bilgiliadam
Yeni Üye
Batı Haremi nedir
Batı Haremi
Harem denince hep Doğu akla geldi Hic Batı'nın haremleri anlatılmadı, resmedilmedi Faslı yazar Fatima Mernissi harem tartışmalarına yeni bir boyut getiriyor ve kadınların surekli guzel kalmak zorunda oldukları Batı haremini tartışmaya acıyor Mernissi'ye gore kadını zamana hapseden Batı, mekana hapseden Doğu'dan cok daha acımasız ve katı bir tavır sergiliyor
Harem denince akla hep Musluman topluluklar geliyor Hıristiyan topluluklarda ise boyle bir kurumdan hic soz edilmiyor Mekansal olarak Batıda haremin olmadığı bir gercek Ama bu, Batıda harem yoktur anlamına gelmiyor Faslı bir oğretim uyesi olan ve kitap tanıtımı icin Batıyı dolaşan Fatima Mernissi yeni bir tanım getiriyor: Batı haremi Yani madalyonun diğer yuzunu ceviriyor ve Batı haremini sorguluyor Feminist kimliği one cıkan Musluman bir yazar olan Mernissi (Bu gozlem Prof Dr Huseyin Hatemi'ye ait) Turkiye'de Harem'den Kacan Şehrazat ismiyle yayınlanan kitabında Batı hareminin ipuclarını veriyor Ama once Doğu hareminin, yani Musluman hareminin ne olduğuna ve oryantalistlerin bunu algılamakta neden gucluk cektiklerine goz atmakta fayda var
Kadınlar manastırı
Harem, Osmanlı'da padişahın ailesi anlamına geliyordu Haremin kendi icinde belirlenmiş kuralları vardı ve bunu padişah dahi bozamıyordu Cariyelerin nasıl alınacağı ve onların hangi eğitimlerden gececeği kurallarla sabitti Her kadın yetenekli olduğu alanda uzmanlaşıyor, din eğitimi alıyor; musiki, hat ve tezhip gibi sanatları oğreniyordu Her yaştan kadına acıktı Genc kızlar da, yaşı 60'ın uzerinde olanlar da vardı haremde Sanılanın aksine harem kadınları yaşamdan kendilerini soyutlamıyordu Akıllı ve zeki olanlar valide sultan bile olup, ulke yonetiminde soz hakkı kazanıyordu Hurrem Sultan, Kosem Sultan gibi Osmanlı tarihine damgasını vuran, taht kavgaları yapan kadınlar da haremde yetişmişti
Oryantalistler Doğu haremini cıplak kadın vucutlarıyla resmededursun, Turk tarihciler onu oldukca farklı algılıyor Cağatay Ulucay eğitim yuvası olarak goruyor, İlhan Bardakcı ahlak mektebi diyor, Halil İnalcık kadınlar manastırı tanımlamasını getiriyor Bir başka tarihci İlber Ortaylı ise cok net bir tanım ortaya koyuyor; Harem'de onemli olan, gelen kadının en iyi şekilde yetiştirilmesi, eğitilmesi ve izac yapmasıdırTurk İktisat Tarihi uzmanı olan Prof Dr Huseyin Ozdeğer ise haremin bir atolye gibi calıştığını ifade ediyor Osmanlı'da daha cok varlıklı insanların haremleri olduğuna dikkat ceken Ozdeğer, Harem sahibi insanların iplik, dokuma vb işletmeleri olurdu Cariye ve icoğlanlar buralarda calıştırılır, karşılığında kadı tarafından belirlenen yıllık ucretleri odenirdidiyor Ozdeğer docentlik tezi olarak Bursa ilinin 1463—1640 yılları arasındaki tereke defterlerini cıkarmış Elde ettiği rakamlar ise oldukca carpıcı Toplam 3121 kişinin medeni durumları araştırılmış 1092 evli erkekten sadece 49'unun iki, 2'sinin de ucer karısı olduğu belirlenmiş 1041 erkek ise sadece bir kez evlenmiş İkinci evlilikler ise daha cok kadının eşlik gorevini yapamaz hale gelmesiyle ya da cocuk doğuramaması gibi nedenlerle yapılmış
Prof Dr Huseyin Hatemi, Doğu haremlerini Batıdakinden ayıran bir ozellik olarak yaşlılara gosterilen saygıyı ornek veriyor Batılıların aksine Muslumanlar yaşlandıkları icin hicbir kadına hor gozle bakmamış, ona haremin en saygıdeğer kişisi muamelesini gostermiş Yani yaşlılıkla birlikte kadınlar yok sayılmamış, onlardan surekli genc kalmaları beklenmemiş Batıda nasıl olduğuna gecmeden once oryantalist ressamların harem kadını diye cizdikleri portrelerin aslında ne anlama geldiğini gozlemlemekte yarar var
Turk tarihciler oryantalist ressamların coğunun Doğu'yu gormeden harem tasviri yapmasını eleştiriyor Musluman ulkelere seyahat yapanlar da hareme giremedikleri icin azınlıklardan duydukları hikayeleri ya da onların yaşamlarını resmetmeyi tercih etmiş Fatima Mernissi; Picasso, İngres, Delacroix ve Matisse başta olmak uzere butun oryantalistlerin aslında kendi hayal dunyalarındaki kadını resmettiklerini iddia ediyor Bu resimlerde kadın itaatkar, şehvetli ve erkeğe hizmetten başka gorevi olmayan yaratıklar olarak tasvir ediliyor Mernissi, Batılıların bilincaltına işleyen kadın duşuncesinin en acık ifadesini Alman aydınlanışının onemli filozoflarından biri olarak kabul edilen İmmanuel Kant'ın Guzellik ve Yucelik Duygusu Uzerine Duşunceleradlı kitabında bulmuş Kant'a gore kadınlık guzellik, erkeklik ise yucelikti Cok şey bilen kadın cazibesini kaybediyor, bu bilgiyi sergilediği zaman da butun dişiliğini olduruyordu Bu nedenle kadınlar matematik, tarih ve coğrafya gibi ilimlerle meşgul olmamalı, sadece sohbetlere katılabilecek bir bilgi seviyesini yakalamaları yeterli idi Ve nihayetinde kadın guzel olmak icin cocuksu ve aptal gorunmek zorundaydı
