Böbrek kanseri böbrek içinde habis hücre büyümesidir (bir tümör). Tıbbi ismi böbrek hücreli karsinomdur. Böbrekteki tümörler selim de olabilir. Böbrek kanseri genel bir terimdir. Böbrekte farklı tümör çeşitleri ve farklı hastalık evreleri bulunur. Tedaviniz ve yaşayacaklarınız tümöre ait özelliklere ve tıbbi ekibinizin tecrübesine göre değişir.
Böbrek kanserleri tüm dünyada tanı konulan kanserlerin yaklaşık %2’sini oluşturur. Son 25 yılda Avrupa’da böbrek kanserli hasta sayısı biraz arttı. Ancak hayatta kalma oranı birçok bölgede arttı. Ultrason ve BT gibi görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler ve daha sık kullanılmalarından dolayı daha fazla böbrek kanserine şimdilerde erken dönemde tanı konulmakta.
Erkeklerde kadınlara kıyasla böbrek kanseri tanı riski fazladır. Çoğu insana 60-70 yaş arasında teşhis konulur.
Hastalığın dönemleri
Böbrek kanserinin farklı dönemleri vardır. Tümör böbrekte sinirli ve yayılmamışsa lokalize böbrek kanseri olarak adlandırılır. Lokal ilerlemiş böbrek kanserinde tümör böbreğin dışına çevreleyen dokuya doğru büyümüş, venlere, adrenal bezi ve lenf nodlarına uzanmıştır. Uzak lenf nodlarına veya diğer organlara sıçramışsa doktorlar metastatik hastalıktan bahseder.
Böbrek kanseri için risk faktörleri
Böbrek kanserinin sebeplerini saptamak genellikle zordur. Genel risk faktörleri sigara ve obezitedir.
Birinci derece akrabasında böbrek kanseri olanlar ve yüksek kan basıncı olanlar da risk altındadır. Bazı yaşam tarzı değişiklikleri, en önemlisi sigaranın bırakılması, sağlıklı kilonun korunması böbrek kanseri gelişme riskini azaltabilir.
Böbrek kanseri belirtiler
Böbrek kanseri genellikle asemptomatik olmasına rağmen, 10 kişiden birinde yan ağrısı ve idrar kan gibi belirtiler olabilir. Bu hastalığın ilerlediğinin işareti olabilir. Bazı insanlarda da paraneoplastik sendrom denilen durum görülebilir. Bunlar vücutta oluşan herhangi bir kanser tipi tarafından oluşan ve yüksek kan basıncı, kilo kaybı, ateş, anemi, kas kitlesi kaybı ve iştah kaybı gibi reaksiyonlardır. Böbrek kanseri ile ilişkili sendromlar sıklıkla karaciğer enzimleri ve trombosit değişiklikleri içerir. Bu değişiklikler belirtilere neden olmayıp genelde testler sırasında saptanır. Kemik ağrısı veya inatçı öksürük kanserin vücudun başka yerlerine de yayıldığının belirtisi olabilir. Bu metastatik hastalık olarak bilinir.
Teşhis
Böbrek tümörünün farklı tipleri olduğu için, size özgü durumu daha iyi anlamak için doktorunuz bir takım testler yapar. Bunlar tıbbi özgeçmiş alma ve taramalardır. Bazen aile hikayesi de alınır. BT veya MRI tümörün boyutunu, lokal venlere, lenf nodlarına veya çevre dokulara yayılıp yayılmadığını saptar. İleri tedaviler için bu önemlidir. Ayrıca fizik muayene ile kan ve idrar testleri de yapılabilir.
Tarama sonuçlarınızla üroloğunuz hastalığınızın evresini tanımlayabilir. Cerrahi veya biyopsi sırasında alınan tümör dokusunun incelenmesi ile patolog tümör alt grubunu ve agresif olup olmadığını belirler. Tümörün evre, alt grup ve agresifliği sınıflamayı oluşturur.
Böbrek tümörünün sınıflandırılması hastaya özgü prognozun tahmin edilmesinde kullanılır. Kişisel prognozunuza göre doktorunuz sizinle en iyi tedavi yolağını tartışır.
Bazı durumlarda böbrek fonksiyon kontrolü için ek testlere ihtiyacınız olabilir. Bu, tek böbreğiniz veya diyabet, yüksek tansiyon, kronik enfeksiyon ve böbrek hastalığı nedeniyle böbrek yetmezliği riski taşıyorsanız önemlidir.
Böbrek tümörlerinin tanı ve sınıflamasında görüntüleme çok önemlidir. En yaygın görüntüleme yöntemleri ultrason, CT ve MR dır. Bazı durumlarda tümörün özel karakterlerinin daha fazla belirlenmesi için biyopsi alınır.
Kontrastlı tarama: Tümör saptandıktan sonra, doktorun habis olup olmadığını bilmek ister. Karın ve uyluğun kontrastlı ultrason, BT veya MRI taraması bu konuda bilgi verir. BT ve MRI ayrıca, Tümörün yeri ve boyutu, Büyümüş lenf nodu olup olmadığı, Adrenal bez, karaciğer, dalak ve pankreas gibi komsu organlara yayılıp yayılmadığı, İdrar yollarının tümörden etkilenip etkilenmediğini gösterir.
Kontrastlı taramada kontrast madde kolunuzdaki bir damardan içeri enjekte edilir. Tarama sırasında alınan görüntülerde kontrast madde arter ve venleri farklı renklerde belirgin hale getirir. Bu tip tarama radyoloğa tümörü değerlendirme imkânı verir. Sonuçlar alacağınız tedavide yol gösterici olur.
Kontrast madde alerjiniz varsa, MRI veya kontrastsız BT yapılabilir.
Doktorunuz kanserin akciğerlere yayılmış olabileceğini düşünürse BT tarama gibi ek testler yaptırırsınız. Kemik ağrısı veya epilepsi nöbetleri gibi belirtilerini olursa kemik ve beyin taramasına ihtiyacınız olabilir. Bu taramalar kanserin kemik veya beyine yayılımını anlamak için yapılır.
Böbrek tümör biyopsisi: Böbrek tümör biyopsisi sırasında tümör dokusundan bir veya daha fazla örnek alınır. Önce lokal anestezi yapılır. Daha sonra doktor cildinizden bir iğne sokar ve ultrason veya BT görüntüleme kullanarak tümörü saptar. Doku örnekleri gelecek tedavilerin belirlenmesi amacıyla patolog tarafından incelenir.
Böbrek tümörü böbrek kanserinin tanısında kullanılan standart bir işlem değildir.
Şu durumlarda biyopsi gerekir:
-Tarama sonuçlarınız yeterince net değilse
-Aktif izlem ile tedavi edilebilecek kadar küçük tümörünüz varsa
-Radyofrekans ablasyon veya kriyoablasyon ile tedavi edilebilecek kadar küçük tümörünüz varsa
Biyopsiler idrarda kanamaya sebep olabilir. Nadiren ciddi kanama yapabilirler. Tümör biyopsisi genelde zararsız bir işlemdir.
Böbrek Kanserlerinin Sınıflandırması
Böbrek tümörleri evrelerine, alt tiplerine ve tümör hücrelerinin agresiflik derecelerine göre sınıflandırılır. Tanı ve sınıflamadan sonra doktorunuz değişik tedavi ve takip yöntemleri hakkında sizi bilgilendirecektir. Önerilen tedavi yöntemi TNM evrelemesi, Fuhrman derecesi ve tümörün alt tipine göre yapılır. Sınıflama sonrası kişisel prognozunuz tahmin edilebilir.Sizin alacağınız tedavi programı, aşağıdaki 3 faktöre göre belirlenir.
1-Evreleme sistemi: Tümör evresi tümörün ne kadar ilerlediğini ve lenf nodları veya diğer organlara metastaz yapıp yapmadığını gösterir.
Böbrek tümörü evrelendirmesi Tümör Nod Metastaz (TNM) sınıflandırmasına dayanır. Ürolog tümörün boyu ve yayılımına (T) bakar ve ne kadar ilerlediğini 4 evrede tespit eder. Lenf nodu tutulup tutulmadığını (N) veya kanser vücudun diğer kısımlarına sıçramış mı (M) kontrol eder. Böbrek tümörleri metastaz yaparsa genellikle akciğerler veya beyine yayılırlar.
2-Tümör alt tipi: Evrelemenin yanında böbrek tümörünün alt tipi de önemlidir. Bu alt tip patolog tarafından histopatolojik inceleme denen bir işlemle saptanır. Uzman biyopsi ile veya cerrahi ile çıkarılan tümör dokusunu inceler. Böbrek kanserinin tanısında biyopsi her zaman yapılan bir işlem değildir. Çoğu zaman tümörün alt tipi ameliyata kadar bilinmez.
Böbrek tümörlerinin farklı alt tipleri vardır. Renal hücreli karsinomlar böbrek tümörlerinin büyük kısmını oluşturur (yaklaşık %80-85). Bunların da en sık alt tipleri berrak hücreli renal hücreli karsinom (%80) olup, %10’unu papiller renal hücreli karsinom, %5’ini kromofob renal hücreli karsinom oluşturur. Geriye kalan %5’i toplayıcı kanal renal hücreli karsinomu (Bellini kanal karsinomu) ve yaygın olmayan ve ailesel olan çeşitleri oluşturur.
3-Dereceleme Sistemi: Sınıflamanın 3. maddesi tümör hücrelerinin ne kadar agresif olduklarının değerlendirilmesidir. Bunu saptamada en sık kullanılan sistem Fuhrman nükleer derecedir. Patolog tümörünüzü 1’den 4’e kadar derecelendirir.
İyi huylu-Selim Böbrek Tümörleri
Böbrekteki bazı tümörler kanserojen değildir. Böbrekteki bazı tümörler kanserojen değildir. Bunlar selim böbrek tümörleri olarak bilinir. Böbreğin selim tümörlerinden en sık görülenleri onkositoma ve anjiolipoma dır.
Tarama yöntemleri ile tanımlanamadıkları için onkositomalara genellikle histopatolojik inceleme ile tanı konur. Bu tümörler için en sık uygulanan tedavi yaklaşımı parsiyel nefrektomi ve aktif izlemdir. Bu tedavi alternatifleri hakkında daha fazla bilgi için Lokalize Böbrek Kanseri bölümünü okuyunuz.
1-Angiomyolipoma(AML): Selim bir tümördür. Kadınlarda 4 kat daha sıklıkta oluşur. Ultrason BT veya MRI ile taramayla veya tümör kanar veya belirtilere sebep olursa tanı konur. AML selim tümör olmasına rağmen büyümeye devam ederse kendiliğinden kanama riski artar. Genellikle AML parsiyel nefrektomi ile çıkarılır. Ancak bazı durumlarda tüm böbreği çıkarmak gerekebilir. Aşırı kanamalı böbrek varlığında radikal nefrektomi önerilir.
Cerrahi ile çıkarılması gereken durumlar:
-Büyük AML varsa (4cm’den büyük tümör)
-45 yaşından genç kadın hasta
-Belirtilere sebep olan tümör
-Hastaneden uzakta veya ulaşımı zor yerde yaşama
2-Böbrek kistleri: Böbrekteki bazı kitleler tümör değil kisttir. Bu sıvı dolu keseler böbreğin üzerinde bulunur ve BT ile kolayca tanınır. Kistler habis olabilirler. Bu durumda cerrahi ile çıkarılmaları gerekir.
3- Onkositoma
Lokalize böbrek kanseri tanısı konulduktan sonra doktorunuz kanseri parsiyel nefrektomi, radikal nefrektomi, aktif izlem, radyofrekans ablasyon veya kriyoterapi ile tedavi etmeyi önerebilir. Her işlemin kendine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. Tedavi seçimi sizin kişisel durumunuza bağlıdır.
Eğer lokal ilerlemiş böbrek kanseri tanısı aldıysanız, doktorunuz size radikal nefrektomi veya embolizasyon tedavisini önerebilir. Her iki prosedürün de kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Tedavinin seçimi sizin bireysel durumunuzla ilişkili olarak belirlenecektir.
Böbrek tümörleri diğer organlara veya lenf bezlerine yayılabilir. Buna metastatik hastalık denir. Metastatik hastalıkta, böbrek tümörü primer tümör olarak adlandırılır ve diğer organlardaki tümörlere metastaz denir. Doktorunuz metastatik hastalık tedavisinde cerrahi ile birlikte hedef tedavisi olarak bilinen antianjiogenik tedavi kombinasyonunu önerebilir. Nadir durumlarda immunoterapi kullanılabilir. Metastazın tedavisi için radyoterapi önerilebilir.
Genellikle, metastatik hastalık tedavi edilemez. Metastatik hastalığın tedavisi primer tümörün boyutunu ve metastazları azaltmayı amaçlamaktadır. Bu size daha uzun yaşam ve daha az semptom şansını verecektir.
1-Lokalize böbrek kanseri
Lokalize böbrek kanseri tümörün böbreğe sınırlı kaldığı, vücudun diğer bölümlerine yayılmadığı kanserdir. Boyutuna göre evre 1 veya 2 olabilir. Lokalize böbrek kanseri tanısı konulduktan sonra doktorunuz kanseri parsiyel nefrektomi, radikal nefrektomi, aktif izlem, radyofrekans ablasyon veya kriyoterapi ile tedavi etmeyi önerebilir. Her işlemin kendine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. Tedavi seçimi sizin kişisel durumunuza bağlıdır. Böbrek tümörünün en iyi tedavisi cerrahi olarak çıkarmaktır. Lokalize böbrek kanseri parsiyel nefrektomi veya radikal nefrektomi ile çıkarılabilir. Her iki işlem de açık veya laparoskopik olarak gerçekleştirilebilir.
