Son Konu

Bilim, Bilgi TEknolojisi ve Türkiye

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
36
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Bilimle teknoloji arasında tabiî bir döngüsel ilişki vardır; bilimsel çalışmalar uygulamaya elverişli bilgi üreterek teknolojik gelişmeye yol açarken, teknolojik gelişmeler de bilimsel araştırmaların daha uygun şartlarda yapılmasını sağlayarak bilimsel gelişmeyi hızlandırmaktadır Yeniçağ başlarından itibaren belirginleşmeye başlayan bilimle teknoloji arasındaki bu ilişki mâhiyet değiştirmeden günümüze kadar devam etmiştir Ancak, 1950'li yıllardan itibaren kullanılmaya başlanan elektronik bilgisayarlarla birlikte bilimteknoloji ilişkisindeki döngü giderek daha kısa sürelerde tamamlanır olmuştur Bilgisayarlar her gün biraz daha güçlenirken, güçlü bilgisayarlar sâdece mevcut araştırmaları hızlandırmakla kalmamakta, önceden imkansız olanı mümkün kılarak yeni bilgi alanları ortaya çıkarmaktadır Bilgimizin sınırları genişlerken mesâfeler küçülmektedir Bunun tabiî bir sonucu günümüz toplumlarında yaşanan hızlı sosyal ve kültürel değişmedir Bu değişme karşında kayıtsız kalmak veya korku ve endişeye kapılarak içe kapanmak yerine, değişmeyi ortaya çıkaran teknolojiyi önce anlamak sonra da onu etkili kullanarak değişmeye yön vermeye çalışmak takınılacak en doğru tavırdır

Bu makalede, önce söz konusu bu hızlı değişmenin motoru durumundaki bilgi teknolojisi bilimle ilişkisi çerçevesinde ana hatlarıyla ele alınmakta, sonra da bu bakımdan Türkiye'deki durum ortaya konmaya çalışılmaktadır

Bilim ve bilgi teknolojisi arasındaki ilişki, bilim ve diğer teknolojiler arasındaki ilişki ile kıyaslandığında şu iki fark ortaya çıkmaktadır: 1Bilimle bilgi teknolojisi arasında doğrudan bir ilişki vardır; başka bir ifâdeyle, bilgi teknolojileri bilimsel araştırma sürecinin bütün safhalarında (veri derlenmesi, veri yönetim ve analizi ve elde edilen bilgilerin yayılması) doğrudan kullanılmaktadır; 2Bilgi teknolojileri istisnasız bütün bilim dallarında kullanılmaktadır (ayrıca, tabii gündelik hayatın bütün alanlarına girmeye başladığı da not edilmelidir)

Bu durum bilgisayarı diğer teknolojik araçlara göre üstün kılan şu iki özellikten kaynaklanmaktadır Birincisi, bilgisayarlar belli bir iş yapmak üzere önceden programlanabilmektedirler İkincisi ise yapılacak işin gereklerine göre bilgisayarlara yeni çevre birimleri (girdi ve çıktı birimleri) ilâve edilebilmektedir Bu sâyede meselâ uzay araştırmalarında, uzaya gönderilen araçlardaki bilgisayarlara bağlı kameralarla gök cisimlerine ait fotografik veriler derlenip işlenmekte, genetik araştırmalarda insanın genetik yapısını oluşturan inanılmaz uzunluktaki DNA dizisi büyük bir sabır ve emekle veri tabanlarına yüklenerek şifresi çözülmeye çalışılmakta ve kuantum fiziğinde maddenin şimdilik bilinen en küçük yapıtaşlarını oluşturan kuarklar incelenirken ihtiyaç duyulan yüksek enerji seviyelerine bugünkü teknolojiyle erişilemediğinden, teorinin öngördüğü şartlar bilgisayar simülasyon metotları kullanılarak oluşturulabilmektedir Gerçekten de, bilgisayar teknolojisi bütün araştırmaların ortak zemini olma yönünde hızla gelişme kaydetmektedir

