Son Konu

ÇaĞdaŞ BakiŞla Dİn

iltasyazilim

Yeni Üye
Katılım
25 Ara 2016
Mesajlar
2
Tepkime
1
Puanları
38
Yaş
35
Credits
-2
Geri Bildirim : 0 / 0 / 0
ÇAĞDAŞ BAKIŞLA DİN




Ahmed Hulûsi



Değerli Dost;

Bu yazıda bazı yeni bakış açılarıyla karşılaşacaksın Dileğimiz odur ki, bunlar üzerinde önyargısız olarak düşünür, araştırır ve ondan sonra da çevrenle tartışarak gerçeği farkedersin Sonrası ise elbette senin bileceğin iş! Bize düşen yalnızca kararına saygı duymaktır

Dostum; USA Stanford Üniversitesinden ünlü bilimadamı nörofizyolog Karl PRIBRAM ve ünlü fizikçi Einstein’in öğrencisi David BOHM’un yaptığı araştırmalara ve en son bilimsel tesbitlere göre; EVRENİN ASLI, KUANTSAL YAPIDAN OLUŞAN ve HOLOGRAFİK ÖZELLİK GÖSTEREN BİR TÜMELLİKTİR

Aynı şekilde, BEYİN de titreşimlerden (dalgalardan) meydana gelen ve bir HOLOGRAF olarak çalışan kütledir “ÖLÜM, Holografik bir boyuttan, başka bir holografik boyuta geçmek suretiyle bilincin yaşamının devamıdır

Beyin, gıdalardan analiz yoluyla elde ettiği bioenerjiyi bir tür ışınsal enerjiye dönüştürerek, “RUH adı verilmiş olan olan ışınsal bedeni üretir Aynı anda, tüm zihinsel fonksiyonlarını da titreşimler (anlamlı dalgalar) halinde, hem üretmekte olduğu bu ışınsal bedene yükler, hem de dışarı yayar

Her beyin kendi “RUHunu ürettiği içindir ki, bedenden ayrılan bir “Ruhun geri dönüp yeni bir bedene girmesi anlamına gelen “reenkarnasyon görüşü kesinlikle gerçek dışı aldatmacadır (Reenkarnasyon orijini itibariyle Hindu inancıdır)

İslâm’ın kutsal kitabı KUR’ÂN, “ölümü, “tadılacak bir olay olarak tanımlarken; “ölümü tadan kimselerin dünyaya yeniden geri gelişini olanaksız olarak vurgular Mü’minun suresi 99100 âyetlerinde

Şimdi tekrar Holografik Evren konusuna dönelim biraz daha Atomaltı parçacıkların bulutumsu hareketlerinin Holografik özellik gösterdiği deneylerle gösterilmiştir BOHM’un tesbit ettiği ilginç bir durum da, ATOMALTI PARÇACIKLARIN BİRBİRİ İLE İLİŞKİLİ olduğudur Bu ilişki, parçaların bütün tarafından organize edildiğini ortaya koymaktadır

Yani, atomaltı parçalar bağımsız değildir; Gizli bir düzen tarafından organize edilmektedir İşte bütün bu araştırma ve incelemeler sonucunda BOHM, “Evrenin dev bir hologram olduğu sonucuna vardı

Holografik yapının özelliğine göre, varlığın tümünde olan her özellik, varlığın her zerresinde tam olarak mevcuttur Herşey birbirinin devamı olarak süreklilik arzetmektedir; herşey, bir diğer şeyin taşıdığı tüm üzellikleri bünyesinde barındırmaktadır ve aynı diğer “şeydir Varlık, bildiğimiz “evren kavramı ötesinde, Bölünmez, parçalanmaz, parçaların bütünü olarak meydana gelmemiş TEK bir yapıdır!

BOHM’un, KUANTUM açıklamasında yeni boyut dediği ve “KUANTUM POTANSİYELİ diye adlandırdığı bu görüşe göre;

Atomaltı parçacıklarda sabit bir yer sözkonusu olmadığından, uzayda heryer eşittir Bu özelliğe mekânsızlık diyoruz Bütün atomaltı parçacıklar birbiri ile ilişkili ve iletişimlidir

Holografik özelliğinden dolayı da küçük bir parçanın tümdeki bilgiyi taşıması, bilginin de mekân kavramı sözkonusu olmaksızın tümde eşit olarak dağıldığını göstermektedir

Bütün bunların sonucunda ortaya çıkan gerçek, evrende mekânı olan herhangi bir yerdeki bir TANRININ varlığından sözedilemiyeceğidir

Öte yandan İslâm’ın kutsal kitabı Kur’ân’a göre de, “TANRI YOKTUR, SADECE ALLAH VARDIR

Bu “ALLAH, “AHADdır! Yani, öyle bir TEK ki, varlığı yanısıra ikinci bir varlıktan sözedilemiyeceği gibi; O’nun parçaların birleşmesiyle oluşan bir tümel yapı olduğundan da sözedilemez; yani Panteist görüş bu yüzden “ALLAH ismiyle işaret edilen anlamı vermez!

