Son Konu

Bilim tarihinin en büyük "kan davası"

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Bilim tarihinin en büyük kan davası

Galieo Galilei, evrenin merkezinin Güneş olduğu fikrini kabul etmiş, bu nedenle de Vatikan'ı karşısına almıştı İddianın doğruluğuna ilişkin özür, geç de olsa, tam 359 yıl sonra dile getirilmişti Amansız çekişme çok eski yıllara uzanmakla birlikte tüm dünya bu haberle çalkalanmıştı 1992'de Vatikan, evrenin merkezi dünyadırsavını geri çekip, Toscanalı inatçı bilim adamının haklılığını kabul ediyordu Papa II Jean Paul, yaptığı açıklamayla, Kutsal Roma Katolik Kilisesi ile fizikçi ve gökbilimci Galileo Galilei arasında yaşanan, bilim tarihinin en uzun süren kan davasını da noktaladı Birçok kişi için Vatikan'la Galilei arasında yaşanan çekişme, bilimin dinsel dogma karşısındaki zaferinin bir simgesi Galilei'nin asıl suçudinsel değerlere aykırı düşen görüşlere ya da dini inkâra değil, daha sıradan bir nedene dayanıyordu O, Aristoteles'in eski öğretilerini çürütmüş, dolayısıyla antik Yunan filozoflarının kuşku duyulmaması gerekeniddialarına dayanan ünlü akademisyenlerin kovanına çomak sokmuştu Galilei'nin çıkışlarından rahatsız olan dönemin bilim otoriteleri, bu çatlak sesi susturması için Vatikan'a baskı yapmışlardı Geleceğin dahisi Galileo Galilei, 15 Şubat 1564'te Pisa'da dünyaya geldi Babası Vincenzo Galilei, Floransa'nın ünlü bir ailesinden gelmekle birlikte, orta halli bir adamdı; kendisini daha çok felsefeye vermişti Çocukluk yıllarını babasının entelektüel yaşam tarzı şekillendirmişti Galilei, ilk önce Güzel Sanatlar Akademisi'ne yazıldı; ancak, 17 yaşında babasının isteği üzerine Tıp Fakültesi'ne başladı Onun gözü ise, mekanik bilimlerdeydi Matematiğe büyük bir merak sarmış, makinelerin matematiksel hesaplamaları konusunda yoğunlaşmıştı 18 yaşındayken, babası da Floransa'ya dönünce, meydanı boş buldu ve üniversite derslerini bir kenara bırakarak, bir aile dostundan gizlice matematik dersleri almaya başladı Öğretmeni Ostilio Ricci, matematikle birlikte fiziğe de meraklıydı Arkhimedes'in hayranıydı; bu büyük bilginin tüm eserlerini ezberlemiş, icatlarına temel olan matematik kurallarını incelemişti Galilei, aldığı dersler sırasında devrim yaratacak fikirlerini de şekillendirmeye başlamıştı: Gezegenlerin hareketleri gibi doğal fenomenler matematikle açıklanabilirdi Bu iddia, şimdi çok aykırı görünebilir, ancak, 16 yüzyılda evrenle ilgili araştırmalar yapan bilim adamları tek bir kaynağa dayanıyorlardı: Yunanlı filozof Aristoteles, MÖ 4 yüzyılda, bilime ilişkin her türlü yaklaşımı inceleyen düşünür, gününün koşullarında pek çok soruyu cevaplamaya çalışmıştı Ancak doğaldır ki, ileri sürdükleri tartışılmaya başlamıştı Galilei hayatını Aristoteles öğretilerine saldırarak ve onu körü körüne izleyenlerle savaşarak geçirdi Bunun gerçekleşmesinde gerekli ipuçlarını, ona Ricci sunmuştu Galilei, Pisa Katedrali'nde otururken, tavanda asılı duran lambanın gidiş gelişleri dikkatini çekti Lamba bir düzen içinde sallanıyordu Bu konuda yaptığı deneyler sonucunda; salınımların eşzamanlı