Laparoskopik cerrahi robotik cerrahi sistem yardımıyla yapılabilir.Parsiyel nefrektomi ile sadece tümör çıkarılırken kalan böbreğe dokunulmaz. Cerrahi mümkünse önerilir. Eğer tümörün tümünü çıkarmak ve böbrekte sağlam kısım bırakmak mümkün değilse doktorunuz radikal nefrektomi önerecektir. Bu tümörün bulunduğu böbreğin ve etrafını saran dokunun tümüyle çıkarılması anlamına gelir. Bazen cerrahi sizin için örneğin yaşınızdan veya tıbbi durumunuzdan dolayı iyi bir yöntem olmayabilir. Eğer tümörünüz 4 cm’den küçükse doktorunuz bir dönem aktif takip edilmesini önerebilir. Aktif takip döneminde tümör düzenli doktor muayeneleri ile izlenir. Tümör büyümeye devam ederse ek tedaviye ihtiyacınız olabilir. Bu durumda ablasyon tedavisi iyi bir alternatif olabilir. Ablasyon tedavisi radyofrekans ablasyon (RFA) veya kriyoterapi olabilir. Bu işlemlerin amacı ısıtarak (RFA) veya dondurarak (kriyoterapi) tümör hücrelerinin öldürülmesidir.
Cerrahi sonrası doktor kontrolüne gidin. Bu ziyarette cerrahi sonuçlarını ve takip şemasını konuşun. Ne kadar sıklıkta muayeneye gideceğini ve öncesinde hangi testlerin gerekeceğini öğrenebilmek için bir bakım planı hazırlanmasını rica edin. Bu tümörünüzün özelliklerine göre değişir.
Muayene öncesi sorabileceğin soruları yaz. Sorabileceğin sorular
-Kanser kayboldu mu?
-Ek tedaviye ihtiyacım var mi? Öyleyse benim için hangi tedavi alternatifleri var?
-Kontroller öncesi hangi testlere ihtiyacım olacak?
-Tedavi ve böbrek kanseri yaşam kalitemi nasıl etkileyecek?
Bu kontrollere gitmeniz önemlidir. Bu kontrollerde doktorunuz böbreğinizi takip eder ve tümör rekürrensi olursa erkenden saptanır. Yeni belirtileriniz olduğunda onları doktorunuza anlatmanız da önemlidir. Sağlık tedavi ekibinize danışmaktan ve kontrol öncesi yeni belirtileriniz anlatmaktan çekinmeyin.
a-Aktif izlem: Aktif izlem lokalize doktorun tümörü aktif olarak takip ettiği böbrek tümörü için bir tedavi şeklidir. Cerrahinin sizin için en iyi yöntem olmadığı ve 4cm’den küçük böbrek tümörünüz olduğu zaman önerilir. Doktorunuzun sizin için cerrahinin uygun olmadığını söylediği durumlar yaşınız veya herhangi bir tıbbi durumun cerrahiyi sizin için tehlikeli kılmasıdır. Aktif izlemin sizin için uygun olduğunu belirlemek için doktorunuz böbrek tümörü biyopsisi yapmak isteyebilir. Biyopsi ile alınan tümör dokusu tümörün agresif olmadığından emin olmak için incelenir. Tümör agresifse aktif izlem sizin için uygun olmayabilir ve ek tedavi önerilebilir.
Aktif izlem için iyi bir adaysanız doktorunuz sıkı bir takip programı düzenler. Her muayenede üroloğunuz sağlığınızdaki belirgin değişiklikleri sorgular, fizik muayene yapar ve kan testlerinizin sonuçlarını açıklar. Her muayene öncesi tümör büyümesini takip etmek için karın BT ve ultrason taraması yaptırırsınız. Akciğerlerinizi kontrol etmek için göğüs filmi de yaptırırsınız.Çoğu vakada tanıdan sonraki ilk yıl içinde 3 ayda bir takip gereklidir. Sonraki 2 yıl içinde her 6 ayda bir, sonrasında yılda bir takip yapılır.
Genellikle küçük böbrek tümörleri yavaş büyür ve diğer organlara nadiren sıçrar. Takipteki testler tümörün hızlı büyüdüğünü ve belirtileriniz hastalığın ilerlediğini gösterirse üroloğunuz süratle ek tedavi planlayabilir. Ek tedaviler tümörün veya böbreğin tümüyle çıkarılmasını, tümörün kriyoterapi veya radyofrekans ablasyon (RFA) ile ablasyonunu içerir.
Sizin için en uygun tedavi seçiminde etkili faktörler: Yaşınız, Diğer tıbbi sorunlarınız, Tümörün yeri ve Tümörün alt-tipi.Cerrahi seçilirse mümkünse parsiyel nefrektomi tercih edilmelidir. Cerrahi sırasında tümörü çıkarır ancak mümkün olduğunca fazla miktarda sağlıklı böbrek dokusu bırakır.
b-Parsiyel nefrektomi: Parsiyel nefrektomi lokalize böbrek kanserinde bir tedavi seçeneğidir. Mümkünse önerilir. Amaç tümör tarafından etkilenen böbrek kısmını çıkarmak ve mümkün olan en fazla miktarda sağlıklı böbrek dokusu bırakmaktır.
-Parsiyel nefrektomi nasıl yapılır?: Öncelikle tümörün kesin yeri belirlenir. Cerrahi sırasında kan kaybını azaltmak için böbreğe giden kan akımı renal arter klempi kullanılarak durdurulur. Bu tümörün tamamının çıkarılmasına imkan verir. Bazen cerrahi sırasında böbreği soğutmak ve kan akımının olmamasından dolayı oluşan hasarı önlemek için buz parçaları kullanılabilir.Tümör çıkarıldıktan sonra cerrah kesiği diker ve gerektiği zaman kanamayı durdurmak için kapama maddeleri kullanabilir. Tümör eğer böbrek toplayıcı sistemine uzanmışsa, cerrahın idrarın idrar yollarından akışından emin olmak için JJ stent yerleştirmesi gerekebilir. Yaranız iyileştiği zaman ve idrar akışınız normale donduğu zaman stent çıkarılacaktır. Bu birkaç gün veya hafta alabilir .Parsiyel nefrektomi açık veya laparoskopik cerrahi(klasik veya Robotik) ile gerçekleştirilebilir. Açık nefrektomi, parsiyel nefrektomi için önerilen standart tedavi şeklidir. Laparoskopik parsiyel nefrektomi minimal invaziv cerrahidir. Bu tür bir işlem için, karnınızın içine plastik tüpler yerleştirilir. Doktorunuz tümörü çıkarmak için aletleri bu tüpler içerisinden sokar. Böbreğinizin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü bir monitörde izlemenize imkan veren bir kamera bu tüplerden birinin içinden yerleştirilir . Laparoskopik cerrahi robotik cerrahi sistem yardımıyla da yapılabilir. Laparoskopik cerrahi açık cerrahiye kıyasla daha çabuk iyileşme sağlar. Ancak teknik zahmetlidir ve doktorunuzun bu tür cerrahi işlemlerde tecrübeli olması gerekir. Tümörün parsiyel nefrektomi ile çıkarılmasında açık veya laparoskopik cerrahi benzer etkinliğe sahiptir.
Parsiyel nefrektomi lokalize böbrek kanserinin tedavisinde sık uygulanan bir tedavidir. Cerrahiden 5 yıl sonra hastaların %95’ten fazlası kanserden arınır. Fonksiyonel 2 böbrek sahibi olmanın faydası cerrahi sonrası böbrek fonksiyonlarınıza ve genel sağlınıza katkıda bulunmasıdır. Böbrek kanseri için parsiyel nefrektomi sonrası doktorunuz düzenli takip programı planlayacaktır. Bu kontrollerin ne sıklıkta olacağı çıkarılan tümörün sınıflamasına bağlıdır (tanı ve sınıflama kısmına bakınız). Takip 5 yıl sürer. Takip sırasında sık kullanılan testler karın BT ve ultrason ile tarama, akciğer filmi ile idrar ve kan testleridir.
c-Radikal nefrektomi: Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanseri için cerrahi tedavi seçeneğidir. Amaç böbreğin tümünü ve etrafındaki yağlı dokuyu çıkarmaktır. Bu cerrahi tümörü çıkarıp geride böbrek dokusu bırakmanın mümkün olmadığı durumlarda yapılır. Genellikle evre 2 böbrek kanserleri veya parsiyel nekreftominin uygun olmadığı evre 1 tümörler için genellikle önerilir. Çoğu insan büyük sorunlar yaşamadan tek fonksiyonel böbrek ile yasayabilir.
-Radikal nefrektomi nasıl yapılır? Öncelikle tümör boyutu belirlenir. Tümör ekimini önlemek için cerrah böbreği etrafını saran koruyucu yağ tabakası ile birlikte tutar. Daha sonra renal arter, renal ven ve üreteri böbrekten ayırır. Sonunda böbreği çıkarır. Radikal nefrektomi laparoskopik cerrahi(klasik veya Robotik) ile de yapılabilir. Bu tür bir işlem için, karnınızın içine plastik tüpler yerleştirilir. Doktorunuz böbreği çıkarmak için aletleri bu tüplerin içinden sokar. Böbreğinizin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü bir monitörde izlemenize imkan veren bir kamera bu tüplerden birinin içinden yerleştirilir. Böbrek tümörünün radikal nefrektomi ile çıkarılmasında açık veya laparoskopik cerrahi benzer etkinliğe sahiptir.
Laparoskopik cerrahi(klasik veya Robotik) açık cerrahiye kıyasla daha çabuk iyileşme sağlar. Ancak tekniği zahmetlidir ve doktorunuzun bu tür cerrahi işlemlerde tecrübeli olması gerekir. Laparoskopik radikal nefrektomi robotik cerrahi sistem yardımıyla da yapılabilir.
Açık radikal nefrektomi bazı tıbbi durumlarda ve laparoskopik cerrahinin hastanenizde olmadığı durumlarda önerilebilir. Açık radikal nefrektomi için cerrah böbrek ve tümöre ulaşmak için karın duvarını keser. Laparoskopik cerrahiye kıyasla daha uzun iyileşme dönemi vardır ve cerrahi sonrası ağrı ve komplikasyon riski laparoskopiye kıyasla fazladır.
Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanserinin tedavisinde sık uygulanan bir tedavidir. Cerrahiden 5 yıl sonra hastaların %90 civarı halen kansersizdir. Tek böbrekli kaldığınız için kronik böbrek yetmezliği riskiniz artmıştır. Azalmış böbrek fonksiyonu kardiyovasküler hastalık için bir risk faktörüdür. Böbrek kanseri için radikal nefrektomi sonrası doktorunuz dümenli takip programı planlayacaktır. Bu kontrollerin ne sıklıkta olacağı çıkarılan tümörün sınıflamasına bağlıdır (tanı ve sınıflama kısmına bakınız). Takip 5 yıl sürer. Takip sırasında sık kullanılan testler karın BT ve ultrason ile tarama, akciğer filmi ile idrar ve kan testleridir.
d-Radyofrekans ablasyon: Radyofrekans ablasyon (RFA) böbrek kanseri tedavi yöntemidir. Yüksek frekanslı radyo dalgaları tarafından üretilen ısıyı kullanarak kanser hücrelerini öldürür. Radyo dalgaları tümöre iğne ile ulaşır. RFA genellikle ciltten yapılır ve doktor iğneyi ultrason veya BT ile yönlendirir (Şekil 1). Tümör alt tipini öğrenmek için tedaviye başlamadan önce genellikle biyopsi yapılır. Bu işlem lokal anestezi ile yapılır. Fakat bazı vakalarda genel anestezi gerekebilir. RFA ayrıca laparoskopik veya açık cerrahi sırasında da yapılabilir. RFA doktorunuz tarafından küçük böbrek tümörünüz (4cm’den küçük) varsa ve cerrahini sizin için uygun değilse önerilir. Bu yaşınız ve cerrahiyi sizin için tehlikeli kılan tıbbi durumunuz ile ilişkilidir.
RFA küçük böbrek tümörleri için etkin ve güvenli tedavi yöntemidir ancak RFA sonrası geride tümör hücreleri kalma riski vardır. Bu cerrahiye kıyasla daha yüksek rekürrens riski anlamına gelir. İşlem güvenli olmasına rağmen komplikasyon riski vardır. En sık görülen komplikasyonlar tedavi alanında ağrı ve parestezi olarak bilinen ciltte karıncalanma ve uyuşma hissidir. Kanama da oluşabilir ve nadiren kan transfüzyonu gerekebilir. RFA sonrası idrar kaçağı oluşup böbrek etrafında toplanabilir. Tedavi sırasında üreter, dalak, karaciğer veya barsaklar yaralanabilir. RFA sonrası takipler her 3 arayla yapılır. Takiplerde böbreğinizi izlemek ve olası tümöre rekürrensini zamanında saptamak için BT veya MRI taraması yapılır. RFA tümör rekürrensi durumunda veya ilk tedavinin başarısızlığında tekrarlanabilir.
e-Kriyoterapi: Kriyoablasyon olarak da bilenen kriyoterapi böbrek kanseri tedavi seçeneğidir. Tümör hücrelerini dondurarak öldürmek için çoğunlukla nitrojen veya argon gibi sıvılaştırılmış gaz kullanır. Bu sıvılaştırılmış gaz tümöre iğne ile ulaşır. Tedaviye başlamadan önce tümör alt tipinin bilinmesi için genellikle biyopsi yapılır.Kriyoterapi genellikle ciltten yapılır ve doktor iğneyi ultrason veya BT ile yönlendirir. Kriyoterapi ayrıca laparoskopik veya açık cerrahi sırasında da yapılabilir. İşlem sırasında böbrek dokusunun ve etrafındaki organların işini ısı sensörleri ile dikkatli bir şekilde kontrol edilir. Kriyoterapi doktorunuz tarafından küçük böbrek tümörünüz (4cm’den küçük) varsa ve cerrahi sizin için uygun değilse önerilir. Bu, yaşınız ve cerrahiyi sizi için tehlikeli kılan tıbbi durumunuz ile ilişkilidir. Kriyoterapi küçük böbrek tümörleri için etkin ve güvenli tedavi yöntemidir ancak işlem sonrası geride tümör hücreleri kalma riski vardır. Bu cerrahiye kıyasla daha yüksek rekürrens riski anlamına gelir. Kriyoterapi tümör rekürrensi durumunda veya ilk tedavinin başarısızlığında tekrarlanabilir.