Algılamaya GÖRE var kabuledilen her ŞEY, O’nun varlığıyla vardır; ne var ki, O, şeylerin toplamı değildir! Gerçekte SADECE “O VARDIR; evrendeki çokluk kavramını oluşturan şeyler, algılayanın algılama özelliğinden kaynaklanan bir sanı ve hayâldir!

Holografik bir tümellik olan anayapı, bizim “Evren değimiz halde algılanmak için, dilediği algılayıcıların dilediği kapasitelerinde göresel farklılıklar meydana getirmek suretiyle, “çokluk görüntüsü oluşturmaktadır Gerçekte, sadece “ALLAH vardır ve O’nun yanısıra hiç bir şey yoktur!

Holografik Kuantsal yapıya göre, her şey bilinçli ve hatta canlıdır! (Esasen bilimsellikte canlıcansız kavramları artık bir değer ifade etmemektedir)

Tümel yapıda, çok çeşitli titreşimlerin oluşturduğu çok farklı bilinçli birimler ve katmanlar mevcuttur Biz insanlık, mevcut olan sayısız boyutlardaki sayısız katmanlardan yalnızca birini oluşturuyoruz

Evrende yaşam, sayısız boyutlarda, çeşitli katmanlardan bir diğerine dönüşmeler ve boyut değiştirmeler şeklinde sürekli devam eder İnsan adıyla işaret edilen bilinçli varlık da, çeşitli dönüşümlerle farklı boyutlarda yaşamına sonsuz bir biçimde devam eder

Son Rasûl Hz Muhammed aleyhisselâm bu evrensel gerçeği kendi Hakikat’ı olan “ALLAHtan aldığı ilimle, sistemi “OKUMAK suretiyle, 1400 yıl önce açıklamış; insanların tanrıya tapınmamalarını, “ALLAHın TEK’liğini; insanların biyolojik beden boyutundan “RUH beden boyutuna (bir tür ışınsal boyut) geçiş yaparak yaşamlarına devam edeceklerini belirtmiştir

Bunun yanısıra insanların geçecekleri bu yeni boyuta ancak dünyada iken hazırlanabilecekleri gerçeğine dayalı bir biçimde bir takım çalışmalar yapmaları zorunluluğunu da açıklamış ve bu konudaki önerileri bildirmiştir

Rasûl bu konuda Allah ADINA uyarılarını yapmış ve görevini tamamlamıştır Artık O’ndan sonra hiç kimse Allah ADINA konuşma ve yargılama yetkisine sahip değildir Herkes ilmi kadar Allah ve İslâm “HAKKINDA konuşabilir; fakat “ADINA asla!

Nebilerin önerileri, yaşamı ölüm ötesinde devam edecek olan insanadır, devlete değil! Ölüm ötesinde devlet yoktur, insan vardır! “İnsan kendisini ölümötesi yaşamın şartlarına hazırlasın diye DİN gelmiştir

Devlet rejiminin dinle alâkası yoktur; Dinin muhatabı devlet değil, ferd’dir Ferdin muhatabı da, dini ünvan veya etiketli kişiler, kuruluşlar, teşkilatlar, topluluklar değil, bizatihi, dini kendisine tebliğ eden Rasûl Hz Muhammed Mustafa aleyhisselâmdır

İslâm dini’nde Kur’âna göre “zorlama yoktur!

Kişiye, ölüm ötesinde kendisine yarar sağlayacak öneriler yapılmıştır; isteyen bunları gönül hoşluğuyla değerlendirir, isteyen de aldırmaz; sonuçlarına ölüm ötesi yaşamda da kendisi katlanır! Zorlama, iki yüzlülük ve münafıklığı oluşturur ki, bu da İslâm’da yerilmiştir

İslâm’daki öneriler bir “paket değildir!

