Son Konu

Bozkurt destanı

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
36
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
Bozkurt destanı nedir
bozkurt destanı özeti
göktürk bozkurt destanı
bozkurt destanının konusu
Bozkurt destanı hakkında data

BOZKURT DESTANI

Tanıdık en kayda değer iki Göktürk Destanından birisidir Bir bakıma, MS altıncı yüzyıldan sekizinci yüzyıl ortalarına değin etken olmuş bu Türk Devletinin Göktürklerin cet kütüğü ve var olma hikâyesidir Ayrıca, Türk ırkının yeni bir dal hâlinde dirilişi de diyebileceğimiz Bozkurt Destanı, Bilge Kağan'ın Orhun Âbidelerindeki ünlü vasiyetinin ilk cümlesi olan: Ben Tanrıya benzer, Tanrıdan olmuş Türk Bilge Kağan, Tanrı irade ettiği için, kağanlık tahtına oturdumcümlesi ile birlikte düşünülecek olursa soyun ve ırkın nasıl bir şekilde ilahileştirilmek istenildiğini de anlatmaktadırlar Destan Çin kaynaklarında kayıtlıdır Öbür söyleyişler durumunda ise de, çizgileri benzer fakat isimler üzerinde, anlatıştan doğma ya da Çinlilerce yazılırken isimlerin Çince söylenmesinden meydana gelme değişikler yüzünden ayrı görünen belirli üç söylenti şeklinde yazılmıştır

Birinci söyleyiş:

Hun Ülkesinin kuzeyinde So adı verilen bir ülke vardı Burada, Hunlarla aynı soydan olan Göktürkler otururdu Bir gün Göktürkler So Ülkesinden ayrıldılar Bu sırada başlarında Kağan Pu adlı bir yiğit vardı Kağan Pu'nun on altı kardeşi bulunuyordu On altı kardeşten birinin annesi bir kurttu

Annesi Göktürklerce en kutsal yaratıklardan biri olarak aşina ve böyle kabul edilen bir kurt olduğu için delikanlı, rüzgârlara ve yağmura laf geçirir, bu iki kuvveti buyruğu aşağıda tutardı

bununla beraber, So Ülkesindeki yurtlarından ayrılan Göktürkler düşmanlarının baskınına uğradılar

Bu baskında düşmanlar bütün Göktürkler'i yok ettikleri gibi on altı kardeşten sadece birisi kurtulabildi Kurtulan delikanlı annesi kurt olan idi

Bu delikanlının da, birisi yaz diğeri de kış ilâhının kızı olan iki karısı vardı Baskından daha sonra her ikisinden ikişer oğlu oldu Zamanla kalabalıklaşıp büyüyen millet, çocuklardan en büyüğünü kendilerine Hakan seçtiler; o zamanki adı Göktürk dilinde değildi Hakan seçilir seçilmez Göktürkçe olmayan bu adını bıraktı ve Türk adını aldı

Ondan daha sonra Türk on kadınla evlendi, bir çok çocukları oldu içlerinden Asena adını taşıyan biri hakanlık tahtına geçince boyun adı da Aşine oldu

İkinci söyleyiş:

Hunların bir boyu olan ve namına Aşine denilen Türk boyu Hazar Denizinin batı taraflarında yerleşmişti Türklerin birincil atası olarak biliniyordu Gizli ve refah içinde otururlarken bir gün aniden düşmanların baskınına uğradılar Baskının sonunda kimse sağ kalmadı

Her nasılsa küçücük bir çocuk bu baskından sağ kalmış bir köşeye sığınmıştı Düşmanlar onu da gördüler Fakat, çelimsiz ve minik bir çocuk olduğu için kimse ondan korkmadı ve ona aldırmadı Hattâ içlerinden acıyanlar bile çıktı Fakat düşman gerçi her ihtimali düşünüp, çocuğu öldürmektense kolunu bacağını kesip orada öylece bırakmayı uygun gördü; düşündükleri gibi yaptılar

Kolunu bacağını kesip, tabi ölü hâle getirdikleri çocuğu alıp bataklıkta bir sazlığa attılar; bırakıp gittiler

O sırada, nereden çıktığı bilinmeyen bir dişi Bozkurt belirdi, geldi, çocuğu emzirdi Yaralarını yalayıp iyi etti O günden daha sonra da, avlanıp getirdiği yiyeceklerle çocuğu besleyip büyüttü, gücünü kuvvetini arttırdı

Zamanla Bozkurd'un beslediği çocuk gürbüzleşti

Günlerden daha sonra bir gün, başat yapıp Asine soyunu değil eden düşman başbuğu, kolunu bacağını keserek sazlığa attıkları çocuğun yaşadığını öğrendi Adamlar gönderip durumu öğrenmek, sağ kaldı ise öldürtmek istedi

Düşman başbuğunun gönderdiği asker geldiğinde, kolu bacağı indirimli gencin yanında bir kadınsı Bozkurt fark etti Dişi Bozkurt tehlikeyi sezmişti, dişleriyle gerici yakaladığı gibi denizin öte yanında geçirdi; orada da durmayıp Altay Dağlarına dürüst götürdü Orada, her tarafı yüksek dağlarla cepheli bir yaylada bir mağaraya yerleştirdi, onunla evlendi; on erkek çocuk doğurdu!

Mağaranın bulunduğu yayla yeşillikti; serin gür suları, meyve ağaçlan, av hayvanları vardı Oğlanlar orada büyüdüler, orada evlendiler Her birinden bir irtifa türedi Bunlardan birinin adı da Asine boyu idi

Asine, kardeşlerinin içinde en zeki, en gözü pek, en yiğit olanı idi Bu yüzden Türk Hakanı o oldu

Soyunu unutmadı çadırının önüne tekrar tekrar, tepesinde bir kurt başı bulunan bir tuğ dikti

Aradan çok yıllar geçti Aşine uzunlamasına Asençe adlı bir diğer yiğit hakan oldu Bunun zamanında ise Aşine boyu, bulundukları yerden çıkıp daha hoş yurtlara yerleştiler

Üçüncü söyleyiş:

Bir anekdot halindedir Çin devlet adamlarından CjanKen'in, Milattan önce 119 yılında, Çine kadar batı ülkelerinde yaptığı gezi sonunda gördüklerini ve duydukların yazıp o zamanki Çin împaratoruna sunduğu notlan arasında kayıtlıdır Notu, Abdülkadir înan'ın, Türk Dili Araştırmalan Yıllığı (1954) ndaki Türk Destanlanna Genel bir gösterme adlı yazısından olduğu gibi alıyoruz:
Hun Ülkesinde bulunduğum vakit duydum ancak Usun Hanı, Gunmo unvanını taşıyor Gunmo'nun babası, Hunlann batısındaki bir ülkeye sahipti Gunmo'nun babası bir savaşta Hunlar kadar öldürüldü Yeni doğmuş olan Gunmo'yu kırlara attılar Kuşlar çocuğu sineklerden koruyor; bir kadınsı kurt sütüyle besliyordu Hun Hakanı buna şaştı Bu çocuğu saydı Onu kendi terbiyesine aldı, büyüttü Babasının ülkesini ona geri verdi*
 
Üst Alt