İşlem güvenli olmasına rağmen komplikasyon riski vardır. En sık görülen komplikasyonlar kanama ve Perinefrik hematom olarak bilinen böbrek içinde kan birikmesidir. Tedavi sırasında üreter, dalak, karaciğer veya barsaklar yaralanabilir. Ayrıca parestezi olarak bilinen ciltte karıncalanma ve uyuşma hissi yaşayabilirsiniz. Kriyoterapi sonrası takipler 3’er aylık arayla yapılır. Takiplerde böbreğinizi izlemek ve olası tümöre rekürrensini zamanında saptamak için BT veya MRI taraması yapılır.
2-Lokal ilerlemiş böbrek kanseri
Lokal ilerlemiş böbrek kanseri, tümörün böbreğin etrafındaki kan damarları, doku, organ ve lenf bezlerine yayılması anlamına gelmektedir. Evre III veya IV olarak adlandırılabilir ve tümörün ne kadar uzağa yayıldığını göstermektedir. Eğer lokal ilerlemiş böbrek kanseri tanısı aldıysanız, doktorunuz size radikal nefrektomi veya embolizasyon tedavisini önerebilir. Her iki prosedürün de kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Tedavinin seçimi sizin bireysel durumunuzla ilişkili olarak belirlenecektir. Lokal ilerlemiş böbrek kanserlerinin en yaygın tedavisi, tümör içeren böbrek dokusunun cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Lokal ilerlemiş böbrek kanserleri, radikal nefrektomi olarak adlandırılan ameliyat ile tedavi edilebilir. Bu işlemin açılımı, tümör içeren böbrek dokusu ve etrafındaki dokuların çıkarılmasıdır. Radikal nefrektomi, açık veya laparoskopik olarak yapılabilir. Eğer cerrahi imkansız veya çok riskli ise embolizasyon önerilebilir.
a-Radikal nefrektomi: Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanseri için cerrahi tedavi seçeneğidir. Amaç böbreğin tümünü ve etrafındaki yağlı dokuyu çıkarmaktır. Bu cerrahi tümörü çıkarıp geride böbrek dokusu bırakmanın mümkün olmadığı durumlarda yapılır. Genellikle evre 2 böbrek kanserleri veya parsiyel nekreftominin uygun olmadığı evre 1 tümörler için genellikle önerilir. Çoğu insan büyük sorunlar yaşamadan tek fonksiyonel böbrek ile yasayabilir. Öncelikle tümör boyutu belirlenir. Tümör ekimini önlemek için cerrah böbreği etrafını saran koruyucu yağ tabakası ile birlikte tutar. Daha sonra renal arter, renal ven ve üreteri böbrekten ayırır. Sonunda böbreği çıkarır.
Radikal nefrektomi laparoskopik cerrahi ile yapılabilir. Bu tür bir işlem için, karnınızın içine plastik tüpler yerleştirilir. Doktorunuz böbreği çıkarmak için aletleri bu tüplerin içinden sokar. Böbreğinizin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü bir monitörde izlemenize imkan veren bir kamera bu tüplerden birinin içinden yerleştirilir. Laparoskopik cerrahi açık cerrahiye kıyasla daha çabuk iyileşme sağlar. Ancak tekniği zahmetlidir ve doktorunuzun bu tür cerrahi işlemlerde tecrübeli olması gerekir. Laparoskopik radikal nefrektomi robotik cerrahi sistem yardımıyla da yapılabilir.
Açık radikal nefrektomi bazı tıbbi durumlarda ve laparoskopik cerrahinin hastanenizde olmadığı durumlarda önerilebilir. Açık radikal nefrektomi için cerrah böbrek ve tümöre ulaşmak için karın duvarını keser. Laparoskopik cerrahiye kıyasla daha uzun iyileşme dönemi vardır ve cerrahi sonrası ağrı ve komplikasyon riski laparoskopiye kıyasla fazladır. Böbrek tümörünün radikal nefrektomi ile çıkarılmasında açık veya laparoskopik cerrahi benzer etkinliğe sahiptir.
Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanserinin tedavisinde sık uygulanan bir tedavidir. Cerrahiden 5 yıl sonra hastaların %90 civarı halen kansersizdir. Tek böbrekli kaldığınız için kronik böbrek yetmezliği riskiniz artmıştır. Azalmış böbrek fonksiyonu kardiyovasküler hastalık için bir risk faktörüdür. Böbrek kanseri için radikal nefrektomi sonrası doktorunuz dümenli takip programı planlayacaktır. Bu kontrollerin ne sıklıkta olacağı çıkarılan tümörün sınıflamasına bağlıdır (tanı ve sınıflama kısmına bakınız). Takip 5 yıl sürer. Takip sırasında sık kullanılan testler karın BT ve ultrason ile tarama, akciğer filmi ile idrar ve kan testleridir.
b-Embolizasyon: Embolizasyon lokal ilerlemiş böbrek kanseri için bir tedavi alternatifidir. Eğer cerrahi için uygun değilseniz ve tümör kanama ve ağrı gibi belirtilere neden oluyorsa, doktorunuz embolizasyonu önerebilir. Bu tedavi yalnızca cerrahinin uygun olmadığı veya yüksek riskli olduğu durumlarda önerilir. Bu tedavi esnasında kasık bölgesinden küçük bir kateter, böbreğin etrafındaki damarlara ulaşmak için konur.
3-Metastatik böbrek kanseri
Böbrek tümörleri diğer organlara veya lenf bezlerine yayılabilir. Buna metastatik hastalık denir. Metastatik hastalıkta, böbrek tümörü primer tümör olarak adlandırılır ve diğer organlardaki tümörlere metastaz denir. Doktorunuz metastatik hastalık tedavisinde cerrahi ile birlikte hedef tedavisi olarak bilinen antianjiogenik tedavi kombinasyonunu önerebilir. Nadir durumlarda immunoterapi kullanılabilir. Metastazın tedavisi için radyoterapi önerilebilir. Genellikle, metastatik hastalık tedavi edilemez. Metastatik hastalığın tedavisi primer tümörün boyutunu ve metastazları azaltmayı amaçlamaktadır. Bu size daha uzun yaşam ve daha az semptom şansını verecektir.
Metastatik böbrek kanseri nedir?: Böbrek kanseri metastazı ise genellikle akciğer, kemik, uzak lenf düğümleri ya da beyne yayılabilir. Metastazlar ilk tanı veya tedavi sonrası takip ziyaretleri sırasında BT’de görülebilir. Ayrıca semptomlara neden olduklarından dolayı da tespit edilebilirler. Metastatik hastalık asemptomatik olabilir veya kanserin yayıldığı yere göre farklı belirtilere neden olabilir. En sık görülen belirtiler akciğer metastazında kalıcı kronik bir öksürük veya kemik metastazı durumunda kemik ağrısı olabilir.
Tedavi seçenekleri: Eğer metastatik hastalık varsa böbreğin cerrahi olarak çıkarılması, tümörün boyutunu küçültmek ve semptomları hafifletmek için tavsiye edilir. Bu ameliyata sitoredüktif nefrektomi denir. Eğer ameliyat için yeterince uygun olduğu düşünülürse bu prosedür uygulanabilir. Eğer başarılı olursa, daha uzun yaşam ve daha az yan etkiler oluşmasını sağlayabilirsiniz.
Metastaz çok fazla ağrı veya diğer belirtilere neden olursa, bu metastatik tümörleri çıkarmak için ek ameliyat gerekebilir. Majör cerrahi için uygun olup olmadığınız ve tümörün çıkarılıp çıkarılamayacağı değerlendirip doktorunuz tavsiye edebilir. Primer tümörün çok büyük değilse ya da diğer böbrek de çalışmıyor ise doktorunuz sitoredüktif parsiyel nefrektomi önerebilir. Bu ameliyat sırasında doktor sağlam, sağlıklı böbrek dokusundan mümkün olduğunca fazla bırakır. Metastatik hastalıkta, cerrahi genellikle ilaç tedavisi ile birleştirilir.
Böbrek kanseri için ilaç tedavisinin çeşitli türleri vardır:
-Antianjiogenik terapi, yaygın hedefe yönelik tedavi
-İmmunoterapi
-Kemoterapi, immunoterapi ile kombine
Böbrek kanseri için en sık kullanılan ilaç tedavisi antianjiogenik tedavidir. Doktorunuz tümörü küçültmek için ameliyat öncesi ilaç tedavisi önerebilir. Bazı durumlarda, antianjiogenik tedavi kanserin buna nasıl tepki vereceğini görmek için ameliyattan önce kullanılır. İyi yanıt verirse, cerrahi sonrası tedavi devam eder. Doktorunuzun ameliyattan sonra sadece ilaç tedavisi tavsiye etmesi de mümkündür. Cerrahi mümkün değilse, hemen ilaç tedavilerine başlanır. Bu ilaçların mekanizması tümör büyümesi üzerinden etki eder. Genellikle, antianjiojenik tedavi kullanılır. Nadir durumlarda immunoterapi tavsiye edilebilir. İlaç tedavisi belirtileri rahatlatmak, primer tümörü ve metastazları küçültmeyi sağlayabilir. İlaç tedavisi alırken ameliyattan sonra metastazlara bağlı belirtiler varsa, radyoterapi daha da rahatlatmak için yardımcı olabilir.
a-Sitoredüktif Nefrektomi: Tedavi Tümör çıkarılabilir ise ve siz de ameliyat için uygunsanız ise sitoredüktif nefrektomi metastatik böbrek kanseri için tavsiye edilir. Amaç mümkün olduğunca tümörün çıkarılmasıdır. Bu işlem için çevre organlar olan dalak, pankreas, barsak veya karaciğerden bir kısmını çıkarmak gerekli olabilir. Sitoredüktif nefrektomi başarılı olursa, size daha uzun yaşama için şans verir ve daha az yan etkiye sahiptir.
Sitoredüktif nefrektomi nasıl yapılır?: Standart tedavi açık sitoredüktif nefrektomidir. İlk olarak, tümörün büyüklüğü ve çevresindeki doku veya organların tutulumu doktor tarafından kontrol edilir. Cerrah daha sonra, doğrudan böbreğe erişmek için karın duvarını kesi ile açar. Tümör ekilmesini önlemek için, doktorunuz böbreği saran koruyucu yağ dokusu ile tutar. Cerrah nihayetinde böbreği çıkarmak için böbrek renal arter, renal ven ve üreteri ayırır.
Sitoredüktif parsiyel nefrektomi: Böbrek primer tümörü çok büyük değilse veya diğer böbrek iyi çalışmıyorsa doktorunuz sitoredüktif parsiyel nefrektomi önerebilir. Bu nadir bir işlemdir. Amaç, tümör tarafından etkilenen böbrek parçasını çıkarmak ve sağlıklı böbrek dokusunu mümkün olduğu kadar fazla bırakmaktır. Ameliyat açık cerrahi ya da laparoskopi ile yapılabilir.
Diğer bir olasılık, ablasyon tedavisi ile tümörü tedavi etmektir. Ablasyon tedavisi radyofrekans ablasyon (RFA) veya kriyoterapi olabilir. Bu işlemlerin amacı ısıtma (RFA) veya dondurma (kriyoterapi) ile tümör hücrelerini öldürmektir. Bu işlemler lokal veya genel anestezi altında yapılabilir.
b-Metastatektomi: Doktorunuz metastatik tümörleri çıkarmak için ek ameliyat önerebilir. Metastazları çıkarmak mümkünse ve ağır bir cerrahiye uygunsanız bu ameliyat önerilir. Bu işlem şiddetli ağrınız ve rahatınızı bozan belirtileriniz varsa iyi gelebilir.
c-Metastatik hastalık için ilaç tedavisi: İlaç tedavisi metastatik böbrek kanseri için yaygın bir seçenektir. Tedavinin çeşitli türleri vardır: -Hedefe yönelik tedavi(akıllı ilaç ilaç uygulamaları) olarak bilinen antianjiogenik tedavi -İmmunoterapi -İmmunoterapi ile birlikte kemoterapi. Bu ilaçlar tümörlerin kullandığı büyüme mekanizmaları üzerinden etki eder. Genel durum, belirtiler ve prognoz dikkatlice değerlendirildikten sonra doğru tedaviye karar verilir. Ek testler veya taramalar da tedavi seçiminde kullanılır. Genellikle, antianjiogenik tedavi böbrek kanseri için tavsiye edilir. Eğer nadir bir böbrek kanseri tipi varsa, doktorunuz immunoterapi ile birlikte kemoterapi tedavisi önerebilir.
-Antianjiogenik tedavi: Bunlar tümör büyümesini yavaşlatan ve hatta tümörü küçülten bir grup ilaçtır. Kanseri besleyen ve büyümesini sağlayan yeni kan damarı oluşumunu engellerler. Damar oluşumuna neoanjiogenez denir ve bu ilaçlar için antianjiogenik tedavi terimi kullanılır. Antianjiogenik tedavi genellikle hedef tedavisi olarak adlandırılır çünkü çoğunlukla kanser hücrelerini etkiler.Her biri özel faktörleri hedefleyerek tümör büyümesini etkileyen çeşitli tipleri vardır. Çoğu tipinde antianjiogenik tedavi evde alınabilen haplar ile yapılır. Birkaçı damardan uygulandigi için hastaneye gitmeniz gerekecektir.