Nitekim oryantalist ressamların harem kadını diye cizdikleri resimlerde, kadınların bu ozelliklerini fazlasıyla gormek mumkun Rana Kabbani de oryantalist resmi anlatırken Avrupalıların gormek istediği şeyleri cizdiklerini vurguluyor; Oryantalistler resmederken Doğu'yu anlatıyorlar, onu imagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngfora ve mite donuşturuyorlardı Avrupa'ya gormek istediklerini sunuyorlardıOryantalistlerin İstanbul'u isimli kitapta alıntı yapılan Ary Renan ise en iyi oryantalist sanatcıların, tuvallerinde egzotizmi abartmayanlar olduğunu soylerken aslında abartı sanatının ne kadar cok kullanıldığını da itiraf ediyordu
Doğu minyaturlerinde kadın
Batıda tasvir edilenin aksine doğu minyaturlerinde kadınlar daha cok av sahnelerinde, gunluk hayatta hareket halindeyken cizilmiş İslam, resmi yasakladığı icin minyatur sanatı yaygınlaşmıştı Minyaturun anavatanı ise İran İran denince akla Şirin geliyor Ferhat ile Şirin, Husrev ile Şirin oykuleri butun İslam dunyasındaki minyaturlerde etkili olmuş Ata binen, sevdiği erkek icin ulkesini terk edip dağları, ovaları aşan, avlanan ve nihayetinde sevgilisine kavuşan Şirin tarih boyunca minyaturlerde kadınlığın sembolu olarak kullanılmış Bu nedenle Doğu oykulerinde anlatılan kadınlarda hep Şirin'in izlerine rastlamak mumkundur Ortak ozellikleri hepsinin de guclu karakterler olması, gerektiğinde ok atıp kılıc sallamaları, yalnız başlarına anusu bile aşabilmeleriydi Hayatla tek başlarına mucadele edecek kadar akıllı ve zekiydiler
1001 Gece Masalları'nın kahramanı Şehrazat kendisini ve ulkesinin diğer kızlarını olumden kurtarmak icin Şehriyar'a her gece bir oyku anlatmak zorundadır Fatima Mernissi, Şerhazat'ın uc konuda gosterdiği ustalıkla bu zor gorevi başardığını belirtiyor; Birincisi cok geniş bir bilgi birikimini kontrol edebilme, katilin zihninden gecenleri olduğu gibi okuyabilme yeteneği ve soğukkanlılıkla hareket etmeye kararlı olma İkincisi yalnızca sozcukleri kullanarak bir katilin fikrini değiştirme yeteneği Ucuncusu ise doğru duşunebilmek icin korkusunu kontrol altında tutma ve yonlendirmeye yonelik soğukkanlı olabilme yeteğidirButun Doğu oykulerinde Şehrazat hedefine ulaşmış ve hem ulkesinin kızlarını olumden kurtarmış hem de Şehriyar'ın eşi olmayı başarmıştır Şehrazat, Batı'yla tanıştığı vakit oykunun finalinde değişiklikler yaşanmaya başlamış Mernissi bu değişikliği şoyle anlatıyor; Butun cevirilerde akıllı ve zeki kadın Şehrazat kaybolmuştu, nedeni acık; cunku Batılılar yalnızca iki şeyle ilgileniyordu: Macera ve imagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapng Bu cevirilerde dikkatler kadın ile erkek arasındaki diyalogdan uzaklaştırılıp, kadın vucuduyla (giyim, dans) sınırlandırılıyorduBatılı cevirmenlerden Edgar Allan Poe ise işi cok daha ileri goturmuş ve oykunun sonunda Şehrazat'ı oldurmuştu Oysa Şehrazat surekli Musluman bir kadın olume razı olmadan once, savaşmalıdırdiyordu Poe'nun bu tavrı, İmmanuel Kant'ın akıllı kadınların olumu hak ettiğine dair teziyle ortuşuyor Mernissi'inin ifadesiyle, Batı, akıllı ve zeki kadınlara tahammul edemediğini bir kez daha gosteriyordu
