iltasyazilim
Yeni Üye
http:img460**************img4606639logosonoy7gif
BU AYA İNİŞİN HİKAYESİDİR
http:img147**************img1475540ayel2
Günümüzde Dünya çevresinde, değişik yörüngelerde dolanan 500'ün üzerinde uydu var Bunların kimi iletişim uydusu kimi de meteoroloji Kimileri de daha başka amaçlarla kullanılıyor; örneğin casusluk yapmak için Günümüzde ABD ve uzay çalışmalarında söz sahibi tüm ülkeler, yörüngeye uydu yerleştirmede roketlerden yararlanıyor Fransızlar Ariane serisi roketleri, Çinliler Uzun Yürüyüş adlı roketi, Japonlarda, HII 'leri görünürde hep bu amaçla geliştirdiler Ne var ki roketler yalnızca uydu yerleştirmek için kullanılmıyor Güçlü bir roketin en ön kısmındaki yük bölmesine ne koyarsanız, roket ulaşacağı hedefe onu taşır Bu yük, bir uydu olabileceği gibi, içinde başka bir gökcismine giden insanların bulunduğu bir uzay aracı da olabilir, bir hidrojen bombası da Çağdaş roketçiliğin tarihi 1920'li yıllara değin uzanıyor Sıvı yakıtlı ilk roketi Amerikalı Robert Goddard 1926'da fırlatmıştır Yeteri kadar sıvı yakıt taşıyan bir roketin Ay'a bile gidebileceğine inanan Goddard ne yazık ki Amerikalılardan beklediği ilgiyi göremedi Dahası bu tür açıklamaları yüzünden onunla dalga bile geçildi Oysa Goddard o tarihlerde hem yaptığı çalışmalar hem de geliştirdiği sıvı yakıtlı roketlerde hareket kuramısayesinde artık bugün ABD'nin en büyük roketçisi olarak anılıyor
O dönemde Avrupalılar roketlere Amerikalılardan daha fazla ilgi gösteriyorlardı Bu nedenle denilebilir ki günümüz roketçiliğinin gerçek temelleri, Avrupa'da 1930'lu yıllarda atıldıÖzellikle Almanlar roketler üzerinde yoğun olarak çalışıyorlardı Ne yazık ki bu yoğun çalışmanın farklı bir amacı vardı: Güçlü bir silah üretmek Gerçekte bu amaca ulaşıldı da Wernher von Braun'un yönetimindeki Alman roket ekibinin çalışmaları, meyvelerini 1944'te verdi: Hitler'in intikam silahları, VI ve V2 roketleri Bunlar, yük olarak patlayıcı madde taşıyan roketlerdi V1'lerin 650 kmsaat'lik hızlarının yanında daha sonra geliştirilen V2'ler saatte 5300 km gibi olağanüstü bir hıza ulaşabiliyordu O dönemde V2'leri durdurabilecek bir savunma sistemi daha geliştirilmemişti Eğer Almanlar bu roketleri bir yıl kadar önce geliştirmiş olsaydı II Dünya Savaşı'nın kaderi değişebilirdi1930'lu yıllardaki roket çalışmalarının bir başka yanı daha vardı Almanya ve İngiltere'de önde gelen gökbilim dernekleri, güçlü roketler yardımıyla Ay'a ve gezegenlere gidilebileceğini ileri sürüyorlardı Örneğin, Ocak 1939'da İngiltere'de bir dergide Ay'a gidecek bir uzay gemisinin tasarımı yayımlanmıştı Dergide o günün teknolojisiyle Ay'a gitmenin olanaklı olduğu vurgulanıyordu Dergiye göre silahlanmaya harcanan paranın küçük bir bölümü bu işe ayrılsa, Ay yolculuğu gerçekleştirilebilirdiBenzer projeler II Dünya Savaşı sonrasında da ortaya atıldı Bunlardan biri VI ve V2 roketlerinin yaratıcısı Wernher von Braun'un projesiydi Savaş sonrasında ekibiyle birlikte çalışmalarını ABD'de yürüten Von Braun, büyük bir Ay projesi hazırlamıştı Bu projeye göre üç uzay gemisi kullanılarak 50 kişi Ay'a gönderilecekti Bu ekip Ay'da 6 hafta kalacak, bilimsel, araştırmalar yapıp Dünya'ya dönecektiVon Braun bu projeyi ayrıntılı olarak yazıp magazin dergilerine gönderdi Böylece hem Avrupa'da hem de Amerika'da insanlar artık Ay yolculuğunun olanaksız olmadığına inanmaya başladılar Bilim adamları da 1950'li yıllar boyunca Ay'a gitme, Ay yüzeyine insan indirme ve geri getirme konularını hep kuramsal olarak konuştular, tartıştılar Ne var ki çok kısa bir süre sonra bu projelerin mühendislerce ele alınıp artık uygulamaya geçirilmeleri gerekecektiÇünkü hiç beklenmedik birileri kendilerinden önce davranıp uzayın fethinebaşlayacaktı
KÜÇÜK BİR UYDU
Sovyetler Birliği'nde roket baş tasarımcısı Sergey Korolyev'in projesi Ağustos 1957'e gelindiğinde hala bitmemişti Yakın bir zamanda da bitecekmiş gibi görünmüyordu Gerçi tasarladığı güçlü roketin (R7) yapımı tamamlanmış, yer denemeleri de yapılmıştı Ama Dünya yörüngesine yerleştirilecek 1,5 tonluk ilk uydunun bitirilmesine daha çok vardı Uydunun tamamlanmasını beklerken bu kez de roketin uçuşu sırasında yapılacak denemeler gecikecekti Korolyev'in, Sovyet yöneticilerini uzaya uydu gönderme düşüncesine ve bunun boş yere para harcamak olmadığına inandırması pek kolay olmamıştıAncak uydu yapımının gecikmesinden dolayı yöneticiler zaten huzursuzdular; bir de bu gecikme nedeniyle iyice rahatsız olacaklardı Birden Korolyev'in aklına parlak bir düşünce geldiAsıl büyük uydunun yapımı sürerken, çok daha küçük bir uydu, R7 kullanılarak yörüngeye yerleştirilebilirdi Böylece hem roketin uçuş testleri yapılmış olur hem de üstlerine Dünya'nın yörüngesine bir uydu yerleştirilebileceği kanıtlanmış olurdu Sputnik 1 adı verilen seksen beş kilogramlık uydu iki ayda tamamlandı 4 Ekim 1957'de de Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssü'nden fırlatıldı Böylece Dünya'nın ilk insan yapımı uydusu 1,5 saatte bir, Dünya çevresinde bir tur atmaya başladıSovyetler Birliği'nin uzaydaki bu beklenmedik başarısı bilim ve teknoloji alanında ileri ulusların tümünü şaşırttı Savaşın sonunda Alman roket ekibinin neredeyse tamamını ABD'ye getirerek, çalışmalarını orada sürdürmelerini sağlayan Amerikalıların şaşkınlığı çok daha büyüktü Gerçekte Sovyet yöneticiler de şaşkınlık içindeydiler Yörüngeye yerleştirilen basketbol topu büyüklüğündeki alüminyum bir kürenin rakiplerini bu denli telaşlandırmasına hem çok şaşırmış hem de pek memnun olmuşlardıABD'de ilk şaşkınlığı üzerlerinden atan yöneticiler ve bilim adamları yoğun bir biçimde çalışmaya başladılar; Uzay Sovyetler Birliği'ne bırakılmayacaktıABD Deniz Kuvvetleri'nin ve Hava Kuvvetleri'nin ayrı ayrı roket geliştirme programları bulunuyordu Her ikisi de ilk Amerikan uydusunu yörüngeye oturtmak için bir anlamda rekabet halinde çalışmalarını hızlandırmıştı