Sağlıklı olmanın ve ideal kiloyu korumanın sırrı ‘Renkli Diyet’ uygulamaktan geçiyor. Kırmızı, sarı, yeşil, mor, beyaz, siyah, kahverengi günlük beslenmemizde eksik olmaması gereken çok önemli 7 rengimiz... Rengarenk besinler tüketerek sağlıklı ve renkli bir hayata sahip olmak mümkün! Siz de menülerinizi renklendirin. Her gün günlük beslenmenizde bu 7 renkteki besinlerden tüketmeyi ihmal etmeyin. Bu yazımda Renkli Diyet’teki ‘kahverengi’ üzerinde duracağım.
Kahverengi, toprağın ve doğallığın rengidir. Kahverengiye adını vermiş olan kahve, renginden de anlaşılacağı gibi yapaylıktan uzak ve sağlıklı beslenmemize katkı sağlayan değerli besinlerden biridir. Kahvenin sağlığımız üzerinde pek çok faydası vardır ki ‘keyif verici’ olması, benim için en başta gelir.
Kahve’nin saymakla bitmeyen faydalarına göz atmaya ne dersiniz?
Antioksidan deposu Kahve…
Yeşil çayın antioksidan içeriği pek çok kişi tarafından bilinir fakat kahvenin de antioksidandan zengin olduğu bilgisi maalesef çok yaygın değildir. Kahve, antioksidan içeriği en yüksek yüzdeye sahip besinlerden birisidir. Klorojenik asit, fenolik asitler, polifenoller, alkoloidler ve kafein, kahvenin vücutta antioksidan etkisini oluştururlar. Kahve, iyi bir antioksidan kaynağıdır ve detoks yani arınma’yı sağlar.
2005 yılında Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre; yeterli meyve ve sebze tüketmekten yoksun ama kahve alışkanlığı olan Amerikalı bireylerin beslenme biçimi baz alındığında; diğer hiçbir ürünün kahve kadar çok antioksidan alımını sağlamadığı görülmüştür.
Kanserden koruyucu kahve!
Kahvenin kanser türleri ile ilişkisini inceleyen çalışmaların sayısı çok yeterli olmamakla birlikte günden güne artış göstermektedir. Son yıllarda yapılan yeni bilimsel çalışmalar, kahvenin kansere karşı koruyu etkisi olduğunu ortaya koymaktadır.
Amerikan Gastroenteroloji Birliği’nin yürüttüğü yeni bir araştırmaya göre; gün içerisinde 3 bardak kahve tüketimi, karaciğer kanserine yakalanma riskini ortalama % 50 oranında azaltmaktadır. Kahvenin karaciğer kanseri üzerindeki olumlu etkisi, kahvenin bu hastalık ile ilgili risk faktörü olan şeker hastalığını engellemesi veya siroz ile karaciğer enzimleri üzerindeki olumlu etkisiyle açıklanabilir. Günde ortalama 3 porsiyon kahve içen kadınların, hiç kahve içmeyenlere göre cilt kanserine yakalanma riskinin de daha düşük olduğu, yapılan bir başka çalışmanın sonucudur. Kahvenin hem bağırsak hareketlerini artırması; hem de yüksek antioksidan etkisi sebebiyle kalın bağırsak ve rektum kanserinde de önleyici etkisi olduğu yapılan diğer çalışmalarda görülmüştür. Ayrıca meme kanserine karşı koruyucu olduğu da düşünülmektedir.
Karaciğer yağlanmasına karşı kahve..
2006 yılında yayınlanmış bilimsel bir çalışmaya göre; günde en az 1 kupa kahve içen kişilerin karaciğer sirozuna yakalanma olasılığının % 20 daha az olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmacılar; kahve tüketiminin özellikle alkole bağlı oluşan siroza ve karaciğer yağlanmasına karşı koruyucu olduğunu da vurguluyor.
Kahve, Tip 2 diyabet oluşumunu azaltmada etkili
Kahve, Tip 2 diyabet yani sonradan oluşan şeker hastalığı oluşma riskini de azaltmada etkili. Yapılan bir araştırmaya göre; günde 4 porsiyon ve üzerinde kahve içenlerin, hiç içmeyenlere oranla Tip 2 diyabet gelişim oranlarının % 50 daha düşük olduğu görülmüş.
