu, fakat bunların bilim yontem ve kurallarından pay alabilen ve bilim kadar olmasa da, yine de az cok dizgilileşmiş, ozgunleşmiş durumda bulunan bilgi ve gozlemlerimiz olduğuna, yahut da bunların, orneğin aklımız ve tecrubelerimiz gibi, bilimi oluşturan temel oğeler arasında yer almaları gerektiğine isabetle parmak basmış oluyor
İcraat, eylem, daima bir karara ulaşmayı gerektirir Toplumun ceşitli sorunlarına ilişkin olarak, yonetici ve işadamının, ister istemez, belli evrelerde ve zaman zaman, yeterli bilgiye sahip olmaksızın da kendine bir davranış yolu, eylem doğrultusu belirlemesi, yeğlemesi gerekir Bu nedenle, bilimin ancak zayıf ışıklarından pay alabilen ceşitli alanlarda ve konularda aklımızdan, sağduyumuzdan ve kamu anlayışının bize gostereceği yollardan yararlanmak zorunluluğu vardır Ancak, bunlar, bilimsel sınamalarla değerlendirilebilecek mahiyette veya nitelikte olmadıkları zaman bile, ayrıntı bilgisinden ve bilimsel duşence ve zihniyet orneklerinden esinlendikleri ya da bunların yardımına dayandıkları oranda, bize daha faydalı olabilirler Demek ki aslında, başka gercek kılavuzlarımızda bulunmasına rağmen, yine de bilim tek gercek kılavuzumuz, en gercek yol gostericimiz olmuş oluyor
Buyuk Ataturk Turk ulusu icin gerek maddesel ve gerekse dinsel, yani manevi alanlarda bağımsızlık, seckinlik ve ustunluk sağlamak ve Turk milletini yuceltmek yolunda ceşitli doğrultularda caplı bir takım surecleri harekete getirmiş, hepimizin iyi bildiğimiz kalburustu devrimlerini gercekleştirmek icin azimli girişimlerde bulunmuştur Ataturk bu devrim ve reformlarında hep aklın kılavuzluğu altında ve gecmişte ki uzun tecrubelere, tarihsel yaşantılarımıza dayanan sağlam bilgi ışığında yurunmesi temel ilkesini her zaman icin etkin olcude başatlı tutmaya ozen gostermiştir
Bir yandan da, ulu onderimiz, temelsiz ve batıl duşunce ve inanclarla, muska, efsun ve ufurukculuk gibi ilkel ve cağdışı davranış ve uygulamalarla dizgeli ve yoğun bir mucadeleye girişmiş, ayrıca, universite inkılabı ya da reformu ile yuksek oğretim kurumlarımızda bilimsel araştırmayı canlı bir surec durumuna yukseltme tutumunun benimsenip edimselleşmesine doğru yakın tarihimizdeki en etkili adımın atılmasında onayak olmuş, boylece de yurdumuzda bilimin ve bilim zihniyetinin zafer yollarını acmıştır
Yukarıda aktarılan sozlerinin, kendisinden yapılan alıntıların, hepsinde Ataturk ’un bilim ile uygarlık arasında yakın ilişki kurduğuna ve her ikisini de dinamik yonleriyle vurgulamaya ozen gosterdiğine tanıklık ediliyor Batılılaşma teşebbusumuzde en buyuk gucluğu doğuran bir sorun, ornek alınmış olan Batının buyuk devingenliği, kendi kendini geride bırakma vasfı idi Ataturk uygarlığın temeline bilimi koymakta ve Batı uygarlığının dinamizmini, esas itibariyle bilimden ve bilimin sınırsız gelişme yeteneğinden aldığına inanmaktadır
Ayrıca megabilimcom sitesinde konu ile ilgili bir dokuman bulunmakta:
Ataturk ’un Bilim ve Teknik Anlayışı
Azgelişmiş ulkeleri niteleyen temel gostergelerden biri de eğitim eksikliği ve okumayazma bilenlerin toplam nufustaki oranının duşukluğudur Gelişmiş ve kalkınmış ulkelerde bu oranın yukseldiği, hatta yuzde yuze vardığı gorulmektedir Ekonomik kalkınma ile eğitim arasındaki ilişki acık ve kesindir
Ataturk ’un eğitime verdiği onem yanında asıl dikkati ceken ozellik, eğitimin ekonomik kalkınmaya olan olumlu ve vazgecilmez etkisini ısrarla belirtmesidir
Altyapı ve eğitimin ekonomik kalkınmadaki temel rolleri icin halkın da ozlem ve isteğini katarak şoyle der: “Halk ve koyluler, beni her yerde şu iki sozle uyardılar: Yol ve okul (1924)