Peki Batı haremindeki kadınların ozelliği neydi? Fatima Mernissi, Harem'den Kacan Şehrazat'ta başından gecen bir olayı anlatarak bu sorunun cevabını veriyor Bir etek almak icin Amerika'nın en luks mağazalarından birine gider Mernissi Ancak bedenine uygun bir etek bulamaz Cunku en buyuk etek kırk iki bedendir Bu koskaca mağazada bana uygun bir etek yok mu?sorusunu tezgahtar kız şoyle cevaplar; Hayır, cunku siz cok buyuksunuz: Standart beden kırk ve kırk ikidir; sizin ihtiyacınız olan farklı bedenleri ozel mağazalarda ancak bulabilirsinizTezgahtarlık yapan kadın da Mernissi gibi ellisini aşkın olmasına rağmen yaşının yarısı kadar gostermektedir Cunku buna mecburdur, aksi halde orada calışmasının zor olduğunun farkındadır Mernissi ısrarla Peki herkesin kırk iki beden olması gerektiğini kim soyluyor?deyince tezgahtarın cevabı Butun dergilerde, televizyonda, reklamlarda Ondan kacamazsın Calvin Klein var, Ralph Lauren var, sonra Gianni Versace, Giorgia Armani, Mario Valentino Buyuk mağazalar da bu olculere uyarlar Kırk sekiz veya elli beden satsalardı, ki sanırım sizin ihtiyacınız olan da bu, iflas ederlerdişeklinde olur Ardından da Batı hareminin o sihirli cumlesini ilave eder; Cok iyi paralar kazanılan modayla ilgili işlerde calışan pek cok kadın, sıkı bir rejime uymadığı takdirde, işini kaybedebilir
Kırk iki bedensimgesi
Fatima Mernissi bu sozlerin ima ettiği tehdidin cok zalimce olduğunu soyluyor ve kırk iki bedenin kadınlara dayatılan ve Muslumanların ortusunden bile daha katı bir kısıtlama olduğunu belirtiyor; Kadınları meydanlardan uzaklaştırarak erkek egemenliğini kurmak icin mekanı kullanan Musluman erkeğin aksine, Batılı erkek de zaman ve ışığı kullanıyor Bir kadının guzel olması icin on dort yaşında gorunmesi gerektiğini iddia ediyor Kadın 50 veya daha kotusu 60'ında gosteriyorsa, sınırı aşmış demektir Spot ışıklarını kız cocuğuna cevirip onu guzellik ideali olarak gostererek, olgun kadını gorunmezliğe mahkum ediyor Kadın olgun ve iddialı gorunurse, ya da kilo almaya aldırmazsa, cirkinliğe mahkum ediliyor Boylece Avrupa hareminin duvarları genc guzelliği, cirkin olgunluktan ayırıyor
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Mernissi'nin Kadın Doğu'da mekana, Batıda zamana hapsediliyortezinin muhataplarından birisi Cunku Barbarosoğlu inanclarının emrettiği gibi giyinmeyi tercih eden bir yazar Peki Barbarosoğlu bu tanım hakkında ne duşunuyordu: İnsanların bedensel olarak daha cok calışmak zorunda kaldığı, yiyeceğin kıt olduğu donemlerde, kırk iki beden guzellik semboludur 'Apak topak kadın' anlayışı guzellik tarifi olarak gecer Bedensel aktivitenin azalması, katkı maddeleriyle yapılan endustri yiyeceklerinin kolay kilo yapması, şişmanlığın toplumsal sorun haline gelmesi; guzellik mitinin 34 bedene doğru cekilmesinde etkisi olan değişkenlerdir Modern birey guzel olmak icin diyet yapmaktan, spora gitmeye ve daha pahalı olan light urunleri tuketmeye kadar kendi bedenini surekli 'onarmak' bilincinde olduğunu ispat etmek zorunda Bu anlayışın arka planında bedenin; Yaratıcının emaneti olarak gorulmesinin terk edilerek, yeniden inşa edilebilir, yıpranıp bozuldukca onarılabilir bir makine olarak algılanmasının izlerini gormek mumkundur
Prof Dr Huseyin Hatemi, Mernissi'nin iddialarının ilmi bir tarafı olmadığını; onun eskiden de feminist tavırları olan, şimdi ise yoldan cıkmış biri olduğunu belirtiyor; 1978 yılında Turkiye'ye geldiği zaman bilimsel temelden yoksun feminist bir kişiliği vardı Amerika'da kendi başına gelenleri genelleştiriyor Demek ki yaşlandı ve yaşlılık bunalımına girdi Yaptığı gozlemlerin edebi bir değeri olabilir ama bilimsel tarafları yok Bu haliyle Mine G Kırıkkanat'ın Fas'taki karşılığı konumuna duşmuş
Zayıfla, guzel kal
Amerika'da yapılan bir araştırmada bundan bir kuşak once, ortalama bir mankenin kilosu ortalama bir Amerikalı kadınınkine gore yuzde 8 daha azken, bugun bu oran yuzde 27'ye cıktı Amerika Guzeli'nin 1970 yılındaki kilosu ulusal ortalamanın yuzde 11'inin altındayken, 10 yıl icinde bu rakam yuzde 17'lere kadar duştu Gittikce de ideal kadın olculerindeki azalma devam ediyor Tabii bu diyet sanayiinin her gecen gun daha cok kar yapmasını da beraberinde getiriyor İşte Fransız Yazar Perre Bourdieu'nun 1998 yılına ait verdiği rakamlar: Diyet endustrisi yılda 33 milyar dolar, kozmetik 20 milyar dolar, estetik cerrahi 300 milyon dolar ve *****grafi 7 milyon dolarlık bir pazar payına sahip
Batılı erkekler direkt olarak kadınlara nasıl gorunmeleri, nasıl giyinmeleri gerektiğini soylemiyor elbette Ama oyle bir pazar oluşturuyor ki kadınlar ister istemez kendilerini erkeklerin beklentilerine uygun hale getirmeye calışıyor Erkekler kozmetikten ic camaşırına kadar butun moda endustrisini kontrollerinde tutuyorlar Tasarımları kendi zevklerine gore yapıyor ve bunları giymeleri icin kadınlara sunuyorlar Cinli kadınların ayak sarma adetleri de bir anlamda erkeklerin baskısı sonucu oluyor Cin'de kucuk ayaklı kadınların guzel olduğuna inanıldığı icin kadınlar, kucuk yaşta demir ayakkabı giyerek ayaklarının kucuk kalmasını sağlıyor Batıda da kadınlar erkeklerin kontrol ettiği piyasada tutunabilmek icin surekli guzel kalmak zorunda olduklarını hissediyorlar