olduğunu, matematik kurallarını izlediğini; dolayısıyla, zamanı belirtmede sarkacın kullanılabileceğini ortaya koydu Ayrıca, bu yöntemle hastaların nabızlarını ölçmeye yarayan bir de cihaz geliştirdi Buluşu, Galilei'nin tıp profesörlerini bir süreliğine memnun etmişti Ancak 1585'te, kendisine destek verilmesi isteğini reddettiler ve saygısızlık ettiği gerekçesiyle onu kovdular Bu olayı izleyen yıllarda, zamanının büyük bir bölümünü matematik öğrenmeye ve çalışmalarına ayırdı Artık tek bir hayali vardı: profesyonel bir matematikçi olmak1588'e gelindiğinde, beş üniversiteden ret cevabı almış, hatta bir ara doğduğu kentten ayrılmayı bile düşünmüştü Ancak, sonunda Pisa'da üç yıllığına matematik dersi verme isteğini kabul ettirdi Tabii ki, burada da rahat durmayacak ve meslektaşlarını kızdırmaya devam edecekti Meslektaşlarından bir kısmı, deney yönteminin Aristoteles'e körü körüne bağlanmaktan daha doğru bir yol olduğunu kabul ediyordu Ancak yine de, cisimlerin düşüşüile ilgili Aristoteles'in geliştirdiği fizik yasasını benimsiyorlardı: Ağır cisimler daha hızlı, hafif cisimler daha yavaş düşer Galilei ise, bu yasayı çürütmeye koyuldu O; kâğıt, tüy gibi hafif cisimlerin yavaş düşmesinin havanın karşı koymasından ileri geldiğini; gerçekte ise, aynı yükseklikten bırakılan farklı ağırlıktaki iki cismin, yere aynı zamanda düşeceğini ileri sürüyordu Pisa'daki ünlü eğri kuleye çıktı, biri büyük, ağır; diğeri küçük, hafif iki topu aynı anda bıraktı İkisi de aynı anda yere düşmüştü Bu deney, üniversitedeki diğer profesörleri fazlasıyla kızdırmıştı Gerçeğin yüzlerine vurulmasını hazmedemeyen okul yönetimi, Galilei'nin sözleşmesini yenilemedi 28 yaşındaki bilim adamı, başka sulara yelken açmak zorunda kaldı Uzun uğraşlar sonunda, Padova'ya yerleşti ve kent dükünün himayesi altında Padova Üniversitesi'nin matematik kürsüsünden kabul cevabı aldı En ünlü keşiflerini ve teorilerini, bu üniversitedeki yılları sırasında gerçekleştirecekti Galilei topları Pisa Kulesi'nden gerçekten attı mı? Galilei'nin altın ve kurşun karışımı topları Pisa Kulesi'nden aşağıya atarak gerçekleştirdiği ileri sürülen deney, bilim adına bir efsane kabul ediliyor Ancak bu deneyi gerçekleştirip gerçekleştirmediği tartışılıyor Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nden Prof Dr Giorgio de Santillana, Britannica Ansiklopedisi'nin Galieo Galilei bölümüne yazdığı önsözde, öykünün gerçek temelinin bulunmadığını belirtiyor Ancak, 1994'te Galilei'nin biyografisini kaleme alan James Reston ise efsanenin doğru olduğu kanısında Ancak kesin olan, 1586'da Simon Stevin adlı Flaman matematikçinin, Galilei'ninkine tamamıyla benzeyen deneyi 3 yıl sonra gerçekleştirip, sonuçlarını da yayımlamış olması Stevin de Galilei gibi, Aristotales'in ağır cisimlerin hafif cisimlere oranla daha hızlı düştüğü savını çürütmeye çalışmıştı Bunu ispatlamak için biri diğerine göre on kat daha ağır kurşun topları, 9 m yükseklikten aşağıya bıraktı İki top da aynı anda yere düşmüştü Galilei belki de hiç gerçekleştirmediği bir deneyle ün kazanmış ve Kilise'ye karşı bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalmıştı Bu deney yıllar sonra 2 Ağustos 1971'de, Apollo 15'in komutanı Dave Scott tarafından gerçekleştirildi Scott bir çekiçle kuş tüyünü aynı anda bıraktı Ay'ın havasız ortamında, iki cisim de aynı anda hızla yere düştüler 1602'de yine Aritoteles'in yasalarını çürütmeye çalışmakla meşguldü Çeşitli ağırlıkta toplar alarak, bunların bırakıldıkları zeminin eğrilik derecesine göre yavaş ya da hızlı düşeceklerini kanıtlamaya girişti Oluğa benzeyen tahta, sırasıyla çeşitli açılarda eğri tutuldu Cisimlerin ağırlıklarına göre değil, tahtanın eğrilik derecesine göre hızlı ya da yavaş yuvarlandıkları görüldü Galilei'nin eline koz verecek bir başka olay da, Ekim 1604'te yaşandı Yıldız patlaması şeklinde tanımlanan üstnova, tartışmayı başlatan kıvılcım olmuştu Avrupalı gökbilimciler, Ophiucus Takımyıldızı'nda meydana gelen büyük bir patlama keşfetmişlerdi Halbuki Aristoteles, yıldızların yerlerinden kımıldamayan sabit cisimler olduğunu belirtmişti Galilei, bu konuyla ilgili olarak pek çok konferansa katılınca, Padova Üniversitesi profesörlerini de karşısına aldı 1609'da, Hollandalılar'ın uzaktaki cisimleri daha yakın gösteren bir cihazı keşfettiklerini duyması, onun için bir dönüm noktası oldu Bu cihaz teleskoptu Galilei, Venedik'teyken kendi adını taşıyan ıraksak mercekli dürbünle bu keşfi geliştirdi ve gökcisimlerini incelemeye başladı Gördükleri, Aristoteles'in tüm iddialarını yerle bir ediyordu Önce, Ay üzerinde gözlemler yaparak dağların yüksekliğini ölçtü Güneş üzerindeki lekeleri saptadı Bugün de Galilei Uydularıdiye anılan, Jüpiter'in ekseninde dönen uyduları keşfetti Ancak en çok endişe uyandıran buluşu Venüs'tü Galilei, Venüs'ün de Dünya'nın hareketlerine benzer evreler geçirdiğini gördü Aristoteles'e göre Dünya, evrenin merkeziydi ve diğer gezegenler onun yörüngesinde yer alıyordu Dolayısıyla, Venüs'ün tam bir daire çizmesi gerekliydi, yarım daire değil Ancak, teleskopu bunu göstermiyordu Galilei, Dünya'nın evrenin merkezi olmadığına ilişkin çok somut bir kanıt elde etmişti Buluşlarını 1610 yılında yayımladığı Yıldızların Habercisi (Sidereus Nuncius) başlıklı kitabında açıklayınca, büyük bir yankı uyandırdı ve uluslararası alanda ün kazandı Bu kitapla Vatikan'ın dikkatini de üzerine çekmişti Başta her şey iyi gidiyordu: Papanın gökbilimcilerine teleskopuyla bir sunum yapması için davet edilmişti, bunun yanı sıra iddialarını sevinçle karşılamışlardı Ancak Galilei, iki konuda Vatikan'ı karşısına aldı Keşiflerinden de aldığı cesaretle, Güneş Sistemi'nin merkezinin Güneş olduğunu kendisinden 70 yıl önce ileri süren Kopernik'i destekledi İkinci olarak da, teleskopuyla gökyüzüne bakmak istemeyen Aristotelesçilerle yine dalga geçti Ünleri ve meslekleri tehdit altına girmeye başlayan bilim adamları, Galilei'nin Kopernik'i desteklemesiyle İncil'e sarıldılar Yehova'nın Eski Ahit'inde aradıklarını buldular: Bir öyküde, Güneş'in hareketsiz durduğunun varsayıldığıbelirtiliyordu Bu da, aslında Güneş'in hareket ettiği anlamında yorumlanabilirdi Galilei'nin düşmanları, Kopernik ve onun görüşlerini benimseyenlerin Kutsal Kitap'ın doğruluğunu karalamaya ve yalanlamaya çalıştıklarını ilan ettiler Bu nedenle de dini inkâr suçunu işlediklerini öne sürdüler Vatikan'ın şüpheli inkârcıları araştıran görevlileri konuya el koymakta geç kalmadılar Galilei için bundan sonraki durak artık belli olmuştu: Engizisyon! 