tık denemeyi deniz kuvvetleri yaptı Vanguard adlı roket dünyanın her yanından gelen onlarca habercinin önünde 6 Aralık 1959'da fırlatıldı O da tıpkı Sputnik i gibi küçük bir uydu taşıyordu Ancak Vanguard, havalandıktan kısa bir süre sonra düştü ve patladıBundan iki ay sonra hava kuvvetleri de Von Braun'un V2'lerden geliştirdiği JupiterC roketini fırlattı Bu kez fırlatma başarıyla sonuçlandı ve ilk Amerikan uydusu Explorer i Dünya çevresindeki yörüngesine oturtuldu Ancak deniz ve hava kuvvetleri arasındaki rekabet, rahatsızlık yaratmıştı Uzay araştırmalarının tek bir kurumda birleştirilmesi düşüncesi ön plana çıktıSorunun çözümü kısa sürede geldi 1 Ekim 1958'de Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) kurulduVon Braun ve ekibi NASA'ya geçtiHemen bir insanlı uzay aracıprojesi başlatıldı: Mercury Projenin üç temel amacı vardı: 1) Dünya yörüngesine insanlı bir uzay aracı yerleştirmek, 2) insanların uzay ortamındaki davranışlarını, tepkilerini ve becerilerini incelemek, 3) astronotu ve uzay aracını güvenli bir biçimde Dünya'ya geri getirebilmekAmerikalıların insanlı ilk uzay aracı Mercury, tek kişilik, koni biçiminde bir uzay aracıydı Dört buçuk yıldan uzun süren projede Mercury'lerle altısı insanlıtoplam 25 uçuş yapıldı Amaçların tümüne ulaşıldıBöylece sonraki insanlı projeler için büyük bir deneyim kazanıldı Daha sonra başlatılan Gemini ve Apollo Projeleri'nde bu deneyimlerden çok yararlanıldıBu sırada Sovyetler Birliği, Sputnik II'yi Dünya yörüngesine ve 1959'da da Luna II sondasını Ay'a fırlatmıştı Luna II, Ay'a aynı zamanda bir başka gökcismine gönderilen ilk araç olmuştu Daha sonra Sovyetler Birliği, Nisan 1961'de Yuri Gagarin'i uzaya göndererek bir ilki daha gerçekleştirdiAmerikalılarda Sovyetler Birliği'nin uzayı fethediyorolmasından bir kaygı ve bilimteknoloji alanındaki dünya liderikonumlarını yitirmiş olmaktan dolayı bir kendine güvensizlik duygusu başlamıştı Bu kendine güvensizliğin gerçekte başka nedenleri de vardı Sovyetler Birliği aynı dönemde birkaç kez daha ABD'yi küçük düşürmüştü: 1960'ta ABD casus uçağı U2, Ural Dağları üzerinde düşürülmüş, Nisan 1961'de de Gagarin'in uzaya çıkmasından bir hafta önce ABD'nin desteklediği, Küba'ya yönelik Domuzlar Körfezi Çıkartması fiyaskoyla sonuçlanmıştı Bu durumda, Amerikan halkının için için istiyor olduğu şeyi artık yöneticiler de düşünmeye başladılar Düşünülen şey: Sovyetler Birliği'ni herhangi bir alanda büyük bir olasılıkla da uzay çalışmalarında yenmektiNisan 1961'de ABD Başkanı Kennedy Sovyetler Birliği'nin alt edileceği bir uzay programının ne olabileceğinin araştırılmasını istedi Von Braun'a göre Sovyetler Birliği'nin Dünya yörüngesine yönelik çalışmaları ve deneyimleri oldukça fazlaydı Bu nedenle Dünya yörüngesinde kurulacak bir uzay istasyonu projesinde onların önüne geçmek çok düşük bir olasılıktı Sovyetler Birliği, ancak pek deneyimli olmadığı ve yüksek teknoloji gerektiren bir alanda yenilebilirdi; örneğin Ay'ın çevresinde dönüp Dünya'ya dönen insanlı bir uzay aracı projesinde yada Ay'a insan indirme projesinde
Yapılan araştırmaların sonuçları Von Braun'u doğruladı Bilim danışmanları Kennedy'ye böyle bir girişim için gereken çok farklı alanlardaki teknolojinin büyük bir bölümünün ABD'de bulunduğunu, yalnız iyi bir organizasyonla bunların birleştirilmesi gerektiğini bildirdiler General Electric şirketinin 1nsanlı Uzay Sistemleri Bölümü'nce hazırlanıp Başkan'a sunulan bir raporda da Yapılan çok sayıda deneysel çalışma, insanlı bir Ay yolculuğunun gerçekleştirilebileceğini ortaya koymuştur Öyle görünüyor ki böylesi bir yolculuğu günümüzde yapabilmek için herhangi bir bilimsel anlıma da gerek yoktur Gereken tek şey, iyi bir mühendislik sergilemektirBu bilgilerle donanan ABD Başkanı 25 Mayıs 1961'de Amerikan Kongresi'ndeki tarihsel konuşmasını yaptı:1nanıyorum ki bu ulus, 1970'li yıllara girilmeden, Ay'a bir insan indirme ve onu güvenli bir biçimde geri getirme amacına kendini verebilir Bu dönemde başka hiçbir uzay projesi bu denli etkileyici ve uzun erimli uzay araştırmaları açısından önemli; bu denli zor ve pahalı olmayacaktırBu konuşma, Apollo Projesi'nin başlangıcı olduAma daha ilk uzay aracının ve onu Ay'a götürecek roketin yapılması, denenmesi ve fırlatılmasına değin en azından 45 yıl geçmesi gerekiyorduÖte yandan, Dünya yörüngesinde yapılan manevralar, buluşmalar, kenetlenmeler, uzay yürüyüşleri ve uzay aracının Dünya'ya dönüş aşamasında ABD'li bilim adamlarının, mühendis ve astronotların hala pek çok bilgi ve deneyim eksiği vardı Bu nedenle Apollo Projesi gibi Ay'a insan götürüp geri getirmenin amaçlandığı bir projede bu tür aşamalardan geçmesi kaçınılmazdı ABD'liler ilk Apollo uzay aracı ortaya çıkana değin tüm bu alanlardaki açıklarını kapamalıydılarBu proje kapsamında Mercury uzay aracının tasarımı değiştirilerek araç tek kişilikten iki kişiliğe çıkarıldı En son teknolojik gelişmelerden yararlanıldıGerçekte Apollo Projesi'nden daha sonra başlatıldığı için Gemini uzay araçları birçok açıdan Apollo'lardan daha gelişmişti Her şeyden önce çok hafiftiler Zaman zaman, Ay'ın çevresine yapılacak insanlı uçuşlarda hatta Ay'a insan indirmede Geminilerin kullanılması bile düşünüldü, Ne var ki Gemiler çok dardı; özellikle de uzun süreli görevlerde astronotlar çok zorluk çekiyorduNisan 1964Kasım 1966 tarihleri arasında lO'u insanlı, toplam 12 Gemini görevi gerçekleştirildi Apollo Projesi'nin yalnızca % 5'i maliyetle, yörüngede manevra yapma, kenetlenme ve uzayelbiseleri içinde ağırlıksız ortamda yaşama deneyimleri kazanıldıBu deneyimlerin üzerine bir de Apollo Projesi'nin insansız denemelerinde kazanılanlar eklendi 1nsanlı ilk Apollo görevi Ekim 1968'de gerçekleştirildi; Apollo 7'de KomutaServis modülleri 10 gün boyunca Dünya atmosferinde denendi Aralık 1968' de fırlatılan ve Apollo'nun yönlendirme ve kontrol sistemlerinin denendiği Apollo 8 ise Ay çevresinde insanların ilk kez dolandığı seferdi Mart 1969' daki Apollo 9 görevinde, Ay modülü Dünya'da denendi Ay'a inişin hedeflenmediği son görev Apollo 10 oldu, Mayıs 1969' da gerçekleştirilen bu görevde, içinde astronotların da bulunduğu uzay aracı Ay'a yalnızca 15 km uzaklıkta bir yörüngede döndü ve geri geldiAmerikalılar amaçlarına çok yaklaşmışlardı