Kahve ve Parkinson hastalığı ilişkisi
Kahvenin Parkinson hastalığına karşı koruyucu etkisi olduğu da biliniyor. 2012 yılında yapılmış bilimsel bir çalışmaya göre; kahve içmek, parkinson hastalarının hareketlerini kontrol etmelerinde farklılık yaratarak onlara yardımcı oluyor.
Kahve’nin metabolizma hızını arttırmada & kilo vermedeki yeri ve önemi
Kahve ve kilo kontrolü üzerinde yapılan çalışmaların sayısı oldukça fazla. Kahve, metabolizmayı hızlandırma etkisinden dolayı kilo verme diyetlerinde kilo kaybına yardımcı olur. 1 fincan yani 150ml kafeinli kahve ortalama 80-110mg kafein içermektedir. 200-300mg kafein (Yani ortalama 3 fincan kahve) metabolik hızda %2-12’lik artış yaratmaktadır. Bu artış hiç de hafife alınacak bir miktar değil.. Kahve, enerji harcamasını ve lipolizisi arttırarak yağ depolarını boşalttığı için ve termojenik etkisinden dolayı kilo kaybına yardımcı olur.
Öğrencilerin vazgeçilmezi kahve…
Ders çalışmak, kahve ile birlikte olunca hem daha keyifli; hem de daha verimli oluyor. Kahve, fiziksel performansı arttırıyor ve konsantrasyon toplamada bize yardımcı oluyor. Kahve, ders çalışırken kesinlikle doğru bir tercih!
Kahve ve Selülit efsanesi
Selülitler, hapsedilmiş yağ” olarak da bilinen portakal kabuğu görünümüdür ve aslında bir dolaşım sistemi bozukluğudur. Kadınların %90’ının sorunu olan selülitlerin genetik nedenler, yaş, hormonal durum, ödem, yağ hücrelerinin genişlemesi, bağ dokunun değişimi, vb. pek çok sebebi olabilmektedir. . Kafein yağ oksidasyonunu arttırıcı ve;yağ yakıcı etkisinden dolayı, paketlenmiş yağ görünümü ile karşımıza çıkan selülit sorununu tetikleyici etki göstermez. Yani kahvenin selülit yaptığı bilgisi tamamiyle bir şehir efsanesidir; kahve selülit yapmaz! Hatta; kahvenin, dolaşım sistemi üzerindeki olumlu etkileri bilinmekle birlikte; yağı ayrıştıran enzimleri harekete geçirir ve lenf akışını da kolaylaştırır.
Depresyona karşı Kahve mucizesi…
Depresyon, günümüzde karşılaştığımız en yaygın hastalıklardan… Kahve’nin depresyon’a karşı koruyucu olduğunu biliyor muydunuz? Son yıllarda yapılmış bir çalışmaya göre, günde ortalama 4 kupa kahve içen kişiler, hiç içmeyenlere oranla % 10 daha az depresyona giriyorlar. Araştırmacılar, kahvenin mutluluk vermesinin nedenini, içindeki güvenilir antioksidanlara bağlıyor. Kahvenin hafif bir antidepresan gibi etki gösterip, serotonin ve dopamin gibi sinirsel salgıların üretimine yardımcı olduğu da düşünülüyor. Anlayacağınız kahve’nin mutlu hissettirici etkisi bilimsel olarak da üzerinde durulan bir konu.
Bazen kokusu bile yetiyor!
Kahve’nin o harika kokusu bile sakinleştirici ve keyif verici özelliğe sahip. Hatta fareler üzerinde yapılan bir deneye göre, az uyku nedeniyle strese giren fareler, kahve aromasına maruz kaldıklarında, beyinlerinde bu strese bağlı olarak oluşan proteinde de bir değişim yaşanmış. Yani bazen kahvenin sadece kokusu bile yetiyor bizi mutlu hissettirmeye…
Hangi kahve? Kahve’yi nasıl tercih etmeli?
Günde ortalama 2-3 porsiyon kahve tüketerek kahvenin sağlık üzerindeki tüm olumlu etkilerinden faydalanmak mümkün. Türk kahvesi, çözünebilir hazır toz ve granül kahveler, filtre kahve, kısaca tüm kahve çeşitlerini tercih edebilirsiniz. Tüm bu kahve çeşitleri doğal (%100 kahve çekirdeği ve su’dan ibaret). Kilo kontrolü için; kahvenizi şekersiz ve şurupsuz tercih etmelisiniz. Böylece fazladan kalori almaktan da kurtulmuş olursunuz. Kahvenize süt ekleyerek tüketebilirsiniz. Bu şekilde hazırladığınız protein kalitesi yüksek, tok tutan ve kalsiyumdan zengin ‘süt katılmış kahve’ nizi araöğünlerde tercih edebilirsiniz. Kahvenin, kan şekerini dengeleme özelliği de bulunduğundan sağlıklı bir ara öğün alternatifidir.