Bizde de Batılılaşma ile birlikte harem geleneğinde değişim oldu ve tıpkı Batılılar gibi acık harem tercih edilir hale geldi Yani guzel, zayıf ve genc kadınlar Tıpkı Batıda olduğu gibi bizde de guzellik yarışmaları bu amacla duzenleniyor Birazcık yaşlanan guzellerin devri gecince yeni guzeller aranıyor Her gecen yıl bu yarışmalara katılım yaşı kuculuyor Jurilerde daha cok erkekler yer alıyor Yaşlı, gobekli ve cirkin erkekler juride kolayca yer bulurken, hicbir guzellik yarışmasının jurisinde yaşlı ve cirkin kadına rastlanmıyor En iyi ihtimal eski guzellik kraliceleri ya da sponsor firmanın yetkilisi soz sahibi olabiliyor Altmış yaşında fiziksel olarak artık cirkin kabul edilebilecek bir erkek, 18 yaşındaki bir kızın guzel olup olmadığına karar verebiliyor Ustelik de bu, kimseye de garipsenecek bir durum gibi gorunmuyor Cunku dayatılan mantığın temelinde bu var zaten: Kadınların erkekler tarafından beğenilmesi Fatma Karabıyık Barbarosoğlu zamana hapsolmuş kadın bedeninin artık sadece Batıya ozgu bir şey olmadığını, yuzunu Batıya cevirmiş her toplum icin gecerli olduğunu soyluyor; Kadının zamana sıkıştırılmışlığı, modern kulturun orta yaşı ortadan kaldırıp yaşlılığın istenmeyen bir kategori olarak kabul edilmesiyle hız kazanmıştır Halbuki geleneksel kulturde yaşlı, hayat tecrubesine sahip biri olarak yol gosterici ve evin direğidir Şimdinin gecmişten daha ileri olduğu on kabuluyle birlikte yaşlıların evlerde tuttukları alan, işgal edilmiş alan olarak gorulmuştur Orta yaş gencliğe uzak, yaşlılığa yakın olarak algılandığı icin fizik olarak gencliğe yakın bir noktada durmak onem kazanmıştır
Hangi harem?
Harem nedir sorusuna verilen cevaplara şimdi Fatima Mernissi yepyeni bir soru daha ekleyerek madalyonun obur tarafında neler yaşandığını sorguluyor Bir anlamda yuzyıllar once oryantalistlerin Doğu izlenimlerine nazire yaparak, bir Doğulu olarak Batı haremini gozlemliyor ve yaşlanmayan kadınların ulkelerinde yaşanan acık haremin ipuclarını veriyor
Dr Fatma Karabıyık Barbarosoğlu (Sosyolog): Aslında ekonomik hapis var
Kadının Doğuda mekana sıkıştırılmışlığı tezi doğru değil Batılı kadının sokaklara cıkması Fransız ihtilali ve sanayi inkılabı ile bağlantılıdır Birincisinde hurriyet aramak, ikincisinde fabrikalarda calışmak uzere evden cıkmıştır Hapsolmuş kadınimgesi gecmişin sosyal yapısını bilmemekle alakalıdır Kadınlar sosyalliklerini bir evden başka bir eve giderek surduruyorlardı Hapis kalmak olgusundan bahsetmek icin sınırlandırılmışlık duygusunun olması lazım Harem kulturunden bahsedildiği donemde bizim şu an sahip olduğumuz sokak, carşı atmosferi sozkonusu değil Piyasaya cıkmak olarak tabir edilen sadece vitrinlere bakmak uzere Pera'da dolaşmak Tanzimat'tan sonra Avrupai tarzda acılan mağaza vitrinlerinden dolayıdır Alt tabaka kadınları ise iki yuz yıl once de calışıyordu şimdi de calışıyor Dun de ekonomik yetersizlik icinde hapis idi, bugun de
Acık harem
Fatima Mernissi'nin tarifini yaptığı Batı hareminin ozellikleri:
Varlığı onu seyredenlerin gozune bağlı olan, hareketsiz bir obje konumuna mahkum edilmek, cağımızın eğitimli Batılı kadınını bir harem kolesine ceviriyor
Kendilerini surekli zayıflamak zorunda hisseden Batılı kadınlarda bir sure sonra ozguven ve saygınlık duygusunda tahribatlar oluşuyor
Doğu'da kadınlara karşı kullanılan silah, insan arasına girmeyi sınırlamak; Batı'da kullanılan silahsa, gencliği guzellik olarak gosterirken, olgunluğu kınamaktır
Zamanı harcayan Batılı kadınlar yaşla beraber tecrube kazanıp olgunlaşıyorlar ve modanın kahinleri tarafından cirkin ilan ediliyorlar, aynen halka acık mekanları kullanan İranlı kadınlar gibi
Batı erkeği, kadın guzelliğini, idealleştirdiği bir cocuklukta dondurmak icin imgeleri ve sahne ışıklarını kullanıyor ve kadınları, yaşlanmayı utanılacak bir değer kaybı olarak gormek zorunda bırakıyor
Bizim kulturumuzde (Doğu kulturu) yemek yapmasını bilen ve bununla birlikte iyi yemek yiyen kadınların erkeklerin gozunde değeri fazlalaşır ama Batıda tam tersi sozkonusu