Bilgisayar teknolojisinin bir diğer özelliği ise kendi kendisinin gelişmesine katkıda bulunmasıdır ki, bu da bu alandaki ilerlemenin katlanması sonucunu doğurmaktadır Öyle ki, bu alandaki gelişmeleri önceden kestirmek giderek zorlaşmaktadır

Hemen belirtilmelidir ki, biraz geriden takip etmekle birlikte sosyal bilimler de bu hızlı bilgisayarlaşmadan nasibini almaktadır Bilgisayar metotlarının sosyal bilimlere uygulanmasını konu alan çalışmaların sayıca çoğalması, çeşitlenip derinleşmesi, bu çalışmaları yapanları çalıştıkları alanı Sosyal bilimler bilişimi(Social Science Computing) adlı yeni bir disiplin olarak tanımlamaya yöneltmiştir Milyonlarca belgelik geniş arşiv koleksiyonlarını bilgisayar ortamına aktararak belgeye erişimde kullanıcının işini kolaylaştırmayı hedefleyen çalışmalarla, Kaos Teorisi'nin istikrarsız tarihi süreçlerin modellenmesine uygulanmasında bilgisayar kullanılması bu yeni disiplin kapsamına giren çalışmalardan bazılarıdır(1)

Bilgisayar kullanımının bu derece yaygınlaşması, bu teknolojinin donanım ve yazılım adı verilen iki unsurunda birbirine paralel gelişmeler sonucu olmuştur Donanımdaki ilerlemeler bilgisayarların boyutunu küçültüp veri depolama ve işleme kapasitesini artırırken fiyatını ucuzlatmış, yazılım alanındaki ilerlemeler ise kullanımını kolaylaştırıp uygulama alanlarının genişletmiştir 1950 ve 1960'ların sadece uzmanların kullanabildiği devâsâ ana (mainframe) bilgisayarlarından 1980'lerin herkesin kullanabildiği masaüstü (desktop) bilgisayarlara, oradan da taşınabilir dizüstü (laptop) bilgisayarlara geçildi Üstelik, bu laptopbilgisayarlar 1960'ların mainframelerinden çok daha güçlü ve çok daha ucuzdur

Bilgisayarların birbirleriyle veri alışverişi ve ortak iş yapacak biçimde bağlanması ile oluşan bilgisayar ağları, bilgisayarların potansiyel gücünü inanılmaz boyutlara çıkardı Böyle ağların toplamından oluşan İnternet, bilgiye ve bilgisayar kaynaklarına global erişim sağlamaktadır 1990 yılından itibaren dünya çapında yaygınlaşmaya başlayan İnternet, kısa sürede hızlı gelişme gösterdi İnternet'e bağlanma maliyeti düştü, güçlü ve kullanımı kolay programlar İnternet vasıtasıyla iletişim kurmayı ve bilgi erişimini ve yayıncılığı herkese açık bir imkan haline getirdi Bir İnternet servisi olan World Wide Web (kısaca www veya Web) multimedya verilerin (metin, ses, resim, film) tek bir sistemle entegre biçimde yayılmasına ve erişilmesine imkân vermesiyle, İnternet kullanıcı sayısında ve İnternet'te yayınlanan bilgi miktarında patlamaya yol açtı

En son istatistiklere göre (20 Ocak 1998), İnternet'i yüz elliden fazla ülkede 235924288 kişi aktif olarak kullanmaktadır Bu sayı bir yıl önce aynı tarihlerde 101924228 kişi idi(2) Demek ki bir yılda iki katından daha fazla bir artış meydana gelmiştir Artış bu hızda devam ettiği takdirde gelecek yıl bu sayının 500 milyona, 2000 yılında ise bir milyara ulaşacağı söylenebilir Başka bir ifâdeyle, sâdece iki yıl sonra dünyadaki yaklaşık her altı kişiden biri İnternet'e erişebilir durumda olacaktır