Kendi yuksek kişiliğinin uyandıracağı etkiyi duşunerek, cevresindekilere, eğitime verdiği onemi gostermek icin, kişisel bir ozlem biciminde zaman zaman şunları soyler: “Eğer Cumhurbaşkanı olmasam, Milli Eğitim Bakanlığını almak isterdim
Okumayazma oranının duşuk olması, Ataturk ’un gozunde ayıptır, utanc vericidir: “Duşununuz ki, bu ulusun, bu sosyal topluluğun yuzde onu, yirmisi, okumayazma bilir, yuzde sekseni, doksanı bilmezse, bu ayıptır Bundan insan olarak utanmak gerekir
Ulusun geri kalmışlığını yaratan nedenler arasında eğitim en onemlilerinden biridir: “Şimdiye dek izlenen eğitim ve oğretim yontemlerinin ulusumuzun gerileme tarihinde en onemli bir neden olduğu kanısındayım
Eğitimden beklenen nedir? “Eğitimdir ki bir ulusu ya ozgur, bağımsız, onurlu, yuksek bir topluluk biciminde yaşatır ya da bir ulusu tutsaklık ve yoksulluğa urur Cunku: “Eğitimde hızla yuksek bir duzeye cıkacak bir ulusun yaşam savaşımında maddi ve manevi butun guclerinin artacağı kesindir (1928)
Ulusun kalkınmasında bu denli onem taşıyan eğitimin temel nitelikleri nasıl olmalıdır? “Eğitim işlerinde kesinlikle zafere ulaşmak gerekir Bir ulusun gercek kurtuluşu ancak bu yolla olur Bu zaferin sağlanması icin hepimizin tek can ve tek duşunce olarak ozlu bir program uzerinde calışması gerekir Bence bu programın ozlu noktaları ikidir: 1Sosyal hayatımızın gereksinmesine uygun olması; 2Yuzyılın gereklerine uyması (1922)
Yaşamının sonlarına dek bu goruşunu surdurur: “Buyuk davamız, en uygar ve en gonencli ulus olarak varlığımızı yukseltmektir Bu, yalnız kurumlarında değil, duşuncelerinde de temelli bir devrim yapmış olan buyuk Turk ulusunun dinamik idealidir Bu ideali en kısa zamanda başarmak, duşunce ve atılımı beraber yurutmek zorundayız Bu girişimde başarı, ancak sureli bir planla ve en akılcı calışmakla mumkun olur Bu nedenle, okuma yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak, ulkenin buyuk kalkınma savaşının ve yeni catısının istediği teknik elemanları yetiştirmek, ulke davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, kuşaktan kuşağa yaşatacak kişi ve kurumları yaratmak; işte bu onemli ilkeleri en kısa zamanda sağlamak; Eğitim Bakanlığının uzerine aldığı buyuk ve ağır zorunluluklardır (1937)
Bu ilkelerin daima canlı tutulmasını isteyen ve bunun, universitelerin ve yuksek okulların başlıca gorevleri olduğunu belirten Ataturk, yukarıda belirtilen ve iki ana temel noktaya dayandırdığı eğitimin yontem ve iceriğini da acıklar: “Bir yandan bilgisizliği ortadan kaldırmaya uğraşırken bir yandan da ulke cocuğunu toplumsal ve iktisadi yaşamda eylemli bicimde etkili ve verimli kılabilmek icin zorunlu olan ilk bilgileri uygulamalı bir bicimde vermek yolu, eğitimimizin temelini oluşturmalıdır Orta oğretimde de eğitim ve oğretim yolunun calışmalı ve uygulamalı olması kesin bir koşuldur Kadınlarımızın da benzer oğretim derecesinden gecerek yetişmelerine onem verilecektir (1922)
Eğitimin uygulamalı olması ve eğitim goren kız ve erkeklerin beceri sahibi kılınması daima on plandadır: “Erkek ve kız cocuklarımızın aynı bicimde butun oğretim derecelerindeki eğitim ve oğretimlerinin calışmalı olması onemlidir Ulke evladı, her oğretim derecesinde ekonomik hayatta etken, etkili ve başarılı olacak bicimde donatılmalıdır (1924)
Bilindiği gibi, hızlı bir ekonomik gelişme ve kalkınmanın gercekleşmesiyle ozellikle orta oğretim yapısında mesleki ve teknik eğitimin ağır basması arasında cok sıkı bir bağıntı vardır Yukarıdaki sozlerde, bu sıkı bağıntının ısrarla vurgulanması, gercekten ilginctir
