bilgiliadam
Yeni Üye
Babama Kaç defa silip her yerde yazdım bu girişi Tamamlar mıyım, yayınlar mıyım, bilmiyorum? Ama bu yazı babama Bir kız çocuğundan babasına, hepimiz namına İçinde size uyan bir yer vardır ola ki Hayatımız boyunca en sevdiğimiz ve en kızdığımız adamlara, babalarımıza… Bu yazının aşk kategorisinde ne işi var? Özellikle, ilişkiler başlığı aşağıda değil, aşkın altında yayına girecek Kimse okumasa bile, birincil kez köşemi kendim için kullanacağım Çünkü saat sabahın 5’i ve ben derhal tutamadığım gözyaşlarımı klavye tuşlarının aralarında kaybediyorum Doğrusu başka bir yazı yazıyordum Fikirler içinde bilinçsizce dolaşırken, bir şey tetikledi illaki Geri dönüp bulmaya çalıştım lakin kaybolmuştu Nereden geldi aklıma çocukluğum ve babam? Artık kayda değer değil Yazılıyor Sadece şu gözyaşlarını durdurmak için gidip bir kahve yapacağım Hemen geliyorum Bir kız çocuğunun birincil aşkı, babasıdır Haberdar olmadan tüm ömür, babaya benzeşen adamı arayarak geçer Ben de o kızlardan biriyim Ah şu bilinçaltı! Neler dar, neler gömülü? Elimde olsa, söküp yerinden, bir sandık boşaltır gibi hepsini temizleyeceğim İsimli, bilinen ailelerin çocukları elde etmek, gençliği daha da zorlaştırıyor Hep, “ sen, X’in kızısın damgasıyla yaşıyorsunuz yanılmak, hatalı yaparak öğrenmek gibi lüksler, elinizden alınıyor Her yaptığınız, sizden önce eve gidiyor Akşam bir geliyorsun ancak, günün özetini almış babam Kasa raporu gibi önünde duruyor Saat kaçta, kiminle, nerede, ne yapmışım? Kimler yetiştirirdi? Neden söylerlerdi hala bilmem fakat bildiğim, namusum bütün şehir tarafından koruma altındaydı Gece su içmeye ya da tuvalete kalktığımda, koridorda yürürken, daima arkamda duran birini hissederdim Dönüp bir bakabilsem, kimse olmadığını görecektim lakin o yaşta bunu yapacak cesaretin olmuyor Hatta, o gerçek dışı adamın şekli bile belliydi aklımda Yüzünü hiç göremezdim çünkü başındaki siyah fötr şapka yüzünü kapatırdı bir de siyah, uzun, önü ilikli bir pardösü olurdu üzerinde Koşarak odama gider, kapıyı kapatır, yorganı kafama çeker, “acaba kapıyı açacak mı diye korkuyla kalp atışlarımı duyduğum o sessizlikte uyuya kalırdım Yıllar sonradan anlıyorum oysa, o siyahlı adam, eve haber getirenlerin kafamdaki imgesiymiş Çocukluğumda, babamı betimlemek için, “Hitler gibi derdim Ne alaka! Fakat çocuk aklı işte Kapı gibi derler ya, öyle adamdır babam Güçlü, sosyal, cemiyet sahibi, ipten adam alır yani Bir pek sert, dik başlı, otoriter, saygıya yük veren ve beni en çok ilgilendiren kısmı sevgisini zorlama belirten Tüm bunların yanı sıra, iyi bir aile reisiydi Akşam saat ayarını, onun gelişine göre yapabilirdin 2019! Kışın sorun değil, hava erken kararıyordu ama yazın oyuna dalıp saati kaçırınca, eve nasıl koşardım Babadan sonra eve gelinmez Geldiğinde dayağı yerdin Allahtan onun da bir göstergesi vardı Gözünde gözlükleri duruyorsa, yalnızca bağıracak, yok, gözlükler çıkmışsa, kaçacak delik ara, muhakkak dayak yiyeceksin Baba tarafı topluluk bizde Aşiret gibi sülale Her Pazar akşam yemeği babaannemlerde yenilirdi Mecburuz ya, güya denetim yapılacak Aklınıza o Amerikan filmlerindeki sevgi batmış aile toplantıları gelmesin Erkekler ve yaşlılar bahçede oturur, gelinler yemek yemek hazırlar, çocuklar bir yerlerde oynar Yemek saati, herkes masaya otururdu fakat öyle kahkahalar, sohbetler olmazdı Zaten bizde büyük yanına gülme olmaz Sıkıysa gidip babana bir şey söyle, kucağına falan çıksana Bir çarpar, salonun kapısından fırlarsın vallahi Ne demekmiş, amcaların, büyüklerin yanına çocuk sevilmez, kucağa falan alınmaz Saygısızlık! Zaten başımıza ne geldiyse, bu abuk subuk saygı budalalığından geldi Bu yüzdendir herhalde, bu yaşa geldim hala dehşet ederim akraba ziyaretlerinden, aile oturmalarından Ve şayet bu yüzdendir, aile kuramayışım, evliliklerimi yürütemeyişim ve evlenmek istemeyişim…… Bu ziyaretlerin tek güzel yanı dönüşlerdi Eve yaklaştığımızda, arabanın arka koltuğunda uyuyor numarası yapardım, babam da kucağına alır, yukarı çıkarıp yatağıma yatırırdı Ne büyük başarı! dahası ne süre üşütsem, hastalansam, ayaklarım ağrırdı Salona gider, babama