Kullanıcı sayısındaki artışa paralel olarak İnternet üzerinden kullanıma sunulan bilgi miktarı da hızla artmaktadır Yine 20 Ocak 1998 tarihli istatistiğe göre İnternet'te 22931,084 Web sunucusu bulunmaktadır Bir Web sunucusu üzerinde birden çok Web sitesi bulunabilmektedir Bir Web sitesinden ise belli bir konu hakkında bir veya daha fazla sayfadan oluşan ve hipertekst(3) mantığında yapılandırılmış bilgi bütünü anlaşılmalıdır Web sunucusu sayısı bir yıl önce aynı tarihlerde 1637248 idi Demek ki, buradaki artış tam on dört kattır İşte bilgi patlaması denen olay budur ve tarihte örneği olamayan bir olgudur

Peki İnternet'in gelişme hızı bu şekilde devam edip gelecek yüzyılda herkes İnternet'e katıldığında ne olacak? İşte bu noktada gelecek senaryoları devreye girmektedir Internet'in daha çok Amerika'da özellikle Kaliforniya'da geliştirilmiş olması dolayısıyla olacak, İnternet'in geleceğine ilişkin Kaliforniyalı teorisyenlerin görüşleri ağırlık kazanmıştır Özellikle Wired dergisi etrafında toplanan ekibin teorileri sadece yapay bir hayatın keşfini öngörmekle kalmamakta, beyinlerimizi siberuzay da denilen İnternet'e aktarmak suretiyle ölümsüzlük vadetmektedir Bir çeşit teknomistisizm Yine bu ekip, İnternet'i sâdece ekonomi ders kitaplarında bulunan geleceğin serbest pazar yeri olarak görmektedir Yani bir bakıma 19 yüzyılın göze göz dişe diş kapitalizmi yeniden canlanacak

Buna karşılık Fransız filozofu Pierre Lévy alternatif bir gelecek öngörmektedir Wired dergisinin öngörülerinin aksine, şimdiye kadar henüz kârlı bir dijital ekonomi yaratılamamıştır Mevcut ürünlerin İnternet aracılığıyla reklamı veya satışı yapılabilirken, kullanıcılar Web sayfalarını ziyaret etmek için para ödemekte gönülsüz davranmaktadırlar İnternet, iyi bir pazar olmaktan çok bir bilgi uzayıdır İnsanlar İnternet'e bağlanınca para kazanmak yerine, öğrenmek, oyun oynamak ve birbirleriyle iletişim kurmak istiyorlar Bunların da ötesinde, İntenet'te vücut bulan kollektif aklakatılmak istiyorlar, çünkü insanlar kapitalizmin yol açtığı bireysel yabancılaşmadan rahatsızlar Lévy'nin kollektif aklı Allah'a çok benzemektedir Lévy'e göre İnternet 1960 kuşağının devrimci rüyâsını gerçekleştirmek üzere Geçmişte imkansız olduğu görülen şey, bilgi teknolojisi sâyesinde imkân dâhiline girmiştir Herkes siberuzaya erişebilir duruma geldiğinde, gerçek zamanlı doğrudan demokrasi sâyesinde insanlar kendi kaderlerini kendi ellerine alacak