Böbrek kanser tedavisindeki sık kullanılan antianjiogenik ilaçlar:
-Sunitinib
-Pazopanib
-Axitinib
-Sorafenib
-Tivozanib
-Bevacizumab (Kombine İmmunoterapi ile birlikte)
-mTOR inhibitörleri: mTOR olarakta adlandırılan özel bir enzimi hedefleyen antianjiogenik ilaçlar mTOR inhibitörleri olarak bilinir. mTOR enzimi hücre büyümesi ve hücre canlılığı için önemlidir.Aşağıdaki hedef ilaçlar ise enzime saldırarak tümörü küçültmeyi hedefler -Temsorulimus -Everolimus
Akıllı ilaçların yan etkileri: Kisisel prognozunuz ve tümörün özelliklerine dayanarak doktorunuz sizin durumunuz için en iyi antianjiogenik ilacı seçecektir. Bu özel ilaç etkisiz olur veya belirtilerinizi ortadan kaldırmazsa doktorunuza farklı bir ilacı kullanmak için başvurabilirsiniz. Bu ilaçlar vücüttaki yeni kan damarı oluşumunu etkiledikleri için pek çok yan etkiye neden olabilirler. Bitkinlik sık görülen bir yan etkidir. Bu normalden daha yorgun hissetme, enerjisizlik durumudur ve uyumayla düzelmez. Ayrıca eklem, kas, ve göğüste ağrı da hissedebilirsiniz. Bitkinlik ilaçların yan etkisi de olabilir, tümör veya metastazdan da kaynaklanabilir. Bu tedavi sırasında mide bulantısı ve hasta hissetme hali yaygındır. Ayrıca ishal ve kabızlık olabilir. Bu belirtilerden herhangi biri varsa tıbbi ekibe bildirin. Doktorunuz bu belirtilerinizi tedavi etmek için ilaç verebilir.
Tedavi sırasında yüksek tansiyonunuz olabilir. Kan basıncı tedaviye başlamadan önce ve ilk hafta içinde kontrol edilmelidir. Gerekirse doktorunuz bunu kontrol etmek için antihipertansif ilaç reçete edecektir. Antianjiogenik tedavi erektil disfonksiyona da neden olabilir. Bu ilaçlar troid fonksiyonlarını etkileyebilir. Troid hormone üreten ve vücudun enerji kontrolunu sağlayan bezdir. Troid hormon üretiminde düşüş varsa yorgunluk, üşüme hissedebilir veya kilo alabilirsiniz. Troid aşırı aktif hale gelirse sıcaklık hissi ve terleme, huzursuzluk, uyku ve konsantrasyon sorunları veya kilo kaybı olabilir.
Sunitinib, pazopanib , axinitib, sorafenib, tivozanib ve bevacizumab yara iyileşmesini yavaşlatabilir; bu nedenle ameliyat sonrası yaralar tamamen iyileşene kadar bu tedaviye başlamayamazsınız. Bu ilaçları alırken nefes darlığı, göğüs ağrısı ve şişmiş ayak bilekleri ve ayaklarda şişme ile karşılaşabilirsiniz. Ayrıca pıhtı oluşumuna neden olarak kalp krizi ve inme riskini arttırabilir. Cildinizde kuruluk , kızarıklık veya döküntu olabilir. Bazı durumlarda cilt sarıya dönebilir ve tedavi bittikten sonra düzelebilir. El ve ayak parmaklarında uyuşma ve karıncalanma ile karşılaşabilirsiniz. Tedavi sırasında saçınız griye dönüşebilir. Tedavi seansları arasında bazı renkler geri gelebilir. Ayrıca el ayak sendromu da denilen avuç ve ayak tabanında kabarcıklar ve kızarıklar gelişebilir. Bu durum ile karşılaşırsanız doktorunuz tedaviyi azaltmayı veya kesmeyi önerebilir.
mTOR inhibitörleri Temsirolimus ve Evorilimus başta akcigerler ve kan ile ilgili özel yan etkilere neden olabilir. Tedavi alyuvar, akyuvar veya trombositlerde geçici bir düşüklüğe neden olabilir. Akyuvarlarda düşüş enfeksiyon riskinde artışa neden olur. Alyuvar sayısında düşüklük yorgunluk ve nefes almada zorluk hissi yapabilir. Seviye çok düşük hale gelirse kan transfüzyonu ihtiyacı olabilir. Trombositlerde düşüklük burun kanaması, diş fırçaladıktan sonra diş eti kanaması veya peteşi olarak bilinen kol ve bacaklarda çok sayıda küçük kırmızı lekeler ve çürüğe neden olabilir. Bu yan etkilerden herhangi birine sahipseniz sağlık ekibine başvurmalısınız. Doktorunuz düzenli kan sayımı kontrolu yapacaktır. mTOR inhibitörleri aynı zamanda kan şekeri düzeyini etkileyebilir ve kolesterol seviyesini yükseltebilir. Kan düzenli olarak kontrol edilmelidir.
Başka bir olası belirti ağızda acı tattır. Gargara belirtileri hafifletmek için yardımcı olabilir ancak alkol, peroksid, iodin, kekik içeren gargaralardan kaçının çünkü acıyı daha kötü yapabilir. Kullanabileceğiniz ürün önerileri için sağlık ekibinize danışın. Akciğeriniz bu tedavilerden etkilenmiş olabilir. Tedavi sırasında öksürük gelişirse sağlık ekibinize başvurun.
-İmmunoterapi: Immünoterapi tümör hücreleriyle mücadele için bağışıklık sistemini güçlendiren bir tedavi türüdür. Bu tedaviler sadece özel vakalarda uygulanabilir. Genel durumunuz iyiyse ve akciğerlerde az sayıda metastaz varsa doktorunuz tarafından önerilebilir.
3 farklı immünoterapi metaztatik böbrek tümörlerinde kullanılabilir.
-Interferon-alfa (INF-α)
-Interlokin-2 (IL-2)
-İmmün Check point inhibitörleri ve PDL ve PDL1 inhibitörleri
İnterferon-alfa ve İnterlökin-2 tedavisi: Eğer tümör berrak hücreli karsinom alt tipinde ise ve tümör sadece akciğere yayılmış ise doktorunuz interferon-alfa tedavisi önerebilir. İnterferon genellikle antianjiogenik ilaç bevacizumab ile kombine edilir. Deri altına uygulanır. Doktorunuz sizinle tedavi şemasını görüşecektir. Doktorunuz İnterlökin -2 önerirse yan etkileri nedeniyle tedavi sırasında hastanede kalmak gerekebilir.IL- 2 ve IFN-α ciddi yan etkilere neden olabilir. En sık yorgunluk, ateş, titreme, baş ağrısı, kas ve eklem eklem ağrısı gibi grip benzeri belirtiler vardır. Nerdeyse immünoterapi uygulanan herkeste bu yan etkiler gorulur. Tedavi devam ederken genellikle normale döner. Bu belirtiler enjeksiyon sonrası 2-4 saat sonra görülür ve yaklaşık 12 saat sürer. Parasetamol belirtileri hafifletmeye yardımcı olabilir.Tedavi alyuvar, akyuvar veya trombositlerde geçici bir düşüklüğe neden olabilir. Akyuvarlarda düşüş enfeksiyon riskinde artışa neden olur. Alyuvarlarda düşüklük yorgunluk ve nefes almada zorluk hissi yapabilir. Seviye çok düşük hale gelirse kan transfüzyonu ihtiyacı olabilir. Trombositlerde düşüklük burun kanaması, diş fırçaladıktan sonar diş eti kanaması veya peteşi olarak bilinen kol ve bacaklarda çok sayıda küçük kırmızı lekeler ve çürüğe neden olabilir. Bu yan etkilerden herhangi birine sahipseniz sağlık ekibine başvurmalısınız. Doktorunuz düzenli kan sayımı kontrolü yapacaktır.Diğer belirtiler bulantı ve kusma, ishal, iştah kaybı ve tat değişiklikleri veya ağızda metalik bir tadı içerebilir. Boğaz ağrısı ve yutma sırasında ağrı olabilir. Bu belirtiler dehidratasyon, kilo kaybı veya kötü beslenmeye yol açabileegi icin düzelmezlerse doktor veya hemşirenizi bilgilendirin. Tedavi sırasında depresif , endişeli olabilir veya uyku sorunları yaşayabilirsiniz. Bu durumlar immunoterapinin yan etkisi olabilir fakat teşhise karşı bir cevap da olabilir.
Kontrol-Noktası İnhibitörleri-İmmün Check point inhibitörleri ve PDL ve PDL1 inhibitörleri: Bağışıklık sistemin temeli, yüzeylerindeki proteinleri anahtar kilit prensibi ile kullanarak vücudun sağlıklı hücreleri ile yabancı ve sağlıksız hücreleri ayırt ederek gerekirse aktive olan beyaz kan hücresi olan T hücreleridir. Bu T hücrelerinin yüzeyinde bulunan ve gerekli olmadığında bağışıklık cevabının aktivasyonuna engel olan 'Frenler' vardır. İşte tümör hücreleri bu frenleri kullanarak bağışıklık sistemi hücrelerini kandırır, T hücreleri tümörlü hücreleri fark edemez. Bağışıklık sistemini kör etmeyi başaran tümör hücreleri artarak, yayılır.T hücrelerini durduran bu frenlerden CTLA-4 ve PD-1 isimli proteinleri hedeflemektedir. Bu proteinler durdurulursa bağışıklık sistemi tümör hücrelerini görmeye ve tanımaya başlar ve onlarla savaşarak yok edilmesini sağlar. Bu proteinlerle savaşan ve onları durduran ilaçların kullanıldığı tedaviye “immun checkpoint tedavi’’adı verilir. CTLA-4 ve PD-1 proteinlere bağlanan ve bloke eden antikorlar kullanılır, “immun checkpoint’’ (kontrol noktası) inhibitörleri olarak adlandırılırlar. Klinik araştırmalarda özellikle PD-1’i hedefleyen tedavilerde metastatik kanserlerde uzun süreli iyileşme sağlanmıştır.
FDA tarafından onaylanmış ve CTLA-4 inhibitörü olarak ipilimumab ve PD-1 inhibitörü pembrolizumab ve nivolumab, akciğer, mesane ve böbrek kanserleri, baş ve boyunda skuamöz hücre kanseri ve Hodgkin lenfoma dahil olmak üzere birçok kanserin tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Elbette yan etkileri vardır ama genellikle çok ciddi değildir ve kanser tedavisi için bir devrim olarak kabul edilmektedir.
Bu tedavi için şimdilik görülen tek handikap her tümör hücresinin bağışıklık sistemini kandırmak için PD-1 veya CTLA-4 proteinlerini kullanmazlar. Bu yöntemi kullanmayan tümörleri bu yöntemi inhibe ederek engelleyemezsiniz. Bu nedenle tümörün bu proteinleri kullanıp kullanmadığından emin olmak gerekir. Bu amaçla tümörün PD-1’i harekete geçiren PDL-1 taşıyıp taşımadığını anlamak için laboratuvar testlerinden yararlanılır.
PD-L1 testi, bir hastanın “immun checkpoint tedavi’’den faydalanıp faydalanamayacağının belirlemesine yardımcı olur. Test tümör dokusu veya kandan çalışılabilir. Bir PD-L1 testi, bir tümörün ne kadar PD-L1 ürettiğini ölçer. Yüksek miktarlarda PD-L1 üreten tümörler, tedaviye daha az üretenlere göre daha duyarlıdır. Hangi hastanın ilaçlara cevap verebileceğini belirlemede yardımcı olsa da, test yanılmaz değildir. Yüksek seviyelerde PD-L1 testi yapan bazı tümörler tedaviye yanıt vermeyebilir ve düşük seviyelerde ise güçlü bir cevap olabilir. Kanser hücreleri karmaşıktır ve farklı faktörler bu ilaçlara ne kadar hassas olduklarını etkileyebilir.
-Kemoterapi: Kemoterapi hücreler için toksik olan bir veya daha fazla kimyasalın oluşturduğu ilaç tedavi türüdür. Bu tümör hücreleri gibi vücudun hızlı bölünen saç ve kemik iliği hücrelerine saldırır. Genellikle damardan uygulanır.Kemoterapi genellikle böbrek kanseri için etkili değildir. Metastatik böbrek tümörlerinde 5-florourasil ile kombine immünoterapi primer tümörün komplet rezeksiyonu sonrası etkili olabilir.
d- Metastatik böbrek kanseride radyoterapi : Radyoterapi kanserli dokuyu öldürür ve yok eder. Böbrek tümörleri genelde radyoterapiye çok cevap vermezler. Bu nedenle tedavi sadece cerrahi ile çıkarılamayacak primer tümörün veya metastazın neden olduğu semptomları hafifletmek için tavsiye edilir. Radyasyon tedavisi tek doz halinde verilebilir. Ayrıca bolunmus radyasyon tedavisi için birkaç kez hastaneye gitmeniz gerekebilir. Bu durumda günde bir doz radyasyon alırsınız.Böbrek kanserinde radyasyon tedavisi genellikle palyatif yaklaşımın bir parçası olarak tavsiye edilir.
4-Palyatif bakım
Palyatif bakım iyileşemediğin bir hastalığın olduğu zaman hayat kaliteni artırmayı hedefleyen bir bakımdır. Palyatif bakım boyunca sen ve sevdiklerin multidisipliner bir takım tarafından desteklenirsiniz. Fiziksel, psikolojik, sosyal ve manevi sorularini ortaya koyarsin. Palyatif bakım sikayetlerin kontrol edilmesini ve ağrı yönetimini içerir. Palyatif bakım ekibi bakımınızı evde ya da hastanede yapabilir. Bir başka seçenek bakım, evinde bakımdır. Bakım evleri sizin hayatınızın son safhasında size bakım sağlayan kurumdur.
Duygularınızı ve isteklerinizi palyatif bakım ekibi ve ailenizle konuşabilirsiniz.Bir aile ya da yakın arkadaş olarak palyatif bakımda önemli rol oynayabilirsin. Temizlik, yıkanma ve yemek yapma gibi pratik konularda yardımcı olabilirsin. Arkadaşına, ailenden birine veya eşine hizmet veren palyatif bakım ekibine yardımcı olabilirsin. İhtiyaç durumunda evde özel profesyonel bakımın mümkün olup olmadığını palyatif bakım ekibine sorabilirsin. Konuşma ihtiyacı hissedersen palyatif bakım ekibiyle, manevi danışmanla veya aile doktorunla irtibata geçebilirsin. Palyatif bakım ekibi aynı zamanda senin duygularının üstesinden gelmende yardımcı olabilecek kişileri gösterir. Hasta kurumları aile üyelerine ve arkadaşlarına destek sağlayabilir.