bacaklarımı ovdururdum Hasta olmayı seven tek çocuk bendim her hâlükarda Dedim ya babam her akşam saatinde eve gelirdi diye, bazen arkadaşları ile yemeğe çıkardı Geç saatte dönerdi Uyumaz, beklerdim Babamı hiç sarhoş görmedim Ya olmazdı, veya sağlam içerdi Ama hafif keyfi uygun olurdu İşte, o geceler, mutlaka odama girer, üstümü örter, alnımdan öper, uyandırmamak için hafifçe saçımı okşardı Beni sevdiğini hissettiğim en özel anlardı onlar Derhal düşününce ne komik geliyor Babacığım, hep bizim için çalışırdı ama Bir yandan da, dünyanın en uğurlu çocuklarıydık Hiç bezginlik yüzü görmedik Kıyafetleri, ayakkabıları, oyuncakları koyacak yer olmazdı Meslek için yurtdışına giderse, yaşadık Kimsenin görmediği oyuncaklar, televizyonlar, müzik setleri, aklınıza ne gelirse İçimde ukde kalmış bir şeyim olmadı o anlamda İşte, o yüzdendir, hayata doygunluğum, paranın değersizliği ya da para için imtiyaz vermeyişim ve gerçekten ne önemlidir Büyüdükçe anlıyorsun… Küçüklüğümden beri tek tutkum şarkı söylemekti Yukarıda anlatılan aile portresine bakarsanız, sizde tahmin edersiniz fakat, olamaz! O dönem zaten şarkıcılık bir meslek diye geçmez, hatta yaşam kadınlığı ile benzer kategoriye konulur bizim ailede Sen de tut şarkıcı olacağım de Değil ya! Canına susamış olmalısın Evet, susamışım! Tüm sülalenin tekstilci olduğu ve bir de adı olan bir aileden, bu babanın kızı çıkıp şarkıcı olacak Dünya aksine döner ama bu olamazdı Oldu! Çok Büyük savaşlardı Büyük mücadeleydi Anlatması zor ama yaptım Üstelik de iyisini yaptım Elbette, yıllardan beri babam bilmedi bunu Hala da kabullenemez Benim babam, dağdır Nefesi bile yeter Kolay yıkılmıyorsam, güçlüysem, başarıyorsam, her zaman orada olduğunu bilmemdendir Yaş 35 ve şimdi geldiğimiz noktada, kurduğumuz bu hoş ilişkide, sanki kaçırdığımız o yılların acısını çıkarır gibiyiz Babama hiç dargın değilim O da gençti O da ne gördüyse, bizi böylece yetiştirdi Ben şu anda anne olsaydım, şayet onun yaptığından daha büyük hatalar yaparak büyütürdüm çocuğumu Lakin biliyorum, kaç yaşına gelirsem geleyim, onun yanında hala minik bir kız çocuğu gibi olacağım, dahası de bu şımarıklığı fazla seveceğimVe tekrar biliyorum fakat, her zaman onun gibi şık giyinen, onun fiziki özelliklerine benzer, onun değin enerjik ve zeki, onun gibi bir aile babası olabilecek, onun kadar cömert ve ailesine düşkün bir adam arayacağım Aşık olduğum insanlarda, babamı arayacağım Yani aşk, bende de her kız gibi onu yaşatacak Sonuçta, çocukluğumda yaşadıklarımla ve babamla yüzleştim İçimde kırgınlığım kalmadı Büyüdükçe onu anladım Ben olsaydım, o şartlarda ne yapabilirdim dedim, bütün yaşamı süzgeçten geçirdim Babam, benim ilk aşkım Yeri dolduramaz, benzerleri gelir elbette lakin beni kimse onun gibi sevemez ve koruyamaz Peki, niçin hala televizyonda kızına sarılan bir baba görsem ağlarım? Burasını çözemedim Yaralarım kanar herhalde Olsun, en azından bundan böyle doya doya sarılıyorum Hala yanımda, hala yaşıyor ya, bundan böyle ilişkimiz hoş ya, bu bana yeter Bu yazıyı ablam yazsaydı, o neler anlatırdı diye düşündüm derhal…… Her şey halloldu evet! Ama babamda kıramadığım bir köşe, aşamadığım bir duvar kaldı İçimde bir sızıdır Allah uzun ömür versin lakin bir gün onu kaybettiğimde hala beni sahnede seyretmemiş olursa, bir kere sesimi duymadan vedalaşırsak, bana fazla koyacak Tek dileğim, bir konserimde, bir programda şöyle en önde otursa da, gururla izlese Bak, yeniden gözlerim doldu Bu, gürültüsüz ve yüzleşmediğimiz tek savaşımız Onu anlayamadığım tek nokta bu Neden hala ağır gelir ona bu koşul? Bunca insanın hayranlık duyduğu, alkışladığı şu kadını babası hiç seyretmemiş, ne komik değil mi? Sizin de babanızla aranızda geçenlerden kim bilir neler yapışmıştır üstünüze Bu yazıyı yazdım çünkü geç olmadan çözmek lüzumlu geçmişi Bilin ki, hayatınızda yaşadığınız, yaptığınız çok artı şeyin aşağı görünmez imzaları var Babalar, bütün yaptıkları ile aslında kızlarının hayatlarını yazarlar Büyük ihtimalle bu yazıyı babam görmeyecek ama siz babanıza okutun Okutun ve sarılın, bir gün onun yerine başkalarına sarılmak zorunda kalmadan… alıntı