İnternet konusundaki üçüncü görüş(4), hem Wired dergisi hem de Lévy'inin görüşlerini hatalı bulmaktadır Bir kere, İnternet içinde yaşadığımız dünyadan bağımsız değildir İnternet'le ilgili istatistikler incelendiğinde, İnternet host(İnternet servislerinin sunulduğu makine) ve kullanıcılarının daha çok Kuzey Amerika, İskandinavya ve Avusturalya'da yoğunlaştığı görülmektedir Aslında böyle bir potansiyeli olmasına rağmen İnternet teknolojisinin dünyayı global bir köye döndürdüğü iddialarının da havada kaldığı böylece anlaşılmaktadır Ayrıca, İnternet orijinal olarak bilim adamları tarafından belli bir çalışma tarzını gerçekleştirmek üzere tasarlanmıştır Kendi uzmanlık alanlarında marketin doğrudan uygulanması araştırmayı engellemektedir Bilim adamları birbirleriyle ticaret yapmak yerine bir çeşit hediye ekonomisi benimsemişlerdir; bilim adamları dergiye makale verirlerve konferanslarda bildiri sunarlar Bilim adamlarının hediye ekonomisini benimsemeleri herkesten daha yüksek mâneviyata veya ahlâka sâhip olmalarından değil, bu şekilde daha etkili çalışabilmelerindendir İnternet kaşiflerinin çok ötesinde genişlediğinde, kullanıcılar bu bilimsel davranışı farkında olmadan benimsediler İnternet ticari amaçlar için kullanılıyor olsa da, bir çok kimse hitechhediye ekonomisi çerçevesinde çalışmanın faydalarını keşfetmiştir Siberuzayı bir kolektif akıldiye değil, yepyeni ortak çalışma metotlarının vasıtası diye tanımlamak daha doğru olur Elektronik posta ve Web temelli elektronik yayıncılık bu yeni metotlardan sadece iki tanesidir Bilim adamları şimdi elektronikposta yoluyla birbirleriyle birebir veya gurup iletişimi kurup bilgi ve belge alışverişi yapılabilmekte, hemen her uzmanlık dalı için oluşturulan tartışma listeleri ve haber grupları diye adlandırılan mekanizmalar sâyesinde, uluslararası ölçekte elektronik seminerler gerçekleştirebilmektedirler Sayısı daha şimdiden iki bini geçen elektronik akademik dergi ile elde ettikleri bulguları çok kısa süre meslektaşlarına duyurup tepkilerini yine aynı hızda alarak gerekirse bulgularını gözden geçirip düzeltebilmektedirler Bilim bu sâyede daha hızlı ilerlemektedir

Son zamanlarda gündeme gelen ve ayakkabı, şapka vs gibi aksesuar olarak giyilebilen bilgisayarlar, bilgi teknolojisinin çok geçmeden bilim adamlarının olduğu kadar diğer meslekten insanların da günlük hayatını ve çalışma tarzlarını değiştireceğe benzemektedir Düşününüz, sabah giyiniyorsunuz Biriyle buluşmak üzere yakındaki bir restorana giriyorsunuz Aynı zamanda burada şapkanıza enerji sağlayan ayakkabılarınızı şarz ettiriyorsunuz Şapkanızın bir kısmı etraftan görsel veri toplarken diğer kısmı bilgiyi göz seviyesinde size sunuyor Beklediğiniz kişi geldiğinde onunla el sıkışmanız, o kişinin özgeçmişini ve hakkında bilmek istediğiniz diğer bilgilerin gözünüzün önünden geçmesini sağlayan bir veri bağlantısı gerçekleştiriyor Buluşmadan sonra part timeçalıştığınız ofisinize gidiyorsunuz Kapı koluna elinizi dokunmanız güvenlik kontrolünü başlatıyor, kapıyı sizin için açıyor ve o günkü işlerle ilgili elektronik postanızı sunuyor Bunların bilim kurgu değil, şimdiden gerçekleşmekte olduğunu görmek için MIT'in (Massacussetts Institute of Technology) bu konudaki Web sitesine bakmak yeterlidir: Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız projectswearable

Ancak, bilgi teknolojisini eleştirenler de yok değildir Scientific American dergisinin Temmuz 1997 sayısında yayınlanan bir yazı(5), bilgi teknolojisinin, beklenen ölçüde verimliliğe yol açmadığını ileri sürmektedir Buhar makinesi ve elektrikle çalışan makinelerin yol açtığı üretim patlamasına kıyasla, bilgi teknolojisine dayalı üretim çok cüzî kalmaktadır İşyerlerinde verimlilik, 1960'larda %45 iken bu şimdilerde %15 olmuştur Verimlilik azalması, özellikle bilgi teknolojisine yoğun yatırım yapan endüstrilerde meydana gelmiş, otomasyonla tasarruf edilen zaman gereksiz yere karmaşık, verimsiz ve nasıl çalışacağı kestirilemeyen programlar yüzünden kaybedilmiştir