Batı Haremi
Harem denince hep Doğu akla geldi Hic Batı'nın haremleri anlatılmadı, resmedilmedi Faslı yazar Fatima Mernissi harem tartışmalarına yeni bir boyut getiriyor ve kadınların surekli guzel kalmak zorunda oldukları Batı haremini tartışmaya acıyor Mernissi'ye gore kadını zamana hapseden Batı, mekana hapseden Doğu'dan cok daha acımasız ve katı bir tavır sergiliyor
Harem denince akla hep Musluman topluluklar geliyor Hıristiyan topluluklarda ise boyle bir kurumdan hic soz edilmiyor Mekansal olarak Batıda haremin olmadığı bir gercek Ama bu, Batıda harem yoktur anlamına gelmiyor Faslı bir oğretim uyesi olan ve kitap tanıtımı icin Batıyı dolaşan Fatima Mernissi yeni bir tanım getiriyor: Batı haremi Yani madalyonun diğer yuzunu ceviriyor ve Batı haremini sorguluyor Feminist kimliği one cıkan Musluman bir yazar olan Mernissi (Bu gozlem Prof Dr Huseyin Hatemi'ye ait) Turkiye'de Harem'den Kacan Şehrazat ismiyle yayınlanan kitabında Batı hareminin ipuclarını veriyor Ama once Doğu hareminin, yani Musluman hareminin ne olduğuna ve oryantalistlerin bunu algılamakta neden gucluk cektiklerine goz atmakta fayda var
Kadınlar manastırı
Harem, Osmanlı'da padişahın ailesi anlamına geliyordu Haremin kendi icinde belirlenmiş kuralları vardı ve bunu padişah dahi bozamıyordu Cariyelerin nasıl alınacağı ve onların hangi eğitimlerden gececeği kurallarla sabitti Her kadın yetenekli olduğu alanda uzmanlaşıyor, din eğitimi alıyor; musiki, hat ve tezhip gibi sanatları oğreniyordu Her yaştan kadına acıktı Genc kızlar da, yaşı 60'ın uzerinde olanlar da vardı haremde Sanılanın aksine harem kadınları yaşamdan kendilerini soyutlamıyordu Akıllı ve zeki olanlar valide sultan bile olup, ulke yonetiminde soz hakkı kazanıyordu Hurrem Sultan, Kosem Sultan gibi Osmanlı tarihine damgasını vuran, taht kavgaları yapan kadınlar da haremde yetişmişti
Oryantalistler Doğu haremini cıplak kadın vucutlarıyla resmededursun, Turk tarihciler onu oldukca farklı algılıyor Cağatay Ulucay eğitim yuvası olarak goruyor, İlhan Bardakcı ahlak mektebi diyor, Halil İnalcık kadınlar manastırı tanımlamasını getiriyor Bir başka tarihci İlber Ortaylı ise cok net bir tanım ortaya koyuyor; Harem'de onemli olan, gelen kadının en iyi şekilde yetiştirilmesi, eğitilmesi ve izac yapmasıdırTurk İktisat Tarihi uzmanı olan Prof Dr Huseyin Ozdeğer ise haremin bir atolye gibi calıştığını ifade ediyor Osmanlı'da daha cok varlıklı insanların haremleri olduğuna dikkat ceken Ozdeğer, Harem sahibi insanların iplik, dokuma vb işletmeleri olurdu Cariye ve icoğlanlar buralarda calıştırılır, karşılığında kadı tarafından belirlenen yıllık ucretleri odenirdidiyor Ozdeğer docentlik tezi olarak Bursa ilinin 1463—1640 yılları arasındaki tereke defterlerini cıkarmış Elde ettiği rakamlar ise oldukca carpıcı Toplam 3121 kişinin medeni durumları araştırılmış 1092 evli erkekten sadece 49'unun iki, 2'sinin de ucer karısı olduğu belirlenmiş 1041 erkek ise sadece bir kez evlenmiş İkinci evlilikler ise daha cok kadının eşlik gorevini yapamaz hale gelmesiyle ya da cocuk doğuramaması gibi nedenlerle yapılmış
Prof Dr Huseyin Hatemi, Doğu haremlerini Batıdakinden ayıran bir ozellik olarak yaşlılara gosterilen saygıyı ornek veriyor Batılıların aksine Muslumanlar yaşlandıkları icin hicbir kadına hor gozle bakmamış, ona haremin en saygıdeğer kişisi muamelesini gostermiş Yani yaşlılıkla birlikte kadınlar yok sayılmamış, onlardan surekli genc kalmaları beklenmemiş Batıda nasıl olduğuna gecmeden once oryantalist ressamların harem kadını diye cizdikleri portrelerin aslında ne anlama geldiğini gozlemlemekte yarar var
Turk tarihciler oryantalist ressamların coğunun Doğu'yu gormeden harem tasviri yapmasını eleştiriyor Musluman ulkelere seyahat yapanlar da hareme giremedikleri icin azınlıklardan duydukları hikayeleri ya da onların yaşamlarını resmetmeyi tercih etmiş Fatima Mernissi; Picasso, İngres, Delacroix ve Matisse başta olmak uzere butun oryantalistlerin aslında kendi hayal dunyalarındaki kadını resmettiklerini iddia ediyor Bu resimlerde kadın itaatkar, şehvetli ve erkeğe hizmetten başka gorevi olmayan yaratıklar olarak tasvir ediliyor Mernissi, Batılıların bilincaltına işleyen kadın duşuncesinin en acık ifadesini Alman aydınlanışının onemli filozoflarından biri olarak kabul edilen İmmanuel Kant'ın Guzellik ve Yucelik Duygusu Uzerine Duşunceleradlı kitabında bulmuş Kant'a gore kadınlık guzellik, erkeklik ise yucelikti Cok şey bilen kadın cazibesini kaybediyor, bu bilgiyi sergilediği zaman da butun dişiliğini olduruyordu Bu nedenle kadınlar matematik, tarih ve coğrafya gibi ilimlerle meşgul olmamalı, sadece sohbetlere katılabilecek bir bilgi seviyesini yakalamaları yeterli idi Ve nihayetinde kadın guzel olmak icin cocuksu ve aptal gorunmek zorundaydı