Yani, “Ya hepsini yaparsın, ya da hiçbirini yapma! anlayışı, tümüyle İslâm dışı bir anlayış ve anlatıştır Herkes bu önerilerden gücünün yettiği kadarını yerine getirir, bu kazancıdır; yapamadıkları ise eksiği

Din’de, para karşılığı yapılan her çalışma geçersizdir! Para ödenmediği takdirde yapılmayacak olan bütün fiiller, para için yapılıyordur ki, bunlar asla ibadet sayılmaz

İslâm Dini’nde, din adamları sınıfı yoktur! Kişi ile, bildirimi yapan Rasûl arasına, hangi dinsel hüviyet ve etiketi taşırsa taşısın, kimse giremez! Kimse, Rasûl dışında bir şahsa tabi olmakla mükellef değildir İslâm dini, hiç bir ferd veya kuruluşun kaydında veya tekelinde değildir Herkes kendi Dinini orijinal kaynaklarından aslına uygun şekilde öğrenmek, bildiklerini elinden geldiğince uygulamak durumundadır Yanlış bilgilenen kişi, bunun sorumluluğunu yüklenir ve bu, asla mazeret olmaz!

İbadet adı altında, Rasûl tarafından bize ulaştırılan her çalışma, tümüyle bilimsel gerçeklere dayanır Kesinlikle, yukarıdaki, ötemizdeki bir tanrının gönlünü hoş etme amacına dönük değildir Evreni yoktan var kılan Allah’ın, insanların hiç bir çalışmasına ihtiyacı yoktur Aldığın gıdalar, nasıl bedenin bir ihtiyacını karşılama amacına dönükse; ibadet adı verilen çalışmalar da, senin ölüm ötesi yaşamının ihtiyaçları ile ilgilidir Beyin gücünün, bir tür ışınsal yapı olan bedenine, yani, ruhuna yükleyeceği bilgi ve enerji ile ilgilidir

Yapılan tüm ibadetler, fiziksel ve zihinsel yanlı yararlar olmak üzere ikiye ayrılır Fiziksel yanın yararları, zihinsel çalışmaları güçlendirerek, beyin kapasitesini artırır ve dolayısıyla ruhu kuvvetlendirir

Zikir denilen kelime tekrarları, holografik esasa göre varlığında mevcut olan evrensel özellikleri Allah isimlerinin manâlarını beyin kapasitesini artırmak suretiyle sana farkettirir Beyin kapasitesini ve enerjisini artırır Mesela; Allah’ın irade sıfatının adı olan “Mürîd isminin belli bir sayıda tekrarı, kişinin irade kuvvetini artırır “Kuddüs isminin, “Mürîd ismi ile birlikte tekrarı; kişinin her türlü kötü alışkanlıklardan arınması sonucunu doğurur Sert mizaçlı, insanları kıran, taşkın, kontrol problemleri olan sinirli kişiler, “Halîm ismini tekrarlamaları sonucu, kısa zamanda hoşgörülü hale gelirler

Bunlar hep, beynin bu frekanslarda, beyin hücrelerini programlamasıyla gerçekleşir Bu olay, bilimsel olarak yeni ispatlanmış ve Scientific American adlı ünlü Amerikan bilim dergisinin 1993 Aralık sayısında “John Morgan imzasıyla yayınlanmıştır

Beyinde kapasite genişledikçe, kişi, açığa çıkan özelliklerinin hakikatı olan ALLAH’ı daha iyi farkedip tanımaya başlar

Allah, ötede bir tanrı değil, evren ve içindeki her şeyi kendi varlığıyla, ilmiyle, ilminde, “yok iken “var kılan, yüce varlığın adıdır Holografik esasa göre, her zerrede tümüyle, Tasavvufa göre, zatıyla, sıfatıyla, isimleriyle mevcuttur

Biz, bu yolda yapacağımız çalışmalarla ne ölçüde beyin kapasitemizi geliştirirsek, o kadar, Allah’ı varlığımızda bulur, O’na erer, O’nu farkederiz

Evrende sayısız dalga boyları katmanlarında, sayısız bilinç türleri vardır Dünyamızda, bu alt katmanda yaşayan canlı türlerinin bir kısmına da Din’de “cin adı verilmiştir

Bunlar, kendilerini, iletişim kurdukları insanlara, geçmişte yaşamış insanların veya evliyaların ruhları, ya da uzaylılar olarak tanıtıp, onları aldatmaktadırlar

Bunların en büyük hilesi de İslâm dışı, Hind kabulü olan reenkarnasyonu kendilerine tâbi olanlara kabullendirmeleridir Bütün amaçları insanların ölüm ötesi, ışınsal yaşam boyutuna güçsüz, “ruh denilen, bir tür ışınsal bedenlerle geçmelerini sağlamaktır ki, böylelikle onları o boyutta da esir alabilsinler Bunun için de cinler, Kur’ân öğretisinden uzaklaştırıcı bilgilerle insanları şartlandırırlar

Büyücülük ve cincilik, tümüyle İslâm dışı bir olgudur! Kur’ân bunu reddeder

İslâm Dininde ilk ana prensip Rasûl tarafından şöyle konulmuştur:

“Sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz; Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız!