SÜKUNET DENİZİ
Fırlatmanın üzerinden tam 101 saat 36 dakika geçmişti Apollo 11 sorunsuz geçen bir yolculuktan sonra Ay'ın yörüngesine girmiş ve biraz önce de Kanal (Ay modülü), Columbia'dan (KomutaServis modülü) ayrılmıştıMichael Collins, Columbia'da kalıp Kanat'ın dönüşünü beklerken Ay'ın çevresinde turlar atacaktı Neil Armstrong ve Edwin Aldrin ise Kanal'la, Ay'ın yüzeyine inişe geçmişlerdiBir saatin sonunda Kartal'ın Yer'le olan iletişiminde zaman zaman kesilmeler olmaya başladı Bu kesilme1er Kanal'dakiler kadar, belki de onlardan daha çok Houston'da kontrol merkezindekileri endişelendiriyordu iniş anı yaklaştıkça gerginlik artı Zorunlu konuşmalar dışındaki konuşmalar giderek azaldı Kontrol merkezinde sessizlik egemendi Herkes soluğunu tutmuş, gözlerini göstergelere dikmişti Kulaklar Kartal'dan gelecek konuşmalardaydı Kontrol merkezindekilerin son duydukları Aldrin'in sözleri oldu:650 m yükseklikteyiz AlçalıyoruzKontrol merkezindeki göstergede Kartal'dan yükseklik değerleri düşmeye devam ediyordu 500 m 425 m 300 m 225 m'de Aldrin'in sesi bir kez daha duyuldu: Saniyede 7 m hızla (saatte 25 km) alçalıyoruz 175 m, 6 ms hızla alçalıyoruz Yükseklik 125 m, aşağı 2,7 ms Yükseklik 100 m, aşağı 2,4 ms Ses kesiliverdi Houston'dakiler bir şeylerin ters gittiğini fark ettilerKartal, Ay'ın yüzeyine 100 m kala alçalmayı durdurmuş, birden saniyede 25 m (90 kmsaat) hızla yatay olarak gitmeye başlamıştı:iniş, Sükunet Denizi olarak adlandırılan çok geniş bir düzlüğe yapılacaktı Sükunet Denizi'nin daha 500 m üzerindeyken Armstrong ve Aldrin inmekte oldukları alanın, içi büyük kayalarla dolu 200 m çaplı bir krater olduğunu korkuyla fark etmişlerdi Ama bu durumu yere bildirmediler İnişi sürdürdüler Armstrong aracı otomatik kumandadan çıkardı Onun için böyle acil durumlarda uzay aracını kontrol etmek yeni bir şey değildi Hatta bu görev için seçilmesinin nedeni belki de sahip olduğu bu soğukkanlılıktı 1966'da roket motorlarından biri duran ve bu yüzden hızla dönmeye başlayan Gemini 8 uzay aracını denetim altına almasını bilmiştiAltmış saniye!dedi Houston 'dan astronot Charles Duke ve Houston'da geri sayım başladı Kontrol merkezinde yine sessizlik egemendiDört gün altı saat önce tüm dünya Florida'daki Kennedy Uzay Üssü'nden Satum V'in kusursuz yükselişini izlemişti Apollo 11 hiçbir sorun çıkmadan Ay'a ulaşmış, Kartal, Columbia'dan ayrılmıştı Görevin bu en son ve en önemli aşamasında yakıtın birkaç saniye önce tükenmesi yüzünden geri dönmek çok acı olacaktıAldrin'in sesi duyuldu Yükseklik 12 m, 0,75 ms aşağı Biraz toz kalkıyor 10 m, 0,75 ms aşağıBu sırada Kartal'ın dört ayağındaki, Ay yüzeyine saplanacak sondalar uzamaya başladıHouston son 30 saniye anonsunu yaptı Saniyeler ağır ağır geçiyorduİleri sağa kaymadedi Aldrin Yirmi saniyeden az bir süre kalmışken uzay aracının sondaları yere dokundu Aldrin'in sesi geldi Tamam Makineler durdu; hemen ardından da Armstrong'un tarihsel sözleri Burası Sükunet Denizi, Kartal konduHouston'dakiler yanıt verdi Anlaşıldı, Sükunet Denizi, sizi izliyoruz Burada bazılarımız neredeyse morarmak üzereydi Bize derin bir soluk aldırdınızÇok teşekkürler Apollo 11, 20 Temmuz 1969'da saat 21:17:43'te (GMT) Ay'a inmiştiSonunda insanoğlunun Ay'a gitme düşü gerçekleşmiş oldu Bu olayı yeryüzündeki her dört kişiden birinin televizyondan izlediği yada radyodan dinlediği tahmin ediliyor Elli beş ülkeden (33 farklı dil konuşan) 850 haberci Apollo 11'in öyküsünü Houston 'dan tüm dünyaya duyurmuştu
KÜÇÜK BİR ADIM
Dünya'daki ağırlığı 8,5 tonu bulan aracın sondaları yüzeyden 45 cm derine saplandı Çok yumuşak bir iniş oldu İnerken motorlar yüzünden toz kalkmıştı Sisin içinde iniyormuşuz gibiydidiye betimliyor o anı Armstrong Ancak motorlar susunca manzara yeniden berraklaştıArmstrong ve Aldrin her şeyden önce oksijenlerini, dönüş yakıtlarını ve dönüşte kullanacakları raketleri kontrol ettiler Öteki kontrolleri da yaptıktan sonra özel Ay elbiselerini giymeye başladılar Bu elbise birçok katmandan oluşuyordu Bu katmanlardan biri de astronotları saatteki hızı 100 000 kmyi bulan tüfekten çıkan bir merminin hızının 30 katı küçük göktaşlarına karşı koruyordu Astronotların çizmeleri 200°C sıcaklığa dayanabiliyordu Teflon ve cam elyaflı elenler, sıyrıkları önlemek için bir tür kromnikel alaşımdan ağla kaplanmıştı Astronotların sırtlarında, taşınabilir yaşam destek sistemleri bulunuyordu Bu sistemler sıcaklık ayarı yapıyor, iletişimi sağlıyor ve dört saatlik oksijen bulunduruyordu Elbisenin toplan:ı ağırlığı 86 kgdı (Ay' da 14,3 kg)Kartal'ın yüzeye inişinden sonra Armstrong ve Aldrin'in araçtan çıkmadan yaptıkları hazırlık 6,5 saat sürdü tık önce araç komutanı Armstrong çıktı Ağır ağır merenden indi ve Ay'ın yüzeyine ilk adımını attı Bu sırada ağzından şu sözler döküldü: Bir insan için küçük bir adım, insanlık için dev bir sıçramaArmstrong'dan 12 dakika sonra Aldrin de indi İki astronotun Ay'ın 16 g'lik (1 g Dünya'nın uyguladığı kütle çekim ivmesi) kütle çekimine alışmaları uzun sürmedi İkisi de hoplamaya, zıplamaya, bir kanguru gibi ilerlemeye başladılar Ama hareketleri yavaştı; tıpkı ağır çekimde gösterilen bir filmdeki gibi Ayaklarının altındaki toprak un gibiydi Kalınlığı çoğu yerde 12 cm dolayındaydı; ama kraterlerin çevrelerinde 1015 cm kalınlığa ulaşıyordu Her yönde binlerce küçük büyük krater vardı Renk olarak grinin tonları hakimdi, ama zaman zaman değişik tonlardaki kahverengiye rastlıyorlardıAstronotların iki önemli görevi vardı: Kaya ve toprak