''Avrupa üroloji derneği hasta bilgilendirme bölümünden alıntılanmıştır."
Böbrek kanserleri tüm dünyada tanı konulan kanserlerin yaklaşık %2’sini oluşturur. Son 25 yılda Avrupa’da böbrek kanserli hasta sayısı biraz arttı. Ancak hayatta kalma oranı birçok bölgede arttı. Ultrason ve BT gibi görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler ve daha sık kullanılmalarından dolayı daha fazla böbrek kanserine şimdilerde erken dönemde tanı konulmakta.
Erkeklerde kadınlara kıyasla böbrek kanseri tanı riski fazladır. Çoğu insana 60-70 yaş arasında teşhis konulur.
Hastalığın dönemleri
Böbrek kanserinin farklı dönemleri vardır. Tümör böbrekte sinirli ve yayılmamışsa lokalize böbrek kanseri olarak adlandırılır. Lokal ilerlemiş böbrek kanserinde tümör böbreğin dışına çevreleyen dokuya doğru büyümüş, venlere, adrenal bezi ve lenf nodlarına uzanmıştır. Uzak lenf nodlarına veya diğer organlara sıçramışsa doktorlar metastatik hastalıktan bahseder.
Böbrek kanseri için risk faktörleri
Böbrek kanserinin sebeplerini saptamak genellikle zordur. Genel risk faktörleri sigara ve obezitedir.
Birinci derece akrabasında böbrek kanseri olanlar ve yüksek kan basıncı olanlar da risk altındadır. Bazı yaşam tarzı değişiklikleri, en önemlisi sigaranın bırakılması, sağlıklı kilonun korunması böbrek kanseri gelişme riskini azaltabilir.
Böbrek kanseri belirtiler
Böbrek kanseri genellikle asemptomatik olmasına rağmen, 10 kişiden birinde yan ağrısı ve idrar kan gibi belirtiler olabilir. Bu hastalığın ilerlediğinin işareti olabilir. Bazı insanlarda da paraneoplastik sendrom denilen durum görülebilir. Bunlar vücutta oluşan herhangi bir kanser tipi tarafından oluşan ve yüksek kan basıncı, kilo kaybı, ateş, anemi, kas kitlesi kaybı ve iştah kaybı gibi reaksiyonlardır. Böbrek kanseri ile ilişkili sendromlar sıklıkla karaciğer enzimleri ve trombosit değişiklikleri içerir. Bu değişiklikler belirtilere neden olmayıp genelde testler sırasında saptanır. Kemik ağrısı veya inatçı öksürük kanserin vücudun başka yerlerine de yayıldığının belirtisi olabilir. Bu metastatik hastalık olarak bilinir.
Teşhis
Böbrek tümörünün farklı tipleri olduğu için, size özgü durumu daha iyi anlamak için doktorunuz bir takım testler yapar. Bunlar tıbbi özgeçmiş alma ve taramalardır. Bazen aile hikayesi de alınır. BT veya MRI tümörün boyutunu, lokal venlere, lenf nodlarına veya çevre dokulara yayılıp yayılmadığını saptar. İleri tedaviler için bu önemlidir. Ayrıca fizik muayene ile kan ve idrar testleri de yapılabilir.
Tarama sonuçlarınızla üroloğunuz hastalığınızın evresini tanımlayabilir. Cerrahi veya biyopsi sırasında alınan tümör dokusunun incelenmesi ile patolog tümör alt grubunu ve agresif olup olmadığını belirler. Tümörün evre, alt grup ve agresifliği sınıflamayı oluşturur.
Böbrek tümörünün sınıflandırılması hastaya özgü prognozun tahmin edilmesinde kullanılır. Kişisel prognozunuza göre doktorunuz sizinle en iyi tedavi yolağını tartışır.
Bazı durumlarda böbrek fonksiyon kontrolü için ek testlere ihtiyacınız olabilir. Bu, tek böbreğiniz veya diyabet, yüksek tansiyon, kronik enfeksiyon ve böbrek hastalığı nedeniyle böbrek yetmezliği riski taşıyorsanız önemlidir.
Böbrek tümörlerinin tanı ve sınıflamasında görüntüleme çok önemlidir. En yaygın görüntüleme yöntemleri ultrason, CT ve MR dır. Bazı durumlarda tümörün özel karakterlerinin daha fazla belirlenmesi için biyopsi alınır.
Kontrastlı tarama: Tümör saptandıktan sonra, doktorun habis olup olmadığını bilmek ister. Karın ve uyluğun kontrastlı ultrason, BT veya MRI taraması bu konuda bilgi verir. BT ve MRI ayrıca, Tümörün yeri ve boyutu, Büyümüş lenf nodu olup olmadığı, Adrenal bez, karaciğer, dalak ve pankreas gibi komsu organlara yayılıp yayılmadığı, İdrar yollarının tümörden etkilenip etkilenmediğini gösterir.
Kontrastlı taramada kontrast madde kolunuzdaki bir damardan içeri enjekte edilir. Tarama sırasında alınan görüntülerde kontrast madde arter ve venleri farklı renklerde belirgin hale getirir. Bu tip tarama radyoloğa tümörü değerlendirme imkânı verir. Sonuçlar alacağınız tedavide yol gösterici olur.
Kontrast madde alerjiniz varsa, MRI veya kontrastsız BT yapılabilir.
Doktorunuz kanserin akciğerlere yayılmış olabileceğini düşünürse BT tarama gibi ek testler yaptırırsınız. Kemik ağrısı veya epilepsi nöbetleri gibi belirtilerini olursa kemik ve beyin taramasına ihtiyacınız olabilir. Bu taramalar kanserin kemik veya beyine yayılımını anlamak için yapılır.
Böbrek tümör biyopsisi: Böbrek tümör biyopsisi sırasında tümör dokusundan bir veya daha fazla örnek alınır. Önce lokal anestezi yapılır. Daha sonra doktor cildinizden bir iğne sokar ve ultrason veya BT görüntüleme kullanarak tümörü saptar. Doku örnekleri gelecek tedavilerin belirlenmesi amacıyla patolog tarafından incelenir.
Böbrek tümörü böbrek kanserinin tanısında kullanılan standart bir işlem değildir.
Şu durumlarda biyopsi gerekir:
-Tarama sonuçlarınız yeterince net değilse
-Aktif izlem ile tedavi edilebilecek kadar küçük tümörünüz varsa
-Radyofrekans ablasyon veya kriyoablasyon ile tedavi edilebilecek kadar küçük tümörünüz varsa
Biyopsiler idrarda kanamaya sebep olabilir. Nadiren ciddi kanama yapabilirler. Tümör biyopsisi genelde zararsız bir işlemdir.
Böbrek Kanserlerinin Sınıflandırması
Böbrek tümörleri evrelerine, alt tiplerine ve tümör hücrelerinin agresiflik derecelerine göre sınıflandırılır. Tanı ve sınıflamadan sonra doktorunuz değişik tedavi ve takip yöntemleri hakkında sizi bilgilendirecektir. Önerilen tedavi yöntemi TNM evrelemesi, Fuhrman derecesi ve tümörün alt tipine göre yapılır. Sınıflama sonrası kişisel prognozunuz tahmin edilebilir.Sizin alacağınız tedavi programı, aşağıdaki 3 faktöre göre belirlenir.
1-Evreleme sistemi: Tümör evresi tümörün ne kadar ilerlediğini ve lenf nodları veya diğer organlara metastaz yapıp yapmadığını gösterir.
Böbrek tümörü evrelendirmesi Tümör Nod Metastaz (TNM) sınıflandırmasına dayanır. Ürolog tümörün boyu ve yayılımına (T) bakar ve ne kadar ilerlediğini 4 evrede tespit eder. Lenf nodu tutulup tutulmadığını (N) veya kanser vücudun diğer kısımlarına sıçramış mı (M) kontrol eder. Böbrek tümörleri metastaz yaparsa genellikle akciğerler veya beyine yayılırlar.
2-Tümör alt tipi: Evrelemenin yanında böbrek tümörünün alt tipi de önemlidir. Bu alt tip patolog tarafından histopatolojik inceleme denen bir işlemle saptanır. Uzman biyopsi ile veya cerrahi ile çıkarılan tümör dokusunu inceler. Böbrek kanserinin tanısında biyopsi her zaman yapılan bir işlem değildir. Çoğu zaman tümörün alt tipi ameliyata kadar bilinmez.
Böbrek tümörlerinin farklı alt tipleri vardır. Renal hücreli karsinomlar böbrek tümörlerinin büyük kısmını oluşturur (yaklaşık %80-85). Bunların da en sık alt tipleri berrak hücreli renal hücreli karsinom (%80) olup, %10’unu papiller renal hücreli karsinom, %5’ini kromofob renal hücreli karsinom oluşturur. Geriye kalan %5’i toplayıcı kanal renal hücreli karsinomu (Bellini kanal karsinomu) ve yaygın olmayan ve ailesel olan çeşitleri oluşturur.
3-Dereceleme Sistemi: Sınıflamanın 3. maddesi tümör hücrelerinin ne kadar agresif olduklarının değerlendirilmesidir. Bunu saptamada en sık kullanılan sistem Fuhrman nükleer derecedir. Patolog tümörünüzü 1’den 4’e kadar derecelendirir.
İyi huylu-Selim Böbrek Tümörleri
Böbrekteki bazı tümörler kanserojen değildir. Böbrekteki bazı tümörler kanserojen değildir. Bunlar selim böbrek tümörleri olarak bilinir. Böbreğin selim tümörlerinden en sık görülenleri onkositoma ve anjiolipoma dır.
Tarama yöntemleri ile tanımlanamadıkları için onkositomalara genellikle histopatolojik inceleme ile tanı konur. Bu tümörler için en sık uygulanan tedavi yaklaşımı parsiyel nefrektomi ve aktif izlemdir. Bu tedavi alternatifleri hakkında daha fazla bilgi için Lokalize Böbrek Kanseri bölümünü okuyunuz.
1-Angiomyolipoma(AML): Selim bir tümördür. Kadınlarda 4 kat daha sıklıkta oluşur. Ultrason BT veya MRI ile taramayla veya tümör kanar veya belirtilere sebep olursa tanı konur. AML selim tümör olmasına rağmen büyümeye devam ederse kendiliğinden kanama riski artar. Genellikle AML parsiyel nefrektomi ile çıkarılır. Ancak bazı durumlarda tüm böbreği çıkarmak gerekebilir. Aşırı kanamalı böbrek varlığında radikal nefrektomi önerilir.
Cerrahi ile çıkarılması gereken durumlar:
-Büyük AML varsa (4cm’den büyük tümör)
-45 yaşından genç kadın hasta
-Belirtilere sebep olan tümör
-Hastaneden uzakta veya ulaşımı zor yerde yaşama
2-Böbrek kistleri: Böbrekteki bazı kitleler tümör değil kisttir. Bu sıvı dolu keseler böbreğin üzerinde bulunur ve BT ile kolayca tanınır. Kistler habis olabilirler. Bu durumda cerrahi ile çıkarılmaları gerekir.
3- Onkositoma
Lokalize böbrek kanseri tanısı konulduktan sonra doktorunuz kanseri parsiyel nefrektomi, radikal nefrektomi, aktif izlem, radyofrekans ablasyon veya kriyoterapi ile tedavi etmeyi önerebilir. Her işlemin kendine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. Tedavi seçimi sizin kişisel durumunuza bağlıdır.
Eğer lokal ilerlemiş böbrek kanseri tanısı aldıysanız, doktorunuz size radikal nefrektomi veya embolizasyon tedavisini önerebilir. Her iki prosedürün de kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Tedavinin seçimi sizin bireysel durumunuzla ilişkili olarak belirlenecektir.
Böbrek tümörleri diğer organlara veya lenf bezlerine yayılabilir. Buna metastatik hastalık denir. Metastatik hastalıkta, böbrek tümörü primer tümör olarak adlandırılır ve diğer organlardaki tümörlere metastaz denir. Doktorunuz metastatik hastalık tedavisinde cerrahi ile birlikte hedef tedavisi olarak bilinen antianjiogenik tedavi kombinasyonunu önerebilir. Nadir durumlarda immunoterapi kullanılabilir. Metastazın tedavisi için radyoterapi önerilebilir.
Genellikle, metastatik hastalık tedavi edilemez. Metastatik hastalığın tedavisi primer tümörün boyutunu ve metastazları azaltmayı amaçlamaktadır. Bu size daha uzun yaşam ve daha az semptom şansını verecektir.
1-Lokalize böbrek kanseri
Lokalize böbrek kanseri tümörün böbreğe sınırlı kaldığı, vücudun diğer bölümlerine yayılmadığı kanserdir. Boyutuna göre evre 1 veya 2 olabilir. Lokalize böbrek kanseri tanısı konulduktan sonra doktorunuz kanseri parsiyel nefrektomi, radikal nefrektomi, aktif izlem, radyofrekans ablasyon veya kriyoterapi ile tedavi etmeyi önerebilir. Her işlemin kendine özgü avantaj ve dezavantajları vardır. Tedavi seçimi sizin kişisel durumunuza bağlıdır. Böbrek tümörünün en iyi tedavisi cerrahi olarak çıkarmaktır. Lokalize böbrek kanseri parsiyel nefrektomi veya radikal nefrektomi ile çıkarılabilir. Her iki işlem de açık veya laparoskopik olarak gerçekleştirilebilir.
