Yörükoğlu(2011) boşanmayı "hukuk yönünden boşanma, evlilik sözleşmesinin sona ermesidir. Ancak ruhsal açıdan, ailenin bölünmesine ya da tümden dağılmasına yol açan ve bütün aile üyelerini sarsan karmaşık bir olaydır." şeklinde tanımlar.
Boşanma ilk bakışta sadece eşleri ve çocukları etkileyen bir süreç gibi görünse de toplum yapısını, kültürünü, değerlerini önemli ölçüde etkilemektedir. Boşanma eşlerin karşılıklı anlaşarak verdikleri bir karar olsa da aile bireylerinin her biri için pek çok değişikliği beraberinde getirir ve hayatlarında önemli bir stres kaynağı oluşturur.
Her çocuk için doğal olan anne ve babayla aynı çatı altında sevgi ve güven içerisinde yaşamaktır. Anne, baba ve oluşturdukları aile yapısı, eşler arasındaki uyum aile huzuru için vazgeçilmezdir. Eşler arasındaki anlaşmazlıklar çocukta duygusal sorunlara yol açar.
Anne-baba aralarındaki iletişimi devam ettirip, çocuklarına dengeli bir ortam oluşturmayı başarabilirse, bu uzun vadede çocukların yararına olur. Buna rağmen kendi kontrollerinin dışında gelişen bu durum çocuklar için kabullenilmesi zor bir durumdur. Onlar her zaman her iki ebeveynin de yanlarında olmasını arzu ederler.
Geleneksel olarak anne-babadan oluşan ailenin çocuğun gelişimi için en iyi çevre olduğu kabul edilir. Boşanmanın tahmin edilen negatif etkilerinin, tek ebeveynle yaşamanın yol açtığı sosyalleşme eksikliğine bağlı olduğu görülür. Ailede anne ya da baba modellerinden birinin olmaması, sosyal becerilerin öğrenilmesinde yetersizlikle sonuçlanır.
Yapılan bir araştırmada boşanmanın üzerinden geçen zaman arttıkça boşanmış aile çocuklarının diğer çocuklara göre daha çok davranış problemleri, sosyal çekilme, akademik başarısızlık gösterdikleri sonucuna ulaşılmıştır.
Yapılan başka bir araştırma boşanmanın uzun vadede olumsuz etkileri olduğunu, bu etkilerin genç yetişkinlikte de gözlendiğini ortaya koymuştur. Parçalanmış ailelerden gelen gençlerin anne babalarıyla zayıf ilişkiler yaşadığı, duygusal problemler gösterdiği belirtilmiştir.
Cinsiyet farklılıklarına bakıldığında, erkeklerin kızlara göre davranış problemlerine daha eğilimli olduğu, boşanmanın erkek ve kız çocukları arasındaki bu farkı daha da artırdığı bilinmektedir.
Bununla birlikte boşanmanın kız ya da erkek çocuk üzerinde farklı bir etki oluşturmadığı sonucuna varan çalışmalar da mevcuttur.
Boşanma Sonrası Çocuğun Gösterdiği Tepkiler
Her çocuğun boşanmayı algılayışı ve vereceği tepki gelişim düzeyine göre farklılık gösterir. Okul öncesi dönemde boşanma çocuk için bedensel bir ayrılık olarak algılanır. Özellikle boşanma sonrası depresif belirti gösteren annelerin çocuklarında anneden ayrılamama, yaşından küçük davranışlar görülebilir. İlkokul döneminde çocuğun farkındalığı biraz daha artar. Çocuk anne baba arasında bağın koptuğunu bilir. Ayrılığın sebebi olarak kendini suçlayabilir. Yaş ilerledikçe kendini suçlama azalır. Ergenlik döneminde boşanma hem anne hem baba tarafından değerlendirilmeye çalışılır.