Nitekim oryantalist ressamların harem kadını diye cizdikleri resimlerde, kadınların bu ozelliklerini fazlasıyla gormek mumkun Rana Kabbani de oryantalist resmi anlatırken Avrupalıların gormek istediği şeyleri cizdiklerini vurguluyor; Oryantalistler resmederken Doğu'yu anlatıyorlar, onu imagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngfora ve mite donuşturuyorlardı Avrupa'ya gormek istediklerini sunuyorlardıOryantalistlerin İstanbul'u isimli kitapta alıntı yapılan Ary Renan ise en iyi oryantalist sanatcıların, tuvallerinde egzotizmi abartmayanlar olduğunu soylerken aslında abartı sanatının ne kadar cok kullanıldığını da itiraf ediyordu
Doğu minyaturlerinde kadın
Batıda tasvir edilenin aksine doğu minyaturlerinde kadınlar daha cok av sahnelerinde, gunluk hayatta hareket halindeyken cizilmiş İslam, resmi yasakladığı icin minyatur sanatı yaygınlaşmıştı Minyaturun anavatanı ise İran İran denince akla Şirin geliyor Ferhat ile Şirin, Husrev ile Şirin oykuleri butun İslam dunyasındaki minyaturlerde etkili olmuş Ata binen, sevdiği erkek icin ulkesini terk edip dağları, ovaları aşan, avlanan ve nihayetinde sevgilisine kavuşan Şirin tarih boyunca minyaturlerde kadınlığın sembolu olarak kullanılmış Bu nedenle Doğu oykulerinde anlatılan kadınlarda hep Şirin'in izlerine rastlamak mumkundur Ortak ozellikleri hepsinin de guclu karakterler olması, gerektiğinde ok atıp kılıc sallamaları, yalnız başlarına anusu bile aşabilmeleriydi Hayatla tek başlarına mucadele edecek kadar akıllı ve zekiydiler
1001 Gece Masalları'nın kahramanı Şehrazat kendisini ve ulkesinin diğer kızlarını olumden kurtarmak icin Şehriyar'a her gece bir oyku anlatmak zorundadır Fatima Mernissi, Şerhazat'ın uc konuda gosterdiği ustalıkla bu zor gorevi başardığını belirtiyor; Birincisi cok geniş bir bilgi birikimini kontrol edebilme, katilin zihninden gecenleri olduğu gibi okuyabilme yeteneği ve soğukkanlılıkla hareket etmeye kararlı olma İkincisi yalnızca sozcukleri kullanarak bir katilin fikrini değiştirme yeteneği Ucuncusu ise doğru duşunebilmek icin korkusunu kontrol altında tutma ve yonlendirmeye yonelik soğukkanlı olabilme yeteğidirButun Doğu oykulerinde Şehrazat hedefine ulaşmış ve hem ulkesinin kızlarını olumden kurtarmış hem de Şehriyar'ın eşi olmayı başarmıştır Şehrazat, Batı'yla tanıştığı vakit oykunun finalinde değişiklikler yaşanmaya başlamış Mernissi bu değişikliği şoyle anlatıyor; Butun cevirilerde akıllı ve zeki kadın Şehrazat kaybolmuştu, nedeni acık; cunku Batılılar yalnızca iki şeyle ilgileniyordu: Macera ve imagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapngimagesbatiharemihakkindabilgi5b0f4a34badfapng Bu cevirilerde dikkatler kadın ile erkek arasındaki diyalogdan uzaklaştırılıp, kadın vucuduyla (giyim, dans) sınırlandırılıyorduBatılı cevirmenlerden Edgar Allan Poe ise işi cok daha ileri goturmuş ve oykunun sonunda Şehrazat'ı oldurmuştu Oysa Şehrazat surekli Musluman bir kadın olume razı olmadan once, savaşmalıdırdiyordu Poe'nun bu tavrı, İmmanuel Kant'ın akıllı kadınların olumu hak ettiğine dair teziyle ortuşuyor Mernissi'inin ifadesiyle, Batı, akıllı ve zeki kadınlara tahammul edemediğini bir kez daha gosteriyordu