Laparoskopik cerrahi robotik cerrahi sistem yardımıyla yapılabilir.Parsiyel nefrektomi ile sadece tümör çıkarılırken kalan böbreğe dokunulmaz. Cerrahi mümkünse önerilir. Eğer tümörün tümünü çıkarmak ve böbrekte sağlam kısım bırakmak mümkün değilse doktorunuz radikal nefrektomi önerecektir. Bu tümörün bulunduğu böbreğin ve etrafını saran dokunun tümüyle çıkarılması anlamına gelir. Bazen cerrahi sizin için örneğin yaşınızdan veya tıbbi durumunuzdan dolayı iyi bir yöntem olmayabilir. Eğer tümörünüz 4 cm’den küçükse doktorunuz bir dönem aktif takip edilmesini önerebilir. Aktif takip döneminde tümör düzenli doktor muayeneleri ile izlenir. Tümör büyümeye devam ederse ek tedaviye ihtiyacınız olabilir. Bu durumda ablasyon tedavisi iyi bir alternatif olabilir. Ablasyon tedavisi radyofrekans ablasyon (RFA) veya kriyoterapi olabilir. Bu işlemlerin amacı ısıtarak (RFA) veya dondurarak (kriyoterapi) tümör hücrelerinin öldürülmesidir.
Cerrahi sonrası doktor kontrolüne gidin. Bu ziyarette cerrahi sonuçlarını ve takip şemasını konuşun. Ne kadar sıklıkta muayeneye gideceğini ve öncesinde hangi testlerin gerekeceğini öğrenebilmek için bir bakım planı hazırlanmasını rica edin. Bu tümörünüzün özelliklerine göre değişir.
Muayene öncesi sorabileceğin soruları yaz. Sorabileceğin sorular
-Kanser kayboldu mu?
-Ek tedaviye ihtiyacım var mi? Öyleyse benim için hangi tedavi alternatifleri var?
-Kontroller öncesi hangi testlere ihtiyacım olacak?
-Tedavi ve böbrek kanseri yaşam kalitemi nasıl etkileyecek?
Bu kontrollere gitmeniz önemlidir. Bu kontrollerde doktorunuz böbreğinizi takip eder ve tümör rekürrensi olursa erkenden saptanır. Yeni belirtileriniz olduğunda onları doktorunuza anlatmanız da önemlidir. Sağlık tedavi ekibinize danışmaktan ve kontrol öncesi yeni belirtileriniz anlatmaktan çekinmeyin.
a-Aktif izlem: Aktif izlem lokalize doktorun tümörü aktif olarak takip ettiği böbrek tümörü için bir tedavi şeklidir. Cerrahinin sizin için en iyi yöntem olmadığı ve 4cm’den küçük böbrek tümörünüz olduğu zaman önerilir. Doktorunuzun sizin için cerrahinin uygun olmadığını söylediği durumlar yaşınız veya herhangi bir tıbbi durumun cerrahiyi sizin için tehlikeli kılmasıdır. Aktif izlemin sizin için uygun olduğunu belirlemek için doktorunuz böbrek tümörü biyopsisi yapmak isteyebilir. Biyopsi ile alınan tümör dokusu tümörün agresif olmadığından emin olmak için incelenir. Tümör agresifse aktif izlem sizin için uygun olmayabilir ve ek tedavi önerilebilir.
Aktif izlem için iyi bir adaysanız doktorunuz sıkı bir takip programı düzenler. Her muayenede üroloğunuz sağlığınızdaki belirgin değişiklikleri sorgular, fizik muayene yapar ve kan testlerinizin sonuçlarını açıklar. Her muayene öncesi tümör büyümesini takip etmek için karın BT ve ultrason taraması yaptırırsınız. Akciğerlerinizi kontrol etmek için göğüs filmi de yaptırırsınız.Çoğu vakada tanıdan sonraki ilk yıl içinde 3 ayda bir takip gereklidir. Sonraki 2 yıl içinde her 6 ayda bir, sonrasında yılda bir takip yapılır.
Genellikle küçük böbrek tümörleri yavaş büyür ve diğer organlara nadiren sıçrar. Takipteki testler tümörün hızlı büyüdüğünü ve belirtileriniz hastalığın ilerlediğini gösterirse üroloğunuz süratle ek tedavi planlayabilir. Ek tedaviler tümörün veya böbreğin tümüyle çıkarılmasını, tümörün kriyoterapi veya radyofrekans ablasyon (RFA) ile ablasyonunu içerir.
Sizin için en uygun tedavi seçiminde etkili faktörler: Yaşınız, Diğer tıbbi sorunlarınız, Tümörün yeri ve Tümörün alt-tipi.Cerrahi seçilirse mümkünse parsiyel nefrektomi tercih edilmelidir. Cerrahi sırasında tümörü çıkarır ancak mümkün olduğunca fazla miktarda sağlıklı böbrek dokusu bırakır.
b-Parsiyel nefrektomi: Parsiyel nefrektomi lokalize böbrek kanserinde bir tedavi seçeneğidir. Mümkünse önerilir. Amaç tümör tarafından etkilenen böbrek kısmını çıkarmak ve mümkün olan en fazla miktarda sağlıklı böbrek dokusu bırakmaktır.
-Parsiyel nefrektomi nasıl yapılır?: Öncelikle tümörün kesin yeri belirlenir. Cerrahi sırasında kan kaybını azaltmak için böbreğe giden kan akımı renal arter klempi kullanılarak durdurulur. Bu tümörün tamamının çıkarılmasına imkan verir. Bazen cerrahi sırasında böbreği soğutmak ve kan akımının olmamasından dolayı oluşan hasarı önlemek için buz parçaları kullanılabilir.Tümör çıkarıldıktan sonra cerrah kesiği diker ve gerektiği zaman kanamayı durdurmak için kapama maddeleri kullanabilir. Tümör eğer böbrek toplayıcı sistemine uzanmışsa, cerrahın idrarın idrar yollarından akışından emin olmak için JJ stent yerleştirmesi gerekebilir. Yaranız iyileştiği zaman ve idrar akışınız normale donduğu zaman stent çıkarılacaktır. Bu birkaç gün veya hafta alabilir .Parsiyel nefrektomi açık veya laparoskopik cerrahi(klasik veya Robotik) ile gerçekleştirilebilir. Açık nefrektomi, parsiyel nefrektomi için önerilen standart tedavi şeklidir. Laparoskopik parsiyel nefrektomi minimal invaziv cerrahidir. Bu tür bir işlem için, karnınızın içine plastik tüpler yerleştirilir. Doktorunuz tümörü çıkarmak için aletleri bu tüpler içerisinden sokar. Böbreğinizin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü bir monitörde izlemenize imkan veren bir kamera bu tüplerden birinin içinden yerleştirilir . Laparoskopik cerrahi robotik cerrahi sistem yardımıyla da yapılabilir. Laparoskopik cerrahi açık cerrahiye kıyasla daha çabuk iyileşme sağlar. Ancak teknik zahmetlidir ve doktorunuzun bu tür cerrahi işlemlerde tecrübeli olması gerekir. Tümörün parsiyel nefrektomi ile çıkarılmasında açık veya laparoskopik cerrahi benzer etkinliğe sahiptir.
Parsiyel nefrektomi lokalize böbrek kanserinin tedavisinde sık uygulanan bir tedavidir. Cerrahiden 5 yıl sonra hastaların %95’ten fazlası kanserden arınır. Fonksiyonel 2 böbrek sahibi olmanın faydası cerrahi sonrası böbrek fonksiyonlarınıza ve genel sağlınıza katkıda bulunmasıdır. Böbrek kanseri için parsiyel nefrektomi sonrası doktorunuz düzenli takip programı planlayacaktır. Bu kontrollerin ne sıklıkta olacağı çıkarılan tümörün sınıflamasına bağlıdır (tanı ve sınıflama kısmına bakınız). Takip 5 yıl sürer. Takip sırasında sık kullanılan testler karın BT ve ultrason ile tarama, akciğer filmi ile idrar ve kan testleridir.
c-Radikal nefrektomi: Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanseri için cerrahi tedavi seçeneğidir. Amaç böbreğin tümünü ve etrafındaki yağlı dokuyu çıkarmaktır. Bu cerrahi tümörü çıkarıp geride böbrek dokusu bırakmanın mümkün olmadığı durumlarda yapılır. Genellikle evre 2 böbrek kanserleri veya parsiyel nekreftominin uygun olmadığı evre 1 tümörler için genellikle önerilir. Çoğu insan büyük sorunlar yaşamadan tek fonksiyonel böbrek ile yasayabilir.
-Radikal nefrektomi nasıl yapılır? Öncelikle tümör boyutu belirlenir. Tümör ekimini önlemek için cerrah böbreği etrafını saran koruyucu yağ tabakası ile birlikte tutar. Daha sonra renal arter, renal ven ve üreteri böbrekten ayırır. Sonunda böbreği çıkarır. Radikal nefrektomi laparoskopik cerrahi(klasik veya Robotik) ile de yapılabilir. Bu tür bir işlem için, karnınızın içine plastik tüpler yerleştirilir. Doktorunuz böbreği çıkarmak için aletleri bu tüplerin içinden sokar. Böbreğinizin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü bir monitörde izlemenize imkan veren bir kamera bu tüplerden birinin içinden yerleştirilir. Böbrek tümörünün radikal nefrektomi ile çıkarılmasında açık veya laparoskopik cerrahi benzer etkinliğe sahiptir.
Laparoskopik cerrahi(klasik veya Robotik) açık cerrahiye kıyasla daha çabuk iyileşme sağlar. Ancak tekniği zahmetlidir ve doktorunuzun bu tür cerrahi işlemlerde tecrübeli olması gerekir. Laparoskopik radikal nefrektomi robotik cerrahi sistem yardımıyla da yapılabilir.
Açık radikal nefrektomi bazı tıbbi durumlarda ve laparoskopik cerrahinin hastanenizde olmadığı durumlarda önerilebilir. Açık radikal nefrektomi için cerrah böbrek ve tümöre ulaşmak için karın duvarını keser. Laparoskopik cerrahiye kıyasla daha uzun iyileşme dönemi vardır ve cerrahi sonrası ağrı ve komplikasyon riski laparoskopiye kıyasla fazladır.
Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanserinin tedavisinde sık uygulanan bir tedavidir. Cerrahiden 5 yıl sonra hastaların %90 civarı halen kansersizdir. Tek böbrekli kaldığınız için kronik böbrek yetmezliği riskiniz artmıştır. Azalmış böbrek fonksiyonu kardiyovasküler hastalık için bir risk faktörüdür. Böbrek kanseri için radikal nefrektomi sonrası doktorunuz dümenli takip programı planlayacaktır. Bu kontrollerin ne sıklıkta olacağı çıkarılan tümörün sınıflamasına bağlıdır (tanı ve sınıflama kısmına bakınız). Takip 5 yıl sürer. Takip sırasında sık kullanılan testler karın BT ve ultrason ile tarama, akciğer filmi ile idrar ve kan testleridir.
d-Radyofrekans ablasyon: Radyofrekans ablasyon (RFA) böbrek kanseri tedavi yöntemidir. Yüksek frekanslı radyo dalgaları tarafından üretilen ısıyı kullanarak kanser hücrelerini öldürür. Radyo dalgaları tümöre iğne ile ulaşır. RFA genellikle ciltten yapılır ve doktor iğneyi ultrason veya BT ile yönlendirir (Şekil 1). Tümör alt tipini öğrenmek için tedaviye başlamadan önce genellikle biyopsi yapılır. Bu işlem lokal anestezi ile yapılır. Fakat bazı vakalarda genel anestezi gerekebilir. RFA ayrıca laparoskopik veya açık cerrahi sırasında da yapılabilir. RFA doktorunuz tarafından küçük böbrek tümörünüz (4cm’den küçük) varsa ve cerrahini sizin için uygun değilse önerilir. Bu yaşınız ve cerrahiyi sizin için tehlikeli kılan tıbbi durumunuz ile ilişkilidir.
RFA küçük böbrek tümörleri için etkin ve güvenli tedavi yöntemidir ancak RFA sonrası geride tümör hücreleri kalma riski vardır. Bu cerrahiye kıyasla daha yüksek rekürrens riski anlamına gelir. İşlem güvenli olmasına rağmen komplikasyon riski vardır. En sık görülen komplikasyonlar tedavi alanında ağrı ve parestezi olarak bilinen ciltte karıncalanma ve uyuşma hissidir. Kanama da oluşabilir ve nadiren kan transfüzyonu gerekebilir. RFA sonrası idrar kaçağı oluşup böbrek etrafında toplanabilir. Tedavi sırasında üreter, dalak, karaciğer veya barsaklar yaralanabilir. RFA sonrası takipler her 3 arayla yapılır. Takiplerde böbreğinizi izlemek ve olası tümöre rekürrensini zamanında saptamak için BT veya MRI taraması yapılır. RFA tümör rekürrensi durumunda veya ilk tedavinin başarısızlığında tekrarlanabilir.
e-Kriyoterapi: Kriyoablasyon olarak da bilenen kriyoterapi böbrek kanseri tedavi seçeneğidir. Tümör hücrelerini dondurarak öldürmek için çoğunlukla nitrojen veya argon gibi sıvılaştırılmış gaz kullanır. Bu sıvılaştırılmış gaz tümöre iğne ile ulaşır. Tedaviye başlamadan önce tümör alt tipinin bilinmesi için genellikle biyopsi yapılır.Kriyoterapi genellikle ciltten yapılır ve doktor iğneyi ultrason veya BT ile yönlendirir. Kriyoterapi ayrıca laparoskopik veya açık cerrahi sırasında da yapılabilir. İşlem sırasında böbrek dokusunun ve etrafındaki organların işini ısı sensörleri ile dikkatli bir şekilde kontrol edilir. Kriyoterapi doktorunuz tarafından küçük böbrek tümörünüz (4cm’den küçük) varsa ve cerrahi sizin için uygun değilse önerilir. Bu, yaşınız ve cerrahiyi sizi için tehlikeli kılan tıbbi durumunuz ile ilişkilidir. Kriyoterapi küçük böbrek tümörleri için etkin ve güvenli tedavi yöntemidir ancak işlem sonrası geride tümör hücreleri kalma riski vardır. Bu cerrahiye kıyasla daha yüksek rekürrens riski anlamına gelir. Kriyoterapi tümör rekürrensi durumunda veya ilk tedavinin başarısızlığında tekrarlanabilir.