örnekleri getirmek ve güneş rüzgarını ölçmek Güneş'in saniyede 300650 km hızla püskürttüğü, iyonize olmuş gazlara güneş rüzgarı denir Dünya'nın güçlü manyetosferi nedeniyle bunun Dünya'dan saptanması olanaksızdıraha yakın bir tarihte de Dünya'daki Ay Modülü denemelerinden birinde test aracı yere çakılmak üzereyken, koltuğunun acil durum roketlerini ateşleyerek kurtulmuştuArmstrong'un hesapta olmayan manevrası, sonunda durdu ve Kartal yeniden alçalmaya başladı Kontrol merkezindekiler olayları şaşkınlık ve tedirginlik içinde izliyorlardı Sonunda Aldrin'in sesi duyuldu 0,75 ms aşağı, 5,75 ms ileri 1 ms aşağı, yükseklik 70 m 3,3 ms ileri, yükseklik 65 m, 1,4 ms aşağı 50 m, 2ms aşağı 2,75 ms ileri 35 mYüzeye 35 m kala birden Kartal'ın bilgisayarları alarm sinyalleri vermeye başladı Alarmın anlamı iniş yakıtının yalnız % 5'inin kaldığıydı Yapılan manevra yakıtın büyük bölümünü tüketmişti Uçuş kurallarına göre Kartal'ya 94 saniye içinde inecek yada girişime son verilecekti; iniş düzeneği terk edilecek ve bu kez Kartal'ı yörüngeye çıkartıp Columbia'yla birleştirecek çıkış roketleri ateşlenecekti
Öte yandan Ay'ın güçlü bir manyetosferi yokturGüneş rüzgarı Ay'ın yüzeyine rahatlıkla erişir Aldrin'in yüzeye diktiği ve 75 dakika boyunca güneş ışığı alan 30 cm x 135 cmlik bayrak sayesinde bir miktar güneş rüzgarı yakalanmıştır Buradan elde edilen bilgiler Güneş Sistemi'nin oluşumuna ışık tutmuşturAstronotlar Ay'da iki aygıt bıraktılar Bunlardan ilki Ay'daki yer sarsıntılarını saptayan bir sismograf, öbürüyse, Dünya'dan gönderilecek lazer ışınlarını yansıtacak bir süper aynaydı Sismograf dünyadaki benzerlerinden yüz kat daha duyarlıydı Böylece 1 km çapında bir daire içine çarpacak topluiğne başı büyüklüğünde bir göktaşı bile algılanabilecekti Her iki aygıt da Kanal'dan 2025 m öteye yerleştirildi Sismograf hemen çalışmaya ve astronotların yürüyüşlerini Yer' e iletmeye başladı 110 cmzlik süper ayna, yüz küçük prizmadan oluşuyordu Armstrong'un aynayı yerleştirmesinden hemen sonra Kaliforniya ve Teksas'taki bilim adamları aynaya lazer ışınları gönderdiler; aynadan yansıyanları da algıladılar Daha sonra bu ayna yardımıyla Ay'ın uzaklığı, milyarda bir duyarlıkla ölçüldü; Dünya'daki kıta kayma hareketleri ve Dünya'nın eksenindeki kayma incelendi Bu iki aygıtın yanı sıra astronotlar Apollo 1 'in yer denemesi sırasında yaşamlarını yitiren Gus Grissom, Ed White ve Roger Chaffee anısına bir plaket, yine yaşamlarını yitirmiş Sovyet kozmonotları Yuri Gagarin ve Vladimir Komarov anısına da birer madalya bıraktılar Ay'ın yüzeyineİki saat yirmi dakika sonra Kanal'a dönen astronotlar oksijenlerinin ancak yarısını kullanmışlardı Ama dönüş yolculuğuna başlamadan önce son bir kez daha Kanal'ın kapısını açtılar ve milyonlarca dolarlık sırt çantalarını, ağırlıklı çizmelerini ve gereksiz başka malzemelerini yüzeye attılarAy gezisi sona ermişti Apollo Projesi'nde harcanan bütün paralar iki buçuk saatlik bu gezi içindiAstronotlar, Kartal'ın roketlerini ateşlediler Kanal'ın iniş sistemi yüzeyde kaldı Araç sekiz dakikada 110 km yukarıdaki yörüngeye çıktı Bu sırada komuta modülündeki Michael Collins de onları bekliyordu Kanal ufukta önce küçük bir nokta olarak belirdi Nokta giderek büyüdü Her iki araçtaki astronotların deneyimi sayesinde kenetlenme kolayca gerçekleştirildi Armstrong ve Aldrin Columbia'ya geçtiler Kanal, Ay yörüngesinde terk edildi ve 60 saat sürecek dönüş yolculuğu başladı Dönüş yolculuğu da sorunsuz geçti Atmosfere girerken komuta modülü servis modülünden ayrıldı Üç astronotunu taşıyan koni biçimindeki komuta modülü 24 Temmuz günü Honolulu'nun 1500 km güneybatısına, okyanusa düştü Paraşütler sayesinde çok yumuşak bir düşüştü bu Deniz kuvvetlerine bağlı bir gemiden kalkan bir helikopter astronotları gemiye getirdi Uzay aracından çıkarken biyolojik yalıtım sağlayan elbiseler ve gaz maskeleri giymiş astronotlar gemide karantinaya alındı Gemiyle Hawaii'ye, oradan da uçakla Houston'a götürüldüler; orada yoğun bir tıbbi incelemeden geçirildiler Ne astronotlarda ne de Ay'dan getirdikleri 28 kg kaya örneğinde canlı organizmalara rastlanmadı Astronotlar 10 Ağustos 'ta karantinadan çıktılar
KAZANIMLAR
Apollo 11, yalnızca bilim için, yalnızca uzaya açılma düşünün gerçekleşmesi için Ay'a indirilmedi Gerçekte o, ulusal prestij ve dünya liderliği için yürütülen bir girişimdi Ayrıca Kennedy'nin Apollo Projesi'ni başlattığı dönemde ABD Savunma Bakanlığı'nda uzaya yönelik birçok proje vardı Bunlardan bazıları uzaya askeri personel taşınması, asker sevkiyatların uzayda yapılması ve yörüngeye yerleştirilmiş düşman uydu ve roketlerini vuracak lazer silahlı platformlar üzerineydi Apollo Projesi bütün bunların yerine geçti Apollo için geliştirilen yöntemler, teknolojiler ve kazanılan deneyimler kolaylıkla askeri programlara aktarılabilirdi İşin komik yanı Kanal'ın Ay'da bırakılan kısmın ayaklarından birinde, dönemin ABD Başkanı Richard M Nixon imzalı ve üzerinde Tüm insanlığın barışı için geldikyazılı bir plakanın bulunmasıydıNe olursa olsun proje sırasında uzaya ve Ay'a yönelik çok verimli bilimsel çalışmalar da yürütülmedi değil Onun sayesinde Ay'ın yapısına, yaşına, yüzey şekillerinin oluşumuna ve tarihine ilişkin çok şey öğrenildi Ama belki de Apollo projesinin bilime en önemli katkısı, yarattığı coşkunun Güneş Sistemi'nin öteki gökcisimlerini incelemeye gönderilen uzay aracı projeleri için bir itici ve koruyucu güç olmasıdır Marinener, Vikingler, Pioneenar, Voyagerlar, Galileo, Cassini ve Mars Pathfinder aslında hep Apollo'nun armağanlarıdırAyrıca insanoğlu ilk kez üzerinde yaşadığı dünyanın, uzayın engin, siyah boşluğunda mavibeyaz bir gezegen olduğunu görmüştür Apollo'nun gönderdiği fotoğrafların, dünyayı korumaya yönelik küresel bir bilincin doğmasında önemli bir yeri olmuştur
KAYNAK: GençBilim
Yeni paylaşımlarda buluşmak dileğiyle