Peki Batı haremindeki kadınların ozelliği neydi? Fatima Mernissi, Harem'den Kacan Şehrazat'ta başından gecen bir olayı anlatarak bu sorunun cevabını veriyor Bir etek almak icin Amerika'nın en luks mağazalarından birine gider Mernissi Ancak bedenine uygun bir etek bulamaz Cunku en buyuk etek kırk iki bedendir Bu koskaca mağazada bana uygun bir etek yok mu?sorusunu tezgahtar kız şoyle cevaplar; Hayır, cunku siz cok buyuksunuz: Standart beden kırk ve kırk ikidir; sizin ihtiyacınız olan farklı bedenleri ozel mağazalarda ancak bulabilirsinizTezgahtarlık yapan kadın da Mernissi gibi ellisini aşkın olmasına rağmen yaşının yarısı kadar gostermektedir Cunku buna mecburdur, aksi halde orada calışmasının zor olduğunun farkındadır Mernissi ısrarla Peki herkesin kırk iki beden olması gerektiğini kim soyluyor?deyince tezgahtarın cevabı Butun dergilerde, televizyonda, reklamlarda Ondan kacamazsın Calvin Klein var, Ralph Lauren var, sonra Gianni Versace, Giorgia Armani, Mario Valentino Buyuk mağazalar da bu olculere uyarlar Kırk sekiz veya elli beden satsalardı, ki sanırım sizin ihtiyacınız olan da bu, iflas ederlerdişeklinde olur Ardından da Batı hareminin o sihirli cumlesini ilave eder; Cok iyi paralar kazanılan modayla ilgili işlerde calışan pek cok kadın, sıkı bir rejime uymadığı takdirde, işini kaybedebilir
Kırk iki bedensimgesi
Fatima Mernissi bu sozlerin ima ettiği tehdidin cok zalimce olduğunu soyluyor ve kırk iki bedenin kadınlara dayatılan ve Muslumanların ortusunden bile daha katı bir kısıtlama olduğunu belirtiyor; Kadınları meydanlardan uzaklaştırarak erkek egemenliğini kurmak icin mekanı kullanan Musluman erkeğin aksine, Batılı erkek de zaman ve ışığı kullanıyor Bir kadının guzel olması icin on dort yaşında gorunmesi gerektiğini iddia ediyor Kadın 50 veya daha kotusu 60'ında gosteriyorsa, sınırı aşmış demektir Spot ışıklarını kız cocuğuna cevirip onu guzellik ideali olarak gostererek, olgun kadını gorunmezliğe mahkum ediyor Kadın olgun ve iddialı gorunurse, ya da kilo almaya aldırmazsa, cirkinliğe mahkum ediliyor Boylece Avrupa hareminin duvarları genc guzelliği, cirkin olgunluktan ayırıyor
Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Mernissi'nin Kadın Doğu'da mekana, Batıda zamana hapsediliyortezinin muhataplarından birisi Cunku Barbarosoğlu inanclarının emrettiği gibi giyinmeyi tercih eden bir yazar Peki Barbarosoğlu bu tanım hakkında ne duşunuyordu: İnsanların bedensel olarak daha cok calışmak zorunda kaldığı, yiyeceğin kıt olduğu donemlerde, kırk iki beden guzellik semboludur 'Apak topak kadın' anlayışı guzellik tarifi olarak gecer Bedensel aktivitenin azalması, katkı maddeleriyle yapılan endustri yiyeceklerinin kolay kilo yapması, şişmanlığın toplumsal sorun haline gelmesi; guzellik mitinin 34 bedene doğru cekilmesinde etkisi olan değişkenlerdir Modern birey guzel olmak icin diyet yapmaktan, spora gitmeye ve daha pahalı olan light urunleri tuketmeye kadar kendi bedenini surekli 'onarmak' bilincinde olduğunu ispat etmek zorunda Bu anlayışın arka planında bedenin; Yaratıcının emaneti olarak gorulmesinin terk edilerek, yeniden inşa edilebilir, yıpranıp bozuldukca onarılabilir bir makine olarak algılanmasının izlerini gormek mumkundur
Prof Dr Huseyin Hatemi, Mernissi'nin iddialarının ilmi bir tarafı olmadığını; onun eskiden de feminist tavırları olan, şimdi ise yoldan cıkmış biri olduğunu belirtiyor; 1978 yılında Turkiye'ye geldiği zaman bilimsel temelden yoksun feminist bir kişiliği vardı Amerika'da kendi başına gelenleri genelleştiriyor Demek ki yaşlandı ve yaşlılık bunalımına girdi Yaptığı gozlemlerin edebi bir değeri olabilir ama bilimsel tarafları yok Bu haliyle Mine G Kırıkkanat'ın Fas'taki karşılığı konumuna duşmuş
Zayıfla, guzel kal
Amerika'da yapılan bir araştırmada bundan bir kuşak once, ortalama bir mankenin kilosu ortalama bir Amerikalı kadınınkine gore yuzde 8 daha azken, bugun bu oran yuzde 27'ye cıktı Amerika Guzeli'nin 1970 yılındaki kilosu ulusal ortalamanın yuzde 11'inin altındayken, 10 yıl icinde bu rakam yuzde 17'lere kadar duştu Gittikce de ideal kadın olculerindeki azalma devam ediyor Tabii bu diyet sanayiinin her gecen gun daha cok kar yapmasını da beraberinde getiriyor İşte Fransız Yazar Perre Bourdieu'nun 1998 yılına ait verdiği rakamlar: Diyet endustrisi yılda 33 milyar dolar, kozmetik 20 milyar dolar, estetik cerrahi 300 milyon dolar ve *****grafi 7 milyon dolarlık bir pazar payına sahip
Batılı erkekler direkt olarak kadınlara nasıl gorunmeleri, nasıl giyinmeleri gerektiğini soylemiyor elbette Ama oyle bir pazar oluşturuyor ki kadınlar ister istemez kendilerini erkeklerin beklentilerine uygun hale getirmeye calışıyor Erkekler kozmetikten ic camaşırına kadar butun moda endustrisini kontrollerinde tutuyorlar Tasarımları kendi zevklerine gore yapıyor ve bunları giymeleri icin kadınlara sunuyorlar Cinli kadınların ayak sarma adetleri de bir anlamda erkeklerin baskısı sonucu oluyor Cin'de kucuk ayaklı kadınların guzel olduğuna inanıldığı icin kadınlar, kucuk yaşta demir ayakkabı giyerek ayaklarının kucuk kalmasını sağlıyor Batıda da kadınlar erkeklerin kontrol ettiği piyasada tutunabilmek icin surekli guzel kalmak zorunda olduklarını hissediyorlar