Bununla birlikte, bilgisayarların laboratuarlardan çıkıp iş dünyasında yaygın kullanılmaya başlamasından bu yana geçen aşağı yukarı 40 yıllık zaman, bir geçiş dönemi olarak değerlendirilmelidir Yeni üretilen yazılımların tasarımında insan faktörüne daha çok yer verilmektedir Hattâ bu human factors engineeringadlı bir mühendislik alanına dönüşmüştür Ayrıca yazılım ürünlerinin piyasaya sürülmesinden sonra teknik servis ve kullanıcı eğitimi konularına önem verilmesi gerektiği anlaşılmıştır Bütün bunlar yukarıda sözü edilen zaman kayıplarını asgariye indirmektedir

Kısaca söylemek gerekirse, geçen bu 40 yıllık süreçte bilgi teknolojisini verimli kullanmak için gerekli bilgi birikimi oluşmuştur Bunun bir göstergesi, IBM'in ürettiği Deeper Blue adlı makinenin, dünya şampiyonu Gary Kasporav'u satrançta yenmesidir Geçen yıl yapılan bu karşılaşma dünya kamuoyunda büyük yankı uyandırdı Bazıları haklı olarak bu olayı, bilgisayarların gelecekte oynayacakları rol açısından bir dönüm noktası olarak gördü Deeper Blue bu maçta, Kasparov'un hamlelerine karşı hangi hamleyi yapacağına karar vermek için, satranç ustalarının o zamana kadar oynadığı maçlardan derlenmiş bir milyon hamleden oluşan büyük bir bilgi bankasını kullanıyordu Söz konusu bu bilgi bankası bir yıl önce daha küçüktü (Deeper Blue ve Kasparov bi r yıl önce de karşılaşmış ve Deeper Blueki o zamanki adı Deep Blue idi yenilmişti) Yapay zeka teknikleriyle donanmış akıllıbilgisayarların bundan sonra üretimde de verimlilik artışına dönük sıçramalar yapması şaşırtıcı olmayacaktır

Peki bilgi teknolojisi açısından Türkiye'nin durumu nedir? Bunu ortaya koymak tabii ki diğer ülkelerle bir karşılaştırma yapmayı gerektirmektedir Bu karşılaştırmaya geçmeden önce, metodolojik bir noktayı belirtmekte fayda vardır Yukarıda da belirtildiği üzere, bilimsel araştırmalar söz konusu olduğunda, bilgi teknolojisi son derece özel bir yere sahiptir Çükü bu teknoloji istisnasız bütün bilim dallarında, bilimsel araştırma sürecinin her safhasında doğrudan kullanılmaktadır Ayrıca bu teknoloji kendi kendisinin gelişmesine katkı yapması dolayısıyla üslü (exponential) hızla gelişmektedir Bu demektir ki, mevcut teknoloji aynı hızda demode olmaktadır Böyle hızlı değişme ortamında o teknolojiyi üretmek son derece önemlidir Bu yüzden de, ideal bir karşılaştırma ancak üretim rakamları kullanılarak yapılabilir Ancak, bu konuda anlamlı bir karşılaştırma yapılmasını mümkün kılacak veri bulunabileceği şüphelidir Bu yüzden, karşılaştırma kullanım açısından yapılacaktır Bir teknolojiyi üretebilmek için onu önce etkili bir biçimde kullanmak gerekirtezinden hareketle burada cevabı aranacak soru şudur: Acaba bu teknoloji Türkiye'de ne derece etkili kullanılabiliyor?

Bu çalışmada bilgi teknolojisinin etkili kullanımının en iyi göstergelerinden biri olarak Web sitesi sayısı alınmıştır Çünkü Web teknolojisi, multimedya ve ağ teknolojileri gibi bir çok teknolojiyi bünyesinde birleştiren yeni bir teknolojidir Yukarıda açıklandığı üzere, bir Web sitesiyle belli bir konu hakkında bir veya daha sayfadan oluşan ve hipertekst mantığında yapılandırılmış bilgi bütünü kastedilmektedir Karşılaştırmada kullanılacak ülkeler ve bunlara ait Web sitesi sayılarıyla ilgili rakamlar Tablo 1'de büyüklük sırasına göre verilmiştir Bu tablodaki rakamlar 27 Ocak 1998 tarihinde Infoseek adlı arama motoru kullanılarak elde edilmiştir Arama motorları, İnternet üzerindeki bilgileri otomatik olarak indeksleyen ve sonra kullanıcıların bu indeksleri taramak suretiyle aradıkları bilgiye kolayca erişmelerini sağlayan mekanizmalardır Infoseek mevcut yetmişten fazla arama motoru arasında en büyük veri tabanına sahip olanlardan bir tanesidir