Oğrenci, tek başına bir anlam taşımaz Oğrencinin yetiştirilmesi icin oğreticiye gereksinme vardır Oğrencioğretici bir butunun unsurlarıdır Oğretmenliğin, “ilerlemeye ve herhalde gonenc sağlanmasına uygun bir meslek haline konulmasını isteyen Ataturk ’un vardığı yargı onemli boyutlara ulaşmaktadır: “Ulusları kurtaranlar yalnız ve ancak oğretmenlerdir Oğretmenden, eğiticiden yoksun bir ulus, henuz ulus adını almak yeteneğini kazanmamıştır
Ekonomik gelişme ve kalkınma duzeyi ulkenin sahip olduğu ve kullanabildiği bilimsel teknik gelişme ile ilgilidir Teknik gelişmelerin kaynağı bilimsel gelişmelerdir Bu nedenle, belirli bir duzeye ulaşan bilimsel gelişme, hangi ulkede olursa olsun, daima aynı sonucu vermekte, aynı teknik buluşu cıkartmaktadır Teknik buluşlar, kesinlikle rastlantıya bağlı değildir Birbirlerine yakın veya eşit bilimsel duzeye varan ulkelerin, aynı zamanda aynı buluşu gercekleştirmeleri olayı, oldukca sık gorulen bir durumdur
Bilimsel gelişmenin teknik gelişmeyi doğurduktan sonra ekonomik gelişme ve kalkınmanın ortaya cıkabileceği goruşu yaygındır Unlu iktisatcılardan Colin Clark ve Jean Fourastie, ekonomik gelişme ve kalkınmada en buyuk itici gucun teknik gelişme olduğunu ve ulkelerin hangi duzeyde olduklarının buna gore belirlendiğini, “uc sektor adı altında ortaya koymuşlardır Calışan nufusun %80 ’e yaklaşan bolumu tarım kesiminde yer alan, diğer sanayi ve hizmet kesimlerinin %10 ’luk paylarını barındıran bir ulke, tipik azgelişmiş bir ulkedir Teknik gelişmenin uygulanmasıyla calışan nufus, ilk olarak sanayi kesimine tranfer olmakta ve daha sonra ucuncu sektorde toplanmaktadır Bu doğrultudaki gelişmelerle, gelecek yuzyılların ulusal ekonomilerinde, calışan nufusun %80 ’i ucuncu sektorde yer alacaktır Gunumuz ulkelerini, boylece sektorlerin barındırdıkları calışan nufus oranlarına gore azgelişmiş, oldukca gelişmiş ve ileri gelişmiş ekonomiler olarak sınıflayabiliriz
Bilim ve tekniğin onemli etkisini, ekonomik sistemlerin yapılarında da bulabiliriz Uygulama alanında her iki sistemin ortak noktalarını belirlemek mumkunse de, teorik planda iki buyuk sistemin ortak nokta olarak bağdaştırılmasına, yalnız bir istisna dışında, olanak yoktur İleri bir teknik ve makineleşmeyi kullanmak, her iki sistemin benimsediği ve teorik planda kendini gosteren tek ortak noktadır
Butun bu anımsatmalar, bilim ve tekniğin ulke kalkınmasındaki belirleyici rolunu ortaya koyarken, aynı zamanda evrensel niteliğini de acıklar
Ataturk ’te temel kural ve amac, cağdaş olmaktır Bunun da yolu bilim ve teknikten gecer: “Dunyada herşey icin, uygarlık icin, hayat icin, başarı icin en gercek yol gosterici bilimdir, tekniktir
Ucbucuk yıl suren bağımsızlık savaşından sonra, artık hep bu alanlarda calışmayı, kafaları hep bunlara yormayı onerir: “Ucbucuk yıl suren bu mucadeleden sonra bilim bakımından, eğitim bakımından mucadelelerimize devam edeceğiz Fabrikacı olacağız, sanatcı olacağız Bundan sonra anlayışımızı hep buna butunuyle verelim (1922)
“Ulusumuzun siyasal, sosyal hayatında, ulusumuzun duşunce eğitiminde yol gostericimiz bilim ve teknik olacaktır Gozlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı varsayamayız Ulkemizi bir cember icine alıp dunya ile ilgisiz yaşayamayız Bilim ve teknik nerede ise oradan alacağız ve herkesin kafasına koyacağız Bilim ve teknik icin kayıt ve şart yoktur (1922)
Celal Bayar, kurduğu ilk hukumet programında Ataturk ’un “ekonomik işlerde parolasının en ileri teknikle ve en verimli şekilde calışma olduğunu ozenle belirtir Bu konuda kesin kararlıdır: “Ulus, bugunku uygar ulusların yaşam duzeyi ve araclarını, icerik ve bicim acısından, olduğu gibi kabul etmeye kesin olarak karar vermiştir (1925)
Hangi uluslar uygardır? Doğu mu?, Batı mı?