Rengarenk besleneceğiniz; keyifli günler…
Kahverengi, toprağın ve doğallığın rengidir. Kahverengiye adını vermiş olan kahve, renginden de anlaşılacağı gibi yapaylıktan uzak ve sağlıklı beslenmemize katkı sağlayan değerli besinlerden biridir. Kahvenin sağlığımız üzerinde pek çok faydası vardır ki ‘keyif verici’ olması, benim için en başta gelir.
Kahve’nin saymakla bitmeyen faydalarına göz atmaya ne dersiniz?
Antioksidan deposu Kahve…
Yeşil çayın antioksidan içeriği pek çok kişi tarafından bilinir fakat kahvenin de antioksidandan zengin olduğu bilgisi maalesef çok yaygın değildir. Kahve, antioksidan içeriği en yüksek yüzdeye sahip besinlerden birisidir. Klorojenik asit, fenolik asitler, polifenoller, alkoloidler ve kafein, kahvenin vücutta antioksidan etkisini oluştururlar. Kahve, iyi bir antioksidan kaynağıdır ve detoks yani arınma’yı sağlar.
2005 yılında Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre; yeterli meyve ve sebze tüketmekten yoksun ama kahve alışkanlığı olan Amerikalı bireylerin beslenme biçimi baz alındığında; diğer hiçbir ürünün kahve kadar çok antioksidan alımını sağlamadığı görülmüştür.
Kanserden koruyucu kahve!
Kahvenin kanser türleri ile ilişkisini inceleyen çalışmaların sayısı çok yeterli olmamakla birlikte günden güne artış göstermektedir. Son yıllarda yapılan yeni bilimsel çalışmalar, kahvenin kansere karşı koruyu etkisi olduğunu ortaya koymaktadır.
Amerikan Gastroenteroloji Birliği’nin yürüttüğü yeni bir araştırmaya göre; gün içerisinde 3 bardak kahve tüketimi, karaciğer kanserine yakalanma riskini ortalama % 50 oranında azaltmaktadır. Kahvenin karaciğer kanseri üzerindeki olumlu etkisi, kahvenin bu hastalık ile ilgili risk faktörü olan şeker hastalığını engellemesi veya siroz ile karaciğer enzimleri üzerindeki olumlu etkisiyle açıklanabilir. Günde ortalama 3 porsiyon kahve içen kadınların, hiç kahve içmeyenlere göre cilt kanserine yakalanma riskinin de daha düşük olduğu, yapılan bir başka çalışmanın sonucudur. Kahvenin hem bağırsak hareketlerini artırması; hem de yüksek antioksidan etkisi sebebiyle kalın bağırsak ve rektum kanserinde de önleyici etkisi olduğu yapılan diğer çalışmalarda görülmüştür. Ayrıca meme kanserine karşı koruyucu olduğu da düşünülmektedir.
Karaciğer yağlanmasına karşı kahve..
2006 yılında yayınlanmış bilimsel bir çalışmaya göre; günde en az 1 kupa kahve içen kişilerin karaciğer sirozuna yakalanma olasılığının % 20 daha az olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmacılar; kahve tüketiminin özellikle alkole bağlı oluşan siroza ve karaciğer yağlanmasına karşı koruyucu olduğunu da vurguluyor.
Kahve, Tip 2 diyabet oluşumunu azaltmada etkili
Kahve, Tip 2 diyabet yani sonradan oluşan şeker hastalığı oluşma riskini de azaltmada etkili. Yapılan bir araştırmaya göre; günde 4 porsiyon ve üzerinde kahve içenlerin, hiç içmeyenlere oranla Tip 2 diyabet gelişim oranlarının % 50 daha düşük olduğu görülmüş.
Kahve ve Parkinson hastalığı ilişkisi
Kahvenin Parkinson hastalığına karşı koruyucu etkisi olduğu da biliniyor. 2012 yılında yapılmış bilimsel bir çalışmaya göre; kahve içmek, parkinson hastalarının hareketlerini kontrol etmelerinde farklılık yaratarak onlara yardımcı oluyor.