Bizde de Batılılaşma ile birlikte harem geleneğinde değişim oldu ve tıpkı Batılılar gibi acık harem tercih edilir hale geldi Yani guzel, zayıf ve genc kadınlar Tıpkı Batıda olduğu gibi bizde de guzellik yarışmaları bu amacla duzenleniyor Birazcık yaşlanan guzellerin devri gecince yeni guzeller aranıyor Her gecen yıl bu yarışmalara katılım yaşı kuculuyor Jurilerde daha cok erkekler yer alıyor Yaşlı, gobekli ve cirkin erkekler juride kolayca yer bulurken, hicbir guzellik yarışmasının jurisinde yaşlı ve cirkin kadına rastlanmıyor En iyi ihtimal eski guzellik kraliceleri ya da sponsor firmanın yetkilisi soz sahibi olabiliyor Altmış yaşında fiziksel olarak artık cirkin kabul edilebilecek bir erkek, 18 yaşındaki bir kızın guzel olup olmadığına karar verebiliyor Ustelik de bu, kimseye de garipsenecek bir durum gibi gorunmuyor Cunku dayatılan mantığın temelinde bu var zaten: Kadınların erkekler tarafından beğenilmesi Fatma Karabıyık Barbarosoğlu zamana hapsolmuş kadın bedeninin artık sadece Batıya ozgu bir şey olmadığını, yuzunu Batıya cevirmiş her toplum icin gecerli olduğunu soyluyor; Kadının zamana sıkıştırılmışlığı, modern kulturun orta yaşı ortadan kaldırıp yaşlılığın istenmeyen bir kategori olarak kabul edilmesiyle hız kazanmıştır Halbuki geleneksel kulturde yaşlı, hayat tecrubesine sahip biri olarak yol gosterici ve evin direğidir Şimdinin gecmişten daha ileri olduğu on kabuluyle birlikte yaşlıların evlerde tuttukları alan, işgal edilmiş alan olarak gorulmuştur Orta yaş gencliğe uzak, yaşlılığa yakın olarak algılandığı icin fizik olarak gencliğe yakın bir noktada durmak onem kazanmıştır
Hangi harem?
Harem nedir sorusuna verilen cevaplara şimdi Fatima Mernissi yepyeni bir soru daha ekleyerek madalyonun obur tarafında neler yaşandığını sorguluyor Bir anlamda yuzyıllar once oryantalistlerin Doğu izlenimlerine nazire yaparak, bir Doğulu olarak Batı haremini gozlemliyor ve yaşlanmayan kadınların ulkelerinde yaşanan acık haremin ipuclarını veriyor
Dr Fatma Karabıyık Barbarosoğlu (Sosyolog): Aslında ekonomik hapis var
Kadının Doğuda mekana sıkıştırılmışlığı tezi doğru değil Batılı kadının sokaklara cıkması Fransız ihtilali ve sanayi inkılabı ile bağlantılıdır Birincisinde hurriyet aramak, ikincisinde fabrikalarda calışmak uzere evden cıkmıştır Hapsolmuş kadınimgesi gecmişin sosyal yapısını bilmemekle alakalıdır Kadınlar sosyalliklerini bir evden başka bir eve giderek surduruyorlardı Hapis kalmak olgusundan bahsetmek icin sınırlandırılmışlık duygusunun olması lazım Harem kulturunden bahsedildiği donemde bizim şu an sahip olduğumuz sokak, carşı atmosferi sozkonusu değil Piyasaya cıkmak olarak tabir edilen sadece vitrinlere bakmak uzere Pera'da dolaşmak Tanzimat'tan sonra Avrupai tarzda acılan mağaza vitrinlerinden dolayıdır Alt tabaka kadınları ise iki yuz yıl once de calışıyordu şimdi de calışıyor Dun de ekonomik yetersizlik icinde hapis idi, bugun de
Acık harem
Fatima Mernissi'nin tarifini yaptığı Batı hareminin ozellikleri:
Varlığı onu seyredenlerin gozune bağlı olan, hareketsiz bir obje konumuna mahkum edilmek, cağımızın eğitimli Batılı kadınını bir harem kolesine ceviriyor
Kendilerini surekli zayıflamak zorunda hisseden Batılı kadınlarda bir sure sonra ozguven ve saygınlık duygusunda tahribatlar oluşuyor
Doğu'da kadınlara karşı kullanılan silah, insan arasına girmeyi sınırlamak; Batı'da kullanılan silahsa, gencliği guzellik olarak gosterirken, olgunluğu kınamaktır
Zamanı harcayan Batılı kadınlar yaşla beraber tecrube kazanıp olgunlaşıyorlar ve modanın kahinleri tarafından cirkin ilan ediliyorlar, aynen halka acık mekanları kullanan İranlı kadınlar gibi
Batı erkeği, kadın guzelliğini, idealleştirdiği bir cocuklukta dondurmak icin imgeleri ve sahne ışıklarını kullanıyor ve kadınları, yaşlanmayı utanılacak bir değer kaybı olarak gormek zorunda bırakıyor
Bizim kulturumuzde (Doğu kulturu) yemek yapmasını bilen ve bununla birlikte iyi yemek yiyen kadınların erkeklerin gozunde değeri fazlalaşır ama Batıda tam tersi sozkonusu