http:img322**************img3227687destek2ba9gif
BU AYA İNİŞİN HİKAYESİDİR
http:img147**************img1475540ayel2
Günümüzde Dünya çevresinde, değişik yörüngelerde dolanan 500'ün üzerinde uydu var Bunların kimi iletişim uydusu kimi de meteoroloji Kimileri de daha başka amaçlarla kullanılıyor; örneğin casusluk yapmak için Günümüzde ABD ve uzay çalışmalarında söz sahibi tüm ülkeler, yörüngeye uydu yerleştirmede roketlerden yararlanıyor Fransızlar Ariane serisi roketleri, Çinliler Uzun Yürüyüş adlı roketi, Japonlarda, HII 'leri görünürde hep bu amaçla geliştirdiler Ne var ki roketler yalnızca uydu yerleştirmek için kullanılmıyor Güçlü bir roketin en ön kısmındaki yük bölmesine ne koyarsanız, roket ulaşacağı hedefe onu taşır Bu yük, bir uydu olabileceği gibi, içinde başka bir gökcismine giden insanların bulunduğu bir uzay aracı da olabilir, bir hidrojen bombası da Çağdaş roketçiliğin tarihi 1920'li yıllara değin uzanıyor Sıvı yakıtlı ilk roketi Amerikalı Robert Goddard 1926'da fırlatmıştır Yeteri kadar sıvı yakıt taşıyan bir roketin Ay'a bile gidebileceğine inanan Goddard ne yazık ki Amerikalılardan beklediği ilgiyi göremedi Dahası bu tür açıklamaları yüzünden onunla dalga bile geçildi Oysa Goddard o tarihlerde hem yaptığı çalışmalar hem de geliştirdiği sıvı yakıtlı roketlerde hareket kuramısayesinde artık bugün ABD'nin en büyük roketçisi olarak anılıyor
O dönemde Avrupalılar roketlere Amerikalılardan daha fazla ilgi gösteriyorlardı Bu nedenle denilebilir ki günümüz roketçiliğinin gerçek temelleri, Avrupa'da 1930'lu yıllarda atıldıÖzellikle Almanlar roketler üzerinde yoğun olarak çalışıyorlardı Ne yazık ki bu yoğun çalışmanın farklı bir amacı vardı: Güçlü bir silah üretmek Gerçekte bu amaca ulaşıldı da Wernher von Braun'un yönetimindeki Alman roket ekibinin çalışmaları, meyvelerini 1944'te verdi: Hitler'in intikam silahları, VI ve V2 roketleri Bunlar, yük olarak patlayıcı madde taşıyan roketlerdi V1'lerin 650 kmsaat'lik hızlarının yanında daha sonra geliştirilen V2'ler saatte 5300 km gibi olağanüstü bir hıza ulaşabiliyordu O dönemde V2'leri durdurabilecek bir savunma sistemi daha geliştirilmemişti Eğer Almanlar bu roketleri bir yıl kadar önce geliştirmiş olsaydı II Dünya Savaşı'nın kaderi değişebilirdi1930'lu yıllardaki roket çalışmalarının bir başka yanı daha vardı Almanya ve İngiltere'de önde gelen gökbilim dernekleri, güçlü roketler yardımıyla Ay'a ve gezegenlere gidilebileceğini ileri sürüyorlardı Örneğin, Ocak 1939'da İngiltere'de bir dergide Ay'a gidecek bir uzay gemisinin tasarımı yayımlanmıştı Dergide o günün teknolojisiyle Ay'a gitmenin olanaklı olduğu vurgulanıyordu Dergiye göre silahlanmaya harcanan paranın küçük bir bölümü bu işe ayrılsa, Ay yolculuğu gerçekleştirilebilirdiBenzer projeler II Dünya Savaşı sonrasında da ortaya atıldı Bunlardan biri VI ve V2 roketlerinin yaratıcısı Wernher von Braun'un projesiydi Savaş sonrasında ekibiyle birlikte çalışmalarını ABD'de yürüten Von Braun, büyük bir Ay projesi hazırlamıştı Bu projeye göre üç uzay gemisi kullanılarak 50 kişi Ay'a gönderilecekti Bu ekip Ay'da 6 hafta kalacak, bilimsel, araştırmalar yapıp Dünya'ya dönecektiVon Braun bu projeyi ayrıntılı olarak yazıp magazin dergilerine gönderdi Böylece hem Avrupa'da hem de Amerika'da insanlar artık Ay yolculuğunun olanaksız olmadığına inanmaya başladılar Bilim adamları da 1950'li yıllar boyunca Ay'a gitme, Ay yüzeyine insan indirme ve geri getirme konularını hep kuramsal olarak konuştular, tartıştılar Ne var ki çok kısa bir süre sonra bu projelerin mühendislerce ele alınıp artık uygulamaya geçirilmeleri gerekecektiÇünkü hiç beklenmedik birileri kendilerinden önce davranıp uzayın fethinebaşlayacaktı
KÜÇÜK BİR UYDU
Sovyetler Birliği'nde roket baş tasarımcısı Sergey Korolyev'in projesi Ağustos 1957'e gelindiğinde hala bitmemişti Yakın bir zamanda da bitecekmiş gibi görünmüyordu Gerçi tasarladığı güçlü roketin (R7) yapımı tamamlanmış, yer denemeleri de yapılmıştı Ama Dünya yörüngesine yerleştirilecek 1,5 tonluk ilk uydunun bitirilmesine daha çok vardı Uydunun tamamlanmasını beklerken bu kez de roketin uçuşu sırasında yapılacak denemeler gecikecekti Korolyev'in, Sovyet yöneticilerini uzaya uydu gönderme düşüncesine ve bunun boş yere para harcamak olmadığına inandırması pek kolay olmamıştıAncak uydu yapımının gecikmesinden dolayı yöneticiler zaten huzursuzdular; bir de bu gecikme nedeniyle iyice rahatsız olacaklardı Birden Korolyev'in aklına parlak bir düşünce geldiAsıl büyük uydunun yapımı sürerken, çok daha küçük bir uydu, R7 kullanılarak yörüngeye yerleştirilebilirdi Böylece hem roketin uçuş testleri yapılmış olur hem de üstlerine Dünya'nın yörüngesine bir uydu yerleştirilebileceği kanıtlanmış olurdu Sputnik 1 adı verilen seksen beş kilogramlık uydu iki ayda tamamlandı 4 Ekim 1957'de de Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssü'nden fırlatıldı Böylece Dünya'nın ilk insan yapımı uydusu 1,5 saatte bir, Dünya çevresinde bir tur atmaya başladıSovyetler Birliği'nin uzaydaki bu beklenmedik başarısı bilim ve teknoloji alanında ileri ulusların tümünü şaşırttı Savaşın sonunda Alman roket ekibinin neredeyse tamamını ABD'ye getirerek, çalışmalarını orada sürdürmelerini sağlayan Amerikalıların şaşkınlığı çok daha büyüktü Gerçekte Sovyet yöneticiler de şaşkınlık içindeydiler Yörüngeye yerleştirilen basketbol topu büyüklüğündeki alüminyum bir kürenin rakiplerini bu denli telaşlandırmasına hem çok şaşırmış hem de pek memnun olmuşlardıABD'de ilk şaşkınlığı üzerlerinden atan yöneticiler ve bilim adamları yoğun bir biçimde çalışmaya başladılar; Uzay Sovyetler Birliği'ne bırakılmayacaktıABD Deniz Kuvvetleri'nin ve Hava Kuvvetleri'nin ayrı ayrı roket geliştirme programları bulunuyordu Her ikisi de ilk Amerikan uydusunu yörüngeye oturtmak için bir anlamda rekabet halinde çalışmalarını hızlandırmıştı tık denemeyi deniz kuvvetleri