İşlem güvenli olmasına rağmen komplikasyon riski vardır. En sık görülen komplikasyonlar kanama ve Perinefrik hematom olarak bilinen böbrek içinde kan birikmesidir. Tedavi sırasında üreter, dalak, karaciğer veya barsaklar yaralanabilir. Ayrıca parestezi olarak bilinen ciltte karıncalanma ve uyuşma hissi yaşayabilirsiniz. Kriyoterapi sonrası takipler 3’er aylık arayla yapılır. Takiplerde böbreğinizi izlemek ve olası tümöre rekürrensini zamanında saptamak için BT veya MRI taraması yapılır.
2-Lokal ilerlemiş böbrek kanseri
Lokal ilerlemiş böbrek kanseri, tümörün böbreğin etrafındaki kan damarları, doku, organ ve lenf bezlerine yayılması anlamına gelmektedir. Evre III veya IV olarak adlandırılabilir ve tümörün ne kadar uzağa yayıldığını göstermektedir. Eğer lokal ilerlemiş böbrek kanseri tanısı aldıysanız, doktorunuz size radikal nefrektomi veya embolizasyon tedavisini önerebilir. Her iki prosedürün de kendine özgü avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır. Tedavinin seçimi sizin bireysel durumunuzla ilişkili olarak belirlenecektir. Lokal ilerlemiş böbrek kanserlerinin en yaygın tedavisi, tümör içeren böbrek dokusunun cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Lokal ilerlemiş böbrek kanserleri, radikal nefrektomi olarak adlandırılan ameliyat ile tedavi edilebilir. Bu işlemin açılımı, tümör içeren böbrek dokusu ve etrafındaki dokuların çıkarılmasıdır. Radikal nefrektomi, açık veya laparoskopik olarak yapılabilir. Eğer cerrahi imkansız veya çok riskli ise embolizasyon önerilebilir.
a-Radikal nefrektomi: Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanseri için cerrahi tedavi seçeneğidir. Amaç böbreğin tümünü ve etrafındaki yağlı dokuyu çıkarmaktır. Bu cerrahi tümörü çıkarıp geride böbrek dokusu bırakmanın mümkün olmadığı durumlarda yapılır. Genellikle evre 2 böbrek kanserleri veya parsiyel nekreftominin uygun olmadığı evre 1 tümörler için genellikle önerilir. Çoğu insan büyük sorunlar yaşamadan tek fonksiyonel böbrek ile yasayabilir. Öncelikle tümör boyutu belirlenir. Tümör ekimini önlemek için cerrah böbreği etrafını saran koruyucu yağ tabakası ile birlikte tutar. Daha sonra renal arter, renal ven ve üreteri böbrekten ayırır. Sonunda böbreği çıkarır.
Radikal nefrektomi laparoskopik cerrahi ile yapılabilir. Bu tür bir işlem için, karnınızın içine plastik tüpler yerleştirilir. Doktorunuz böbreği çıkarmak için aletleri bu tüplerin içinden sokar. Böbreğinizin yüksek çözünürlüklü görüntüsünü bir monitörde izlemenize imkan veren bir kamera bu tüplerden birinin içinden yerleştirilir. Laparoskopik cerrahi açık cerrahiye kıyasla daha çabuk iyileşme sağlar. Ancak tekniği zahmetlidir ve doktorunuzun bu tür cerrahi işlemlerde tecrübeli olması gerekir. Laparoskopik radikal nefrektomi robotik cerrahi sistem yardımıyla da yapılabilir.
Açık radikal nefrektomi bazı tıbbi durumlarda ve laparoskopik cerrahinin hastanenizde olmadığı durumlarda önerilebilir. Açık radikal nefrektomi için cerrah böbrek ve tümöre ulaşmak için karın duvarını keser. Laparoskopik cerrahiye kıyasla daha uzun iyileşme dönemi vardır ve cerrahi sonrası ağrı ve komplikasyon riski laparoskopiye kıyasla fazladır. Böbrek tümörünün radikal nefrektomi ile çıkarılmasında açık veya laparoskopik cerrahi benzer etkinliğe sahiptir.
Radikal nefrektomi lokalize böbrek kanserinin tedavisinde sık uygulanan bir tedavidir. Cerrahiden 5 yıl sonra hastaların %90 civarı halen kansersizdir. Tek böbrekli kaldığınız için kronik böbrek yetmezliği riskiniz artmıştır. Azalmış böbrek fonksiyonu kardiyovasküler hastalık için bir risk faktörüdür. Böbrek kanseri için radikal nefrektomi sonrası doktorunuz dümenli takip programı planlayacaktır. Bu kontrollerin ne sıklıkta olacağı çıkarılan tümörün sınıflamasına bağlıdır (tanı ve sınıflama kısmına bakınız). Takip 5 yıl sürer. Takip sırasında sık kullanılan testler karın BT ve ultrason ile tarama, akciğer filmi ile idrar ve kan testleridir.
b-Embolizasyon: Embolizasyon lokal ilerlemiş böbrek kanseri için bir tedavi alternatifidir. Eğer cerrahi için uygun değilseniz ve tümör kanama ve ağrı gibi belirtilere neden oluyorsa, doktorunuz embolizasyonu önerebilir. Bu tedavi yalnızca cerrahinin uygun olmadığı veya yüksek riskli olduğu durumlarda önerilir. Bu tedavi esnasında kasık bölgesinden küçük bir kateter, böbreğin etrafındaki damarlara ulaşmak için konur.
3-Metastatik böbrek kanseri
Böbrek tümörleri diğer organlara veya lenf bezlerine yayılabilir. Buna metastatik hastalık denir. Metastatik hastalıkta, böbrek tümörü primer tümör olarak adlandırılır ve diğer organlardaki tümörlere metastaz denir. Doktorunuz metastatik hastalık tedavisinde cerrahi ile birlikte hedef tedavisi olarak bilinen antianjiogenik tedavi kombinasyonunu önerebilir. Nadir durumlarda immunoterapi kullanılabilir. Metastazın tedavisi için radyoterapi önerilebilir. Genellikle, metastatik hastalık tedavi edilemez. Metastatik hastalığın tedavisi primer tümörün boyutunu ve metastazları azaltmayı amaçlamaktadır. Bu size daha uzun yaşam ve daha az semptom şansını verecektir.
Metastatik böbrek kanseri nedir?: Böbrek kanseri metastazı ise genellikle akciğer, kemik, uzak lenf düğümleri ya da beyne yayılabilir. Metastazlar ilk tanı veya tedavi sonrası takip ziyaretleri sırasında BT’de görülebilir. Ayrıca semptomlara neden olduklarından dolayı da tespit edilebilirler. Metastatik hastalık asemptomatik olabilir veya kanserin yayıldığı yere göre farklı belirtilere neden olabilir. En sık görülen belirtiler akciğer metastazında kalıcı kronik bir öksürük veya kemik metastazı durumunda kemik ağrısı olabilir.
Tedavi seçenekleri: Eğer metastatik hastalık varsa böbreğin cerrahi olarak çıkarılması, tümörün boyutunu küçültmek ve semptomları hafifletmek için tavsiye edilir. Bu ameliyata sitoredüktif nefrektomi denir. Eğer ameliyat için yeterince uygun olduğu düşünülürse bu prosedür uygulanabilir. Eğer başarılı olursa, daha uzun yaşam ve daha az yan etkiler oluşmasını sağlayabilirsiniz.
Metastaz çok fazla ağrı veya diğer belirtilere neden olursa, bu metastatik tümörleri çıkarmak için ek ameliyat gerekebilir. Majör cerrahi için uygun olup olmadığınız ve tümörün çıkarılıp çıkarılamayacağı değerlendirip doktorunuz tavsiye edebilir. Primer tümörün çok büyük değilse ya da diğer böbrek de çalışmıyor ise doktorunuz sitoredüktif parsiyel nefrektomi önerebilir. Bu ameliyat sırasında doktor sağlam, sağlıklı böbrek dokusundan mümkün olduğunca fazla bırakır. Metastatik hastalıkta, cerrahi genellikle ilaç tedavisi ile birleştirilir.
Böbrek kanseri için ilaç tedavisinin çeşitli türleri vardır:
-Antianjiogenik terapi, yaygın hedefe yönelik tedavi
-İmmunoterapi
-Kemoterapi, immunoterapi ile kombine
Böbrek kanseri için en sık kullanılan ilaç tedavisi antianjiogenik tedavidir. Doktorunuz tümörü küçültmek için ameliyat öncesi ilaç tedavisi önerebilir. Bazı durumlarda, antianjiogenik tedavi kanserin buna nasıl tepki vereceğini görmek için ameliyattan önce kullanılır. İyi yanıt verirse, cerrahi sonrası tedavi devam eder. Doktorunuzun ameliyattan sonra sadece ilaç tedavisi tavsiye etmesi de mümkündür. Cerrahi mümkün değilse, hemen ilaç tedavilerine başlanır. Bu ilaçların mekanizması tümör büyümesi üzerinden etki eder. Genellikle, antianjiojenik tedavi kullanılır. Nadir durumlarda immunoterapi tavsiye edilebilir. İlaç tedavisi belirtileri rahatlatmak, primer tümörü ve metastazları küçültmeyi sağlayabilir. İlaç tedavisi alırken ameliyattan sonra metastazlara bağlı belirtiler varsa, radyoterapi daha da rahatlatmak için yardımcı olabilir.
a-Sitoredüktif Nefrektomi: Tedavi Tümör çıkarılabilir ise ve siz de ameliyat için uygunsanız ise sitoredüktif nefrektomi metastatik böbrek kanseri için tavsiye edilir. Amaç mümkün olduğunca tümörün çıkarılmasıdır. Bu işlem için çevre organlar olan dalak, pankreas, barsak veya karaciğerden bir kısmını çıkarmak gerekli olabilir. Sitoredüktif nefrektomi başarılı olursa, size daha uzun yaşama için şans verir ve daha az yan etkiye sahiptir.
Sitoredüktif nefrektomi nasıl yapılır?: Standart tedavi açık sitoredüktif nefrektomidir. İlk olarak, tümörün büyüklüğü ve çevresindeki doku veya organların tutulumu doktor tarafından kontrol edilir. Cerrah daha sonra, doğrudan böbreğe erişmek için karın duvarını kesi ile açar. Tümör ekilmesini önlemek için, doktorunuz böbreği saran koruyucu yağ dokusu ile tutar. Cerrah nihayetinde böbreği çıkarmak için böbrek renal arter, renal ven ve üreteri ayırır.
Sitoredüktif parsiyel nefrektomi: Böbrek primer tümörü çok büyük değilse veya diğer böbrek iyi çalışmıyorsa doktorunuz sitoredüktif parsiyel nefrektomi önerebilir. Bu nadir bir işlemdir. Amaç, tümör tarafından etkilenen böbrek parçasını çıkarmak ve sağlıklı böbrek dokusunu mümkün olduğu kadar fazla bırakmaktır. Ameliyat açık cerrahi ya da laparoskopi ile yapılabilir.
Diğer bir olasılık, ablasyon tedavisi ile tümörü tedavi etmektir. Ablasyon tedavisi radyofrekans ablasyon (RFA) veya kriyoterapi olabilir. Bu işlemlerin amacı ısıtma (RFA) veya dondurma (kriyoterapi) ile tümör hücrelerini öldürmektir. Bu işlemler lokal veya genel anestezi altında yapılabilir.
b-Metastatektomi: Doktorunuz metastatik tümörleri çıkarmak için ek ameliyat önerebilir. Metastazları çıkarmak mümkünse ve ağır bir cerrahiye uygunsanız bu ameliyat önerilir. Bu işlem şiddetli ağrınız ve rahatınızı bozan belirtileriniz varsa iyi gelebilir.
c-Metastatik hastalık için ilaç tedavisi: İlaç tedavisi metastatik böbrek kanseri için yaygın bir seçenektir. Tedavinin çeşitli türleri vardır: -Hedefe yönelik tedavi(akıllı ilaç ilaç uygulamaları) olarak bilinen antianjiogenik tedavi -İmmunoterapi -İmmunoterapi ile birlikte kemoterapi. Bu ilaçlar tümörlerin kullandığı büyüme mekanizmaları üzerinden etki eder. Genel durum, belirtiler ve prognoz dikkatlice değerlendirildikten sonra doğru tedaviye karar verilir. Ek testler veya taramalar da tedavi seçiminde kullanılır. Genellikle, antianjiogenik tedavi böbrek kanseri için tavsiye edilir. Eğer nadir bir böbrek kanseri tipi varsa, doktorunuz immunoterapi ile birlikte kemoterapi tedavisi önerebilir.
-Antianjiogenik tedavi: Bunlar tümör büyümesini yavaşlatan ve hatta tümörü küçülten bir grup ilaçtır. Kanseri besleyen ve büyümesini sağlayan yeni kan damarı oluşumunu engellerler. Damar oluşumuna neoanjiogenez denir ve bu ilaçlar için antianjiogenik tedavi terimi kullanılır. Antianjiogenik tedavi genellikle hedef tedavisi olarak adlandırılır çünkü çoğunlukla kanser hücrelerini etkiler.Her biri özel faktörleri hedefleyerek tümör büyümesini etkileyen çeşitli tipleri vardır. Çoğu tipinde antianjiogenik tedavi evde alınabilen haplar ile yapılır. Birkaçı damardan uygulandigi için hastaneye gitmeniz gerekecektir.