Tablo 1: Ülkelere göre Web sitesi sayıları(6)

Ülke
Toplam
Eğitim(edu)

İngiltere
2007002
882505

Almanya
1849022


Fransa
513109


Yunanistan
33698


Türkiye
23484
7334

Özbekistan
529


Kazakistan
421


Azerbaycan
15



Tabloda, İngiltere, Almanya, Fransa, İngiltere, Yunanistan, Türkiye Özbekistan, Kazakistan ve Azerbaycan'daki bilgisayarlarda bulunan Web siteleri sayıları verilmiştir Talodaki Toplamkolonu her bir ülkeye ait toplam Web sitesi sayısını vermektedir Bu kolondaki rakamlar Infoseek'te url:ülkekodu deyimi kullanılarak elde edilmiştir Mesela Türkiye için url:tr, İngiltere için url:ukdeyimi kullanılmıştır Buradaki url, universal resource locatorun kısaltılmış şeklidir ve Web sitelerinin adresleri anlamındadır Eğitimkolonundaki rakamlar ise url:eduülkekodu deyimi kullanılarak elde edilmiştir Eğitimkolonundaki rakamlar toplam sayı içindeki Web sitelerinin eğitim kurumlarındaki bunlar çoğunlukla üniversitelerdir bilgisayarlarda bulunanların sayısını vermektedir

Tabloda görüldüğü üzere, Türkiye Web sitesi sayısı bakımından İngiltere, Almanya ve Fransa ile kıyas bile edilemez durumdadır Türkiye nüfus ve ekonomisi bakımından Yunanistan'dan oldukça büyük olmasına rağmen, Web sitesi sayısı bakımından epeyce geridedir Türk dünyasını oluşturan ülkelerinin topluca durumu ise hiç parlak görünmemektedir Tabloda görülen ilginç bir durum da şudur: İngiltere'deki Web sitelerinin aşağı yukarı yarısı eğitim kurumlarındaki bilgisayarlarda bulunmasına rağmen Türkiye'de bu oran 13'ten daha azdır Bu herhalde, Türkiye'de üniversitelerin içinde bulunduğu geriliğin bir başka göstergesi olarak değerlendirilmelidir

Ülkelerin bilimsel araştırmalar bakımından durumunun değerlendirilmesinde kullanılan göstergelerden biri de Science Citation Index'te (SCI) yer alan makale sayılarıdır Tablo 1'de ki ülkelerin 1995 ve 1994 yılları için SCI'de yer alan makale sayıları Tablo 2'de yine büyüklük sırasına göre verilmiştir(7)

Bu iki tablonun karşılaştırılması ilginç bir paralellik ortaya koymaktadır: Her iki tabloda da sıralama aynıdır Yani, Web sitesi sayısı bakımından üstün olan ülke makale sayısı bakımından da üstün durumdadır Ancak oranlarda dikkat çeken farklar vardır Meselâ, Türkiye için bakıldığında, makale sayısı bakımından tabloda en yüksek sayıya sahip ülke olan İngiltere ile arada 27 kat fark vardır Buna mukabil Web sitesi sayısı bakımından bu fark tam 85 kattır Bu da gösteriyor ki, sanılanın aksine Türkiye bu yeni teknolojileri benimseme ve kullanma bakımından pek başarılı değildir Hemen hiç kimsenin bilgi çağıve bilgi toplumukavramlarını dilinden düşürmediği Türkiye'de bu sonuç gerçekten şaşırtıcıdır Bilgi teknolojileri (yazılım ve donanım) diğer teknolojilere kıyasla komik denecek derecede ucuz olduğuna göre, Türkiye'de insanları bu teknolojileri benimsemekten alı koyan nedir? Acaba popülist tarzda yapılan bir bilgi çağıedebiyatının yarattığı sahte tatminle zaman kaybetmek suretiyle Türkiye kendini hızla çağın dışına mı itmektedir?