Kahve’nin metabolizma hızını arttırmada & kilo vermedeki yeri ve önemi
Kahve ve kilo kontrolü üzerinde yapılan çalışmaların sayısı oldukça fazla. Kahve, metabolizmayı hızlandırma etkisinden dolayı kilo verme diyetlerinde kilo kaybına yardımcı olur. 1 fincan yani 150ml kafeinli kahve ortalama 80-110mg kafein içermektedir. 200-300mg kafein (Yani ortalama 3 fincan kahve) metabolik hızda %2-12’lik artış yaratmaktadır. Bu artış hiç de hafife alınacak bir miktar değil.. Kahve, enerji harcamasını ve lipolizisi arttırarak yağ depolarını boşalttığı için ve termojenik etkisinden dolayı kilo kaybına yardımcı olur.
Öğrencilerin vazgeçilmezi kahve…
Ders çalışmak, kahve ile birlikte olunca hem daha keyifli; hem de daha verimli oluyor. Kahve, fiziksel performansı arttırıyor ve konsantrasyon toplamada bize yardımcı oluyor. Kahve, ders çalışırken kesinlikle doğru bir tercih!
Kahve ve Selülit efsanesi
Selülitler, hapsedilmiş yağ” olarak da bilinen portakal kabuğu görünümüdür ve aslında bir dolaşım sistemi bozukluğudur. Kadınların %90’ının sorunu olan selülitlerin genetik nedenler, yaş, hormonal durum, ödem, yağ hücrelerinin genişlemesi, bağ dokunun değişimi, vb. pek çok sebebi olabilmektedir. . Kafein yağ oksidasyonunu arttırıcı ve;yağ yakıcı etkisinden dolayı, paketlenmiş yağ görünümü ile karşımıza çıkan selülit sorununu tetikleyici etki göstermez. Yani kahvenin selülit yaptığı bilgisi tamamiyle bir şehir efsanesidir; kahve selülit yapmaz! Hatta; kahvenin, dolaşım sistemi üzerindeki olumlu etkileri bilinmekle birlikte; yağı ayrıştıran enzimleri harekete geçirir ve lenf akışını da kolaylaştırır.
Depresyona karşı Kahve mucizesi…
Depresyon, günümüzde karşılaştığımız en yaygın hastalıklardan… Kahve’nin depresyon’a karşı koruyucu olduğunu biliyor muydunuz? Son yıllarda yapılmış bir çalışmaya göre, günde ortalama 4 kupa kahve içen kişiler, hiç içmeyenlere oranla % 10 daha az depresyona giriyorlar. Araştırmacılar, kahvenin mutluluk vermesinin nedenini, içindeki güvenilir antioksidanlara bağlıyor. Kahvenin hafif bir antidepresan gibi etki gösterip, serotonin ve dopamin gibi sinirsel salgıların üretimine yardımcı olduğu da düşünülüyor. Anlayacağınız kahve’nin mutlu hissettirici etkisi bilimsel olarak da üzerinde durulan bir konu.
Bazen kokusu bile yetiyor!
Kahve’nin o harika kokusu bile sakinleştirici ve keyif verici özelliğe sahip. Hatta fareler üzerinde yapılan bir deneye göre, az uyku nedeniyle strese giren fareler, kahve aromasına maruz kaldıklarında, beyinlerinde bu strese bağlı olarak oluşan proteinde de bir değişim yaşanmış. Yani bazen kahvenin sadece kokusu bile yetiyor bizi mutlu hissettirmeye…
Hangi kahve? Kahve’yi nasıl tercih etmeli?
Günde ortalama 2-3 porsiyon kahve tüketerek kahvenin sağlık üzerindeki tüm olumlu etkilerinden faydalanmak mümkün. Türk kahvesi, çözünebilir hazır toz ve granül kahveler, filtre kahve, kısaca tüm kahve çeşitlerini tercih edebilirsiniz. Tüm bu kahve çeşitleri doğal (%100 kahve çekirdeği ve su’dan ibaret). Kilo kontrolü için; kahvenizi şekersiz ve şurupsuz tercih etmelisiniz. Böylece fazladan kalori almaktan da kurtulmuş olursunuz. Kahvenize süt ekleyerek tüketebilirsiniz. Bu şekilde hazırladığınız protein kalitesi yüksek, tok tutan ve kalsiyumdan zengin ‘süt katılmış kahve’ nizi araöğünlerde tercih edebilirsiniz. Kahvenin, kan şekerini dengeleme özelliği de bulunduğundan sağlıklı bir ara öğün alternatifidir.
Rengarenk besleneceğiniz; keyifli günler…