İslâm Dininin en büyük düşmanları, Dinden görünüp, şartları alabildiğince zorlaştırarak, insanları İslâm’dan, Allah ve Rasûlünden uzaklaştıranlardır Bunlar, ölüm ötesinde, Rasûl’ün değil yüzüne bakmak, yanına yaklaşamayacaklardır

Tamamiyle bilimsel gerçekler üzerine bina olunmuş İslâm, geldiği zamandaki şartlar nedeni ile pek çok konuda “mecâz, benzetme yollu sembollerle anlatılmak zorunda kalındığı için, günümüzde, mantıksal bir temele oturtulamamakta ve bu yüzden de inkâra gidilmektedir Oysa konu, ön yargısız ve bilimsel bir bakışla irdelenirse, görülecektir ki, İslâm, bırakınız çağımızı, daha bir kaç asır sonrasının bilimine dahi ışık tutacak gerçekleri ihtiva etmektedir

Ne var ki, olayın yüzeyinde kalan bazı insanlar, ön yargılı biçimde, bilimsel ya da düşünsel boyuttaki gerçekleri tartışmak yerine, Peygamberin bedensel, o devrin şartlarına, örf ve adetlerine uygun düşen yaşam biçimi ile ilgilenerek, kısacık ömürlerini dedikodularla israf etmektedirler

Bizim için önemli olan; dikkatle ve gerçekçi bir biçimde olayları değerlendirmektir

Kur’an nazil olmadan önce, o toplulukta bir erkek, çok sayıda kadını mal gibi (!) alıp satarken, bunları çocuklarına miras bırakırken, Kur’an’ın erkekleri, azamî dört eş ile sınırlaması ne kadar büyük bir devrimdir, acaba farkında mıyız?

Yirmi beş yaşında iken, 40 yaşında dul bir kadın ile evlenen; yirmi beş sene yalnızca onunla beraber olan; 50 yaşında iken yalnızca 65 yaşındaki bu hanımla yetinen bir Zat’ın, kadına düşkünlüğünü hangi normal akıl sahibi öne sürebilir?

Hz Muhammed’in Varlığın özü, aslı, hakikatı “Allahı bildiren “Rasûl oluşunu değerlendiremiyorsak; hiç olmazsa, ölüm ötesi sonsuz yaşam saadetine vesile olma göreviyle gelen “Rasûl oluşunun yüceliğini farkedelim de, işin dedikodusunu bir yana bırakalım

Farkedelim ki, O yüce Zat, ne dünya saltanatı sürmek, ne din devleti kurmak, sosyal, ya da iktisadî düzen getirmek; kısacası, insanların dünya saltanatı sürmelerini sağlamak için gönderilmemiştir!

İnsanların ırkı, dili, rengi ne olursa olsun, O’nun için hiç önemli değildir O’nun için önemli olan tek şey, insanların bilgisizlik yüzünden ölüm ötesi yaşam gerçeğini farkedememeleri ve o yaşama hazırlanamayarak, bu gafletten büyük zarar görecek olmalarıdır

Evet dostum

Çağdaş insan, ilme açık, yeniye açık, ön yargısız dinleyen ve okuyan, fikirleri tartışmaktan kaçınmayan, her şeyi mantıksal bütünlük içinde irdeleyen insandır

İslâm Dini de, orijinali itibariyle, özellikle çağdaş aydın insana hitabedecek özelliklere sahiptir Öyle ise, siz de İslâm Dinini, çağdaş aydın ve düşünürlerin maddi kazanç kaygısından uzak olarak hazırlanmış eserlerinden araştırarak değerlendiriniz

Bu yazıda, en son bilimsel bilimsel veriler eşliğinde Kur’an ve Rasûl görüşlerine dayalı Din öğretisine dayanan bazı verileri fevkalâde özet bir şekilde ulaştırmaya çalıştık Aslında bu konuları, bütün detayları ile ve akla gelebilecek tüm soruları cevaplayabilecek bir tarzda kaleme almış olduğumuz kitaplarımızda, derinlemesine araştırabilirsiniz

Dünyaya ikinci bir geliş şansımız olmadığına göre, bu yaşamı çok iyi değerlendirmek zorundayız!

Dileriz ki, yarının bazı gerçekleri karşısında, bu gün yaşadıklarımızdan ve yaptıklarımız veya yapamadıklarımızdan pişmanlık duymayalım

Allah, yaşamın gerçeklerini bize farkettirsin, idrak ettirsin

Allah kolaylaştırsın
 
Üst Alt