Boşanma, çocukların kolay kabul edecekleri bir durum değildir. Okul öncesi yaşlarda çocuk kimsenin kendisini sevmediğini düşünebilir. Anne ya da babadan birini tercih etmek zorunda kaldığını zanneder. Boşanmadan kendini sorumlu tutabilir. Çocuk; yaramaz, söz dinlemez olduğu için anne babasının sevgisini kaybettiğini düşünür. Annenin ilgisini çekmek için bedensel yakınmalardan, yaramazlığa kadar birçok yola başvurabilir.
Okul çocukları anne babasının ayrılığını saklama eğilimi gösterir. Bazı çocuklarda babanın evden ayrılmasından sonra terkedilme korkusu başlayabilir. Anneye yapışarak tedirginlik giderilmeye çalışılır. Babanın gidişinden anneyi sorumlu tutan çocuklarda da anneye yönelik öfkeli tutumlar görülebilir.
Boşanmadan sonra çocuklarda korku, üzüntü, öfke, suçluluk, yalnızlık duyguları ile uyku sorunları, mastürbasyon, okul sorunları, fiziksel sorunlar, yeme sorunları gözlemlenebilir.
Boşanma Sonrası Ebeveynlerin Tutum ve Davranışları
Boşanma sadece çocuğun hayatını etkileyen bir durum değildir. Eşler de boşanmanın olumsuz etkilerini yaşayabilir. Kendini iyi hissetmeyen ebeveynler çocuklarına da bu zor süreçte yardım edemeyebilir.
Anne babanın boşanma sürecinde birbirlerine gösterdikleri davranım biçimleri çocuğu etkiler. Birbirlerine olan saygılarını kaybetmeyen anne babaların çocukları günlük yaşantılarına daha çabuk uyum gösterir.
Boşanmadan sonra çocuğuyla ayrı yaşayan ebeveynde çocuğa hediyeler alma, aşırı sevgi gösterme eğilimi baskındır. Çocuğun yanında kaldığı ebeveyn bu durumda öfke duyabilir ve eski eşiyle umutsuzca bir yarışa girebilir.
Çocukların boşanmaya verecekleri tepki büyük ölçüde anne babanın tepkilerine bağlıdır. Araştırmalar velayet sahibi ebeveynin uyumu ile çocuğun uyumu arasında yakın bir ilişki olduğunu göstermiştir. Anne ya da babanın birbirlerine olan olumsuz duygularını çocukların yanında ifade etmeleri, birbirlerinin arkasından imalı konuşmalar yapmaları çocuğun aklının karışmasına ve mutsuz olmasına neden olur. Boşanma ile ilgili duygular ebeveynler tarafından öfkelenmeden ve isim belirtilmeden ifade edilmeli, mümkün olduğu kadar duygu üzerinde odaklanılmalıdır.
Ebeveynlerden birinin çocukla kurduğu yakın ilişki diğer ebeveynin de davranış biçimini etkiler ve çocuğun uyumunu artırır. Bununla birlikte babanın çocukla geçirdiği sürenin fazla olması da çocuğu olumlu yönde etkiler.
Boşanmış aile çocuklarının yaşı, cinsiyeti, ayrılıktan sonra ebeveynleriyle sahip oldukları ilişkinin kalitesi, biçimi, çocuğun birlikte yaşamadığı ebeveynini görme sıklığı, ebeveynlerin fiziksel ve zihinsel sağlığı, ebeveynlerin çocuklara vermiş olduğu destek, tek ebeveyniyle yaşayan çocuğun alabildiği sosyal ve ekonomik destek boşanmadan sonra çocuğun baş etme gücünü olumsuz yönde etkileyebilir ya da çocuğun uyum sağlamasını geliştirebilir.
Boşanmadan sonra çocuğun her iki ebeveyniyle de güvenli ve sağlıklı bir ilişkisinin olması, ebeveynlerin birbiriyle iletişim kurmaları çocuk için yararlı olacaktır (Zimmerman ve Hess).