Böbrek kanser tedavisindeki sık kullanılan antianjiogenik ilaçlar:
-Sunitinib
-Pazopanib
-Axitinib
-Sorafenib
-Tivozanib
-Bevacizumab (Kombine İmmunoterapi ile birlikte)
-mTOR inhibitörleri: mTOR olarakta adlandırılan özel bir enzimi hedefleyen antianjiogenik ilaçlar mTOR inhibitörleri olarak bilinir. mTOR enzimi hücre büyümesi ve hücre canlılığı için önemlidir.Aşağıdaki hedef ilaçlar ise enzime saldırarak tümörü küçültmeyi hedefler -Temsorulimus -Everolimus
Akıllı ilaçların yan etkileri: Kisisel prognozunuz ve tümörün özelliklerine dayanarak doktorunuz sizin durumunuz için en iyi antianjiogenik ilacı seçecektir. Bu özel ilaç etkisiz olur veya belirtilerinizi ortadan kaldırmazsa doktorunuza farklı bir ilacı kullanmak için başvurabilirsiniz. Bu ilaçlar vücüttaki yeni kan damarı oluşumunu etkiledikleri için pek çok yan etkiye neden olabilirler. Bitkinlik sık görülen bir yan etkidir. Bu normalden daha yorgun hissetme, enerjisizlik durumudur ve uyumayla düzelmez. Ayrıca eklem, kas, ve göğüste ağrı da hissedebilirsiniz. Bitkinlik ilaçların yan etkisi de olabilir, tümör veya metastazdan da kaynaklanabilir. Bu tedavi sırasında mide bulantısı ve hasta hissetme hali yaygındır. Ayrıca ishal ve kabızlık olabilir. Bu belirtilerden herhangi biri varsa tıbbi ekibe bildirin. Doktorunuz bu belirtilerinizi tedavi etmek için ilaç verebilir.
Tedavi sırasında yüksek tansiyonunuz olabilir. Kan basıncı tedaviye başlamadan önce ve ilk hafta içinde kontrol edilmelidir. Gerekirse doktorunuz bunu kontrol etmek için antihipertansif ilaç reçete edecektir. Antianjiogenik tedavi erektil disfonksiyona da neden olabilir. Bu ilaçlar troid fonksiyonlarını etkileyebilir. Troid hormone üreten ve vücudun enerji kontrolunu sağlayan bezdir. Troid hormon üretiminde düşüş varsa yorgunluk, üşüme hissedebilir veya kilo alabilirsiniz. Troid aşırı aktif hale gelirse sıcaklık hissi ve terleme, huzursuzluk, uyku ve konsantrasyon sorunları veya kilo kaybı olabilir.
Sunitinib, pazopanib , axinitib, sorafenib, tivozanib ve bevacizumab yara iyileşmesini yavaşlatabilir; bu nedenle ameliyat sonrası yaralar tamamen iyileşene kadar bu tedaviye başlamayamazsınız. Bu ilaçları alırken nefes darlığı, göğüs ağrısı ve şişmiş ayak bilekleri ve ayaklarda şişme ile karşılaşabilirsiniz. Ayrıca pıhtı oluşumuna neden olarak kalp krizi ve inme riskini arttırabilir. Cildinizde kuruluk , kızarıklık veya döküntu olabilir. Bazı durumlarda cilt sarıya dönebilir ve tedavi bittikten sonra düzelebilir. El ve ayak parmaklarında uyuşma ve karıncalanma ile karşılaşabilirsiniz. Tedavi sırasında saçınız griye dönüşebilir. Tedavi seansları arasında bazı renkler geri gelebilir. Ayrıca el ayak sendromu da denilen avuç ve ayak tabanında kabarcıklar ve kızarıklar gelişebilir. Bu durum ile karşılaşırsanız doktorunuz tedaviyi azaltmayı veya kesmeyi önerebilir.
mTOR inhibitörleri Temsirolimus ve Evorilimus başta akcigerler ve kan ile ilgili özel yan etkilere neden olabilir. Tedavi alyuvar, akyuvar veya trombositlerde geçici bir düşüklüğe neden olabilir. Akyuvarlarda düşüş enfeksiyon riskinde artışa neden olur. Alyuvar sayısında düşüklük yorgunluk ve nefes almada zorluk hissi yapabilir. Seviye çok düşük hale gelirse kan transfüzyonu ihtiyacı olabilir. Trombositlerde düşüklük burun kanaması, diş fırçaladıktan sonra diş eti kanaması veya peteşi olarak bilinen kol ve bacaklarda çok sayıda küçük kırmızı lekeler ve çürüğe neden olabilir. Bu yan etkilerden herhangi birine sahipseniz sağlık ekibine başvurmalısınız. Doktorunuz düzenli kan sayımı kontrolu yapacaktır. mTOR inhibitörleri aynı zamanda kan şekeri düzeyini etkileyebilir ve kolesterol seviyesini yükseltebilir. Kan düzenli olarak kontrol edilmelidir.
Başka bir olası belirti ağızda acı tattır. Gargara belirtileri hafifletmek için yardımcı olabilir ancak alkol, peroksid, iodin, kekik içeren gargaralardan kaçının çünkü acıyı daha kötü yapabilir. Kullanabileceğiniz ürün önerileri için sağlık ekibinize danışın. Akciğeriniz bu tedavilerden etkilenmiş olabilir. Tedavi sırasında öksürük gelişirse sağlık ekibinize başvurun.
-İmmunoterapi: Immünoterapi tümör hücreleriyle mücadele için bağışıklık sistemini güçlendiren bir tedavi türüdür. Bu tedaviler sadece özel vakalarda uygulanabilir. Genel durumunuz iyiyse ve akciğerlerde az sayıda metastaz varsa doktorunuz tarafından önerilebilir.
3 farklı immünoterapi metaztatik böbrek tümörlerinde kullanılabilir.
-Interferon-alfa (INF-α)
-Interlokin-2 (IL-2)
-İmmün Check point inhibitörleri ve PDL ve PDL1 inhibitörleri
İnterferon-alfa ve İnterlökin-2 tedavisi: Eğer tümör berrak hücreli karsinom alt tipinde ise ve tümör sadece akciğere yayılmış ise doktorunuz interferon-alfa tedavisi önerebilir. İnterferon genellikle antianjiogenik ilaç bevacizumab ile kombine edilir. Deri altına uygulanır. Doktorunuz sizinle tedavi şemasını görüşecektir. Doktorunuz İnterlökin -2 önerirse yan etkileri nedeniyle tedavi sırasında hastanede kalmak gerekebilir.IL- 2 ve IFN-α ciddi yan etkilere neden olabilir. En sık yorgunluk, ateş, titreme, baş ağrısı, kas ve eklem eklem ağrısı gibi grip benzeri belirtiler vardır. Nerdeyse immünoterapi uygulanan herkeste bu yan etkiler gorulur. Tedavi devam ederken genellikle normale döner. Bu belirtiler enjeksiyon sonrası 2-4 saat sonra görülür ve yaklaşık 12 saat sürer. Parasetamol belirtileri hafifletmeye yardımcı olabilir.Tedavi alyuvar, akyuvar veya trombositlerde geçici bir düşüklüğe neden olabilir. Akyuvarlarda düşüş enfeksiyon riskinde artışa neden olur. Alyuvarlarda düşüklük yorgunluk ve nefes almada zorluk hissi yapabilir. Seviye çok düşük hale gelirse kan transfüzyonu ihtiyacı olabilir. Trombositlerde düşüklük burun kanaması, diş fırçaladıktan sonar diş eti kanaması veya peteşi olarak bilinen kol ve bacaklarda çok sayıda küçük kırmızı lekeler ve çürüğe neden olabilir. Bu yan etkilerden herhangi birine sahipseniz sağlık ekibine başvurmalısınız. Doktorunuz düzenli kan sayımı kontrolü yapacaktır.Diğer belirtiler bulantı ve kusma, ishal, iştah kaybı ve tat değişiklikleri veya ağızda metalik bir tadı içerebilir. Boğaz ağrısı ve yutma sırasında ağrı olabilir. Bu belirtiler dehidratasyon, kilo kaybı veya kötü beslenmeye yol açabileegi icin düzelmezlerse doktor veya hemşirenizi bilgilendirin. Tedavi sırasında depresif , endişeli olabilir veya uyku sorunları yaşayabilirsiniz. Bu durumlar immunoterapinin yan etkisi olabilir fakat teşhise karşı bir cevap da olabilir.
Kontrol-Noktası İnhibitörleri-İmmün Check point inhibitörleri ve PDL ve PDL1 inhibitörleri: Bağışıklık sistemin temeli, yüzeylerindeki proteinleri anahtar kilit prensibi ile kullanarak vücudun sağlıklı hücreleri ile yabancı ve sağlıksız hücreleri ayırt ederek gerekirse aktive olan beyaz kan hücresi olan T hücreleridir. Bu T hücrelerinin yüzeyinde bulunan ve gerekli olmadığında bağışıklık cevabının aktivasyonuna engel olan 'Frenler' vardır. İşte tümör hücreleri bu frenleri kullanarak bağışıklık sistemi hücrelerini kandırır, T hücreleri tümörlü hücreleri fark edemez. Bağışıklık sistemini kör etmeyi başaran tümör hücreleri artarak, yayılır.T hücrelerini durduran bu frenlerden CTLA-4 ve PD-1 isimli proteinleri hedeflemektedir. Bu proteinler durdurulursa bağışıklık sistemi tümör hücrelerini görmeye ve tanımaya başlar ve onlarla savaşarak yok edilmesini sağlar. Bu proteinlerle savaşan ve onları durduran ilaçların kullanıldığı tedaviye “immun checkpoint tedavi’’adı verilir. CTLA-4 ve PD-1 proteinlere bağlanan ve bloke eden antikorlar kullanılır, “immun checkpoint’’ (kontrol noktası) inhibitörleri olarak adlandırılırlar. Klinik araştırmalarda özellikle PD-1’i hedefleyen tedavilerde metastatik kanserlerde uzun süreli iyileşme sağlanmıştır.
FDA tarafından onaylanmış ve CTLA-4 inhibitörü olarak ipilimumab ve PD-1 inhibitörü pembrolizumab ve nivolumab, akciğer, mesane ve böbrek kanserleri, baş ve boyunda skuamöz hücre kanseri ve Hodgkin lenfoma dahil olmak üzere birçok kanserin tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Elbette yan etkileri vardır ama genellikle çok ciddi değildir ve kanser tedavisi için bir devrim olarak kabul edilmektedir.
Bu tedavi için şimdilik görülen tek handikap her tümör hücresinin bağışıklık sistemini kandırmak için PD-1 veya CTLA-4 proteinlerini kullanmazlar. Bu yöntemi kullanmayan tümörleri bu yöntemi inhibe ederek engelleyemezsiniz. Bu nedenle tümörün bu proteinleri kullanıp kullanmadığından emin olmak gerekir. Bu amaçla tümörün PD-1’i harekete geçiren PDL-1 taşıyıp taşımadığını anlamak için laboratuvar testlerinden yararlanılır.
PD-L1 testi, bir hastanın “immun checkpoint tedavi’’den faydalanıp faydalanamayacağının belirlemesine yardımcı olur. Test tümör dokusu veya kandan çalışılabilir. Bir PD-L1 testi, bir tümörün ne kadar PD-L1 ürettiğini ölçer. Yüksek miktarlarda PD-L1 üreten tümörler, tedaviye daha az üretenlere göre daha duyarlıdır. Hangi hastanın ilaçlara cevap verebileceğini belirlemede yardımcı olsa da, test yanılmaz değildir. Yüksek seviyelerde PD-L1 testi yapan bazı tümörler tedaviye yanıt vermeyebilir ve düşük seviyelerde ise güçlü bir cevap olabilir. Kanser hücreleri karmaşıktır ve farklı faktörler bu ilaçlara ne kadar hassas olduklarını etkileyebilir.
-Kemoterapi: Kemoterapi hücreler için toksik olan bir veya daha fazla kimyasalın oluşturduğu ilaç tedavi türüdür. Bu tümör hücreleri gibi vücudun hızlı bölünen saç ve kemik iliği hücrelerine saldırır. Genellikle damardan uygulanır.Kemoterapi genellikle böbrek kanseri için etkili değildir. Metastatik böbrek tümörlerinde 5-florourasil ile kombine immünoterapi primer tümörün komplet rezeksiyonu sonrası etkili olabilir.
d- Metastatik böbrek kanseride radyoterapi : Radyoterapi kanserli dokuyu öldürür ve yok eder. Böbrek tümörleri genelde radyoterapiye çok cevap vermezler. Bu nedenle tedavi sadece cerrahi ile çıkarılamayacak primer tümörün veya metastazın neden olduğu semptomları hafifletmek için tavsiye edilir. Radyasyon tedavisi tek doz halinde verilebilir. Ayrıca bolunmus radyasyon tedavisi için birkaç kez hastaneye gitmeniz gerekebilir. Bu durumda günde bir doz radyasyon alırsınız.Böbrek kanserinde radyasyon tedavisi genellikle palyatif yaklaşımın bir parçası olarak tavsiye edilir.
4-Palyatif bakım
Palyatif bakım iyileşemediğin bir hastalığın olduğu zaman hayat kaliteni artırmayı hedefleyen bir bakımdır. Palyatif bakım boyunca sen ve sevdiklerin multidisipliner bir takım tarafından desteklenirsiniz. Fiziksel, psikolojik, sosyal ve manevi sorularini ortaya koyarsin. Palyatif bakım sikayetlerin kontrol edilmesini ve ağrı yönetimini içerir. Palyatif bakım ekibi bakımınızı evde ya da hastanede yapabilir. Bir başka seçenek bakım, evinde bakımdır. Bakım evleri sizin hayatınızın son safhasında size bakım sağlayan kurumdur.
Duygularınızı ve isteklerinizi palyatif bakım ekibi ve ailenizle konuşabilirsiniz.Bir aile ya da yakın arkadaş olarak palyatif bakımda önemli rol oynayabilirsin. Temizlik, yıkanma ve yemek yapma gibi pratik konularda yardımcı olabilirsin. Arkadaşına, ailenden birine veya eşine hizmet veren palyatif bakım ekibine yardımcı olabilirsin. İhtiyaç durumunda evde özel profesyonel bakımın mümkün olup olmadığını palyatif bakım ekibine sorabilirsin. Konuşma ihtiyacı hissedersen palyatif bakım ekibiyle, manevi danışmanla veya aile doktorunla irtibata geçebilirsin. Palyatif bakım ekibi aynı zamanda senin duygularının üstesinden gelmende yardımcı olabilecek kişileri gösterir. Hasta kurumları aile üyelerine ve arkadaşlarına destek sağlayabilir.
''Avrupa üroloji derneği hasta bilgilendirme bölümünden alıntılanmıştır."