Cinsel istek, cinsel uyarılmaya eşlik eden ve bir cinsel davranışla sonuçlanma eğiliminde olan
psikobiyolojik enerjidir. Bu enerjideki azalmalar, sürekli olarak ya da tekrarlayıcı bir biçimde cinsel
fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması şeklinde karşımıza çıkar.
Bu tanıyı koyarken kişinin yaşı ve yaşam koşulları gibi cinsel işlevselliğini etkileyen etkenler elbette göz
önünde bulundurulmalıdır. Buradaki önemli noktalardan biri bu azalmada biyolojik etkenlerin söz konusu
olmamasıdır. Aksi halde sorun psikiyatri dışı hekimlerin ilgi alanına girer.
Erken Boşalma
(Prematür Ejakülasyon)
Sürekli olarak ya da tekrarlayıcı bir biçimde, çok az bir cinsel uyarılma ile ve kişinin istemesinden önce,
vajinaya girme öncesi, girer girmez ya da girişten hemen sonra ejakülasyonun (boşalmanın) olmasıdır.
Bu tanının varlığına karar verilirken kişinin yaşı, cinsel deneyimi, cinsel eşinin özellikleri ve son
zamanlardaki cinsel etkinliğin sıklığı gibi, uyarılma evresinin süresini etkileyen faktörler göz önünde
bulundurulur. Aslında bu sorun, boşalmanın “erken” olmasından ziyade boşalma üzerindeki kontrolün
olmaması, boşalmanın zamanlamasının denetlenememesi sorunudur. Bu denetimi ve kontrolü edinen
erkekler boşalmaya yaklaştıklarını farkedip çeşitli yollarla boşalmalarını geciktirebilirler. Bu bozukluğun
cinsel terapisinde asıl amaç bireyin boşalmaya yaklaştığını farketme becerisini kazanmasını sağlamaktır.
Erkekteki erken boşalma sorunu, eşinde de cinsel birleşme süresinin yetersizliği nedeniyle
uyarılamamaya ve orgazm olamamaya neden olacaktır. Eşte zamanla cinsel isteksizlik gelişmesi sıktır.
Erken boşalma sorununun çeşitli ilaçlarla özellikle antidepresan ilaçlarla giderilmeye çalışılmasına sıkça
rastlanmaktadır. Bu doğru bir yol değildir. Çünkü bu ilaçlar boşalma gecikmesini, uyarılmayı ve cinsel
hazzı azaltarak sağlamaktadırlar. Ayrıca bu gecikme sadece ilaç kullanıldığı zaman olabilmektedir ve
tabii ki kalıcı bir çözüm değildir. Erken boşalmanın tek tedavisi cinsel terapidir.