5 Mart 1616'da, Yüksek Din Kurulu bir emirname yayımladı Engizisyon kurumunun yüksek mahkemesi sayılan bu kurul, emirnamesiyle, Kopernik'in bütün kitaplarını yasaklıyordu Ondan birkaç gün sonra da, kardinal Bellarmino, Galilei'yi sarayına çağırarak, papa ile Yüksek Kurul'un ortak emrini bildirdi Kendisinden Kopernik'in görüşlerine katılmaktan vazgeçmesini istedi Galilei boyun eğer gibi göründü Çünkü bunun bir oyun olduğunu, karşı gelecek olursa Bellarmino'nun bunu suçu açıkça kabul etmeksayacağını ve Engizisyon Mahkemesi'nde aleyhinde kanıt olarak kullanacağını anlamıştı Galilei bu seferlik ucuz atlatmıştı Aydın bir din adamı olan papa VIII Urbano'nun Vatikan'ın başına geçmesiyle biraz olsun rahatladı 1624 yılında, Güneş Sistemi'yle ilgili teorileri tartışacağı yeni bir kitap yazmaya başladı Ancak bir şart koşulmuştu: Kitapta hiçbir teorinin tam olarak doğru olduğunun bilinemeyeceği, bunu sadece Tanrı'nın bilebileceği vurgulanmalıydı 1632'de, İki Büyük Dünya Sistemi, Ptolemaios ve Kopernik Sistemleri Üzerine Konuşmalar (Dialoge Sopra i due Massimi Sistemi de Mondo, Ptolemaico e Copernico) adlı kitabını yayımladı Kitap, Avrupa'da büyük ilgi gördü ve bilim literatürünün klasik eserleri arasındaki yerini aldı Büyük bilgin, bu eserinde de Kopernik'i savunmuştu Büyük fırtına koparan eser, gericileri endişeye düşürmüştü Onlara göre, Galilei'nin kitabıyla yer, gök alt üst olmuştu Galilei bunun böyle olacağını önceden bildiği için, kitabında Simplicius'u şöyle konuşturmuştu: Yeni düşünce tarzı yerle göğü alt üst ediyor!1633'te, 69 yaşındaki bilim adamı, dini inkâr suçundan Roma'ya çağrıldı Uzun sorgulamalar sonunda, mahkemenin işkence kararı kendisine bildirilince, birdenbire durgunlaştı Belki davası uğruna her türlü işkenceye göğüs gerebilirdi, ama, çektiği acıların bilime ne yararı olacaktı ki? Kopernik'in sistemini redde zorlanmıştı, o da bunu kabul etti İddiasından vazgeçmişti; dizlerinin üzerinde doğrulurken şöyle mırıldanmıştı: Her şeye rağmen Dünya dönüyor Ömür boyu hapse mahkûm edilen Galilei, Floransa yakınlarında bir evde son 9 yılını göz hapsinde geçirdi Bu soyutlanmış yaşamı sırasında, bilimsel çalışmalarını sürdürdü Hareket ve güç konusunda yazdığı kitabı Mekanikle İlgili İki Yeni Bilim Üzerine Söylevler ve Matematiksel Kanıtlar (Discorsi e Dimostrazioni Mathematice Intorno a Due Nuove Scienze Attenenti alla Mecanica), Galilei'nin bilim dünyasına kattığı en önemli eserlerden biri Bu kitabıyla bir kez daha, bilimsel devrimlerin matematiğe dayandığını kanıtlıyordu 8 Ocak 1642'de, 77 yaşında öldü Ölümünden hemen sonra Noel günü, Lincolnshire çiftliğinde, Galilei'nin attığı temelleri geliştirecek bir erkek çocuk dünyaya geldi Bu çocuğun adı Isaac Newton'dı

wikipedia
 
Üst Alt