Bir İrlanda atasözü der ki: “Gençler, yaşlılığın ne olduğunu bilmez; yaşlılar, gençliğin ne olduğunu unutur.” İnsanoğlu yaşamın ilk evresinden son evresine kadar farklı gelişim dönemlerinden geçmektedir. Bu gelişim döneminin en önemli çağını oluşturan ergenlik, (puberte) çocukluk çağı ile yetişkinlik çağı arasında geçiş dönemidir. Fiziksel ve psikolojik gelişimle başlayan büyük bir değişim sürecidir. Ergenler bir yandan büyümek için sabırsızlanırlar ancak çocuksu davranışlarından da vazgeçemezler. Bu dönemde ne yetişkindir ne de çocuktur, sadece kendi kimliğini oluşturma ve bağımsızlığını kazanma savaşı içinde olan bir bireydir. Ergenlik ile başlayan hızlı büyüme yetişkinlik öncesinde kişinin fizyolojik, psikolojik ve cinsel olgunlaşma sürecini tamamlamasıyla sona erer.
Fırtınalı bir dönem olarak nitelendirilen ergenlik dönemi, fizyolojik değişikliklerin en çok ve en hızlı olduğu dönemdir. Genel olarak ergenliğe giriş yaşı kız çocuklarında 11-12 yaşlarında, erkeklerde ise 12-14 yaşlarında başlar. Kızlar erkeklerden 1-2 yıl önce ergenliğe girer, büyüme ve cinsel olgunluklarını 1-2 yıl erken tamamlar. Bu dönem kişiye özgü farklılıklar gösterebilir. Ergenlik döneminde cinsiyete göre farklılıklar çok dikkat çekici özellikler göstermez ancak dönemin süresi ve bedensel ya da ruhsal gelişimin evreleri açısından farklılıklar vardır. Bir kişi için bu dönem 11 yaşında başlayabilirken diğer bir kişi için 13 yaşında başlayabilir. Kesin bir zaman aralığı yoktur.
Ergenlik döneminin temel özelliği ‘’kimlik kazanmaya karşı rol karmaşası’’dır. Bu dönemde ‘’Ben Kimim?’’ ve ‘’Nasıl Biri Olmalıyım?’’ sorulara yanıt ararlar. Ergenler, kendi fiziksel görünüşlerine çok önem verirler, karşı cinsin ilgisini çekmekten ve çevrelerinde de ilgi odağı olmaktan hoşlanırlar. Ergenler, kendi kimliğine kavuşabilmek için kendilerine rol model olacak farklı kişi/ler arayışına girer. Bu farklı rol model arayışları, ergenin kendi kişiliğine çeki düzen vermesine ve üzerinde en yakışan giyim tarzını bulana kadar yeni kıyafetler giyip çıkarmasına benzer. Ergenlerin önlerinde rol model alabilecekleri aile bireyleri olmalıdır. Kız çocukları için anne, erkek çocukları için de baba bu rol için en uygun adaylardır.
Ebeveynlere Tavsiyeler
- Anne-babalar, öncelikle bu dönemin, gelişimin bir parçası, hareketli bir dönem olduğunun bilincinde olmalıdırlar.
- Ebeveynler, kendileri ve çocukları arasındaki kuşak çatışmasını ortadan kaldırmak için dengeli ve düzenli bir iletişim kurarak ortak değerler oluşturmalıdır. Ergen, anne babasına güven duyduğu ölçüde, sorunlarına onları da ortak eder ve böylelikle çözümü kolaylaştırmış olur. Bu dönemde ergenler, anne babalarından bağımsız olarak başka arzularla, başka beklentilerle var olduklarını kanıtlamak ve kendilerinin özgür bırakılmalarını isterler.
Engellenme durumunda ebeveyne karşı isyankar tutum ve davranış içerisine girebilirler.
Ebeveynler bu dönemde bedendeki hormonal faaliyetlerin en üst düzeyde olduğunu unutmamalıdırlar. Bunu bilirlerse çocuklarının ani gelişen öfke patlamalarını, kararsızlıklarını, çelişkilerini, yoğun güvensizlik duygularını ya da aşırı güven duygularını, herkese ve her şeye karşı olan isyanını, kırılganlığını, ağlama nöbetlerini, sık sık değişen arkadaşlarını, bunalımlarını daha kolaylıkla anlayabilirler.
- Ergeni başkalarının önünde küçük düşürücü harekette bulunmamaya, eleştirmemeye, davranışlarını başkalarıyla kıyaslamamaya özellikle dikkat etmelidirler.
- Ergenlik dönemiyle yeni fırsatlar edinen ergen, kendini yetişkin olarak kabul ettirmeye çalışarak, davranışlarından dolayı kendisine çocuk muamelesi yapıldığında sık sık isyan eder.
- Ebeveynler, ergenin artık bir çocuk olmadığını, sözle ve davranışla hatırlatarak, onun için gerekli olan destek ve güveni sağlamalıdırlar. Örneğin, bir gün: "Sen daha çocuksun, bunu yapamazsın!" diyen bir yetişkinin, bir başka gün: "Koca adam oldun, hala nasıl yapamıyorsun!" şeklindeki suçlaması, ergeni çelişkiye ve kararsızlığa iten bir sebeptir.
- Ergenin görüş ve düşünceleri hiçbir zaman bir tebessüm, ya da alaylı bir gülüşme ile karşılanmamalıdır.
- Bu dönemde akademik başarılarında düşme olabilir. Baskıcı- otoriter ebeveyn yaklaşımın baskı ve engellemeye dayanan disiplin anlayışı, bu dönemi çatışmalarla dolu bir döneme dönüştürebilir. Otoriter ebeveyn yaklaşımı yerine daha anlayışlı, yol gösterici ebeveyn yaklaşımı benimsenmelidir.
Ergenlik bir dönemdir ve ilgili, saygılı, anlayışlı, sabırlı ve sevgi dolu bir tutumla bu dönemin sağlıklı bir şekilde atlatılması mümkündür. Ergenler kendilerini yargılamayan, eleştirmeden kabul eden, saygı, sevgi gösteren, güven ve desteğini esirgemeyen özdeşim modelleri ile sağlıklı bir kimlik geliştirebilirler. Burada değişmesi gerekenler yetişkinlerdir,
çocuklar değil. Onlar sadece gelişimlerinin doğal seyrini yaşamaktadırlar. Ergenlerin arkadaş anne babalardan ziyade yol gösteren anne babalara ihtiyaçları vardır. Tabi bunun için de ebeveynlerin kendi ergenliklerini atlatmış olmaları gerekmektedir.