yaptı Vanguard adlı roket dünyanın her yanından gelen onlarca habercinin önünde 6 Aralık 1959'da fırlatıldı O da tıpkı Sputnik i gibi küçük bir uydu taşıyordu Ancak Vanguard, havalandıktan kısa bir süre sonra düştü ve patladıBundan iki ay sonra hava kuvvetleri de Von Braun'un V2'lerden geliştirdiği JupiterC roketini fırlattı Bu kez fırlatma başarıyla sonuçlandı ve ilk Amerikan uydusu Explorer i Dünya çevresindeki yörüngesine oturtuldu Ancak deniz ve hava kuvvetleri arasındaki rekabet, rahatsızlık yaratmıştı Uzay araştırmalarının tek bir kurumda birleştirilmesi düşüncesi ön plana çıktıSorunun çözümü kısa sürede geldi 1 Ekim 1958'de Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) kurulduVon Braun ve ekibi NASA'ya geçtiHemen bir insanlı uzay aracıprojesi başlatıldı: Mercury Projenin üç temel amacı vardı: 1) Dünya yörüngesine insanlı bir uzay aracı yerleştirmek, 2) insanların uzay ortamındaki davranışlarını, tepkilerini ve becerilerini incelemek, 3) astronotu ve uzay aracını güvenli bir biçimde Dünya'ya geri getirebilmekAmerikalıların insanlı ilk uzay aracı Mercury, tek kişilik, koni biçiminde bir uzay aracıydı Dört buçuk yıldan uzun süren projede Mercury'lerle altısı insanlıtoplam 25 uçuş yapıldı Amaçların tümüne ulaşıldıBöylece sonraki insanlı projeler için büyük bir deneyim kazanıldı Daha sonra başlatılan Gemini ve Apollo Projeleri'nde bu deneyimlerden çok yararlanıldıBu sırada Sovyetler Birliği, Sputnik II'yi Dünya yörüngesine ve 1959'da da Luna II sondasını Ay'a fırlatmıştı Luna II, Ay'a aynı zamanda bir başka gökcismine gönderilen ilk araç olmuştu Daha sonra Sovyetler Birliği, Nisan 1961'de Yuri Gagarin'i uzaya göndererek bir ilki daha gerçekleştirdiAmerikalılarda Sovyetler Birliği'nin uzayı fethediyorolmasından bir kaygı ve bilimteknoloji alanındaki dünya liderikonumlarını yitirmiş olmaktan dolayı bir kendine güvensizlik duygusu başlamıştı Bu kendine güvensizliğin gerçekte başka nedenleri de vardı Sovyetler Birliği aynı dönemde birkaç kez daha ABD'yi küçük düşürmüştü: 1960'ta ABD casus uçağı U2, Ural Dağları üzerinde düşürülmüş, Nisan 1961'de de Gagarin'in uzaya çıkmasından bir hafta önce ABD'nin desteklediği, Küba'ya yönelik Domuzlar Körfezi Çıkartması fiyaskoyla sonuçlanmıştı Bu durumda, Amerikan halkının için için istiyor olduğu şeyi artık yöneticiler de düşünmeye başladılar Düşünülen şey: Sovyetler Birliği'ni herhangi bir alanda büyük bir olasılıkla da uzay çalışmalarında yenmektiNisan 1961'de ABD Başkanı Kennedy Sovyetler Birliği'nin alt edileceği bir uzay programının ne olabileceğinin araştırılmasını istedi Von Braun'a göre Sovyetler Birliği'nin Dünya yörüngesine yönelik çalışmaları ve deneyimleri oldukça fazlaydı Bu nedenle Dünya yörüngesinde kurulacak bir uzay istasyonu projesinde onların önüne geçmek çok düşük bir olasılıktı Sovyetler Birliği, ancak pek deneyimli olmadığı ve yüksek teknoloji gerektiren bir alanda yenilebilirdi; örneğin Ay'ın çevresinde dönüp Dünya'ya dönen insanlı bir uzay aracı projesinde yada Ay'a insan indirme projesinde
Yapılan araştırmaların sonuçları Von Braun'u doğruladı Bilim danışmanları Kennedy'ye böyle bir girişim için gereken çok farklı alanlardaki teknolojinin büyük bir bölümünün ABD'de bulunduğunu, yalnız iyi bir organizasyonla bunların birleştirilmesi gerektiğini bildirdiler General Electric şirketinin 1nsanlı Uzay Sistemleri Bölümü'nce hazırlanıp Başkan'a sunulan bir raporda da Yapılan çok sayıda deneysel çalışma, insanlı bir Ay yolculuğunun gerçekleştirilebileceğini ortaya koymuştur Öyle görünüyor ki böylesi bir yolculuğu günümüzde yapabilmek için herhangi bir bilimsel anlıma da gerek yoktur Gereken tek şey, iyi bir mühendislik sergilemektirBu bilgilerle donanan ABD Başkanı 25 Mayıs 1961'de Amerikan Kongresi'ndeki tarihsel konuşmasını yaptı:1nanıyorum ki bu ulus, 1970'li yıllara girilmeden, Ay'a bir insan indirme ve onu güvenli bir biçimde geri getirme amacına kendini verebilir Bu dönemde başka hiçbir uzay projesi bu denli etkileyici ve uzun erimli uzay araştırmaları açısından önemli; bu denli zor ve pahalı olmayacaktırBu konuşma, Apollo Projesi'nin başlangıcı olduAma daha ilk uzay aracının ve onu Ay'a götürecek roketin yapılması, denenmesi ve fırlatılmasına değin en azından 45 yıl geçmesi gerekiyorduÖte yandan, Dünya yörüngesinde yapılan manevralar, buluşmalar, kenetlenmeler, uzay yürüyüşleri ve uzay aracının Dünya'ya dönüş aşamasında ABD'li bilim adamlarının, mühendis ve astronotların hala pek çok bilgi ve deneyim eksiği vardı Bu nedenle Apollo Projesi gibi Ay'a insan götürüp geri getirmenin amaçlandığı bir projede bu tür aşamalardan geçmesi kaçınılmazdı ABD'liler ilk Apollo uzay aracı ortaya çıkana değin tüm bu alanlardaki açıklarını kapamalıydılarBu proje kapsamında Mercury uzay aracının tasarımı değiştirilerek araç tek kişilikten iki kişiliğe çıkarıldı En son teknolojik gelişmelerden yararlanıldıGerçekte Apollo Projesi'nden daha sonra başlatıldığı için Gemini uzay araçları birçok açıdan Apollo'lardan daha gelişmişti Her şeyden önce çok hafiftiler Zaman zaman, Ay'ın çevresine yapılacak insanlı uçuşlarda hatta Ay'a insan indirmede Geminilerin kullanılması bile düşünüldü, Ne var ki Gemiler çok dardı; özellikle de uzun süreli görevlerde astronotlar çok zorluk çekiyorduNisan 1964Kasım 1966 tarihleri arasında lO'u insanlı, toplam 12 Gemini görevi gerçekleştirildi Apollo Projesi'nin yalnızca % 5'i maliyetle, yörüngede manevra yapma, kenetlenme ve uzayelbiseleri içinde ağırlıksız ortamda yaşama deneyimleri kazanıldıBu deneyimlerin üzerine bir de Apollo Projesi'nin insansız denemelerinde kazanılanlar eklendi 1nsanlı ilk Apollo görevi Ekim 1968'de gerçekleştirildi; Apollo 7'de KomutaServis modülleri 10 gün boyunca Dünya atmosferinde denendi Aralık 1968' de fırlatılan ve Apollo'nun yönlendirme ve kontrol sistemlerinin denendiği Apollo 8 ise Ay çevresinde insanların ilk kez dolandığı seferdi Mart 1969' daki Apollo 9 görevinde, Ay modülü Dünya'da denendi Ay'a inişin hedeflenmediği son görev Apollo 10 oldu, Mayıs 1969' da gerçekleştirilen bu görevde, içinde astronotların da bulunduğu uzay aracı Ay'a yalnızca 15 km uzaklıkta bir yörüngede döndü ve geri geldiAmerikalılar amaçlarına çok yaklaşmışlardı