“Doğunun uygarlık anlayışı, maddi, manevi dunya olaylarını din goruşuyle değerlendiriyordu Bu uygarlık kavramı yaşadıkca, kalkınma ve refah sağlanamazdı
Uluslar ayrı olmasına karşın, uygarlık dunyası birdir Bu dunyaya katılmak, bu uygarlık alanında yaşamak gerekir Oyleyse: “Uygarlığa girmeyi arzulayıp Batı ’ya yonelmemiş bir ulus gosterilemez
Butun bu sozlerde, iki buyuk ozelliği saptamak olanaklıdır: Birincisi, cağdaş olmak, cağdaş uygarlık duzeyine ulaşmaktır Devrin uygarlık dunyası batıdır Ancak, burada bir noktanın aydınlanması gerekir Ataturk, batıcı değildi Amacladığı cağdaş uygarlıktı Batıyı uygar dunya olarak benimsemesi nedeniyle kimi kişilerin kendisini batıcı olarak yorumlası, bu onemli ozelliğin gozden kacmasının bir sonucudur
İkinci ozellik ise, “uygar ulusların yaşam duzeyi ve araclarını, icerik ve bicim acısından olduğu gibi kabul etmeye kesin kararlı olduğunu soylerken, gercekleştireceği ceşitli devrimlerin ilk belirtilerini de vermiş olmasıdır
Ataturk ’un calışma yontemi yakından incelendiğinde, uzun bir on calışmadan sonra sorunun olgunlaştırıldığı ve son aşamada da radikal niteliği ağır basan bir cozum yoluna varıldığı gorulmektedir
Ataturk ’un en belirgin niteliklerinden biri, belki de birincisi gercekciliğidir Yalnız bu gercekciliği, sadece belirli bir durumun olanakları ve koşulları icin gecerli değildir Zaman unsurunu da devreye sokmakta, zaman dilimlerine yayılarak davranış ve tutumunu yonlendirmektedir Bu bakımdan, Ataturk ’u, temelinde gercekcilik yatan fakat kapsamı daha geniş olan bir “zamanlama ustası olarak nitelemek, tam anlamıyla yerine oturmuş bir saptama sayılabilir
Bu konuda, yıllar sonra Ankara Universitesi Dil ve TarihCoğrafya Fakultesi ’nde verdiği konferansta İsmet İnonu cok net deyişlerle şoyle konuşur (1960): “Ataturk ’un ekonomik alanda devrim yolu ile hicbir zorlamada bulunmadığını acıkca ilan etmek isterim Bu zorlama yapmamak, rastlantı değil, ozenin sonucudur Ataturk ’un hemen gercekleştirilecek işlerle, gelişmesi zamana bırakılacak işler arasında uyumlu bir ayırma yapabilmesinin sonucudur
Ataturk ’un kişiliğini oluşturan bu belirgin nitelik, gercekciliğidir Butun yaşamı boyunca, hicbir zaman surprize oynamamıştır Universite reformunda da boyle olmuş calışma yontemi ve kişiliğini oluşturan temel niteliği, butunuyle sergilenmiştir Universite kanununun ani gibi gozuken bir gece de cıkması, aslında uzun on calışmaların sonucudur Bir acelecilik ve yuzeysellik yoktur Şoyle ki;
1924 yılında Muallimler Kurultayı ’nın toplanması, tum eğitim ve oğretime verilecek ağırlıklı onemin ilk belirtisidir
1923 yılının Şubat ayında İzmir ’de toplanan Turkiye İktisat Kongresinin aldığı kararlar icinde bulunan dışarıya oğrenci gonderilmesi, uygulanmaya konmuştur
Dışarıdan oğretim uyesi getirilmiş ve universite konusunda inceleme ve araştırmalar yaptırılmıştır
İstanbul Edebiyat Fakultesinin “fahri profesorluk tercihine yazdığı teşekkur mektubunda, Ataturk, “Darulfunun Edebiyat Medresesi adını taşımasına rağmen “fakulte deyimini anlamlı bicimde iki defa kullanmıştır
Ve yine cok anlamlı olarak, o yılkı butceye, “Darulfunun icin şartlı odenek konmuştur
Universite reformu, boylece gecmiş tecrubelerin, cağdaş eğilimlerin ve gercekcilikten kaynaklanan geniş kapsamlı bilim anlayışının bir sentezi olarak yapılmış ve bir gecede uygulanmasına gecilmiştir