Tablo 2: SCI Veri Tabanına Göre Ülkelerin Makale Sayıları

Ülke
Makale Sayısı

1994
1995

İngiltere
61576
64222

Almanya
48168
51292

Fransa
37983
40674

Yunanistan
2753
2872

Türkiye
1789
2333

Özbekistan
340
360

Kazakistan
235
215

Azerbaycan
226
197





Bu soruya evet demeden önce, sosyal bilimler açısından da duruma bakmakta fayda vardır Bu maksatla derinliğine taramalar yapılmıştır Mesela, yine Infoseek'te Osmanlı İmparatorluğuanahtar deyimi ile yapılan tarama, içinde bu deyimin geçtiği sadece 30 adet web sayfasının (site değil!) bulunduğunu ortaya çıkarmıştır Bu sayfalar incelendiğinde sadece Hacettepe Üniversitesi tarih bölümünce hazırlanan bir sitede (Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız) doğrudan Osmanlı İmpatorluğu ile ilgili bilgiler bulunduğu anlaşılmaktadır Diğer 29 sayfa başka konularla ilgili olup Osmanlı İmparatorluğuna atıflar yapılmaktadır Buna karşılık Ottoman Empiredeyimiyle yapılan tarama bu deyimin geçtiği 3666 sayfa olduğunu göstermiştir Ancak, bunlardan sadece 154 tanesi Türkiye'deki bilgisayarlardadır Bunlar içinden 76 tanesi ise Dışişleri Bakanlığı'nın tanıtım amaçlı oluşturduğu Web sitesinde (Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız) bulunmaktadır Bu 154 sayfa içinden sadece 54 tanesi üniversite bilgisayarlarındadır, ancak bunların hiç birisi doğrudan Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili değildir Buradan çıkarılacak bir başka sonuç da Türkiye'de İnternet'te İngilizce'nin Türkçe'ye tercih edildiğidir

Yine Türkiye'nin gündeminde sürekli olan, son zamanlarda ise bütün basında sıkça tartışılan ve bu yüzden sosyal gerginliğe sebep olan bir konu İslam'dır Infoseek'te site:islamtaraması, İnternet'te İslam'la doğrudan ilgili 2890 Web sitesi (dikkat, sayfası değil!) olduğunu ortaya koymuştur Bir yayın kuruluşuna ait bir site hariç (Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız, hiç birisi Türkiye'de değildir Bu yayın kuruluşuna ait sitede ise İslam'la ilgili bilgi hemen hemen yok gibidir Oysa, çoğu Amerika ve Avrupa'daki üniversitelerin bilgisayarlarında bulunan diğer sitelerde İslam'ın temel kaynaklarından tutun, İslam tarihi ve hukuku üzerine yapılmış bilimsel araştırmalara kadar İslam'la ilgili aranabilecek her türlü bilgi bulunmaktadır Görüldüğü üzere, sosyal bilim konularıyla ilgili bu veriler de Türkiye'nin siberuzayda bilgi yoksulu olduğunu gösteren yukarıdaki sonuçları maalesef desteklemektedir

Bu noktada sorulması gereken soru ise şudur: Peki, Türkiye bu bilgi yoksulu durumdan kurtulup yaygın kullanılan deyimle bilgi toplumuhâline nasıl gelebilir? Bunun cevâbı elbette ki eğitim ve araştırma iledir Ancak bu alışılagelmiş tarzda bir eğitim ve araştırma değil, bilgi teknolojisi ekseninde organize olmuş bir eğitim ve araştırma olmalıdır Bunun için de yüksek öğretim kurumlarının yeniden yapılanmasından tutun, eğitim ve araştırma için kaynak tahsisinde önceliklerin yeniden belirlenmesine kadar bir dizi tedbirin vakit geçirmeden alınıp uygulanmaya konulması gerekmektedir
 
Üst Alt