SÜKUNET DENİZİ
Fırlatmanın üzerinden tam 101 saat 36 dakika geçmişti Apollo 11 sorunsuz geçen bir yolculuktan sonra Ay'ın yörüngesine girmiş ve biraz önce de Kanal (Ay modülü), Columbia'dan (KomutaServis modülü) ayrılmıştıMichael Collins, Columbia'da kalıp Kanat'ın dönüşünü beklerken Ay'ın çevresinde turlar atacaktı Neil Armstrong ve Edwin Aldrin ise Kanal'la, Ay'ın yüzeyine inişe geçmişlerdiBir saatin sonunda Kartal'ın Yer'le olan iletişiminde zaman zaman kesilmeler olmaya başladı Bu kesilme1er Kanal'dakiler kadar, belki de onlardan daha çok Houston'da kontrol merkezindekileri endişelendiriyordu iniş anı yaklaştıkça gerginlik artı Zorunlu konuşmalar dışındaki konuşmalar giderek azaldı Kontrol merkezinde sessizlik egemendi Herkes soluğunu tutmuş, gözlerini göstergelere dikmişti Kulaklar Kartal'dan gelecek konuşmalardaydı Kontrol merkezindekilerin son duydukları Aldrin'in sözleri oldu:650 m yükseklikteyiz AlçalıyoruzKontrol merkezindeki göstergede Kartal'dan yükseklik değerleri düşmeye devam ediyordu 500 m 425 m 300 m 225 m'de Aldrin'in sesi bir kez daha duyuldu: Saniyede 7 m hızla (saatte 25 km) alçalıyoruz 175 m, 6 ms hızla alçalıyoruz Yükseklik 125 m, aşağı 2,7 ms Yükseklik 100 m, aşağı 2,4 ms Ses kesiliverdi Houston'dakiler bir şeylerin ters gittiğini fark ettilerKartal, Ay'ın yüzeyine 100 m kala alçalmayı durdurmuş, birden saniyede 25 m (90 kmsaat) hızla yatay olarak gitmeye başlamıştı:iniş, Sükunet Denizi olarak adlandırılan çok geniş bir düzlüğe yapılacaktı Sükunet Denizi'nin daha 500 m üzerindeyken Armstrong ve Aldrin inmekte oldukları alanın, içi büyük kayalarla dolu 200 m çaplı bir krater olduğunu korkuyla fark etmişlerdi Ama bu durumu yere bildirmediler İnişi sürdürdüler Armstrong aracı otomatik kumandadan çıkardı Onun için böyle acil durumlarda uzay aracını kontrol etmek yeni bir şey değildi Hatta bu görev için seçilmesinin nedeni belki de sahip olduğu bu soğukkanlılıktı 1966'da roket motorlarından biri duran ve bu yüzden hızla dönmeye başlayan Gemini 8 uzay aracını denetim altına almasını bilmiştiAltmış saniye!dedi Houston 'dan astronot Charles Duke ve Houston'da geri sayım başladı Kontrol merkezinde yine sessizlik egemendiDört gün altı saat önce tüm dünya Florida'daki Kennedy Uzay Üssü'nden Satum V'in kusursuz yükselişini izlemişti Apollo 11 hiçbir sorun çıkmadan Ay'a ulaşmış, Kartal, Columbia'dan ayrılmıştı Görevin bu en son ve en önemli aşamasında yakıtın birkaç saniye önce tükenmesi yüzünden geri dönmek çok acı olacaktıAldrin'in sesi duyuldu Yükseklik 12 m, 0,75 ms aşağı Biraz toz kalkıyor 10 m, 0,75 ms aşağıBu sırada Kartal'ın dört ayağındaki, Ay yüzeyine saplanacak sondalar uzamaya başladıHouston son 30 saniye anonsunu yaptı Saniyeler ağır ağır geçiyorduİleri sağa kaymadedi Aldrin Yirmi saniyeden az bir süre kalmışken uzay aracının sondaları yere dokundu Aldrin'in sesi geldi Tamam Makineler durdu; hemen ardından da Armstrong'un tarihsel sözleri Burası Sükunet Denizi, Kartal konduHouston'dakiler yanıt verdi Anlaşıldı, Sükunet Denizi, sizi izliyoruz Burada bazılarımız neredeyse morarmak üzereydi Bize derin bir soluk aldırdınızÇok teşekkürler Apollo 11, 20 Temmuz 1969'da saat 21:17:43'te (GMT) Ay'a inmiştiSonunda insanoğlunun Ay'a gitme düşü gerçekleşmiş oldu Bu olayı yeryüzündeki her dört kişiden birinin televizyondan izlediği yada radyodan dinlediği tahmin ediliyor Elli beş ülkeden (33 farklı dil konuşan) 850 haberci Apollo 11'in öyküsünü Houston 'dan tüm dünyaya duyurmuştu
KÜÇÜK BİR ADIM
Dünya'daki ağırlığı 8,5 tonu bulan aracın sondaları yüzeyden 45 cm derine saplandı Çok yumuşak bir iniş oldu İnerken motorlar yüzünden toz kalkmıştı Sisin içinde iniyormuşuz gibiydidiye betimliyor o anı Armstrong Ancak motorlar susunca manzara yeniden berraklaştıArmstrong ve Aldrin her şeyden önce oksijenlerini, dönüş yakıtlarını ve dönüşte kullanacakları raketleri kontrol ettiler Öteki kontrolleri da yaptıktan sonra özel Ay elbiselerini giymeye başladılar Bu elbise birçok katmandan oluşuyordu Bu katmanlardan biri de astronotları saatteki hızı 100 000 kmyi bulan tüfekten çıkan bir merminin hızının 30 katı küçük göktaşlarına karşı koruyordu Astronotların çizmeleri 200°C sıcaklığa dayanabiliyordu Teflon ve cam elyaflı elenler, sıyrıkları önlemek için bir tür kromnikel alaşımdan ağla kaplanmıştı Astronotların sırtlarında, taşınabilir yaşam destek sistemleri bulunuyordu Bu sistemler sıcaklık ayarı yapıyor, iletişimi sağlıyor ve dört saatlik oksijen bulunduruyordu Elbisenin toplan:ı ağırlığı 86 kgdı (Ay' da 14,3 kg)Kartal'ın yüzeye inişinden sonra Armstrong ve Aldrin'in araçtan çıkmadan yaptıkları hazırlık 6,5 saat sürdü tık önce araç komutanı Armstrong çıktı Ağır ağır merenden indi ve Ay'ın yüzeyine ilk adımını attı Bu sırada ağzından şu sözler döküldü: Bir insan için küçük bir adım, insanlık için dev bir sıçramaArmstrong'dan 12 dakika sonra Aldrin de indi İki astronotun Ay'ın 16 g'lik (1 g Dünya'nın uyguladığı kütle çekim ivmesi) kütle çekimine alışmaları uzun sürmedi İkisi de hoplamaya, zıplamaya, bir kanguru gibi ilerlemeye başladılar Ama hareketleri yavaştı; tıpkı ağır çekimde gösterilen bir filmdeki gibi Ayaklarının altındaki toprak un gibiydi Kalınlığı çoğu yerde 12 cm dolayındaydı; ama kraterlerin çevrelerinde 1015 cm kalınlığa ulaşıyordu Her yönde binlerce küçük büyük krater vardı Renk olarak grinin tonları hakimdi, ama zaman zaman değişik tonlardaki kahverengiye rastlıyorlardıAstronotların iki önemli görevi vardı: Kaya ve toprak örnekleri getirmek ve güneş rüzgarını ölçmek Güneş'in saniyede 300650 km hızla püskürttüğü, iyonize olmuş gazlara güneş rüzgarı denir Dünya'nın güçlü manyetosferi nedeniyle bunun Dünya'dan saptanması olanaksızdıraha yakın bir tarihte de Dünya'daki Ay Modülü denemelerinden birinde test aracı yere çakılmak üzereyken, koltuğunun acil durum roketlerini ateşleyerek kurtulmuştuArmstrong'un hesapta olmayan manevrası, sonunda durdu ve Kartal yeniden alçalmaya başladı Kontrol merkezindekiler olayları şaşkınlık ve tedirginlik içinde izliyorlardı Sonunda Aldrin'in sesi duyuldu 0,75 ms aşağı, 5,75 ms ileri 1 ms aşağı, yükseklik 70 m 3,3 ms ileri, yükseklik 65 m, 1,4 ms aşağı 50 m, 2ms aşağı 2,75 ms ileri 35 mYüzeye 35 m kala birden Kartal'ın bilgisayarları alarm sinyalleri vermeye başladı Alarmın anlamı iniş yakıtının yalnız % 5'inin kaldığıydı Yapılan manevra yakıtın büyük bölümünü tüketmişti Uçuş kurallarına göre Kartal'ya 94 saniye içinde inecek yada girişime son verilecekti; iniş düzeneği terk edilecek ve bu kez Kartal'ı yörüngeye çıkartıp Columbia'yla birleştirecek çıkış roketleri ateşlenecekti
Öte yandan Ay'ın güçlü bir manyetosferi yokturGüneş rüzgarı Ay'ın yüzeyine rahatlıkla erişir Aldrin'in yüzeye diktiği ve 75 dakika boyunca güneş ışığı alan 30 cm x 135 cmlik bayrak sayesinde bir miktar güneş rüzgarı yakalanmıştır Buradan elde edilen bilgiler Güneş Sistemi'nin oluşumuna ışık tutmuşturAstronotlar Ay'da iki aygıt bıraktılar Bunlardan ilki Ay'daki yer sarsıntılarını saptayan bir sismograf, öbürüyse, Dünya'dan gönderilecek lazer ışınlarını yansıtacak bir süper aynaydı Sismograf dünyadaki benzerlerinden yüz kat daha duyarlıydı Böylece 1 km çapında bir daire içine çarpacak topluiğne başı büyüklüğünde bir göktaşı bile algılanabilecekti Her iki aygıt da Kanal'dan 2025 m öteye yerleştirildi Sismograf hemen çalışmaya ve astronotların yürüyüşlerini Yer' e iletmeye başladı 110 cmzlik süper ayna, yüz küçük prizmadan oluşuyordu Armstrong'un aynayı yerleştirmesinden hemen sonra Kaliforniya ve Teksas'taki bilim adamları aynaya lazer ışınları gönderdiler; aynadan yansıyanları da algıladılar Daha sonra bu ayna yardımıyla Ay'ın uzaklığı, milyarda bir duyarlıkla ölçüldü; Dünya'daki kıta kayma hareketleri ve Dünya'nın eksenindeki kayma incelendi Bu iki aygıtın yanı sıra astronotlar Apollo 1 'in yer denemesi sırasında yaşamlarını yitiren Gus Grissom, Ed White ve Roger Chaffee anısına bir plaket, yine yaşamlarını yitirmiş Sovyet kozmonotları Yuri Gagarin ve Vladimir Komarov anısına da birer madalya bıraktılar Ay'ın yüzeyineİki saat yirmi dakika sonra Kanal'a dönen astronotlar oksijenlerinin ancak yarısını kullanmışlardı Ama dönüş yolculuğuna başlamadan önce son bir kez daha Kanal'ın kapısını açtılar ve milyonlarca dolarlık sırt çantalarını, ağırlıklı çizmelerini ve gereksiz başka malzemelerini yüzeye attılarAy gezisi sona ermişti Apollo Projesi'nde harcanan bütün paralar iki buçuk saatlik bu gezi içindiAstronotlar, Kartal'ın roketlerini ateşlediler Kanal'ın iniş sistemi yüzeyde kaldı Araç sekiz dakikada 110 km yukarıdaki yörüngeye çıktı Bu sırada komuta modülündeki Michael Collins de onları bekliyordu Kanal ufukta önce küçük bir nokta olarak belirdi Nokta giderek büyüdü Her iki araçtaki astronotların deneyimi sayesinde kenetlenme kolayca gerçekleştirildi Armstrong ve Aldrin Columbia'ya geçtiler Kanal, Ay yörüngesinde terk edildi ve 60 saat sürecek dönüş yolculuğu başladı Dönüş yolculuğu da sorunsuz geçti Atmosfere girerken komuta modülü servis modülünden ayrıldı Üç astronotunu taşıyan koni biçimindeki komuta modülü 24 Temmuz günü Honolulu'nun 1500 km güneybatısına, okyanusa düştü Paraşütler sayesinde çok yumuşak bir düşüştü bu Deniz kuvvetlerine bağlı bir gemiden kalkan bir helikopter astronotları gemiye getirdi Uzay aracından çıkarken biyolojik yalıtım sağlayan elbiseler ve gaz maskeleri giymiş astronotlar gemide karantinaya alındı Gemiyle Hawaii'ye, oradan da uçakla Houston'a götürüldüler; orada yoğun bir tıbbi incelemeden geçirildiler Ne astronotlarda ne de Ay'dan getirdikleri 28 kg kaya örneğinde canlı organizmalara rastlanmadı Astronotlar 10 Ağustos 'ta karantinadan çıktılar
KAZANIMLAR
Apollo 11, yalnızca bilim için, yalnızca uzaya açılma düşünün gerçekleşmesi için Ay'a indirilmedi Gerçekte o, ulusal prestij ve dünya liderliği için yürütülen bir girişimdi Ayrıca Kennedy'nin Apollo Projesi'ni başlattığı dönemde ABD Savunma Bakanlığı'nda uzaya yönelik birçok proje vardı Bunlardan bazıları uzaya askeri personel taşınması, asker sevkiyatların uzayda yapılması ve yörüngeye yerleştirilmiş düşman uydu ve roketlerini vuracak lazer silahlı platformlar üzerineydi Apollo Projesi bütün bunların yerine geçti Apollo için geliştirilen yöntemler, teknolojiler ve kazanılan deneyimler kolaylıkla askeri programlara aktarılabilirdi İşin komik yanı Kanal'ın Ay'da bırakılan kısmın ayaklarından birinde, dönemin ABD Başkanı Richard M Nixon imzalı ve üzerinde Tüm insanlığın barışı için geldikyazılı bir plakanın bulunmasıydıNe olursa olsun proje sırasında uzaya ve Ay'a yönelik çok verimli bilimsel çalışmalar da yürütülmedi değil Onun sayesinde Ay'ın yapısına, yaşına, yüzey şekillerinin oluşumuna ve tarihine ilişkin çok şey öğrenildi Ama belki de Apollo projesinin bilime en önemli katkısı, yarattığı coşkunun Güneş Sistemi'nin öteki gökcisimlerini incelemeye gönderilen uzay aracı projeleri için bir itici ve koruyucu güç olmasıdır Marinener, Vikingler, Pioneenar, Voyagerlar, Galileo, Cassini ve Mars Pathfinder aslında hep Apollo'nun armağanlarıdırAyrıca insanoğlu ilk kez üzerinde yaşadığı dünyanın, uzayın engin, siyah boşluğunda mavibeyaz bir gezegen olduğunu görmüştür Apollo'nun gönderdiği fotoğrafların, dünyayı korumaya yönelik küresel bir bilincin doğmasında önemli bir yeri olmuştur
KAYNAK: GençBilim
Yeni paylaşımlarda buluşmak dileğiyle
http:img322**************img3227687destek2ba9gif